Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

20 yıllık işgalin ardından ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Çin’in bu ülkeye ilgisini artırdı. Taliban hükümetiyle iletişimini sürdüreceğini açıklayan ilk ülkelerden biri olan Çin, Afganistan’a yönelik politikasını nasıl şekillendirec

Published

on

Coğrafi konumu ve barındırdığı potansiyelle Afganistan, Çin için her zaman cazip bir ülke oldu. Ancak ABD’nin çekilmesiyle beraber Pekin Afganistan’a yönelik daha aktif bir tutum sergilemeye başladı.

Taliban Afganistan yönetimini ele geçirdikten kısa bir süre sonra ülkenin yeniden inşası konusunda Çin ile çalışmak istediklerini dile getirmesi dikkatleri Taliban-Çin ilişkilerine çevirdi.

Taliban’ın, Kabil’i ele geçirmeden önce bile Çin ile üst düzey iletişimi bulunuyordu. Hatta 28 Temmuz’da Taliban’dan geniş bir heyet Çin’i ziyaret ederek, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile bir görüşme gerçekleştirmişti.

Doğu Türkistan İslami Hareketi (DTİH) kaynaklı güvenlik endişeleri Çin ile Taliban arasındaki ilişkinin elbette önemli parametrelerinden biri. Ancak Çin-Afganistan ilişkileri bundan çok daha fazlası.

Peki Çin Afganistan politikasını şekillendirirken nasıl bir yol izleyecek? Burada hangi faktörler ön planda?

Akademisyen Dr. Altay Atlı ile bu konuyu tüm yönleriyle ele aldık.

Çin’in Afganistan’a yatırım yapmaya çok ilgili olduğunu ancak her şeyden önce uygun güvenli ortamın oluşması gerektiğinin altını çizen Atlı, Afganistan’ın gerek Yol ve Kuşak Girişimi, gerek yer altı zenginlikleri bağlamında Çin’in yapbozdaki eksik parçası olduğunu söyledi.

İşte soru ve yanıtlar…

Çin, Afganistan’daki yeni hükümete nasıl bakıyor? Pekin bu hükümetle iletişimini sürdüreceğini açıklamıştı. Onu tanıma ihtimali var mı?

Çin’in dış politikasında bir takım temel ilkeler var. Bunlardan biri ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesi. Bu sadece Afganistan’ı değil tüm dünya ülkelerini kapsayan bir mesele. Dolayısıyla Çin’in Afganistan’daki gelişmelere müdahil olma durumu söz konusu değil. Suriye’de de benzer bir pozisyonu var. Esed rejimini tanıyor. Ama aynı zamanda muhaliflerle de görüşüyor. Çözümün içerden gelmesi gerektiğini savunuyor.

Zaten daha temmuz ayından itibaren yani daha Taliban Kabil’e gelmemişken, Taliban yetkilileri Çin’e uçtular ve orada Çin Dışişleri Bakanı’yla görüştüler. Bu, Çin’in ‘de facto’ olarak Taliban’ı tanıdığı anlamına geliyor.

Dolayısıyla bence Çin’in Taliban hükümetini tanımama durumu olmayacaktır. Pekin burada bazı endişelerini dile getiriyor. Yeni hükümetin Tüm Afgan toplumunu temsil eden kapsayıcı olması gerektiğini söylüyor.

Çin, insan hakları, kadın hakları veya demokrasi vurgusunu genelde yapmaz. Çünkü Çin’in dünya görüşü bu şekilde. Bu noktaları iç işlere karışmak olarak değerlendiriyor. Ama kapsayıcılık ve tüm toplumu temsil meselesi Çin’in dile getirdiği bir konuydu.

Çin Afganistan’da gelecekte nasıl bir rol oynamayı hedefliyor? Taliban Çin’in Afganistan’ın yeniden imarı konusunda önemli rol oynayabileceğini söylemişti. Bu bağlamda Çin-Taliban ilişkisi nasıl şekillenecek?

Birkaç açıdan baktığımızda Çin’in Afganistan’da kendisine önemli rol biçtiğini görüyoruz. Bu, anlaşılır ve mantıklı bir durum.

Burada 2 önemli boyut var. Jeopolitik açıdan baktığımızda, 20 yıldır Afganistan’da kalmış, trilyonlarca dolar harcamış ve önemli bir insan kaybına sebep vermiş bir ABD var.

ABD’nin çekilmesiyle Çin’in önünde bir fırsat var. Çin yönetimi, “ABD 20 yıldır Afganistan’a yıkımdan başka bir şey getirmedi. Ama biz altyapı ve ekonomik projelerimizle, Afgan halkına ve yönetimine dayatmalar yapmadan, refah getirebiliriz” diye bir söylemi kullanabilir. Bu Çin’in ABD ile olan rekabeti bağlamında önemli bir kart.

Ancak ekonomik açıdan baktığımızda, Çin’in Afganistan’ın yeniden imarı konusuna ilgisini görüyoruz. Bu konuda Çin gerekli kapasite ve birikime de sahip. Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) var. Zaten Afganistan’ın komşu kapısı Pakistan, bu girişimin en fazla proje yapıldığı ülke konumunda. Çin’in Pakistan’a aktardığı kaynaklar, 60 milyar doların üstünde. Bunlar daha çok altyapı yatırımları şeklinde aktarıldı. Afganistan’da benzer bir şey neden olmasın? Zaten böyle yatırımlar, bahsettiğimiz jeopolitik hedeflere destekleyici olur.

“Önce güvenli ortamın oluşması gerek”

Ama burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerek. Evet Çin’de farklı bir sistem var. Bu tarz yatırımlar, kamu şirketleri tarafından yapılıyor. Burada elbette bu şirketlerin düşündüğü tek şey karlılık değil. Bu projeler devletin amaçlarına hizmet edecek şekilde gerçekleştirilir. Ancak bu şirketler aynı zamanda, hükümetin istediği her yerde karlılık ve güvenlik ortamına bakmadan proje yapmaz.

Çin Afganistan’a kaynak aktaracaksa karlılık ve güvenlik ortamına bakacak. Projelerini tehlikeye atmayacak. Özellikle pandemiyle birlikte Çin’in, yurt dışındaki yatırımlarında daha temkinli bir tavır takındığını görüyoruz. Eskisine göre daha küçük projelere giriyor ve ortaklarla çalışmayı tercih ettiğini görüyoruz.

Bundan dolayı Çin, Afganistan’a girerken yatırımlarını ekstra temkinli bir şekilde gerçekleştirecek. Çünkü güvenlik sorunu var.

Özetle Çin Afganistan’a girmek ister ama olumlu koşulların oluşmasını bekleyebilir.

Çin’in benzer ülkelerde de yatırımları oldu. Mesela Çin Suriye ile de çok ilgili. Ama bir ülkede bir çatışma sonrasında yeniden inşa sürecine girerken, genelde finansman uluslararası örgütlerden sağlanıyor. Çin de dünyanın pek çok yerinde böyle projeler yaptı.

Ancak Afganistan’a baktığımızda Taliban’ın yönetime geldikten sonra bu tarz kaynaklar kesildi. Kaynaklar gelmezse Çin hangi parayla proje yapacak. Çin’in tabii ki kendi kaynakları var. Ama Çin bunları hibe amaçlı kullanmıyor. Karlılık faktörünü gözetiyor.

Dolayısıyla, Çin Afganistan’da önemli bir potansiyel görüyor. Ama temkinli bir şekilde girecektir.

Zaman buradaki gidişatı gösterecektir. Taliban’ın yönetimindeki Afganistan’ın nereye doğru gideceğini, güvenlik ortamının nasıl olacağını görecektir. Birçok konuda belirsizlik hakim şu an. Çin tüm bunları takip ediyor. Eğer güvenlik ortamı Çin’in istediği gibi olursa proje yapmak isteyecektir.

Çin’in Afganistan’dan beklentileri nedir? Afganistan’daki yer altı zenginlikleri ikili ilişkilere nasıl bir etkisi olabilir?

Afganistan’daki yer altı zenginlikleri büyük bir avantaj. Bu zenginliklerin ederi ile ilgili farklı tahminler olsa da belli ki bugüne kadar değerlendirilmemiş yer altı zenginlikleri var.

Çin ABD ile teknoloji rekabetinde her türlü yer altı kaynaklarına ihtiyaç duyuyor. 

Burada Çin’in Afrika’daki yatırımları örnek olabilir. Afrika’da çok fazla yer altı zenginlikleri var. Ancak yeterince işlenemiyor. Çin buraya geliyor. Tesisler ve madenler kurarak bu zenginlikleri çıkarıyor. Bunun karşılığında bu madenlerin belirli bir kısmı doğrudan Çin’e gidiyor.

Afganistan’da da benzer girişimler görebiliriz. Çünkü Çin’in her türlü kaynağa ihtiyacı var. Ancak Afganistan’daki kaynaklar özellikle çok önemli. Zira burada herhangi bir kaynaktan bahsetmiyoruz. Mesela lityum önemli bir maden. ABD ve Çin arasında giderek yükselen teknoloji rekabeti bağlamında çok önemli.

Trump döneminde Çin, ABD çiplerine erişimini kaybetti ve artık kendi çiplerini kendi üretmesi gerekiyor. Bundan dolayı maden kaynakları çok önemli Çin için. Ancak dediğim gibi önce bir güvenlik ortamının oluşması gerek.

Çin Afganistan’ı Kuşak ve Yol Girişimi’ne entegre etme düşüncesi olabilir mi sizce?

Teorik olarak olabilir. Çünkü haritaya baktığımızda Afganistan’ın çok önemli bir pozisyonda olduğunu görüyoruz. Çin’i Avrupa’ya bağlayan yolun girişidir. Sadece kara yolu ve demir yolu değil. Bu girişimin çok farklı boyutu var. Enerji ve dijital projeleri var. Ancak özellikle taşımacılık açısından baktığımızda Afganistan’ın Pakistan gibi önemli bir konuma sahip olduğunu görüyoruz.

Yol projeleri büyük ölçekli projelerdir. Bu projeler önemli insan gücünü gerektiriyor. Fakat bu kadar insan gönderilecekse önce güvenlik ortamının oluşması lazım.

Çin’in daha önce de Afganistan’da bazı projeleri vardı. 2008’deki bakır madeni, 2011’deki petrol projesi. Bu projeler ülkedeki istikrarsızlık nedeniyle bir yere getirilemedi.

Gerekli güvenli ortamın oluşması kaydıyla Çin bunu ister. Çünkü Afganistan Çin için yapbozun eksik parçası gibi duruyor.

Çin’in Afganistan politikasını şekillendirirken Çin’in ana motivasyonu nedir sizce? Ekonomi mi yoksa güvenlik endişeleri mi?

Çin’in güvenlik endişeleri ve Doğu Türkistan konusu tabii ki çok önemli. Bu her zaman öyleydi. Pekin bu konudaki endişelerini açık bir şekilde dile getiriyor. Taliban ise Afganistan topraklarından Çin’e ve Çin’in toprak bütünlüğüne karşı bir tehdidin oluşmasına müsaade etmeyeceğini açıklamıştı. Tabii, bu açıklamalar Çin’in endişelerine son vermedi.

“Siyasette masada ağırlığın yoksa ekonomide de masada olamıyorsun”

Ancak burada önemli bir nokta var. Çin, dışarıdaki girişimlerinde özellikle 2011’de Libya’daki gelişmelerden sonra ekonomik ve siyasi boyutları el ele yürümeye başladı.

Daha önce Çin’in siyasete karışmama ve sadece ekonomiye odaklanma tutumu vardı. Fakat Pekin, özellikle Orta Doğu gibi coğrafyalarda siyasi olarak masada ağırlığı olmadığı zaman ekonomide de masada olamayacağını farketti. Bu nedenle Çin bu iki boyutu beraber götürmeye ve birbiriyle desteklemeye başladı.

Yeni dönemde Çin bu ekonomik yatırımları Taliban üzerinde bir siyasi etki yaratmak için kullanabilir. Ne için kullanacak? diye sorduğumuzda Afganistan’daki en temel konu olarak karşımıza Doğu Türkistan meselesi çıkıyor.

Taliban’ın da burada Çin’den bir beklentisi var. Çünkü Taliban dünyanın büyük bir çoğunluğu tarafından izole edilmekten endişe ediyor. Burada Çin ve Rusya ile ekonomik olarak iş birliği yapmayı bir çıkış kapısı olarak görüyor. Bundan dolayı Taliban Çin ile ilgili olarak sözde de olsa olumlu açıklamalar yapıyor.

Çin’in Afganistan’a yaklaşımı; gerekli şartlar sağlandığında ekonomik girişimlerde bulunmak ve bu yatırımlar karşılığında siyasi anlamda güvenlik endişelerine cevap verecek bir tutum beklemek.

Çin’in Afganistan konusunda diğer ülkelerle iş birliği yapmaya de sıcak baktığını görüyoruz. Mesela Şangay İşbirliği Örgütü bu yönde önemli bir rol oynamıştı. Diğer müttefik ülkelerle de ortak adım atmak gibi seçenekler de var. Sizce Çin Afganistan konusunda kimlerle iş birliği yapabilir?

Şu an Afganistan öyle bir noktaya gelmiş ki uluslararası bir mesele haline gelmiş durumda. Aslında Afganistan yıllardır öyledir ama son dönemde bu daha da görünür oldu.

Jeopolitik dengeye bakacak olursak, Çin’in şöyle bir vurgusu var; Burada NATO vardı ama NATO Afganistan’a asıl ABD’nin ‘teröre karşı savaşı’ kapsamında girdi. Yani burada tek taraflı bir girişimden söz ediliyor. Hatta geçtiğimiz ağustos ayında İngiliz Parlamentosunda, “ABD neden bize danışmadan çekilme kararını aldı. Biz orada NATO olarak hep beraber değil miydik?” şeklinde tartışmalar yaşandı.

Çin’in “çok taraflılık” vurgusu

Çin, özellikle Trump döneminden itibaren Afganistan başta olmak üzere dünyada birçok konuyla ilgil olarak “tek taraflılığa” karşı “Çok taraflılık” vurgusunu kullanmaya başlamıştı.

Pekin, “Dünya meselelerinde tek taraflı yaklaşımlar çözüm getiremeyecek” söylemine yoğunlaştı ve “çok taraflılığın” önemine vurgu yapmaya başladı.

Çin, Afganistan gibi konuda, uluslararası toplumun adım atmasını isteyecektir.

Taliban’ı tanıma konusunda mesela ortak bir karara gidilmesini önerebilir. Bunun için belki tanımak konusunda aceleci davranmayabilir. Ama dediğim gibi şu an Çin halihazırda Taliban ile ‘de facto’ olarak görüşüyor.

Bence Çin’in çok taraflılık vurgusunu bir süre daha duymaya devam edeceğiz. Çünkü bu Çin’in ABD ile rekabeti ve mevcut dünya düzenine karşı ‘yeni dünya’ tahayyülünün bir parçası.

Çin’e Afganistan konusunda etkin hareket imkanı sağlayacak örgütlerden biri Şangay İş Birliği Örgütü.

Bu örgütün içinde en çok Rusya ve Çin’e etkili bir oyuncu olarak bakılıyor ancak Pakistan ve Hindistan da önemli üyeler. Türkiye de bu örgüte diyalog ortağı.

Çin Şangay İş Birliği Örgütünde Afganistan ile ilgili etkili diyalog yürütebilir. Ancak çok taraflılık vurgusu devam edecektir. Çünkü 4-5 yıldır zaten dünyaya sürekli yaptığı bir çağrı.

Afganistan’daki gelişmeler henüz çok hızlı gelişiyor ve Çin’in hangi ülkelerle daha çok işbirliği yapabileceğini şimdiden görmek çok mümkün değil. Bekleyip görmek gerekecek. 

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

Çin Afganistan politikasını nasıl şekillendirecek?

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam