Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Oxford Üniversitesi’nde konferans verdi

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Oxford Üniversitesi’de “Kıbrıs’ın geleceği” konulu konferans verdi. 

Oxford Üniversitesi, St. John’s College Auditorium’da yer alan konferansı, öğrenciler ile Türk toplumu sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ile KKTC Londra Temsilcisi Çimen Keskin de izledi. 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konferansa katılan herkese teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Kıbrıs tarihi, Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs’ın geleceğine yönelik bilgi verdi. Tatar, KKTC devletinin bugün 40. Kuruluş yıldönümünü kutladığını ifade ederek, katılımcılara KKTC ile ilgili bilgi aktardı. Kıbrıs’ta iki devlet, iki halk, iki farklı dil, din ve kültür olduğuna işaret eden Tatar, Kıbrıs’ın tarihçesini anlattı. 

Osmanlı devletinin Kıbrıs adasında uzun yıllar hüküm sürdüğünü ve Türk halkının burada uzun yıllar yaşadığını kaydeden Tatar, adanın İngiltere’ye kiralanmasının ardından bir kısım Türkün Anadolu’ya döndüğünü, adada Türk nüfusunun azaldığını belirtti. 

İngiltere’nin adadan çıkarken, Osmanlı devletine yani Türkiye’ye geri vermesi gerekirken Rum ve Yunan ikilisine bıraktığını kaydeden Tatar, adada kalan Türklerin adadaki Türk varlığını koruduğunu ve pes etmeden saldırılara rağmen toprağı koruduğunu söyledi. 

Tatar, Kıbrıs Türk halkının Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gittiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman yanında olduğunu ifade ederek, milli mücadele yılları ve sonrasında Barış Harekatı ile birlikte Kıbrıs Türk halkının devletine kavuşmasında önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. 

KKTC’nin bugün 40. yaşını kutladığını ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle geleceğe güçlü bir şekilde, güçlü adımlarla yürüdüğünü söyledi. 

Yunanistan’ın Kıbrıs’a yaptığı darbeyi anımsatan ve o dönemden bugüne adanın bir Yunan adası olması hayalinden vazgeçmediğini ifade eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının hiç bir zaman pes etmeden yoluna devam ettiğini kaydetti. 

Cumhurbaşkanı Tatar, garantör ülke İngiltere’nin Kıbrıs’ta iki üsse sahip olduğunu, Birleşmiş Milletler’in de burada görevli olduğunu ancak geçmişte Kıbrıs Türk halkına karşı yapılan saldırı ve katliamlara sessiz kaldığını ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk halkını yalnız bırakmadığını söyledi. 

Türk ordusunun adaya gelmesiyle Kıbrıs Türk halkının barışa, huzura ve güvenliğe kavuştuğunu ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC devletinin şu anda Doğu Akdeniz’de barış ve huzurun teminatı olduğunu dile getirdi. 

Tatar, Kıbrıs’ta Rum tarafının ortaya çıkan tüm anlaşmalara “hayır” dediğini, ancak “evet” diyen Kıbrıs Türk halkına verilen sözlerin tutulmadığını işaret etti, yapılan haksızlığı vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin 40 yıldır egemenlik, bağımsızlık ve devlet kavgasını sürdürdüğünü, asla pes etmeden de mücadeleye devam edeceğini belirterek, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünden de asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. 

Kıbrıs Türk halkının adada eşit ortak olduğuna işaret eden Tatar, Kıbrıs’ta iki devlet zemininde, eşitlik temelinde, Kıbrıs Türk halkının uluslararası eşit statüsünün kabul edilmesiyle bir çözüm bulunabileceğini kaydetti. 

Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da tam desteğiyle yeni siyasetin sürdürüldüğünü anlatarak, iki devletin işbirliğine dayalı çalışmalara hazır olduklarını belirtti. 

Enerji alanı başta olmak üzere her alanda iki devlet arasında adanın geleceği için işbirliği yapılabileceğine vurgu yapan Tatar, Kıbrıs Türk tarafı olarak adada kalıcı adil sürdürülebilir bir anlaşma için Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte iyi niyetli adımlar atmaya, tüm kesimlerle işbirliğine dayalı çalışmalara devam edeceklerini söyledi. 

Tatar, federal çözüm arayışlarının sona erdiğini, Kıbrıs’ta artık iki devlete dayalı egemen eşitlik temelinde bir çözüm bulunabileceğini belirtti, azınlık durumuna düşecekleri bir maceraya atılmayacaklarını kaydetti. 

Kıbrıs Türk halkına geçmişte çok söz verildiğini ancak spor dahil her alanda ambargo uyguladığını işaret eden Tatar, uluslararası camiaya karşı güven kaybı yaşadıklarını, Gazze’de bugün yaşananların da kendilerine Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün önemini bir kez daha gösterdiğini belirtti. 

O yüzden iki devlet temelinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün devamı ile adayı geleceğe taşıyacak işbirliklerine her zaman açık olduklarını ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile her zaman omuz omuza devleti geleceğe taşıyacaklarını söyledi. 

Soruları da yanıtlayan Tatar, Kıbrıs Türk halkının ambargolar altında olduğunu ancak Türkiye Cumhuriyeti sayesinde tüm kapıları zorladığını ve tüm kesimlerle görüşmeler yaptığını ifade ederek, İngiltere’de yaptığı temasları anlattı. Tatar, BM, AB temasları, Türk Devletleri Teşkilatı gözlemci üyeliği, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliği, Azerbaycan ziyareti, İngiliz parlamentosu ziyaretlerini işaret etti. 

Tatar, Kıbrıs Türk halkının eşit bir halk olduğunu ve artık haksızlıklara bir son verilmesi gerektiğini söyledi. 

Kıbrıs’ta gerçeklerin ortada olduğunu, adada iki devlet bulunduğu, KKTC’nin 40. Yılını kutladığını ifade eden Tatar, iki devletli çözüm siyasetini Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte sürdüreceklerini kaydetti. 

Tatar, KKTC’nin her alanda demokratik bir ülke, demokratik bir devlet olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs’ta iki halkın birbirine saygı duyması halinde iki devletli işbirliğine dayalı çözümün mümkün olduğunu ifade etti. 

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum yönetiminin KKTC’yi her yerde engellemek yerine işbirliği yapmasının adaya ve bölgeye istikrar getireceğine vurgu yaptı.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

11 İnönülü şehit düzenlenen törenle anıldı

Published

on

By

İnönü şehitleri düzenlenen törenle anıldı.

1958-1963 ve 1974 yıllarında şehit edilen 11 İnönülü için düzenlenen tören protokol sırasına göre şehitler anıtına çelenklerin konmasıyla başladı.

Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve 3 el saygı atışı yapılarak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Törende Öykü Zort “ Bu Vatan Kimin?” isimli şiiri okudu.

Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif törende yaptığı konuşmada, milli mücadele yıllarında İnönü köyünün 11 evladını toprağa verdiğini anımsatarak, şehitleri rahmetle andı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 1974’ten önce ekmeğini kazanmak için işine giderken bir çok Kıbrıslı Türk’ün şehit edildiğini hatırlatarak, Rumların Kıbrıs Türkünü yok etmek için sistematik saldırılarda bulundu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının kahramanca ülkesini ve halkını savunduğunu dile getiren Tatar, “1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında Anavatan Türkiye’nin desteğiyle KKTC olarak dünyada haklı yerimizi alırken tüm bunları şehitlerimize borçluyuz” dedi.

Tatar, “Kıbrıs Türk halkının en az Rumlar kadar bu topraklarda hakkı vardır. Devletimizin kabul görmesi, egemenliğimizin tanınması gerekiyor, ancak o zaman adil kalıcı bir çözüm olur” dedi.
New York’ta da bu gerçekleri paylaşacağını ifade eden Tatar, bu kadar bedel ödeyen bir halkın egemenlik ve tanınma hakkı olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğunu vurgulayan Tatar, bir anlaşma olacaksa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin o anlaşmanın bir parçası olacağını söyledi.

Tören duaların okunmasıyla sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü kutladı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32’nci kuruluşu yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar yazılı mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türk Halkı için Türksoy teşkilatı büyük önem taşımaktadır. Kültürden sanata, edebiyata, tarihe, müziğe, farklı gelenekleri, örf ve âdetleri bir çatı altında toplayan TÜRKSOY’un 1993 yılından beri yaptığı çalışmaları buradan bir kez daha hürmetle selamlarım.

Türk Devletleri arasında 32 yıl önce kardeş halkların ortak iradesiyle temelleri atılan Türksoy, geçen zaman içinde Türk Dünyası’nın kültürel buluşma köprüsü olmuştur.

TÜRKSOY teşkilatının KKTC’ye gösterdiği ilgi alaka sonucunda, KKTC haksız bir şekilde maruz kaldığı birtakım engellemeleri kültür ve sanat alanında aşmıştır. TÜRKSOY’un bizlere açtığı kapı ve köprüler vasıtasıyla Kıbrıs Türk Halkının kültürü, sanatı, müziği, edebiyatı, örf ve âdetleri dünyaya ulaşmıştır. Çeşitli ülke ve şehirlerde, kültür ve sanatın farklı dallarında yapılan etkinliklerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin temsilcilerine kültür ve sanatlarını paylaşma fırsatı verilmiştir. Bu bakımdan da TÜRKSOY’a teşekkürlerimi iletiyorum.

KKTC ve TÜRKSOY iş birliği çerçevesinde bundan sonraki süreçte de Kıbrıs Türk Halkının kültür ve sanat insanlarının Türk Dünyası mümtaz şahsiyetleri arasında anılması ve ilan edilmesi bizler için de bir ilham kaynağı olacaktır. Dolayısıyla şimdiden sizlerin yapacağı çalışmalar için bir kez daha teşekkür diyorum.

Türk Halkları arasındaki kardeşlik bağları büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın KKTC Halkı için aynı soydan gelen, aynı milletin evlatları olduğunu, gönül birliği, gelenek ve görenek, ortak kültür, ortak tarih ve ortak dil temelinde hiçbir farklılığının bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk halklarının ortak kültürel mirasını yaşatma, tanıtma ve gelecek kuşaklara aktarma idealiyle kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Özcenk’ten DAÜ-SEN’e çağrı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı Dr. Erdal Özcenk, sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan asılsız açıklamaların zarar verici bulduğunu vurgulayarak, DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yönetimini kamuoyu üzerinden değil, üniversitenin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet etti.

“DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir” vurgusu yapan Özcenk, “Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir” dedi.

Erdal Özcenk’in açıklaması aynen şöyle:

“1979 yılında kurulan ve 1986’da devlet üniversitesi statüsünü kazanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, bölgenin en köklü ve saygın yükseköğretim kurumlarından biridir. Uluslararası düzeyde akredite olmuş programları, seçkin akademik kadrosu ve çok kültürlü öğrenci yapısıyla DAÜ, bugüne kadar on binlerce mezun vermiş ve KKTC’nin dünyaya açılan bilimsel yüzü olmuştur.

DAÜ’nün varlığı ve başarısı, başta Gazimağusa olmak üzere ülke genelinde ciddi bir ekonomik ve sosyal katkı yaratmaktadır. Binlerce öğrencinin ve personelin oluşturduğu bu büyük yapı, yerel esnaftan konaklama sektörüne, ulaşımdan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede KKTC ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz aynı zamanda ülkemizin tanıtımına, uluslararası platformda bilinirliğine ve itibarına da büyük değer katmaktadır.

Ancak bölgemizin içinde bulunduğu hassas coğrafi konum (özellikle Ortadoğu’daki süregelen savaşlar) ülkemize olan öğrenci başvurularını olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde, yükseköğretimin itibarı daha da önem kazanmışken, köklü ve güvenilir yapısıyla DAÜ’nün varlığı çok daha kritik bir hal almıştır.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamında devlet üniversiteleri bulunmakta ve bu üniversiteler, ülkelerinin bilimsel gelişimi, gençliğin eğitimi ve toplumsal ilerleme açısından vazgeçilmez yapılardır. KKTC hükümetlerinin de DAÜ’ye bugüne kadar verdiği katkı ve desteğin değerli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üniversitemizin yaşaması ve eğitim kalitesinin daha da artırılması için gereken her türlü desteğin bundan sonra da verileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu süreçte, DAÜ-SEN Başkanı tarafından sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan açıklamaları son derece talihsiz ve kurumumuza zarar verici bulduğumu vurgulamak isterim. Öğrenci kayıtlarının devam ettiği, üniversitemizin geleceği açısından hayati öneme sahip bu dönemde yapılan asılsız ve temelsiz açıklamalar, kurum aidiyeti ve sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır.

DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir. Üniversitemize ilişkin görüş ve eleştirilerin, kurumun kendi içindeki platformlarda, akademik teamüller ve karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. KKTC’deki tüm siyasi görüşlerin de DAÜ’nün kurumsal yapısına zarar verebilecek yaklaşımlardan uzak durmaları ortak sorumluluğumuzdur.

Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir.

DAÜ-SEN yönetimini, kamuoyu üzerinden değil, üniversitemizin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet ediyorum. Kurumun geleceğini birlikte konuşmak ve geliştirmek, hepimizin ortak görevidir.”

TAK

Devamını Oku

Trending

Reklam