Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Çavuşoğlu:KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olabilecek

Published

on

 

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye’nin Ermenistan ile normalleşmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Karabağ Zaferi’nden sonra Güney Kafkasya’nın istikrarı ve barışı anlayışıyla Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesi için pozitif mesajlar verdiklerini hatırlattı.

Çavuşoğlu, Rusya aracılığıyla Ermenistan ile normalleşme için özel temsilci atanması teklifi geldiğini ve sonuçta temsilcilerin atandığını belirterek, “Şimdi özel temsilciler kendi aralarında konuşacaklar ve toplantı tarihini belirleyecekler. Henüz daha toplantı tarihi belli olmadı ama ocak ayı içinde olması planlanıyor.” dedi.

İlk toplantının üçüncü bir ülkede olması fikrinin ortaya çıktığını kaydeden Çavuşoğlu, “Öyle anlıyoruz ki Rusya bu ilk toplantıya ev sahipliği yapmak istiyor. Ermenistan da bizim edindiğimiz izlenime göre bu ilk toplantının Moskova’da olmasını arzu ediyor. Bizim için üçüncü bir ülke olduktan sonra Moskova olmuş başka bir ülke olmuş fark etmez. Ama Rusya da bu konuda çaba sarf ettiği için Moskova’da olmasına biz de sıcak baktık.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, özel temsilcilerin ilk toplantıda, güven artırıcı adımlar dahil hangi adımların atılabileceği konusunda bir yol haritası üzerinde görüş alışverişinde bulunacağını ifade ederek, daha sonra bu görüşmelerin telefon ve videokonferans yöntemiyle devam etmesi gerektiğini söyledi.

Güney Kafkasya’da 6’lı formatta yürütülen platformun bölgede 6’lı bir çözümü sağlayıp sağlayamayacağına ilişkin soruya da Çavuşoğlu, 3+3 formatında bir araya gelme fikrini Türkiye’nin desteklediğini anımsattı.

Çavuşoğlu, bu formattaki ilk toplantının Moskova’da olduğunu, ikincisinin de Türkiye’de yapılması önerisinde bulunduklarını ve bunun prensipte hiç kimse tarafından reddedilmediğini söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, bölgede ulaştırma ve ekonomik iş birliği gibi hususların hayata geçmesi konusunda ikili düzeyde, bazı konularda da Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan olarak 3’lü formatta adımların atılması gerektiğini vurguladı.

“Önemli olan burada iyi niyet girişimlerine bazı ülkelerin karşı çıkmaması”

Öte yandan 6’lı formatta da atılabilecek adımlar bulunduğuna ve bunların birbirini tamamlayıcı olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Önemli olan burada iyi niyet girişimlerine bazı ülkelerin karşı çıkmaması. Mesela Gürcistan’ın 3+3 toplantısına katılmasına karşı çıkan bazı Batılı ülkeler var. Bize de söylüyorlar işte Gürcistan’a fazla baskı yapmayın, Rusya’dan dolayı katılmak istemez. Bu baskıyla olmaz. Tam tersi, biz teşvik ediyoruz. Belki Gürcistan ile Rusya arasında da gerçek anlamda bir diyaloğun başlamasına da vesile olur.”

Ermeni diasporasının Ermenistan ile normalleşmede baskı yapıp yapmadığına ilişkin soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, Ermenistan’da Karabağ Savaşı’nın kaybedilmesinin de etkisiyle daha da radikalleşen bir grup olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, “Özellikle Karabağ Ermenilerinin tutumu ortada. Bir de yurt dışında diaspora var. Diasporanın önemli bir kısmı bu sözde soykırım etrafında birleşerek Türkiye karşıtlığı politikası izleyen bir grup var.” dedi.

Bu aşırı grupların Erivan’a baskı yapmaması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, şu ana kadar bu diasporayı olumsuz yönde kullanan bir ülke görmediklerini, ABD ve Avrupa’daki ülkelerin bu normalleşme sürecini güçlü şekilde desteklediklerini belirtti.

Çavuşoğlu, Ermenistan’ın normalleşme sürecinde 1915 olaylarını ön şart olarak sunup sunmadığına ilişkin soru üzerine de böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, öte yandan Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ın Türkiye’yi iyi bildiğini ve kendisini “iyi niyetle, Türkiye ile ilişkiler normalleşsin niyetiyle görevlendirilen bir arkadaş olarak” değerlendirdiklerini kaydetti.

Çavuşoğlu, Ermenistan tarafından da gelen mesajlardan normalleşme süreci konusunda olumlu bir bakış açısı olduğunu söyleyebileceğini dile getirdi.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemi ve Rusya’nın böyle bir oluşumu kendisi için bir tehdit olarak görüp görmediğine ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, Rusya’nın bireysel olarak ve Türkiye ile birlikte üye olduğu birçok teşkilat olduğunu belirterek, “Biz nasıl onları kendimize bir tehdit olarak görmüyorsak Rusya’nın da Türkiye’nin üye olduğu teşkilatları kendisine bir tehdit olarak görmemesi gerekiyor.” dedi.

Çavuşoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı 8. Zirvesi’nin tarihi bir zirve olduğunu, konseyin yalnızca isminin değişmediğini, ayrıca 2040 vizyon belgesini kabul ettiklerini vurguladı.

Teşkilata gözlemci ve ortaklık statülerinin kriterlerini belirlediklerini kaydeden Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) belirleyecekleri kriterlere göre Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olabileceğini söyledi.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin dönem başkanlığında, teşkilatın daha da güçlenmesi için çalışacaklarını belirterek, Rusya’nın da bu teşkilatı ya da üyelerini kendisine rakip olarak görmemesi gerektiğini dile getirdi.

Kabil havalimanının işletilmesi konusu

Afganistan’da Kabil havalimanının işletilmesi konusuna ilişkin soruya Çavuşoğlu, havalimanını işletme konusunda Katar ile hareket etme fikrinin ortaya çıktığını söyledi.

İki şirketi bir araya getirerek birlikte teklif verme konusunda mutabık kaldıklarını kaydeden Çavuşoğlu, havalimanının işletmesi, ekonomik boyutu, yapılacak yatırımlar ve güvenlik meselesi gibi meseleleri içeren teklifin karşı tarafa iletildiğini belirtti.

Çavuşoğlu, “Bizim bu teklifimize karşı onlar da sıcak bakarlarsa ve o farklı konularda güvenlik dahil anlaşabilirsek, sadece Kabil değil Mezar-ı Şerif, Herat başta olmak üzere 5 tane havaalanını işletme imkanı olacak.” dedi.

Afganistan’da kadın ve kız haklarının gelişimine ve bazı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla Afganistan’ı ziyaretine ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, gelecek dönemde 5 ya da 6 dışişleri bakanı olarak gitmek istediklerini söyledi.

Çavuşoğlu, Afganistan’da Taliban yönetimiyle görüşme konusunda ağır ön koşullar koyarak bir mesafe kat edilemeyeceğini, kadın ve kız haklarının korunmasında Taliban’ın attığı adımların istenilen düzeyde olmadığını ifade etti.

Türkiye’nin Etiyopya’daki meseleye dahil olup olmadığına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, Türkiye’nin dünyanın dört bir yanında aktif dış politika izlediğini, dünyada var olan sorunlara çözüm konusunda katkı sağladığını ve birçok zirveye de ev sahipliğini yaptığını anlatarak örnekler verdi.

Çavuşoğlu, Etiyopya ile Sudan arasındaki sınır problemi konusunda her iki ülkeyle görüştüklerini, Etiyopya içinde de ülke yönetiminin yanı sıra Tigray yöneticileriyle de görüştüklerini belirtti.

“Biz bu sorunun da barışçıl yollardan siyasi adımlarla kalıcı bir şekilde çözülmesi için çaba sarf ediyoruz.” diyen Çavuşoğlu, Etiyopya’daki bir gelişmenin tüm Afrika’yı etkileyebileceğine dikkati çekti.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin, Latin Amerika’daki uluslararası örgütlerde statüsünün de olduğunu ve o bölgede aktif bir ülke olduğunu belirtti, Antalya Diplomasi Forumuna (ADF) katılmak için şimdiden 6 ülkenin dışişleri bakanının katılımını teyit ettiklerini söyledi.

BAE’den Türkiye’ye kara yolu taşımacılığı konusunda teklif

Katar ile ilişkiler ve BAE ile yakınlaşma hakkındaki soruları cevaplayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin hep iyi gittiğini dile getirdi.

BAE ile ilişkilerin normalleşmesinin birçok alana etkisi olacağını ve bu etkileri şimdiden görmeye başladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şubatta yapacağı BAE ziyaretinin de ilişkilere yeni bir ivme kazandıracağını söyledi.

Çavuşoğlu, öte yandan BAE ile İran arasında bölgesel gerginliğin ilişkilere yansıdığını ancak buna rağmen yatırımlar ve ticaretin her zaman arttığına şahit olduklarını belirtti.

Bakan Çavuşoğlu, “Kara yolu taşımacılığı konusunda Birleşik Arap Emirlikleri’nden bize bir anlaşma imzalama teklifi geldi. Biz de buna olumlu yaklaştık.” dedi.

Bunu ikili düzeyde yapmanın yeterli olmayacağını, çünkü bu kara taşımacılığının şimdilik İran üzerinden geleceğini kaydeden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Hesaplama yaptığımız zaman şu anda İstanbul’dan çıkan bir yük deniz yoluyla yaklaşık 25-28 günde BAE’ye ulaşıyor ama kara yoluyla da 10 günde ulaşıyor. Fakat bu sürenin uzun bir kısmı gümrük geçişlerinde geçiyor. Bu sürenin azaltılması lazım. Böyle bir anlaşma imzalandıktan sonra, belki bunu ikili düzeyde imzaladıktan sonra üçlü düzeyde de imzalayabiliriz. Biz buna sıcak baktık, şu anda bunu müzakere ediyoruz. Bu anlaşmayı Cumhurbaşkanımızın ziyareti marjında imzalamak istiyoruz.”

Çavuşoğlu, bunu özellikle Irak üzerinden de gerçekleştirmek istediklerini belirterek, bu demir yolu ve kara yolu projelerinin hayata geçmesi durumunda sürenin daha da kısalabileceğine dikkati çekti.

Libya’daki son durum ve Somali’deki gerginlik

Libya’daki gelişmeler ve son duruma ilişkin olarak Çavuşoğlu, Libya’nın içinde bulunduğu durumun çok kritik olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, Libya konumundaki bir ülkenin birliğinin sağlanabilmesi için en önemli yöntemlerden birinin seçimlerin yapılması olduğunu ifade etti.

Batı’nın her zamanki anlayışla “bir an önce seçim olsun” diyerek bir tarih belirlediğini ancak Libyalıların ülkede şartların uygun olmadığını söylediğini kaydeden Çavuşoğlu, sonuçta seçimlerin ertelendiğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, seçimlerin zamanlanmasının önemine işaret ederek, seçime kadar ülkede meşruiyet tartışmasının olmaması ve gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Somali’de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında seçim ve yetki odaklı yaşanan krizi yatıştırma konusunda Türkiye’nin girişiminin olup olmadığının sorulması üzerine Çavuşoğlu, Somali’de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki gerginliğin bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

Çavuşoğlu, “Bu gerginliğin ortadan kalkması için Türkiye olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır” olduklarını belirterek, muhataplarına ülkede yapılan seçim sonuçlarının da bir an önce açıklanması gerektiğini söylediklerini dile getirdi.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Somali’yi her konuda desteklediğini belirtti.

İran-İsrail arasındaki gerginliğe ilişkin bir soruya yanıt veren Çavuşoğlu, İran’la devam eden nükleer görüşmelerin sonucunda bir anlaşmaya varılmasını istediklerini, bunun bölgenin yanı sıra Türkiye-İran ticareti bakımından da önemli olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, ABD ve Avrupa ülkelerinin İran’la anlaşmasından İsrail’in rahatsız olmasına tepki göstererek, “Bu ülkeler anlaşıyorsa bizlere de bu anlaşmayı desteklemek düşer.” dedi.

Suriye ile normalleşme, Suriyelilerin geri gönderilmesi için yapılan çalışmalar ve ABD’nin Suriye’de PKK/YPG terör örgütüne verdiği desteğe ilişkin soruları cevaplayan Çavuşoğlu, “ABD’nin YPG/PKK’ya desteği devam ediyor, bir azalma olmadığını görüyoruz. Özellikle de bunu DEAŞ’la mücadele ediyoruz kisvesi altında yapması da gerçekçi değil.” ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, Suriye’de ülkeyi birleştirecek gerçek bir seçim sürecine gidilmesi gerektiğini, Türkiye’nin de böyle bir süreci başından beri desteklediğini belirterek, “Rejimin anlayışı değişirse o zaman bu yöndeki desteğimiz de artar, temaslarımız da bu formatlarda artar.” diye konuştu.

Komşu ülkelerle bir insiyatif başlattıklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Komşu ülkeler olarak da bir platform oluşturduk. Şimdi uzmanlar düzeyinde ilk toplantı yapılacak. Orada da bir konsept kağıdı ortaya çıkacak. Dışişleri Bakanları toplantısına da biz ev sahipliği yapacağız.” dedi.

Çavuşoğlu, ikinci aşamada göçmenlerin rejimin kontrol ettiği yerlere güvenli bir şekilde dönmesinin mümkün olup olmadığını ve dönmeleri durumunda temel ihtiyaçların nasıl ulaştırılacağı konusunu düşündüklerini söyledi.

İsrail, Mısır ve Doğu Akdeniz

İsrail ve Mısır’a büyükelçi atanması konusundaki soruya yanıt veren Çavuşoğlu, şimdiki aşamada uzun süreli kopukluğun ardından sadece büyükelçinin ilişkileri tek başına geliştirebileceği fikrine katılmadığını belirtti.

Çavuşoğlu, bunun “ilişkilerin belirli bir seviye gelmesinin ardından birlikte alınacak bir karar” olduğunu vurguladı.

Öte yandan Çavuşoğlu, Türkiye’nin hiçbir zaman antisemitik bir ülke olmadığını, sadece İsrail’in saldırganlığı yüzünden İsrail karşıtı söylemlerin arttığını söyledi.

Mısır’ın gelecek dönemlerde Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimiyle birlikte hareket etme tercihinin değişip değişmeyeceğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Rum tarafı zamana oynamak istiyor. Sonuçta Rum tarafı ‘bir müzakere başlasın, bu müzakere başlarsa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Maraş’ta bir adım atmaz, Doğu Akdeniz’de bir adım atmaz, en sonunda yine masayı deviririz bir on sene daha geçer’ anlayışında. Ama bizim artık böyle bir tahammülümüz kalmadı. Biz noktayı koyduk. Crans Montana’da dedik ki ‘bu son müzakeredir federasyon için. Bundan sonra Federasyonu müzakere etmeyeceğiz’ dedik.”

Çavuşoğlu, Mısır-Türkiye ilişkilerine ilişkin ise, “Sonuçta yeni bir sayfa açılıyor. İstediğimiz hızla gitmese de açılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Doğu Akdeniz’de Mısır’la deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda daha önce belli bir mesafeye geldiklerini kaydeden Çavuşoğlu, ilişkilerin kopmasının ardından orada kaldığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, iki ülke arasında imzalanacak bir deniz yetki anlaşmasından Mısır’ın çok daha karlı çıkacağını da sözlerine ekledi.

Yunanistan’ın kışkırtıcı adımları

Yunanistan’ın ABD’den silah almasına ilişkin bir soruya yanıt veren Çavuşoğlu, ABD’nin bugüne kadar Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Türkiye-Yunanistan ilişkileri bakımından her zaman dengeli bir politika izlediğini belirterek, bu dengeyi bozmamaları gerektiğini hatırlattı.

Çavuşoğlu, “Yunanistan rasyonel olmayan bir şekilde silaha para harcamaya çalışıyor. Ekonomisine baktığın zaman Yunanistan ekonomisi bunu kaldırmaz. Gerekçelerine baktığımız zaman daha çok ‘Türkiye’den gelen tehdit diyor’ ama tehdidin kendisi Yunanistan. Biz her zaman uluslararası hukuka uygun şekilde hareket ettik.” dedi.

Yunanistan’ın son zamanlarda her gün farklı kışkırtıcı açıklamalar yaparak Ege’deki gerginliği artırmak istediğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Rum kesimi bir tarafa, Yunanistan’da Başbakan ve Dışişleri Bakanı kışkırtıcı söylem ve adımlarda bulunuyor. Bunların çok tehlikeli olduğunu anlamaları gerekiyor.”

Çavuşoğlu, Dedeağaç’taki ABD askeri varlığının artmasına ilişkin soruya da, “ABD’nin burada dengeyi bozacak adımlardan kaçınması lazım. Biz hepimiz NATO üyesiyiz. NATO üyesi içinde dayanışma konusunda da çifte standart içinde olmamak lazım.” yanıtını verdi.

Rusya-Ukrayna krizinin çözülmesine ilişkin olarak Çavuşoğlu, bu krizin çözülmesi için ABD Başkanı Joe Biden’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bir kez daha görüşeceğini belirtti.

Çavuşoğlu, yapılacak toplantıların ardından bir yumuşama olmasını temenni ettiklerini belirterek, “Bu gerginliğin devam etmemesi gerekiyor.” dedi.

 

AA/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Los Angeles’ta çıkan Hughes yangını 4 bin hektardan fazla alana yayıldı

Published

on

By

ABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinde yangınlarla mücadele devam ederken Castaic Gölü çevresinde gece saatlerinde çıkan yeni yangın, 4 bin hektardan daha fazla bir alanı kapladı.

California Orman ve Yangından Koruma Departmanının (CAL FIRE) internet sitesindeki bilgilere göre, Castaic Gölü çevresinde çıkan Hughes yangını, kısa sürede geniş bir alana yayıldı.

4 bin hektardan fazla alanı kaplayan yangında, bölgedeki 30 binden fazla kişi için tahliye emri çıkarılırken, 20 binden fazla kişi için ise tahliye uyarısı yapıldı.

Uyarılarda yangının hayati tehlike yarattığı belirtilirken, bazı alanların halkın erişimine kapatıldığı duyuruldu.

Los Angeles’ta iki haftadan uzun süre önce 6 ayrı bölgede başlayan yangınlardan Palisades bölgesindekinin, bugün itibarıyla yüzde 70’inin, Eaton’dakinin ise yüzde 95’inin kontrol altına alındığı kaydedildi.

Yangına ilişkin açıklama yapan itfaiye yetkilisi Anthony Marrone, rüzgarların yangının ilk çıktığındaki kadar kuvvetli olmadığının altını çizerek, “Şu anda bulunduğumuz durum, çok daha farklı.” ifadesini kullandı.

– Yangının yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi

NBC Los Angeles’a göre itfaiye yetkilileri, hızla yayılan ve 4 bin hektardan fazla alanı kaplayan Hughes yangınıyla mücadelede “üstünlüğü ele geçirdiklerini” söyledi.

Yetkililer, şiddetli rüzgarlar etkili olmadan yangın müdahale uçaklarının bölgeye su bıraktığını aktardı.

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, yangınla mücadele için bölgeye takviye yapıldığını bildirdi.

CAL FIRE’a göre, yangının henüz yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi.

ABD Başkanı Donald Trump, 19 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Beyaz Saray’a döndükten sonra yapacağı ilk ziyaretin 24 Ocak’ta yangınların etkilediği Güney California’yı kapsayacağını belirtmişti.

– Los Angeles yangınları

Los Angeles’ta 7 Ocak’ta sabah saatlerinde Pacific Palisades bölgesinde başlayan, Eaton, Hurst, Sunset, Woodley bölgeleri başta olmak üzere hızla çevreye yayılan orman yangınlarında bugüne kadar en az 28 kişi yaşamını yitirdi.

Binlerce dönüm alanın kül olmasına yol açan yangınların neden olduğu toplam hasar ve ekonomik kaybın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Devamını Oku

Dünya

Çin’in “Yapay Güneşi” füzyon rekoru kırdı: 17 dakikadan fazla plazma süresi

Published

on

By

Çin’in Deneysel Gelişmiş Süperiletken Tokamak (EAST) reaktörü, 1.066 saniye boyunca yüksek hapsolmuş plazma durumunu koruyarak yeni bir dünya rekoru kırdı. 20 Ocak’ta elde edilen bu başarı, temiz ve sınırsız enerji kaynağı olarak füzyon gücünü geliştirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

EAST projesinin nihai hedefi, Güneş’in nükleer füzyon sürecini taklit ederek insanlığa tükenmez ve temiz bir enerji kaynağı sunmak. Aynı zamanda bu teknoloji, Güneş Sistemi’nin ötesine yapılacak keşifler için de kritik bir rol oynayabilir.

Dünya genelinde bilim insanları, bu iddialı hedefe ulaşmak için 70 yılı aşkın süredir çalışmalar yürütüyor. Ancak bir nükleer füzyon cihazından elektrik üretmek, bazı büyük zorlukların aşılmasını gerektiriyor. Bunlar arasında 100 milyon santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklara ulaşmak, kararlı ve uzun süreli çalışmayı sağlamak ve füzyon sürecini hassas şekilde kontrol edebilmek bulunuyor.

Rekor Getiren Teknolojik Gelişmeler
Hefei Fizik Bilimleri Enstitüsü (HFIPS) Plazma Fiziği Enstitüsü (ASIPP) tarafından yönetilen EAST projesi, daha önce 2023’te 403 saniyelik füzyon rekorunu kırmıştı. Ancak yeni rekor, bu süreyi üç kattan fazla aşarak füzyon araştırmalarında büyük bir sıçrama gerçekleştirdi.

ASIPP Direktörü ve HFIPS Başkan Yardımcısı Song Yuntao, “Bir füzyon cihazının, sürekli enerji üretimi için binlerce saniye boyunca kararlı ve verimli çalışması gerekiyor. Bu yeni rekor, işlevsel bir füzyon reaktörü inşa etme hedefimize doğru büyük bir adımdır” dedi.

EAST’in Fizik ve Deneysel Operasyonlar Bölümü Başkanı Gong Xianzu, önceki deneylerden bu yana cihazın birçok sisteminde iyileştirmeler yapıldığını belirtti. Özellikle, yaklaşık 70.000 ev tipi mikrodalga fırına eşdeğer güçte çalışan ısıtma sistemi, yeni güncellemelerle güç çıkışını iki katına çıkarırken kararlılığını ve sürekliliğini korudu.

Uluslararası Füzyon Araştırmalarına Destek
2006 yılında kurulan EAST, Çinli ve uluslararası bilim insanlarının füzyonla ilgili deneyler yapabileceği açık bir test platformu olarak hizmet veriyor.

Çin, 2006 yılında Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) programına yedinci üye olarak katıldı. Anlaşma kapsamında Çin, ITER’in inşası ve işletiminde yaklaşık %9’luk bir paya sahip ve ASIPP, bu projedeki ana Çin kurumu olarak görev yapıyor.

Güney Fransa’da inşa edilen ITER, tamamlandığında dünyanın en büyük manyetik hapsolmuş plazma fiziği deneyi ve en büyük deneysel tokamak füzyon reaktörü olacak.

Son yıllarda EAST, ITER ve gelecekteki Çin Füzyon Mühendisliği Test Reaktörü (CFETR) gibi projeler için kritik öneme sahip olan yüksek hapsetme modunda önemli ilerlemeler kaydetti. Bu başarılar, küresel füzyon reaktörlerinin geliştirilmesine değerli bilimsel veriler sunuyor.

EAST’in bulunduğu Hefei, Anhui Eyaleti’nde, füzyon enerjisinin geliştirilmesi ve uygulanmasını hızlandırmak amacıyla yeni nesil deneysel füzyon araştırma tesisleri inşa ediliyor.

ASIPP Direktörü Song Yuntao, “EAST aracılığıyla uluslararası iş birliğini genişletmeyi ve füzyon enerjisini insanlık için pratik bir güç kaynağına dönüştürmeyi umuyoruz” dedi.

Devamını Oku

Dünya

Kallas’dan Türkiye ziyareti öncesi açıklama: “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bölgesel konular başta olmak üzere işbirliğinde önemli bir aktör olarak gördüğü Türkiye’nin AB’ye aday, ortak çıkarlara sahip stratejik ortak olduğunun altını çizerek; “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu gerçekten görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Kallas, 24 Ocak’ta bölgesel gelişmeleri ve Türkiye-AB ilişkilerini ele almak üzere Türkiye’ye yapacağı ziyaretin yanı sıra, AB’nin dış politika ve savunma ajandasını, Suriye’deki yeni yönetimle yürütülecek ilişkileri, Gazze’deki ateşkesin kalıcı olması için çabaları ve yeni ABD yönetimi ile masaya yatıracakları ana başlıkları AA muhabirine değerlendirdi.

– “Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı”

Soru: Türkiye’yi ziyaretinizden önce; Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumunu ve ilişkilerin geleceğini değerlendirebilir misiniz? Mesajınız nedir?

Kallas: Türkiye, stratejik öneme sahip ortağımızdır. Dolayısıyla Türkiye ile kapsamlı ortaklıklar kurmak istediğimiz açık. Son ziyaret 2022’deydi, bu yüzden Türkiye’yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu tam olarak görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz. Bu nedenle daha fazla işbirliğine kesinlikle yer var.

-“İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz”

Soru: Türkiye’yi sadece bölgesel işbirliği için bir aktör olarak mı görüyorsunuz, yoksa Türkiye’nin AB’ye aday ülke olduğu gerçeğini de dikkate alıyor musunuz? Ziyaretinizi Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog ve Türkiye-AB Ortaklık Konseyinin yeniden canlandırılmasına imkan verecek bir ön adım olarak yorumlayabilir miyiz?

Kallas: İkimiz de Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz. Bu, Suriye’ye ilişkin ortak çıkarımız. Ayrıca, bu ülkenin doğru yönde gelişmesine, toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan ilgimiz de ortak. Diğer yandan Gazze’de ateşkes devam ediyor ve barış, halk için önemli. Dolayısıyla bunlar eş zamanlı çalışabileceğimiz konular. Elbette, aday ülke statüsüne sahibiz. Türkiye, aday ülke statüsünde olmaya devam ediyor. Ancak bu süreç duraklamış vaziyette. 27 üye ülkeyle aynı doğrultuda çözülmesi gereken konular var. Elbette Kıbrıs hakkındaki mesele var, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel haklar konuları tartışmamız gereken konular. Dolayısıyla bunlar bizim temas noktalarımız.

Soru: Sizce NATO’dan ayrı bir Avrupa savunma sistemi kurulmalı mı; yoksa bunun, NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürme riski var mı?

Kallas: NATO’nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürmemeliyiz. AB’de 27 ordumuz var ve hepsi birlikte işbirliği yaptığımız bu kolektif savunmaya katkıda bulunmalı. Her ülkenin bir savunma planlaması ve bir savunma bütçesi var. Yani “Avrupa ordusuna ihtiyacımız var.” diyemeyiz ancak bu 27 üyenin NATO ve AB söz konusu olduğunda çok iyi bir şekilde birlikte çalışmasına ihtiyacımız var. NATO içinde 23 üyemiz var, bu da bizi (AB ve NATO) doğal ortaklar yapıyor. Ancak elbette NATO’da birlikte çalışmamız gereken daha fazla müttefik var ve Türkiye de bunlardan biri.

– “(Suriye’ye yönelik) Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız”

Soru: İlk günden beri Suriye’deki yeni yönetime destek konusunda temkinli açıklamalar yapıyorsunuz. Peki şimdi sizin gözleminiz nedir? Ülke doğru yolda ilerliyor mu?

Kallas: Bir şey söylemek için henüz çok erken. Yani, doğru şeyleri söyledikleri açık. Ancak doğru yönde ilerleyip ilerlemedikleri konusunda da doğru adımları atıyorlar mı? Bu yüzden uluslararası aktörlerin yanı sıra Arap ülkeleri gibi bölgesel aktörlerin ve Türkiye’nin de ortak bir anlayışa sahip olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Suriye’deki hükümetin kapsayıcı olduğunu görmek istiyoruz. Hiçbir radikalleşme görmek istemiyoruz. Ülkenin istikrarlı olması herkesin çıkarına. Bu yüzden ihtiyatlı bir şekilde iyimseriz. Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız ancak bunu “adım adım” yaklaşımıyla yapacağız. Yani, doğru şeyleri yaparlarsa, biz üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Yanlış yöne giden adımlar atarlarsa, o zaman bir adım geri atmaya ve bazı yaptırımları geri koymaya da hazırız.

– “Suriye’yi inşa edebilmeleri için üzerimize düşeni yapmaya hazırız”

Soru: Normalleşmenin yolu, ülkenin yeniden imarından geçiyor. Peki AB, Suriye’nin yeni yönetimine yönelik sektörel yaptırımlarını kaldıracak mı?

Kallas: Bunu 27 Ocak Pazartesi günü tartışacağız. Dışişleri Bakanları toplantımız var, ele alacağımız konulardan biri de bu. Ama biz, ülkelerini inşa edebilmeleri için üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Elbette, biliyorsunuz, bankacılık hizmetlerine erişim, ilk aşamada gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Ama çok gerçekçi olmak gerekirse, bir sonraki adımımız onların (Suriye yönetiminin) yaptıklarına göre şekillenmeli. Herkes doğru yönde adım atıldığını görmek istiyor.

– “(Suriye’deki DEAŞ üyesi Avrupa vatandaşlarının geri alınması) Karar üye devletlere ait”

Soru: AB, üye ülkelerini, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG tarafından tutulan AB vatandaşı DEAŞ üyelerini geri almaya ve bu teröristleri adalete teslim etmeye teşvik eder mi?

Kallas: DEAŞ’a geri dönülmemesinin ve terörizmin azalmasının herkesin çıkarına olduğu açıktır. Çünkü herkes, AB ve Türkiye, bölgemizde gelişen terör örgütleriyle ilgili risklerle karşı karşıya. Yani, iş vatandaşları geri almaya gelince, bunun (terörün) geri dönmemesi için her şeyi yaptığımızdan emin olmalıyız. Sonra tabii bu, bu çeşit tutuklu ve savaşçısı olan üye devletlerin kendilerinin vereceği bir karardır. Dolayısıyla karar üye devletlere aittir.

– “(Gazze’deki ateşkes) AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması”

Soru: AB, Gazze’deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve insani yardımını artırdı. Peki AB Gazze’de sadece insani bir rol oynamayı mı tercih ediyor? Yakında AB İsrail Ortaklık Konseyi’ni toplayacağınızı duyurdunuz. Bu toplantıda İsrailli meslektaşlarınıza mesajınız ne olacak?

Kallas: AB-İsrail Ortaklık Konseyi’miz olacak ve ardından Filistin Yönetimi ile üst düzey bir siyasi diyalog kuracağız. İki devletli çözümü aklımızda tutmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İki devletli bir çözüme sahip olmak için dengeli bir yaklaşım olması gerekiyor. Ortaklık Konseyi’nin gündemi ise bölgesel durum ve aynı zamanda çok somut olarak, şu anda Gazze’deki durum. Şimdi ateşkes var. Ama AB’nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması. Bunu elde edebilmek için hem İsrail’in güvenlik kaygılarının hem de Filistinlilerin var olma hakkının dikkate alınması gerekiyor.

Soru: Ukrayna konusuna geldiğimizde; ABD Başkanı Donald Trump, savaşı durdurmak istediğini açıkça belirtti. Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine nasıl yaklaşıyorsunuz?

Kallas: Hepimizin yapması gereken şey Rusya’ya büyük baskı yapmak. Çünkü şu anda Rusya barış istemiyor. Rusya Ukrayna’yı, oradaki insanları, sivil altyapıyı bombalamayı bırakırsa ve askerlerini çekerse, o zaman bu savaş sona erer. Ayrıca Türkiye’nin Rusya’ya baskı yaparak sahada barışı sağlamada çok çok önemli bir rolü olduğunu görüyorum.

– “Yeni ABD yönetimiyle işbirliği yapmaya istekliyiz”

Soru: Trump’ın ikinci dönemi resmen başladı. Brüksel’de bu süreçte endişeli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Yeni ABD yönetimiyle ele alacağınız ilk konu ne olacak?

Kallas: Elbette, seçimler her zaman çok çalkantılı zamanlardır. Tabii ki, yönetim değişirse, sonuç politikada da değişiklikleri beraberinde getirir. Bu yüzden yeni yönetimle de işbirliği yapmaya istekliyiz ve sabırsızlanıyoruz. Ayrıca, yeni yönetimle ele almamız ve işbirliği yapmamız gereken ana konular elbette güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik konular. ABD ve AB büyük ticaret ortaklarıdır. Ekonomilerimiz çok iç içe geçmiş durumda. Elbette, dış politika konularına gelince; eğer ABD Çin konusunda endişeliyse, o zaman önce Rusya konusunda endişelenmeli. Dolayısıyla Ukrayna’nın bu savaşı kazanması için desteklenmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

– “Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum”

Soru: Eklemek istediğiniz bir şey, Türkiye ziyaretinizle ilgi paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı?

Kallas: Ankara’daki toplantıları dört gözle bekliyorum. Yani bu, AB ve Türkiye’nin ortak olduğunu ve masaya yatırıp işbirliği yapacağımız birçok konu olduğunu gösterecek. Çok teşekkür ederim.

Devamını Oku

Trending

Reklam