Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bayar:Anavatana güveniyorduk… 20 Temmuz 1974’te bizim için o gün güneş kuzeyden doğdu

Published

on

Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, bu yıl 50. yılı kutlanan Barış Harekatı’yla yalnız Türklere değil, Rumlar ve Yunanistan’a da barış geldiğini söyledi.

Bayar, “Bizim tezimiz ‘Ya Taksim, Ya ölüm’dü, TMT’nin de parolası oydu. 20 Temmuz 1974’te bunu bizzat yaşadık ve gördük. Anavatana güveniyorduk. Bu inancımız 20 Temmuz 1974’te gerçek oldu. Bizim için o gün güneş kuzeyden doğdu. Biz o gün dedik ki; ölsek de gam yemeyiz…O günleri gördük. Harekat (birinci ve ikinci aşaması), elde ettiğimiz sonuç bizim hayatımızın en mutlu ve unutulmaz günleriydi” dedi.

Barış Harekatı’nın 50. yıldönümü nedeniyle TAK muhabirinin sorularını yanıtlayan Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sırasında ve öncesinde Kıbrıs’ta yaşananları anlattı.

Rumlar ve Türkler arasındaki mücadelenin 1 Nisan 1955’te başladığını, 1974’e gelinceye kadar Türk halkının dış dünyayla irtibatının kesildiğini ifade eden Bayar, o günleri “İlaç yok, doktor yok, hastane yok aradığınız malzemeyi bulamıyorsunuz. Köylerden üreticinin yetiştirdiği mal Lefkoşa’ya gelemiyor. Her yerde barikatlar ve o barikatlarda Rumların yaptığı işkenceler. Bu arada 103 köyü terk etmek zorunda kaldık. Çünkü EOKA’cılar kendi komşularını kendi köylülerini tarlada, ovada, çobanı, çiftçiyi, işine gitmeye çalışanı yakalayıp katlediyordu. Özellikle de 1964 yılında…” diye anlattı.

Kıbrıs Türk halkının 1974’e kadar çok acılar çektiğini, çok zor günler yaşadığını, çok büyük bedeller ödediğini, kendi köyü, vatanında göçmen olduğunu, 30 bine yakın insanın göçmen hayatı yaşadığını anlatan Bayar, Barış Harekatı’na kadar yaklaşık 2 bin şehit verildiğini söyledi.

Bayar, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı başladığında adanın yüzde 3’lük bölümünde Kıbrıs Türk halkının küçük küçük getto denilen bölgelerde muhasara altında oluğunu ama 126 noktada mukavemetin devam ettiğini ifade ederek, Akritas Planına göre Rumların Lefkoşa’yı 48 saatte teslim almayı planladıklarını, “Türkiye gelirse kurtaracak Türk bulamayacak” dediklerini anlattı.

-“Türkiye’nin eninde sonunda geleceğini biliyorduk…”

Bayar, “Türkiye’nin eninde sonunda geleceğini biliyorduk. Bizi Rum’un insafına terk etmeyeceğini biliyorduk. Türklüğün verdiği özgürlük aşkı iman kuvvetiyle kendimizi Rum’un karşısında hiçbir zaman zayıf hissetmedik.” dedi.

Bayar şöyle konuştu:

“20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Türk halkı birinci sınıf vatandaş ve özgür olma hakkını elde etti. Mutlu Barış Harekatı sonucunda da bugün sınırlarımızla devletimiz doğmuş oldu. 15 Kasım 1983’te ilan edilen KKTC artık sonsuza dek yaşayacaktır. Anavatan ve yavru vatan, Mehmetçik ve Mücahit 20 Temmuz 1974’te kucaklaştı ve bugünkü özgür devlete sahip olduk. Değeri ölçülemez.”

Barış Harekatı sonrasında Kıbrıslı Türklerin birinci sınıf vatandaş olduğunu söyleyen Bayar, “Barış Harekatı’ndan bu yana 50 yıl geçti. Köprülerin altından çok su aktı. Bu saatten sonra Kıbrıs Türkü için geri dönüş yoktur. Artık ileriye bakacağız. Birtakım sorunlarımız var. Bu sorunları da çözmek hükümetlerimize düşer. Artık bir devlette ne olması gerekirse her şeyimiz var. Bir tek dünya ile bütünleşme lazımdır.” dedi.

-“22 yaşında mesleğimi kaybettim, kendimi cephede buldum”

Celal Bayar, 1963-1974’e kadar geçen 11 yıllık sürenin hayatlarında çok etkili olduğunu vurgulayarak, “22 yaşında öğretmenliğe yani başlamıştım. Mesleğimi kaybettim kendimi cephede buldum” dedi.

Bayar, 21 Aralık 1963’te Küçük Kaymaklı’da görev yaptığını, 1963 olaylarından sonra ilk olarak Hamitköy’e intikal ettiklerini, 1964’te belediye evleri standart bölgesine gelerek, 44’üncü bölüğü kurup bölük komutanı olduğunu ve 1969’a kadar bölük komutanlığı yaptığını anlattı.

-“İlk katliam Ayvasıl’da oldu…”

Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoruyla dışlandığını, adeta sokakta kaldığını, EOKA ve Yunan destekli Rumların Türk köylerine saldırdığını ifade eden Celal Bayar şöyle konuştu:

“Arada sebep yokken, sanki biz devlete karşı isyan etmişiz gibi gösterdiler ve bunu bütün dış dünyaya da böyle duyurdular. Rumlar köyde yıllarca beraber yaşadığı Türk komşularını EOKA’cılara söyledi. İlk katliam Ayvasıl’da oldu. Bugünkü adı Türkeli. Rumlar EOKA’cılarla Türk komşularını işkenceyle, çukurlar kazıp canlı canlı gömdüler.”

Adanın bütün bölgelerinde bunun gibi katliamlar yaşandığını söyleyen Bayar, “Bir taraftan da bize ambargolar uyguladılar. Mevzi yapmayalım, karşı koymayalım diye. Bu ambargolar maalesef 60 yıldır devam ediyor” dedi.

Aralık 1963’te ve 1964’te yaşanan Erenköy mücadelesine de değinen Celal Bayar, Şehit pilot Cengiz Topel’in uçağının Erenköy’de isabet aldığını, Topel’in paraşütle atlayarak kurtulduğunu ancak esir alındığını ve işkenceyle şehit edildiğini de anlattı.

Bu olayın tepki yarattığını, Türkiye’deki o dönem hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın derhal Kıbrıs’a müdahale kararı aldıklarını ve 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın gerçekleştiğini vurgulayan Bayar, Barış Harekatı’nın bu yıl 50. yılının kutlandığını, harekatın yalnız Türklere değil, Rumlar ve Yunanistan’a da barış getirdiğini vurguladı.

-“1975’te Viyana’da nüfus mübadele anlaşması imzalandı…İki devlet bu şekilde ortaya çıktı”

Bayar şöyle devam etti:

“Ecevit’in meşhur sözüdür. Biz adaya barış için gidiyoruz. Ümit ederiz birliklerimize ateş açılmaz ve zaiyat olmaz. Fakat aksini yaptılar. 21 Aralık’ta Akritas planı, 20 Temmuz 1974’te de İfestos (Volkan) planını uyguladılar, Türk köylerine ve çıkarmaya karşı harekete geçtiler. Pek çok köyümüzü esir aldılar, zaten güney onların kontrolündeydi, kuzeyden esir aldıklarını da Kıbrıs’ın güneyde futbol sahalarında esir tutular. Ama çıkarmayı engelleyemediler. ‘Türkiye gelirse kurtaracak Türk bulamayacak’ diyorlardı. Türkiye’ye karşı geleceklerini hesapladılar. 21 Aralık’ta olduğu gibi bir kere daha yanıldılar. Karşılığını aldılar.

1974 Barış Harekatı’nda güneyde kalanlar 1975 yılına kadar esir muamelesi gördüler. 5 Ağustos 1975’te Viyana’da nüfus mübadele anlaşması imzalanınca güneydeki Türkler kuzeye, kuzeydeki Rumlar da güneye taşındı. İki ayrı devlet de bu şekilde ortaya çıktı.”

Bayar, 50 yıl devam eden görüşmelerde Rumların her şeye hayır dediğini ama gene de bugün Avrupa Birliği ve dünyanın onların arkasında, yanında durduğunu ifade ederek, Kıbrıslı Türklerin ise uluslararası toplumlumdan dışlandığını vurguladı.

-“Bize düşen görev kendi evimizin içini tertiplemek, kendi halkımızı mutlu etmek ve tanınma”

Kıbrıs’ta 50 yıl devam eden müzakereler sonrasında kesin, yaşayabilir bir çözüme ulaşılamadığına dikkat çeken Bayar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bize düşen görev kendi evimizin içini tertiplemek, kendi halkımızı mutlu etmek ve tanınma, devletin tanınması yönünde artık daha sağlam adımların atılması gerek… İki devlet temelinde, egemen, eşit tezini Anavatan Türkiye de destekliyor. Hükümetimiz de Cumhurbaşkanımız da bu yönde çalışma yürütüyor. İnşallah kısa bir sürede bir tanınma gerçekleşir. Kıbrıs’ta kalıcı çözüm iki devlet temelindedir. Bunun 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 50. yılında bir kere daha tescillenmesi gerekir.”

Kısa sürede tanınmanın gerçekleşmesi temennisini dile getiren Bayar, “Zor günler geçirdik ağır bedeller ödedik, 2 bine yakın şehit verdik. Şehitlerimizin borcu ödenmez. KKTC tanınır ve yaşatılırsa, kendi vatanımızda mutlu olursak ancak bu şekilde şehitlerin hakkı ödenir. Şehitlerimize sözümüzdür, bu devleti her ne pahasına oluşa olsun yaşatmak boynunuzun borcudur.” dedi.

Celal Bayar, mücadelenin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti, hayatını kaybedenlere, şehitlere Allah’tan rahmet diledi.

-“Güvenlik yönünden vatan emin ellerde”

TMT’nin görevini 1976’da tamamladığını, görevi Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na devrettiğini, Kıbrıs Türk halkının bir ordusu olduğunu vurgulayan Celal Bayar, “KTBK adadadır. O bizim en büyük teminatımız. Güvenlik yönünden de vatan emin ellerdedir. Anavatan Türkiye de zaten yanı başımızdadır.” dedi.

Rumların bütün amacının garantileri kaldırmak, Türk askerini göndermek ve AB normları içinde Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak görmek olduğuna işaret eden Bayar, bunun mümkün olmadığını vurguladı.

Bayar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun için görüşmeye egemen eşit iki devlet olarak oturmak durumundayız. Onun dışında Rum’un niyeti bellidir. Zaten 1960’da bunu denedik. Bir kere daha bu oyuna gelmek istemiyoruz. “

-“Anavatan olmadan biz bu adada varlığımızı devam ettiremeyiz”

KKTC halkının mutlu ve devletine bağlı olabilmesi için yöneticilere, hükümete, idarecilere, herkese görevler düştüğünü ifade eden Bayar, “Her devlette sorunlar var. Bu sorunların en aza düşürülmesi ve halkın devletiyle bütünleşerek, Anavatan Türkiye ile olan bağın daha da güçlendirilmesi lazım.

Anavatan olmadan biz bu adada varlığımızı devam ettiremeyiz. KKTC olmadan da bu adada var olmayız. Barış Harekatı’nın 50 yılında tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilerim.” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar görev süresi hedeflerini ve kazanımlarını paylaştı: “Halkın iradesi bize cesaret veriyor”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, görevindeki 5 yılını düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi…

Lefkoşa Grand Pasha Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, 4 yıl 8 ay önce Kıbrıs Türk halkı tarafından 5. Cumhurbaşkanı olarak seçildiğini anımsattı, görev süresi boyunca hiç kimseyi ayırmadan, sorunların çözümü için elinden gelen bütün gayreti gösterdiğini belirtti.

Tatar “Cumhurbaşkanlığı görevime başlarken temel hedeflerim şunlardı; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini güçlendirmek, Halkımızın refah ve güven içinde yaşamasını sağlayabilmek, Türkiye ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmek ve adamızda kalıcı bir barış için egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü irademize kararlılıkla sahip çıkmaktı. Memnuniyetle belirtmek isterim ki, aradan geçen 4 yıl 8 ayda, bu hedeflerimizin tamamında çok önemli ilerlemeler kaydettik.” Dedi

Anavatan Türkiye’nin de tam desteğini alan iki devletli çözüm vizyonunu ortaya koyduklarını anımsatan Tatar, bugün Kıbrıs’ta karşılaşılan en büyük gerçeğin, Kıbrıs Türk Halkı’nın 62 yıldır maruz bırakıldığı abluka ve izolasyonun devam etmesi olduğunu vurguladı.

“Bu sessiz insanlık suçu, yıllardır açık bir biçimde uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları ihlaline rağmen sürmektedir.” Diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının engellenen haklarının yeniden tesis edilmesinin öncelikli gündemleri olduğunu belirtti.


1968'den bu yana iki taraf arasında yürütülen resmi ve gayrı resmi müzakerelerin sonuçlarının ortada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı, “Karşımızda, halkımızın haklarını gasp etmiş ve her fırsatta müzakere masasını deviren, hırsı kibrini aşmış bir muhatap var” dedi.

Bu kadar çabaya rağmen neden hala bir uzlaşıya varılamadığını soran Tatar, “Artık üzerine titrememiz gereken şey, geleceğe güvenle bakabilen, onurlu bir halkı temsil eden kendi devletimizdir” dedi.

Tek taleplerinin egemen eşitlik, eşit uluslararası statü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını göz ardı ederek tasarladığı düzende, eşitliğe yer olmadığını söyledi.

“Bugün, uluslararası hukukla uyumlu mülkiyet rejimimiz kapsamındaki taşınmaz mallara sahip çıkan, tasarrufta bulunan insanlarımızın peşlerine düşüyor, sınır kapılarında pusu kuruyorlar” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkına verilen hangi sözün tutulduğunu, hangi vaadin gerçekleştirildiğini sordu.

Kıbrıs Türk halkının güvenlik garantisinin de ortadan kaldırmak istendiğini belirten Cumhurbaşkanı sözlerini söyle sürdürdü;

“Kıbrıs Adası’nın çevresinde ve bölgemizde yaşanan son gelişmeler, güvenliğin ne kadar hayati ve vazgeçilmez olduğunu açıkça göstermektedir. Rum tarafının “sıfır asker, sıfır garanti” ısrarı, masum bir talep değil, bizi savunmasız bırakmayı ve bu yolla tüm adayı kendi kontrolüne almayı hedefleyen stratejik bir adımdır.”

Rum liderliğinin, yabancı güçleri adaya davet ederek yalnızca sorumsuz bir tavır sergilemediğini, aynı zamanda Kıbrıs’ı ciddi bir güvenlik riskiyle de karşı karşıya bıraktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk’ü için Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi, müdahale hakkı ve adadaki askeri mevcudiyetinin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Tatar “milli davanın” anlamını yitirmiş içi boş müzakere sloganları değil, Kıbrıs Türkünün ve devletin özgür, bağımsız ve refah içinde gelişimini sağlamak, geleceğe ve vatana sahip çıkmak olduğunu kaydetti.

Göreve geldikleri günden itibaren kararlı bir duruş sergilediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı 2021’de BM Genel Sekreteri Guterres’le gerçekleştirdikleri zirvede, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlarının şahitliğinde Rum lidere vizyonlarını en net şekilde ifade ettiklerini söyledi.

“Ortak zemin bulunmadan, geçmişi tekrar ederek, çökmüş, tüketilmiş zeminde müzakereye oturmanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini açıkça belirttik” diyen Tatar BM Genel Sekreteri’nin toplantının ardından ortak bir zemin olmadığını uluslararası topluma teyit etmesinin kendileri için dönüm noktası olduğunu kaydetti.

Rum tarafına yönlendirilen işbirliği önerileri hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Tatar, adadaki tüm halkların yararına yönelik tüm önerilerin Rumlar tarafından reddedildiğini anlattı.

Mart ayında, Cenevre’de gerçekleşen görüşmelerde yine ortak bir müzakere zemini bulunamadığını anımsatan Cumhurbaşkanı bunun üzerine her iki tarafın da yararına olacak biçimde, temel konularda birlikte çalışabilecek “Kıbrıs İş Birliği Konseyi” kurulmasını ve on iki başlık içeren bir iş birliği önerisinde daha bulunduklarını söyledi.

Kıbrıs İş Birliği Konseyi önerimizin reddedilmesine rağmen, iki taraf arasında dört yeni geçiş kapısının açılması, mayınların temizlenmesi, gençlik teknik komitesi kurulması, mezarlıkların restorasyonu ile iklim değişikliğinin olası etkileri ve ara bölgede güneş enerji santralinin kurulmasına ilişkin altı başlık üzerinde anlaşmaya varıldı. Ancak her iki halkın da öncelikli beklentisi ve ihtiyacı olan yeni geçiş kapıları konusunda hala istediğimiz ilerleme maalesef sağlanamamıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin meşru bir iç hukuk yolu olarak teyit ettiği Taşınmaz Mal Komisyonuna rağmen Rum tarafının iş insanlarına yönelik başlattığı saldırgan tutumun da uzlaşma ve çözüm arzusunu baltalayan başka bir sorun olarak ortaya çıktığını belirten Tatar çözümden, barıştan ve müzakereden kaçan tarafın belli olduğunu söyledi.

Tatar Rum tarafının zihniyet değişmedikçe, iki taraf arasında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir barışın gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını vurguladı.

Anavatan Türkiye ile sevgi, saygı, kardeşlik bağları içinde ortak tarihi ve milli değerlere dayalı ilişkileri güçlendirmenin en önemli görevlerimden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı “Türkiye’siz bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nefes alamaz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmadan, Türkiye Mavi Vatan’da ve Doğu Akdeniz’de eksik kalır.” Dedi. ??? 29. dakika

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin her alanda KKTC’ye olan desteklerini anımsattı.

Uluslararası diplomasi yolunda yeni bir atılım dönemi başlattıklarını da kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu dönemin en önemli kazanımı, hiç kuşku yok ki KKTC’nin Türk Devletler Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak kabul edilmesidir” dedi.

Tatar “Özbekistan’ın tarihi Semerkant şehrinde, 11 Kasım 2022 tarihinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı, Devlet Başkanları Zirvesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmi adıyla gözlemci üye kabul edilmesi, Kıbrıs konusunda belirlediğimiz yeni siyasetimiz için de bir dönüm noktası olmuştur…/… Bugün KKTC’nin bütün kamu kurumları, STK’ları, bu kardeş ülkelerle her anlamda düne göre daha çok görüşmekte ve daha çok bir araya gelmektedir.” Dedi.

Yeni iki devlet vizyonuyla başlayan uluslararası diplomasi ve ilişki kurma girişimlerinin yaygınlaşarak devam ettiğini kaydeden Tatar, Gambiya’dan Avusturalya’ya kadar çeşitli ülkelere gerçekleştirdiği ziyaretleri ve görüşmeleri hakkında bilgi verdi.

Tatar konuşmasında Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Kayıp Şahıslar Komitesi, Milli Arşivler ve Araştırma Dairesi ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına da yer vererek, kendi döneminde bu kurumların yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi verdi.

Eşi Sibel Tatar’ın koordinasyonunda ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde hayata geçirilen projelere de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki Cumhurbaşkanlığımızın toplumsal faydaya dönük sosyal proje ve çalışmalarında bu dönemde büyük bir çeşitlilik ve gelişme yaşanmıştır.” Dedi.

Konuşmasının sonunda Kıbrıs’ta iki ayrı ve egemen devletin varlığının, tarihsel bir gerçeklik ve bir olgu olarak uluslararası toplumun gözleri önünde olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı;

“Şu bir gerçektir ki iki devletli çözüm zemini, Kıbrıs’ın iki yakasına da barış, huzur, refah ve güvenlik getirecek tek zemindir. İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğini, gerçekçilikten kopmuş sözde hayallerle değil, yaşadığımız dünyanın somut gerçekliklerini dikkate alarak halkımızın iradesiyle ve halkımızın sağduyusuyla hep birlikte kuracağız. Halkımızın, onurlu geleceği yolunda koyduğu iradenin sorumluluğu bize cesaret vermektedir. Bu yoldan ne pahasına olursa olsun ayrılmayacağız”.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Sayıştay Komitesi Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Sayıştay raporunu onayladı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Sayıştay Komitesi, “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu” onaylayarak Genel Kurula sevk etti.

Cumhuriyet Meclisi’nden verilen bilgiye göre, Sayıştay Komitesi, 11.00’da Komite Başkanı CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay Başkanlığında toplandı.

Toplantıda “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporu” ve “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu” ele alındı.

Toplantıda “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu’nun” genel görüşmesine başlandı. Raporla ilgili çalışmalara bir sonraki toplantıda devam edilecek.

Komite toplantısına davetli olarak, Sayıştay Başkanlığı, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları (EL-SEN)’nden yetkililer katıldı.

Komite daha sonra “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu ” ele alarak raporu oybirliğiyle onayladı ve Genel Kurul’a sevk etti.

Toplantıya davetli olarak Sayıştay Başkanlığı ve Orman Dairesi’nden yetkililer katılarak konu ile ilgili görüşlerini sundu.

Toplantıya Komite üyelerinden UBP Milletvekili Fırtına Karanfil ve CTP Milletvekili Sami Özuslu yanında UBP Milletvekili Hasan Taçoy, CTP Milletvekili Salahi Şahiner ve CTP Milletvekili Devrim Barçın da katıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

KTEZO yarın mezuniyet töreni ile işsizlere yönelik mesleki tanıtım stantlarının yer alacağı bir sergi düzenliyor

Published

on

By

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), yarın mezuniyet töreni ile işsizlere yönelik mesleki tanıtım stantlarının yer alacağı bir sergi düzenliyor.

KTEZO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre sergi saat 18.00; mezuniyet töreni ise saat 19.30’da Taner Akcan Çıraklık ve Yetişkin Eğitim Merkezinde yer alacak.

Ağırlıkla otomotiv alanı olmak üzere çeşitli mesleklerde 145 çırak ve 46 yetişkin düzenlenecek olan törenle mezuniyet belgelerini alacak.

Düzenlenecek sergide ise klima, tesisat, mobilya, torna, elektrik, metal, otomotiv gibi mesleklerin tanıtılacağı stantlar kurulacak.

İş arayanlar yanında meslek değiştirmek, bölüm tercihi yapmak isteyen herkes stantları gezebilecek; iş tercihi yapıp, başvuruda bulunabilecek. En kısa sürede de işyerlerine dağıtımları yapılarak istihdamları gerçekleştirilecek.

KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga kendi işini göremeyen toplumları bekleyecek olanın sadece kaos olduğunu kaydederek “Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar ve 15 yıllık deneyimin bize gösterdiği, istenmesi halinde sorunların rahatça aşılabileceği ve üretken bir toplum yapısının yaratılması için hiçbir engelin olmadığıdır.” dedi.

Tulga; dayanışma ve el birliğinin artık tercih olmaktan çıktığını ve zorunlu hale geldiğini de sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam