Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar’ın Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Işıksal AA’ya Gayriresmi Cenevre Toplantısı’nın analizini yaptı

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, 17-18 Mart’ta Kıbrıs konusunda Cenevre’de gerçekleşen gayriresmi toplantıda görüşülen konuları ve alınan kararları AA Analiz için kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal’ın AA’da yayınlanan analizi şöyle:

“Kıbrıs meselesi görüşmelerinde bir kez daha çok önemli fırsat değerlendirilemedi. Genişletilmiş Gayriresmi Cenevre Toplantısı, 17-18 Mart’ta Kıbrıs Türk ve Rum tarafları, garantör ülkeler olan Türkiye ve Yunanistan ve daha alt seviyede Birleşik Krallık’ın katılımıyla düzenlendi. Toplantı, 17 Mart akşamı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum lider Nikos Hristodulidis, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Yunan Dişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis’in yanı sıra Birleşik Krallık Avrupa ve Kuzey Amerika’dan sorumlu Devlet Bakanı Leo Doherty’nin katılımıyla gerçekleşen akşam yemeğiyle başladı. 18 Mart sabahı ilk olarak Kıbrıs’taki iki devletin ve garantör ülkelerin heyetleri Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guteres ile baş başa görüşmeler gerçekleştirdi. Daha sonra tüm heyetlerin katıldığı ve görüşlerini açıkladığı yaklaşık 2,5 saat süren gayriresmi toplantı (Plenary Session), kısa aradan sonra ise yaklaşık yarım saat süren toplantının final bölümü (Pleneary Second Session) yapıldı. KKTC heyetinin resmi üyesi olarak tüm görüşmelere katıldım ve canlı tanıklık etme şansı yakaladım.

– Toplantıya giden süreçte neler yaşandı?

Öncelikle Rum liderliğinin iddialarının aksine Cenevre’de yapılan toplantının KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın inisiyatifiyle gerçekleştiğinin altını çizmek gerekir. Bu görüş ilk olarak BM Genel Sekreteri’nin eski Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar ile 14 Mart 2024’te KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan ve BM’den de üst düzey temsilcilerin hazır bulunduğu toplantıda Cumhurbaşkanı Tatar tarafından önerildi. Cumhurbaşkanı Tatar, garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan’ın da olumlu bakması halinde, iki ülkenin dışişleri bakanlarının katılımıyla 27-29 Nisan 2021’de Cenevre’de yapılan 5+BM görüşmelerine benzer gayriresmi görüşme yapılabileceğini, Birleşik Krallık’ın katılmasının ise gerekli olmadığını ifade etmişti.

Cumhurbaşkanımız bu fikrini Holguin ile 1 Temmuz 2024’te Londra’da yaptığı görüşmede bir kez daha ortaya koymuş ve artık Kıbrıs adasının geleceğini konuşma vaktinin geldiğini ifade etmişti. Son olarak yine Cumhurbaşkanımızın BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile eylül ayında yaptığı görüşmede, bu toplantının artık zaruriyet olduğu vurgulanmıştı. Cenevre toplantısı Guterres’in bu fikre sıcak bakması ve ev sahipliği yapmayı önermesiyle gerçekleşmiştir.

– Kıbrıs Türk tarafı vizyonunu ortaya koydu

Ada’daki iki ülkenin liderinin yaptığı sayısız açıklamanın açıkça göstermesinin yanı sıra ilk olarak bizzat BM Genel Sekreteri’nin 2021’de Cenevre’de yapılan 5+BM gayriresmi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Holguin’un görev süresinin dolmasının ardından verdiği raporda, 5 Ekim 2024’te New York’ta iki liderin ve Guterres’in katıldığı gayriresmi akşam yemeği sonrası yapılan BM açıklamasında ve son olarak yine Guterres’in 3 Ocak 2025’te Güvenlik Konseyine sunduğu İyi Niyet Misyonu Raporu’nda da ortaya konulduğu üzere, iki taraf arasında ortak zemin yoktur ve olması da mümkün görünmemektedir.

Kıbrıs Türk tarafı, hiçbir zaman Rumlar tarafından 1963’te silah zoruyla işgal edilen ve uluslararası hukuka göre aslında artık var olmayan sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne azınlık olarak yama olmayı kabul etmeyecektir. Bir başka ifadeyle, Kıbrıs Türk tarafının rızasını çektiği ve başarısızlığı defalarca ispatlanmış tüketilmiş modelin ortak zemin olma ihtimali yoktur.

Durum böyleyken Cenevre toplantısı, Kıbrıs Türk tarafının diplomatik bir başka başarısı olarak tarihteki yerini almıştır. Bu çağa ait olmayan hukuksuz ve insanlık dışı izolasyonlar yüzünden muhatabı Rum tarafının aksine uluslararası platformlarda asimetrik sessizliğe mahkum edilen KKTC, bu toplantıda devrim niteliğinde Ada’daki parametreleri kökünden değiştirecek çözüm vizyonunu ve işbirliği önerilerini Rum liderliğine ve garantör ülkelere sunmuştur. Ayrıca KKTC, bu önerilerini bizzat BM Genel Sekreteri’nin olduğu bir platformda BM kayıtlarına geçirmeyi başarmıştır.

Kıbrıs Türk tarafı, geçmişte başarısızlıkla sonuçlanan deneyimleri geride bırakarak yeni bir zeminden hareket edilmesi gerektiğini ve bu yeni zeminin Ada’daki mevcut gerçeklere, yani iki tarafın egemen eşitliğine dayanan kurumsal ve fonksiyonel işbirliği modeline dayanması gerektiğini ortaya koymuştur.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın basın açıklamasında ifade ettiği gibi hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar daha iyi geleceği hak etmektedir ve iki ülkenin liderlerinin bu konuda tarihi sorumlulukları vardır. Cumhurbaşkanı Tatar, bu noktalardan hareketle zamana oynamak ve statüko bekçiliği yapmak yerine, iki halkın gündelik yaşamına dokunacak ve faydasına olacak kurumsal işbirliği mekanizmasını içeren Kıbrıs İşbirliği Konseyi (KİK) önerisini BM Genel Sekreteri ve garantör ülkeler nezdinde Rum tarafına sunmuştur.

Bugünü geleceğe bağlayacak ve devrim niteliğindeki bu öneriye göre iki cumhurbaşkanı, müzakerecileri ve ilgili konulardaki yetkililerden oluşacak KİK, aralarında iki halk için hayati önem taşıyan Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı, Avrupa Birliği (AB) elektrik ağına en ucuz ve uygun yol olan Türkiye üzerinden bağlanma da dahil olmak üzere; ticaret, turizm, bankacılık ve mali işlemler, yeşil enerjiye geçiş, düzensiz göç, adli meseleler, iklim değişikliği, Ada’nın su kaynaklarının yönetilmesi, doğal afetlerle ortak mücadele ve Ada’nın mayınlardan temizlenmesi gibi bugünü geleceğe bağlayacak konularda hızlı ve pratik çözümler üretecektir.

Kıbrıs Türk tarafının önerisine göre KİK’in kararları oy birliğiyle geçerli olacak ve alınan kararlar her iki tarafın da iç mevzuatına yansıtılarak bağlayıcı olacaktır. İki taraf arasında oy birliği olmadığı durumlarda ise tarafların iç karar alma yöntemiyle devam edebilecekleri belirtilmiştir. Ayrıca Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafının önerilerini de reddetmemiş ve ihtiyaç halinde bu alanlarla yeni işbirliği alanları eklenmesine açık olduğunu belirtmiştir. Ayrıca KİK’e, garantör ülkeler, BM ve Avrupa Komisyonunun gözlemci olarak katılabileceği de ifade edilmiştir.

– Rum tarafı önemli kararlar alınmasını engelledi

Böylelikle Kıbrıs Türk tarafı sorunları diyalog ve diplomasi aracılığıyla barışçıl şekilde çözme arzusunu bir kez daha sözde değil, pratikte de ortaya koymuştur. ‘2025 Genişletilmiş Gayriresmi Cenevre Toplantısı’, Kıbrıs Türk tarafının bugünü geleceğe bağlayacak, işbirliği ve uzlaşı kültür ve pratiğini yaratacak yeni önerisiyle tarihe geçmiştir. Ne yazık ki hala Ada’nın tek hakimi olduğu saplantısından kurtulamayan Rum lider Hristodulidis, iki halkın da faydasına olacak aralarında Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı ve AB elektrik ağına bağlanma gibi Ada için hayati öneme sahip olan fikirlerin de yer aldığı bu öneriyi değerlendirme ihtiyacı bile duymadan reddetmiştir. Bir başka ifadeyle, statüko bekçiliğini korumakta kararlı olan Hristodulidis​​​​​​​, Kıbrıslı Türklerin ve Rumların Ada’nın geleceğini birlikte inşa etme şansını ötelemiş ve sahadaki gerçekleri görmezden gelerek uluslararası camianın kendisine sağladığı sanal gerçeklikle bir süre daha yaşamayı tercih etmiştir.

Bunun sonucu olarak da Cenevre toplantısı yalnızca 4 yeni geçiş kapısının açılması için liderlerin Kıbrıs’ta görüşme yapmayı kabul etmesi (ki bu kapıların hangileri olacağına dair henüz bir uzlaşı olmadığının bu noktada altı çizilmesi gerekir), gençlik ve madenciliğin olumsuz yönlerini de inceleyecek iklim değişikliği teknik komitelerinin kurulması, ara bölgede güneş enerjisi kurulması projesinin taraflarca konuşulması, mezarlıkların restorasyonu, sonraki adımları hazırlamak üzere BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilci ataması ve aynı formatta başka bir gayriresmi toplantının bu yılın temmuz ayı sonunda yine Cenevre’de yapılması kararıyla sınırlı kalmıştır.

Eğer Rum tarafı bu tarihi fırsatı değerlendirip Cumhurbaşkanı Tatar’ın önerisine pragmatizmle yaklaşmayı başarabilseydi sadece Ada’da yaşayan iki halkın değil, başta anavatanlar Türkiye ve Yunanistan olmak üzere tüm bölge bundan büyük fayda sağlayacaktı. Böylelikle işbirliği ve istikrara en çok ihtiyaç duyulan bu çalkantılı zamanda çok önemli başarı elde edilebilirdi.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TEL-SEN’den geçici memur statüsündekiler için hazırlanan yasa değişikliği taslağına destek

Published

on

By

TEL-SEN Yönetim Kurulu, geçici memur statüsünde çalışan kamu personelinin yaşadığı mağduriyetin son bulması amacıyla Meclis’e sunulan yasa değişikliği taslağına destek verdiğini açıkladı.

Sendika, yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu taslağın emekçiler için bir umut ışığı olduğunu belirtti.

TEL-SEN Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada, geçici statüdeki emekçilerin “görünmez kahramanlar” olduğu vurgulanarak, bu sürecin yalnızca bir yasa değişikliği değil, adaletin ve eşitliğin yeniden tesisi olduğu ifade edildi.

Emeğin sesi olan tüm paydaşlara teşekkür edilen açıklamada, mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği, TEL-SEN’in bu sürecin hem takipçisi hem de gerektiğinde öncüsü olacağı belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Serdar Denktaş soruları yanıtladı

Published

on

By

Siyasete dönüş kararı almasıyla birlikte şahsına ve itibarına yönelik ithamlarla “kirli bir iftira kampanyası” başlatanları, iddialarını ispatlaması için bugün Sarayönü’ne davet eden eski Başbakan Yardımcısı, bakan ve milletvekili Serdar Denktaş, saat 18.00’de Dikilitaş önüne gitti.

Sarayönü’nde basının sorularını yanıtlayan Denktaş, “Şikayetin varsa, Dikilitaş’a anlat.” deyişinden yola çıktığını söyleyerek, “Şikayetim var. Yapılan iftiralar, atılan çamurlar… yıllarca sessiz kaldım” dedi ve iddiaları ortaya atan veya attıranları saat 20.00’a kadar burada bekleyeceğini belirtti.

Denktaş, “Bu memleketin çocuğuna, bu memlekete 32 yılını harcamış birine, babasını baba diye sevemeden büyüyen bir insana yapılan bir ayıp vardır. O ayıbı herkesin önünde ifşa etmek istiyorum.” dedi.

Denktaş, açıklamaların ardından kendisine destek verenler ile sohbet etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Genel Kurul toplantısı sona erdi

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu toplantısı tamamlandı.

Genel Kurul’da milletvekilleri güncel konuşmalar yaptı. Bu çerçevede CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay söz aldı.

-Uluçay

CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, “Çarşı, Ekonomi ve Siyaset” başlıklı konuşma yaptı.

İran – İsrail savaşının belirsizliğinin ekonominin aleyhine olma ihtimali yüksek sonuçlar doğacağını belirten Uluçay, bu durumun riskleri artırdığını anlattı. Bu durumun ülkede de çeşitli konuların gündeme gelmesine sebep olduğunu söyleyen Uluçay, olumsuz gelişme ihtimallerinin endişe yarattığını belirtti.

Antalya Turizm Komitesi’nin Türkiye’de yaz sezonu boyunca akaryakıt temininden ulaşımda yaşanabilecek olumsuzlukların turizm gelirleri açısından endişe yarattığını belirttiğini kaydeden Uluçay, Türkiye’de turist sayısında düşüş yaşandığını söyledi. Uluçay turizm gelirlerinde bir olumsuzluk yaratma ihtimalinden bahsetti.

KKTC’de yaz döneminde akaryakıt sorunu yaşanabileceği uyarısında bulunan Uluçay, yedekleme ihtiyacından bahsetti.

Ülkede yaz döneminde turizm tesislerinin ve turistlerin sıkıntı yaşamaması için önlemler alınması gerektiğini belirten Uluçay, Güney Kıbrıs’ta ve İspanya’da turizmde artış yaşandığını söyledi.

Bu dönem turizmden gelecek gelirlerin önemine değinen Uluçay, İngiltere’den gelecek olan turist konusunda somut adımlar atılması gerektiğini anlattı.

Gazimağusa Limanı’nda yolun çökmesiyle ortaya çıkan antik mezara işaret eden Uluçay, bunun önemine değindi.

KKTC’nin gelirlerini artırabilmek için turizm gelirlerini artıracak faaliyetlere ayrıca önem verilmesi gerektiğini kaydeden Uluçay, bu konuda daha fazla çaba gösterilmesini istedi. Dövizdeki gelişmelerden bahseden Uluçay, döviz girdisinin yaz sezonunda çok önemli olduğunu vurguladı.

Kıbrıs meselesine de değinen Uluçay, gayri resmi görüşmeler yapıldığını hatırlattı.

-Savaşan

UBP Lefkoşa Milletvekili Ahmet Savaşan, “Resmi Davetli Olarak Katıldığımız Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 3. Sağlık Turizmi Konferansı Bağlamında ‘Hemedan Deklarasyonu’nun Önemi” konulu güncel konuşma istemi ile söz aldı.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na ilişkin bilgi veren Savaşan, 10 ülkenin bahse konu Teşkilata üye olduğunu aktardı.

11-13 Haziran’da İran’da düzenlenen 3. Sağlık Turizmi Konferansı’na katıldığını söyleyen Savaşan, bu konferansa üst düzey katılım olduğunu belirtti. Konferans’ta ele alınan konularla ilgili de bilgi veren Savaşan, ekonomik fayda sağlayacak birtakım kararlar da alındığını söyledi, bu konuda da bilgi verdi. Savaş dolayısıyla ülkeye dönüşte yaşadıklarını anlatan Savaşan, gittikleri güzergahlara bombalar düştüğünü anlattı. Savaşan sağ salim ülkeye ulaşmaları için çalışanlara teşekkür de etti.

Sağlık turizminin öneminden bahseden Savaşan, bu alanda az insanla çok döviz girişi yapıldığını belirtti.

-Şahiner

CTP Milletvekili Salahi Şahiner ise “Hükümetin Yılsonu Karnesi” konulu güncel konuşma yaptı.

Hükümetin karnesinin sıfırlarla ve disiplin suçları ile dolu olduğunu söyleyen Şahiner, Meclis kürsüsünü cevap vermemek için terk eden bakanlar gördüklerini belirten Şahiner, sorulan soruların halkın soruları olduğunu ve yanıtlanması gerektiğini kaydetti.

Esnafın, üreticilerin yaşadığı sıkıntılara değinen Şahiner, kamusal hizmetlerde ülkede Hükümet yokmuş gibi olduğunu söyledi. Hükümetin karnesinde matematiğin sıfır olduğunu öne süren Şahiner, Hükümeti “hesap kitap bilmeyen yapı” olarak niteledi.

Şahiner, 2023 yılında AKSA ile yeni bir sözleşme imzalanması için, “kara temmuz”da sözleşme imzalandığını anlattı.

Kıb-Tek’e yatırım yapılması gerektiğini belirten Şahiner, halkın AKSA ülkede kalsın diye 250 milyon dolar fazladan ödediğini söyledi.

Düzgün sürdürülebilir çevre dostu olarak Güngör’ün rehabilite edilmesi gerektiğini belirten Şahiner, Limanların özelleştirilme işlerinden de bahsetti. Limanların özelleştirilmesi için çıkılan ihalede, 1 milyar dolarlık yatırım istendiğini anlatan Şahiner, “Hükümet Türkçe ve Din kültürü ve ahlak bilgisinden de sıfır aldı” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, söz alarak Salahi Şahiner’e sorular yöneltti. Gardiyanoğlu, “2008 yılında uzatmayı kim yaptı?” sorusunu yöneltti, CTP iktidarını işaret etti.

“2022-2025 arasında kaç okul açıldığını” da soran Gardiyanoğlu, yeni yapılması düşünülen Lefkoşa Devlet Hastanesi projesi kimin döneminde rafa kaldırıldı?” diye de sordu. 2010- 2022’ye kadar sigortalarda verilen teşviklerin miktarını da soran Gardiyanoğlu, Kıbrıs Türk halkının her şeyi bildiğini belirtti.

Konuşmaların ardından Genel Kurul toplantısı tamamlandı. Gelecek birleşim 30 Haziran Pazartesi günü saat 10.00’da yapılacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam