Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

CTP Spor Komitesi “Spor Dünyasında Kadın Olmak” konulu panel düzenledi

Published

on

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Spor Komitesi, Spor Dünyasında Kadın Olmak (Sorunlar ve Çözüm Önerileri) paneli düzenledi.

CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman panel sonrası yaptığı konuşmada, “Bu kadar küçük bir toplum, tüm bu zorluklara rağmen bireysel başarı hikâyeleri yazabildiyse, bir toplumsal başarı hikâyesi yazmak da mucize olmayacaktır. Sıra, o toplumsal başarı hikâyesini yazmaktadır” dedi.

Tufan Erhürman, panelde “etkileyici konuşmalar yapıldığını, konuşmalarda üzerine düşülmesi gereken noktalara değinildiğini” söyledi.

Yaşanılan sorunların sadece spora özgü olmadığına işaret eden Erhürman, “Bu sorunlar sadece spora özgü değil. Sağlıkta da eğitimde de benzer sorunları yaşıyoruz ama sporda bunları bireysel düzeyde daha yakıcı hissediyoruz. Kıbrıs Türk halkı, özel başarı hikâyeleri yazmayı başarmış bir halktır. Bu kadar küçük bir nüfus, bu kadar sorunlu bir tarih ve statüye rağmen bu kadar çok başarılı sporcu ve sanatçı yetiştirdiyse, bu önemli bir oransal başarıdır” dedi.

“Coğrafya kader değil, onu nasıl yönettiğimiz önemlidir” diyen Erhürman, ciddi bir spor politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Sporun, bir devlet politikası hâline gelmesi gerektiğinin altını çizen Erhürman, “Spor kültürünü üretmemiz gerekir; bu kültür, eğitim politikamızın bir parçası olmalıdır. Bu kadar küçük bir toplum, tüm bu zorluklara rağmen bireysel başarı hikâyeleri yazabildiyse, bir toplumsal başarı hikâyesi yazmak da mucize olmayacaktır. Sıra, o toplumsal başarı hikâyesini yazmaktadır” dedi.

-Savaşkan ve Ghaffari de katıldı

Panele milli sporcu Buse Savaşkan da çevrimiçi olarak, Bilardoda Avrupa Şampiyonu Alara Ghaffarı da panele katıldı, yaşadıkları zorlukları anlattı.

-Özuslu

Panelde açılış konuşmasını gerçekleştiren CTP Milletvekili Sami Özuslu, Kıbrıs Türk sporunun daha düzgün bir yapıya kavuşması, altyapı, sporcu sağlığı ve yeteneklerin ortaya çıkarılması konularında Spor Komitesi olarak sivil toplum örgütleriyle temas içerisinde olduklarını belirtti.

Özuslu, “Parti olarak sporda daha güzel şeyleri hep birlikte nasıl yapabileceğimizi konuşmak, herkesin görüş ve önerilerini dinlemek ve bunları açık yüreklilikle tartışmaya devam edeceğiz” dedi.

Amaçlarının yaşanan tıkanıklıkların nasıl aşılabileceğini bulmak olduğunu vurgulayan Özuslu, “Sporun sağlıkla doğrudan ilişkisi olduğuna inanıyoruz. Eğer toplum olarak daha çok spor yaparsak, sağlık harcamaları da düşebilir. Bu nedenle ‘spor eşittir sağlık’ anlayışını toplumsal bir alışkanlığa dönüştürmek istiyoruz” dedi.

Sami Özuslu, “Futbol, basketbol ve voleybol gibi en yaygın kitle sporlarının yanı sıra bireysel sporlarda da çok başarılı sporcularımız var. Bu salonda Ayten Berkalp gibi bir değerimiz bulunuyor. Kıbrıs Türk sporunda kadın konulu bir panel düzenleyip de onun burada olmaması mümkün değildi. Bu etkinlik, Spor Komitemizin halka açık ilk organizasyonudur” dedi.

-Akbil: Çözüm üretmek için adım atmak istedik

CTP Spor Komitesi’nden Hülya Akbil de yaptığı konuşmada, “Spor dünyasında kadın olmanın getirdiği sorunları belirlemek ve çözüm üretmek amacıyla bir adım atmak istedik. Toplumsal cinsiyet farkındalığı ve rol model eksikliği gibi konular önemlidir. Zamanla, çağın da etkisiyle engelleri aşmak daha kolay hale geliyor” dedi.

-Yorgancı: Kadın olmak zor; sporda kadın olmak ise daha da zor

Panelin Moderatörü Prof. Dr. İlkay Yorgancı da “Yoğun bir hazırlık süreci geçirdik. Konumuz spor ve kadın. Hep birlikte sorunlar üzerinde düşündük. Çok sayıda sorun var. Kadın olmak zor; sporda kadın olmak ise daha da zor” ifadelerini kullandı.

-Vudalı: Spor kulüpleri erkek egemen alanlar olarak görülüyor

Eski Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Ruhsar Vudalı da, “Bizim gibi coğrafyalarda spor genellikle erkek alanı olarak kabul edildiğinden, kadınlar için ‘cam tavan’ çok daha sert bir şekilde hissediliyor” dedi.

Spor yönetiminin ciddi emek isteyen bir alan olduğuna dikkat çeken Vudalı, “Bu da kadınların çalışmasını daha zor hale getiriyor. Ülkemizde kadın yönetici sayısı çok düşük. Spor kulübü ve federasyon başkanlıkları erkek egemen alanlar olarak görülüyor. Bu durum, sporda da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin başarının önüne geçmesine neden oluyor” dedi.

-Ratip: Spora erişim sıkıntısı var

DTB Kadın Takımlar Sorumlusu Özlem Ratip de yaptığı konuşmada, KKTC’de “spor yapmanın da yaptırmanın da zor olduğunu” kadınlar için daha da zor olduğunu söyledi.

Ratip, “Merkez dışında yaşayan çocukların spora erişiminde ciddi sıkıntılar var. Kız çocukları için bu erişim daha da zor” dedi ve altyapı eksikliklerinden de bahsetti.

-Dereci: Zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor

Boks Federasyonu Başkanı Pembe Dereci konuşmasına, “Kaç kişi kızını boksa gönderiyor?” diye sorarak başladı.

“Ön yargıları yıkmak öncelikle ailelerden başlar” diyen Dereci, ailelerin, sporu zihinsel olarak doğru bir yere oturtması gerektiğine işaret etti.

Ailelerin yönlendirmesinin önemine dikkat çeken Dereci, “Ülkemizde futbol, basketbol, voleybol yaygın ancak boks hâlâ tehlikeli olarak algılanıyor. Üstelik bu algıyı kadınlar da sürdürüyor. Öncelikle kendi zihniyetimizi ve bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gazimağusa Limanı’nda çöken yolun altında içinde tarihi eserler bulunan mezar olduğu düşünülen mağara bulundu

Published

on

By

Gazimağusa Limanı’nda yolun çökmesiyle toprak altında kalan tarih de gün yüzüne çıktı.

Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Emel Ziba konuyla ilgili BRT Gazimaĝusa muhabirine bilgi verdi.

Ziba, yolun bir bölümünde çökme olduğuna dair arandığını ifade ederek, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Sorumlusuna bilgi verdiğini dile getirdi.

Teknik kurul tarafından incelemeler yapıldığını belirten Ziba, açığa çıkan mağaranın içerisinde tarihi eserlerin de bulunduğu bir mezar olduğunun düşünüldüğünü vurguladı.

Bölgede gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını belirten Ziba, Pazartesi itibariyle kazı çalışmalarına başlanacağını sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Girne’de denizde yüzerken rahatsızlanan Gülseven yaşamını yitirdi

Published

on

By

Girne’de denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçiren 80 yaşındaki Emel Gülseven tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Polis Basın Subaylığından yapılan açıklamaya göre, Girne’de sakin Emel Gülseven bu sabah Karaoğlanoğlu’nda denizde yüzdüğü sırada muhtemelen rahatsızlanarak boğulma tehlikesi geçirdi.

Bölgede bulunanların yardımı ile sahile çıkarılarak ambulans ile Girne Dr. Akçiçek Hastanesinde kaldırılan Gülseven, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam