Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhurbaşkanlığı, BM’nin görev süresinin bir yıl uzatılması kararına tepki gösterdi

Published

on

Cumhurbaşkanlığı, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresinin bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararına ilişklin açıklama yaptı.
Açıklamada, kararın kabul edilmez olduğu belirtildi.

Cumhurbaşkanlığı, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresinin bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararını değerlendirdi.

Açıklamada, “Cumhurbaşkanımız göreve gelir gelmez, elli yıldır çözümsüzlüğe mahkum edilen Kıbrıs konusunu bir uzlaşıyla neticelendirmek hedefiyle yeni bir vizyon ortaya koymuştur. Hal böyleyken, BM Güvenlik Konseyi bugün almış olduğu kararın müzakere zeminine atıf yapan paragraflarında, sahadaki durumu yine görmezden gelerek, statükonun muhafazasına yönelik ifadelere yer vermiş ve BM Güvenlik Konseyi bu sorunun gerçek anlamda çözülmesiyle ilgilenmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir” denildi.

Kararın yeni bir siyasi sürece atıf yapılan paragraflarındaki ifadelerin kabul edilmez olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“ Tekrarlamakta fayda görülür ki, Kıbrıs Türk Tarafı, Kıbrıs Türk Halkını yarım asrı aşkın bir süredir hak mahrumiyeti ve insanlık dışı izolasyona mahkum eden, Kıbrıs Rum tarafına haksız ve hukuksuz olarak yaratılan illüzyon çerçevesinde tüm adayı temsil etme imkanını tanıyan vedefa defa aynı şeylerin siyasi yelpazenin her kanadından gelen Liderler tarafından müzakere edilip, sürekli başarısızlığa uğramak suretiyle tüketilen zeminden rızasını çekmiştir.

Bir uzlaşmazlığın çözümüne yönelik yapılacak müzakerelerin başlayabilmesi için yerleşmiş tek kural vardır: ihtilaflı taraflar müzakere edecekleri zemin üzerinde anlaşmak zorundadır. Gelinen noktada, BM Genel Sekreteri’nin de Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararla onayladığı ilgili raporunda açıkça ifade ettiği gibi, iki tarafın yeni ve resmi bir müzakere sürecine başlaması için gereken bir ortak zemin bulunmamaktadır. Kıbrıs Türk Halkı geleceğini, müktesep hakları hilafına dikte edilen zorlama zeminlere ve çözüm modellerine teslim etmeyecektir. Kıbrıs’ta bir çözümle ilgilendiğini ifade eden uluslararası çevrelere, statükoyu korumaya yönelik ifadelerden imtina ederek, iki tarafın üzerinde anlaşma sağlayacakları bir zemine destek vermelerini tavsiye ediyoruz.

Kıbrıs Türk Tarafı, müktesep haklarımızın, yani egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün teyidiyle, yeni ve resmi bir müzakere sürecine hemen geçilebileceğini hem sözlü hem de yazılı bir şekilde defaten ifade etmiştir.Cumhurbaşkanımızın yeni vizyonu zemininde Kıbrıs konusunu kısa sürede adil ve kalıcı bir uzlaşıyla sonuçlandırmaya yönelik resmi müzakereleri başlatma çağrısını, bu vesileyle yeni seçilecek Rum Lidere de iletiriz.

Ortak zeminin olup olmadığının tespitine yönelik çalışmalar devam ederken, Kıbrıs Türk Tarafı, herhangi bir şarta bağlı olmadan, iyi niyeti ve yapıcı yaklaşımının bir göstergesi olarak, 1 Temmuz ve 8 Temmuz 2022 tarihlerinde BM Genel Sekreteri vasıtasıyla, Rum tarafına iletmiş olduğu iki mektupla, toplamda altı konuda iş birliği önerisi yapmıştır. Hem Kıbrıs Türk Halkının,hem Kıbrıs Rum Halkının, hem Kıbrıs Adası’nın, hem de bölgemizin istikrar ve refahına katkısı olacak, kazan-kazan ilkesiyle hazırlanmış olan
önerilerimiz, uluslararası toplum tarafından olumlu karşılanmış, Kıbrıs Rum liderliği de bu önerilerin önemini görmezden gelememiş ve bugüne kadar resmi yanıtlarını bekletmişlerdir. Bahse konu Güvenlik Konseyi kararında bu altı iş birliği önerimize atıf yapılmaması bir eksikliktir. Önerilerimiz sadece esasa dair detayları değil, aynı zamanda bu başlıkların nasıl görüşüleceğine ilişkin yöntemi de içermektedir. Hepsi de önemli ve acil olmakla birlikte önermiş olduğumuz altı iş birliği alanının bazılarının bekletilme şansı yoktur. Cumhurbaşkanımız, iki tarafın iş birliğini elzem olarak görmektedir ve önerilen altı alandaki iş birliğinin gerçekleştirilmesi için gayretlerini sürdürecektir. Bu iş birlikleri sayesinde atılacak somut adımlarla, hem Kıbrıs Türk Halkının, hem Kıbrıs Rum Halkının hayatına dokunacak projeleri hayata geçirme kararlılığımızı da bir kez daha paylaşırız.

Benzer bağlamda, Kıbrıs Türk Tarafı, İki Taraflı Teknik Komitelerin iki Halkın gündelik hayatını kolaylaştırmaya yönelik sürdürmekte olduğu faaliyetleri ve somut iş birliği projelerini desteklemeye devam edecektir.

Karardaki Kapalı Maraş’a ilişkin ifadeler, uluslararası toplumun değişime yönelik sığ siyasetinin bir tezahürüdür. Tekrar etmekte fayda görüyoruz ki, Kıbrıs Adası’nda sahadaki durumu yansıtan değişim, Maraş açılımı ile başlamıştır ve bu siyasetimiz diğer alanlara yayılarak devam edecektir.
Maraş’ı kapalı şekilde kaderine terk etmek, sadece statüko bekçiliği değil, eski sakinlerin haklarını göz ardı etmek anlamına gelmektedir.

Maraş 2020’ye kadar neden kapalı kalmıştı? Bunun sorumlusu ilk başta uluslararası toplumun yanlı tutumu ve Rum uzlaşmazlığıdır. Siyasi sürece dair pozisyonumuzda olduğu gibi, Kıbrıs Türk Halkı geleceğini kendi tayin edecektir ve ülkemizin herhangi bir toprak parçası da Rum iradesine teslim edilmeyecektir.

Kapalı Maraş’ın eski sakinlerinin, Meclisimizin kabul etmiş olduğu 67/2005 sayılı Yasa tahtında kurulan ve uluslararası tanınmışlığı bulunan Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmuş olmaları ve TMK’nın bu başvuruları değerlendiriyor olması, atılan adımların isabetli olduğunun göstergesidir.

Buna karşı çıkmak, yalnız hak mahrumiyeti değil, hukukun engellenmesi anlamına gelmektedir.

Anılan kararda bir başarı olarak aksettirilmeye çalışılan, ancak gerçekte 10 yılı aşkın bir süredir Rum engeline takılan hayvansal olmayan işlenmiş gıdanın ticaretine yönelik belirlenmiş birkaç ürünümüzün satışı, Rum bürokrasisine rağmen, sembolik olarak başlamıştır. Asıl başarı, Kıbrıs Türk üreticilerin herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın, tercihli bir şekilde ürünlerini uluslararası pazarlara ulaştırabilmeleridir.

Bu doğrultuda, bu kısıtlamaların tamamen kaldırılmasına yönelik uluslararası topluma da büyük bir görev düşmektedir. Son altı ayda sınır geçişlerinde Rum muhacereti tarafından çıkarılan zorluklar da, ekonomik iş birliği yapılabilmesinin önünde önemli bir engel teşkil etmeye devam etmektedir.

Sınır geçişlerindeki zorlukların aşılmasına yönelik ilgili makamlarımızla istişare içerisinde girişimlerimiz devam etmektedir.

Kararda, Kıbrıs Türk Halkının on yıllardır maruz bırakıldığı insanlık dışı izolasyona değinilmemesini, buna sebep olanların gerçeği gizleyerek,
ayıplarını örtme çabası olarak değerlendirmekteyiz.

1960’ta, iki Halkın egemen eşitliklerinden kaynaklanan rızalarıyla kurulan ortaklık Cumhuriyeti’ni, 1963’te silah zoruyla bir Rum Devleti’ne dönüştüren
Rum liderliğinin rızası ile 1964 yılından itibaren operasyonlarını sürdüren BM Barış Güçü’nün, ülkemizdeki faaliyetlerini yasal bir zemine oturtmak şarttır. Bu amaca yönelik olarak Dışişleri Bakanlığımızın hazırlamış olduğu Kuvvetler Statüsü Anlaşma taslağı BM yetkililerine iletilmişti. Halihazırda gerek bizim gerekse BM’nin kabul edebileceği bir anlaşma üzerinde müzakereler devam etmektedir. Gerçek böyleyken ve BM, Dışişleri Bakanlığımızın önerisine karşı öneri vermişken, bunu saklamak ve bu operasyonların GKRY’nin rızası ile 1 yıl daha devam edeceğini karara yansıtmak, iyi niyetle bağdaşmamaktadır. KKTC sınırları içerisinde, iyi niyetimizle faaliyetlerini yürütebilen BM’nin bu tavrı, göstermekte olduğumuz müsamahanın suistimali olarak değerlendirilmektedir.

Cumhurbaşkanımızın beklentisi, bu hususta ivedilikle karşılıklı kabul edilebilir bir mutabakata varılmasıdır.

Kıbrıs konusunu adil ve kalıcı bir uzlaşıya ulaştırma hedefiyle, iki egemen Devlet’in, iki Halkın faydasına olacak işbirliğine ilişkin çabalarımızı yoğunlaştırarak, hem iki Tarafın, hem Kıbrıs Adası’nın, hem de Doğu Akdeniz Bölgesi’nin istikrar ve refahına katkıda bulunacak, hak ve çıkarlarımızdan ödün vermeyerek, diplomasi odaklı politikamızı kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın KKTC’ye gelecek

Published

on

By

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı ile Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenecek törenlere katılmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) gelecek.

TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, törenlere katılmak üzere yarın KKTC’yi ziyaret edeceğini bildirdi.

Duran, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geleceğini ve Türkiye’nin katkılarıyla hayata geçirilecek bazı projelerin temel atma ve açılış törenine iştirak edeceğini belirtti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Kıbrıs’tan babasına gönderdiği mektupla şiir yazmaya başlayan gazi anılarını unutamıyor

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan ve adadan babasına edebi bir dille yazdığı mektup ilk şiiri olan gazi Mehmet Yüksel, o günlere dair anılarını unutamıyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Ada’ya barış ve huzuru getirmek amacıyla 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan Mehmet Yüksel, burada 6,5 ay görev yaptı.

Yüksel’in, bu dönemde Kıbrıs’tan babasına yazdığı ve duygularını edebi bir dille anlattığı mektubu, komutanının dikkatini çekti.

Komutanının beğendiği mektubu bölüğe okumasından sonra şiir yazmaya başlayan Yüksel, aradan geçen 51 yılda 250’den fazla şiir kaleme aldı.

Bir kamu kurumundan emekli olan evli ve 3 çocuk ile 4 torun sahibi 72 yaşındaki muharip gazi Mehmet Yüksel, AA muhabirine, askerliğini Gaziantep’te yaparken 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a gittiğini söyledi.

Kıbrıs’a giderken Kurtuluş Savaşı gazisi babasının anlattığı anılarının aklına geldiğini belirten Yüksel, “Babam da gazi olduğu için savaş anılarını çok anlatırdı. Az çok beynimde bir şey oluştu. ‘Biz de savaşa gidiyoruz, ileride sağ kalırsam babam gibi anılarımı anlatırım’ gibi bir şey uyandı. Allah’a şükrettim, bize de böyle bir kutsal görevi nasip kıldı diye. Sabah namazı zamanı, şafak vakti Kıbrıs’a yanaştık.” dedi.

Harekatta kara piyadelerine kendilerinin destek verdiğini dile getiren Yüksel, unutulmaz anılar yaşadıklarını vurguladı.

Askerde “Ali” ismindeki arkadaşının 3 Rum askerini esir aldığı günü unutamadığını belirten Yüksel, şöyle konuştu:

“Arkadaşlar dediler ki, ‘Bizim Ali esir almış, getiriyor’. Yahu bizim Ali bu işi yapamaz, çünkü ilkokul mezunuydu. Bölükte bulaşık yıkar, ayakkabı boyardı. Ali’den öyle bir hizmet beklemiyorduk. Yani bizim bir ilkokul mezunu askerimizin 3 Rum askerini esir alması bana, ‘Bir Türk 100 düşmana bedel’ sözünü hatırlattı. Bunu hiç unutamıyorum ve Türklüğümle onur duyuyorum.”

Kıbrıs’tan babasına mektup yazarak sağ salim olduklarını bildirmek istediğini aktaran Yüksel, babasının da neler olduğunu anlatması için kendisinden başka mektuplar istediğini söyledi.

– “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür”

Babasına mektubu şiir tarzında yazdığına değinen Yüksel, mektubunda şu ifadelere yer verdiğini anlattı:

“Baba, Kıbrıs’a niye gittiğimi söylüyorum. Bir feryat duyuldu gece Kıbrıs’tan. Teçhizat kuşandık, Kıbrıs’a geldik baba. Rumlar kudurmuştu hırstan. Aşıyı yapmaya Kıbrıs’a geldik baba. Tekbir sedasıyla vardık Ada’ya. Sığınmıştı soydaşlar Hakk’a, Hüda’ya. Konuştu Türk’ün silahı, feryat sedaya, soyunu korumak için Kıbrıs’a geldik baba. Unutma hey Yunan sakın bizleri. Kıbrıs’ta da denize döktük sizleri. Burada da çizdik zafer izleri. Onlara dersi tekrar için Kıbrıs’a geldik baba.”

Yazdığı ilk şiirin askerdeyken babasına yazdığı bu şiir olduğunu dile getiren Yüksel, o günden bu yana 250 şiir yazdığını ve bunları bastırdığı kitabında topladığını kaydetti.

Her Türk’ün asker doğduğunu vurgulayan Yüksel, “Türk milleti anasından asker doğar, asker ölür. Onun için 50 yıl da geçse, 100 sene de geçse her zaman bu yurdun askeriyiz. Her zaman da askerliğe hazırız, cepheye gitmeye hazırız. Vatanımızı korumakla mükellef olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan silmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Şanlıurfalı Kıbrıs gazisi, görev verilse Ada’ya koşa koşa gitmeye hazır

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 71 yaşındaki Şanlıurfalı gazi Hasan Aslan, kahramanlık günlerini unutamadığı Ada’ya yeniden görev verilse gitmeye hazır.

Şanlıurfa’da ikamet eden Aslan, 1974 yılında Kıbrıs’ta vatani görevinin bitimine bir ay kala Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından barış ve huzuru tesis etmek amacıyla ilki 20 Temmuz 1974’te başlayan harekata katıldı.

Şanlıurfa Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanlığı görevini de 30 yıldır sürdüren Aslan, Kıbrıs’ta geçen kahramanlık günlerini AA muhabirine anlattı.

Evli ve 6 çocuk babası Aslan, harekat bitene kadar Ada’da kaldığını söyledi.

– 650 kişi 3 bin 500 kişiye karşı durdu

Kıbrıs’a barışı getiren birliklerin içerisinde görev yapmanın onurunu yaşadığını ifade eden Aslan, şunları kaydetti:

“Kıbrıs gazileriyle gurur duyuyorum. O arkadaşlarımız, o günkü imkansızlıklara rağmen adeta her biri isimsiz kahramandı. 20 Temmuz sabahı harekat başladığında karada sadece 650 askerimiz vardı. Karşımızda ise tanklarla, toplarla, ağır silahlarla donatılmış 3 bin 500 kişilik bir Rum birliği vardı. Benim bulunduğum bölükte sadece 128 askerle bir alaya karşı direndik. Bizim uçaklara İncirlik’te bomba yükleniyordu fakat yakıt yoktu. Mersin Rafinerisi’nden yakıt ikmali yapılıp Kıbrıs’a hareket edilecekti. O günler çok zorluydu.”

– “Paraşütle mevzime inen askerle hemşehri çıktık”

Kıbrıs’taki günlerini unutamadığını anlatan Aslan, şöyle devam etti:

“Her yıl 20 Temmuz’da o şanlı sabahı hatırlıyorum. Şafakla birlikte Türk uçakları üzerimizden geçerek keşif yaptı. Arkasından Rumlar üzerimize yağmur gibi kurşun yağdırdı. Silahsız, cephanesiz kaldık ama iman gücüyle direndik. Sabah denizden ve karadan bomba yağdırıldı, havadan da Beşparmak Dağları bombalandı. Saat 10.00’da hava indirme birlikleri mevzilerimize atladı. Bir arkadaş paraşütle benim mevzime indi. O anda tanıştık, adı Mehmet Güneş, memleketi de tesadüfen Şanlıurfa, hatta benim köyümün yan köyündendi. İkimiz de çok sevindik. Üzerimize mermiler yağıyordu ama biz birbirimize sarıldık. Türkiye’deki durumu sordum, ‘Herkes kenetlendi, elindekini avucundakini askere vermeye çalışıyor.’ dedi. O arkadaşı 15.00’te Ercan Havalimanı’na götürdüler, ne yazık ki orada şehit oldu.”

– Göreve hazır

Aslan, zaman zaman da kentteki okullara giderek Kıbrıs’taki kahramanlık anılarını gelecek kuşaklara anlattığını söyledi.

Kıbrıs için tekrar göreve hazır olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çağırırlarsa bu yaşta koşa koşa yine giderim. Ben Şanlıurfalıyım, Kıbrıs’ı Şanlıurfa’dan daha iyi biliyorum. Arkadaşlarımı Ada’ya götürdüğümde onlara rehberlik ediyorum. Bazen orada doğan askerler bile bana soruyor. İki saat boyunca notsuz şekilde adayı anlatıyorum. Hem eski hem yeni isimleriyle tüm mekanları biliyorum. Biz orada gerçek Kıbrıs halkının hak sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdik. Altın harflerle tarih yazdık. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ne mutlu ki bizim de bu çorbada bir tutam tuzumuz oldu, bununla bir ömür gurur duyuyoruz.”

Devamını Oku

Trending

Reklam