Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Türkiye Kıbrıs’ta bir taraftır. Türkiye’nin varlığı Kıbrıs’ta devam etmelidir. Aksi takdirde Ege’de oynanan oyunların devamı Doğu Akdeniz’de oynanacak

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bu bölgenin en büyük, en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti hamdolsun yoluna güçlenerek devam ediyor. Her türlü silah sanayi, savunma sanayi ve son yıllarda attığı adımlarla Kıbrıs Türkünün müdafaasında, haklarının, hu

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bu bölgenin en büyük, en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti hamdolsun yoluna güçlenerek devam ediyor. Her türlü silah sanayi, savunma sanayi ve son yıllarda attığı adımlarla Kıbrıs Türkünün müdafaasında, haklarının, hukukunun korunmasında güçlü iradeyi ortaya koymuştur.” dedi.

Sabancı Kültür Merkezinde, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından, Başkent Üniversitesinin desteğiyle TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video mesajla katıldığı “Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları” sempozyumu düzenlendi.

TC Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da katıldığı sempozyumun açılışında konuşan Tatar, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başladı.

Lefkoşa’nın fethinin de 9 Eylül olduğunu hatırlatan Tatar, “80 bin şehit vererek Kıbrıs’ı ecdat 451 sene evvel fethetti.” dedi. Yunanistan’ın Lozan Anlaşması’nın üzerine koymaya çalıştığını belirten Tatar, “Lozan Anlaşması’nda zaten birtakım bize göre o zaman şartlarında gönlümüzde olmayan şeyler verilmiştir ama zaman içerisinde hadsizlik ve gerçekten insanlık dışı hareketlerle onun üstüne koymaya çalıştılar. Şimdi de 12 millerden bahsediyorlar. Bunları Türkiye’mizin kabul etmesi mümkün değildir.” diye konuştu.

Kıbrıs’ta da bunların ötesinde oyun oynandığını aktaran Tatar, Ada’nın tamamen kendilerinin olduğunu vurguladı. “80 bin şehit verilerek alınan Kıbrıs Adası’nın elimizden nasıl sinsice alınmaya çalışıldığını hepimiz biliyoruz.” diyen Tatar, anlaşmalarla Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti’ne veya onun devamı niteliğinde olan Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmesi gerektiğini ifade etti.

Lozan Anlaşması’na göre Türkiye’nin her zaman taraf olduğuna işaret eden Tatar, şimdilerde ise Türkiye’nin sadece garantör devlet olduğunun ileri sürüldüğünü belirtti. Türkiye’nin her zaman masada olması gerektiğini vurgulayan Tatar, “Bizim siyasetimiz Kıbrıs’ta Türk halkının geleceği bakımından artık egemen eşitlik temelinde bir anlaşmanın olabileceği.” dedi.

Annan Planı sonrası Kıbrıs’ta bir düğüm daha atıldığını ifade eden Tatar, Kıbrıs Türkünün her zaman Türkiye’nin desteğiyle var olduğunu söyledi.
Kıbrıs’ın zaman içinde Türkiye’den koparılması için bir oyun oynandığının altını çizen Tatar, “O zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin ikmal yolları sıkıntıya girer. Doğu Akdeniz’deki ulusal güvenliği, açık denizlere açılması Türkiye Cumhuriyeti’ni rahatsızlık boyutuna ulaşabilir. Biz aynı ulusun bir uzantısıyız. Kıbrıs Türk halkı da bütün bu konuları Türkiye ile beraber değerlendirmek, Türkiye ile istişare etmek ve buna göre siyaset geliştirme konusunda bu iradeyi ortaya koyuyoruz.” şeklinde konuştu.

Kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, Türkiye’nin de tam desteğiyle egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki ayrı devletin iş birliğiyle Kıbrıs’ta bir anlaşmanın olabileceğini var güçleriyle haykırdıklarını belirten Tatar, federasyonu kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurguladı.
Yüz yıllarca Kıbrıs’ta mücadelesini sürdüren, şehitler veren, katliama uğrayan bir halk olduklarını ifade eden Tatar, Rum kesiminin tek hedefinin Kıbrıs’ı “Helen’e” bağlamak olduğunu ifade etti.

Kıbrıs Türk halkı olarak her zaman direndiklerini ve direnmeye devam edeceklerini dile getiren Tatar, şunları kaydetti:
“Bizim arkamızda bugün 85 milyon, yarın 100 milyonluk güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var. Bu bölgenin en büyük, en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti hamdolsun yoluna güçlenerek devam ediyor. Her türlü silah sanayi, savunma sanayi ve son yıllarda attığı adımlarla Kıbrıs Türkünün müdafaasında, haklarının, hukukunun korunmasında güçlü iradeyi ortaya koymuştur. Biz Türkiye Cumhuriyeti ile beraber, tarihten gelen haklarımızın korunmasında iş birliği halinde… Politikamız budur, bu olmalıdır. Aksi takdirde bizi Türkiye’den kopartmak Avrupa Birliği içinde federal bir çatı altında öyle bir yolun yol olmadığı, öyle bir yolun hem Kıbrıs Türkünün ortadan yok olması hem anı zamanla Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de hakimiyetini ve varlığını tehlikeye atabilecek bir sürece bizlerin onay vermesi mümkün değildir.”

Rumların hiçbir zaman Ada’nın sahibi olmadığını belirten Tatar, “Hiçbir zaman Rumlar, Türkleri yönetmedi ama bizlerin ataları 300 yıldan fazla Kıbrıs’ı yönetti.” dedi.

Avrupa Birliği’nin işine geldiğinde hukuk, işine geldiğinde siyasi davrandığını söyleyen Tatar, Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü hatırlatarak, “Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir dünya düzenini temenni etmek durumundayız. İnsanlık bunu özlemelidir.” ifadelerini kullandı.

Sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerini belirten Tatar, “Doğu Akdeniz’de bir Türk devleti vardır. O da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Bu devlet egemenliğini, varlığını, Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesine borçludur.” dedi.

Tatar, şunları söyledi:
“Kıbrıs’ta bugün barış varsa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’daki varlığına bağlıdır. Aksi takdirde yine kan dökülmeye devam edecekti ama 1974’ten beri Kıbrıs’ta barış vardır. Kimsenin burnu kanamamıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin silahlı varlığı devam etmelidir. Kıbrıs Türk halkı bunu da gerçekten çok önemsemektedir. Kıbrıs meselesi sadece Kıbrıs Türk ve Kıbrıs’taki Rumlar arasında değildir. Aynı zamanda, uluslararası anlaşmalarda da böyledir, Türkiye ve Yunanistan arasındaki dengelerin oluşmasında da bir boyutlu meseledir. Türkiye Kıbrıs’ta bir taraftır. Türkiye’nin varlığı Kıbrıs’ta devam etmelidir. Aksi takdirde Ege’de oynanan oyunların devamı Doğu Akdeniz’de oynanacaktır. Zaten niyetleri bellidir.”
Açılışta DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da bir konuşma yaptı.

Törene, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı ve akademisyenler katıldı.

Açılış konuşmalarının ardından sempozyumun oturum başkanlığını Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun yaptığı, “Türk-Yunan İlişkilerinin Kısa Tarihçesi” isimli birinci oturuma geçildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, “Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmelerle turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır.” dedi.

Üstel, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliğince (AKTOB) bu yıl Antalya’da 15’incisi düzenlenen “Uluslararası Resort Turizm Kongresi”nin açılışında yaptığı konuşmada, turizmin barışın, refahın ve ortak geleceğin dili olduğunu söyledi.

Turizmin bir ekonomik faaliyet olmasının yanı sıra toplumların birbirini anlamasını, kültürlerin kaynaşmasını ve barışın yerleşmesinin sağladığını dile getiren Üstel, Kıbrıs Türk halkı için turizmin kalkınmanın ana damarlarından biri, refahı büyüten en stratejik sektör anlamına geldiğini kaydetti.

Siyasi istikrarın turizmin en büyük güvencesi olduğuna dikkati çeken Üstel, KKTC’de son yıllarda yakalanan siyasi istikrarın turizme yapılan yatırımların en büyük itici gücü olduğunu vurguladı.

“Siyasi istikrar yoksa turizm de sürdürülebilir başarı da yoktur.” ifadesini kullanan Üstel, KKTC’de atılan tüm adımların turizmcinin önünü açan, yatırımı cesaretlendiren, erişilebilirliği artıran, tanıtım kapasitesini büyüten bir anlayış ile şekillendiğinin altını çizdi.

KKTC turizminin, Rum yönetiminin yıllardır sürdürdüğü sistematik engellemelere, çıkardıkları zorluklara rağmen büyüyen, gelişen ve güçlenen bir sektör olduğunu anlatan Üstel, “Rum yönetiminin engellemeleri modern dünyanın turizm anlayışıyla, AB’nin kendi ilan ettiği değerlerle, uluslararası seyahat özgürlüğü ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Direk uçuşların engellenmesi çağdışıdır. KKTC’ye doğrudan uçuşların hala siyasi nedenlerle engellenmesi turizmimizin hızını ve çeşitliliğini olumsuz etkilemektedir. Havacılık alanındaki kısıtlamalar turistin ulaşım süresinin gereksiz yere uzatılması ve maliyetleri arttırması tamamen siyasi bir tercihtir. Bunun insani ve ticari bir gerçeği yoktur.” diye konuştu.

– “Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir”

Güneye gelen turistlerin Kuzey Kıbrıs’a geçişinin engellenmesinin turizm etiğine aykırı olduğunu belirten Üstel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Güney Kıbrıs’a gelen birçok yabancı turist Kıbrıs’ın tümünü görmek istemektedir. Fakat Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmeler ile turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır. Bu yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk turizmine değil adadaki insanla etkileşime, karşılıklı işbirliğine ve kültürel barışa da zarar veriyor. Turist korkutulacak değil misafir edilecek kişidir. Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir. Ulaşım ambargoları turizmin ruhuna aykırıdır. KKTC, hava ulaşımından ticari taşımacılığa spor ve kültür organizasyonlarında turizmin tanıtımına kadar 40 yıldır siyasi ambargolarla engellenmektedir. Bilinmesini isterim ki hiçbir ambargo Kıbrıs Türk halkının iradesinden, üretiminden ve turizm vizyonundan daha güçlü değildir. Bu baskılar bizi durduramaz. Tam tersine daha üretken daha yenilikçi ve daha dayanıklı bir turizm modeli geliştirmeye katkı sağlamaktadır.”

KKTC’yi ayakta tutanın stratejik yatırımlar olduğunu dile getiren Üstel, siyasi engellemelere rağmen KKTC turizminin Akdeniz’in yükselen destinasyonlarından biri haline geldiğini kaydetti.

Üstel, bu durumu mümkün kılanın, Türkiye’nin desteğiyle yapılan stratejik yatırımlar ve turizm konusunda attıkları adımlar olduğunu ifade etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkan Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile bugün ara bölgede gerçekleştirilen görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “asıl konuyu, müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlaması konusunu hedefleyen bir sürece giriyoruz” ifadesini kullandı.

“Kathimerini” gazetesinin haber sitesine göre Hristodulidis, “bugünkü görüşmede müzakere olmadığını, Erhürman’ın bazı konuları gündeme getirdiğini, kendisinin de bazı başka konuları gündeme getirdiğini” belirterek, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile ortak görüşme yapılmasında uzlaşılmasının “olumlu bir olay olduğunu” vurguladı.

Rum Radyo Televizyon Kurumu RİK’in haberinde ise Hristodulidis’in, Holguin’in 5 ve 6 Aralık tarihlerinde liderlerle görüşeceğini söylediğini aktardı.

Habere göre Hristodulidis ayrıca, bugünkü görüşmede müzakerecilerin, hem Holguin’le ortak görüşmenin hem de yeni gayrı resmi konferansın hazırlıkları için görüşmelere başlamaları kararının alındığını da vurguladı.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıslı Türk lider Tufan Erhürman, Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis ile ilk görüşmesinde masaya 10 maddelik öneri paketi koyduğunu kaydetti.

Erhürman ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Mehmet Dana’nın müzakereci olacağını da ifade etti.

Erhürman, görüşmede iki tarafın temsilcilerinin gerekli durumlarda düzenli aralıklarla bir araya gelmesi konusunda mutabık kaldığını söyledi. “Temsilcilerimize tam yetki verdik, ihtiyaç duyuldukça bir araya gelecekler. Biz de gerekirse yeniden görüşebiliriz” ifadesini kullandı.

Görüşmenin bir saat 15 dakikası heyetler arası, 15 dakikası ise liderlerin baş başa temasları şeklinde yapıldı.

Erhürman, öngörülen “5+1” formatındaki yeni konferans öncesinde bazı konularda uzlaşma sağlanmasının hem BM Genel Sekreteri María Angela Holguín Cuéllar’ın ziyaretini hem de süreci olumlu etkileyeceğini vurguladı. Öne çıkan başlıklar arasında “yeni geçiş noktalarının açılması” ve ara bölgedeki güneş paneli önerisi yer aldı.

Erhürman, 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Hristodulidis’in bugüne kadar ele aldığı başlıkların odakta olmaya devam edeceğini ve 5+1 toplantısı öncesi bazı uzlaşmaların sağlanmasının sürece olumlu katkı yapacağını ifade etti.

Erhürman çözüm atmosferinin yaratılmasına yönelik 10 maddelik öneri paketi sunduğunu kaydetti.

Erhürman bu başlıkları da basın toplantısında açıkladı: 

  • Karma evlilikler ve vatandaşlık hakkı
  • Eşlerin güneyde ehliyet ve araç kullanabilmesi
  • Kuzeyde doğanların güneye geçememesi sorunu
  • Metehan’da üç kabinli geçiş düzenlemesi
  • Bostancı ve Derinya’da geçişlerin kolaylaştırılması
  • Gençlik Teknik Komitesi kapsamında U14 dostluk maçları önerisi
  • Kayıp Şahıslar Komitesi ve bayrak yakma eylemlerinin çözüm atmosferine etkisi
  • İki liderin karşılıklı ziyaret önerisi
  • Mülkiyetle ilgili tutuklamaların ve yargı süreçlerinin olumsuz etkileri
  • Yeşil Hat tüzüğü kapsamındaki ticarette yaşanan sıkıntılar
  • Hellim konusunda sözleşme imzalanmasının gerekliliği
  • Crans-Montana sonrası kaldırılan AB Ad-hoc Komitesi’nin yeniden kurulması
  • Güvenlik kuvvetleri arasında iletişim kanalının oluşturulması

Devamını Oku

Trending

Reklam