Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar’a Çanakkale’de fahri doktora verildi

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde fahri doktora verildi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 2023-2024 Akademik Yıl Açılış Töreni’ne katıldı ve “Mavi Vatan İçerisinde KKTC’nin Stratejik Önemi ve Konumu” konulu ilk dersi verdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, fahri doktora töreninin ardından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Öğrenci Yurdu İnşaatı Temel Atma Töreni’ne katıldı.

-Açılış töreni

Cumhurbaşkanı Tatar’ı, üniversiteye gelişinde rektör Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu karşıladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı için hazırlanan marş okundu, Çanakkale ve KKTC’ye ait iki türkü seslendirildi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İÇDAŞ Kara Yusuf Kongre Merkezi’nde yer alan törende açılış konuşmasını rektör Erenoğlu yaptı. Erenoğlu, yeni akademik yılın başarılı geçmesini diledi, dünyada ve özellikle Filistin’deki insanlık onuruna aykırı saldırıları kınadı, bir an önce son bulması temennisinde bulundu. Erenoğlu, üniversite ve çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın konuşması öncesinde, Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan Kıbrıs’taki iki devletli çözümü içeren yeni siyaset ve son gelişmelerle ilgili video gösterimi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın özgeçmişinin okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Tatar’a fahri doktora tevdi edildi. Cumhurbaşkanı Tatar, daha sonra üniversitede yeni akademik yılın açılış dersini verdi.

Tatar

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kendisine fahri doktora verilmesinden duyduğu gururu ve mutluluğu dile getirerek başladığı konuşmasında, Çanakkale şehitlerini andı, Kıbrıs Türk halkının selamlarını iletti, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünü kutladı ve yeni yüzyılın başarılarla geçmesini temenni etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Çanakkale’de verilen destansı mücadeleye değinerek, burada kazanılan zaferin Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturduğunu vurguladı. Kıbrıs Türk halkının da bu mücadelede payı olduğunu vurgulayan Tatar, bu mücadelede Atatürk yanında yer aldığına işaret ederek, Gazimağusa’da Çanakkale şehitlerinin yattığını belirtti.

Türk ve Kıbrıs Türk tarihinin acılar, savaşlar, mücadeleler ve zaferlerle dolu olduğunu ifade eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının her zaman, her şartta Türk milletinin kopmaz bir parçası olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni yanında bulduğunu, bölgedeki ulusal milli çıkarların korunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, İngiliz sömürge döneminde Kıbrıs Türk halkının çok sıkıntılar yaşadığını, Çanakkale’deki esirlerin Kıbrıs’a getirildiğini, Kıbrıs’tan Türklerin Anadolu’ya döndüğünü, tüm bunlar yaşanırken İngiltere’nin Osmanlı’dan kiraladığı adanın Türklere geri verilmek yerine Rum ve Yunan’a bırakılmak istediğini anlattı, adada Türk varlığının korunması için verilen mücadelelerin önemini vurguladı.

“Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır” diyen Tatar, milli mücadele döneminde Kıbrıs’ta da destan yazıldığını, şimdi de KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı olarak Kıbrıs Türk halkının haklı davası için mücadele verdiğini ve haklarını korumak amacıyla çalıştığını kaydetti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasını anlatan ve 1960 cumhuriyetinin kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk halkının Rumlar kadar Kıbrıs’ta egemen olduğunu ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu cumhuriyetin garantörü olduğuna işaret etti.

Milli mücadele yıllarında Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkını yalnız bırakmadığını, şimdi de dünyaya Türkiye’nin desteğiyle iki devletli çözüm siyasetini anlattıklarını ifade eden Tatar, 1974 Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türk halkı açısından dönüm noktası olduğunu belirtti.

KKTC’nin bu yıl 40. Yıldönümünü kutlayacağını ifade eden Tatar, Kıbrıs Türk halkına uluslararası camia tarafından haksızlıkların sürdüğünü, Rumların AB’ye tek yanlı üye alındığını, ortaya çıkan anlaşmalara “evet” diyen Kıbrıs Türk halkının cezalandırıldığını ve verilen sözlerin tutulmadığını söyledi.

Bundan dolayı şimdi iki devletli çözümü savunduklarını kaydeden Tatar, “Bağımsızlık ve egemenliğin yanı sıra Türkiye’nin garantörlüğünden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. Tatar, milli bir siyaset olarak yerini alan yeni siyasetin, baskılara rağmen sürdürüldüğünü, federal bir çözüm için müzakere masasına oturmayacaklarını söyledi.

Filistin’de yaşananların ortada olduğunu ve insanlığa yapılan çirkinliğin kabul edilemez olduğunu ifade eden Tatar, Filistin halkına karşı yapılan saldırıları kınadı, Türkiye’nin sesiyle birlikte kendilerinin sesinin duyulduğunu, o yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kesimlerine teşekkür etti.

Gazileri de saygıyla yad eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının hak ve hukukunun korunması, varlığının devamı için Türkiye’nin garantörlüğünün vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Kıbrıs meselesinin gençler tarafından gelecek için öğrenilmesi, bilinmesinin önemine işaret eden Tatar, KKTC devletinin bölgesinde, mavi vatanda gelişmesi, güçlenmesi için Türkiye’nin güvenliği için çalışmaya devam ettiklerini söyledi.

Herkesi Kıbrıs’ı görmeye davet eden Tatar, KKTC’nin geleceğinin parlak olduğunu, o yüzden hep birlikte KKTC’ye sahip çıkacaklarını vurguladı.

Tatar, KKTC’nin Türk dünyası için de ulusal çıkarlar için önemine vurgu yaptı, birlik beraberlik içinde mücadeleye devam edeceklerini kaydetti.

-Temel atma töreni

Cumhurbaşkanı Tatar, fahri doktora töreninin ardından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Öğrenci Yurdu İnşaatı Temel Atma Törenine de katıldı.

Tatar, burada yaptığı konuşmada da, yeni yurdun öğrencilere ve üniversiteye hayırlı olmasını dileyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine imza atan üniversite ve öğrencilerini kutladı, Çanakkale ruhunun her zaman yaşamasının önemine vurgu yaptı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaṣkanlığı:“Colin Stewart’ın açıklamaları mandasıyla uyumlu değildir”

Published

on

By

Cumhurbaşkanlığı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamaları hakkında açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanlığı açıklaması şu şekilde:

“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın António Guterres’e ve BM misyonuna duyduğumuz kurumsal saygı tamdır. Ancak Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamaları, BM’nin taraflara eşit mesafede durma sorumluluğu açısından ciddi sorunlar içermektedir.

Colin Stewart’ın görev süresi 9 Ağustos itibarıyla fiilen sona erecektir. Kıbrıs Türk Tarafı kendisini, görev süresi boyunca taraflar arasında güveni artırma sorumluluğunu yerine getirmekte yetersiz kalan, bazı kritik konularda tarafsızlık algısını zedeleyen ve özellikle halkımızın haklı insani taleplerine gereken duyarlılığı göstermeyen bir görevli olarak anımsayacaktır.

Kıbrıs Türk Tarafı, çözüm iradesini defalarca ve açık biçimde ortaya koymuştur. Bu vizyon, Kıbrıs’taki iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi ve iki ayrı Devlet gerçeğinden hareketle şekillenmiştir. Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüm ancak mevcut gerçekliğin esas alınmasıyla mümkündür.

Colin Stewart’ın, Kıbrıs Türk halkının iradesini ve özden gelen hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslarası statüye dayalı çözüm vizyonunu “ciddiye alınmayan” bir öneri gibi nitelendirmesi, BM misyonunun tarafsızlığıyla bağdaşmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Halkımız adına bu çözüm çerçevesini sadece savunmakla kalmamış, uluslararası muhataplarına da en üst seviyelerde defalarca iletmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu vizyona verdiği tam destek de, halkımızın meşru ve çağdaş taleplerinin arkasında duran bir dayanışma örneğidir.

Kıbrıs Türk Halkının yalnızca Türkiye ile ticaret yapabildiği gerekçesiyle dışa bağımlı olduğu yönündeki değerlendirmeler, tarihi ve hukuki bağlamı göz ardı eden yaklaşımlardır. Bu halk, doğrudan ticaret hakkı da dahil olmak üzere temel haklarını kullanmasının engellendiği haksız ve hukuksuz bir izolasyon altında yaşamaktadır. Bu izolasyon, yalnızca ekonomik zorluklar yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda Kıbrıs Türk Halkının temel insan haklarından mahrum bırakılmasına sebep olmaktadır. Uluslararası toplum bu eşitsizliğin sürmesine seyirci kalmak yerine, eğer çözüm sürecine katkı sunmak istiyorsa, bu haksız zulmün sona ermesini sağlamalıdır.

Colin Stewart, halkımızın yıllardır dile getirdiği insani bir talep olan Yiğitler–Pile yolunu Rum tarafına toprak kazandırma çabasına dönüştürerek süreci tıkayan kişi olarak hatırlanacaktır. Bu yaklaşım, BM misyonuna duyulan güveni zedelemiş ve samimi bir kolaylaştırıcılık beklentisini boşa çıkarmıştır.

Colin Stewart ayrıca, geçiş kapılarının neden açılamadığını açıklamak yerine asıl sorumluyu gizlemiş ve kamuoyunu yanıltmıştır. Kıbrıs Türk tarafı uzun süredir Haspolat Kapısı’nın araçlı geçişe uygun şekilde açılmasını ve Akıncılar–Limya hattında araçlı geçişe hizmet edecek Akıncılar Kapısı’nın açılmasını yapıcı ve resmi düzeyde önermiştir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu önerilerin pozitif ve yapıcı bir anlayışla gündeme getirildiğini açıklamış, Rum tarafının ise Kiracıköy ve Erenköy üzerinden KKTC topraklarını transit geçiş güzergahına dönüştürme talebini güvenlik ve egemenlik gerekçeleriyle reddettiklerini kamuoyuna duyurmuştur. Rum tarafı buna rağmen kabul edilmesi mümkün olmayan bu taleplerinde ısrar etmeye devam etmiştir.

Kıbrıs Türk halkı için Anavatan Türkiye garantörlük görevinden çok daha fazlasını ifade eder. Türkiye, halkımızın güvenliği, varlığı ve geleceğiyle doğrudan bağlı olan tarihsel bir dayanışma odağıdır. Aramızdaki bağlar yalnızca diplomatik sorumluluklardan ibaret değildir. Türkiye’yle KKTC arasında ortak mücadeleye, kültürel yakınlığa ve karşılıklı güvene dayanan köklü bir ilişki söz konusudur. Türkiye’nin desteği, Kıbrıs Türk halkının iradesini uluslararası alanda kararlılıkla savunabilmesinin en güçlü temellerinden biridir. Bu çok boyutlu ilişkinin “korku” üzerinden tarif edilmesi, gerçekleri saptırmak anlamı taşır, aynı zamanda çözüm ortamını zayıflatan sorumsuz bir yaklaşımı da yansıtır.

Kıbrıs Türk Tarafı, seçim süreçlerinde de geleneksel olarak yapıcı tutumunu sürdürmüştür. Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, halkının haklarını savunan, ilkeli ve net bir liderlik anlayışı sergilemektedir. Bu doğrultuda, temel haklara aykırı herhangi bir adıma onay vermemiş, halkının geleceğini geçici siyasi hesaplara teslim etmemiştir.

Kıbrıs Türk Halkı mevcut statükoyu bir tercih olarak benimsememektedir. Halkımızın egemenliği, güvenliği ve onurlu geleceği için verdiği mücadele görmezden gelinemez. BM’nin sorumluluğu taraflardan birini dışlamak değil, her iki tarafın eşitlik temelinde uzlaşı zemini oluşturmasına katkı sağlamaktır.

Kıbrıs Türk tarafı, Mart ve Temmuz 2025’te gerçekleştirilen gayriresmi zirvelere iyi niyetle katılmıştır. Sürecin ilerleyebilmesi için her iki tarafın egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye sahip aktörler olarak bu süreçte yer alması gerektiği bir kez daha vurgulamıştır. Bu temel yaklaşımı kabul etmeyen hiçbir girişimin başarı şansı olamaz.

BM’nin temel işlevi, Kıbrıs Türk halkına ne yapması gerektiğini dayatmak değildir. Asıl sorumluluk, iki tarafın iradesine saygı gösteren ve çözüm için gerekli koşulları oluşturan bir tutum benimsemektir. Bu niteliği taşımayan herhangi bir temsilcinin BM çatısı altında güven ortamı yaratması mümkün olamaz. Colin Stewart’ın görev süresi, bu açıdan kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir.

Kıbrıs Türk Halkı, haklarına, iradesine ve varlığına sahip çıkmayı sürdürecektir. Bu duruş, geçici gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Kararlı bir Halkın tarihsel birikimi ve meşru mücadelesiyle şekillenmiştir. Bu çerçevede ifade edilen tüm değerlendirmeler, görev süresi tamamlanmakta olan temsilcinin ardından görevi üstlenmesi beklenen yeni özel temsilci için de yol gösterici nitelik taşımaktadır. BM misyonunun bu kararlılığa saygı göstermesi, sürecin ciddiyetine katkı sunması açısından önemlidir.”

Devamını Oku

Kıbrıs

“Colin Stewart’ın açıklamaları mandasıyla uyumlu değildir”

Published

on

By

Cumhurbaşkanlığı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamaları hakkında açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanlığı açıklaması şu şekilde:

“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın António Guterres’e ve BM misyonuna duyduğumuz kurumsal saygı tamdır. Ancak Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamaları, BM’nin taraflara eşit mesafede durma sorumluluğu açısından ciddi sorunlar içermektedir.

Colin Stewart’ın görev süresi 9 Ağustos itibarıyla fiilen sona erecektir. Kıbrıs Türk Tarafı kendisini, görev süresi boyunca taraflar arasında güveni artırma sorumluluğunu yerine getirmekte yetersiz kalan, bazı kritik konularda tarafsızlık algısını zedeleyen ve özellikle halkımızın haklı insani taleplerine gereken duyarlılığı göstermeyen bir görevli olarak anımsayacaktır.

Kıbrıs Türk Tarafı, çözüm iradesini defalarca ve açık biçimde ortaya koymuştur. Bu vizyon, Kıbrıs’taki iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi ve iki ayrı Devlet gerçeğinden hareketle şekillenmiştir. Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüm ancak mevcut gerçekliğin esas alınmasıyla mümkündür.

Colin Stewart’ın, Kıbrıs Türk halkının iradesini ve özden gelen hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslarası statüye dayalı çözüm vizyonunu “ciddiye alınmayan” bir öneri gibi nitelendirmesi, BM misyonunun tarafsızlığıyla bağdaşmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Halkımız adına bu çözüm çerçevesini sadece savunmakla kalmamış, uluslararası muhataplarına da en üst seviyelerde defalarca iletmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu vizyona verdiği tam destek de, halkımızın meşru ve çağdaş taleplerinin arkasında duran bir dayanışma örneğidir.

Kıbrıs Türk Halkının yalnızca Türkiye ile ticaret yapabildiği gerekçesiyle dışa bağımlı olduğu yönündeki değerlendirmeler, tarihi ve hukuki bağlamı göz ardı eden yaklaşımlardır. Bu halk, doğrudan ticaret hakkı da dahil olmak üzere temel haklarını kullanmasının engellendiği haksız ve hukuksuz bir izolasyon altında yaşamaktadır. Bu izolasyon, yalnızca ekonomik zorluklar yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda Kıbrıs Türk Halkının temel insan haklarından mahrum bırakılmasına sebep olmaktadır. Uluslararası toplum bu eşitsizliğin sürmesine seyirci kalmak yerine, eğer çözüm sürecine katkı sunmak istiyorsa, bu haksız zulmün sona ermesini sağlamalıdır.

Colin Stewart, halkımızın yıllardır dile getirdiği insani bir talep olan Yiğitler–Pile yolunu Rum tarafına toprak kazandırma çabasına dönüştürerek süreci tıkayan kişi olarak hatırlanacaktır. Bu yaklaşım, BM misyonuna duyulan güveni zedelemiş ve samimi bir kolaylaştırıcılık beklentisini boşa çıkarmıştır.

Colin Stewart ayrıca, geçiş kapılarının neden açılamadığını açıklamak yerine asıl sorumluyu gizlemiş ve kamuoyunu yanıltmıştır. Kıbrıs Türk tarafı uzun süredir Haspolat Kapısı’nın araçlı geçişe uygun şekilde açılmasını ve Akıncılar–Limya hattında araçlı geçişe hizmet edecek Akıncılar Kapısı’nın açılmasını yapıcı ve resmi düzeyde önermiştir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu önerilerin pozitif ve yapıcı bir anlayışla gündeme getirildiğini açıklamış, Rum tarafının ise Kiracıköy ve Erenköy üzerinden KKTC topraklarını transit geçiş güzergahına dönüştürme talebini güvenlik ve egemenlik gerekçeleriyle reddettiklerini kamuoyuna duyurmuştur. Rum tarafı buna rağmen kabul edilmesi mümkün olmayan bu taleplerinde ısrar etmeye devam etmiştir.

Kıbrıs Türk halkı için Anavatan Türkiye garantörlük görevinden çok daha fazlasını ifade eder. Türkiye, halkımızın güvenliği, varlığı ve geleceğiyle doğrudan bağlı olan tarihsel bir dayanışma odağıdır. Aramızdaki bağlar yalnızca diplomatik sorumluluklardan ibaret değildir. Türkiye’yle KKTC arasında ortak mücadeleye, kültürel yakınlığa ve karşılıklı güvene dayanan köklü bir ilişki söz konusudur. Türkiye’nin desteği, Kıbrıs Türk halkının iradesini uluslararası alanda kararlılıkla savunabilmesinin en güçlü temellerinden biridir. Bu çok boyutlu ilişkinin “korku” üzerinden tarif edilmesi, gerçekleri saptırmak anlamı taşır, aynı zamanda çözüm ortamını zayıflatan sorumsuz bir yaklaşımı da yansıtır.

Kıbrıs Türk Tarafı, seçim süreçlerinde de geleneksel olarak yapıcı tutumunu sürdürmüştür. Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, halkının haklarını savunan, ilkeli ve net bir liderlik anlayışı sergilemektedir. Bu doğrultuda, temel haklara aykırı herhangi bir adıma onay vermemiş, halkının geleceğini geçici siyasi hesaplara teslim etmemiştir.

Kıbrıs Türk Halkı mevcut statükoyu bir tercih olarak benimsememektedir. Halkımızın egemenliği, güvenliği ve onurlu geleceği için verdiği mücadele görmezden gelinemez. BM’nin sorumluluğu taraflardan birini dışlamak değil, her iki tarafın eşitlik temelinde uzlaşı zemini oluşturmasına katkı sağlamaktır.

Kıbrıs Türk tarafı, Mart ve Temmuz 2025’te gerçekleştirilen gayriresmi zirvelere iyi niyetle katılmıştır. Sürecin ilerleyebilmesi için her iki tarafın egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye sahip aktörler olarak bu süreçte yer alması gerektiği bir kez daha vurgulamıştır. Bu temel yaklaşımı kabul etmeyen hiçbir girişimin başarı şansı olamaz.

BM’nin temel işlevi, Kıbrıs Türk halkına ne yapması gerektiğini dayatmak değildir. Asıl sorumluluk, iki tarafın iradesine saygı gösteren ve çözüm için gerekli koşulları oluşturan bir tutum benimsemektir. Bu niteliği taşımayan herhangi bir temsilcinin BM çatısı altında güven ortamı yaratması mümkün olamaz. Colin Stewart’ın görev süresi, bu açıdan kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir.

Kıbrıs Türk Halkı, haklarına, iradesine ve varlığına sahip çıkmayı sürdürecektir. Bu duruş, geçici gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Kararlı bir Halkın tarihsel birikimi ve meşru mücadelesiyle şekillenmiştir. Bu çerçevede ifade edilen tüm değerlendirmeler, görev süresi tamamlanmakta olan temsilcinin ardından görevi üstlenmesi beklenen yeni özel temsilci için de yol gösterici nitelik taşımaktadır. BM misyonunun bu kararlılığa saygı göstermesi, sürecin ciddiyetine katkı sunması açısından önemlidir.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Ataoğlu:Hristodulidis’in sözleri barışa değil, gerilime hizmet ediyor

Published

on

By

Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı, Demokrat Parti Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in KKTC yargısına yönelik açıklamalarına tepki gösterdi.

Ataoğlu yaptığı yazılı açıklamada, Hristodulidis’in “korsanca”, “faşist” ve “yasa dışı” gibi ifadeler kullanarak yaptığı açıklamaların kabul edilemez olduğunu belirtti.

Bu söylemlerin, Rum liderliğinin çözümden uzak ve provokatif tutumunun yeni bir göstergesi olduğunu vurgulayan Ataoğlu, KKTC yargısının bağımsız ve hukukun üstünlüğü temelinde karar aldığını kaydetti.

Hristodulidis’in süreci çarpıtarak kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını da ifade eden Ataoğlu, bu yaklaşımın barışa ve toplumlar arası güvene zarar verdiğini, Rum tarafının yargı kararlarını itibarsızlaştırma çabasının halkın güvenliğini tehdit eden bir saygısızlık olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Türk tarafının her zaman hukuk zemininde hareket ettiğini belirten Ataoğlu, Rum liderliğinin, tutarsız davrandığı gibi tehdit dili de kullandığını ifade etti.

Barışın tehdit diliyle değil, karşılıklı saygı ve eşitlikle mümkün olduğunu vurgulayan Ataoğlu, Rum tarafını sağduyuya ve yapıcı adımlarla ilerlemeye davet etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam