Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanı Tatar’a Kırşehir’de Fahri Doktora takdim edildi

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nde “Fahri Doktora” takdim edildi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Fahri Doktora takdim töreni sonrası “Mavi Vatan” konulu konferans da verdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın KKTC ve Türkiye bayrakları eşliğinde öğrenciler tarafından coşkuyla karşılandığı tören, saygı duruşu, İstiklal Marşı, üniversite tanıtım filmi ve Cumhurbaşkanlığı videosunun gösterilmesiyle başladı.

Üniversite rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya’nın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Ersin
Tatar’a, senato kararıyla; KKTC’nin yüksek menfaatlerinin korunması, Kıbrıs Türk halkının onur ve haysiyetinin uluslararası toplum nezdinde muhafazası, Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarları koruması, her platformda savunması ve Türk milletinin saygınlığına yaptığı katkılar dolayısıyla uluslararası ilişkiler alanında “Fahri Doktora” takdim edildi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, takdim törenin ardından yaptığı konuşmada, kendisi için düzenlenen bu güzel ve anlamlı karşılama töreninden onur duyduğunu ifade etti ve teşekkür etti.

Tatar, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele yıllarını anlatarak, acılarla büyüdüğü bir dönem yaşadığını kaydetti, Rumların yaptığı saldırılar ve katliamları hatırlattı.

Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte adada yeni bir siyaset yürütüldüğünü ifade eden Tatar, hala bazı yanlışlarla yola devam edilmesinin beklendiğini ancak bunu bekleyenlerin karşılarında kendilerini bulduğunu söyledi.

Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türk halkının ve Türk halkının hak ve çıkarlarının korunması için Türkiye ile birlikte hareket etmeye devam edeceklerini ifade eden Tatar, Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından 80 bin şehit verilerek alındığını anlattı.

Kıbrıs adasının Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği açısından da büyük önem taşıdığını söyleyen Tatar, Rum Yunan ikilisinin Kıbrıs’ta hiç bir dönem yönetimde olmadığını, Kıbrıs Türk halkının hiç bir zaman Rum boyunduruğu altına girmediğini girmeyeceğini vurguladı.

Tatar, Osmanlı Devletinin adayı İngiltere’ye kiraladığını ancak İngiltere adadan çıkarken adayı tekrar Osmanlı’ya bırakması gerekirken Rum Yunan ikilisinin adaya nüfus taşıdığını ve nüfusun Türklerin aleyhine döndürdüğünü kaydetti.

Tatar, Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren Atatürk inkilaplarına bağlı olarak hareket ettiğini, Enosis’e, adanın Yunanistan’a bağlanmasına karşı durduğunu anlattı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortak kurucusu olduğunu, Türkiye’nin de garantör ülke olarak yer aldığını anlattı.

Ortaklık Cumhuriyetinin Rum Yunan ikilisi tarafından yıkıldığını, Kıbrıs Türk halkının adadan atılması için saldırılar katliamlar yapıldığını anlatan Tatar, Kıbrıs Türk halkının direndiğini, hiç bir zaman pes etmediğini, teslim olmadığını söyledi.

Tatar, Türkiye’nin de Kıbrıs Türk halkını hiç bir zaman yalnız bırakmadığını, Kıbrıs Türk halkının katledilmesine seyirci kalmadığını ve 1974’te harekatı gerçekleştirerek, adaya barışı getirdiğini, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuştuğunu vurguladı.

Yıllardır Kıbrıs’ta müzakerelerin sürdüğünü, ancak Kıbrıs’a barışın 1974’te geldiğini, eksik olanın anlaşma olduğunu ifade eden Tatar, Kıbrıs’ta artık iki devlet olduğunu, 60 yıldır bunun böyle olduğunu, Kıbrıs Türk halkının egemen ve bağımsız olarak varlığını devleti çatısı altında sürdürdüğünü söyledi.

Tatar, Kıbrıs Türk halkının devletini kurarak bu bölgede Türk ulusunun güvenliğinin korunması açısından önemli bir yere geldiğini ifade etti.

KKTC’nin bölgede öneminin arttığına işaret eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının doğu Akdeniz’de haklarının olduğunu, müzakere masasında da Türkiye’nin desteğiyle Türk milletinin hak ve hukukunu koruduğunu söyledi.

Federasyon meselesinin bittiğini, çünkü iki tarafın Federasyondan çok ayrı şeyler anladığını, süreç içerisinde KKTC’nin ortadan kalkacağını ve “Sıfır asker sıfır garanti” noktasına gelineceğini anlatan Tatar, Kıbrıs Türk halkının büyük bir maceraya atılmasına müsade etmeyeceklerini söyledi.

Gerçekleri herkesin, özellikle gençlerin bilmesi gerektiğini ifade eden Tatar, Kıbrıs Türk halkının menfaati ve geleceğinin Türkiye’nin garantörlüğüne bağlı olduğunu ve bundan Asla taviz vermeyeceklerini vurguladı.

Mavi vatanda da Türkiye ile birlikte birlik beraberlik içerisinde hareket ettiklerini ifade eden Tatar, Türkiye ile karşılıklı temasların, birlik beraberliğin önemine vurgu yaptı, “Aramızdaki bağları hiç bir güç koparamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kendisine verilen Fahri Doktora unvanından da onur duyduğunu söyledi, teşekkür etti.

 

 

BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İran, MOSSAD karargahını vurdu

Published

on

By

İran Devrim Muhafızları Ordusu, Tel Aviv’deki MOSSAD ve Askeri İstihbarat Müdürlüğünün hedef aldığını duyurdu. “Operasyon başarıyla gerçekleşti, merkez şu an yanıyor” dedi.

İsrail İran’a 5 gündür saldırıyor. Karşılığında Tahran, füzelerle misilleme yapıyor. İsrail’in pek çok noktasında sirenler çaldı. “Sığınaklara girin” uyarısı yapıldı.

İran, MOSSAD karargahını vurduğunu duyurdu. Açıklama, İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yapıldı.

İsrail ordusuna ait İstihbarat Birimi Aman(AMAN) ve MOSSAD Karargahı vurulduğu ifade edildi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu açıklamasında, “MOSSAD Karargahı yanıyor” dedi.

Açıklama, İran Devlet Radyosu’ndan duyuruldu, tekbirlerle kutlandı. İsrail’den ise henüz bir açıklama gelmedi.

İsrail, üst düzey komutanını öldürdüğünü iddia etti
İsrail ordusu, Tahran’a düzenlediği bir saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (IRGC) Khatam el-Enbiya Merkez Karargâhı Başkanı Ali Shadmani’yi suikastla öldürdüğünü açıkladı.

Ordu açıklamasında, Shadmani “İran’ın en üst düzey askeri komutanı” ve “İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’e en yakın isim” olarak tanımlandı.

İran’dan ise konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama gelmedi.

Shadmani, aynı karargâhın bir önceki başkanı Gholamali Rashid’in hafta başında İsrail tarafından suikastla öldürülmesinin ardından bu göreve getirilmişti.

İsrail’in İran’a şiddetli saldırılarıyla başlayan çatışma
İsrail, 13 Haziran’da İran’ın farklı kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef olan geniş çaplı saldırılar düzenledi.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda ölürken, toplam sivil kaybı 224 olarak açıklandı.

İran ordusunun İsrail’e balistik füzelerle yaptığı misillemede 24 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin yaralandığı aktarıldı.

Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail’i kınadı.

Devamını Oku

Dünya

Arap ve İslam ülkeleri, İsrail’in saldırılarını kınadı

Published

on

By

Arap ve İslam ülkeleri, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını kınadı ve bölgesel sükunet ve nükleer silahsızlanma çağrısı yaptı.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin farklı ülkelerden mevkidaşlarıyla gerçekleştirdiği diplomasi trafiğinin ardından 21 Arap ve İslam ülkesinin dışişleri bakanları tarafından ortak yazılı açıklama yapıldı.

Mısır haber ajansı MENA’ya göre, ortak açıklamaya, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Pakistan, Bahreyn, Brunei, Türkiye, Çad, Gambiya, Cezayir, Komorlar, Cibuti, Suudi Arabistan, Sudan, Somali, Irak, Umman, Katar, Kuveyt, Libya, Mısır ve Moritanya imza attı.

Ortak açıklamada, İsrail’in, 13 Haziran’dan bu yana İran’a düzenlediği saldırılar ile uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletlerin ilke ve amaçlarını ihlal eden her türlü eylem kınananarak, devletlerin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, iyi komşuluk ilkelerine ve anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesine saygı gösterilmesi gerektiği kaydedildi.

Tüm bölgenin güvenliği ve istikrarı için ciddi sonuçlar doğurabilecek bu gerilimden derin endişe duyulduğu belirtilen açıklamada, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının durması gerektiği, gerginliğin azaltılması ve kapsamlı sükunet sağlanması için de çalışılmasının önemli olduğu vurgulandı.

Açıklamada, nükleer silahlardan ve diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir Orta Doğu inşasının önemine dikkati çekilerek, bölge ülkelerinin tamamının hızlıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na taraf olması gerektiği ifade edildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından teminat altına alınmış olan nükleer tesislerin hedef alınmaması gerektiği vurgulanan açıklamada, bunun 1949 Cenevre Sözleşmesi uyarınca uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali olduğuna işaret edildi.

Açıklamada, İran’ın nükleer programı konusunda sürdürülebilir bir anlaşmaya varmanın tek yolunun mümkün olan en kısa sürede müzakere masasına geri dönmek olduğunun altı çizildi.

Bölgedeki krizleri çözmenin tek yolunun diplomasi, diyalog ve uluslararası hukuk kuralları olduğu ifade edilen açıklamada, mevcut krizin de askeri yollarla çözülemeyeceği vurgulandı.

⁠İsrail’in İran’a şiddetli saldırılarıyla başlayan çatışma
İsrail, 13 Haziran’da İran’ın farklı kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda ölürken, toplam sivil kaybı da 224 olarak açıklandı.

İran ordusunun İsrail’e balistik füzelerle yaptığı misillemede 24 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin yaralandığı aktarıldı.

Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail’i kınadı.

Devamını Oku

Dünya

İran’dan İsrail halkına “ülkeyi terk etmeleri” çağrısı

Published

on

By

İran Silahlı Kuvvetler Basın Sözcüsü Rıza Seyyad, İsrail halkına seslendiği açıklamasında, İsrail’i terk etmeleri çağrısında bulunarak hayatlarını kurtarmalarının tek yolunun bu olduğunu söyledi.

İran devlet televizyonu, Silahlı Kuvvetler Basın Sözcüsü Seyyad’ın İsrail’in terk edilmesi çağrısı yaptığı açıklamasını yayımladı.

Açıklamasında İsrail halkına seslenen Seyyad, “İşgal altındaki toprakları terk edin, bu, hayatınızı kurtarmanın tek yoludur.” ifadesini kullandı.

İsrail’in saldırılarına “ezici ve pişmanlık verici” bir cevap vermekten başka kendilerine bir seçenek bırakılmadığını belirten Seyyad, “Cesur İran savaşçılarının yıkıcı tepkisinin kapsamı şüphesiz işgal altındaki toprakların tamamını kapsayacaktır.” dedi.

Askeri, güvenlik ve karar alma merkezileri ile İsrailli komutan ve bilim adamlarının ikametgahları başta olmak üzere birçok önemli yerin vurulduğunu kaydeden Seyyad, “İşgal altındaki toprakları terk edin, çünkü gelecekte sizin için kesinlikle yaşanabilir olmayacaklar. Suçlu rejimin sizi canlı kalkan olarak kullanmasına izin vermemeniz gerektiğini vurguluyoruz.” ifadelerini kullandı.

Seyyad ayrıca, sığınaklarda bulunmanın güvelik sağlamayacağı uyarısında bulundu.

– İsrail’in İran’a şiddetli saldırılarıyla başlayan çatışma

İsrail, 13 Haziran’da İran’ın çeşitli kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda hayatını kaybederken, toplam sivil can kaybı da 224 olarak açıklandı.

İran ordusunun İsrail’e balistik füzelerle yaptığı misillemede ise 24 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin yaralandığı aktarıldı.

Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail’i kınadı.

Devamını Oku

Trending

Reklam