Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar:Siyasi bir meseleyi bireyselliğe çekiyorlar

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Bakanlar Kurulu’nun bazı KKTC’li siyasilerin pasaportlarını iptal etme kararına ilişkin, “Bu bir kez daha güneydeki Kıbrıs cumhuriyetinin (Rum yönetimi) bir Rum cumhuriyetine, b

Published

on

Cumhurbaşkanı Tatar:Siyasi bir meseleyi bireyselliğe çekiyorlar

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Bakanlar Kurulu’nun bazı KKTC’li siyasilerin pasaportlarını iptal etme kararına ilişkin, “Bu bir kez daha güneydeki Kıbrıs cumhuriyetinin (Rum yönetimi) bir Rum cumhuriyetine, bir Helen cumhuriyetine dönüştüğünün en büyük kanıtıdır. Bu adımla onu kanıtlamışlardır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Bakanlar Kurulu’nun bazı KKTC’li siyasiler ile Kapalı Maraş açılım sürecine dahil olan kişilerin sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportlarının iptali ve Kıbrıs meselesine ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960’ta Türkler ve Rumlar tarafından uluslararası anlaşmalar neticesinde kurulduğunu, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin kurulan bu yapının garantörü olarak yer aldığını hatırlattı.
Kıbrıs Türklerinin 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nden Rumlar tarafından silah zoruyla kovulduğunu anlatan Tatar, daha sonra Kıbrıs Türk halkının kendi yönetimlerini kurduğunu ve son olarak 1983’te KKTC’yi ilan ettiğini söyledi.
Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan haklarının devam ettiğini belirterek çok sayıda KKTC vatandaşının “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportunu kolay seyahat etmek ve vize almak ile burs hakkı elde edebilmek gibi sebeplerden dolayı aldığını, bunun zorunluluktan doğduğunu ve gönüllü olarak alınmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Ben 1960 doğumluyum, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda zaten o pasaporttan başka bir pasaportum olamazdı, o pasaportum o zaman alınmıştır. Öğrencilik yıllarımda belki yenilenmiş olabilir. Netice itibarıyla yıllardır ben o pasaportu kullanmadım, nerede olduğunu da bilmiyorum.” diye konuştu.

KKTC’deki birçok siyasetçinin “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportunu kullanmadığının altını çizen Tatar, buna zaten ihtiyaçlarının olmadığını ve bu makamlarda kullanmanın doğru olmadığını dile getirdi. Tatar, şöyle devam etti:

“(Rumlar) Siyasi bir meseleyi bireyselliğe çekiyorlar. Burada bir tehdit olarak ortaya çıkmaktadır. Bizim üzerimizden benim vatandaşıma yönelik ‘dikkat edin, GKRY’ye karşı bir anlayışla ve politikayla kendinizi çok deşifre ederseniz sizin pasaportunuzu da iptal ederiz veya başvurduğunuzda yenilemeyiz’ şeklinde bir tehdit vardır. Bu da insan haklarına aykırıdır, ahlaksızlıktır, hukuksuzluktur ve her türlü tasvip edilmeyecek bir harekettir. Rum kesimi, büyük bir çelişki içeren ve uluslararası camianın da tasvip etmeyeceği bir harekete girişti. Bu bir kez daha güneydeki Kıbrıs cumhuriyetinin (Rum yönetimi) bir Rum cumhuriyetine, bir Helen cumhuriyetine dönüştüğünün en büyük kanıtıdır. Bu adımla onu kanıtlamışlardır. Rum kesiminde de (KKTC’li siyasilerin pasaport iptali) bu olay çok tartışmalı ve bunun doğru olmadığını söyleyen çok fazla insan ve hukukçu vardır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasına göre, bu insanlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan haklarından dolayı vatandaşlarsa, pasaportu varsa veya alma hakkı varsa, bunun iptali söz konusu olamaz. Biz bu siyaseti yaptığımız için bizi cezalandırmak ve bizim üzerimizden insanlarımıza yapılan tehdit geçersizdir, mümkün değildir, sürekliliği zaten olmaz ve çok da yadırganmıştır.”

Tatar, Kıbrıs’ta verdikleri mücadelenin, Kıbrıs Türk varlığının eşitlik temelinde sürdürülmesi olduğunu vurgulayarak, bütün bu yaşananlardan sonra 50 yılı aşkın süredir görüşülen federasyon temelli bir anlaşmanın olamayacağının görüldüğüne işaret etti.

“Kıbrıs’ta artık yeni siyaset ve anlayışı benimsiyoruz, o da iki ayrı egemen ve bağımsız devletin yan yana yaşayacağı ve iş birliğiyle bir çözümün olabileceğidir.” diyen Tatar, doğrusunun da bu olduğunu, 60 yıldır yan yana yaşayan iki ayrı devleti ortadan kaldırarak, dayatma bir çözümle yeni bir ortaklık kurmanın mümkün olmadığını vurguladı.
Tatar, Kıbrıs konusunda Rum kesiminin savunduğunun “Rum cumhuriyetine dönüşmüş Kıbrıs cumhuriyetinin devam etmesi, Kıbrıs Türk halkının bir anayasa değişikliğiyle o cumhuriyete yama edilmesi ve KKTC’nin ortadan kaldırılması” olduğunu belirtti.

Türkiye’nin Kıbrıs’ta olanları çok iyi bilmesi gerektiğini ifade eden Tatar, “Bizim yegana dayanağımız ve güvencemiz, Türkiye’nin buraya verdiği destektir, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1974’ten sonra olduğu gibi, barışı koruyabilmesi için buradaki varlığını sürdürebilmesidir, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamıdır.” şeklinde konuştu.
Tatar, KKTC’nin İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Rumların, pasaportları iptal kararıyla ilgili yaptığı açıklamalar sebebiyle kendisini eleştirmesine değinerek Talat’a “bu konuda (Rumların pasaport iptali) gerçekleri görme ve yanlış mesajlar vermemesi” çağrısında bulundu.

Eylülde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmek üzere New York’a gideceklerini aktaran Tatar, Kıbrıs Türkü’nün hiçbir zaman görüşmelerden kaçmadığını söyledi.

Tatar, “New York’ta hem BM yetkilileri hem de ortam müsait olursa, Rum kesimiyle görüşme olabilir. Eğer resmi, kapsamlı müzakere olacaksa, egemen eşitliğimizin kabul edilmesi gerekir. Şimdiye kadar bu egemenlik eşitlik kabul edilmediği için masaya eşit lider olarak oturuyoruz ama masa devrildiğinde Rumlar, tanınmış ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak yoluna devam ediyor, biz de kimsenin tanımadığı bir cemaat olarak ediyoruz. Dolayısıyla en azından masada, egemen eşitliğin kabul edilmesi lazım.” dedi.

KKTC’de federasyonu destekleyenlerin eşitlik temelinde, iki devletten oluşan yapıyı savunduğunu kaydeden Tatar, Rum tarafının savunduğu federasyonun ise “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin devamı ve KKTC’nin ortadan kaldırılması olduğunu, Rumların iki halkın eşitliğini tanımadığını da dile getirdi.

Rum kesiminde 23 Ağustos’ta Rum lider Nikos Anastasiadis başkanlığında yapılan kabine toplantısında, bazı KKTC devlet ve hükümet yetkililerine ilk etapta “pasaportlarını geri alma (iptal), yenilememe veya pasaport vermeme” kararı alınmıştı.

Rum Hükümet Sözcüsü Marios Pelikanos, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, kararın, bazı KKTC’li yetkilileri ve Kapalı Maraş açılım sürecine müdahil olan diğerlerini ilgilendirdiğini söylemişti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam