Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

ÇEKOVA yangınlarla mücadelede yardımlaşmanın önemine dikkat çekti

Published

on

Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA), büyük yangınlarla mücadelede yardımlaşmanın önemine vurgu yaptı.

ÇEKOVA’nın, Kıbrıs’ta, güven yaratıcı bir önlem olarak tüm Kıbrıs’ta orman yangınlarına müdahale edebilecek havadan müdahale ekibi yanında iki toplumlu bir kara müdahale ekibinin de AB ve/veya BM organizasyonu ile kurulmasını önerdiği ifade edildi.

ÇEKOVA Başkanı Rifat Siber’in verdiği bilgiye göre, ÇEKOVA ve Orman Mühendisleri Odası ortak yaptığı toplantıda, “Mersinlik yangınından sonra KKTC’de orman yangınlarına karşı alınması gereken önlemler, yangınlara müdahale için gerekli personel ve teçhizat durumu, sorun ve önerileri” değerlendirdi.

Siber, ÇEKOVA olarak, ortaya çıkan tespitler, sorunlar ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Mersinlik yangınından önce alınması gereken önlemler yetersizdir ve gerekli hazırlık da yeterince yapılmamıştır. Orman yangın emniyet şeritleri ve yollar temizlenmemiş, hazır hale getirilmemiştir. Toplam 11 adet ağır iş makinesi olan Orman Dairesi’nde yalnızca 4 ağır iş makinesi şoförü mevcuttur.

Orman Dairesi’nin 15 kişilik Orman Mühendisi kadrosunda yalnızca 7 mühendis mevcuttur. 61 kişilik orman memuru kadrosunda da 37 memur kalmıştır. Özetle yangına karşı korumayı ve yangınla mücadeleyi yönetip yönlendirecek kadrolar boş durmaktadır. Ayrıca sürekli hazır işgücü olan 50 kişilik daimi işçi kadrosunda ise yalnızca 6 işçi kalmıştır.

Orman Dairesi’ne yangınla mücadele için her yıl mevsimlik olarak alınan yangın ekibi işçileri bu konuda ciddi ve sertifikalandırılmış bir eğitimden geçirilmemektedir. Bu işçilerin ciddi bir eğitim yetersizliği vardır ve üstelik her dönem farklı insanlar mevsimlik işçi olarak işe alınmakta ve ağır şartlarda çalıştırılmaktadır. Alınan işçilerin sayısı Dairenin mevcut yangın arazözü sayısına göre yetersiz kaldığından aylık çalışma saatleri gayri yasal derecede uzun tutulmak zorunda kalınmaktadır. İşçi sayısının azlığı nedeniyle bazı durumlarda arazözler eksik personel ile yangına gitmektedir. İşçilere verilmesi gereken donanım malzemeleri standart hale getirilmemiştir.

Yangın sırasında telsizler verimli çalışmamış, yangın sahasındaki orman ekipleri birbirleriyle ve yangın amiri pozisyonunda olan müdürleriyle sağlıklı iletişim kuramamıştır. Cep telefonları ile kriz komitesinin hatları yoğun aramalar nedeniyle sürekli meşgule düşmüştür. Kriz Masası ile saha arasında iletişim sorunu olmuştur. Sonuç olarak yangın sırasında koordinasyon ve iletişim yetersizliği sorunu yaşanmıştır.”

Siber, yangına karşı alınması gereken önlemlerin bugün de alınmadığını, yangın sırasında ortaya çıkan iletişim ve koordinasyon sorunlarının bugün için de geçerli olduğunu savundu.

Mersinlik bölgesinde toplamda bin 815 hektar civarında bir alanı etkileyen ve ilgili birimlerin uzun mücadele ve uğraşları sonucunda söndürülebilen orman yangınıyla ilgili çıkarılması gereken önemli derslerin çıkarılması ve ileriye dönük alınması gereken tedbirler ağı oluşturulması gerektiğine değinen Siber, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda öncelik koruma tedbirlerinin başında gelen orman yangın şerit ve yollarının temizlenerek hazır hale getirilmesi için Orman Dairesinin makine parkında hali hazırda mevcut bulunan teçhizat ve iş makinelerini kullanabilecek kalifiye operatör kadrosu sorununun çözülmesi elzemdir. Toplam 11 adet olan ağır iş makinelerini kullanacak 4 kişi bulunmakta olduğundan çalışıp şerit açması, yol temizlemesi, ağaçlandırma sahası hazırlaması gereken iş makinelerinin önemli bir kısmı boşta durmaktadır.

-“Orman varlığı arttı, Orman Dairesi kadroları boş”

KKTC Orman Amenajman Planı verilerine göre günümüzde ülkemizin orman varlığı, Orman Dairesi Kuruluş ve Teşkilat Yasasının çıkarıldığı yıl olan 1989 yılına oranla %50 oranında artmış ve 76,000 hektar düzeyine ulaşmıştır. Bu Teşkilat Yasasına dayanılarak özellikle 1995 yılındaki Beşparmak Yangınından sonra tamamı doldurularak oldukça güçlü bir hale getirilen mühendis, orman memuru ve daimi işçi v.b. Orman Dairesi kadroları günümüzde neredeyse yarı yarıya ve hatta daha yüksek bir oranda boşalmış durumdadır. Bugünkü personel sayısına bakıldığında Dairenin 1989 yılındaki orman varlığına göre oluşturulan 15 kişilik Orman Mühendisi kadrosunda 7 kişi, 15 yıldır münhal açılmayan 61 kişilik Orman Memuru kadrosunda 37 kişi kalmıştır. 50 kişilik Daimi İşçi kadrosunda ise sadece 6 işçi kalmıştır.

-“Yangın sırasında iletişim ve koordinasyon sorunu…”

Yangın süresi boyunca baş gösteren en önemli sorunlardan biri ise iletişim ve koordinasyondur. Yangın sahasındaki orman dairesi görevlilerinin telsizlerin düzgün çalışmaması ve bu anlamda yönetim merkezi ile sahadaki birimler arası gerekli iletişimin kurulamaması yangına müdahaleyi zorlaştırmış ve koordinasyon zafiyeti yaratmıştır. Yangın sahasında çok sayıda insanın GSM vericilerine yüklenmesi nedeniyle cep telefonu ile haberleşmek neredeyse imkansızdır ve telsiz iletişim sistemleri operasyonel hale getirilmelidir. Öte yandan yangının yönetimi konusunda olası yetki karmaşasını gidermek maksadı ile bu hususta bir düzenleme yapılması ihtiyacı vardır. Orman Yangınına müdahale eden asli unsurlar olan Orman Dairesi ekiplerinin yanında yardımcı unsurlar olarak polis itfaiyesi, sivil savunma askeri birliklerin oluşturduğu ekipler de bulunmaktadır. Ancak bu ekiplerin her biri farklı imkan ve kabiliyetlere sahip olup sahaya kendi amirlerinin kontrol ve yönetiminde gelmektedir. Bu konuda çok başlılık ve yetki karmaşası olmaması için kimin ne görev yapacağı ve yangın söndürme ekiplerini asli olarak kimin sevk ve idare edeceğinin sınırları çizilmelidir. Büyük ve geniş cephelere sahip yangınlarda söndürülen alanlardaki ekipler yeterli soğutma yapılmadan başka yerlere sevk edildiğinde yeniden tutuşmalar olmakta ve yangın daha büyük bir şekilde genişleyerek devam edebilmektedir. Bu nedenle büyük yangınlarda söndürme ekiplerinin söndürüp geçtiği alanları tam olarak soğutmak için önceden eğitilmiş gönüllü birliklerinden oluşan insan kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır. Yangın esnasında birçok gönüllü vatandaş yardım için gelmiş ancak muhtemelen bu konuda eğitimli olmamaları nedeniyle Kaymakamlık talimatıyla geri gönderilerek yangın sahasına girmeleri engellenmeye çalışılmıştır. Oysa gönüllülerden oluşacak eğitimli insan kaynağıyla gerek soğutma çalışmalarında ihtiyaç duyulan insan gücü gerekse yangın sahası içerisindeki söndürme ekiplerinin ihtiyaç duyduğu gıda, su, tıbbi yardım, ekipman v.b. ihtiyaçların temini sorunları organize bir şekilde çözülebilecektir. İlçe Kaymakamlıkları, Orman Dairesi, Sivil Savunma ve İtfaiye birimleri çeşitli görevler verilebilecek bu gönüllü birliklerinin oluşturulması için her ilçede ortak çalışmalar yürütmeli ve ihtiyaç anında bu eğitimli gönüllülerden yararlanılmalıdır.

-“Rehabilitasyonu ve yeniden ağaçlandırılması belli prensipler ışığında yürütülmeli”

Söz konusu alanın bir iş planı çerçevesinde rehabilitasyonu ve yeniden ağaçlandırılması belli prensipler ışığında yürütülmelidir. Bu sahanın yaklaşık 200 hektarlık bölümünde kendi kendine gençleşebilecek tohum potansiyeli mevcut olduğu düşünülen olgun ağaçların bulunduğu alanlar doğal gençleştirmeye bırakılmalıdır.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı açıklamasına göre sahada ilk etapta insan müdahalesiyle yeniden ormanlaştırılması gereken yaklaşık 933 hektar alan mevcuttur. Burada ihtiyaç duyulacak olan en az 1,000,000 adet fidanın üretimi için Aralık 2022 de üretim sürecine başlanmalı ve bir yılın sonunda Aralık 2023 ayında fidanlar dikime hazır hale getirilmelidir. Ağaçlandırma faaliyetlerinde kullanılacak olan fidanlar için ihtiyaç duyulacak tohumlar mutlaka yerel kaynaklarımızdan ve benzer coğrafi faktörlere sahip yerli orijinli orman alanlarımızdan toplanmalıdır. Kullanılacak fidan türleri ise ağırlıklı olarak asli ve doğal orman ağaç türlerimiz olan Kızılçam ve Servi başta olmak üzere Halepçamı, Fıstıkçamı, Kıbrıs Akasyası olmalıdır. Kültür bitkisi olan ve düzenli bakım, sulama gerektiren Harup ve Zeytin fidanlarının ise daha çok tarımsal alanlara ve köylere yakın alçak rakımlı düzlüklerde değerlendirilmesi teşvik edilmelidir.

-“Orman alanları orman olarak kalmalı”

Netice itibariyle yangından önce orman olan alanlar tarım/kültür arazisine dönüştürülmemeli ve orman olarak kalmalıdır.

– “Yanık sahanın tamamında hayvan otlatmasına karşı ciddi önlem alınmalı”

Yanık sahanın tamamında hayvan otlatmasına karşı mutlaka ciddi önlem alınmalı, bahse konu Keçiler Yasası geliştirilmeli ve gerekirse 1995 Büyük Yangınından sonra ağaçlandırma çalışmalarına başlandığında yapıldığı gibi orman alanlarına yakın bölgelerdeki özellikle serbest otlatma usulüyle yetiştirilen keçilerin devlet tarafından sahiplerinden satın alınması dahi düşünülmelidir. Aksi halde yangın sahasına tohumdan gelecek olan genç fideler de insan eliyle dikilecek olan fidanlar da keçiler tarafından yenilecek, harcanacak emek ve para da boşa gidecektir. Günün sonunda elimizde meraya veya maki arazisine dönüşmüş eski bir orman alanından başka bir şey kalmayacaktır. Keçiler Yasası hassasiyetle uygulamaya konulmalıdır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

DAÜ, BÜRO-İŞ üyelerine yönelik atölye çalışması düzenledi

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), Büro Banka Ticaret Çalışanları Sendikası (Büro-İş) üyelerine yönelik “iş yaşamında psikolojik şiddet” başlıklı atölye çalışması düzenledi.

DAÜ’den verilen bilgiye göre, “İş Yaşamında Sınırlar ve Sinirler: Psikolojik Şiddet-Mobbing” başlıklı atölye çalışması, Doğu Akdeniz Üniversitesi Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Araştırma Merkezi (DAÜ-PDRAM) Kuzey Kampüs ile DAÜ Sürekli Eğitim Merkezi’nin (DAÜ-SEM) iş birliğinde gerçekleştirildi.

Çalışma, Lefkoşa’da Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği Konferans Salonu’nda yapıldı.

Atölyede, Kuzey Kampüs DAÜ-PDRAM Psikologları Dr. Psk. Fatoş Özeylem ve Uzm. Psk. Haşim Haşimoğulları sunum yaptı.

Devamını Oku

Kıbrıs

CTP Genel Başkanı Erhürman, Emekli Polisler Derneği’ni ziyaret etti

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Emekli Polisler Derneği’ni ziyaret etti.

CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, ziyarette Dernek Başkanı Birol Atasu, dernek yöneticileri ve bazı üyelerle görüşen Erhürman’a milletvekili Filiz Besim eşlik etti.

Erhürman ziyarette, ülke sorunlarıyla ilgili çözüm önerileri hakkında görüş alış verişinde bulundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu ile bir araya geldi

Published

on

By

  

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Londra temasları çerçevesinde, İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu (APPG-TRNC) üyeleriyle toplantı gerçekleştirdi.

 

Toplantıya APPG TRNC Başkanı Imran Hussain, Milletvekilleri Yasmin Qureshi, Nesil Çalışkan, Lord Rogan, Baroness Mobarik CBE, Lord Qurban Hussain ve Elliott of Ballinamallard katıldı.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Westminster’daki Portcullis House’da gerçekleşen toplantıya ev sahipliği yaptığı APPG-TRNC teşekkür ederek, “APPG-TRNC, Kıbrıs Türk Halkı’nın maruz kaldığı büyük haksızlığı bakanlara ve parlamenterlere aktarma konusunda her zaman proaktif çalışmalar yürütmektedir. Bu meseleye gösterdiğiniz hassasiyet ve desteğiniz için hepinize teşekkür ederim” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında şunları kaydetti:

 

“Avrupa’dan Sorumlu Bakan Stephen Doughty ile gerçekleştirdiğim görüşmede, Kıbrıs konusundaki son gelişmelere dair görüşlerimi paylaşma fırsatı buldum. 

 

Rum tarafının iddialarının aksine, Kıbrıs Türk Halkı eşit ve doğuştan gelen haklara sahiptir; bu haklar, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortakları olarak kendi kaderini tayin etme haklarını kapsamaktadır. Cumhuriyetin kurulmasını sağlayan antlaşmalar, Kıbrıs Türk tarafının imzasıyla yürürlüğe girmiştir; bu antlaşmalar aynı zamanda iki Egemen Üs Bölgesi kurulmasına da olanak tanımıştır. Ancak Kıbrıs Türkleri, 1963 Aralık ayında silah zoruyla devletin dışına itilmiş ve Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedefi doğrultusunda 11 yıl süren zulme maruz kalmıştır.”

 

Cumhurbaşkanı Tatar, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası’nın darbe gerçekleştirdiğini ve “Helenik Kıbrıs Cumhuriyeti” ilan ettiğini belirterek, “Anavatanımız ve garantör ülkelerden biri olan Türkiye, bu zulmü durdurmak amacıyla Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Bu harekâtın ardından Gönüllü Nüfus Mübadelesi Anlaşması yapılmış, Kıbrıs Türkleri Kuzey’e, Rumlar ise Güney’e geçmiştir. Yarım asrı aşkın süredir federal temelde sürdürülen müzakereler ise denenmiş, başarısız olmuş ve tüketilmiştir” dedi.

 

Yeni iki devletli vizyonunun halk tarafından desteklenerek göreve seçildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Yeni vizyonumu uluslararası kamuoyuna ilk kez Nisan 2021’de Cenevre’deki gayriresmî toplantıda sundum. Bu vizyon, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde, iki tarafın iş birliğine dayalı bir çözüm arayışıdır. Biz, Kıbrıs sorununa gerçekçi, sürdürülebilir ve pratik bir çözüm istiyoruz.”

 

Cumhurbaşkanı Tatar, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Holguin tarafından bir keşif çalışması yapıldığını ve yeni, resmî müzakerelerin başlaması için ortak bir zemin bulunmadığının tespit edildiğini anımsattı. Mart ayında katıldığı diğer bir gayriresmî toplantı sonrası tarafların altı yeni iş birliği girişimi üzerinde anlaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, ancak dönüşünde Rum liderin “taşınmaz mallarla” ilgili Kıbrıs Türk halkını tehdit eden ve sindiren bir kampanya başlattığını, bunun halkta büyük öfkeye neden olduğunu ve kabul edilemez olduğunu belirtti.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ın jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük öneme sahip olduğunu ve Türkiye’nin güney kıyılarına sadece 40 mil mesafede bulunduğunu hatırlatarak, “İngiltere’nin Ada’da iki Egemen Üs Bölgesi bulunmaktadır. Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle bu üslerin önemi daha da artmıştır” dedi.

 

İngiltere’deki görüşmesinde Bakan Doughty’e, Kıbrıs Türk Halkına yönelik “eşit olmayan muamele politikasının” gözden geçirilmesi çağrısında bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

 

“2004 Annan Planı döneminde uluslararası toplum tarafından Kıbrıs Türk Halkı’na yönelik insanlık dışı izolasyonun sona erdirileceğine dair verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Direkt uçuşlar, doğrudan ticaret ve doğrudan temaslar başlatılmamıştır. Bu, halkımızın temel insan hakları meselesidir.”

 

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edildiğini ve Türk devletleriyle ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’de yaşayan yaklaşık 350.000 Kıbrıslı Türk’ün güçlü bağlara sahip olduğunu belirtti.

 

Cumhurbaşkanı, “izolasyonun sonlandırılması için somut adımlar görmek istiyoruz. Gençlik ve spor kulüplerimiz dahi uluslararası dostluk maçları oynayamıyor. Bu çağda böyle bir durum söz konusu olmamalı, bu konular siyasi bir çözüme bağlı kalmamalıdır; çünkü çözüm önerileri Rum tarafı tarafından defalarca reddedilmiştir” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda üç yıl üst üste yaptığı konuşmalarda, Kıbrıs Türk Halkı’na yönelik adaletsizliğe son verilmesi, ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkiler kurulması ve KKTC’nin tanınması yönünde çağrısı bulunduğunu hatırlattı. “İki devletli çözüm modelimize ve halkımıza verdiği tam destekten dolayı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha bu vesileyle teşekkür ediyorum” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Tatar, toplantıyı düzenleyen “Kuzey Kıbrıs için Özgürlük ve Adalet” kampanyasına ve katılan tüm parlamenterlere de teşekkür etti.

 

Toplantıda yaptığı konuşmada Milletvekili İmran Khan ise, halkların “kendi kaderini tayin hakkı”nın önemine dikkat çekerek, karar vericileri etkilemek ve onları Kıbrıs’ın gerçekleri ve Kıbrıs Türk Halkı’nın yaşadığı mağduriyet konusunda aydınlatmanın önemini vurguladı.

 

Lord Rogan da, Cumhurbaşkanı Tatar’ın KKTC’yi ve Kıbrıs Türk davasını tanıtmak için yılmadan çalışmaya devam ettiğini ve daha önce Lordlar Kamarası oturumuna katılmış ilk KKTC Cumhurbaşkanı olduğunu kaydetti.

Devamını Oku

Trending

Reklam