Kıbrıs
Cumhuriyet Meclisi bugünkü çalışmalarını tamamladı…Bir sonraki birleşim 7 Nisan’da
Published
6 ay önceon
By
admin
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda güncel konuşmaların son kısmında Cenevre’deki toplantı, toplu taşıma ve T izinleri de konuşuldu.
Genel kurul daha sonra bugünkü çalışmalarını tamamladı. Ramazan Bayramı nedeniyle gelecek hafta yapılamayacak bir sonraki genel kurul 7 Nisan Pazartesi saat 10.00’da toplanacak.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, CTP Milletvekilleri Fikri Toros ve Teberrüken Uluçay’ı yanıtladığı konuşmasında, CTP’li vekillere aktardıkları bilgiler için teşekkür ederek, ekonomi ve Kıbrıs konusundaki vurguların önemli olduğunu belirtti.
Arıklı, birçok kişinin Cenevre’deki toplantıyla yüksek beklentiyle gittiğine işaret ederek, “Orada bizim için birkaç konunun dışında önemli adım atılmadı. En çok ümit ettiğim konulardan biri elektrik ve su konusunda ciddi iş birliği olmasıydı. Güney Kıbrıs’ın bizden daha fazla elektrik ve su ihtiyacı içinde olduğu belli” dedi.
2025 sonuyla ilgili öngörülere değinerek, Güney Kıbrıs’taki su rezervlerinin yıl sonunda daha da düşeceğini belirten Arıklı, Rumların su konusunda da, elektrikte de ciddi sıkıntıları olacağını söyledi.
Güneş enerjisinden elde edilecek 32 megavatlık solar sistemin Güneyin de Kuzeyin de yarasına merhem olmayacağını belirten Erhan Arıklı, “İki toplumun bin 700 megavat enerji ihtiyacı var. 32 megavat devede kulak bile değil” dedi.
Rum liderin kabloyla elektrik konusunu neden anında reddettiğini anlamadığını söyleyen Arıklı, Rum toplumun hem su, hem de elektrik konusunda yöneticilerine ciddi baskı yapması gerektiğini kaydetti.
Temmuz’daki toplantıda ana gündemin bunlar olması gerektiğini belirten Arıklı, 4 kapının uzun zamandır konuşulduğunu, iki toplumun da buna ihtiyacı olduğunu söyledi.
Arıklı, “Anlaşılmaz bir şekilde burada bir ayak sürüme var. Belki kişisel temsilcinin buraya gelmesiyle kapılar konusunda gerekli adım atılır. Bizim ülke olarak ciddi şekilde almamız gereken tedbirler var” dedi.
Geçmişte kapıların açılmasının ülke ekonomisine ciddi katkı sağladığını ama şimdi durumun tam tersine döndüğünü belirten Arıklı, “Bizim de fiyatları ucuzlatmamız, Güney Kıbrıs’la rekabet için önlemler almamız lazım. Aksi takdirde açılan kapılar bizim ekonomimize fayda değil zarar verir, bunun da farkında olmalıyız” yorumunda bulundu.
Türkiye’deki ekonomik gelişmelere de işaret eden Arıklı, “Türkiye hapşırsa biz nezle oluyoruz. Türkiye nezle olsa biz yataklara düşürüyoruz. Durum aynen budur. Oradaki siyasi ve ekonomik gelişmeler bizi yakından ilgilendiriyor” dedi.
-Toros yerinden söz aldı… “Yeni kapıların açılmasını Bakanlar Kurulu’nda destekleyin”
Yerinden söz alan CTP milletvekili Fikri Toros, Ercan Havaalanı’nın yolcu trafiğine ihtiyacı olduğunu kaydederek, “Bu denli bir yatırım sadece 3 uçak şirketine hizmet vererek ayakta duramaz. Masada olan 4 geçiş noktası yeni Ercan’ın trafiğini artırmaya doğrudan olumlu etki yapacak” dedi.
Toros, Arıklı’dan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak kapıların açılmasını Bakanlar Kurulu’nda desteklemesini isteyerek, “Ercan’ın rantabl, sürdürülebilir bir trafiğe ihtiyacı vardır ” dedi.
Ekonomiyi bilen bir iş insanı olan Toros’un söylediklerinde yerden göğe kadar haklı olduğunu belirten Arıklı, Ercan Havaalanı’nın devasa bir prestij yatırımı olduğunu kaydederek, burasının daha işlevsel olması için Akıncılar başta olmak üzere kapıların açılmasının elzem olduğunu söyledi.
Arıklı, hükümetin genel görüşünün yeni kapıların açılmasından yana olduğunu anımsattı.
Yeniden söz alan CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, Cenevre’deki toplantıyı Yunanistan ile Türkiye’yi buluşturan bir zirve olarak yorumladığını belirterek, Yunanistan basınında çıkan bir habere değindi.
Uluçay, enterkonnekte sistem için öngörülen, Avrupa Birliği’nin desteklediği Girit ve Güney Kıbrıs arasına denizaltı elektrik kablosu döşenmesi için Güney Ege’de çalışma başlatıldığını anımsattı.
Uluçay, kablo döşeme gemisinin bölgede planladığı çalışmaların Yunan hükümeti tarafından askıya alındığını söyleyerek, Güney’in de bu konuda bilgilendirildiğini belirtti.
Teberrüken Uluçay, enterkonnekte sisteminin çözümlenme ihtimali yüksek olan bir konu olduğunu belirterek, aklın yolunun bir olduğunu söyledi. Bunun güneyle kuzeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını, bölge ülkelerine de yarar sağlayacağını söyleyen Uluçay, “Kısa vadede bu konuda da bir ajanda oluşturulacağını öngörüyorum” dedi.
Türkiye’de beklenmedik olaylar yaşandığına işaret eden Uluçay, “Umarım böylesi sıkıntılı konular bir an önce çözümlenir de sadece Türkiye’yi ve Kıbrıs’ı değil bölgenin ve Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren diğer hususlarda da adımlar atılır” şeklinde devam etti.
CTP İskele Milletvekili Biray Hamzaoğulları ise Meclis’te toplu taşımacılıkla ilgili konuştu. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın toplu taşımacılıkta şirketleşme konusunda bir şeyler yapmaya çalıştığını ancak meslektaşlarının da, birlik başkanlarının da bu konuda bilgisi olmadığını savunan Hamzaoğulları, “Bu maya tutmaz. Bu şirket oluşmayacak, oluşamayacak” dedi. Hamzaoğulları, Güney Kıbrıs’ta da bunun uygulandığını, 20 yılın sonunda başka sorunlarla karşılaşıldığını ifade etti.
Bazı üniversitelere “T” izni verildiğini de savunan Hamzaoğulları, “Bir yandan şirketleşmeden bahsedersiniz, bir yandan da otobüs sayısını artırıyorsunuz… Bu tutarsızlığı anlamakta zorlanıyorum” diye konuştu.
Geçmişte verilen “T” izinlerinin siyasi olduğunu da savunan Hamzaoğulları, “Hiçbir otobüsçü 25 yeni otobüs ve 12 yaşından küçük otobüs alamayacağından iş 19 yaş sınırına taşındı” dedi.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı yeniden söz alarak CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları’nı cevapladı. Toplu taşıma projesini ilk kez Hamzaoğulları’na anlattığını, katkısının devamını da beklediğini ifade eden Arıklı, Düzce ve Kayseri’de örnek uygulamaları inceleyen ilgili birlik temsilcilerinin bilgileri olmadığı açıklamasının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
“Bunu ortak akılla hayata geçireceğiz” diyen Arıklı, projenin tamamlandığını, şirketleşme aşamasına geçildiğini ve bunun için kaynak arayışına gireceklerini belirtti. 3 üniversiteye verdikleri 4 “T” izninin şartlı izin olduğunu belirten Erhan Arıklı, toplu taşıma şirketleri kurulmaya başlandığı anda bu izinlerin iptal olacağını kaydetti. Arıklı, Kar-İş’in bu konuyu mahkemeye taşımasının da üzüntü verici olduğunu belirtti.
Arıklı’nın konuşmasının ardından Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu bugünkü çalışmalarını tamamladı. Genel Kurulun bir sonraki birleşimi 7 Nisan Pazartesi saat 10.00’da yapılacak.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı adayı Ersin Tatar, 2025 Seçim Bildirgesini yayımladı.
Cumhurbaşkanı Tatar şu ifadelere yer verdi:
“Sevgili Kıbrıs Türk Halkı, Kıymetli kardeşlerim…
Bugün sizlerin huzurunda siyasete ilk girdiğim günkü heyecanla bulunuyorum.
Bugün, 19 Ekim’de gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde seçim bildirgemizi açıklamak, geçmişi değerlendirmek ve birlikte inşa edeceğimiz ortak geleceğimizin yol haritasını sizlerle paylaşmak üzere karşınızdayım.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Göreve geldiğim günden bu yana tek hedefim, “Sağlam Devlet, Saygın Gelecek” anlayışıyla hareket etmek olmuştur.
Çünkü biliyoruz ki güçlü bir devlet olmadan, saygın bir geleceğe yürümek asla mümkün değildir.
İşte bu yüzden geçen beş yılda attığımız her adımı, devletimizin güçlenmesine, halkımızın refahına ve geleceğimize adadık.
Ve bu tarihi mücadelemizi daima Anavatan Türkiye ile tam bir iş birliği ve dayanışma içinde yürüttük.
Bu dönem boyunca Türkiye Cumhuriyeti, maddi ve manevi desteğiyle, her alanda yanımızda olmuştur.
Cumhurbaşkanı olarak yürüttüğüm diplomasi ise sadece Rum tarafıyla yapılan bir görüşme süreci değil aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni paradigma etrafında bütünleşmesini, eskimiş, tüketilmiş ve sadece Rum tarafına fayda sağlayan mevcut statükoyu değiştirmeyi hedeflemiştir.
Bu paradigma değişikliği yıllardır verilen mücadelenin bir gereği olmuştur.
Halkımız 1963 ile 1974 arasında kendi vatanında zorla göçmen olmuş, yokluğa ve saldırılara maruz kalmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü, kahraman mücahitlerinin cesareti ve Anavatan’ın desteğiyle tüm bu olumsuz koşullara rağmen direnmiştir.
1974 Mutlu Barış Harekâtı ise Kıbrıs Türk halının en önemli dönüm noktasıdır. Milli tarihimizin dönüm noktasıdır. O tarihten bu yana, tam 51 yıldır, Kıbrıs’ta sınırları belirlenmiş bir coğrafyada, iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasi vardır. Barış, huzur ve güvenlik vardır.
Rum tarafıyla liderler düzeyinde 1968’den bu yana görüşmeler sürüyor. Büyük bölümü federasyon zemininde yapılan bu görüşmelerin sonucu Kıbrıs Türk Halkı için bir hayal kırıklığı olmuştur.
Annan Planı’na “evet” diyen Halkımız, hiçbir somut kazanım elde edemezken, “hayır” diyen Rumlar AB üyesi yapılmıştır. Kurucusu olduğumuz ortaklık Cumhuriyeti, bir Rum devletine dönüşmüştür.
Rumlar, Kıbrıs Türkleriyle gücü, zenginliği ve her açıdan eşit bir hayatı paylaşmak istemedikleri için görüşmeler hiçbir sonuca ulaşmamıştır.
En son 2017 yılında Crans Montana’da verilen onca tavize rağmen, Rum tarafının “sıfır asker sıfır garanti ” ısrarıyla bu görüşmeler de başarısızlığa uğramıştır.
Hani şimdi diyorlar ya “artık bu son olacak, son bir kez daha deneyeceğiz” diye, işte o görüşmelere de öyle başlanmıştı. Sonucu malumdur.
“Bu son olacak” diye diye geldiğimiz noktada, Halkımız bütün dünyanın gözleri önünde, Rum tarafının sorumlusu olduğu izolasyon ve ambargoların altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Bu sessiz insanlık suçu halen devam etmektedir.
İşte biz, bu sessizliği bozan güçlü bir ses olduk. Halkımızın sesi olduk. Bize öfkelenmelerinin nedeni de budur.
Son beş yılda, halkımız için hiçbir fayda sağlamamış federasyon modelini geride bıraktık, Birleşmiş Milletler nezdinde ortak zemin olmadığını kayda geçirmeyi başardık.
Yeni siyasetimizin ve paradigma değişimi gereği egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine ve samimi diyaloğuna hazır ve açık olduğumuzu büyük bir özgüvenle ortaya koyduk.
Bu süreçte asla diyalog, temas ve görüşmelerden kaçan taraf olmadık.
Önceki Rum lider Anastasiades ile, daha sonra yerine seçilen Hristodoulides’le ikili, üçlü, altılı pek çok formatta farklı tarih ve yerlerde bir araya geldik.
Bu görüşmelerde daima kalıcı bir çözümün ancak halkımızın özden gelen haklarının kabul edilmesiyle mümkün olabileceğini, iki taraf arasında bir statü eşitliğinin zorunlu olduğunu her platformda bıkmadan usanmadan, özgüvenle dile getirdik.
İşte bu özgüven, müzakereden diplomasiye uzanan sürecin de önünü açmıştır.
Dış politikada artık edilgen, bekleyen, sadece müzakere masasına çağrıldığında söz alan, Rum yönetimin belirlediği çerçevenin içine hapsolmuş bir Kıbrıs Türk tarafı yoktur.
Son beş yılda müzakereden diplomasiye, federasyon temelli çözümsüzlükten iki devletli yeni çözüm paradigmasına geçiş yaparak halkımızın sesini dünyaya başarıyla duyurabildik.
Türk Devletleri Teşkilatı’na anayasal ismimizle gözlemci üye olarak oy birliği ile üye olduk. İslam İş Birliği Teşkilatı ve Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’nda varlığımızı güçlendirdik.
Azerbaycan’dan Avusturalya’ya, Orta Asya’dan Avrupa’ya ve hatta Afrika’ya kadar pek çok coğrafyada sesimizi duyurduk. Federasyon masalarında kaybolan yıllarımızın ardından, artık kendi vizyonumuzla karşı tarafı masaya davet eden bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin olabileceğini herkese gösterdik.
Rum tarafına ve dünyaya karşı yeni paradigma değişimini en üst perdeden dile getirirken içerde de halkımızın ihtiyacı ve beklentisi olan pek çok projeyi Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü ve samimi ilişkiyle hayata geçirdik.
Devletimizin simgesi, halkımızın evi, yeni Cumhuriyet Yerleşkemiz işte bu vizyonun sonucu olarak inşa edilmiştir. Yeni Cumhurbaşkanlığı ve meclis binalarımız hizmete alınmıştır. Yüksek Mahkeme binamız da hızla tamamlanmaktadır.
Yeni yerleşkenin tam karşısına yaklaşık 400 dönümlük bir arazi üzerinde adanın en büyük park alanı hazırlanmaktadır. Modern Milli Kütüphanesi, sosyal tesisleri, yürüme yolları, spor alanlarıyla ve camisiyle yeni Cumhuriyet Parkımız, Gönyeli’den Köşklüçiftlik’e kadar Lefkoşa’nın her yerindeki insanımız için yeni bir cazibe ve yaşam merkezi olacaktır.
Yine bu dönemde bizim girişimimizle hayata geçen bir diğer büyük proje ise dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST’in bu yıl ülkemizde düzenlenmiş olmasıdır. Türkiye’nin gururu BAYKAR firmasının yöneticisi Selçuk Bayraktar’ın TEKNOFEST vesilesiyle KKTC’ye verdiği büyük destek, bu süreçte ülkemizin üniversiteleri ve genç girişimcileriyle birlikte bir bilişim ve teknoloji adasına dönüştürme hedefini de görünür kılmıştır.
Bu hedefin gerçekleşmesinin altyapısını sağlayacak olan bir diğer büyük projenin imzası da yine girişimlerimizle geçtiğimiz temmuz ayında atılmıştır. Ülkemizin fiber optik altyapısının geliştirilmesi ve süper hızlı internetin evlere, üniversitelerimize, okullarımıza ve işletmelerimize götürülmesi için çalışmalar başlatılmıştır.
Öte yandan sağlıkta da bu son dönemde büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bütünüyle tamamlandığında sadece Lefkoşa’da mevcut hasta yatak kapasitesini binin üzerine çıkaracak olan yeni devlet hastanesinin ilk aşamasının temelini Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 20 temmuz da attık. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin yenilenmesi sürecini de başlattık.
Ulaşım altyapımızın geliştirilmesi de ülkemizin refahı için öncelikli alanlarımızdan biri olmuştur. Son dört yılda yaklaşık 44 km’si bölünmüş, 184 km’si tek yol olmak üzere toplam 228 km yol hizmete açılmıştır. Özellikle Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu’nun doğu ve batı bölümlerinin tamamlanması ile Girne Yolu Köprülü Kavşağının açılması, çevre kirliliğinin azalmasına, trafik güvenliği ve konforunun artmasına önemli katkılar sağlamıştır.
Tüm bu başarılar, “Sağlam Devlet, Saygın Gelecek” vizyonumuzun ne kadar doğru ve hayati olduğunu göstermektedir. Yeni dönemde her alanda “Atak Diplomasi” aşamasına geçmemize de imkân sağlamıştır.
Sevgili Halkım, Kıymetli Yol Arkadaşlarım,
Şimdi geleceğe bakma zamanı. Önümüzdeki beş yıl, KKTC’nin kalkınma hamlesini hızlandıracağı, halkımızın refahını yükselteceği, dünyada sesinin daha gür duyurabileceği bir dönem olacaktır.
Müzakereden diplomasiye geçiş, yarım asrı aşan başarısızlık dolu tüketilmiş federasyon dönemini kapatmak demektir. Bu adım, Kıbrıs Türk halkının iradesini dünyaya taşıyarak yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır.
Bu dönemin adı Atak Diplomasidir.
Atak Diplomasi, her şeyden önce Kıbrıs Türk halkının iradesini ciddiyetle dikkate alan bir anlayıştır. Başkalarının belirlediği dikte edilmiş sınırlara sıkışmadan, kendi yolunu açan, stratejik çıkarlarını merkeze koyan bir vizyonun açılımıdır. İttifaklarımızı çoğaltan, küresel ve bölgesel fırsatları halkımızın yararına dönüştüren cesaretli bir duruşu ifade etmektedir.
Bu vizyon, yalnızca uluslararası tanınma çabasından ibaret değildir. Rum yönetiminin abluka siyaseti ile dayattığı izolasyon ve ambargoları kırmak, halkımıza somut kazanımlar getirecektir.
Atak Diplomasi, halkımızın günlük hayatına da yansıyacaktır. Ulaşımda, enerjide, sağlıkta, ticarette, turizmde ve iletişimde güçlü yatırımlar yapılacaktır. Eğitimde, teknolojide, kültür ve sanatta yeni alanlarla gençlerimizin önü açılacaktır. Halkımızın refahı yükselecek, özgüveni artacaktır.
Bu süreci hayata geçirecek olan akıllı güçtür. Akıllı güç, halkımızın birikimini, yeteneklerini, hukuki haklarını, ekonomik ve teknolojik kapasitesini, kültürel mirasını ve özgüvenini bir araya getiren kararlı bir iradedir. Riskleri öngören, fırsatları hızla değerlendiren, Kıbrıs Türk halkını dünyaya taşıyacak olan vizyondur.
Görevde olduğumuz ilk beş yılımızda Müzakereden Diplomasiye geçişi başarıyla gerçekleştirmenin huzuru içerisindeyim. Ancak diplomasi sadece uluslararası ilişkilerle sınırlı değildir. Kararlı bir duruşla şekillenen iyi ilişki ve diyalog pek çok farklı alanda halkımızın ihtiyacı olan hizmetleri ve eserleri ülkemize kazandıracaktır.
İşte bu nedenle 20 Ekim sabahından itibaren, Kıbrıs Türk Halkı için her alanda “Atak Diplomasiye” geçiyoruz.
Bunun için yeni dönemde belli başlı alanlarda neler yapacağımızı sizlere kısaca aktarmak istiyorum.
Ulaşım
Ülkemizde kayıtlı araç sayısı 425 bini aşmış durumdadır. Yaygın, nitelikli ve güvenli yollar olmadan KKTC’nin kalkınması istediğimiz düzeye gelemez. Mevcut ulaşım ağını geliştirmek için Karayolu Master Planı çerçevesinde önümüzdeki beş yılda büyük bir dönüşüm gerçekleştireceğiz.
Bu amaçla Lefkoşa–Ercan yolu, Girne Dağ yolu, İskele-Boğaz hattı gibi projeler önceliğimiz olacaktır.
Sağlık
Yeni hastaneler ve sağlık merkezleriyle halkımıza daha nitelikli, daha erişilebilir ve ücretsiz sağlık hizmeti sunacağız. Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin ilk aşamasını tamamlayacak ve ikinci aşamasının temelini atacağız. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ni yenileme çalışmalarına da yine bu dönemde başlayacağız.
Genel Sağlık Sigortasının hükümetimiz ve meclisimizle iş birliği içinde yasalaşması için gerekli desteği mutlaka vereceğiz. Yine bu dönem içinde Türkiye Cumhuriyeti’yle ortak bir protokol imzalayarak T.C. kimliği taşıyan tüm KKTC vatandaşlarının Türkiye’deki devlet hastanelerinden ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesini de inşallah biz gerçekleştireceğiz.
Eğitim
Her belediye sınırları içinde sıfırdan yeni bir okul inşa edilmesinin hazırlığını yapacağız. Deprem riski taşıyan bütün devlet okullarının güçlendirilmesini sağlayacağız.
Enerji
Adamızın en önemli sorunlarından biri olan enerji konusunda yeni dönemde altyapıda büyük bir değişim hedefliyoruz. Türkiye ile elektrik bağlantısını hayata geçireceğiz. Yeni santral yatırımıyla enerji arz güvenliğini, daha ucuz ve sürdürülebilir bir enerji hizmetini önümüzdeki beş yıl içinde mutlaka gerçekleştireceğiz.
Teknoloji
Fiber optik altyapıyı projesini bu dönemde gündeme getirmiştik. Yeni dönemde bu altyapının hızla kurulmasını sağlayarak, her eve, okulumuza, iş yerlerimize ve üniversitelerimize süper hızlı interneti mutlaka yayacağız.
Bununla yetinmeyecek, Türkiye’deki uygulamaya paralel olarak mobil hatlarda 5G teknolojisini de bu dönemde hayata geçireceğiz.
Ekonomi
Devleti güçlendirmenin, halkımızın yaşam kalitesini arttırmanın temelinin güçlü bir ekonomi olduğunun bilinciyle ekonomide üretimi ve istihdamı desteklemenin yeni imkanlarını ortaya koyacağız.
Bu amaçla, KKTC ürünlerinin Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine pazarlanmasını sağlayacak “Kardeş Pazarlar Ağı” kurulmasına Türkiye ile öncülük edeceğiz.
Anavatanla ile ortak projelerde yerli tedarikçi oranının artırılmasını ve büyük ölçekli yatırımları özel sektörle iş birliği içinde yürütecek güçlü bir “Yatırım Ofisi”nin hayata geçirilmesini gündeme taşıyacağız.
Turizm
Turizm, ülkemizin dünyaya açılan penceresi ve en çok gelir üreten istihdam sağlayan sektörlerimizden biridir. Yeni dönemde, sağlık turizm hattı kurulacak , İngiltere dışındaki ülkelere ve TDT ülkelerine uçuşlar Türk Hava Yolları’nın desteğiyle artırılacaktır.
Girne ve Gazimağusa limanları uluslararası cruise ağına entegre edilecek şekilde yeni bir girişim başlatılacaktır.
Tarım
Tarımsal üretimi gıda güvenliğimizin ve ekonomik bağımsızlığımızın temeli olarak görüyoruz. Çiftçimizi, üreticimizi ve hayvancımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Bu kapsamda üreticilerimizin TDT ülkelerindeki pazarlara erişimi için kooperatif ve şirketleşme modelleriyle desteklenmesi ve Mesarya Ovası’nın suyla buluşturularak ikinci ürün yetiştiriciliğinin teşvik edilmesini önemsiyoruz.
Ayrıca yine Anavatanla iş birliği içinde, çiftçimize ucuz mazot, modern sulama sistemleri ve teknolojik destek verilmesi hedefiyle yeni bir planlamayı da hayata geçireceğiz.
Kültür ve Sanat
Kültür ve sanata gelince. Yeni dönemde bu alanda yapacağımız ilk adım, halen inşaatı hızla tamamlanmakta olan Yeni Cumhuriyet Parkı içindeki 3 Bin 700 metrekarelik kapalı alanı olan yeni Milli Kütüphanemizin önümüzdeki yıl hizmete açılması olacaktır.
Öte yandan halen Eğitim Bakanlığımıza ait bir binada faaliyetlerini yürüten senfoni orkestramızın da yer alacağı ve içinde tiyatro sahnesinin de bulunacağı yeni bir opera ve tiyatro binamızın temeli de yeni dönemde atılacaktır.
Kapalı Maraş Açılımında İkinci Aşama
Geliyoruz Kapalı Maraş’a. Yeni paradigmayı, özgüvenli diplomasi ve açılım sürecini başlatırken bu hepimiz için önemli bölgeyi belirli sınırlar içinde halkımızın ve ziyaretçilerin kullanımına açmıştık.
Yeni dönemde Kapalı Maraş Açılımının ikinci aşamasına geçişi başlatacağız.
Bu amaçla, günümüz şehircilik anlayışını yansıtan, halihazırda tamamlanmış envanter çalışmalarının sonuçları da dikkate alınarak, Kapalı Maraş’ın yeni bir imar planına tabii tutulması ve yasal hak sahipleri mağdur edilmeden Gazimağusa ile bütünleştirilmesi gündeme getirilecektir. Biz de bu sürecin yakından takipçisi olacağız.
Kıymetli Yol Arkadaşlarım,
Tam bu noktada bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı sadece Rum tarafıyla ve dış ilişkilerden sorumlu bir makam değildir.
Devletin ve halkın birlik ve bütünlüğünü temsil eden, devletin devamlılığından ve kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle yürütülmesinden de sorumludur.
Cumhurbaşkanı, halkımızın büyük çoğunluğunun oyuyla, halkımızın iradesiyle seçilmektedir.
Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, yeni vizyonumuzu, beni destekleyen hükümetimizle samimi bir iş birliği içinde ve Anavatan Türkiye’nin gönülden desteğiyle bugüne kadar nasıl hayalden gerçeğe dönüştürdüysek yeni dönemde de aynı samimi ilişkiyle yapacağımızdan hiçbir kuşkum yoktur.
Bizim farkımız da zaten buradadır. Halkımızın talep ve beklentilerini kavga ve gürültüyle değil, iş birliği ve samimi diyalogla çözebilmektir.
Bu nedenle, arkasında durduğumuz bütün projeleri, Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü bağlar ve adaylığımı destekleyen kıymetli hükümet ortaklarımızla birlikte gerçekleştireceğimize olan inancım tamdır.
Değerli Yol Arkadaşlarım,
Bugün sizlere sadece önümüzdeki beş yıl içinde gerçeğe dönüştüreceğimiz bir seçim bildirgesi sunmadım.
Sizlere yeni ve dinamik bir vizyonu, ortak geleceğimize dair planladığımız yeni ufku sundum.
Ben halkımın sözcüsüyüm, bu toprağın Ersin Tatar’ıyım. Dün söylediklerini bugün inkâr edenlerden asla olmadım, olmayacağım.
Kimileri, benim sizlerle kurduğum bu yakın ilişkiden, makamda oturan değil, ülkemizin her bir köşesinde sizlerin arasında olmamdan, hiçbir siyasi görüş ayrımı yapmadan her bir vatandaşımızla konuşmamdan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar.
Bir kez daha söyleyeyim, ben neysem o’yum. Halkımızın ilk lideri Dr. Fazıl Küçük’ün Müsteşarı Cemal Müftüzade’nin torunu, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın Maliye Bakanı Rüstem Tatar’ın oğluyum. İçinden çıktığım Halkımın Cumhurbaşkanıyım.
Halkın içinden çıkmış bir Cumhurbaşkanını, halkıyla her daim görüşüp, onlarla birlikte olduğu için suçlayacak kadar kibri hırsını aşmışlara en iyi cevabı, inanıyorum ki Kıbrıs Türk Halkı 19 Ekim günü sandıklarda verecektir. Bundan en ufak şüphem yoktur.
Sözlerime son vermeden önce hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konuya da kısaca değinmek istiyorum.
Eski dünya düzeninin çöktüğü ve yenisinin henüz kurulmadığı, kaotik ve savaşlarla dolu bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Avrupa’nın hemen yanı başındaki Ukrayna’da yaşananlar, Gazze’de, masum ve mağdur Filistin halkının uğradığı soykırım ve Suriye’nin içine düşürüldüğü durum, hepimizin malumudur.
Rum yönetimi, bir barış ve huzur coğrafyası olması gereken adamızı silahlandırmakta, İsrail’den füzeler almakta ve bölge dışı ülkelerin burada askeri üsler kurmasına, savaş uçakları konuşlandırmasına da zemin hazırlamaktadır.
Tüm bu gelişmeler, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığının, KKTC ve Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği ve geleceği için ne denli önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Sevgili Halkım,
Değerli kardeşlerim
Yüzlerce yıllık hoşgörü geleneğimize, özgürlüklere olan inancımıza ve tüm bunlarla şekillenmiş, kimsenin kimseye dayatmada bulunmadığı yaşam tarzımıza daima bağlı kalacağız.
Anavatan Türkiye’nin sarsılmaz desteğiyle, halkımızın iradesiyle, gençlerimizin enerjisiyle, kadınlarımızın emeğiyle, yaşlılarımızın duasıyla hiç kimseyi dışarda bırakmadan, kimseye kökenini, doğduğu yeri sormadan, bu vatan için yüreği çarpan bütün vatandaşlarımızla birlikte yürüdük ve yürüyeceğiz.
Birlikte başardık ve hep birlikte daha fazlasını başaracağız.
Kıbrıs Türk Halkının şaşmaz sağduyusunda buluşan Ulusal Birlik Partimize, Demokrat Partimize, Yeniden Doğuş Partimize ve bu partilerin en yeni üyesinden kıymetli genel başkanlarına kadar her kademedeki yol arkadaşlarıma bana olan destekleri için bir kez daha en samimi teşekkürlerimi sunuyorum.
Hangi görüşten olursa olsun, adamızın dört bir yanında, köyünde, şehrinde yaşayan, çalışan ve yüreği bu topraklar için atan her bir vatandaşımıza, kardeşimize teşekkürü bir borç biliyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Yaşasın Kıbrıs Türk Halkı, yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
Sağ olun, var olun.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) haklarının göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, Karadeniz’de güvenliğin teminatı olan Montrö Sözleşmesi’ni 89 yıldır tarafsızlıkla uyguladıklarını belirterek, Ege ve Doğu Akdeniz’in istikrar ve refah bölgesi olması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin enerji ve çevre başta olmak üzere tüm konularda yapıcı iş birliğine hazır olduğunu belirten Erdoğan, komşu ülkelerden de aynı yaklaşımı beklediklerini söyledi.
Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin dışlandığı projelerin başarıya ulaşamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı, şu ifadeleri kullandı:
Kıbrıs meselesinin çözümü, daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyon modeli üzerine bina edilemez. Kıbrıs adasında iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri, adanın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Son üç Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığım çağrıyı bugün bir kere daha tekrarlıyor; uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum

Sosyal Sigortalar Dairesi, sigorta prim borçlarına ilişkin aftan yararlanmak isteyen işverenler ve bağımsız çalışanlar için başvuru süresinin 22 Eylül 2025 yerine 31 Ekim 2025 tarihine kadar uzatıldığını açıkladı.
16/1976 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası ile 73/2007 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası kapsamında sigortalı olanlara yönelik çıkarılan 32/2025 ve 33/2025 sayılı Yasa Gücünde Kararnameler, 23 Ağustos 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
Düzenleme ile 1 Ocak 2010 – 31 Temmuz 2025 tarihleri arasındaki gecikmiş prim borçları ve gecikme zamlarının yapılandırılması ve affı mümkün hale geldi.
Aftan yararlanmak isteyenler, en geç 31 Ekim 2025 tarihine kadar Sosyal Sigortalar Dairesi şubeleri veya bürolarına şahsen başvuruda bulunabilecek.
Ödeme Koşulları:
Peşin Ödeme:
Prim borçlarının %100’ü ve bugüne kadar tahakkuk eden gecikme zamlarının %10’u, en geç 26 Aralık 2025 tarihine kadar ödenirse borçlar tamamen kapatılmış sayılacak.
Taksitli Ödeme:
Gecikme zamlarının kalan kısmı aşağıdaki ödeme oranları ile dondurulacak:
-
%25 prim borcu + %90 gecikme zammı
-
%50 prim borcu + %65 gecikme zammı
-
%65 prim borcu + %40 gecikme zammı
Bu ödemelerin de 26 Aralık 2025 tarihine kadar tamamlanması gerekiyor.
Aftan yararlanabilmek için, 31 Aralık 2009 tarihine kadar olan prim borçlarının tamamının ödenmiş olması şart.
Detaylı bilgiye ssd.gov.ct.tr adresinden ulaşılabilir.
Sosyal Sigortalar Dairesi, tüm işveren ve bağımsız çalışan sigortalılara duyuruda bulundu.
Trending
-
Kıbrıs3 yıl önce
BES ve DEV-İŞ’in belediyelerle ilgili eylemi bir günlüğüne askıda
-
Kıbrıs3 yıl önce
Yüksek Adliye Kurulu, terfi eden ve atanan yargıçları açıkladı
-
Kıbrıs3 yıl önce
“Maç için Güney Kıbrıs’a ilk kez geçecek olan Kıbrıslı Türkler’den KKTC doğum belgesi isteniyor”
-
Dünya3 ay önce
Fidan: Pakistan ve KKTC arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceğine yürekten inanıyorum
-
Kültür Sanat4 yıl önce
Ferhan Şensoy hayatını kaybetti
-
Entertainment8 yıl önce
New Season 8 Walking Dead trailer flashes forward in time
-
Ekonomi3 yıl önce
İlk yerli kolza tohum adayları toprakla buluşturuldu
-
Ekonomi3 yıl önce
Baykar’ın insansız savaş uçağına Ukrayna motoru güç verecek