Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiliz gazetecileri kabul etti

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İngiltere merkezli “Kuzey Kıbrıs İçin Özgürlük ve Adalet” kampanyası organizasyonuyla, ülkeyi ziyaret eden İngiliz gazetecilerden oluşan bir heyeti kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre kabulde, The Telegraph gazetecisi Madeline Grant, GB News yapımcısı Maria Murphy, The Critic’in yardımcı editörü Graham Stewart ve gazeteciler Rebecca Banovic ve Georgia Gilholy yer aldı. Kabulde ayrıca, kampanya eş başkanı Çetin Ramadan ile Meclis Üyesi İlkay Kay ve Cumhurbaşkanı Diplomasi ve Uluslararası İlişkiler Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal ile Cumhurbaşkanı Dışişleri Basın Sorumlusu Kerem Haser de hazır bulundu.

Cumhurbaşkanı Tatar kabulde yaptığı konuşmada, uluslararası toplumun Kıbrıs sorununu yeniden gözden geçirmesi ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını, egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü yeniden teyit etmesinin zamanının geldiğini belirtti.

Tatar: “Uluslararası toplum taahhütlerini yerine getirmedi”

Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümün Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkı için gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüm temeli sağlayacağını anlatan Tatar, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Yarım asırdan fazla bir süredir federal temelde yürütülen müzakereler defalarca denendi ve tükendi. Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs’ta bir çözümü iyi niyetle destekledi, Kıbrıs Rum tarafı ise Nisan 2004’te ayrı ayrı düzenlenen eş zamanlı referandumlarda yüzde 76 oranında planı reddetti, Kıbrıslı Türkler tarafından yüzde 65 oranında kabul edildi. Bu sonuca rağmen, Kıbrıs Rum tarafı AB’ye üye olarak kabul edildi, Kıbrıs Türk halkı ise dışarıda bırakıldı. Uluslararası toplumun izolasyonu sona erdirme, direkt uçuşlar ve direkt ticaret başlatma taahhütlerine rağmen, bunlar yerine getirilmedi.

Gençlerimiz birçok spor organizasyonunda kendi kimlikleriyle oynayamıyor. Sporcularımız bu turnuvalara diğer ülkelerin milli takımları aracılığıyla katılmak zorunda. İnsanlık dışı izolasyon, bireysel ve toplumsal olarak insan haklarımızın ihlalidir. Annan Planı sırasında iktidarda olan yeni İşçi Partisi Hükümetinin Kıbrıs sorununa ve Kıbrıs Türk halkı ile ilişkilere yeni ve taze bir bakış açısı getirebilmesini umuyorum.”

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs adasının üç büyük kıtanın kesiştiği noktada yer alması ve Türkiye’ye sadece 40 mil uzaklıkta bulunması nedeniyle jeostratejik öneme sahip olduğunu kaydetti.

Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılamamasının nedeninin, Kıbrıs Rum tarafının, Türk Kıbrıs tarafıyla eşitlik temelinde yönetimi ve kaynakları paylaşma konusunda teşvik eksikliği olduğunu dile getiren Tatar, bunun 2017’de Crans-Montana’da düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan zirvede son kez gösterildiğini söyledi.

Tatar, Annan Planı döneminde görevde olan eski İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’un bugün Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümün Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için gerçekçi ve sürdürülebilir bir temel olduğunu savunduğuna dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Tatar, gazetecilere ve “Kuzey Kıbrıs İçin Özgürlük ve Adalet Kampanyası”na ziyaret için teşekkür etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

(original_title)

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Sıla Usar İncirli, Meclis Genel Kurulu’ndan BRT canlı yayınına katılarak önemli açıklamalarda bulundu. Hükümetin ülkeyi 26 milyar TL açık ve devasa bir faiz yüküyle 2026 yılına soktuğunu belirten İncirli, “Bu bütçe, halkın ilaçsız, çocukların okulsuz, yolların bakımsız kalacağının belgesidir. Bütçe görüşmeleri biter bitmez sivil toplumla birlikte erken seçim için sokağa ineceğiz” dedi.

“YOLSUZLUK AYYUKA ÇIKTI, HÜKÜMETİN KALMASI ÜLKEYE ZARAR”

2026 bütçesinin bir “yokluk bütçesi” olduğunu vurgulayan İncirli, “Hükümet durmadan borçlandı, şimdi faiz yükü halkın sırtına biniyor. Bu bütçe hizmetin aksaması demektir; hastanede ilaç, okulda sınıf, yolda asfalt olmaması demektir. Halk bu yükü daha fazla taşıyamaz” ifadelerini kullandı.

Ülkede yolsuzluk, rüşvet ve yozlaşmanın artık saklanamaz boyutlara ulaştığını belirten CTP Lideri, “Bir ülke nasıl batar? Yolsuzluk varsa, kaynaklar har vurup harman savrulursa batar. Bu hükümetin kaldığı her gün kurumlarımıza ve kaynaklarımıza zarar veriyor. Bir gün bile fazla kalmamalılar” dedi.

“BAKANLAR DEĞİŞSE NE YAZAR? ZİHNİYET DEĞİŞMELİ!”

Hükümet değişikliği veya kabine revizyonu söylentilerine de değinen İncirli, net konuştu: “İstedikleri bakanı alıp yerine başkasını koysunlar; zihniyet değişmediği sürece hiçbir şey düzelmez. Revizyon değil, topyekün değişim şart. Hükümet kendi özel ajandasını yürütüyor, halkın derdiyle ilgilenmiyor.”

“BÜTÇE SONRASI SEFERBERLİK: 2026’NIN İLK ÇEYREĞİNDE SEÇİM!”

Bütçe görüşmelerinin tamamlanmasının ardından muhalefet dozunu artıracaklarını açıklayan İncirli, “Meclis’teki güçlü muhalefetimizi sokağa taşıyacağız. Sendikalar, sivil toplum örgütleri ve ekonomik örgütlerle temas ederek, erken seçim talebini toplumsal bir dalgaya dönüştüreceğiz. Hedefimiz 2026’nın ilk çeyreğinde halkı sandığa götürmektir” dedi.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

(original_title)

Published

on

By

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Erkut Uluçam, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarımında iki yıl önce narenciyede başlayan böcek krizinin, bugün hayvancılıkta şap hastalığı ile devam ettiğini kaydetti.

Ülkeye gelen her türlü bitkisel materyal için karantina kapsamında laboratuvar testlerinin yapılması gerektiğini ifade eden Uluçam, “Bu güne kadar yapıldı mı? Yapılıyor mu? Yapılacak mı?” sorularını yöneltti.

Avrupa Birliği’nin, kamu kurumlarının Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında Tarım Bakanlığına bitki sağlığı ve karantina laboratuvarı için çeşitli laboratuvar ekipmanları hibe ettiğini anımsatan Uluçam, proje kapsamında Tarım Bakanlığının bu laboratuvarın kurulacağı bir bina yapmayı taahhüt ettiğini belirtti. Küçük Kaymaklı’da binanın yapılacağı yerin Tarım Bakanlığına tahsis edildiğini ancak sonuçta “sıfıra sıfır, elde var sıfır” noktasına gelindiğini ifade etti.

Şap hastalığına da değinen Uluçam, hastalığın Türkiye’de aylar öncesinden hızla yayılmaya başladığını, bu nedenle Türkiye’den ithal edilen sap ve samanın ithalatının birkaç aydır durdurulduğunu kaydetti. Sadece silaj benzeri ürünlerin ithalatına izin verildiğini ancak bu ürünlerin ve bunları taşıyan tırların ülkeye girişinde herhangi bir dezenfeksiyon yapılmadığını belirten Uluçam, şap hastalığının ülkeye olası girişini önlemek için herhangi bir ön tedbir alınmadığını savundu.

Uluçam, yıllar önce şap hastalığı ile ilgili olarak Hayvan Sağlığı Yasası altında yürürlüğe giren ve 70 sayfalık bir tüzük olan “Şap Hastalığının Kontrolü İçin Uyulması Gereken Kurallar Tüzüğü”nün bugünler için hazırlandığını hatırlattı. Ayrıca 2001 yılında Bakanlar Kurulu’nun, İngiltere’de ortaya çıkan şap hastalığı nedeniyle alınacak önlemleri onayladığını belirten Uluçam, bu karar doğrultusunda markalı ürünler hariç et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinin yolcu beraberinde, kişisel kullanım dahil olmak üzere, KKTC’ye ithalatının ikinci bir karara kadar yasaklandığını, söz konusu kararın 2005 yılında yürürlükten kaldırıldığını aktardı.

Türkiye’de yıllardır yürürlükte olan karantina uygulamaları kapsamında ikinci el tarım aleti ithalatında Bitki Sağlık Sertifikası (Phytosanitary Certificate) zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Uluçam, bu belgenin makinenin belirli zararlılardan ari olduğunu ve ithalatçı ülkenin karantina düzenlemelerine uygunluğunu gösterdiğini kaydetti. Uluçam, “Bizim bu durumdan haberimiz var mı?” diye sordu.

Şap virüsünün bulaştığı ürünlerde hayatta kalma sürelerine de dikkat çeken Uluçam, virüsün sığır derisi ve kıllarda 4 hafta, sütte 9 gün, ayakkabılarda 3 ay, sıvı hayvan dışkısında 6 ay, samanda 3 ay, toprakta 4 hafta, kuru otlar ve danelerde 5 ay, idrarda 40 gün ve sineklerde 70 gün hastalık yapma gücünü koruduğunu belirtti.

Virüsün bulaşma yollarının; hasta hayvanların salya, sümük, süt, dışkı ve idrarları, ölü hayvanların kadavraları, kesilmiş etler, virüs taşıyıcı hayvanların sağlıklı hayvanlarla teması, hayvan bakıcıları, virüs bulaşık kamyonlar, hastalık çıkan ahırlardan hayvan alım satımı yapan kişiler, aşılama veya tedavi için ahırlara girip çıkan kişilerin elbise ve çizmeleri ile ahırlara girip çıkan kuşlar, kümes hayvanları ve kemirgenler olduğunu aktardı.

Olası bir genel salgında hayvancılık sektöründeki maddi kaybın telafi ve tazmin edilemeyecek kadar büyük olacağını vurgulayan Uluçam, “Umarız bu kötü durum gerçekleşmez” ifadelerini kullandı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

(original_title)

Published

on

By

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda, Anahat Holding çatısı altındaki şirketlere “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Yasa dışı bahis” ve “Suç gelirlerinin aklanması” suçlamalarıyla düzenlenen operasyon kapsamında sunucu Okan Karacan gözaltına alındı.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu tarafından, “7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçlarından soruşturma yürütüldüğü belirtildi.

Açıklamada, MASAK raporuna göre, şüpheli Berkin Kaya’nın hesap hareketleri incelendiğinde çok sayıda ve yüksek tutarlı nakit yatırma ve çekme işlemlerinin bulunduğu, nakit işlemlerinin kaynağının anlaşılamadığı, Kaya’nın SWIFT işlemlerinin yoğun olduğu ve yurt dışındaki bazı şirketlere yüklü miktarda para transferleri gerçekleştirdiği aktarıldı.

Şüphelinin ortağı olduğu firmalar incelendiğinde, bu ölçekte para transferlerini açıklayabilecek yeterli sermaye yapısı veya ticari faaliyetinin tespit edilemediği, hesaplarının yasa dışı bahis ve dolandırıcılık organizasyonlarında kullanıldığına ilişkin çok sayıda istihbarat bulunduğu ifade edilen açıklamada, hesaplarda dolaşan yüklü miktarların kaynağının da açıklanamadığı, bu hesapların yasa dışı bir organizasyonda kullanılıyor olabileceğinin değerlendirildiği kaydedildi.

İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla GAİN Medya A.Ş. ve bağlı şirketler ile Anahat Holding A.Ş. başta olmak üzere toplam yedi şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanmasına karar verildi. Berkin Kaya, Barbaros Reşat Gülcan ve Selahattin Aydın gözaltına alındı.


Devamını Oku

Trending

Reklam