Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde “tanınma için temasların sürdürülmesi ve ekonomik yapının güçlendirilmesi” konularının ele alındığını aktardı.
Erdoğan’ın ortak basın toplantısındaki “Müzakere masasına geri dönülecekse bunun yolu KKTC’nin tanınmasından geçmektedir” sözlerine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bunun artık dönüşünün olmadığını vurguladı.
“Sayın Erdoğan, Azerbaycan dönüşü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ı buraya göndereceğini söyledi” diyen Tatar, Cevdet Yılmaz ile belirli sorunlara çareler bulunabilmesi için geniş kapsamlı toplantılar yapılacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’ye yaptığı ziyaretini hem Kıbrıs sorunu boyutu hem de iç meseleler boyutuyla Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirdi.
-“Erdoğan’ın ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yapması, KKTC’ye verdiği önemin göstergesi”
Kendisinin iki buçuk yıllık görev süresince TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’ye üçüncü ziyaretini yaptığını belirten Tatar, Türkiye’deki yemin töreninden sonraki ilk yurtdışı ziyaretinin KKTC’ye olduğunu anımsatarak bunu Erdoğan’ın KKTC’ye verdiği önemin göstergesi olarak değerlendirdi. Tatar, Erdoğan’ın ziyaretini güçlü ve önemli bir heyetle yaptığını da ekledi.
Erdoğan’ın ortak basın toplantısındaki “Müzakere masasına geri dönülecekse bunun yolu KKTC’nin tanınmasından geçmektedir” sözlerine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bunları birlikte değerlendirdik ve bu işin artık geri dönüşü yok. Türk Devletleri Teşkilatı ve diğer dost ülkelerden tanınma için girişimlerde bulunulacağı görüşüldü. Önemli olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yapısını da güçlendirmek” dedi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin desteklerinin devam etmesinin önemine değindi.
-“ İki devletliliğin pekişmesi için Türkiye Cumhuriyeti de çalışmalar yürütecektir”
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını tamamlamak üzere olduğunu hatırlatan Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında Sayın Erdoğan başkanlığında yapacakları vardır. Milli siyaset gereği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha da önem verilmesi gerekmektedir” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin özellikle Avrupa Birliği’ne girdikten sonraki zihniyetinin federal temelde bir çözüm, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğü ile adadaki askeri varlığının son bulması ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den dışlanması yönünde olduğunu anlatan Tatar, bunu Türkiye’nin de kabul etmeyeceğini kaydetti.
“Bizim savunduğumuz siyaset, Kıbrıs Sorunu bağlamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin de ana gündem maddelerindendir. Yani bu iki devletliliğin pekişmesi için Türkiye Cumhuriyeti de çalışmalar yürütecektir” diyen Tatar, bu çalışmaların iki boyutu olduğunu söyleyerek, şu bilgileri aktardı:
-“Erdoğan, Cevdet Yılmaz’ı görevlendirecek”
“Birincisi tanınma için sürekli olarak dış ülkelerle temasları sürdürebilmek, dost devletleri yanımıza çekebilmek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin görünürlüğünü artırmak. Ondan sonra bence tanınma dediğimiz olay kendiliğinden gelişen bir olaydır. Diplomatik ilişkiden önce yapılacak olanlar vardır. Gerek kültürel ilişkiler, ticaret ilişkileri, turizm, eğitim, spor… Bizim Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Türk Devletleri Teşkilatı’nın ticaret odaları konfederasyonuna katıldı, sürekli olarak buluşacaklar, ticaret ekonomi konularını konuşacaklar. Bütün bunlar bizlerin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin görünürlüğünü artıracaktır diye değerlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı da bütün bunlara destek vermeye devam edecektir.
İkincisi, buradaki ekonomik yapı çok önemli. Pandemiyi geçirdik, ekonomik kriz malum… KKTC bu enflasyon karşısında kendisini nasıl korur? Bütün bunları da ele aldık… Bir de bu hava meydanında bazı durumlar var aşılması gereken, kabloyla elektrik getirilmesi var, 20 Temmuz’a kadar Ercan Havalimanı’nın açılması var… Sayın Erdoğan, Azerbaycan dönüşü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ı buraya göndereceğini söyledi. Cevdet Yılmaz’ın eski bir bakan, kendisinin ifadesi ile plan ve bütçecidir. Bunlarla alakalı, burada birkaç gün geniş kapsamlı toplantılar yapılacak. Teşekkür ederiz kendisine… Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü bağlamında yapılacak olanlar var. Yaşanan bazı sıkıntılara çarelerin bulunabilmesi için Cevdet Yılmaz’ı görevlendireceğini söyledi.
Dolayısıyla, bir taraftan tanınma yolundaki mücadelemiz diğer taraftan da ekonomik yapının güçlendirilmesi için Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin arkasındadır.”
Doğu Akdeniz’deki milli siyasetin kökleşmekte olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Milli siyaset aynen devam edecektir” dedi ve çalışmaların KKTC’nin zeminini güçlendirdiğini ifade etti.
-“Avrupa Birliği taraftır”
Geçen Temmuz ayında karşı tarafa ada etrafındaki doğal zenginliklerin araştırılmasını birlikte yürütmesi için TC’nin bir konferansta ilgili tarafların buluşmasını teklif ettiğini hatırlatan Tara, “Buna yanıt alamadık. Yanıt da gelmez. Çünkü Rum tarafı bizim egemenliğimizi, varlığımızı kabul etmez. Kendilerine göre bir hayal dünyasında yaşamaya devam ediyorlar. Onlara göre, Kıbrıs Cumhuriyeti bütün bu coğrafyanın hakim unsurudur ve Kuzey de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağlıdır. Maalesef AB ile bazı konulardaki ilişkilerde de bunu görüyoruz” diye konuştu. Tatar, Yunanistan ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üye olduğu Avrupa Birliği’nin taraf olduğunu da söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin hidrokarbon konusunda çok hassas olduğunu ve bu konuyu en iyi şekilde yönettiğini vurgulayan Tatar, “Biz mavi vatanda hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkını hukukunu korumaya muktediriz ve koruyacağız” dedi.
Erdoğan ile görüşmesinde deprem konusunu da ele aldıklarını aktaran Tatar, 6 Şubat depreminde Adıyaman’da iki torununu kaybeden eski bakan Kenan Akın’ı dün
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, görevindeki 5 yılını düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi…
Lefkoşa Grand Pasha Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, 4 yıl 8 ay önce Kıbrıs Türk halkı tarafından 5. Cumhurbaşkanı olarak seçildiğini anımsattı, görev süresi boyunca hiç kimseyi ayırmadan, sorunların çözümü için elinden gelen bütün gayreti gösterdiğini belirtti.
Tatar “Cumhurbaşkanlığı görevime başlarken temel hedeflerim şunlardı; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini güçlendirmek, Halkımızın refah ve güven içinde yaşamasını sağlayabilmek, Türkiye ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmek ve adamızda kalıcı bir barış için egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü irademize kararlılıkla sahip çıkmaktı. Memnuniyetle belirtmek isterim ki, aradan geçen 4 yıl 8 ayda, bu hedeflerimizin tamamında çok önemli ilerlemeler kaydettik.” Dedi
Anavatan Türkiye’nin de tam desteğini alan iki devletli çözüm vizyonunu ortaya koyduklarını anımsatan Tatar, bugün Kıbrıs’ta karşılaşılan en büyük gerçeğin, Kıbrıs Türk Halkı’nın 62 yıldır maruz bırakıldığı abluka ve izolasyonun devam etmesi olduğunu vurguladı.
“Bu sessiz insanlık suçu, yıllardır açık bir biçimde uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları ihlaline rağmen sürmektedir.” Diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının engellenen haklarının yeniden tesis edilmesinin öncelikli gündemleri olduğunu belirtti.
1968'den bu yana iki taraf arasında yürütülen resmi ve gayrı resmi müzakerelerin sonuçlarının ortada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı, “Karşımızda, halkımızın haklarını gasp etmiş ve her fırsatta müzakere masasını deviren, hırsı kibrini aşmış bir muhatap var” dedi.
Bu kadar çabaya rağmen neden hala bir uzlaşıya varılamadığını soran Tatar, “Artık üzerine titrememiz gereken şey, geleceğe güvenle bakabilen, onurlu bir halkı temsil eden kendi devletimizdir” dedi.
Tek taleplerinin egemen eşitlik, eşit uluslararası statü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını göz ardı ederek tasarladığı düzende, eşitliğe yer olmadığını söyledi.
“Bugün, uluslararası hukukla uyumlu mülkiyet rejimimiz kapsamındaki taşınmaz mallara sahip çıkan, tasarrufta bulunan insanlarımızın peşlerine düşüyor, sınır kapılarında pusu kuruyorlar” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkına verilen hangi sözün tutulduğunu, hangi vaadin gerçekleştirildiğini sordu.
Kıbrıs Türk halkının güvenlik garantisinin de ortadan kaldırmak istendiğini belirten Cumhurbaşkanı sözlerini söyle sürdürdü;
“Kıbrıs Adası’nın çevresinde ve bölgemizde yaşanan son gelişmeler, güvenliğin ne kadar hayati ve vazgeçilmez olduğunu açıkça göstermektedir. Rum tarafının “sıfır asker, sıfır garanti” ısrarı, masum bir talep değil, bizi savunmasız bırakmayı ve bu yolla tüm adayı kendi kontrolüne almayı hedefleyen stratejik bir adımdır.”
Rum liderliğinin, yabancı güçleri adaya davet ederek yalnızca sorumsuz bir tavır sergilemediğini, aynı zamanda Kıbrıs’ı ciddi bir güvenlik riskiyle de karşı karşıya bıraktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk’ü için Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi, müdahale hakkı ve adadaki askeri mevcudiyetinin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
Tatar “milli davanın” anlamını yitirmiş içi boş müzakere sloganları değil, Kıbrıs Türkünün ve devletin özgür, bağımsız ve refah içinde gelişimini sağlamak, geleceğe ve vatana sahip çıkmak olduğunu kaydetti.
Göreve geldikleri günden itibaren kararlı bir duruş sergilediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı 2021’de BM Genel Sekreteri Guterres’le gerçekleştirdikleri zirvede, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlarının şahitliğinde Rum lidere vizyonlarını en net şekilde ifade ettiklerini söyledi.
“Ortak zemin bulunmadan, geçmişi tekrar ederek, çökmüş, tüketilmiş zeminde müzakereye oturmanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini açıkça belirttik” diyen Tatar BM Genel Sekreteri’nin toplantının ardından ortak bir zemin olmadığını uluslararası topluma teyit etmesinin kendileri için dönüm noktası olduğunu kaydetti.
Rum tarafına yönlendirilen işbirliği önerileri hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Tatar, adadaki tüm halkların yararına yönelik tüm önerilerin Rumlar tarafından reddedildiğini anlattı.
Mart ayında, Cenevre’de gerçekleşen görüşmelerde yine ortak bir müzakere zemini bulunamadığını anımsatan Cumhurbaşkanı bunun üzerine her iki tarafın da yararına olacak biçimde, temel konularda birlikte çalışabilecek “Kıbrıs İş Birliği Konseyi” kurulmasını ve on iki başlık içeren bir iş birliği önerisinde daha bulunduklarını söyledi.
Kıbrıs İş Birliği Konseyi önerimizin reddedilmesine rağmen, iki taraf arasında dört yeni geçiş kapısının açılması, mayınların temizlenmesi, gençlik teknik komitesi kurulması, mezarlıkların restorasyonu ile iklim değişikliğinin olası etkileri ve ara bölgede güneş enerji santralinin kurulmasına ilişkin altı başlık üzerinde anlaşmaya varıldı. Ancak her iki halkın da öncelikli beklentisi ve ihtiyacı olan yeni geçiş kapıları konusunda hala istediğimiz ilerleme maalesef sağlanamamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin meşru bir iç hukuk yolu olarak teyit ettiği Taşınmaz Mal Komisyonuna rağmen Rum tarafının iş insanlarına yönelik başlattığı saldırgan tutumun da uzlaşma ve çözüm arzusunu baltalayan başka bir sorun olarak ortaya çıktığını belirten Tatar çözümden, barıştan ve müzakereden kaçan tarafın belli olduğunu söyledi.
Tatar Rum tarafının zihniyet değişmedikçe, iki taraf arasında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir barışın gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını vurguladı.
Anavatan Türkiye ile sevgi, saygı, kardeşlik bağları içinde ortak tarihi ve milli değerlere dayalı ilişkileri güçlendirmenin en önemli görevlerimden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı “Türkiye’siz bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nefes alamaz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmadan, Türkiye Mavi Vatan’da ve Doğu Akdeniz’de eksik kalır.” Dedi. ??? 29. dakika
Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin her alanda KKTC’ye olan desteklerini anımsattı.
Uluslararası diplomasi yolunda yeni bir atılım dönemi başlattıklarını da kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu dönemin en önemli kazanımı, hiç kuşku yok ki KKTC’nin Türk Devletler Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak kabul edilmesidir” dedi.
Tatar “Özbekistan’ın tarihi Semerkant şehrinde, 11 Kasım 2022 tarihinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı, Devlet Başkanları Zirvesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmi adıyla gözlemci üye kabul edilmesi, Kıbrıs konusunda belirlediğimiz yeni siyasetimiz için de bir dönüm noktası olmuştur…/… Bugün KKTC’nin bütün kamu kurumları, STK’ları, bu kardeş ülkelerle her anlamda düne göre daha çok görüşmekte ve daha çok bir araya gelmektedir.” Dedi.
Yeni iki devlet vizyonuyla başlayan uluslararası diplomasi ve ilişki kurma girişimlerinin yaygınlaşarak devam ettiğini kaydeden Tatar, Gambiya’dan Avusturalya’ya kadar çeşitli ülkelere gerçekleştirdiği ziyaretleri ve görüşmeleri hakkında bilgi verdi.
Tatar konuşmasında Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Kayıp Şahıslar Komitesi, Milli Arşivler ve Araştırma Dairesi ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına da yer vererek, kendi döneminde bu kurumların yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi verdi.
Eşi Sibel Tatar’ın koordinasyonunda ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde hayata geçirilen projelere de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki Cumhurbaşkanlığımızın toplumsal faydaya dönük sosyal proje ve çalışmalarında bu dönemde büyük bir çeşitlilik ve gelişme yaşanmıştır.” Dedi.
Konuşmasının sonunda Kıbrıs’ta iki ayrı ve egemen devletin varlığının, tarihsel bir gerçeklik ve bir olgu olarak uluslararası toplumun gözleri önünde olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı;
“Şu bir gerçektir ki iki devletli çözüm zemini, Kıbrıs’ın iki yakasına da barış, huzur, refah ve güvenlik getirecek tek zemindir. İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğini, gerçekçilikten kopmuş sözde hayallerle değil, yaşadığımız dünyanın somut gerçekliklerini dikkate alarak halkımızın iradesiyle ve halkımızın sağduyusuyla hep birlikte kuracağız. Halkımızın, onurlu geleceği yolunda koyduğu iradenin sorumluluğu bize cesaret vermektedir. Bu yoldan ne pahasına olursa olsun ayrılmayacağız”.
Cumhuriyet Meclisi Sayıştay Komitesi, “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu” onaylayarak Genel Kurula sevk etti.
Cumhuriyet Meclisi’nden verilen bilgiye göre, Sayıştay Komitesi, 11.00’da Komite Başkanı CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay Başkanlığında toplandı.
Toplantıda “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporu” ve “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu” ele alındı.
Toplantıda “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu’nun” genel görüşmesine başlandı. Raporla ilgili çalışmalara bir sonraki toplantıda devam edilecek.
Komite toplantısına davetli olarak, Sayıştay Başkanlığı, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları (EL-SEN)’nden yetkililer katıldı.
Komite daha sonra “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu ” ele alarak raporu oybirliğiyle onayladı ve Genel Kurul’a sevk etti.
Toplantıya davetli olarak Sayıştay Başkanlığı ve Orman Dairesi’nden yetkililer katılarak konu ile ilgili görüşlerini sundu.
Toplantıya Komite üyelerinden UBP Milletvekili Fırtına Karanfil ve CTP Milletvekili Sami Özuslu yanında UBP Milletvekili Hasan Taçoy, CTP Milletvekili Salahi Şahiner ve CTP Milletvekili Devrim Barçın da katıldı.
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), yarın mezuniyet töreni ile işsizlere yönelik mesleki tanıtım stantlarının yer alacağı bir sergi düzenliyor.
KTEZO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre sergi saat 18.00; mezuniyet töreni ise saat 19.30’da Taner Akcan Çıraklık ve Yetişkin Eğitim Merkezinde yer alacak.
Ağırlıkla otomotiv alanı olmak üzere çeşitli mesleklerde 145 çırak ve 46 yetişkin düzenlenecek olan törenle mezuniyet belgelerini alacak.
Düzenlenecek sergide ise klima, tesisat, mobilya, torna, elektrik, metal, otomotiv gibi mesleklerin tanıtılacağı stantlar kurulacak.
İş arayanlar yanında meslek değiştirmek, bölüm tercihi yapmak isteyen herkes stantları gezebilecek; iş tercihi yapıp, başvuruda bulunabilecek. En kısa sürede de işyerlerine dağıtımları yapılarak istihdamları gerçekleştirilecek.
KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga kendi işini göremeyen toplumları bekleyecek olanın sadece kaos olduğunu kaydederek “Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar ve 15 yıllık deneyimin bize gösterdiği, istenmesi halinde sorunların rahatça aşılabileceği ve üretken bir toplum yapısının yaratılması için hiçbir engelin olmadığıdır.” dedi.
Tulga; dayanışma ve el birliğinin artık tercih olmaktan çıktığını ve zorunlu hale geldiğini de sözlerine ekledi.