Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin küresel siyasetteki etkisinin arttığını vurguladı

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Türkiye’nin rolünün ve etkisinin ne kadar artmakta olduğunu görüyoruz. Küresel dengelerin değişmesiyle artık Türkiye bir aktördür, sesini dinletebilen, duyurabilen bir güçtür.” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurul toplantıları kapsamında ABD’nin New York şehrinde bulunan Tatar, AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Tatar, BM Genel Kurul toplantıları kapsamında KKTC hakkındaki meseleleri Türk devletlerinden ve farklı ülkelerden muhataplarıyla görüştüğünü belirterek bunları New York’taki Türkevi’nde yer alan KKTC Temsilciliğinde gerçekleştirdiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM Genel Kurulunda, KKTC‘nin tanınması yönünde üçüncü kez çağrıda bulunduğunu anımsatan Tatar, bunun, Genel Kurul’a damgasını vurduğunu söyledi.

Tatar, “Kıbrıs Türkü’nün kendi duyuramadığı sesini en güçlü şekilde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan orada duyurmuştur. O kadar güzel cümlelerle anlatıyor ki bütün dünya bu mesajı duyuyor.” diyerek dünya liderlerinin yanı sıra diplomatların ve araştırmacıların Genel Kurul’da bu mesajı dinlediğini kaydetti.

Ersin Tatar, Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda uluslararası toplumun önünde Gazze’ye yönelik yaptığı değerlendirmenin de takdir topladığına işaret etti.

KKTC‘nin başkenti Lefkoşa’da Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yılının kutlandığı törende de Erdoğan’ın KKTC‘yi “Türkiye’nin gözbebeği” olarak nitelendirdiğini hatırlatan Tatar, “Gelişen yoğun stratejik, jeopolitik olaylarla Doğu Akdeniz’de yine kendisinin konuşmasında ifade ettiği hem Doğu Akdeniz’in kuzeyinde ve batısında Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi hakları ve hukukları ve Kıbrıs halkının tümünün etrafındaki tüm parsellerde ve o enerji dağılımındaki coğrafyanın genelinde Kıbrıs Türkü’nün hakkı vardır. Kıbrıs adasının etrafındaki bütün o pozisyonlardan Kıbrıs Türkü’nün kendi hakkı vardır.” dedi.

Tatar, Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını ve Türkiye’nin hem kendi hakkını hem de Kıbrıs Türkü’nün hakkını korumakla mükellef olduğunu vurgulayarak dünyanın Kıbrıs meselesinin artık geride kaldığını ve KKTC‘nin tanınması gerektiğini bildiğini dile getirdi.

Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki “Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Ada’da iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır. Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum.” ifadelerine işaret eden Tatar, bu sözlerin kendileri için değerli olduğunu belirtti.

Tatar‘ın New York’taki diplomatik temasları

Tatar, New York’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü ve Türk hükümetinden bakanların katıldığı sivil toplum davetlerinde konuşmalar yaptığını aktararak iş insanlarıyla çeşitli görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydetti.

Bu görüşmelerde, KKTC‘nin milli davasının hangi aşamada olduğunu anlattığını söyleyen Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılının tamamlanmasının meseleleri farklı boyutlara ulaştırdığını dile getirdi.

Tatar, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik gelişmelerin yanı sıra enerji ve güvenlik meselelerine dikkati çekerek Gazze’deki savaşın ve Türkiye’nin Libya ve Mısır ile ilişkilerinin bölgedeki meseleyi çok farklı boyutlara getirdiği değerlendirmesinde bulundu. Tatar, KKTC‘nin bu denklemler içerisinde yer alan bağımsız bir Türk devleti olduğunun altını çizdi.

– TDT gözlemci üyeliği

KKTC‘nin, Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) gözlemci üyesi olduğunu anımsatan Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bugün bütün Türk dünyasının Akdeniz’e açılan bir penceresi şeklinde oradaki konumunu sürdürmektedir; barışın, huzurun ve oradaki güvenliğin bir teminatıdır.” ifadelerini kullandı.

Tatar, “Türkiye’nin rolünün ve etkisinin ne kadar artmakta olduğunu görüyoruz. Küresel dengelerin değişmesiyle artık Türkiye bir aktördür, sesini dinletebilen, duyurabilen bir güçtür. Sayın Erdoğan liderliğinde gerçekten büyük bir ivme kazanmıştır. Bütün bunların tabii ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de yansımasını görüyoruz.” dedi.

Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün KKTC‘nin özden gelen hakları olduğunu kaydeden Tatar, bunlar teyit edilemeden Kıbrıs Türk halkının müzakere sürecine “çekilemeyeceğini” vurguladı. Tatar, Türk toplumunun ambargolar altında bırakıldığı çerçevede bir anlaşmayı imzalamayacaklarını söyledi.

Tatar, Türkiye’nin son yıllarda her platformda KKTC‘ye desteğini vurguladığına dikkati çekerek Doğu Akdeniz’de bambaşka bir denge kurulduğunu, bunun görülmesi gerektiğini, aksi takdirde barış, huzur ve güven ortamının tesis edilemeyeceğini dile getirdi.

– Türkiye ile Yunanistan arasındaki görüşmeler

Türkiye ile Yunanistan arasındaki görüşmeleri “olumlu gelişmeler” olarak nitelendiren Tatar, “Bütün bunlar gerekli yerlere gerekli mesajlarını verilmesi bakımından önemli. Bizim de beklentimiz Rum tarafının artık Kıbrıs Türk halkının haklı pozisyonunu görebilmeleridir.” diye konuştu.

Tatar, herkesin hakkını alması gerektiğini belirterek birlikte barış ve huzur içinde yaşanabilecek bir gelecek sunmak istediklerini kaydetti.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki en uzun sahil şeridine sahip olduğunu vurgulayan Tatar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de söz sahibi olduğunu belirtti.

– İngiltere ve ABD, GKRY’deki üsleri kullanıyor

ABD ile GKRY arasında artan savunma işbirliğine ilişkin Tatar, GKRY’de iki egemen İngiliz üssü olduğunu ve bunları İngiltere’nin istediği gibi kullanabildiğini anlattı.

Tatar, İngiltere’nin bu üsleri askeri olarak da her anlamda kullanabildiğini belirterek ABD’nin de filosu bulunduğunu ve oradaki limanları kullandıklarını söyledi.

Bu anlaşmaların GKRY’i o bölgedeki bir üs olarak kullanılması için daha da cazip hale getirdiğini ifade eden Tatar, GKRY’nin bir üs olarak kullanılması durumunda hedef haline geleceğine dair farklı taraflardan açıklamalar olduğunu belirtti.

Tatar, KKTC‘nin hedef haline gelmediğini ve GKRY gibi üs olarak kullanılmadığını aktararak “Büyük bir devlet ve ana vatan olarak ve Kıbrıs’ın garantör ülkesi olarak ve bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlenmeleri benim için önemlidir.” ifadesini kullandı.

GKRY ile bir dertleri olmadığını kaydeden Tatar, KKTC ve Türkiye’nin derdinin halkın yaşamını sürdürmesi, refah içinde ve güvende olması, çağdaş dünya değerleriyle yoluna devam etmesi olduğunu dile getirdi.

Tatar, GKRY ile bir kavgaları olmadığını belirterek “Yeter ki herkes yerini bilsin. Yeter ki Güney Kıbrıs kendi nimetleriyle, ekonomik başarılarıyla yoluna devam etsin.” diye konuştu.

– “İki devlet birbirini tanırsa Kıbrıs meselesi kökten çözülür”

Bir anlaşma olabilmesi için 61 yıldır iki ayrı devlet olduğu gerçeğinin görülmesi gerektiğine dikkati çeken Tatar, “Bu iki devlet, birbirini tanırsa o zaman zaten Kıbrıs meselesi kökten çözülür. Türkiye de buna yardımcı olmaya hazır.” değerlendirmesini yaptı.

Tatar, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlayışla Kıbrıs meselesinin çözülmesinin herkes için bir kazanç olacağına işaret ederek Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana Kıbrıs’ta barış ve huzur olduğunu vurguladı.

– “Kıbrıs’ta bir işgalci varsa, o da Yunanistan”

Türkiye’nin Kıbrıs’ta “işgalci” olarak nitelendirildiği iddiaları reddeden Tatar, “Kıbrıs’ta bir işgalci varsa o da Yunanistan’dır.” dedi.

Tatar, Kıbrıs’ta 1964, 1974 ve 2004’te olmak üzere 3 anayasa ihlali yapıldığını anımsatarak “Dolayısıyla anayasayı ihlal eden ve bugün Kıbrıs Cumhuriyeti diye, bu 1960’ta kurulan devleti istismar ederek bir Rum devletiymiş gibi Kıbrıs’ın tümünü temsil eder gibi bir anlayışla orayı işgal eden Yunanistan’ın desteğiyle Kıbrıslı Rumlardır.” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için bulunduğu New York’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer ilgili bakanlar ve bürokratlarla Türkevi’nde Kıbrıs meselesini boyutlarıyla değerlendirdiklerini anlatan Tatar, bunların çok değerli olduğunu ve gelişmelere cevap verme noktasında birlikte hareket etmenin mutluluk verici olduğunu dile getirdi.

Tatar, Türkiye ve KKTC‘nin aynı şekilde tutum sergilemesinin dışarıdan bakıldığında daha güçlü bir etki bıraktığına dikkati çekti.

Kıbrıs Türklerinin bir bütün şeklinde hareket etmediğine dair bir algı oluşturulmaya çalışıldığına değinen Tatar, Kıbrıs Türklerini parçalamaya, bölmeye ve davalarına zarar vermeye çalışanların çabalarına alet olmamaları gerektiğini vurguladı.

Tatar, New York’taki görüşmelerinin devam edeceğini, 28 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya geleceğini ifade ederek Guterres’in Kıbrıs meselesini çok iyi anladığını ve bildiğini, meseleye adil ve tarafsız baktığını dile getirdi.

– Gazze’ye yardım Gazimağusa Limanı’ndan da yapılabilirdi

Tatar, AA muhabirinin GKRY limanlarından Gazze’ye gemilerle yardım faaliyetlerinin işlevselliğine ilişkin sorusuna, Kıbrıs adasının hepsinin GKRY’e aitmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığı şeklinde yanıt verdi.

Esas olan Gazze’ye yardım ve tahliyeyse bunun Gazimağusa Limanı’ndan da yapılabileceğine işaret eden Tatar, bu sürece Türkiye’nin destek verebileceğini ve böylece KKTC‘nin de Gazze’ye yardım eli uzatabileceğini bildirdi.

Tatar, Türkiye’nin bu noktada çok duyarlı ve cesaretli olduğunu, elinden geleni yaptığını belirterek KKTC‘nin de bu yardım faaliyetlerine dahil olmayı dilediğini ancak hepsinin GKRY üzerinden yapıldığını ifade etti.

– “Barışın devamı hem Kıbrıs Türkü’ne hem de Kıbrıs Rumu’na yarar”

GKRY ile bir anlaşma olacaksa Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcı olarak varlığının devam etmesi gerektiğinin altını çizen Tatar, “Bu varlığı, barışın devamı hem Kıbrıs Türküne hem de Kıbrıs Rum’una yarar. Çatışma olduğunda herkes kaybeder. Madem ki bunun çözümünü bulduk ve 50 yıldır kimsenin burnu kanamıyor, mutlaka Türkiye Cumhuriyeti, herhangi bir anlaşmanın parçası olacak, garantörlüğü devam edecek, asker orada duracak ki barış, huzur ve güven devam etsin.” diye konuştu.

Tatar, Gazze’de yaşananların bir kez daha ana vatan Türkiye’nin garantörlüğünün, Türk askerinin varlığının ve iki devletliliğin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini vurgulayarak İsrail-Filistin meselesinin de iki devlet ve iki devletli çözümle ilgili olduğunu söyledi.

KKTC‘yi 1974 öncesine, daha kötü bir duruma götürecek başka bir anlaşma istemediklerini aktaran Tatar, sadece daha iyi bir durum olacaksa yeni bir anlaşma sağlanabileceğini kaydetti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi komitede görüşüldü, oylama perşembe günü

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi, 16 milyar 485 milyon 959 bin TL’lik Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine ilişkin görüşmesini dün gece tamamladı. Komite bütçeyi perşembe günü saat 11.00’de DAÜ bütçesini, ardından Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini oylayacak.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi bugün, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçelerini görüşecek. Tarım ve Doğal Bakanlığı’na bağlı Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu, Toprak Ürünleri Kurumu ve Genel Tarım Sigortası Fonu bütçeleri de ele alınacak.

-Kılıç

DAÜ bütçesinin görüşülmesi sırasında söz alan DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, bir yıl içinde yaptıkları çalışmaları anlatarak hedeflerinin 2027’de denk bütçeye ulaşmak olduğunu söyledi.

Üniversiteye yapılan katkı ve harcamaları sıralayan Kılıç, cari harcamalarda küçülmek için attıkları adımları ve tasarruf tedbirlerinden bazılarını paylaştı.

15 bin 900 civarında öğrencileri olduğunu, YÖK’ün de önerisiyle ağırlıklı olarak 2 yıllık programlar açtıklarını ifade eden Kılıç, bazı dersleri dijital ortama geçirerek daha fazla öğrenciye eğitim verdiklerini kaydetti.

Kılıç, üniversitenin gelirlerini artırmak için dijital alanda yaptıkları çalışmaları da anlatarak, DAÜ’ye olan borçları almak için neler yaptıklarını sıraladı. Kılıç, altyapı ihtiyaçlarının her geçen yıl arttığına işaret etti.

Kılıç’ın konuşmasının ardından komite üyeleri ve Milli Eğitim Bakanı Çavuşoğlu, DAÜ yetkililerine bütçedeki kalemlerle ilgili sorular sordu. Bürokratlar, Maliye Bakanlığıyla imzalanan protokolle ilgili de bilgi verdi.

Toplantı, DAÜ’nün hazırladığı bütçeyle Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı bütçe arasında fark olması üzerine uzun süre karşılıklı soru cevap şeklinde sürdü.

-Berova

Maliye Bakanı Özdemir Berova, geçen yıl kamu maliyesi olarak bu konuya Milli Eğitim Bakanıyla birlikte yoğun mesailer harcandığını belirtti. Maliye Bakanlığı’nın DAÜ’nün vergi borcunu üstlendiğini ve borçlanmalarına da kefil olduğunu belirten Berova, emekliliklerle ilgili de 300 milyonun üzerinde tasarruf beklediklerini söyledi.

Bakanlıkla DAÜ arasında yapılan protokole bağlı olarak gerektiğinde yeni tedbirler alınacağını vurgulayan Berova, DAÜ’ye destek olmak için ellerinden geleni yaptıklarını kaydetti.

Berova, genel kuruldaki görüşmede daha ayrıntılı bilgi vereceklerini ve detaylı tartışacaklarını belirtti. DAÜ’ye yapılan nakdi yardımla ilgili de bilgi veren Berova, gerektiği zaman protokolü yeniden güncelleyeceklerini dile getirdi.

-Çavuşoğlu

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, 5 sene önce DAÜ’nün batacağı uyarısında bulunduğunu ve tutmayan bütçelerle zaman geçirildiğini söyleyerek, protokol yapılana kadar yaşananların bedelinin ödenmesi gerektiğini belirtti.

Çavuşoğlu, protokolle maşlardan indirim yapılmasının bir fedakarlık olarak gösterilmesini eleştirerek, “Mecburdunuz çünkü batırıp geldiniz.. Bizi başka şekilde konuya dahil edemezdiniz” dedi.

DAÜ temsilcilerine hitaben “Gerçekçi olun. Hiçbirinizin DAÜ’yü korumaya niyeti yok. Hala mazeret uydurursunuz” diyen Çavuşoğlu, DAÜ’yle ilgili yaşanan süreci anlattı.

Çavuşoğlu, protokolün yapılması aşamasıyla ilgili detaylı bilgi vererek, “DAÜ’nün isteklerini yerine getirmek DAÜ’yü bitirmek demektir” dedi.

Gereken tedbirler alınmıyorsa bir maaşın daha kesilebileceğini belirten Çavuşoğlu, DAÜ kadar diğer üniversitelerin de değerli olduğuna işaret ederek, onlara hiç bu kadar destek olunmadığını kaydetti.

Tedbir olarak hayata hiçbir şey geçirilmediğini, sadece kağıt üstünde tedbir alınacak dendiğine işaret eden Çavuşoğlu, online ders verecek yetkileri olmadığı halde sınıfları birleştirip, online yapıldığını hatırlattı. Çavuşoğlu, solar enerji talebi olduğunu ama bunun masrafını kimin göreceğinin belirtilmediğini söyledi. Çavuşoğlu, “Öğrenci getirisiyle öğretmen giderini hesapladığımızda 10 bin öğrenci açığımız var” dedi.

Çavuşoğlu’nun konuşmasının ardından komite toplantısı sona erdi. Komite, Perşembe günü Milli Eğitim Bakanlığı ve DAÜ bütçelerini oylayacak.

Devamını Oku

Kıbrıs

MED Forumu’nda Akdeniz’de güvenlik konusu ve Türkiye’nin tezleri ele alındı.. Koramiral Payal: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bütün adayı temsil etmiyor

Published

on

By

İtalya merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsünün (ISPI), İtalya Dışişleri Bakanlığının katkılarıyla bu yıl Roma’da 10’uncusunu düzenlediği “MED Akdeniz Diyalog Forumu”nda ilk gün panelleri tamamlandı.
Waldorf Astoria Oteli’ndeki forumda, “Akdeniz’de Deniz Gücü: Küresel Etkiyi Şekillendirmek” başlıklı bir panel yapıldı.

Türk Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Yalçın Payal, panelde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk Halkının Akdeniz’deki haklarının görmezden gelinemeyeceğine vurgu yaptı.

Payal, “Bölgede atılacak bütün adımlar, kıyıdaş devletlerle istişare edilerek atılmalı. Türkiye için önemli olan iki şey var: Bir; deniz yetki alanlarının adil biçimde belirlenmesi, ikincisi de Kıbrıslı Türklerin haklarının verilmesi. Çünkü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bütün adayı ve Kıbrıslı Türkleri temsil etmiyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e en uzun kıyıya sahip ülkesi olduğunu vurgulayan Payal, “Buna rağmen bazı devletler, Türkiye’nin hak ettiğinden daha az bir deniz yetki alanı almasını amaçlıyor. Türkiye’yi bölgede meşru deniz yetki alanları belirlenmesinin dışında tutacak herhangi bir girişimin kabul edilemez olduğu dikkate alınmalıdır.” dedi.

Kıbrıs’ta 50 yıldır barış olduğunu ve Kıbrıs Türk halkının kendini güvende ve eşit derecede egemen olacağı iki devletli modelden yana olduklarını belirten Koramiral Payal, “Müttefiklerimizin ve ortaklarımızın, adadaki mevcut barışçıl durumu riske atan girişimlerin bir parçası veya tarafı olmamalarını kritik bir mesele olarak görüyoruz.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Topumsal huzuru da tehdit eden kadına yönelik şiddetin hiçbir bahanesi olamaz

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kadına yönelik şiddetin asla kabul edilemeyeceğini söyledi.

“Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle açıklama yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “kadına yönelik şiddette hiç bir toleransımız olamaz, olmamalıdır. Devletler bu yönde azami gayreti göstermelidir” ifadesini kullandı.

Kadına yönelik şiddetin toplumsal huzuru da tehdit eden, bir insanlık sorunu olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Kadına yönelik şiddet kutsal varlıklarımız olan analarımıza ve insanlığa ihanettir. Kadına yönelik şiddetin hiçbir gerekçesi, hiçbir bahanesi, hiçbir mazareti olamaz.Hiçbir canlıya özellikle de insana ve de kadınlara yönelik şiddet hicbir şekilde asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

“Kadına şiddet eylemleriyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına sabırlar dilerim” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şiddet olaylarının yaşanmaması için gereken tebirlerin alınması ve caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğinin altını da çizdi. Cumhurbaşkanı Tatar, tüm kadınların onurlu, özgür ve eşit yaşama haklarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağını da vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam