Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Çocuklarda “dijital bağımlılık” gelişimi bozuyor

Published

on

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu ile Psikolog Süreyya Geylan Gürdal, çocuklarda “dijital bağımlılık” konusunda uyarı ve önerilerde bulundu.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu ile Psikolog Süreyya Geylan Gürdal, toplumda ve çocuklar arasında giderek büyüyen “dijital bağımlılık” konusunda Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine konuştu.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu, ekrana maruz kalmanın çocuklar üzerinde yarattığı fiziksel, iletişimsel ve duygusal etkilere ilişkin bilgi vererek, ekran kullanım süreleri ile ilgili tavsiyelerde bulundu.

Karne hediyeleri konusunda da konuşan Beyoğlu, “pahada hafif, geçirilen vakitte ağır” hediye tavsiyesinde bulundu, pahalı hediyeler verilmesi yerine birlikte yemeğe, tatile, gezmeye gidilmesini önerdi.

Milli Eğitim Bakanlığı Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu, Psikolog Süreyya Geylan Gürdal da, çocuklara ekran sınırlaması getirilmesi gerektiğini ancak bu yapılırken çocukların keyifli vakit geçireceği aktivitelerin de planlanması gerektiğini söyledi.

-Beyoğlu: “Çocukların fiziksel, iletişimsel ve duygusal gelişimlerini bozuyor”

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu, dijital bağımlılık diye bir tanı olmadığını ancak konunun “araştırılmaya değer bir tablo” olarak var olduğunu kaydetti.

Beyoğlu, “giderek artan sürelerde ekran başında olmaya çalışma, ekran olmadığı zaman sinirlenme, içe kapanma, huzursuzluk, gerginlik hallerinin ortaya çıkması” gibi belirtiler gösteren dijital bağımlıların, ekran başında geçirdiği vakti başkalarına çarpıtarak anlattığını gözlemlediklerini belirtti.

Uzun süre ekrana maruz kalmanın çocuklar üzerinde yarattığı fiziksel, iletişimsel ve duygusal etkilerden de bahseden Beyoğlu, şunları kaydetti:

“Sürekli olarak ekrana maruz kalma çocukların en başta dil gelişimlerini bozuyor, iletişimsel becerilerini bozuyor. İletişimsel becerilerde, küçük yaş grubunda olan çocuklarda kelime hazinelerinin gelişimi ciddi anlamda etkileniyor. Dolayısıyla çocukların kendilerini daha az kelime ile ifade eden, konuşamayan bir hale geldiğini gözlemliyoruz.

Fiziksel gelişimlerini bozuyor. Fiziksel olarak kas – iskelet sistemlerinde bozulmalar oluyor, ağrılar, postür (duruş) değişiklikleri meydana geliyor.

Bilişsel, duygusal bozukluklarına yol açıyor. Duygusal anlamda daha içe kapanık, empatiden biraz daha uzak, daha yalnız bireyler haline geldiklerini görüyoruz.”

Hem kız hem de erkek çocuklarının oyunlara bağımlı olduğunu aktaran Beyoğlu, “Eskiden daha çok erkek çocukları oyunlara bağımlı oluyor diye düşünüyorduk. Ama fark ettik ki bebek giydirme oyunları da kız çocukları tarafından son derece revaçta.” dedi.

-“Hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar çok zeka testi istemedim”

Pandeminin dijital bağımlılıktaki etkisinden de bahseden Beyoğlu, “Pandemi dönemi maalesef çocuklarımızın zihinsel gelişimlerini, fiziksel gelişimlerini bozdu. Çocuklar cep telefonları ile tabletler ile daha haşır neşir olmaya başladı. Eğitimleri artık ‘Google classroom’ gibi şeyler üzerinden gelmekte… Üzülerek söylüyorum; pandemi ile birlikte çocukların akademik gelişimleri de bozuldu. Ortaokul veya lise çocuklarına 7 çarpı 9’u sorun, çocuklar artık bunu bilmiyor. Ben hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar çok zeka testi istemedim. Çünkü karşıma gelen çocuk bunları bilmiyor, bu zekasal bir yetersizlik mi yoksa pandeminin de etkisiyle eğitim sisteminin bir sonucu mu?” diye konuştu.

– “Aktiviteler son derece önemli”

Dijital bağımlılığın bir sorun olduğunu kaydederek ailelerin bu sorunla mücadele etmeleri gerektiğinin farkında olması uyarısında bulunan Dr. Erdem Beyoğlu, çocukların yaşlarına göre ekran kullanım sürelerinin düzenlenmesinin önemine vurgu yaptı.

-Süre önerileri

Beyoğlu, 0-3 yaş arası çocuklarda ekran kullanımını hiç tavsiye etmezken, 3-6 yaş arasına yarım saat, ilkokul çağına bir saat ve ortaokul çağına iki saat civarında ekran kullanım süresi önerdi.

“Bunu yapmak kolay değildir.” diyen Beyoğlu, bu noktada aktivitelerin önemine dikkati çekti. Beyoğlu, “Hiçbir çocuk jimnastik yaparken ‘Ben Youtube’a girmek istiyorum.’ demez; futbol oynarken ‘Ben Playstation oynamak istiyorum.’ demez. Dolayısıyla aktiviteler arttıkça çocukların ekran kullanım süreleri de gayriihtiyari bir şekilde sınırlandırılmış olur. Bu nedenle evet ekran süresini kısıtlayın ama daha önemlisi mutlaka yerine koyabilecekleri bir şeyler yerleştirin. Bunun da başında aktiviteler gelmekte. Aktiviteler son derece önemli.” ifadelerini kullandı.

-3/6/9/12 kuralı…

“3/6/9/12 kuralı”ndan bahsederek uygulanmasını öneren Dr. Beyoğlu bunu, “3 yaşından önce ekranla karşılaşmaması, 6 yaşından önce çocuğun kendine ait oyun konsolu ve teknolojik cihazının olmaması, 9 yaşından önce tek başına internet kullanımının olmaması, 12 yaşından önce de sosyal medya kullanmaması” olarak açıkladı.

-“Anne-babalar bazen karne hediyelerinde aşırıya kaçma eğiliminde”

Karne hediyesi konusunda da tavsiyede bulunan Dr. Beyoğlu, hediyelerin “pahada hafif, geçirilen vakitte ağır” olması gerektiğinin altını çizdi.

Beyoğlu, “Anne-babalar bazen karne hediyelerinde aşırıya kaçma eğilimindedir. Yeni, son model bir telefon, yeni bir Playstation gibi… Şubat tatilinde bu hediyeleri vermek çocuk için yeni bir heyecandır ve daha çok bunların başında vakit geçirmesi demektir. Okullar 15 gün sonra açılacak. Çocuk yeni okul dönemine yeni bir oyuncakla girmiş olacak ve çocuğun okula akademik ilgisi giderek azalacaktır. Özellikle şubat tatilinde bu tarz pahada ağır olan hediyeler yerine pahada hafif olan ama geçirilen vakitte ağır olan hediyeleri tercih ederiz. Birlikte yemeğe gidilmesi, birlikte tatile çıkılması, birlikte gezmeye gidilmesi gibi…” diye konuştu.

-Gürdal: “Telefon, ödül ve ceza olarak kullanılmamalı”

Milli Eğitim Bakanlığı Psikolojik Danışma, Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu, Psikolog Süreyya Geylan Gürdal da, dijital bağımlılıkta ekran kullanım süresinin giderek artacağı ve uyku, iştah, duruş bozuklukları, kilo alma, ders başarısında düşme, huzursuzluk, tedirginlik gibi sıkıntılar yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Pandeminin ekrana maruz kalma durumunu arttırdığını söyleyen çalışmalara işaret eden Gürdal, çocuklara ekran sınırlaması getirilmesi gerektiğini ancak bu yapılırken keyifli vakit geçireceği aktivitelerin de planlanması gerektiğini söyledi.

Kullanıcı ile bağımlının farklı şeyler olduğunu belirten Gürdal, günümüzde teknolojik cihazların hiç kullanılmamasının mümkün olmadığını kaydederek doğru kullanımın önemine işaret etti. Gürdal, “Çok fazla zararlı içerik var. Ailelerin gözünü açık tutması gerekir. Çocuklar faydalı uygulamalara yönlendirilmeli, belki koruyucu programlar yüklenmeli, süre kısıtlamaları uygulanmalı, çocuklar farklı aktivitelere yönlendirmeli.” dedi.

Kötü amaçlı internet kullanımına değinen Gürdal, çocukların bilgilendirilmesi, ailenin ise kontrol etmesi gerektiğini kaydetti.

Telefonu ödül ve ceza olarak kullanmamak gerektiğini de söyleyen Gürdal, bu şekilde ekranın daha cazip hale geleceği uyarısında bulundu.

-“Söylediğimiz değil, yaptığımız önemlidir”

Ailelerin de uzun süre telefon kullandığını belirten Gürdal, ebeveynlerin çocuk için rol model olduğunu belirterek, “Söylediğimiz değil, yaptığımız önemlidir.” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu konuda bilinçlendirme çalışmalarının yapıldığını aktaran Gürdal, “Gerek rehber öğretmenler tarafından gerekse akademik uzmanlar tarafından okullarda eğitimler veriliyor.” dedi.

Telefon ve tabletleri “ucuz bakıcı” olarak niteleyen Gürdal, çocukların ekranı nasıl, ne kadar ve ne amaçla kullandığının denetlenmesi gerektiğini vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Engelsiz Yaşam Evi’nde 19 Mayıs kutlandı

Published

on

By

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu ile Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Demirhan Engelsiz Yaşam Evi’nde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında düzenlenen etkinlikleri izledi.

Baknalıktan yapılan açıklamaya göre, Gardiyanoğlu ve Başçeri, gençlerle birlikte yemek yedi ve merkezde eğitim gören gençlerin gösterilerini izledi. Törende, Engelsiz Yaşam Evi bünyesinde düzenlenen eğitim programlarına katılan ailelere sertifikaları takdim edildi.

Etkinlikte konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, özel gereksinimli gençlere dünya standartlarında eğitim verilebilmesinde bakanlığa yardımcı olan Türkiye Büyükelçiliği’ne teşekkür etti. Demirhan Engelsiz Yaşam Evi’nin hikayesinin bambaşka olduğuna dikkat çeken Gardiyanoğlu, “Açılamaz dendi açtık. Eğitim verilemez dendi vermeye devam ediyoruz. Siz gençlerin içten sevgisi ve gönül bağımız en büyük motivasyonumuzdur. Siz burada olduğunuz sürece biz de burada olmaya devam edeceğiz” dedi.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de konuşmasında, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle Engelsiz Yaşam Evi’nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Hayata geçirilme hikayesini çok iyi bildiği kurumda gençleri, eğitmenleri ve velileri bir arada görmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade Başçeri, merkezin hizmet etmesine katkı koyan herkese çabalarından dolayı teşekkür etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

“KKTC bağımsız Türk devleti olarak yoluna devam edecek”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Aydın Üniversitesi’ni ziyaret ederek, öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, konuşmasının başında, üniversiteyi ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geleceğin en önemli teminatı gençlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Doğu Akdeniz’deki Türk devleti KKTC’nin, Türk dünyasının her alanda ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının her zaman Atatürk’ün yolunda yürüdüğünü, Atatürk’ün Kıbrıs Türk halkına rehber olduğunu vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Bandırma vapuru ile Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmasın anısına Türk gençliğine armağan ettiği “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”nın büyük bir coşkuyla kutlandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bugünü Türk gençliğine emanet etmesiyle, gençlerimizin ondan aldığı ilhamla, bağımsızlığımızın, hürriyetimizin ve özgürlüğümüzün ne kadar önemli olduğunu özümsedik ve 20 Temmuz 1974’e giden o kutsal yolculukta bu bizlere rehber niteliğinde oldu.”

Kıbrıs Türkünün mücadele yıllarında uğradığı her türlü saldırıya rağmen Türkiye Cumhuriyeti’ni takip ettiğini ve Ulu Önder Atatürk’ün çizdiği yolda yürüdüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının Rumların Enosis mücadelesine karşı durarak, egemenliğini, varlığını sürdürebilmek adına çok zorlu bir yoldan geçtiğini ifade etti.

Geçmişte, Atatürk’ün verdiği mücadelede bir çok kazanım elde edildiğini belirten Ersin Tatar, “Bu mücadele verilmeseydi bu coğrafyada başka medeniyetler olacaktı ve Kıbrıs Türk halkı da yok edilerek ada Yunan adasına dönüşecekti” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek anlamda münhasır medeniyet seviyesinde gençliğe verdiği bir armağan niteliğinde olduğunu belirterek, bunun da gençliğe verdiği önemin bir göstergesi olduğu söyledi.

-“Gençlerimiz geleceğimizin teminatıdır”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar “Gençlerimiz geleceğimizin teminatıdır ve onların vizyonu bizler için oldukça önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti de birçok sıkıntı yaşamasına rağmen, bu coğrafyada en büyük ve en güçlü ülke olma yolunda büyük başarılara imza atan ve dünyada sözü geçen ülke konumundadır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, en büyük ve en güçlü garantör ülkesi olan Türkiye’nin desteği ile iki devletli çözüme ulaşabilmenin, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığını da koruyacağını ifade ederek, stratejik konumdan dolayı Kıbrıs’ı cazibe merkezi haline getirebileceklerine inanç belirtti.

Birçok iş birliği ile çekim potansiyeli yüksek Kıbrıs adasında, başarılı işlere imza atılabileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, bunun adadaki iki halka da katkı sağlayacağını vurguladı.

Rum tarafının boyunduruğu altına girmeyi reddettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin bağımsız Türk devleti olarak yoluna devam edeceğini kaydetti.

Barış, huzur ve güven içerisinde yaşamak adına birçok zorlukla mücadele ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yürüdükleri yolda en büyük destekçilerinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Geçmişte çok bedeller ödendi. Bu nedenle geçmiş nesillere olan sorumluluklarımız vardır, birlik ve beraberlik içerisinde dayanışmamızı sürdürmemiz ve ileriye emin adımlarla yürümemiz gerekir. Varlığımızı devam ettirmek adına Türkiye Cumhuriyeti’nin kurum ve kuruluşları ile uyum içerisinde çalışmaya devam etmeliyiz. Onurlu bir gelecek için bağımsızlık ve özgürlüğümüz adına kendi geleceğimizi inşa etmek ve milli anlayışı her zaman ön planda tutmak önemlidir.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gençlerin vizyonunun kendileri için oldukça önemli olduğunu belirterek, geleceğe hizmet edebilmek adına en güzel şekilde fırsatları değerlendirip, çağın nimetlerinden yararlanmak gerektiğini söyledi.

Münasebetlerin geliştirilerek iş birliğine dönüştürülmesine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ilişkilerin başarının altyapısını oluşturan bir zenginlik olduğunu belirtti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Sibel Tatar: Toplumsal hizmeti özümsemezsek başarılı olamayız

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Disiplinlerarası Topluma Hizmet Çalıştayı’nın açılışında konuştu.

Yakın Doğu Üniversitesi’nde gerçekleşen çalıştayda Topluma hizmet kavramına değinen Sibel Tatar, toplumların sürdülebilir bir şekilde gelişebilmesi ve bireylerin refah içinde yaşayabilmesi için sosyal adalet, eşitlik ve dayanışma ilkelerinin toplum içinde içselleştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Topluma hizmet anlayışının bir çok unsuru olduğunu kaydeden Sibel Tatar, 4 unsura dikkati çekti.

Tatar, “ Bunlardan ilki sosyal adaleti oluşturma ikincisi eşitlik ve kapsayıcılık, üçüncüsü dayanışma ve görünürlük, dördüncüsü kamu yararına hizmet üretmek.” dedi.

Toplumsal hizmet anlayışının topluma benimsetilmesinin önemine de vurgu yapan Tatar, bunun en önemli basamağının da eğitim olduğuna işaret etti.
Tatar, toplumsal hizmet anlatışının devlet politikası haline getirilerek yasal düzenlemelerinin yapılması gerektiğini de belirtti.

“Toplumsal hizmeti özümsemezsek birlikte çalışmayı ve başarılı olmayı beceremeyiz” diyen Sibel Tatar, Japonya’yı örnek gösterdi.

Çalıştayda yapılan diğer konuşmalarda da topluma hizmetin önemi vurgulandı, konuyla ilgili mesajlar verildi.

Devamını Oku

Trending

Reklam