Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: 9 Ocak’tan evvel seçim olmaz

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar BRT’de 18. Saat programına katılarak gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Tatar, hükümetin erken seçim tarihine kadar Meclis’te nisabı sağlayabilmesi gerektiğini söyledi.  

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Beni fevkalede üzen Meclis çalışmaları oldu. Nisap sağlanmaması, bu gerçekten beni üzdü.

Çünkü netice itibarı ile benim cumhurbaşkanı seçilmemden sonra birtakım boşluklar oldu.

Ve bir hükümet kuruldu. İşte 27 milletvekilinin güven oyunu alarak, desteğini alarak bir hükümet ortaya çıktı.

Şimdi bu hükümetin nisap sağlayamaması farklı sebeplerden dolayı beni üzdü. Çünkü netice itibarı ile bu hükümet erken seçim olacaksa olacak.

Ama o erken seçim tarihine kadar nisabını sağlayabilmesi lazımdı. O nisap sağlanmaması farklı sebeplerden dolayı bir zafiyet oluşturdu.

Ve bu Meclis çalışmalarına yansıdı. Şimdi de hergün beni ziyaret edenlere paylışıyorum belli ki bir erken seçim olacak”dedi.

Ersin Tatar, “Hatırlarsınız seçim tarihi ilk Nisan konuşuldu. Daha sonra Şubat, daha sonra işin daha da ciddiye binmesi ile ne oldu?

Şimdi ilk 26 Aralık ama 26 Aralık mümkün değil. Çünkü  sürece baktığımızda Başbakan’ın bana istifası ve 60 günün dolması ile ancak Meclis’e benim önerim olabilir.

Tabi benim sık sık vurguladığım bu kararı Meclis uzlaşı ile alsın.Çünkü Meclis’te bütün partiler erken seçimi konuşmaktadır.

Kimse seçim olmasın demiyor. Dolayısıyla bu tarihi siz oturun Meclis’te uzlaşı ile alınız. Benim Cumhurbaşkanı olarak şu tarihte seçime gidiniz deme hakkım olabilir, Anayasaya göre 60 günden sonra eğer hükümet daha kurulmamışsa

. Öyle bir hakkım var ama o son tercihimdir. Yine de o’nun da bir 60 gün beklemesi diye bir beklenti var Anayasa maddeleri içerisinde eğer yoruma bağlı olarak değerlendireceksek”diye konuştu. 

Tatar, Cumhurbaşkanlığı’nda partili gibi davrandığına yönelik eleştirilere de yanıt verdi. 

Ersin Tatar, “Bu seçim UBP Kurultayı diyorum. Niçin diyorum?

İşte beni hala daha Cumhurbaşkanlığında partili gibi davranır derler ama bu haksız bir eleştiridir. Neden söylüyorum?

Çünkü her parti seçime girmesi için kurultayını tamamlaması lazımdır. Ve UBP’nin bu kurultayı Ekim sonuna kaldığı için gerçekten de son tarihtir. Ve o kurultay bu hafta sonu olacak.

İkinci tur olabilir bilemem. Ama kurultay tamamlandıktan sonra seçim kararı alınabilir.

Çünkü hem Başsavcı hem de Yüksek Mahkeme Başkanı’nın dediği “Eğer siz seçim tarihini UBP Kurultayından önce alırsanız UBP Kurultayı seçim çalışmalarına girermiş.

Ve dolayısıyla seçime katılamama gibi bir durum olabilirmiş.Böyle birşey olmayacağına göre UBP de daha kurultayını tamamlamadığına göre kurultay tamamlandıktan sonra Meclis’te karar çıkacak. O karardan da 2 ay sonra 9 Ocak’I bulur. Dolayısıyla 9 Ocak’tan evvel seçim olmaz gibi bir durum var. Bunu Başsavcı ve Yüksek Mahkeme Başkanı ile istişare ettikten sonra söylüyorum”dedi.

YDP Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı Erhan Arıklı’nın dünkü açıklamasının kendisini üzdüğünü de ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “ Arıklı açıklamasında Cumhurbaşkanı sorumludur. Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak, bu seçim tarihini ilan etmesi gerektiğini söylüyor. Madem ki bir hükümet çıkmayacak şuandaki 60 günde. Ama yasa diyor ki 60 günü beklemen lazım. 60 gün belki biri gelir ve sana der ki ben bu hükümeti kurabilirim. O zaman vermek durumundayım..” şeklinde konuştu.

Ersin Tatar, UBP kurultayını kazanana hükümeti kurma görevini vermekten başka bir çare olmadığını da söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu arada UBP’nin Kurultayını kim kazanırsa ona da vereceğim dedim. Bunda bir mahsur görmüyorum. Çünkü şuanda Ersan Saner zaten istifa etmiş vaziyettir. Ve dünde ziyaretinde artık görevini devam ettirmek istemediğini söylemiştir.Ben de kendisine hayırlısı olsun dedim. Ama neticede herhalde kurultaya bu kadar yakın bir zaman kalmış, kurultayı kazanan kişi kim ise ona vermek durumundan başka da çarem yoktur”dedi …

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretlere yönelik yapılan eleştirilerin kabul edilebilir bir tarafı olmadığını ifade etti.

“ONLAR GİTSE BU İLGİYİ GÖREMEYECEKLER”

“BEN TÜRKİYE’YE GİTMEYE DEVAM EDECEĞİM”

Ersin Tatar, “Benim Türkiye’de gördüğüm ilgi alaka farklı onlar gitse herhalde böyle birşeyi göremeyecekler. Veya öyle bir alt yapı çalışmaları yok.  Benim gittiğim günler bellidir. Ben sabah giderim akşam dönerim. Öyle fazla uzun kaldığım, tatil yaptığım falan yok. 3 gün kaldım belki 10 yere gittim. Dolayısıyla herseyin bir izahı vardır. Herşey niçindir? KKTC için, Kıbrıs Türk Halkının ilişkileri içindir.Kıbrıs Türk Halkının faydasına, yararına olacak çalışmalardır. O şekilde bakıyorum. Ve dedikleri kadar değil. Zaten Yenidüzen gazetesi “40 gün dışarda kaldı” diye bir manşet çektiydi..Bir senede 40 gün dışarda kalmak normaldir zaten.

10 gün de Newyork’ta  demek ki o 30 günde gezdim ben bu gezdiğim yerleri Türkiye’de. Pandemiden dolayı gidemediğim yerlere şimdi gidiyorum.

Yarın Gaziantep’e gideceğim. Fahri doktora verecekler diye karar almışlar. Ben de bir yerde kendi programıma Gaziantep ziyaretimi sıkıştırmak durumundaydım. Bazı periyotlarda çok gidip geldiğim gibi gözükmektedir.

Fakat ben gitmeye devam edeceğim onu size söyleyim. Buradaki işimi aksatmadan. Çok davetler var.

Her gittiğim yerde bu davetler, oradaki karşılama, sıcak ilgi hepsi şahsımda KKTC’ye gösterilen ilgi ve alakadır. Ve eleştirilere baktığımızda gerçekten kabul edecek bir tarafı yoktur. Çünkü bizim en yakın temasta olduğumuz ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir”….

Cumhurbaşkanı Tatar, Newyork ziyaretinin harcamalarına yönelik yapılan eleştirilere de açıklık getirdi.

Ersin Tatar, “Newyork ziyaretimin geçmiş yıllara oranla bir kaç gün daha fazla uzun olması “işte şu kadar para harcandı” şeklinde atılan bazı manşetlerde bana göre abartılı haberler gördük.

Bizim orada harcadığımız para bir evvelki Cumhurbaşkanının gittiğinden daha fazla değildi. Daha

fazla kalmamıza rağmen daha önce 10 kişi ile gidilmişti biz 6 kişi ile gittik. Tasarruflu olmaya çalıştık. Ve aynı otelde kaldık, aynı arabaları kullandık. Fazla da yemek yemedik. Ama birilerine battı.

Manşetlere çıkardılar bizi. Bunlar ufak iştir. Böyle toplantılara gidilir. Ben de KKTC Cumhurbaşkanıyım. Herhalde yalnız da gidecek değilim. Müzakere heyetimle gittim. Ve en iyi şekilde müzakerelerimizi, toplantılarımızı yaptık. Alnımızın akı ile ülkemize döndük”diye konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi’nde iki devleti çözüm kararının çıkmasına değinen Tatar şöyle konuştu:

“İki Devletli Çözüm Siyasetinin adamızda kalıcı bir barış ve istikrar için tek çözüm olduğunun kararını aldı. Çünkü son beş yıldır her yerde savunduğumuz ve arkasında dimdik durduğumuz yeni politika bu olduğu için karar aldı.

Anavatan Türkiye’nin Büyük Millet Meclisi, iktidarıyla, muhalefetiyle, İki Devletli Çözüm Siyasetine tam destek verdiği için aldı. Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan İki Devletli Çözümün artık Kıbrıs’ta tek çözüm yolu olduğunu dünyaya defalarca ilan ettiği için aldı. CTP ve onun adayı ise Cumhuriyet Meclisi’nden arkalarına bile bakmadan kaçtılar. Kıbrıs Türk Halkının siyasi iradesinin tecelli ettiği yerden sen nasıl kaçıyorsun? Reddettiklerini kimse görmesin diye oylamaya bile katılmadılar.”

“Kendi siyasi görüşlerinin arkasında bile duramayanlar, Kıbrıs Türk Halkının, Lefkoşalıların iradesinin arkasında durabilir mi” diyen Tatar, Rum tarafının nasıl müzakere masalarından kaçtıysa, Kıbrıs Türk Halkını eşiti olarak kabul etmekten, gasp ettikleri haklarımızı vermekten kaçtıysa CTP ve adayının da kaçtığını vurguladı. Tatar konuşmasının devamında, “Çünkü bunların ruh ikizi, bunların siyaset ikizi Rum milliyetçisi, komünist AKEL’di. Bunlar zoru gördü mü kaçarlar. Bu kadar açık söylüyorum” diye konuştu.

CTP’nin adayı Erhürman’ın seçim öncesi Türkiye ile de görüşeceğini ve seçilirse ilk ziyaretini Türkiye’ye yapacağını söylediğine işaret eden Tatar, “Türkiye kabul etmeden bir anlaşma olmaz diyor. Hani bir söz vardır: e günaydın derler. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Neler dediniz bugüne kadar Anavatan Türkiye için biz bilmiyor muyuz? CTP’nin adayı Türkiye’yi vesayetçi olarak suçlamadı mı? Türkiye’nin vesayeti kalkmadan ekonomimiz düzelmez demedi mi? Bunların gazetesinde Türkiye’ye tıpkı Rum’un yaptığı gibi işgalci denmedi mi?

“Bunları duyan da Kıbrıs Türkü’nün haklarını gasp edenin, Kıbrıs Türkü’ne izolasyon ve ambargoları koyanın Rum kesimi değil Türkiye olduğunu sanır” diyen Tatar, Kıbrıs Türkü’nü, devletini KKTC’yi dünyada tek tanıyan, halkın sesini her platformda dünyaya duyuran Anavatanı bile suçlu ilan ettiklerini ve anavatana vefasızlık yaptığını kaydetti.

“Sınır kapısı açılmasını mayınların temizlenmesini bile ret ediyorlar”

1963’ten bu yana Kıbrıs Türklerinin, Halkın her kesimi üzerinde izolasyon ve ambargoları uygulayanların bırakın ambargoları kaldırılmasını mevcut sınır kapılarından geçişleri bile zorlaştırdığına dikkat çeken Tatar, “Metehan’daki sıkışıklık dinsin diye iki taraf arasında ticaret artsın, geçişler kolaylaşsın diye Haspolat kapısını hemen açalım dedik. Peki ne oldu? Bunu da reddettiler. Ara bölgedeki mayınların temizlemesini bile kabul etmediler. İşte bunların zihniyeti budur kardeşlerim” dedi.

Rum tarafının mevcut statükonun, mevcut durumun değişmesini asla istemediğini belirten Tatar, “Rum’un rahatı yerinde. Rum, Kıbrıs Türkü’nü, Lefkoşalı kardeşlerimizi eşiti olarak görmüyor. Adamızın zenginliğini ve iktidarı sizlerle paylaşmak istemiyor” dedi.

Peki Rum tarafının taviz ve toprakların dörtte birini istediğini dile getiren Tatar, “Yerleşik diye tanımladığı 1974 sonrası adamıza gelmiş, bu toprakları vatan bilmiş kardeşlerimizi adadan göndereceğiz diyor. Türkiye’nin garantörlüğü kalksın, Kıbrıs Türkü’nün huzuru ve güvenliği için burada bulunan Türk Ordusu adayı tamamen terk etsin istiyor. Ve bu zihniyet hiç değişmedi. Bu zihniyet değişmeden Kıbrıs Türk Halkının kabul edeceği bir çözümün olması mümkün mü? Federasyon dedikleri tüketilmiş, son kullanma tarihi çoktan geçmiş model budur kardeşlerim.

“Denktaş yerine gelirsek ambargoları kaldıracağız dediler başaramadılar”

Erhürman’ın destekleyenleri geçmişte göreve geldiğini ancak Kıbrıs sorununu çözemediğini ve ambargoları kaldıramadığını belirten Tatar, “Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş görüşmeci olduğu sürece Kıbrıs meselesi çözülemez dediler. Annan Planında geriye çekildi, Türk tarafı evet Rum tarafı hayır demesine rağmen Kıbrıs Türküne haksızlık yapılma devam edildi. Ambargolar kalkmadı. Talat, çözemeyince kendimi Sarayönünde asayım mı dedi” ifadelerini kullandı.

Tufan Erhürman’ın Kıbrıs Rum tarafının keyfi ve ırkçı uygulamaları nedeniyle karma evliliklerden dolayı hakları gasp edilen vatandaşları kandırmaya çalışarak oy avcılığı yaptığını belirten Tatar, “Cumhurbaşkanı görevine aday olan kişi Rum pasaportu vermeyi taahhüt ediyor. Bu seçim dönemine yalan şampiyonu olarak geçmiştir. Bu insanlarımız bu ırkçı Rum yönetimini önce Rum mahkemelerine vermiştir. Bu mahkemelerden çıkan olumsuz kararı da Rum yüksek mahkemesine götürmüştür. Rum yüksek mahkemesi bu insan hakları ihlalini görmezden gelerek reddetmiştir. Konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine çözülecektir” dedi.

Bu gerçekler ortadayken sen Rum’dan ne alacaksın? Diye soran Tatar, “Senin kendi milletvekillerin dahi bunun propaganda olduğunu söylerken insanlarımızı neden kandırmaya çalışıyorsun. Sen zamanında sayın Talat’ın hukuk ekibinde olan biriydin. Bu konuyu gündeme dahi getirmediniz. Şimdi kalktın tam seçim öncesi manipülasyonla duygu sömürüsüyle insanları kandırıp oy alacağını düşünüyorsun. ” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel, cumhurbaşkanlığı seçimine bir  gün kala yaptığı açıklamada, UBP seçmenine ve tüm Kıbrıs Türk halkına seslendi.

Üstel, seçimlerin bir kader oylaması olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bu seçimde oy kullanmak, devlete, egemenliğe, cumhuriyete ve geleceğe sahip çıkma sorumluluğudur. Her UBP’linin görevi sandığa gitmek ve devlete sahip çıkmaktır. Biz de bunu yapacağız. Kararımız nettir. Kararımız iki devlettir. Oyumuz Ersin Tatar’dır.”

“BİZ BU TOPRAKLARA OLAN BORCUMUZU DİRENEREK ÖDEDİK”

Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca ağır bedeller ödeyerek özgürlüğünü kazandığını belirten Üstel, şöyle devam etti:

“Sevgili kardeşlerim, değerli büyüklerim, kıymetli evlatlarım; Biz bu topraklarda özgürce yaşamak için çok ağır bedeller ödedik. Gün geldi, şehit düştük, can verdik. Gün geldi, evsiz kaldık, göç ettik ama diz çökmedik. Biz bu topraklara olan borcumuzu direnerek ödedik.”

“BU DEVLETİ BİZ KURDUK”

Üstel, Ulusal Birlik Partisi’nin bu mücadelenin siyasal omurgası olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

“Biz Ulusal Birlik Partisiyiz. Bu devleti biz kurduk. Bu devlete sahip çıkmaya yemin ettik. O yemin hâlâ yüreğimizdedir. O yemin hâlâ bu partiye can veren ruhtur.”

“ŞİMDİ BİRLİK OLMA ZAMANIDIR”

Birlik ve bütünlük çağrısı yapan Üstel, kişisel hesapların bir kenara bırakılması gerektiğini belirtti:

“Bizim kişisel beklentilerimiz, Kıbrıs Türkü’nün kaderi karşısında bir damla bile değildir. O yüzden şimdi kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara bırakma zamanıdır. Şimdi bir olma zamanıdır. Şimdi birlik olma zamanıdır. Şimdi yeminimize sahip çıkma zamanıdır. Şimdi oyumuzu kullanma ve oyunları bozma zamanıdır.”

“BU SEÇİM, BİR DÖNÜM NOKTASIDIR”

Seçimin sadece bir siyasi yarış değil, devletin geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Üstel, şu ifadeleri kullandı:

“Bu seçim, bir dönüm noktasıdır. Bu seçim, dünle gelecek arasında bir seçimdir. Bu seçim, partimize, davamıza sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, birlikte kurduğumuz devlete, cumhuriyete ve uğruna can verdiğimiz bu vatana sahip çıkma seçimidir. Bu seçim, egemenliğimize, bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, bayrağımıza, toprağımıza ve Anavatan Türkiye ile olan bağlarımıza sahip çıkma seçimidir.”

“BİZİM OYUMUZ İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMEDİR”

Üstel, UBP’nin vizyonunun net olduğunu belirterek şöyle dedi:

“Bizim oyumuz iki devletli çözümedir. Bizim oyumuz egemenliğedir. Bizim oyumuz düne değil, geleceğedir. Bizim oyumuz Ersin Tatar’adır. Ve bizim oyumuz, Türkiye ile omuz omuza yürümeyedir.”

“ZAFERİMİZ ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN”

Seçimlerde sandığa gitmenin devlet bilinciyle eşdeğer olduğunu vurgulayan Üstel, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“O yüzden sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız. Vereceğimiz her oy, Ulusal Birlik Partisi’nin onurudur. Seçimler demokrasinin bayramıdır. Ve bu bayram, halkımızın bayramı olacaktır. Zaferimiz şimdiden kutlu olsun.”

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili duyuru yayımladı.

YSK’dan yapılan açıklamada, oy verme süresinin saat 08.00’de başlayıp 18.00’de sona ereceği bildirildi.

5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 104. maddesi uyarınca, 19 Ekim 2025 Pazar günü saat 19.00’a kadar radyo, televizyon ve her türlü yayın organı tarafından seçim ve sonuçları ile ilgili haber, tahmin ve yorum yapılmasının yasak olduğu hatırlatıldı.

Açıklamada ayrıca, seçim günü sandık alanları içerisinde veya civarında herhangi bir kişi tarafından aday ya da siyasi parti ambleminin veya işaretinin taşınmasının yasak olduğu vurgulandı.

YSK, aday veya siyasi partilerin propagandasını çağrıştıran herhangi bir renk, giysi, emtia veya maske kullanılmasının da yasak olduğunu bildirdi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde propaganda süresinin yarın saat 18.00’de sona ereceğini hatırlattı.

Kurul, yasağa uymayanlar hakkında toplatma, kapatma ve erişim engelleme dahil her türlü yasal tedbirin uygulanacağı uyarısında bulundu.

YSK’nın 17 numaralı duyurusunda, 5/1976 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 65(2) ve 68(1) maddeleri uyarınca, siyasal partiler ile bağımsız adayların yürüttüğü propaganda faaliyetlerinin belirtilen tarih ve saatte biteceği belirtildi.

Duyuruda, yarın saat 18.00’den sonra propaganda ve propaganda niteliğindeki yayınların yapılmasının yasak olduğu vurgulanarak, yasağın sosyal medya ve internet ortamını da kapsadığı, haber sitelerindeki banner ve benzeri içeriklerin bu saatten itibaren kaldırılması gerektiği hatırlatıldı.

YSK açıklamasında ayrıca, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 187’nci maddesine atıfta bulunularak, oy verme gününden önceki gün saat 18.00’den sonra ve oy verme gününde genel veya halka açık yerlerde seçim propagandası yapan, bu amaçla yayınlarda bulunan, seçimin düzenini bozabilecek veya oy verme serbestliğini etkileyebilecek nitelikte söz, yazı ya da başka yollarla propaganda yapan veya asılsız söylenti yayan kişilerin, altı aya kadar hapis cezasına çarptırılabileceği ifade edildi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam