Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhurbaşkanlığı Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini istismar ederek Kıbrıs’ta da “Yasa dışı işgal” bulunduğunu iddia eden Rum Yönetimi Başkanı Anastasiades’i şiddetle kınadı

Published

on

Cumhurbaşkanlığı, Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı müdahalenin bir benzerinin de adada yaşandığını; Kıbrıs’ta da “yasadışı işgal” bulunduğunu iddia eden Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’i şiddetle kınadı.

Cumhurbaşkanlığı ayrıca Rusya-Ukrayna krizine hassasiyet belirten, tepki gösteren ve kınayan ilgili taraflara çağrıda bulunarak, uluslararası hukukun 59 yıldır ayaklar altına alındığı ve Kıbrıslı Türklerin en temel insan haklarından dahi yoksun yaşamaya mahkum edildiği Kıbrıs’taki duruma artık sessiz kalmamalarını istedi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Rusya-Ukrayna krizini istismar ederek, kendilerinin 1963 yılında ortaklık Kıbrıs Cumhuriyetini işgallerini örtbas etmek maksadıyla Kıbrıs’ta da ‘yasadışı işgal’ bulunduğunu iddia eden Rum Lider Anastasiades’in yaptığı bu benzetmenin, Kıbrıs Rum Liderliği’nin Yunanistan’la iş birliği içinde 1963’ten bu yana Ada’da işlediği suçlara bir kez daha dikkat çekmemizi gerekli kılmıştır” denildi.

Açıklamada, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiades’in, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini, uluslararası antlaşmalardan doğan hak ve sorumluluklarını kullanarak hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların can ve güvenliğini sağlayan ve böylelikle Kıbrıs adasında barış ve huzur ortamı yaratan Türk ordusuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne dil uzatmak için kullanmaya kalkması da kınandı.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki halkın eşit egemen iradesini kullanarak kurduğu bir ortaklık devleti olduğu belirtilen açıklamada, bu ortaklık devletinin Rum ortağın şiddet kullanarak devleti işgali sonucu yıkıldığı, mevcut yapının bir Kıbrıs Rum devletine dönüştüğü ve şimdiki haliyle Kıbrıs sorununun bu işgalle başladığı, Yunan Cuntası’nın 1974’te Ada’daki iş birlikçileriyle yaptığı darbe sonucu söz konusu işgal yeni ve daha kapsamlı bir boyut kazandığı vurgulandı.

“MEGALİ İDEA HAYALLERİ DEVAM ETMEKTEDİR”

Açıklamada “On yıllardır hegemonyacı Kıbrıs Rum liderlerinin Ada’nın tek sahibi olma ve Adayı Yunanistan’a bağlama arzu ve teşebbüsleri, Megali İdea hayalinin doğuşundan beri devam etmektedir. 1963 saldırıları ve bunu müteakip 11 yıl devam eden Kıbrıslı Türkleri topyekûn ortadan kaldırmaya yönelik kanlı eylemler bunun en açık kanıtlarıdır. Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı bununla da kalmamış, Yunanistan’da gerçekleştirilen askeri darbenin bir uzantısı olarak 15 Temmuz 1974’de tüm uluslararası anlaşmaları ve parçası oldukları uluslararası hukuku ayaklar altına alarak, Kıbrıs adasında bir darbe gerçekleştirmiş ve ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni’ ilan ederek Ada’yı Yunanistan’la birleşme, yani Enosis’i ilan etme noktasına getirmiştir” ifadeleri yer aldı.

Türkiye Cumhuriyeti Mutlu Barış Harekatı’nı gerçekleştirmemiş olsaydı, durumun bugün yakın coğrafyada yaşananlardan çok daha vahim olacağı ve Kıbrıs’ın soykırım ve zülüm ile anılan bir ada olarak hafızalara kazınacağı ifade edilen açıklamada şöyle denildi:

“Kıbrıs’ta devam eden yasadışı işgal, Kıbrıslı Türklerin eşit haklarının tanındığı uluslararası antlaşmalara aykırı olarak, 1963’ten itibaren Kıbrıs Rum tarafının ortaklık Cumhuriyeti’ni tek başına ele geçirmesinden ibarettir. Bu durum Kıbrıslı Türkleri her alandan izole etmeye yönelik politika ve uygulamalarla birlikte halen devam etmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki mevcudiyeti barış ve huzurun teminatıdır. Kıbrıs Türk Halkı bugün huzur içerisinde yaşamına devam edebiliyorsa ve 1974’den beri Kıbrıs adasında kan akmamışsa, bunu sağlayan ve önleyen tek güç Türk Silahlı Kuvvetleridir.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

AB, Rusya’dan gaz almayı sonlandıracak

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB), 2027 sonuna kadar Rusya’dan doğal gaz ithalatını tamamen bitirmeye hazırlanıyor.

AB Komisyonu, Rusya’dan enerji ithalatının aşamalı olarak sonlandırılmasına yönelik hazırlandığı yol haritasını yayımladı.

Buna göre, AB, Rusya’dan doğal gaz ve petrol ithalatını durduracak.

Rus nükleer enerjisi de aşamalı olarak sonlandırılacak. Böylece, Rus enerjisine olan bağımlılığı sona erecek.​​​​​​​ AB, güvenli biçimde enerji tedarikini sağlayacak önlemler alacak.

Komisyon, Rus enerji ithalatının aşamalı ve koordineli bir şekilde sonlandırılmasını sağlamak için üye ülkelerle birlikte çalışacak. Üye ülkeler, bu yılın sonuna kadar Rus gazı, nükleer enerjisi ve petrol ithalatını aşamalı olarak bitirmeye yönelik ulusal planlar hazırlayacak.

AB pazarlarında Rus gazının şeffaflığı, takibi ve izlenebilirliği iyileştirilecek.

Rus gaz tedarikçileriyle boru hattı ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki ile ilgili yeni sözleşmeler engellenecek. Mevcut tüm spot piyasa anlaşmaları 2025 yılı bitiminde sonlandırılacak. Böylece Rusya’nın AB’ye gaz gönderimi daha da azaltılacak.

AB Komisyonu, 2027 yılı sonuna kadar kalan tüm Rus gazı ithalatını durdurmaya yönelik yasa teklifi sunacak.

Rusya’nın AB’nin petrol yaptırımlarını aşmak ve belirlenen fiyat sınırının üzerinde satış yapmak için kurduğu gölge filosuna karşı yeni tedbirler alınacak.

Rusya’dan zenginleştirilmiş uranyum ithalatına yönelik önlemler ile Euratom Tedarik Ajansı tarafından Rusya’dan sağlanan uranyum, zenginleştirilmiş uranyum ve diğer nükleer malzemelere yönelik tedarik sözleşmeleri kısıtlamaları içeren düzenleme teklifi gelecek ay açıklanacak.

AB’nin tıbbi radyoizotop tedarikini güvence altına almak için bir Avrupa Radyoizotop Vadisi Girişimi kurulacak.

AB, 2021 yılında gazının yüzde 45’ini Rusya’dan tedarik ediyordu. AB’nin Rusya’dan gaz tedarik oranı geçen yıl yüzde 19’a geriledi.

AB’nin petrol ithalatında Rusya’nın payı da 2022 yılında yüzde 27 seviyesindeyken son dönemde yüzde 3’e kadar geriledi.

Öte yandan, Rus kömürünün AB’ye ithalatı tamamen yasaklandı. AB ülkelerinde Rus tasarımlı nükleer reaktörleri işletenler alternatif tedarikçilerle nükleer yakıt için sözleşmeler imzaladı.

Devamını Oku

Dünya

Met Gala 2025, kırmızı halı geçidiyle başladı… Tema: “Siyahi Stili Terzilik”

Published

on

By

ABD’nin New York kentindeki Metropolitan Sanat Müzesi’nde her yıl gerçekleştirilen ve ünlü isimlerin yoğun katılım gösterdiği Met Gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) temasıyla düzenlendi.

New York City’deki Metropolitan Museum of Art’ın Kostüm Enstitüsü yararına düzenlenen ve resmi olarak Costume Institute Gala veya Costume Institute Benefit olarak adlandırılan Met Gala, kırmızı halı geçidiyle başladı.

Bu yıl 10 Mayıs-26 Ekim tarihleri arasında ziyarete açılacak yeni bahar sergisi kapsamında düzenlenen gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) teması etrafında şekillendi.

Sergi, Atlantik diasporasındaki siyahi kimliğin oluşumunda giyim ve tarzın oynadığı merkezi rolü ele alıyor.

Metropolitan Museum of Art, galayı “18. yüzyıl Atlantik dünyasında, köle ticareti, sömürgecilik ve emperyalizmle beslenen yeni bir tüketim kültürü; zenginlik, ayrıcalık ve zevki gösteren giysilere ve mallara erişim sağladı.” şeklinde ifade etti.

Her yıl oyuncular, müzisyenler, modeller ve moda dünyasının önde gelen isimlerinin bir araya geldiği galaya bu yıl da Nicki Minaj, Jenna Ortega, Usher, Cardi B, Louise Camuto Grieder, Daniel Grieder, Julia Carey, James Corden, Jeff Goldblum, Kerry Washington, Sam Smith, Sofia Richie, Willy Chavarria, Seung-cheol Choi, Terrence Thornton, Imaan Hammam, Keith Powers, Eva Chen ve Chris Rock gibi isimler katıldı.

– Gala yakınlarında Filistin’e destek gösterileri yapıldı

Met Gala etkinliğinin yapıldığı New York Metropolitan Sanat Müzesi yakınında Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Müzenin yakınlarındaki Madison Avenue’de toplanan kalabalık, Filistin’e desteklerini dile getirdi.

Gösteride Filistin destekçisi grup ile İsrail yanlısı grup karşı karşıya gelirken, polis ekipleri güvenlik önlemi aldı.

Filistin’e destek veren grup, bayraklarla “İsrail Devleti dünya Yahudilerini temsil etmiyor”, “Özgür Filistin” ve “Özgürlük, adalet” yazılı pankartlar taşıdı.

Kısa süre sonra alana gelen İsrail yanlısı grup ise İsrail bayrakları sallayarak İbranice marş söyledi.

Devamını Oku

Dünya

Katolik Kilisesi’nde papalık seçim süreci yarın başlıyor

Published

on

By

Vatikan’da Katolik Kilisesi’nin yeni papasını belirlemek üzere seçim süreci (Konklav) yarın başlayacak.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da vefat etmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nde gözler bir sonraki papanın kim olacağına çevrildi.

Katolik Kilisesi’nin 267’nci papasının belirleneceği tarihi Konklav’da, yaşı 80’in altında ve seçime katılabilecek durumda olan 133 kardinal yarın sabah önce birlikte ayin yapacak, Sistine Şapeli’nde yerel saatle 16.30’da (TSİ 17.30) ilk oturum için bir araya gelecek.

Hristiyan ilahileri eşliğinde Sistine Şapeli’ne girecek kardinaller burada yemin edecek. Daha sonra “Extra Omnes” yani Latince “işi olmayanlar çıksın” anlamındaki komut verilecek ve kardinaller dış dünyayla bağlantılarını her şekilde keserek, kendilerini buraya kapatacak.

Konklav’da oturumlara, Papa Franciscus döneminde Vatikan Devlet Sekreterliği (Başbakan) de yapan İtalyan Kardinal Pietro Parolin başkanlık edecek.

Bu arada Vatikan’daki Konklav’ı izlemek üzere 5 bin 300’den fazla gazetecinin akreditasyon yaptırdığı, ayrıca güvenlik önlemleri çerçevesinde şapelin yakınlarına elektronik sinyal bozucular konulacağı öğrenildi.

Gözler Sistine Şapeli’nin bacasında olacak
Yarın öğleden sonraki tek oylamayla başlayacak Konklav süresince papa seçilene dek Sistine Şapeli’nde 133 kardinalin sabah ve öğleden sonraları ikişer olmak üzere bir günde 4 oylama yapması planlanıyor.

Oylamalar sonunda papa seçilememesi halinde, kardinallerin oy pusulaları yakılarak şapelin bacasından “siyah” duman çıkarılacak ve dünyaya bir papanın seçilemediği mesajı iletilecek. Sabahki oylamalardan sonuç çıkmazsa öğlen saatlerinde bir kez, akşamki oylamalardan da yine sonuç çıkmaması halinde yine bir kez siyah duman çıkacak.

Kilise hukukuna göre, Konklav’daki oylamada üçte iki çoğunluğu yani 89 oy alan kardinal, görevi kabul etmesi durumunda katoliklerin yeni ruhani lideri yani papa ve aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olacak.

Bu sırada yine kardinallerin oy pusulaları yakılarak Sistine Şapeli’nin bacasından bu sefer beyaz duman çıkması sağlanacak ve dünyaya yeni papanın seçildiği mesajı iletilecek. Aynı anda, yeni papa, şapelin “Ağlama Odası” olarak bilinen özel odasına alınarak burada kendisi için hazırlanan papalık kıyafetlerini giyecek.

Beyaz dumanın çıkmasını takip eden bir saat içinde yeni papa, Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasından dünyaya tanıtılacak.

Yeni papayı dünyaya, “Protodiacono” sıfatını taşıyan Fransız Kardinal Dominique Mamberti, büyük locadan Latince “Habemus Papam (Bir papamız var)” diyerek takdim edecek.

2013 yılındaki son Konklav’da Papa Franciscus, 2. günün 5. tur oylamasında seçilmişti. 2005’teki Konklav da 2. gündeki 4. tur oylamada sonuçlanmış ve Papa 16. Benediktus seçilmişti.

Papalık için öne çıkan isimler
Papa Franciscus’un vefatının ardından İtalyan basını başta olmak üzere Katolik Kilisesi’ni yakından takip eden uluslararası medyada yeni papanın kim olacağı sorusu en çok ilgi çeken konuların başında geliyor.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında İtalyan Kardinal Pietro Parolin, Macar Kardinal Peter Erdo, ABD’li Kardinal Raymond Leo Burke, İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi, Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle, İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Ganalı Kardinal Peter Turkson, Fransız Kardinal Jean Marc Aveline, İsveçli Kardinal Anders Arborelius, Gineli Kardinal Robert Sarah, Maltalı Kardinal Mario Grech, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden Kardinal Fridolin Ambongo Besungu, ABD’den Kardinal Timothy Dolan ile Kardinal Robert Francis Prevost’un ismi geçiyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam