Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar:GKRY’nin AB üyeliği Kıbrıs adasındaki üçüncü darbedir

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne alınmasının 20’nci yıl dönümüyle ilgili açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Tatar, 56 yıllık süreçler içerisinde her türlü plana ve öneriye ‘hayır’ diyen Rum tarafının, ayrı ayrı ve eş zamanlı düzenlenen Annan Planı referandumlarında da ‘hayır’ demesinin bir hafta sonrasında Avurda Birliği (AB) üyeliği ile ödüllendirildiğini belirterek, “İşte bu Kıbrıs adasında gerçekleşen üçüncü darbedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Tam 20 yıl önce bugün Avrupa Birliği kendi koymuş olduğu kriterlerin hilafına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni AB’ye üye olarak kabul etmiş, dolayısıyla Kıbrıs sorununu da ithal etmiştir. Uluslararası sistemin kendi koymuş olduğu kuralları yine kendisinin nasıl çiğnediğine ilişkin en net örneklerden biri olarak tarihe geçen bu olay, Kıbrıs konusuna paylaşıma dayalı herhangi bir çözüm bulma umudunun da önüne çekilen en önemli engellerden birini oluşturmuştur.

İki halkın egemen eşitliklerinin bir icrası olarak kurulan 1960 Ortaklık Cumhuriyeti, 1963 yılında Rum tarafının anayasanın değiştirilemez maddelerini değiştirmesi suretiyle ortadan kaldırılmış, 21 Aralık tarihinde masum Kıbrıslı Türk sivillere karşı başlatılan silahlı saldırılarla da ENOSİS gerçekleştirilmek istenmişti. Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan silahlı saldırıları durdurmak için BM Güvenlik Konseyi aldığı 186 sayılı kararla adaya BM Barış Gücü’nü konuşlandırmış, ancak aynı kararla saldırıların sorumlusuna, yani Rum liderliğine de tüm adayı temsil etme hakkı vermişti. Kabul edilemez statükonun başlangıcı olan bu olay aslında Kıbrıs sorununu yaratan birinci darbedir.

-“ Barış Harekatı sayesinde adaya barış ve huzur gelmiştir”

Malumları olduğu üzere ikinci darbe, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntası ve adadaki destekçileri tarafından gerçekleştirilmiş ve nihayetinde 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hakkını kullanarak gerçekleştirdiği Barış Harekatı sayesinde adaya barış ve huzur gelmiştir. Bu tarihten itibaren oluşan sınırlarla birlikte iki halk kendi devletlerinde 50 yıldır yan yana kendi kendini yöneterek bu günlere gelinmiştir. Rum tarafının tüm silahlanma çabalarına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki mevcudiyeti ve oluşturduğu caydırıcı güç sayesinde Kıbrıs’ta barış ve huzur ortamı muhafaza edilmektedir.

Bu süre zarfında haksız ve hukuksuz şekilde elde ettikleri statülerini devam ettirmek için tüm imkanlarını seferber eden Rum liderliği, yaratmış oldukları konfor alanının sekteye uğramaması için de müzakere süreçlerini bir araç olarak kullanmıştır. 56 yıllık süreçler içerisinde her türlü plana ve öneriye ‘hayır’ diyen Rum tarafı, ayrı ayrı ve eş zamanlı düzenlenen Annan Planı referandumlarında da ‘hayır’ demesinin bir hafta sonrasında AB üyeliği ile ödüllendirilmiştir. İşte bu Kıbrıs adasında gerçekleşen üçüncü darbedir.”

– “İyi niyetini ispatlamış Kıbrıs Türk halkının hala izolasyon altında…”

Cumhurbaşkanı Tatar, bugüne kadar Kıbrıs konusunun bir uzlaşıyla sonuçlandırılmasına yönelik referandum da dahil olmak üzere iyi niyetini ispatlamış Kıbrıs Türk halkının hala izolasyon altında tutulmakta olduğuna işaret ettiği açıklamasında şunları kaydetti:

“1960’ta kurulan ortaklık Cumhuriyeti anayasasının neredeyse yarı maddelerinin askıda olduğu, zorunluluk doktrini altında gasp ettikleri statülerini sürdüren Rum liderliği tam 20 yıl önce Kıbrıs sorununun artık bir AB sorunu olduğunu söylemişlerdir. Bu üyelikle birlikte, hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerleri üzerine kurulduğunu iddia eden Avrupa Birliği, Kıbrıs Türk halkının 1963’ten beri maruz bırakıldığı insanlık dışı izolasyonun da tarafı, hatta en baskın uygulayıcısı konumuna gelmiştir.

Bugüne kadar Kıbrıs konusunun bir uzlaşıyla sonuçlandırılmasına yönelik referandum da dahil olmak üzere iyi niyetini ispatlamış Kıbrıs Türk halkı hala izolasyon altında tutulmaktadır. Annan Planı döneminde tüm iyi niyetiyle çalışan Kıbrıs Türk halkı, iradesini de net şekilde sandığa yansıtmış olmasına rağmen ,uluslararası toplum verdiği sözlerden bir anda çark etmiştir. Kıbrıs Türk halkı sadece Rum halkına karşı güvensizlik duymamaktadır. Halkımız uluslararası topluma karşı da güvenini yitirmiştir. Uluslararası toplum, değil ahde vefaya bağlılık, vermiş olduğu sözlerin, ortaya koyduğu vaatlerin bir kandırma ve aldatma siyaseti olduğunu göstermiş hatta bazı yetkilileri bu kabul edilmez gerçeği bizzat kendileri de ifade etmişlerdir. Uluslararası toplumun yaratmış olduğu bu utanç tablosu çerçevesinde artık bu ve benzer vaatlere kanmayacağımızı net şekilde ortaya koydum.”

-“Müzakereler ancak ve ancak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidiyle yeni bir süreç olarak başlayabilir”

“Eğer Kıbrıs konusuna bir uzlaşı bulunmak isteniyorsa, buna dair müzakereler ancak ve ancak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidiyle yeni bir süreç olarak başlayabilir. Kıbrıs Türk halkına 1963 yılından itibaren uygulanmakta olan izolasyon zulmünün sona ermesi de şarttır. Kıbrıs Türk tarafı olarak egemen eşitliğimiz ve eşit ulusular arası statümüzün teyidinin ardından 2021 yılında Cenevre’de gayri resmi 5 + BM toplantısında masaya koyduğumuz önerimiz zemininde yapıcı bir sürece girmeye hazırız. Ancak rızamızı çektiğimizi net şekilde defaten ortaya koymuş olduğumuz tüketilmiş federasyon zemini içeren, hatta çağrıştıran herhangi bir süreçte Kıbrıs Türk tarafı yer almayacaktır. AB’nin Rumları tek taraflı üye yaparak gerçekleştirdiği üçüncü darbenin enstrümanlarını kullanan baskıcı Rum rejiminin sürdürmekte olduğu izolasyon siyasetinden dolayı özden gelen haklarımızdan mahrum bırakılmayı kabul etmiyoruz. Bu haklarımızın teyit edilmesi için yılmadan çalışacağız”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi ve LAÇ belediyelerinden eş zamanlı plaj temizliği

Published

on

By

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi Belediyesi ve Lapta Alsancak Çamlıbel (LAÇ) Belediyesi iş birliğiyle çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla eş zamanlı bir plaj temizliği etkinliği yaptı. 

Karadeniz Kültür Derneğinden verilen bilgiye göre gönüllüler ile belediye ekiplerinin katıldığı etkinlikte bu sabah eş zamanlı olarak iki farklı bölgede  Yeniboğaziçi Belediyesi Plajı ve LAÇ Belediyesine bağlı plajların temizliği yapıldı.

Etkinlikte konuşan Temiz Kumsallar Komitesi Sözcüsü Emin Yazıcı, bugünkü temizlik kampanyasıyla farkındalık oluşturmak istediklerini  belirterek, “Amacımız, gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak ve bu konuda sürdürülebilir projeler üretmek” dedi.

Halkın bu tür etkinliklere destek vermesinin çevre bilincinin gelişmesi açısından önemli olduğuna da dikkat çeken Yazıcı, “Temiz bir dünya, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu projemize ortak olan LAÇ Belediyesi, Yeniboğaziçi Belediyesi, Cittaslow ekibi, sosyal gençlik derneğine ve Karadeniz Kültür Derneği yönetimine, üyelerine ve katkı sağlayan tüm duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ederiz.” dedi.

 

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

KKTC’deki öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği yaban mersininin Zonguldak’ta üreticisi oldu

Published

on

By

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde yaşayan psikolog Selçuk Kaymak, öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği tıbbi ve aromatik bitkilerden yaban mersini (mavi yemiş) yetiştirmeye başladı.

Kentte bir kurumda psikolog olarak görev yapan 31 yaşındaki Kaymak, KKTC’de üniversite eğitimi aldığı yıllarda ilk kez yediği yaban mersininin tadını beğendi.

Çocukluk yıllarından bu yana doğa ve toprakla iç içe büyüyen Kaymak, zaman içerisinde eğitimini tamamlayıp mesleğini eline almasının ardından belirli zamanlarda şehir stresinden uzak kalmak, toprak ve hayvancılıkla uğraşan ailesine katkı sağlamak amacıyla yaban mersini yetiştirmeye karar verdi.

Araştırmalar yapan Kaymak, bu meyveyi yetiştirmek için Litvanya’dan özel olarak toprak, İstanbul’dan da fidanları getirtti. Babasına ait iki dönümlük bahçede üretime başlayan Kaymak, ilk hasadını geçen yıl yaptı.

İşten kalan zamanlarını bahçede geçiren ve bahçeye gelenlere mahsulü doğrudan toplama imkanı da sunan Kaymak, gayretiyle gençlere örnek olmayı hedefliyor.

– “Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum”

Selçuk Kaymak, AA muhabirine, köyde doğup büyüdüğünü, doğaya ve toprağa karşı her zaman ilgisinin olduğunu söyledi.

Yaban mersinini ilk kez KKTC’de tükettiğini ve tadını beğendiğini aktaran Kaymak, daha sonraları bununla ilgili araştırmalar yaptığını, mesleğini eline aldıktan sonra da babasının bahçesinde bu işi yapmaya karar verdiğini anlattı.

Kaymak, iki dönümlük arazide çalışmalara başladığını belirterek, “Bin fidanım var. Yaklaşık 2,5 yıldır bu işi tamamen doğal, kendi imkanlarımla, otomasyon sistemim olmadan yapmaya çalışıyorum. Bu yıl ikinci kez hasat ediyorum. Severek yapıp bu işte olmaya çalışıyorum.” dedi.

Toprakla uğraşmayı sevdiğini dile getiren Kaymak, şöyle devam etti:

“Bu işi yapabilir miyim diye düşündüm. Büyük emekler sonucunda bahçeyi kurdum. Bahçeyi kurarken de ailem ve yakınlarımdan destek aldım. Yaban mersini içerisinde zaten bin adet, ‘hobi amaçlı üretim’ olarak geçer çünkü genelde büyük bahçelerde 20-25 bin fidan bulunur. Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum. Aileme kazancı oluyor. Benimki hobi, zaman geçirme. Doğayla, toprakla buluşarak kendimi deşarj etme yöntemi olarak bu bahçeyi kullanıyorum. Mesleki olarak söylersem, benim terapi yöntemim. Doğa bizi gerçekten tamir ediyor. Buna her zaman inanırım.”

Kaymak, yaban mersininin, içerdiği yüksek antioksidan, vitamin ve mineral değerleri sayesinde faydalı olduğunu aktardı.

Yaban mersininin özel besleme ve bakım koşulları olduğunu, özel toprak istediğini anlatan Kaymak, meyvenin bakımıyla sabırla ve özenle ilgilendiğini dile getirdi.

Kaymak, bir işi gerçekleştirmek için istekli olmanın önemine işaret ederek, “Bir şeyi yapabilme gücü insanların içinde varsa kesinlikle bırakmasınlar çünkü ben bunu hissettim ve isteyerek başladım. Fidanlarımı İstanbul’dan getirtip evimin önüne koyduğumda, ‘Bunlar ne?’ diye söylenenler muhakkak olmuştur. Bu hale gelebileceğine kimse inanmamıştır ama ben inanıyordum.” ifadelerini kullandı.

İnanmanın başarmanın yarısı olduğunu vurgulayan Kaymak, “Bu işin severek yapılması gerekiyor. Sadece ticari amaçla bu işi yapacaklarsa yapmasınlar. Bahçemdeki her fidanı tanıyorum. Onların ne durumda olduğunu takip etmeye çalışıyorum.” diye konuştu.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar, Melbourne’daki 20 Temmuz etkinliğine canlı bağlantı ile katıldı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avustralya’nın Melbourne kentinde North Cyprus Turkish Community of Victoria (Viktorya Kuzey Kıbrıs Türk Cemiyeti) ve bu derneğin Yaşlılar Kolu tarafından düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenine canlı bağlantı ile katılarak Kıbrıs Türk toplumuna seslendi.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre etkinlikte, Cumhurbaşkanı Tatar’ın mesajı, salonda bulunan konuklar tarafından ilgiyle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Tatar, mesajında, Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin önemine vurgu yaparak, Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümünü gururla andıklarını belirtti. Törende katılımcılara, “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nız kutlu olsun” mesajı iletildi.

Törene, Melbourne KKTC Fahri Temsilcisi Hasan Sayar, Türkiye Cumhuriyeti Melbourne Başkonsolosu Doğan Ferhat Işık, geçmişte Melbourne Başkonsolosluğu ve Lefkoşa Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevlerinde bulunan Mehmet Seyit Apak, North Cyprus Turkish Community of Victoria Başkanı  Lütfiye Ali, Yaşlılar Kolu Başkanı Emel Hüseyin, Viktorya Kıbrıs Türk Gaziler Derneği Başkanı Hüseyin Sonuç, Cumhurbaşkanlığı Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Komitesi Avustralya üyesi ve Kıbrıs Türk Profesyoneller Odası Başkanı Nevin Hüseyin, iş insanları Yüksel Kemal ve Soner Hüseyin, Kıbrıs Türk asıllı futbolcu Aziz Behic’in babası Yaşar Behic, ve cemiyet mensuplarından Numan Atılgan Turan da katıldı.

Törenin devamında, “geçmişin acı dolu hatıraları paylaşıldı” belirtilen açıklamada, “Mücahitler, esaret ve zulümle geçen yıllardaki yaşanmışlıklarını anlatarak duygu dolu anlar yaşattı. Emel Hüseyin’in kendi yazdığı ‘Karaoğlan’ adlı şiiri okuması ise büyük beğeni topladı” denildi.

Etkinlik, Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümüne özel hazırlanan pastanın kesilmesi ve ikramlarla sona erdi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam