Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanlığı Eski Müsteşarı Tanova, 10’uncu ölüm yıl dönümünde Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı anlattı

Published

on

Yarın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın ölümünün 10’uncu yıl dönümü… Ölümünün 10’uncu yıl dönümünde, 16 yıl Denktaş ile çalışmış Eski Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Fehim Güral Tanova, Denktaş’ı TAK’a anlattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, 27 Ocak 1924’te Baf’ta doğdu, 13 Ocak 2012 tarihinde ise Lefkoşa’da hayatını kaybetti. 88 yıllık ömrünün 22 yılını KKTC Cumhurbaşkanı olarak geçiren Denktaş, siyaset sahnesine 27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerin düzenlediği ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaparak adım attı.

Aslen hukukçu olan ve 1947-1958 yılları arasında avukatlık, savcılık ve başsavcılık yapmış olan Denktaş, 1958 yılında hükûmetteki görevinden istifa ederek, 1 Ağustos 1958’de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurucuları arasında yer aldı. Enosis’e karşı verilen mücadelede Türk direnişinin örgütlenmesinde büyük görevler üstlenen Denktaş, Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanlığı ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanlığı gibi önemli siyasi görevlerde de bulundu.

15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Rauf Raif Denktaş, 24 Nisan 2005 tarihine kadar, yaklaşık 22 yıl bu görevi yürüttü.

Politik kimliğinin yanı sıra yazar ve fotoğrafçı olarak da bilinen Denktaş, organ yetmezliği teşhisi ile tedavi gördüğü hastanede, 13 Ocak 2012’de hayatını kaybetti. 17 Ocak 2012’de, düzenlenen devlet töreniyle Lefkoşa’daki Cumhuriyet Parkı’nda defnedilen Denktaş’ın ölüm tarihi ise KKTC’de ve Türkiye’de ulusal yas ilan edildi…

DENKTAŞ İLE 6 YAŞINDAYKEN TANIŞTI

Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü 22 yılın 16’sında Cumhurbaşkanlığı’nda Müdür Muavinliği, Siyasi İşler ve Danışmalık Müdürlüğü, İdari İşler Müdürlüğü, Özel Kalem Müdürlüğü ve Müsteşarlık gibi görevlerde bulunan Fehim Güral Tanova, Rauf Raif Denktaş’ı Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Denktaş ile ilk tanışmasının kendisi henüz 6 yaşında bir çocukken olduğunu belirten Tanova, Rauf Raif Denktaş’ın Dr. Fazıl Küçük ile birlikte yaşadıkları bölgeyi ziyaret ettiği sırada tanıştıklarını söyledi.

“ ‘YA O SİGARA YA BU MASA’ DEDİ, SİGARAYI KESTİM”

Yıllar sonra, 1982 yılında, Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından Cumhurbaşkanlığı’nda Müdür Muavini-Tercüman görevine atandığında, Denktaş’ın yeni personeliyle tanışmak için odaları gezdiğini ve adını duyunca kendisini tanıdığını belirten Tanova, o yıllarda sigara tiryakisi olduğunu ve Denktaş sayesinde sigarayı bıraktığını kaydetti.

Tanova, “Daireye girdikten bir hafta sonraydı. Denktaş Bey odaları dolaşır. ‘Hayırlısı’ diyerek benim odama girdi. Ben de o zaman sigara tiryakisiydim. Geldi, sigara dumanını eliyle dağıttı. ‘Güral, ya o sigara ya bu masa. Seç…’ dedi. ‘Bu masa efendim’ dedim ve bastırdım sigarayı söndürdüm. O gün sigarayı kestim” dedi.

İşe başladıktan bir ay sonra Siyasi İşler ve Danışmanlık Müdürü’nün Dışişleri Bakanlığı’na Müsteşar olarak gittiğini ve kendisinin de boşalan bu göreve vekaleten atandığını aktaran Tanova, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Danışmanlar arşivden geçmiş evrak istemeye başladı. Dediler ki ‘Bunlar çok eski evraktır, ambardadır’. Gidip de ambarı gördüğümde ağlamayı beğenmedim. Dosyalar odanın orta yerinde yığın halinde duruyor. Başkatipi çağırdım, bunun böyle olmayacağını, bir sisteme koymamız gerektiğini söyledim. Hemen raflar yaptırdım ve o dosyalar sınıfına göre raflara yerleştirilmeye başlandı.

Bir gün orada Başkatip ile ben uğraşırken Denktaş Bey geçerdi… Geldi, ‘Ne var burada?’ diye sordu. Evrakları yerleştirdiğimizi görünce ‘Tamam, devam edin’ dedi. Aradan bir hafta kadar geçti, Denktaş Bey beni çağırdı. Gittim, ‘Buyurun efendim’ dedim. ‘Bu askerler, muhafızlar var. Çadırlarda kalırlar’ dedi ve onlar için bir şeyler yapmamı istedi. 15 gün içerisinde istediğini yaptırdım.

Ondan sonra takdir edildim… Bu sırada İdari İşler Müdürü emekliye çıktı. Siyasi İşlere bir hukukçu getirdi. ‘Sen İdari İşlere Müdür oldun artık’ dedi. Üçlü kararname ile müdür yaptılar beni…”

İLTER IŞIN’IN VEFATININ ARDINDAN ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ’NE ATANDI

İdari İşler Müdürlüğü süresince Özel Kalem Müdürü izne çıktığında kendisinin hem idari işleri hem özel kalem işlerini yürüttüğünü belirten Tanova, lisanı olduğu için Denktaş’ın yabancılarla görüşmelerine de girdiğini söyledi.

Bir süre sonra Özel Kalem Müdürü’nün Londra’ya tayin edildiğini, İstanbul Temsilcisi İlter Işın’ın ise Özel Kalem Müdürlüğü’ne getirildiğini söyleyen Tanova, “İlter Bey haftasonları İstanbul’a uçar, eşi ile çocuklarını görür ve gelirdi. Yine öyle bir uçuştan sonra geldiğinde, Ercan Havaalanı’nda düştü ve vefat etti. Onun ölümünü duyduğunda Denktaş bey beni çağırdı ve Özel Kalem Müdürlüğü görevini vekaleten bana verdi. İlter Bey’in cenaze işlemleri tamamlandıktan sonra ise asaleten göreve tayinim çıktı” dedi.

“HİÇBİR ZAMAN ÇALIŞANLARINA SERT DAVRANMAZDI”

Dört yıla yakın Özel Kalem Müdürü olarak çalıştığını ve bu sürede Denktaş’la çok yakın çalıştığını belirten Tanova, Denktaş’ın günlük rutinini şöyle anlattı:

“Denktaş bey hergün sabah saat 4’te görev başındaydı. Saat 7-7 buçuğa kadar yazılarını yazardı. 7-7 buçuk arası ben dairede olurdum. Masasının üzerinden, çıktı tepsisinden bütün o evrağı alır, gerekli işlemlerin yapılması için ilgili kişilere havale ederdim. Kendi de ben daireye gidince, kahvaltısını yapar, kahvaltısını yaparken bana da birşeyler gönderirdi.

Saat 8 buçuk dedi mi görüşmeleri başlardı. Halkla görüşür, görüşür, görüşürdü… Kim gelirse görüşürdü. Randevularını da ben ayarlardım. Randevularını sıralarken konularına göre sıraya dizerdim ki o da sıkıntı çekmesin. Onun için beni çok takdir ederdi, Allah rahmet eylesin…

Her gün öğlen yemekten sonra iki saat ya istirahat ederdi ya da Saray’dan çıkar Belediye Pazarı’na kadar yürürdü. Yürüyüşe çıkmışsa, herkes ile konuşur, sohbet eder, dert dinlerdi. Döndüğünde yürüyüşte tespit ettiği aksaklıkların giderilmesi için notlar çıkarırdı, ben de o notları yerlerine ulaştırırdım…

Ardından yine randevuları olurdu. Misafirlerinden sonra birlikte kahve içerdik, o sırada iş konuşmak istemezdi. Aile konularını konuşur, paylaşırdık. Akşamları ise ya misafiri vardı, ya misafirlikteydi.

Hiçbir zaman çalışanlarına sert davranmazdı. Ziyaret edenlerin, hoşa gitmeyecek istekleri olsa bile, notlarını alır, mutlu ayrılmalarını sağlamayı becerirdi. Ama notları bize aktarırken altı çizili aktarırdı. Kendi inanmadı, araştırılsın manasındaydı bu… Bunların araştırılmasını sağlamak Müsteşarın ve benim görevimdi.”

“RAİF İLE İKİ KARDEŞ GİBİ İLİŞKİ KURDUK”

Denktaş’ın vefat eden oğlu Raif Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı’na danışman olarak tayin edildiği günlerden de bahseden Tanova, Raif Denktaş’ın kendi odasının yanına yerleştiğini anlatarak, “Raif benim yan odama yerleşince Denktaş Bey benim odama geldi ve ‘Sana teslim Güral. Küçük kardeşine sahip ol’ dedi. Raif ile ben de çok yakın, iki kardeş gibi ilişki kurduk” ifadelerini kullandı. Eşi Duygu Tanova’nın da Denktaş’ın eşi Aydın Denktaş ile iyi ilişkiler kurduğunu anlatan Tanova, “Denktaş Bey, bizi evlat gibi saydı. Aile gibi çalıştık” dedi.

“MÜSTEŞAR OLACAĞIMI RAUF ÜNSAL’DAN ÖĞRENDİM”

Tanova, 1994-1998 yılları arasında yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı görevine atanma hikayesini ise şöyle anlattı:

“Taner (Taner Etkin/dönemin müsteşarı) siyasete girmek istedi. Ben Özel Kalem Müdürü olarak oradayım. Her Cumartesi sabah 8 buçuktan 11’e kadar Denktaş Bey’in arkadaşları gelirdi. Sohbet ederler, şakalaşırlardı. Ben de Özel Kalem’de otururdum. O gün evraklarla uğraşırdım. Rauf Ünsal çıktı sohbet toplantısından, geldi. ‘Dur herkes gitsin de seni öpecem’ dedi. ‘Noldu?’dedim, ‘Herkes gittikten sonra seni çağıracak müsteşarı yapacak. Seni methetmeyen kalmadı bu toplantıda. Dürüstlüğün, çalışkanlığın… Hepsinde kafa salladı’dedi. Arkadaşları gidince beni tayin edeceğini söylemiş. Müsteşar olacağımı bu şekilde öğrendim, yoksa hiç aklımdan geçmezdi.

Herkes gittikten sonra telefon iki kere çaldı. İki kere çaldırması ‘gel’ demekti, anlaşmamız böyleydi. Gittim yanına, ‘Güral, seni müsteşar yapmaya karar verdim. Becerebilecek misin?” dedi. ‘Efendim, bir buçuk aydır kim idare etti bu daireyi? Hem size yardımcı oldum, hem o tarafı idare ettim. Evraklarda bir gecikme oldu mu? Ama ben siyasete karışmam’ dedim. ‘Tamam. Git başkatipe, derhal yazıyı hazırlasın’ dedi.

Pazartesi sabah yine çağırdı beni, ‘gel bakalım müsteşar efendi, şimdi senin yerine özel kaleme kimi tayin edelim? Dairede bu görevi yapabilecek kim var?’ diye sordu. ‘Efendim, bu görevi yapabilecek olan Uğur Karagözlü var. Hem tahsili tamam, hem İngilizcesi tamam, hem de biraz Rumca bilir, hem de size karşı büyük saygısı var’ dedim. ‘Söyle gelsin’ dedi. Gittik çağırdık.”

“O KAZADAN SONRA DENKTAŞ BEY BİR AY KENDİNE GELEMEDİ”

Raif Denktaş’ın 1985 yılında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmesinin ardından Denktaş’ın yaşadıklarından da bahseden Tanova, “O kazadan sonra Denktaş Bey bir ay kendine gelemedi. Bir ay çok zor günler geçirdi. Çok önemli bir şey olmadığı sürece rahatsız edilmek istemedi o dönemde” ifadelerini kullandı.

“MECLİS TOPLANTISINDAN ÖNCEKİ GECE TÜM TELEFONLAR KESİLDİ”

KKTC’nin kurulduğu 15 Kasım 1983 tarihinin iki ay öncesinde Saray’da yoğun çalışmalar başladığını anlatan Tanova, o dönemde Taner Etkin’in Müsteşar, kendisinin ise İdari İşler Müdürü olduğunu belirtti. İki ay süresince her gece geç saatlere kadar Saray’da olduklarını ve Anayasa çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Tanova, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Saray tarafında Denktaş Bey, danışmanları ve Türkiye’den gelen profesörlerle beraber Anayasa’yı hazırlarlardı. Yazdıkları notlar bize gelirdi, sekreter onları hemen daktilo eder, biz de Taner Bey’le paylaşır, imla ve yazım hatalarını temizleyerek tekrar daktilo ettirirdik. Diğer tarafta kaç kişi ise o kadar suret çıkarır, çalışmalarına devam etsinler diye gönderirdik. Cumhuriyetin ilanından önceki gece Denktaş Bey bütün mebusları, parti başkanlarını yanına çağırdı. Onlara bilgi verdi ve Meclis toplantısında oy birliği ile Cumhuriyet ilan edildi. Meclis toplantısından önceki gece, Denktaş Bey’in polis, ordu ve Meclis ile irtibatını sağlayacak telefonlar hariç, tüm telefonlar kesildi. Karar alındığı an düğmeye basıldı ve tüm hatlar açıldı.”

“GLAFKOS KLERİDİS VE BÜLENT ECEVİT İLE ÇOK SAMİMİYDİ”

“He was a real humorist” (Gerçek bir mizahçıydı) diyen Tanova, Denktaş’ın özel zevkleri ve insan ilişkileri ile ilgili de bilgiler verdi. Tanova, cemaatin birlik içinde hareket etmesinin Denktaş’ı çok keyiflendirdiğini, yapılmasını istediği işlerin aksamasının ise üzdüğünü kaydetti.

“İNSANLAR, DENKTAŞ’IN HIZLI VE YERİNDE CEVAPLAR VERMESİNDEN ETKİLENİRDİ”

Denktaş’ın yabancı siyasetçi ve yöneticilerle ilişkilerinden de bahseden Tanova, “Her gelen üst düzey yönetici ile samimiyet kurardı. İlişkilerinde gösteriş yoktu, gösteri yoktu, samimiydi. Herkes hissederdi samimiyetini… İnsanlar, Denktaş’ın hızlı ve yerinde cevaplar vermesinden etkilenirdi.

Denktaş, kendisi gibi hukukçu olan Galfkos Kleridis ile ve Bülent Ecevit ile çok samimiydi. Turgut Özal etrafında koruma ordusu ile gelir giderdi, Denktaş Bey şaşardı. Menderes’le Celal Bayar’la da ilişkileri vardı” ifadelerini kullandı.

“KÖPEĞİ DEVAMLI YANINDAYDI”

Tanova, Denktaş’ın fotoğraf hobisi ve hayvan sevgisinden de şöyle söz etti:

“Bol bol fotoğraf çekerdi. Yürüyüşlerinde, halk arasında resimler çekerdi. O fotoğrafları kendisi temizler, baskı yapardı. Hayvanlara aşıktı. Köpeği devamlı yanındaydı. Kendisi odasına girdiğinde ayaklarının arasında yatırdı. Denktaş Bey Kıbrıs’ta olmadığında, köpek gece Denktaş Bey’in yattığı odada yatır, gündüz gelir Denktaş Bey’in masasının altında yatırdı. Ben Özel Kalem olduğum zaman bazen gelir benim ayaklarımın yanına da yatırdı. Bir de papağanı vardı, devamlı omzundaydı” dedi.

“İSLİM KEBABI VE MOLOHİYAYI ÇOK SEVERDİ”

Doktorunun Denktaş’tan kilo vermesini istediğini de söyleyen Tanova, “Güya diyet yapardı” diyerek, Denktaş’ın yemeklerinin diyet hazırlandığını ancak masasının çekmecesinde her zaman macun, fıstık, leblebi gibi atıştırmalıklar bulunduğunu söyledi. Tanova, Denktaş’ın yemek yapmayı da sevdiğini ve güzel yemekler yaptığını belirterek, özellikle İslim Kebabı ve Molohiyayı çok sevdiğini aktardı.

Denktaş hayatını kaybettiğinde, cenazesine katılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getiren Tanova, Denktaş’ın cenazesinin Saray’dan kalkışını izlediğini ancak cenaze törenine, ameliyat için Türkiye’ye gitmek üzere Ercan Havaalanı’na gitmesi gerektiğinden katılamadığını söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam