Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cevdet Yılmaz: “Sayın Tatar’ın bir sonraki Bişkek Zirvesi’ne de katılmasını arzu ediyoruz”

Published

on

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı bir sonraki zirvede de görmek istediğini bu konuya destek verilmesini istedi.

Yılmaz, Azerbaycan’ın Şuşa şehrinde gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Gayriresmi Zirvesi’ne katıldı. Zirvenin düzenlendiği Şuşa Özel Temsilciliği İdari Binası’nda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından karşılanan Yılmaz, toplantıda konuşma yaptı.

Cevdet Yılmaz, Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı, sürdürülebilir ve adadaki gerçekleri esas alan bir çözüme ulaşmasına yönelik çabaları sürdüreceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“2022’deki Semerkant Zirvesi’nde KKTC‘ye gözlemci statüsü verilmesi kararı, Kıbrıs Türklerine, Türk dünyasının dayanışma ruhunu göstermekle kalmamış, aynı zamanda KKTC‘nin uluslararası sahada görünürlüğünü artırmasına da imkan sağlamıştır. Bugün Şuşa’da KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar‘ı aramızda görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sayın İlham Aliyev’e de göstermiş olduğu hassasiyet için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayın Tatar‘ın bir sonraki Bişkek Zirvesi’ne de katılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda sizlerin desteğinizi bekliyoruz.”

Yılmaz, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu çerçevesinde yürütülen dış politikanın esaslarından birinin, Türkiye’nin ötesinde Türk dünyasında da barış, refah ve güvenliğe katkı sunmak olduğunu söyledi.

Günümüzdeki küresel sınamalar karşısında en güçlü dayanağın, Türk dünyasının birlik ve beraberliği olduğunu vurgulayan Yılmaz, TDT’nin bu birlik ve beraberliğin en somut tezahürü olduğunu, büyük çabalarla gerçekleştirilen atılımlar sayesinde, aile meclisi olan TDT’nin işbirliği düzeyinin kendilerini gururlandırdığını ifade etti.

Yılmaz, dünyanın ekonomi ağırlık merkezlerinin değiştiği ve Türk coğrafyasının öneminin giderek arttığı bir dönemde, TDT’nin Türk devletleri arasındaki bağları daha da güçlendireceğine inandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türk Yatırım Fonu’nun 18 Mayıs 2024 itibarıyla açılış toplantısının yapılmasının bu yöndeki ortak iradenin açık göstergesi olduğunu, bu fonun Türk dünyasının ekonomik ve ticari kalkınmasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inandığını kaydetti.

Macaristan’ın da fona üye olmak için başvuruda bulunmasından memnuniyet duyduğunu anlatan Yılmaz, geçen yıl Ankara’da kurulmasına karar verilen Sivil Koruma Mekanizması başta olmak üzere, müzakereleri sürdürülen çalışmaların birer birer hayata geçirileceğini umduğunu ifade etti.

Yılmaz, bu çalışmaların süratli şekilde takip edilebilmesi için sekretaryanın güçlendirilmesinin öncelikli bir mesele olduğuna işaret ederek, bu doğrultuda atılan tüm adımları destekleyeceklerini bildirdi.

– “Azerbaycan’a destek, adaletin de gereğidir”

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkileri taçlandıran “Şuşa Beyannamesi”nin 15 Haziran 2021’de imzalandığını hatırlatan Yılmaz, 8 Kasım 2020’de Şuşa’nın işgalden kurtarılmasıyla Azerbaycan’ın 44 günlük Vatan Muharebesi’ndeki zaferinin de resmi olarak ilan edildiğini anımsattı.

Yılmaz, azad olan tüm bölgelerde olduğu gibi Şuşa’daki kalkınma ve gelişime gururla şahit olduklarını vurgulayarak, bu zaferi sadece işgalin sonu değil, Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refah yolunda tarihi bir fırsat penceresi olarak gördüklerini belirtti.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasının, Güney Kafkasya’da kapsamlı bölgesel çözümün önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracağına inandığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

“Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi, sadece bölge ülkeleri için değil, bölgesel ulaşım hatlarının nihayet açılacak olması nedeniyle, küresel güvenlik ve bağlantısallık bakımından da büyük önem taşımaktadır. Söz konusu hatların açılması, bölgesel iş birliğini artırarak Orta Asya, Karadeniz ve Hazar havzaları dahil tüm Türk dünyası için büyük avantajlar yaratacak, yeni fırsatları beraberinde getirecektir. Uluslararası kurumların on yıllar boyunca Azerbaycan’a yönelik adaletsizliğe kayıtsız kalmasına rağmen Azerbaycan halkı, İlham Aliyev’in kararlı liderliğinde kendi kahramanlığı sayesinde hakkını geri almıştır. Birinci Karabağ Savaşı sonrasında yerlerinden edilen 1 milyon Azerbaycanlı kardeşimiz için sesini çıkarmayan devletlerin, bugün haksız ve temelsiz suçlamalarla, kardeş Azerbaycan’ı hedef almaları hiçbir şekilde kabul edilemez. Türk dünyası olarak, bu temelsiz suçlamalara karşı Azerbaycan’a güçlü destek vermemiz, kardeşliğimizin olduğu kadar, adaletin de bir gereğidir.”

Yılmaz, küresel düzlemde yaşanan gelişmelerin enerji arz güvenliğinin ve enerji alanında iş birliğinin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çekerek, kaynak açısından zengin ve önemli coğrafi konumda yer alan Türk devletlerinin rolünün bu düzlemde kritik önem taşıdığına işaret etti.

– “Enerji mekanizmasının kurulmasından memnuniyet duymaktayız”

Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan büyük ölçekli enerji ve ulaşım altyapısı projelerini başarıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Yılmaz, Azerbaycan ile bu alanda gerçekleştirilen projelerin örnek niteliğinde olduğunu kaydetti.

“Başta Türkmen doğal gazı olmak üzere, Hazar ötesi kaynakların Türkiye ve Avrupa’ya taşınması, hem bizlerin ulusal refahına hem de Avrupa’nın enerji güvenliğine katkı sağlayacaktır. TDT bünyesinde enerji mekanizmasının kurulmasından memnuniyet duymakta, ortak projeler geliştirilmesini desteklemekteyiz.” diyen Yılmaz, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve piyasa regülasyonları gibi konularda üye ülkelerle deneyimleri paylaşmaya hazır olduklarını belirtti.

Yılmaz, Doğu-Batı ekseninde artan ticaretle bölgenin, önemli ulaşım koridorlarının kavşağına yerleştiğini bildirerek, “Orta Koridor’u geliştirme konusunda ülkelerimizce yapılacak çalışmalar hem işbirliğimizi güçlendirecek hem de Türk dünyasının küresel rolünü ortaya koyacaktır.” diye konuştu.

İklim değişikliği ve çevre sorunlarının en zorlu küresel krizler arasında yer aldığına işaret eden Yılmaz, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çabalara sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm temelinde katkıda bulunduklarını, bu kapsamda 2053 yılı için net-sıfır emisyon hedefini ve Yeşil Kalkınma Vizyonu’nu ilan ettiklerini, ulusal katkı beyanında sera gazı emisyon azaltım hedefini iki katına çıkardıklarını ifade etti.

Yılmaz, 2026’da düzenlenecek BM İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği için aday olduklarını belirterek, Azerbaycan’ın BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyduklarını, özellikle iklim finansmanı konusunda önemli kararların alınacağı bu konferans kapsamında ve hazırlık sürecinde, birçok başlık altında yakın işbirliği ve desteklerini sürdüreceklerini söyledi.

Azerbaycan’ın bu konferansa ev sahipliği yapmasının bölgesel işbirliği açısından da büyük önem taşıdığını ifade eden Yılmaz, Azerbaycan’ın konferansta TDT’nin bir girişimine yer verilmesi veya ortak bir yan etkinlik düzenlenmesi önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

Krizlerin tüm uluslararası düzen için sınama teşkil ettiğine dikkati çeken Yılmaz, TDT olarak burada üretilecek huzur ve istikrarın yakın çevreye de sirayet etmesini arzuladıklarını, Ukrayna’da savaşın ilk gününden beri barışın tesis edilmesine yönelik çağrı ve diplomatik çabalarını sürdürdüklerini, uluslararası toplumu da bu yönde uyarmaya devam ettiklerini anlattı.

– “Birlikten kuvvet doğar”

Başta Gazze olmak üzere, bölgedeki çatışmaların kalıcı biçimde sonlandırılmasının en büyük öncelik olduğunu belirten Yılmaz, sorunun, İsrail’in on yıllardır devam eden Filistin topraklarını işgali olduğunu ve bu işgal sona ermeden Filistin halkının direnişinin bitmeyeceğini ve kalıcı ateşkesin bir an önce sağlanması, insani yardımların kesintisiz şekilde Gazze halkına ulaştırılması gerektiğini vurguladı.

Yılmaz, Filistin’de 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye olarak bu konuda ellerinden gelen her türlü gayreti büyük bir açıklık ve samimiyetle gösterdiklerini ifade etti.

“Birlikten kuvvet doğar. Gazze’deki mezalime karşı el ele verdiğimizde eninde sonunda bu zulmün sona ermesini sağlayacağımıza yürekten inanıyorum” diyen Yılmaz, “Birliğimiz gücümüzdür” şiarıyla her türlü sınamaya karşı ortak çaba göstermeye devam edeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konuşmasının sonunda “Ulaştırma, Bağlantısallık ve Müşterek İklim Eylemleriyle Sürdürülebilir Geleceğin İnşası” temasıyla düzenlenen TDT Gayriresmi Zirvesi’nin ve bugün imzalanacak olan Karabağ Deklarasyonu’nun hayırlara vesile olmasını diledi.

Zirvede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev ve TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da konuştu.

Konuşmaların ardından “TDT Sekretaryasının Personel ve Bütçesinin Artırılmasına İlişkin Karar” imza altına alındı.

Daha sonra heyet başkanlarının katılımıyla “Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi Karabağ Deklarasyonu” İmza Töreni gerçekleştirildi ve Şuşa Kalesi’nin önünde aile fotoğrafı çektirildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam