Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanı Tatar: Biz egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve devletimiz için varız

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs İlim Üniversitesi’nde “Kıbrıs’ın Dünü ve Bugünü” konulu bir konferans verdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta bütün süreçlerin aşama aşama yaşandığını belirterek, Kıbrıs Türk halkının bu adada çok acılar çektiğini, göç yaşadığını ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığını dile getirdi.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıs Türklerinin özgürlüğüne kavuştuğunu ve bundan sonra Kıbrıs’ta barış ve huzurun teminatının temellerinin atıldığını ifade eden Tatar, “Hiçbir zaman umudumu kaybetmedim” diyerek, hep Anadolu’ya ve Toroslara baktığını söyledi.
Tatar; “Sırf bir şeyler elde etmek için Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmayı bile kabul eden ve Türklüğe yapılacak en büyük haksızlığın altına imzasını koymaya razı olanlar, bizim tarihten gelen hakkımızı ve Anadolu ile aramızdaki bağları kopartıp bizi karanlığa doğru sürüklemek isterken biz, buna izin vermedik” dedi.

Tatar, Kıbrıs Türk halkının herkesin sahip olmak istediği bir coğrafyada yaşadığını ve her türlü zenginliğiyle Kıbrıs Adası’nın konumunun çok önemli olduğunu vurguladı.

Osmanlı döneminde ilk olarak Vakıflar İdaresi’nin kurulduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Tatar, 307 sene Kıbrıs’ın kesintisiz olarak Osmanlı tarafından yönetildiğini belirtti.

Lozan Antlaşması’na da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, bu çerçevede 1960 antlaşmalarına Türkiye’nin garantör olarak şahitlik ettiğini ve İngiliz sömürge yönetiminde Rumların, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak istediğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı’na Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ demesine rağmen, hukuksuzluk yapılarak Güney Kıbrıs’ın tek başına AB’ye alındığını söyledi.

Rum-Yunan ikilisinin isteğinin, Türk askerinin adadan çekilmesi ve Türkiye’nin garantörlüğünün ortadan kalkması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar; adada barış ve huzur içinde yaşayabilmek için güvenliğimizin sağlanmasının çok önemli olduğunu ve Rum-Yunan ikilisinin oyununa gelmeyeceğimizi vurguladı.

Yıllardan sonra Maraş’ın açıldığını anımsatan Tatar, bunun şu anda savunulan iki devletli çözüm önerisini pekiştiren bir gelişme olduğuna da değindi.

Maraş açılımının Kıbrıs Türkü’ne özgüven kazandırdığını ve Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte hareket edildiğini söyleyen Tatar, pandemiye rağmen birçok insanın ziyaret ettiği Maraş’ın açılımıyla turizmin gelişmesine olanak sağlandığının altını çizdi.

“Bizim şu andaki en büyük hedefimiz, KKTC’yi güçlendirmek ve geliştirmektir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, bundan geriye dönüşün olmadığını belirterek, federal temelde bir antlaşmanın mümkün olmadığını bütün dünyaya anlattıklarını belirtti.

Tatar, “Biz egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve devletimiz için varız. Bu durumda KKTC’nin ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak şekilde bir düzenleme yapılması gerekir. Kıbrıslı diye bir millet yoktur. Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır” dedi.

Kıbrıs’ın eski dönemlerde cevher niteliğinde bir ada olduğunu da anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, İngiliz sömürge yönetiminde Rumların, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak istediğini söyledi.

Kıbrıslı Türkleri adadan göç ettirmek için Rum ve Yunanlıların her şeyi yaptığını aktaran Cumhurbaşkanı, TMT’nin kurulmasıyla verilen mücadeleye işaret etti.

Bütün bu zor şartlarda Kıbrıs Türk halkının direnişinin, büyük bir fedakârlık olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türkü’nün, Kıbrıs’ta yaşayan Rumlar kadar egemen olduğunu belirtti.

Buradaki devletin daha meşru olduğunu söyleyen Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki halka ait olduğunu ifade etti.
“Anavatan Türkiye’nin ülkemize çok büyük yatırımları vardır. Eğer bir halk var ise kendi geleceğini de tayin etme hakkına sahiptir. Egemenlik ve eşitlik temelinde bir antlaşmanın olabilmesi için var gücümüzle mücadele edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, yan yana yaşayan iki ayrı devletin egemen eşitliğine dayalı bir süreçle antlaşmaya gidileceğini vurguladı ve önemli olanın barış olduğunu söyledi.

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam