Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Bugün Dünya Tiyatro Günü. İzel Seylani: Politik duruşu olmayan Karagöz, maskaralıktan öteye gitmez

Published

on

Geleneksel gölge oyunu, Karagöz ve Hacivat’ı Kıbrıs’ta yaşatmak ve yeni nesillere sevdirmek için çalışan tiyatro sanatçısı İzel Seylani, bu çabalarında on yılı geride bıraktı.

Aynı zamanda geleneksel Ramazan eğlencesi olan Karagöz ve Hacivat’ı yerel figürlerle destekleyen oyuncu ve gölge oyunu “hayali”si İzel Seylani, Karagöz’ün yalnızca bir çocuk eğlencesi değil, politik hiciv içeren güçlü bir geleneksel tiyatro biçimi olduğunu vurguladı.

Hiciv ve ironi içermeyen, güncelle bağ kurmayan Karagöz oyunlarının “maskaralığa” dönüşeceğine dikkat çeken Seylani, tiyatronun özünün duruş göstermek olduğunu belirterek, Karagöz oyunlarının da bu anlayışla ele alınması gerektiğini dile getirdi.

Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda tiyatro oyunu ve film projesinde rol alan sanatçı İzel Seylani, 10’uncu yılını geride bıraktığı gölge oyunu yolculuğunu TAK muhabirine anlattı.

Seylani, Karagöz gölge oyunu hakkında farkındalık yaratmak, bu somut olmayan kültür mirasını yaşatmak ve yeni nesillere sevdirmek adına yıllardır çalışıyor. İzel Seylani, belediyelerle iş birliği halinde gölge oyununu birçok yerleşim birimine taşıyarak özveriyle sahneliyor. Sanatçı ayrıca özel günlerdeki gösterileriyle de farkındalık yaratıyor.

-“Profesyonel gösteriler başlayalı 10 yıl oldu”

“Yardak” yani yardımcısı Hüseyin Kasapoğlu ile profesyonel gölge oyunu gösterilerine, 27 Mart 2015’te, Beyarmudu Belediyesi’nde düzenlenen Mesarya 1. Tiyatro Şöleni’nde, “Karagöz Paragöz” oyunuyla başladığını belirten Seylani, bu oyunun ada genelinde sahnelendiğini söyledi.

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun Bandabuliya Sahnesi’nin açılışında oynanan “Sihirli Sebzeler”in 120’yi aşkın temsil yaptığını aktaran Seylani, beş yıl önce yazdığı “Gizli Hazine” oyunun ise kendi atölyesi “Hayalhane 127”nin ilk yapımı olduğunu kaydetti.

“Gizli Hazine” oyununu 10 yılda 300’ün üzerinde kez sahnelediğini belirten Seylani, oyunun Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra Bartın, Bursa, Adana ve İstanbul’da, ayrıca Londra ve Berlin’de izleyiciyle buluştuğunu anlattı. Seylani, aynı oyunu geçen yaz Güney Kıbrıs’ta Rumca olarak sahnelediğini, bu süreçte Vasilis Papitis’in kendisine yardımcı olduğunu aktardı.

İngiltere’de yüksek lisans eğitimi sırasında hocasının “Geleneksel Türk tiyatrosu nedir?” sorusuyla Karagöz’e yöneldiğini anlatan Seylani, Batı tiyatrosunu içselleştirdikten sonra geleneksel tiyatronun değerini kavradığını söyledi. Hasan Erkek, Nurhan Karadağ ve Metin And gibi isimlerden beslendiğini dile getiren Seylani, “Kıbrıs’ta bu geleneği sürdürmek için sorumluluk hissediyorum.” dedi.

-“Kıbrıs’a özgü karakterler yazdım”

Türkiye’deki geleneksel Karagöz oyunlarında yer alan etnik stereotiplere mesafeli durduğunu dile getiren Seylani, kendi yazdığı oyunlarda Kıbrıs’a özgü karakterler oluşturduğunu anlattı. Bu karakterlerin zamanla geleneksel yapının bir parçası haline gelebildiğini söyleyen Seylani, 10 yıl önce yazdığı oyunlarda ortaya çıkan bazı karakterleri hâlâ kullanmaya devam ettiğini şu sözlerle ifade etti:

“Mâni ile konuşan dişsiz bir ‘gocagarı’ karakteri yarattık. İzleyiciyle bağ kurdu, sevildi ve ben bu karakteri on yıldır oyunlarımda kullanıyorum. Bu artık geleneğin parçası oldu diyebiliriz. Halkla bağ kurabilen, gerçeklik taşıyan figürler zamanla geleneksel yapının bir parçası olabiliyor.”

Kıbrıs’ta yaşayan birçok figürün bu tür anlatılar için zengin bir kaynak sunduğunu söyleyen Seylani, popüler kültürde yer edinmiş kişiliklerin de sahneye taşınabildiğini anlattı:

“Mesela Anibal. Şimdi Saffet Anibal’ın bir tasvirini oynatsak, herkes tanır. Bu tür yerel figürlere tutunmamız gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde yeni nesle ulaşmakta zorlanıyoruz.”

-“Politik duruşu olmayan Karagöz maskaralığa dönüşür”

Karagöz oyunlarında politik eleştiriye mutlaka yer verdiğini dile getiren Seylani, “Karagöz Paragöz” oyununda köy isimleri üzerinden savaş sonrası yaşananları ele aldığını, “Sihirli Sebzeler”de Lefkoşa’nın tarihi dokusu ile sağlıklı yaşam konularını eleştirel bir dille işlediğini anlattı. Seylani, “Gizli Hazine” oyununda ise Karagöz’ün Karpaz’daki doğal yaşamla temas kurduğu bir hikâye üzerinden, çevre bilinci ve ekolojik farkındalık oluşturmaya çalıştığını belirtti. Seylani bu oyunda, deniz kirliliğine dikkat çekmek amacıyla Hacivat karakterinin balık tutmaya gönderildiğini, sahnede çıkan plastik atıklarla güncel çevre sorunlarına vurgu yapıldığını kaydetti.

Karagöz oyunlarında en değerli unsurun politik eleştiri olduğunu vurgulayan İzel Seylani, hiciv ve ironi içermeyen, güncelle bağ kurmayan Karagöz oyunlarının “maskaralığa” dönüşeceğini vurguladı. Seylani, tiyatronun özünün söz ve duruş olduğunu belirterek, Karagöz oyunlarının da bu anlayışla ele alınması gerektiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Benim yazdığım ve on yıldır oynadığım Karagöz oyunlarının en önemli değeri politik duruşudur. Çocuklara da oynasak bazı konularda farkındalık yaratmak istiyoruz. Bunu didaktik bir şekilde, parmak sallayarak ya da kafasına vurarak değil; estetik, felsefi ve biçimsel bir dille yapmaya çalışıyoruz.”

Geleneksel Karagöz oyunlarının geçmişteki bazı içeriklerinin günümüz değerleriyle uyuşmadığını ifade eden Seylani, kendi oyunlarında eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşımı benimsediklerini şöyle anlattı:

“Bugün eski oyunlardaki etnik köken temelli espriler, milliyetçilik pompalayan, kendinden olmayanı ötekileştiren anlayış bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Biz insanlarla birlikte hayvanların, doğanın ve tüm canlıların uyum içinde yaşadığı bir dünya hayal ediyoruz. Karagöz oyunlarımızda da bunu anlatmaya çalışıyoruz.”

-“Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hitap ediyor”

Karagöz oyunlarının sadece çocuklara değil, yetişkinlere de hitap ettiğini söyleyen Seylani, toplumsal gerçekçi bir tiyatro anlayışıyla oyunlarını sahnelediğini kaydetti. Seylani, bu yaklaşımı somutlaştıran bir örneği şu sözlerle aktardı:

“Yaz aylarında elektrik faturalarının çok yükseldiği bir dönemde, ‘Gizli Hazine’ adlı oyunda Karagöz tavuk olur, karşısına çıkan yılana ‘Gardaşcığım batsalli, ne zaman uyandın be kış uykusundan?’ der. Yılan da ‘Havalar ısındı, artık uyandım’ der. Karagöz de devam eder: ‘Bir şey sorayım sana, bu kadar zaman yattınız, klimalar açık… Elektrik faturasını nasıl ödersiniz?’ Yılan da ‘Biz toprağın altında yaşarık, ödemeyik’ diye yanıt verir. Karagöz ise ‘Bu gidişle biz de toprağın altına taşınacayık, çünkü yeryüzünde faturaları kaldıramıyoruk’ der. Bu tür küçük detaylar hem çocukların hem yetişkinlerin farkında olduğu şeyler. Biz sanatçı olarak bunları dile getirdiğimizde toplumsal misyonumuzu yerine getirdiğimize inanıyoruz.”

-Ustalık nişanesi püskül…

Bursa’da katıldıkları festivallerin ardından Karagöz oyunları için Bursa’dan sanatçı davet etmeye başladıklarını anlatan İzel Seylani, bu süreçte tanıştığı usta sanatçı Tayfun Özeren’in kendisine geleneksel Karagöz perdesini hediye ettiğini söyledi. Seylani, bu perdeyle ilgili yaşadığı deneyimi şöyle aktardı:

“Tayfun Hoca, benim Karagöz Paragöz oyunumu Kıbrıs’ta izledi. Bizim davet ettiğimiz bir festivalde başka bir oyun için buradaydı. Giderken perdesini bana bıraktı ve ‘Sen bu perdeyi hak ediyorsun’ dedi. Perdenin önünde geleneksel olarak püsküller olur. Ama bu perdede bir püskül eksikti. Nedenini sorduğumda, ‘Bunu sana birkaç sene sonra söyleyeceğim’ dedi.”

Yıllar sonra Bursa’da büyük ustaların yer aldığı bir etkinliğe en genç Karagözcü olarak katıldığını belirten Seylani, orada yeniden görüştüğü Tayfun Özeren’in eksik püskülün anlamını kendisine şöyle açıkladığını aktardı:

“Hiçbir zaman ‘olduk’ deme lüksümüz yok”

“‘Ne zaman ki usta olduğunu düşünürsün, o zaman takabileceğin bir püskül. O püskül, artık oldum demektir’ dedi. Kendi ustasının da o püskülü hiç takmadığını söyledi. Ben de takmadım. Çünkü bu işin bir anlayış biçimi olduğuna inanıyorum. Sürekli öğreniyoruz, hiçbir zaman ‘olduk’ deme lüksümüz yok. Ben Tayfun Hoca’nın perdesini kullandığım sürece öğrenmeye devam edeceğim. O yüzden o püskül eksik kalacak bu perdede…”

-“Gençler mesafeli”

Sanatçı İzel Seylani, gölge oyunu geleneğini yaşatmak için bilgi paylaşımına açık olduklarını, öğrenmek isteyen herkese destek vermeye hazır olduklarını kaydederek, öte yandan yeni mezun oyuncuların Karagöz’e ilgi göstermediğini söyledi.

Gölge oyunu sanatının zorluklarına da dikkat çeken Seylani, bu alanın ilgi görmemesinin nedenlerini şöyle açıkladı:

“Ne yazık ki oyunculuk mezunları Karagöz’ü kolay bir alan olarak görmüyor. Çünkü 1-2 sesle değil, 10-12 farklı sesle karakterleri canlandırmak gerekiyor. Bu da ciddi bir çalışma, azim ve disiplin istiyor. Ayrıca sadece oyunu oynamakla da bitmiyor. Bağlantı kurmanız, sponsor bulmanız, perde kurmanız, oyunları organize etmeniz gerekiyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında, yeni nesil Karagöz’e yeterince ilgi göstermiyor.”

-Yeni proje: “Yaban Rüyası”

Yeni oyunlar hakkındaki soru üzerine “Yaban Rüyası” adlı bir projenin hazırlıklarının sürdüğünü dile getiren Seylani, gölge oyununun daha fazla çocuğa ulaşması için belediyelerle iş birliği başlattıklarını kaydetti.

Oyunların uzak bölgelerdeki çocuklara ulaşmasında yaşanan sorunların kendisini üzdüğünü dile getiren Seylani, bundan sonraki süreçte, belediyelerle iş birliği yapmaya hazırlandıklarını da anlattı.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Çavuşoğlu, Azerbaycan’da KKTC üniversiteleri mezunlarıyla buluştu

Published

on

By

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan KKTC üniversiteleri mezunlarıyla bir araya geldi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre Çavuşoğlu, Azerbaycan temasları kapsamında, hukuk, mimarlık, işletme ve ekonomi gibi bölümlerden mezun olup Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan Azerbaycanlı mezunlarla buluştu. Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki iş birliğinin önemine dikkat çekti.

Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini ve bu bağlamda özellikle eğitim alanındaki temasların artırılacağını söyledi.

Türk dili ve edebiyatı mezunu olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, geçmişte Kiril alfabesini öğrenerek Azerbaycan edebiyatına ait bazı eserleri okuduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, KKTC’den mezun olan öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada, “Azerbaycan’da kendimi evimde gibi hissediyorum. Azerbaycanlı soydaşlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. KKTC’de dostluklar, arkadaşlıklar edindiniz. Sizler de KKTC’ye geldiğiniz zaman kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz. Bu bağları güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmeler kapsamında, Azerbaycanlı öğrencilerin KKTC’de eğitim almasının önünü açmak adına “önemli adımlar” atıldığını açıklayan Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz Üniversitesi 25, Lefke Avrupa Üniversitesi 25, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı olarak 20 Azerbaycanlı öğrenciye burs vereceğiz” dedi.

Çavuşoğlu, Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı’nın da kendi değerlendirmesinin ardından burs katkısında bulunmasıyla, toplamda yaklaşık 100 Azerbaycanlı öğrencinin burslu olarak KKTC’de eğitim görmesinin planlandığını belirtti.

KKTC üniversitelerinin Azerbaycan’da daha görünür hale gelmesi için tanıtım ofisleri açıldığını açıklayan Çavuşoğlu, yapılan bu çalışmalarla iki ülke gençliği arasında yakınlaşmayı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Azerbaycan’da görev yapan başarılı mezunlarla gurur duyduğunu belirten Çavuşoğlu, “Buraya gelişimizin sebebi birlikteliğimizi yeniden hatırlamak ve Türk yurdunu, Türk milletini birlikte yüceltmek için burada olduğumuzu söylemektir” ifadelerini kullandı.

“Geleceği birlikte şekillendirmek için yola devam ediyoruz” diyen Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik köprülerinin eğitim alanında daha da pekiştirileceğini kaydetti.

Bakan Çavuşoğlu’na temaslarında KKTC Bakü Temsilcisi Büyükelçi Ufuk Turganer, Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Behçet Çelebi, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç ve  Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ali Yükselen eşlik etti.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar’dan TMT’ye yönelik sosyal medya paylaşımlarına tepki

Published

on

By

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) yönelik bazı sosyal medya paylaşımlarına tepki göstererek, “TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı” ifadesini kullandı.

Bayar ayrıca, “Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu” dedi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı ile Harper Orhon tarafından yapılan sosyal medya paylaşımlarında Türk Mukavemet Teşkilatı’na ilişkin bazı ifadelere tepki gösterdi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar, Orhon’un paylaşımıyla ilgili, “TMT saflarında görev yapmış, 55. Bölük Komutanı, eski Mukavemetçi, omuz omuza birlikte savaştığımız Şehit Ecvet Yusuf’un oğlu, Harper Orhon’un Facebook’taki paylaşımını görünce, orada ima ettikleri yalan yanlış, kin dolu, TMT’cilere saldırılarından ve suçlamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz. Bu vesile ile Şehidimiz Ecvet Yusuf’u rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.” dedi.

Bayar, “Harper Orhon’a TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı. Önce bunu hatırlatırız! Harper Orhon da bugün bu paylaşımları yapıyorsa TMT sayesinde paylaşıyor ve TMT sayesinde kendisi de hayattadır. TMT camiasını bu tür suçlamalarından dolayı tekrar tekrar şiddetle kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.

– Bayar’dan Harmancı’ya: “TMT Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu”

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediye (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı’nın sosyal medya paylaşımına da tepki göstererek, “LTB Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır.’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz” dedi.

Bayar, açıklamasında, “TMT saflarında görev yapmış Mukavemetçi Mücahit Hüseyin Harmancı’nın oğlu, Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz ve kendisine TMT’nin Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kurulduğunu bir kez daha hatırlatırız.” ifadelerini kullandı.

Bayar açıklamasında devamla, şunları kaydetti:

“EOKA, adadaki Türkleri yok etmek ve adayı Yunanistan’a bağlamak için kurulan ve bunu icra ederken, Kıbrıs Türklerine her türlü zulmü, vahşeti ve katliamı yapmaktan çekinmeyen bir örgüttü. TMT ise bir gurup Türkün direniş amaçlı kurduğu, sonradan kadınlarıyla, çocuklarıyla, yaşlılarıyla, öğrencileriyle, çiftçileriyle, öğretmenleriyle elbirliğiyle fedakarca canlarını tehlikeye atarak Kıbrıs Türklerini EOKA terör örgütünden korumak için kurulan bir örgüttü. Sayın Harmancı’nın EOKA ile TMT’yi aynı kefeye koymasından dolayı şiddetle kınarken, kendisine TMT olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türkün kalmayacağını ve adanın çoktan Yunanistan’a bağlanmış olacağını bir kez daha hatırlatırız.”

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’a yönelik iddialar içeren kitaba örgütlerden tepki

Published

on

By

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı hedef aldığı gerekçesiyle kamuoyuna yansıyan kitap ve yazarına ilişkin çeşitli örgütler kınama mesajı yayımladı.

– KKTC Karadeniz Kültür Derneği

KKTC Karadeniz Kültür Derneği’nden yapılan açıklamada, söz konusu kitabın Denktaş’a yönelik “aşağılayıcı ifadeler” içerdiğini öğrenmekten derin üzüntü ve öfke duydukları belirtilerek, “Sayın Denktaş, sadece Kıbrıs Türklerinin değil, tüm Türk dünyasının tarihinde müstesna bir yere sahip, ömrünü halkının bağımsızlığına adamış, ilkeli, onurlu ve kararlı bir liderdir.” denildi.

Açıklamada, Denktaş’a hakaret etmenin sadece onun aziz hatırasına değil, Kıbrıs Türk halkının mücadelesine, şehitlerine ve bağımsızlık iradesine yapılmış “alçakça” bir saldırı olduğu kaydedilerek, “Karadeniz Kültür Derneği olarak bu tür sorumsuz, provokatif, toplumun değerlerini aşağılayan yaklaşımları en sert şekilde kınıyoruz” ifadesine yer verildi.

“Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti elbette demokrasimizin temel taşlarındandır. Ancak bu özgürlük, tarihi gerçekleri çarpıtmak, milletin ortak değerlerine hakaret etmek ve toplumu ayrıştırmak için bir araç olarak kullanılamaz.” denilen açıklamada, yayın hakkında yasal sürecin bir an önce başlatılması ve yetkili makamların gereğini yapması çağrısında bulunuldu.

– Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği

Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği Başkanı Kazım And tarafından yapılan açıklamada, hayatını Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığına, onun özgürlük ve bağımsızlığına adayan Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ve TMT’ye yönelik saldırıların kınandığı kaydedildi.

Açıklamada “Sözde yazar yalan ve iftiralarını tedavüle sürerek; halkımız, Kurucu Cumhurbaşkanımız ve Kıbrıs Türk mücadele tarihini karalayarak kendi ahlak anlayışını gün yüzüne çıkartmıştır.” denildi, Denktaş’ın  “Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri bir geri adım atmayacaksın, her dönemin adamı değil her dönem adam olacaksın.” sözleri hatırlatıldı.

– Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği

KKTC Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği’nden (DAAK) yayımlanan açıklamada, Rauf Raif Denktaş’ın yalnızca KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı değil; aynı zamanda bir halkın bağımsızlık ve varoluş mücadelesinin simgesi, ömrünü Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne ve onuruna adamış büyük bir lider olduğu vurgulandı.

Açıklamada, Denktaş’ın şahsına ve mirasına yönelik yapılan her türlü küçümsemenin, aslında bu halkın tarihine, mücadelesine ve bağımsızlığına yapılmış açık bir saygısızlık olduğu kaydedildi.

“Bu çirkin ve maksatlı ifadeleri şiddetle kınıyor, tarihimize ve milli değerlerimize yapılan bu tür saldırıların karşısında dimdik duracağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.” ifadeleri kullanılan açıklamada, tarihi şahsiyetlerin arkasından edilen hakaretlerin fikir özgürlüğü kisvesi altında meşrulaştırılamayacağı belirtildi.

– Emekli Astsubaylar Derneği

KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Esen Ömürlü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu kitapta yer alan ifadeleri ve “seviyesiz” söylemleri derin bir üzüntü ve öfkeyle karşıladıkları kaydedildi.

Açıklamada, “Büyük Kıbrıs Türk mücadelesinin mihenk taşı olan Rauf Raif Denktaş’a yönelik çirkin ve aşağılayıcı ifadelerin yalnızca bireysel ahlaki zaaf değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine yapılmış aleni bir saldırı olduğu belirtildi.

“Denktaş, sadece bir devlet adamı değil; aynı zamanda yüz yılı aşkın bir mücadelenin sembolü, halkımızın bağımsızlık ve özgürlük inancının vücut bulmuş halidir. Ona yönelik saldırılar, biz emekli askerlerin, mücahitlerin, halkımızın ve genç nesillerimizin maneviyatına, tarih bilincine ve milli şuuruna yapılmış bir hakarettir.” denilen açıklamada, kitapta kullanılan dilin ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği savunuldu.

Denktaş’ı karalamaya yönelik  girişimlerin şiddetle kınandığı açıklamada, ilgili mercilerden söz konusu şahsın iftiralarına karşı hukuki sürecin ivedilikle başlatılması, kamuoyunun ise bu türde karalama kampanyalarına duyarlı olması talep edildi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam