Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, egemen bir devlet olarak tanınmalıdır”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, egemen bir devlet olarak tanınması gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenliğinin tanınması durumunda, ayrı bir devlet statüsü kazanılacağı ve Avrupa Birliği çatısı altında da iki devletin yan yana yaşayabilmesinin mümkün olduğunu belirtti.

Kalıcı, adil ve sürdürülebilir bir anlaşma için, anlaşmada Kıbrıs Türk halkının kendi kimliği ve devletiyle yer alması gerektiğini de ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu kapsamda Türkiye ile garantörlük antlaşmasının devam edeceğini ve Türk askerinin güvenliği sağlaması adına adadaki varlığını devam ettireceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Postası TV’de yayınlanan “Sabah Postası” programına katılarak, değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Tatar, yeni bir siyaset ortaya koyduklarını ifade ederek, Kıbrıs Türklerinin egemenlik hakkının artık tüm dünya tarafından bilindiğini ve bu yönde yeni bir statü kazanıldığını söyleyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen bir devlet olarak tanınması gerektiğini ve Türkiye ile iş birliğinin devam etmesinin önemini vurguladı.

AB sürecinde dinamiklerin ve parametrelerin değiştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, iki devletli yapının savunulduğunu ancak buna karşı çıkanların olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyesi olmaması nedeniyle “sıfır asker, sıfır garanti” denmeye başlandığını ancak bunun garantörlüğün ortadan kaldırılması anlamına geldiğini vurgulayarak, tüm bunları, yeni siyasetle tekrardan değerlendirerek, Kıbrıs Türk halkı adına taleplerini o yönde ifade ettiklerini belirtti.

Kalıcı, adil ve sürdürülebilir bir antlaşma için, bu anlaşmada Kıbrıs Türk halkının kendi kimliği, devletiyle yer alması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu kapsamda Türkiye ile garantörlük antlaşmasının devam edeceğini ve Türk askerinin güvenliği sağlaması adına adadaki varlığını devam ettireceğini ifade etti.

-“Avrupa Birliği Kıbrıs’a önem veriyorsa, Kıbrıs’ın kuzeyine de ayni hassasiyeti sağlaması gerekir”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenliğinin tanınması durumunda, ayrı bir devlet statüsü kazanılacağı ve Avrupa Birliği çatısı altında da iki devletin yan yana yaşayabilmesinin mümkün olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Avrupa Birliği Kıbrıs’a önem veriyorsa, Kıbrıs’ın kuzeyine de ayni hassasiyeti sağlaması gerekir. Su kaynakları, elektrik konularında Türkiye’nin desteği ile çok önemli çalışmalar yapılabilir ve iş birliği sağlanabilir.”

Cenevre’de yapılacak toplantıda bu konulara ek olarak, kapılar konusunu da gündeme getireceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, toplam 9 kapı açıldığını ve bunların Türk tarafının iyi niyetiyle açıldığını belirtti.

Metehan kapısında çok sıkışıklık olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, bunun rahatlatılması adına Haspolat Kapısı’nın açılmasını önceden önerdiğini ifade etti. Kıbrıs Rum tarafının, transit geçişler konusunda öneri sunduğunu ama onların geçiş kapısı olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, her iki halkın yararına olacak şekilde ikinci öneri olarak Akıncılar Kapısı’nı da yaptıklarını ifade etti.

Yılda 8 milyon geçiş olduğunu ve bu rakamın artarak devam ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, halkın yararına olacak önerilere rağmen bu konuda bir cevap alınmadığını belirtti.

Cenevre’deki görüşmede, tutuklamalar konusuna da değineceğini belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ın Kuzeyinde bir devlet ve bir otorite olduğunu ve Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla sorunlara çözüm üretildiğini vurguladı.

-“Kuzey Kıbrıs’ta meşru bir otorite var ve bunun tanınması gerek”

Rum tarafının tutuklama politikasının doğru olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu tutumların, vicdan ve etik değerlere faydası olmadığı gibi Kıbrıs meselesinin ruhuna da aykırı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar, ayrıca Kuzey Kıbrıs’ta meşru bir otorite olduğunu ve bunun tanınması gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yıllardır federasyon görüşmeleri yapıldığını ve zaman kaybedildiğini, artık dünyanın değişen şartlarında egemenliğin öneminin daha da iyi anlaşıldığını söyledi.

İsviçre’nin kanton yönetim biçimine atıfta bulunanlara yönelik ise Cumhurbaşkanı Tatar, bölgenin en güçlü ülkesi garantör ülke Anavatan Türkiye’nin tarihten gelen hakları olduğunu ve Avrupa Birliği çatısı altında kanton yönetim biçiminin Türkiye Cumhuriyeti’nin adadan çekilmesi anlamına geldiğini söyledi.

“İki devletli çözümde, kuzeydeki bağımsız Türk devleti, her zaman Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini sürdürecek, garantörlüğünü koruyacak, Türkiye’nin kendi güvenliği ve Kıbrıs Türk halkının esenliği ve huzuru için Türk askerinin varlığını devam ettirecektir.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin büyük bir güç olduğunu ve güçlü bağlantılarının, Kıbrıs Türk Halkı’nı daha iyi bir geleceğe taşıyacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, iki devletli bir anlaşmada, mülkiyet konusunda Taşınmaz Mal Komisyonu’nun varlığını koruyacağını, egemen devletin bu noktada karar vereceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar şöyle devam etti

“Bizim onayımız olmadan petrol anlaşması yapıyorlar. Başka ülkelerle askeri anlaşmalar yapıyorlar. Tüm bunlar Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına aykırıdır. Oradaki devlet Kıbrıs Cumhuriyeti değil, Kıbrıs Cumhuriyeti başka bir devlete evrildi ve dünya onu tanımaya devam ediyor.”

Artık federasyon görüşmelerinin tükendiğini, dünyada farklı gelişmelerin olduğunu ve iki devletli siyasetin Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs meselesini biz dünyaya tekrar anlattık. Sn. Erdoğan politikamızın arkasında durdu ve BM’de üç defa KKTC’nin tanınması ve Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargoların kalkması için dünyaya çağrı yaptı. Azerbaycan’a gittik. Türk Devletleri Teşkilatı’na girdik. Orada da münasebetlerimiz oldu. Zorluklar olabilir ama bugün kendi bayrağımızla her bakanlık, kurum ve kuruluşlar düzeyinde davetler alıyoruz. Bunlar statümüzü yükseltiyor” dedi.

Cenevre’de gerçekleşecek toplantının da statü bakımından önemli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderle sosyal buluşmaya hazır olduğunu ancak Crans Montana’da bırakılan yerden devam edilmesi ve federasyon görüşmeleri için yapılan baskıları kabul etmediğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin de yapılacak görüşmelerde olması gerektiğini Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’a önerdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Eşit diyorsunuz ama eşitlik yok. Ben uçağa binip gidemiyorum. Benimle görüşmüyorlar. Beni tanımadıklarını açıkça söylüyorlar. Peki nasıl masada denge bulacağız? Anavatan Türkiye de masaya gelirse denge bulunur dedim” diye konuştu.

-“Ortak zeminin olmadığı yerde resmi müzakere olmaz”

BM raporunda ortak zeminin olmadığının kayda geçmesinin önemli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Ortak zeminin olmadığı yerde resmi müzakere olmaz” dedi. Daha önce federasyon görüşmelerinde Kıbrıs Türk tarafının ezik ve bir anlaşmaya muhtaç tavrının olduğunu ancak dik durmak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “Arkamızda Türkiye Cumhuriyeti var” şeklinde konuştu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki statüsünün arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, ülkede gelecek olduğu için yatırımların arttığını kaydetti.

-“Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olacağım…”

Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “İki devletli çözüm siyasetini savunan ve Türkiye ile iyi ilişkiler kurulmasını isteyen kişilerin desteğini bekliyorum. Alacağım destek önemli. Temsil ettiğim siyasi duruşum, Türkiye ile yurt dışı temaslarım ve ortaya koyduğum iki devletli çözüm siyasetinin kökleşmesi ve kurumsallaşması ortadadır. Türkiye ile yarattığımız iyi ilişkilerden dolayı ülkeye gelen öğrenci, turist ve iş insanı artmıştır” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Girne’nin sembol isimlerinden Ahmet Bilgili’nin ikinci kitabı tanıtıldı

Published

on

By

Ahmet Bilgili,42 yaşında… Konuşamıyor, yürüyemiyor, ellerini kısıtlı kullanabiliyor ama bu şartlarda yaşamını sürdürürken, hayattan asla geri kalmıyor…

Ahmet Bilgili, engellerin , engelleyemediği özel gereksinimli bir birey…

Okumayı, araştırmayı, satranç oynamayı çok seven Ahmet Bilgili, her zaman gündemi takip eden ülkede yayınlanan gazetelerde yazıları, birçok programa yorumlarıyla da katkı yapıyor.

Ahmet Bilgiliye , seçim zamanlarında, vatandaşlık görevini yerine getirirken, Girne sokaklarında elektrikli arabasıyla dolaşırken ya da fanatik taraftarı olduğu Doğan Türk Birliği’nin maçlarında rastlamak mümkün.

Girne’nin sembol isimlerinden olan Ahmet Bilgili ikinci kitabı olan “Siz(İN) Hiç…” adlı kitabının tanıtımını yaptı.

2016 yılında ,otobiyografi çalışması olan “Gemicik”i yayımlayan Ahmet Bilgili, ikinci kitabı, “Siz(İN )Hiç…’de dünyadaki ve ülkedeki güncel olayları kendi bakış açısıyla yorumluyor.

“Siz(İN )Hiç…’kitabının tanıtım etkinliği , Cheshire Home Girne Rehabilitasyon Merkezi’nde yer aldı.

Rehabilitasyon Merkezi Başkanı Mehmet Metin Şenova, Ahmet Bilgili’nin , üretken, kendini her zaman geliştiren, çok değerli bir birey ve yazar olduğunu belirtti.

Cheshire Home Girne Rehabilitasyon Merkezi İdari Amiri Filiz Zihni de Ahmet Bilgili’nin hazırladığı teşekkür konuşmasını ve Ahmet Bilgili’nin kardeşleri Doktor Özlem Bilgili ve Hasancan Bilgili’nin, kitap için kaleme aldıkları “Sessiz Çığlık” başlıklı yazıyı okudu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis’te çam kese böceği ve sigorta şirketleri konuşuldu

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’ndaki güncel konuşmalarda, ülke gündemindeki çeşitli konular irdelendi. Konuşmalarda, çam kese böceği ile mücadele ve sigorta şirketinde yaşanan sıkıntılar tartışıldı.
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş ile Maliye Bakanı Özdemir Berova, milletvekillerinin kürsüye taşıdığı konulara yanıt verdi.

CTP Gazimağusa Milletvekili Erkut Şahali, çam kese böceklerine ilişkin yaptığı konuşmada, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın çam kese böceklerine ilişkin mücadelesini eleştirdi, bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadığını savundu.

Bakanlık sayfasında 26 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan ve havadan ilaçlama mücadelesinin başlatıldığını duyuran açıklamayı anımsatan Şahali, bu mücadelenin kaynağının bir yıl önce kendisinin bakan olduğu dönemde konulduğunu kaydetti; daha sonra geçirilen bütçelere mücadele için kaynak konulmayarak zincirin koparıldığını öne sürdü.

Şahali, ülkenin orman varlığı göz önüne alındığında her yıl 6,2 milyon euro karşılığı bir bütçenin mücadele için ayrılması gerektiğini belirterek, 2015 yılından beri ayrılan bir milyon euro’luk ödeneğin sadece yüzde 20’lik bölümünün kontrol ve ıslah etmesine yetecek bir bütçe olduğunu savundu.

“Tüm orman varlığımız çam kese böceği tehdidi altındadır.” diyen Şahali, Güney Kıbrıs’ın Kuzey’de olduğu gibi etkin bir mücadeleye zamanında başlamamış olmasının da bir tehdit oluşturduğunu söyledi.

Ülkede bozuluyor olduğunu gözlemlediği ormanlık bölgelere örnekler veren Şahali; bu alanların böceklerden dolayı bugün gri renkte olduğunu, ilerleyen zamanda ise kahverengi renge dönerek geri dönülemez aşamaya gelineceğini ifade etti.

Şahali, nitelikli insan kaynağı yoksunluğunun ülkede birçok alanda soruna neden olduğunu ancak Orman Dairesi’nde son derece nitelikli insan kaynağı ve nitelikli araç envanteri bulunduğunu kaydetti. Şahali, “tüm bunlara rağmen 6 yıldır Daire’nin görevini yerine getirememesinin nedeninin siyasi vizyon olduğunu savundu; “Havadan mücadele için bütçe ayrılmamışsa, müdür ve personel ne yapsın?” diye sordu.

Kendi çabalarıyla bölgesinde böceklere karşı yürüttüğü mücadeleyi aktaran Milletvekili Şahali, yerel yönetimlere liderlik edilerek, bölgelerde de mücadelenin yapılabileceğini kaydetti.

“Çam kese böceği mücadelesi artık bu ülkede bir yalana dönüşmüştür.” diyen Şahali, orman varlığına dair en ufak bir kaygının duyulmadığını ileri sürdü.

– Çavuş

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, CTP Milletvekili Şahali’nin ardından söz alarak, Şahali’yi yürütülen çalışmaları takip etmemekle eleştirdi.

Çavuş, yukardan biyolojik ilaçlamanın bir mücadele yöntemi olduğunu, ancak bunun tek yöntem olmadığını, mücadelenin sadece bir bacağını oluşturduğunu kaydetti. Çavuş, bin hektardan büyük alanların havadan ilaçlanmasının Avrupa Birliği tarafından yasaklandığına dikkat çekti. Diğer dört mücadele yönteminin yürütülmekte olduğunu vurgulayan Çavuş, “Tarım vizyonumuz ortadadır.” dedi.

Ormanları tehdit eden faktörlerin sadece böcekler olmadığına dikkat çeken Çavuş, önceki hükümetler dönemlerinde açılmayan orman yollarını örnek gösterdi, bu konuda kendi yaptıkları çalışmalara değindi. Çavuş, envanter sıkıntılarına rağmen yol açma ve genişletme çalışmalarını yürüten Daire personeline teşekkürlerini sundu.

Esas mücadelenin iklim krizine karşı olması gerektiğini de kaydeden Çavuş, “En büyük sorun düzensiz yağışlar, artan sıcaklık ve kuraklık süresinin uzamasıdır.” diye konuştu.

Bakan Çavuş, “Elimizden geldiği kadar sadece çam kese böceğiyle ilgili değil, orman varlığımızın artırılması, yanan alanlarımızın yeniden canlandırılması için çalışıyoruz.” diyerek, geçen yılın en az yangın olan ve en hızlı yangınlara müdahale edilen yıl olduğuna işaret etti. Çavuş, koordinasyonun önemine vurgu yaparak; katkı koyan tüm kurumlara teşekkürlerini iletti.

Çavuş, Milletvekili Şahali’yi sadece “çam kese böceğine odaklanarak, diğer alanlara katkı koymamakla” eleştirdi”

– Şahiner

CTP Lefke Milletvekili Salahi Şahiner, sigorta şirketleri ve sigorta sektöründe yaşanan sıkıntılara ilişkin bir konuşma yaparak, geçen haftalarda gündemde büyük yer bulan bu konuya ilişkin hükümet tarafından bir adım atılmadığını savundu.

Sigorta sektörünün çok önemli bir sektör olduğunu, güçlendirilmesi gerektiğini kaydeden Şahiner, son yıllarda açılan bazı sigorta şirketlerinin “faaliyetlerini” eleştirdi. Şahiner, “Başbakan’ın hukuk danışmanının da bir sigorta şirketine ortak olduğunu” öne sürerek, yeni kurulan sigorta şirketlerinin devlet ihalelerini almakla ilgili hedefleri olduğu yönünde iddialara yer verdi. Şahiner, bunun takipçisi olacağını kaydetti.

Yeni açılan sigorta şirketlerinin, bunun yanında, “poliçeleri kendilerinden kesmeleri halinde acentelere komisyon” ya da “bir yıl sonra ödeme” gibi tekliflerde bulunduğunu ileri süren Şahiner, “paravan şirketler” iddiasında bulundu.

Sigorta sektörüne ilişkin alınan kararların sektörü bataklığa sürüklediğini savunan Şahiner, sigorta şirketleriyle ilgili Meclis’e gönderilen yeni yasa tasarısının sektörün sorunlarına çözüm olmayacağını savundu, yasaların “ham olarak” Meclis’e gönderilmesini de eleştirdi.

Reasürans şirketlerine de değinen Şahiner, reasürans şirketlerine izin verilirken hükümetin “reasürans”ın ne olduğunu bilmediğini iddia etti, bu şirketlerin neler yaptığını anlattı.

Dünyada faaliyet gösteren reasürans şirketlerinin finansal büyüklüklerini paylaşan Şahiner, ülkedeki reasürans şirketlerinin finansal büyüklüğünün yeterli olmadığını, bu şirketlerin “risk satın alacak, ya da olumsuz durumda maddi ziyanı ödeyecek kapasitesi olmadığını” savundu.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, “Deprem bağıra bağıra geliyor.” diyerek, zorunlu deprem sigortasının ya da son zamanlarda yaşandığı gibi dondurucu soğuklardan dolayı zarar gören tarımsal arazilere ilişkin sigortaların ele alınması gerektiğini belirtti; Şahiner, “yaşanan rezilliklerden” dolayı bunların tartışılamadığını ileri sürdü.

Güney’de 1 milyara yakın poliçe kesildiğini ve 30’un altında sigorta şirketi olduğunu, Kuzey’de onda biri kadar poliçe kesilmesine rağmen 45 sigorta şirketinin olduğunu söyleyen Şahiner, diğer ülkelerden de örnekler vererek sigorta şirketlerinin nüfusa olan oranlarına dikkat çekti.
Sigorta acentelerinin de önemine dikkat çeken Şahiner, bu acenteleri ve sağladıkları istihdama da hassasiyet gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Şahiner, Sigorta Garanti Fonu’na da değinerek fonun büyük önem arz ettiğini belirtti ve “Sigorta Garanti Fonu’ndaki paraya bütçe açığının kapatılması için çökmeye çalışıldığını” savundu.

Bu sorunun topyekûn hükümetin sorunu olduğunu söyleyen Şahiner, sorunların çözülmesi çağrısında bulundu, bunun “sin da gulle geçsin” pozisyonunda olunamayacak bir durum olduğunu ifade etti.

CTP Lefkoşa Milletvekili Ürün Solyalı ise konuşmasında, çalıntı araçlarla ilgili devletin çalışmalarının yasal maddesine ve yeni kurulan sigorta şirketlerinin Resmi Gazete’de yayımlanmamasına ilişkin sorularına yanıt alamadıklarını söyledi.

Solyalı, sigorta şirketlerine yönelik “ön izinlerin durdurulduğuna” dair duyurunun altından yeni bir ön izin verildiği iddiasını da paylaştı.

Yönetimin devlet tarafından atandığı, kamu iştiraki niteliği taşıyan sigorta şirketleri hakkında konuşan Solyalı, bunlardan biri olan Kıbrıs Sigorta’nın 7 bin 53’üncü sırada zarar gösterdiğine dikkat çekti; burada ciddi bir sorun olduğunu kaydetti. Solyalı “Kıbrıs Sigorta’da neden bazı faaliyetlerin sorgulanmayarak, iptal edilemediğini” sordu.

Solyalı, kamu kurumlara yapılan atamalarda liyakatsizlikten dolayı birçok maddi zararın doğduğunu da savundu.

Söz konusu şirketin yatırım yapamayacağı alanlarda da yatırım yaptığına yönelik iddialar olduğunu kaydeden Solyalı, gerekli denetim ve yaptırım çağrısında bulundu.

Solyalı, yönetim kurullarına “huzur hakkı ödeneği”nin de yasal düzenlemelerle belirlenmesinin önemine dikkat çekerek, “Kıbrıs Sigorta Yönetim Kurulu üyelerine ödenen ciddi miktarlar olduğu” yönündeki ihbarları da paylaştı. Bu konulara cevap talep eden Solyalı, durum böyleyse “görevden alınmaya kadar adımların” hemen atılması gerektiğini kaydetti.

– Bakan Berova
Meclis’te daha sonra Maliye Bakanı Berova kürsüye çıkarak, Milletvekilleri Şahiner ve Solyalı’nın sigorta şirketlerine yönelik konuşmalarına yanıt verdi.

Bakan Berova, Şahiner’in “akılalmaz iddialarda bulunduğunu” savunarak, “emir eri” olduğu yönündeki ifadeleri kendisine iade ettiğini söyledi.

Sigorta şirketi kurmak için başvuru yapma yollarının belli olduğunu kaydeden Berova, gelen başvuruların hepsinin titizlikle incelendiğini ve yasal mevzuatın gereklerinin birebir yerine getirildiğini kaydetti; verilen tüm izinlerin yasal ve etik olduğunu vurguladı. Berova, “bir şirketin siyasal bir sebeple, kriterleri karşılamasına rağmen reddedilmesi gibi bir durumun yaşanmadığını” söyledi.

Resmi Gazete’de yayımlanmadığı için şirketlerin yasal olmadığı yönündeki ifadelerin doğru olmadığını, yürürlüğe giriş sürecinde böyle bir gereklilik olmadığını belirten Berova, ilgili şirketlerin yayımlanması için de hazırlıklarını yapıldığını bildirdi.

Berova, 2010 yılında yürürlüğe giren 60/2010 sayılı yasada sermayeyle olan kısımların günün koşullarına uygun olmadığının ortada olduğunu, yeni bir yasa tasarısı çalışmalarının hızlandırılması için göreve geldikleri günden beri çaba sarf ettikleri, “mükemmel olmasa da” sigorta şirketleri ve acentelerle ortak alanda buluşulabilecek bir tasarı hazırladıklarını belirti.

Berova, yasa tasarısının Meclis komitesinde görüşülmekte olduğunu anımsatarak, bunun zor bir konu olduğunu vurguladı; sektördeki çekişmelere dikkat çekti. Komitedeki görüşmelerin sıkıntılara çözüm bulacağına inanç belirten Berova, kısa zamanda Genel Kurul’a getirilmesini temenni etti.

Maliye Bakanı Özdemir Berova, bu süre içerisinde yeni izin verilmeyeceğini de duyurdu.

Her türlü düzenlemeye açık olduklarını da ifade eden Berova, “Ancak bazı şirketler istiyor diye vatandaşa ek yük getirilecek değişikliklere karşı çıkacağını” belirtti. Depreme ilişkin sigortanın da önemine dikkat çeken Berova, ancak bunun da ek vergi yükümlülüğü doğurmaması gerektiği görüşünü paylaştı; vatandaşın üzerine külfet bindirmeden bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti.

Berova, “Yasa tasarısı komitededir. Sayın Şahiner de komitenin üyesidir.” ifadelerini kullandı.

Reasürans şirketlerine de değinen Berova, bu şirketlerin ilgili yasa kapsamında nasıl kurulacağının açık bir şekilde yazıldığını; bu konuda farklı düzenleme önerilerini dinlemeye açık olduğunu dile getirdi.

– Çalıntı araçlar

Milletvekili Solyalı’nın sorularına da yanıt veren Bakan Berova, çalıntı araçlarla ilgili olarak, İngiltere’de NAVCIS kurumuyla iletişim halinde ülkeye getirilen araçların soruşturulduğu ve “çalıntı veya klon” tespitinin yapıldığını kaydetti.

Çalıntı olduğu tespit edilen araçların hukuk yoluyla geri alınabileceğini kaydeden Berova, bir şirketin böyle bir talepte bulunduğunu belirtti; çıkacak kararın kendilerine yol göstereceğini söyledi.

Berova, NAVCIS’ten verilen bilgiye gelebilecek bir şikayetin de yine mahkeme yoluyla çözülebileceğini ancak henüz böyle bir durum olmadığını kaydetti.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ın paylaştığı geçmiş tarihli bir Başsavcılık yazısında, “araçların satılması yönündeki” görüşe işaret eden Berova, bu araçların satılmış olması halinde ileride olası bir hukuk sürecinde yaşanabilecek sorunlara dikkat çekti.

Berova, gümrükte belirli bir sürede aranmayan araçların satışa çıkarılmasının da yasada ifade edildiğini belirterek, yine böyle bir durumun doğurabileceği yasal sıkıntılar olduğunu belirtti.

Yapılmakta olanın diğer hükümetler döneminde de yapıldığı gibi “sahipsiz araçlara el konulması” olduğunu söyleyen Berova, bunun yasal ve etik olduğunun altını çizdi.

– Kıbrıs Sigorta

Kıbrıs Sigorta konusunda Milletvekili Solyalı’nın iddialarına da yanıt veren Berova, Kıbrıs Sigorta’nın işlevsel olarak fonksiyonun sürdürme konusunda bir sıkıntı yaşamadığını, bunun Para Kambiyo Dairesi tarafından kontrol edildiğini kaydetti.

İfade edilen diğer konularda birtakım şikayetlerin kendilerine geldiğini kaydeden Berova, Maliye Teftiş Kurulu tarafından bu şikayetler üzerine denetimlerin yapıldığını ve raporlandığını, ardından ilgili Bakanlıkların bilgilendirildiğini belirtti.

Bu konuda üzerlerine düşen görevi yaptıklarını ifade eden Berova, raporu milletvekilleriyle paylaşabileceğini ifade etti.

-Şahali

Yeniden kürsüye çıkan CTP Milletvekili Salahi Şahiner ise, Maliye Bakanı Özdemir Berova’nın açıklamasını eleştirerek “Sigortacılık sektörü topyekûn bataklığa sürükleniyor.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Kuzey Kıbrıs turizmi Berlin’de tanıtılıyor

Published

on

By

Kuzey Kıbrıs, dünyanın en büyük turizm fuarı Berlin Uluslararası Turizm Borsası’nda (ITB Berlin) bu yıl da temsil ediliyor.

Başbakan Yardımcılığı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanlığı yurt dışı tanıtma ve pazarlama faaliyetleri kapsamında, bugün başlayan ITB Berlin Turizm Fuarı’na katılıyor.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Almanya’nın başkenti Berlin’de bugün başlayan ve 6 Mart’a kadar sürecek fuara, Başbakan Yardımcısı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu da katılıyor.

Dünya genelinden turizm profesyonellerini bir araya getiren fuara bu yıl 186 ülke katılarak rekor bir katılıma imza attı.

Perşembe gününe kadar sürecek fuarda, yapay zekadan sürdürülebilir turizme kadar geniş bir yelpazede konular ele alınacak. Özellikle bu yıl ilk kez tanıtılacak “AI Track”, turizm sektöründe yapay zekanın pratik uygulamalarına odaklanacak.

KKTC, her yıl olduğu gibi bu yıl da ITB Berlin’de turizm paydaşları ile birlikte yer alıyor. KKTC turizm sektörü, 2024 yılında önemli bir gelişim kaydederken, bu yükselişin 2025 yılında da devam etmesi için tüm turizm sektörü özveriyle çalışıyor.

Başbakan Yardımcısı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Fuarın ilk günü yaptığı konuşmada, ITB Berlin Turizm Fuarı’nın önemine değinerek, Kuzey Kıbrıs turizmi hakkında bilgiler verdi.

Kuzey Kıbrıs’ın kültürel ve gastronomi alanındaki yönlerini ön plana çıkarttıklarını söyleyen Ataoğlu, alternatif turizm modelleri ile farklı farklı ülkelerden gelen turistlere hitap eden bir ülke konumunda olduklarını söyledi.

2025 yılında charter seferler ile farklı ülkelerden getirilecek uçaklara teşvik verme hedefleri olduğunu dile getiren Ataoğlu, ülke turizmine katkı sağlayacak bir çok çalışma yaptıklarını ve turist sayısını her geçen yıl artıklarını anlattı.

-Başbakan Üstel de gidiyor

Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile yarın bir araya geleceklerini de söyleyen Ataoğlu, Başbakan Ünal Üstel’in de yarın fuarı ziyaret edeceğini ve sektörle bir araya geleceğini ifade etti.

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan iş birlikleri sayesinde Almanya’da da tanıtım faaliyetleri, reklam ve pazarlama çalışmalarının sürdüğünü bildiren Ataoğlu, bu desteğin KKTC turizmi için çok anlamlı olduğunu da söyledi.

ITB Berlin, 1966’dan bu yana küresel turizm sektörünün en büyük etkinliği olmayı sürdürüyor. 2025’te de dünyanın dört bir yanından turizm uzmanlarını, akademisyenleri ve sektör liderlerini bir araya getiren fuarın bu yılki konuk ülkesi Arnavutluk.

Bu yılki ana tema, sektörün gelişen gezgin tercihleri (abonelik tabanlı seyahat hizmetlerindeki artış gibi), dijitalleşme ve daha bilinçli ve sürdürülebilir turizm ihtiyacı ile her zamankinden daha fazla iç içe geçmesi nedeniyle “geçişin gücü burada yaşıyor” olarak belirlendi. Aşırı turizm son yıllarda, özellikle de Avrupa’nın gözde merkezlerinde önemli bir sorun haline geldi.

Fuara bu yıl Türkiye’den 137 firma katılıyor.

Fuarda 17 farklı alanda düzenlenecek 200’den fazla oturumlarla küresel turizmin başlıca sıkıntıları, güncel sosyal ve ekonomik gelişmeler, dijital dönüşümün sonuçları ve yapay zekanın etkisi, iklim değişikliği ve sürdürülebilir stratejiler gibi zorluklar tartışılacak.

Fuarı, geçen yıl 170 ülkeden yaklaşık 100 bin kişi ziyaret etmişti. Bu yıl ziyaretçi sayısının daha da artması bekleniyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam