Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Olgun: “Kıbrıs’ta yönlendirme, baskı veya zorlama ile dayatılacak bir çözümün yaşatılmasının mümkün olmayacağı aşikârdır”

Published

on

Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun, Kıbrıs’ta federal bir ortaklığın kurulması ve yaşatılması için şartların uygun olmadığını, bu şartlarda yönlendirme, baskı veya zorlama ile dayatılacak bir çözümün yaşatılmasının da mümkün olmayacağını vurguladı.

Olgun, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, “Kıbrıs Türk tarafının eşitliğinin gerekleri olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidiyle ortak zeminin oluşması üzerine, Kıbrıs’ta mevcut iki devletin yeni bir iş birliği ilişkisi kurabilmesi için resmi müzakerelere başlanabileceğini” bildirdiğini işaret ederek, Cumhurbaşkanı Tatar’ın, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde işbirliği ilişkisinin derinliğini ve genişliğini de ele almaya hazır olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi M. Ergün Olgun, Rum tarafının “görüşmelerin Crans-Montana’da kaldığı yerden başlaması” tutumuna yönelik açıklama yaptı.

Ergün Olgun, Kıbrıs Rum tarafının “sözde federal bir çözüm gerçekleştirmek için müzakerelerin 2017 yılında Crans-Montana’da bırakıldığı yerden yeniden başlatılması” için yoğunlaştırdığı girişimler karşısında kapsamlı bir değerlendirme paylaşma ihtiyacının hâsıl olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti:

“Federalizm üzerine otorite kabul edilen Prof. Ronald L. Watts, federasyonu en az iki eşit siyasi birimin/hükümetin bir yandan ortak yönetim unsurlarını, diğer yandan kurucu devletlerin hükümetleri için bölgesel özyönetim unsurlarını birleştiren politik bir örgüt olarak tanımlamıştı.

Federasyonlar genellikle ihtiyaçtan doğarlar ve kurucularının hak ve statü eşitliği zemininde gönüllülük esasına dayalı bir akitle gerçekleştirilirler. Federasyonları bir arada tutan devamlılığı olan güçlü ortak çıkarlar ve karşılıklı bağımlılıktır. Federasyonlar genel olarak iki gruba ayrılmaktadır. Tek uluslu federasyonlar (mononational/national federations) ulusal homojenliği ve âdemi merkeziyetçiliği hedeflerken (ABD gibi), çok uluslu federasyonlar ortak bir siyasi birimin avantajları yanında soy, dil ve kültür bakımından önemli ölçüde farklılık gösteren halkları birleştirmeyi amaçlar (Belçika ve Kanada gibi). Tek uluslu federasyonlarda egemenlik ve yetkilerin kaynağı merkezdir ve eyaletlere merkezden yetki verilir (devolution). Çok uluslu federasyonlarda ise egemenliğin ve yetkilerin kaynağı kurucu devletlerdir ve onlar oluşacak ortaklık devletine (merkeze) yetki verir. Çok uluslu federasyonlarda kurucu devletler bütün yönleriyle eşit hak, statü ve fırsatlara sahiptir.

Çok uluslu federasyonlar, kurucu halklarının kimliklerini ve eşitliklerini korumalarını sağlarken, vatandaşlarının hem federasyona yurtsever bağlılığı hem kendi toplumlarına/bölgesel anavatanlarına milliyetçi bağlılıkları olmak üzere birden fazla bağlılık duymalarını sağlar. Bu özellikleriyle çok uluslu federasyon yapısı günümüzün en inatçı siyasi sorunlarından biri olan kimlik çatışmalarını gerek yetki, gerekse egemenlik paylaşımı ve bölgesel özyönetim düzenlemeleriyle uzlaştırma imkânı sunan bir yönetim modeli olarak görülür.

Çok uluslu federasyonların kuruluşunda egemen eşit taraflar olarak kurucular imzaladıkları akitte hangi yetkilerin federal ortaklık organlarında olacağını, hangi yetkilerin kurucularda saklı kalacağını baştan belirlerler. Bu anlamda, federal ortaklık organları akitte devredilen yetkiler oranında egemen olurken, kurucu devletler de saklı tuttukları yetkiler oranında egemen olurlar. Bu bakımdan özellikle çok uluslu federasyonlarda egemenlik kurucu devletler ile federal ortaklık arasında bölünmüştür. Egemenliğin mutlak, bölünmez ve sınırlanamaz olduğu üzerine kurgulanan klasik egemenlik anlayışı çok uluslu/kimlikli federal ortaklık ve çağdaş demokrasi ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Çok uluslu federasyonlarda eşitliğin gereği ortaklık organlarında kararlar mutabakatla alınır ve kurucu devletlerin ortaklık kurma hakkı gibi federal ortaklıktan ayrılma hakları da mahfuzdur.

Federal ortaklıkların neden başarılı veya başarısız olduklarına dair birçok bilimsel araştırma yapılmıştır.”

Ergün Olgun, uzun yıllar müzakere süreçlerinde Kıbrıs’ta tarafların özden gelen eşit hak ve eşit statüleri zemininde yeni bir kurumsal iş birliği ilişkisi kurma hedefini gerçekleştirmeye çalışmış ve siyasi ortaklıklar konusunda bir çok araştırmayı incelemiş biri olarak 40 yılı aşan bir süre yapılan müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafının 2017 yılındaki Crans Montana zirvesine kadar desteğine rağmen federal ortaklık hedefinin gerçekleştirilememiş olmasının nedenlerini ve bu çözüm modelinin neden Kıbrıs şartlarına uygun olmadığını da ana hatlarıyla şöyle özetledi:

“Rum Tarafı ve Yunanistan’ın kalıplaşmış bir şekilde Kıbrıs’ı bir Helen adası olarak görmesi Kıbrıs Türk tarafıyla eşitliğe dayalı bir federal ortaklığın kurulmasını ve yaşatılmasını mümkün kılmamaktadır.

Rum tarafının kurumsallaşmış bu zihniyeti ve üstünlük arayışı nedeniyle iki taraf arasında ortak çıkar oluşamamış ve siyasi iş birliği/ortaklık kurma ihtiyacı doğamamıştır. Uluslararası düzeyde Rum tarafına kazandırılan konfor alanı da ortak ihtiyaç doğmasını engellemiştir. Bütün bu nedenlerle Rum Tarafı Türk tarafını bir artı (asset) olarak değil hedeflerine ulaşmada bir engel/yük (liability) olarak görmektedir.

İkili ortaklıklarda taraflar arasında güç dengesizliği (statü, ekonomik güç, nüfus gibi) sonuçta genellikle güçlü tarafın daha güçsüz taraf üzerinde üstünlük/hâkimiyet kurma eğilimine girmesine yol açmaktadır. 1963 yılı ve sonrasında bu güne kadar yaşananlar Rum tarafının bu üstünlük kurma arayışının bir realite olduğunu ortaya koymaktadır. İkili ortaklıklarda güç dengesizliği ortaklığın bozulma nedenlerinin başında gelir. Federal ortaklıklarda üye devletlerin sadece ortak değil, aynı zamanda gizli rakip olduklarının unutulmaması gerekir.

Rum tarafının uygulama ve davranışlarına bakıldığında, esasında ulaşmak istedikleri hedefin çok kimlikli/uluslu bir federal ortaklığın kurulması ve yaşatılması için gerekli olan tarafların özden gelen eşit hak ve statüleri zemininde bir çözüm olmadığı, bazı hukuki düzenlemeler yoluyla, Kıbrıs Türk tarafını 1963’te işgal edip Rum cumhuriyetine dönüştürdükleri devlete imtiyazlı bir azınlık statüsüyle entegre etmek olduğu görülecektir.

Nitekim bir önceki GKRY lideri Nicos Anastasiades 19 Mayıs 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘a gönderdiği mektupta kendilerine göre varılacak çözümün temelinin sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin endişelerini giderecek ve haklarını güvence altına alacak şekilde federal bir devlete evrilmesi olduğunu açıkça ifade etmiştir. Çok kimlikli/uluslu federal ortaklıklar kurucularından sadece birinin meşruiyeti üzerine değil tüm kurucuların eşit meşruiyeti üzerine kurulur.

Rum Tarafının Kıbrıs Türk Tarafının eşit hak ve statüsünü reddederek münhasıran kendi sözde devletlerinin meşruiyeti ve tek egemenlik üzerinde ısrarı, iki eşit tarafça yeni bir ortaklık devleti kurulmasını reddi, merkezi hükümette çoğunlukçu bir karar mekanizması üzerinde ısrarı, yani mutabakatla karar mekanizmasını reddi, ve dönüşümlü cumhurbaşkanlığını reddi gerçek çok kimlikli/uluslu bir federal ortaklıktan ne kadar uzak olduklarını göstermektedir.

İç siyasi düzenlemelerle üstünlük kurma girişimleri yanında Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafı için yaşamsal öneme haiz 1960 Garanti Sisteminin kaldırılmasına yönelik ısrarı da hegemonyacı zihniyetlerinin başka bir yansımasıdır.

Gerek 1960 ortaklık Cumhuriyeti deneyimi ve sonrasına, gerekse uluslararası deneyim ve federal ortaklıklar üzerinde yapılan bilimsel araştırma sonuçlarına bakıldığında yukarıdaki nedenlerle Kıbrıs’ta federal bir ortaklığın kurulması ve kurulsa bile yaşatılması için şartların uygun olmadığı görülecektir. Bu şartlarda yönlendirme, baskı veya zorlama ile dayatılacak bir çözümün yaşatılmanın da mümkün olmayacağı aşikârdır.

Bütün bunlara rağmen Türk Tarafı Kıbrıs Rum Tarafına Kıbrıs Türk halkını Rum hegemonyacı zihniyetine karşı daha iyi koruyabileceğine inandığı farklı bir iş birliği uyarlaması teklifinde bulunmuştur. Bu maksatla Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleştirilen 5 + BM gayrı resmi Kıbrıs toplantısında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk tarafının eşitliğinin gerekleri olan egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidiyle ortak zeminin oluşması üzerine Kıbrıs’ta mevcut iki devletin yeni bir iş birliği ilişkisi kurabilmesi için resmi müzakerelere başlanabileceğini bildirmiştir.

Cumhurbaşkanı Tatar egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde iş birliği ilişkisinin derinliğini ve genişliğini de ele almaya hazır olduğunu defaten açıklamıştır.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Erdoğan, Tokayev ile basın toplantısı düzenledi : “Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik”

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile görüşmesinde, Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını istişare ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile baş başa görüşmesi ve Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı’na katılmasının ardından çeşitli alanlardaki anlaşmaların imza törenine başkanlık etti ve ortak basın toplantısı düzenledi.

-“Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz”

Doğu Akdeniz’den Türkistan’ın en ücra köşelerine uzanan coğrafyada, “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla hareket ettiklerini belirten Erdoğan, “Gerek ikili ilişkiler, gerek aile meclisimiz olan Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde, Türk dünyasının güçlenmesi için birlikte çalışıyoruz.” dedi.

Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 2026’daki Gayriresmi Zirvesine Türkistan’da ev sahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, “Türk dünyasının asli ve ayrılmaz bir unsuru olan Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz. Biraz önce Sayın Tokayev ile kabul ettiğimiz ortak bildiride Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik. Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev ile dünyanın içinden geçmekte olduğu bu zorlu süreçte bölgesel ve uluslararası meseleleri de değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.

-“Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Tokayev ve heyetini, Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı vesilesiyle Ankara’da misafir etmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Hatırlayacaksınız, 2019’da Stratejik Ortaklığımızı ilan ettiğimiz Kazakistan ile münasebetlerimizi üç yıl önce Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık düzeyine yükseltmiştik. Kazakistan, bölgenin en büyük ekonomisi, bizim de bölgedeki en büyük ticari ortağımız. Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Türkiye’nin Kazakistan’daki yatırımlarının 5 milyar dolar seviyesine ulaştığını, Kazakistan’ın Türkiye’deki yatırımlarının ise 1,5 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Müteahhitlik firmalarımız bugüne kadar 30 milyar dolar değerinde 500’ün üzerinde projeyi başarıyla üstlendi. Bugün de savunmadan enerjiye, ulaştırmadan bilim ve teknolojiye çok geniş bir yelpazede görüş alışverişimiz oldu. Neticede biraz önce şahit olduğunuz 20 belgeyi imzaladık. Madencilik ve nadir toprak elementleri gibi bu sektörlerde işbirliği imkanlarını değerlendirdik. Daha fazla miktarlarda Kazak petrolünün ülkemiz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılmasının yollarını ele aldık. İpek Yolu’nun günümüzdeki karşılığı olan Hazar Geçişli Orta Koridor’un kullanımı ve geliştirilmesi hususunda yapabileceklerimizi istişare ettik.”

Tokayev ile askeri ve savunma sanayi işbirliğini daha ileriye taşıyacak somut projeleri de görüştüklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Güvenlik işbirliği ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konuları da gündem başlıklarımız arasında yer aldı. Ülkemizi ziyaret eden Kazak turist sayısı her geçen yıl artıyor. Geçtiğimiz sene 900 bine yakın Kazak kardeşimizi ülkemizde ağırladık. Ülkemizden de Kazakistan’a yönelik bir teveccüh olduğunu görüyoruz. Kazakistan, Türk vatandaşlarına vize muafiyet süresini 90 güne çıkardı. Bu karardan dolayı değerli kardeşim Tokayev’e teşekkür ediyorum. Eğitim ve kültür konuları her zaman olduğu gibi yine gündemimizdeydi. İlk kapsamlı ortak projemiz olan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi 30 yılı aşkın süredir 100 binden fazla mezun verdi. Şimdi de Sayın Tokayev’in desteğiyle Türkiye Maarif Vakfı’nın Astana ve Almatı’da birer okul açma çalışmalarına başladığının müjdesini buradan vermek isterim. Ayrıca, Gazi Üniversitesi de Güney Kazakistan Pedagoji Üniversitesinde bir şube açacak.”

Bu yılın Kazakistan’ın milli şairi, Kazak halkının büyük dahisi, mütefekkir Abay Kunanbayev’in 180’inci doğum yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, Kunanbayev’i rahmetle yad etti.

Gazze başta olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşı ve Afganistan gibi başlıklarda görüş alışverişinde bulunduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Terör devleti İsrail, 22 aydır Filistin halkını canice katlediyor. 360 kilometrekareye hapsettiği Gazzeli kardeşlerimize soykırım uyguluyor. Gazze’den, Nazi kamplarından çok daha kötü daha vahşi ve insanlık dışı fotoğraflar geliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde bir halk açlık ve susuzlukla öldürülüyor. Gazze’deki insani durum felaket boyutundadır. Masum çocuklar ya açlıktan ya da İsrail işgal güçlerinin silahlarından çıkan kurşunlardan dolayı can vermektedir. İsrail’in açlığı özellikle Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanması, bunların insanlıktan nasibini almadıklarının en açık göstergesidir. Bu barbarlık karşısında İslam ülkeleri başta olmak üzere herkesin, vicdan sahibi tüm ülkelerin tüm halkların sesini daha fazla yükseltmesi şarttır. Biz bu konuda ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Gazze halkına soykırım uygulayanların hukuk ve tarih önünde hesap verdiği günleri de inşallah göreceğiz.”

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ve heyetine, Türkiye’yi ziyaretleri için bir kere daha teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kıymetli kardeşim, Türkiye’nin yakın bir dostu olduğunu göreve geldiği günden bu yana attığı kararlı adımlarla ortaya koymuştur. Kendisine Türkiye-Kazakistan kardeşliğine yaptığı eşsiz katkılardan dolayı devlet nişanımızı tevcih edeceğiz. Rabbim dayanışmamızı, muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Bu düşüncelerle konsey toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, buradan kardeş Kazakistan’a sağlık esenlik ve refah dileklerimi iletiyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel:Şehit ve gazilerimize olan vefa borcumuzu lafla değil hizmetle ödüyoruz

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Mücahitlerin Tazmini ile Gazilerin Hak ve Menfaatlerinin Belirlenmesi Yasası kapsamında düzenlenen “Gazilik Beratı” ve “Gazilik Kartı” takdim törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada, “Bugün özgür bir devlette, bayrağımızın gölgesinde yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.” diyerek milli mücadele kahramanlarını minnetle andı.

 

“HAYATA GEÇEN HER PROJE, SİYASİ İSTİKRAR SAYESİNDE”

 

Başbakan Üstel, konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele yıllarında verdiği büyük bedeli hatırlatarak, “Vatanını, toprağını koruyan, canını ortaya koyan şehit ve gazilerimiz olmasaydı bugün hür bir devlet çatısı altında olamazdık. Onlara olan vefa borcumuz, sözle değil icraatla ödenir. Son dönemde hayata geçirdiğimiz tüm büyük projelerin en büyük sebebi de vizyonumuz, cesaretimiz ve siyasi istikrarımızdır” dedi.

 

Kıbrıs Türk halkının liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ı rahmet ve minnetle anan Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’na kadar yaşanan saldırılara değinerek, “Kıbrıs Türkü o günlerde geri adım atmadı, bugün de geri adım atmayacak.” ifadelerini kullandı.

 

 

RUM BASKISINA KARŞI YENİ ADIMLAR

 

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkına yönelik baskılarını hatırlatan Üstel sözlerine şöyle devam etti:

“Turizme karşı uygulanan ambargoları imzaladığımız anlaşmalarla tek tek kırıyoruz. İş dünyamıza karşı hukukun siyasallaştırıldığı saldırılara asla boyun eğmeyeceğiz. Anavatan Türkiye ile birlikte yürüttüğümüz hukuk savaşını mutlaka kazanacağız. Kıbrıs Türk halkını ekonomik, hukuki ve siyasi baskılardan kurtarmak bizim namus borcumuzdur.”

 

“HER SEKTÖRE EŞİT HİZMET, HER VATANDAŞA ADALET”

 

Hükümet olarak sağlık alanından sosyal konut projelerine kadar tüm sektörlere yatırım yaptıklarını vurgulayan Üstel, Karpaz’dan Lefke’ye sağlık yatırımlarını artırdıklarını, Maraş Sağlık Merkezi’ni açtıklarını, Lefkoşa Hastanesi için temel attıklarını. Girne ve Güzelyurt Hastanesini açmaya hazırlandıklarını belirtti.

 

Gençlere yönelik kırsal kesim arsası ve sosyal konut projelerinden bahseden Üstel, “Adaletli olacağız, sosyal konutları zaten evi olanlara vermeyeceğiz. Bizim siyasetimiz, şehit ve gazilerimizin emanetine olan devlete ve gençlerimize sahip çıkma siyasetidir.” dedi.

 

“GAZİLERİMİZE TÜRKİYE’DE DE AYNI HAKLAR”

 

Gazilerin Türkiye Cumhuriyeti’nde de aynı haklardan yaralanabilmesi adına gerekli çalışmaların tamamlandığını ifade eden Üstel, “Gazilerimiz başımızın tacıdır, onların hakkını ödemek boynumuzun borcudur.” diyerek gazileri selamladı.

 

“ŞEHİTLERİMİZE VE LİDERLERİMİZE MİNNET BORCUMUZ EBEDİDİR”

 

Başbakan Ünal Üstel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu devlet, şehitlerimizin canıyla, gazilerimizin kahramanlığıyla, büyük liderlerimizin vizyonuyla kuruldu. Bizim görevimiz, bu emanete sahip çıkmak, vefa borcumuzu hizmetle ödemektir. Ruhları şad olsun, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Caretta Caretta kaplumbağalarına uydu vericisi takıldı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi (DAÜ-SAGEM) ile Kuzey Kıbrıs Deniz Kaplumbağalarını Koruma Derneği (SPOT) iş birliğinde, iki Caretta Caretta kaplumbağasına uydu vericisi takıldı.

DAÜ’den verilen bilgiye göre, İskele ve Alagadi sahilinden doğaya bırakılan kaplumbağalara takılan verici ile Akdeniz göç rotaları ve beslenme alanları izlenmeye başlandı.

Uydu vericilerinin temini, Türkiye İş Bankası ile Kuzey Kıbrıs Lions Dernekleri Federasyonu ve federasyona bağlı 14 kulübün sağladığı finansal destekle yapıldı. Proje, Caretta Caretta türünün göç yolları ve beslenme alanlarının zaman içinde nasıl değiştiğini izleyerek, türün korunmasına yönelik bilimsel veriler üretmeyi hedefliyor.

Açıklamada, “Kaplumbağaları yalnızca kendi kumsallarımızda değil, binlerce kilometre uzaktaki beslenme alanlarında da koruyabilmek için bu veriler büyük önem taşıyor. Uluslararası iş birlikleriyle yürütülen bu çalışmalar, türün korunmasına yönelik stratejik adımların temelini oluşturuyor” ifadelerine yer verildi.

Kaplumbağaların güncel konumları şu bağlantıdan canlı olarak takip edilebiliyor: “https://my.wildlifecomputers.com/data/map/?id=68657ee0051df304dd0e0cc9.”

Devamını Oku

Trending

Reklam