Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Cumhuriyet Meclisi bugünkü çalışmalarını tamamladı…Bir sonraki birleşim 7 Nisan’da

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda güncel konuşmaların son kısmında Cenevre’deki toplantı, toplu taşıma ve T izinleri de konuşuldu.

Genel kurul daha sonra bugünkü çalışmalarını tamamladı. Ramazan Bayramı nedeniyle gelecek hafta yapılamayacak bir sonraki genel kurul 7 Nisan Pazartesi saat 10.00’da toplanacak.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, CTP Milletvekilleri Fikri Toros ve Teberrüken Uluçay’ı yanıtladığı konuşmasında, CTP’li vekillere aktardıkları bilgiler için teşekkür ederek, ekonomi ve Kıbrıs konusundaki vurguların önemli olduğunu belirtti.

Arıklı, birçok kişinin Cenevre’deki toplantıyla yüksek beklentiyle gittiğine işaret ederek, “Orada bizim için birkaç konunun dışında önemli adım atılmadı. En çok ümit ettiğim konulardan biri elektrik ve su konusunda ciddi iş birliği olmasıydı. Güney Kıbrıs’ın bizden daha fazla elektrik ve su ihtiyacı içinde olduğu belli” dedi.

2025 sonuyla ilgili öngörülere değinerek, Güney Kıbrıs’taki su rezervlerinin yıl sonunda daha da düşeceğini belirten Arıklı, Rumların su konusunda da, elektrikte de ciddi sıkıntıları olacağını söyledi.

Güneş enerjisinden elde edilecek 32 megavatlık solar sistemin Güneyin de Kuzeyin de yarasına merhem olmayacağını belirten Erhan Arıklı, “İki toplumun bin 700 megavat enerji ihtiyacı var. 32 megavat devede kulak bile değil” dedi.

Rum liderin kabloyla elektrik konusunu neden anında reddettiğini anlamadığını söyleyen Arıklı, Rum toplumun hem su, hem de elektrik konusunda yöneticilerine ciddi baskı yapması gerektiğini kaydetti.

Temmuz’daki toplantıda ana gündemin bunlar olması gerektiğini belirten Arıklı, 4 kapının uzun zamandır konuşulduğunu, iki toplumun da buna ihtiyacı olduğunu söyledi.

Arıklı, “Anlaşılmaz bir şekilde burada bir ayak sürüme var. Belki kişisel temsilcinin buraya gelmesiyle kapılar konusunda gerekli adım atılır. Bizim ülke olarak ciddi şekilde almamız gereken tedbirler var” dedi.

Geçmişte kapıların açılmasının ülke ekonomisine ciddi katkı sağladığını ama şimdi durumun tam tersine döndüğünü belirten Arıklı, “Bizim de fiyatları ucuzlatmamız, Güney Kıbrıs’la rekabet için önlemler almamız lazım. Aksi takdirde açılan kapılar bizim ekonomimize fayda değil zarar verir, bunun da farkında olmalıyız” yorumunda bulundu.

Türkiye’deki ekonomik gelişmelere de işaret eden Arıklı, “Türkiye hapşırsa biz nezle oluyoruz. Türkiye nezle olsa biz yataklara düşürüyoruz. Durum aynen budur. Oradaki siyasi ve ekonomik gelişmeler bizi yakından ilgilendiriyor” dedi.

-Toros yerinden söz aldı… “Yeni kapıların açılmasını Bakanlar Kurulu’nda destekleyin”

Yerinden söz alan CTP milletvekili Fikri Toros, Ercan Havaalanı’nın yolcu trafiğine ihtiyacı olduğunu kaydederek, “Bu denli bir yatırım sadece 3 uçak şirketine hizmet vererek ayakta duramaz. Masada olan 4 geçiş noktası yeni Ercan’ın trafiğini artırmaya doğrudan olumlu etki yapacak” dedi.

Toros, Arıklı’dan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak kapıların açılmasını Bakanlar Kurulu’nda desteklemesini isteyerek, “Ercan’ın rantabl, sürdürülebilir bir trafiğe ihtiyacı vardır ” dedi.

Ekonomiyi bilen bir iş insanı olan Toros’un söylediklerinde yerden göğe kadar haklı olduğunu belirten Arıklı, Ercan Havaalanı’nın devasa bir prestij yatırımı olduğunu kaydederek, burasının daha işlevsel olması için Akıncılar başta olmak üzere kapıların açılmasının elzem olduğunu söyledi.

Arıklı, hükümetin genel görüşünün yeni kapıların açılmasından yana olduğunu anımsattı.

Yeniden söz alan CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, Cenevre’deki toplantıyı Yunanistan ile Türkiye’yi buluşturan bir zirve olarak yorumladığını belirterek, Yunanistan basınında çıkan bir habere değindi.

Uluçay, enterkonnekte sistem için öngörülen, Avrupa Birliği’nin desteklediği Girit ve Güney Kıbrıs arasına denizaltı elektrik kablosu döşenmesi için Güney Ege’de çalışma başlatıldığını anımsattı.

Uluçay, kablo döşeme gemisinin bölgede planladığı çalışmaların Yunan hükümeti tarafından askıya alındığını söyleyerek, Güney’in de bu konuda bilgilendirildiğini belirtti.

Teberrüken Uluçay, enterkonnekte sisteminin çözümlenme ihtimali yüksek olan bir konu olduğunu belirterek, aklın yolunun bir olduğunu söyledi. Bunun güneyle kuzeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını, bölge ülkelerine de yarar sağlayacağını söyleyen Uluçay, “Kısa vadede bu konuda da bir ajanda oluşturulacağını öngörüyorum” dedi.

Türkiye’de beklenmedik olaylar yaşandığına işaret eden Uluçay, “Umarım böylesi sıkıntılı konular bir an önce çözümlenir de sadece Türkiye’yi ve Kıbrıs’ı değil bölgenin ve Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren diğer hususlarda da adımlar atılır” şeklinde devam etti.

CTP İskele Milletvekili Biray Hamzaoğulları ise Meclis’te toplu taşımacılıkla ilgili konuştu. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın toplu taşımacılıkta şirketleşme konusunda bir şeyler yapmaya çalıştığını ancak meslektaşlarının da, birlik başkanlarının da bu konuda bilgisi olmadığını savunan Hamzaoğulları, “Bu maya tutmaz. Bu şirket oluşmayacak, oluşamayacak” dedi. Hamzaoğulları, Güney Kıbrıs’ta da bunun uygulandığını, 20 yılın sonunda başka sorunlarla karşılaşıldığını ifade etti.

Bazı üniversitelere “T” izni verildiğini de savunan Hamzaoğulları, “Bir yandan şirketleşmeden bahsedersiniz, bir yandan da otobüs sayısını artırıyorsunuz… Bu tutarsızlığı anlamakta zorlanıyorum” diye konuştu.

Geçmişte verilen “T” izinlerinin siyasi olduğunu da savunan Hamzaoğulları, “Hiçbir otobüsçü 25 yeni otobüs ve 12 yaşından küçük otobüs alamayacağından iş 19 yaş sınırına taşındı” dedi.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı yeniden söz alarak CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları’nı cevapladı. Toplu taşıma projesini ilk kez Hamzaoğulları’na anlattığını, katkısının devamını da beklediğini ifade eden Arıklı, Düzce ve Kayseri’de örnek uygulamaları inceleyen ilgili birlik temsilcilerinin bilgileri olmadığı açıklamasının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

“Bunu ortak akılla hayata geçireceğiz” diyen Arıklı, projenin tamamlandığını, şirketleşme aşamasına geçildiğini ve bunun için kaynak arayışına gireceklerini belirtti. 3 üniversiteye verdikleri 4 “T” izninin şartlı izin olduğunu belirten Erhan Arıklı, toplu taşıma şirketleri kurulmaya başlandığı anda bu izinlerin iptal olacağını kaydetti. Arıklı, Kar-İş’in bu konuyu mahkemeye taşımasının da üzüntü verici olduğunu belirtti.

Arıklı’nın konuşmasının ardından Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu bugünkü çalışmalarını tamamladı. Genel Kurulun bir sonraki birleşimi 7 Nisan Pazartesi saat 10.00’da yapılacak.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam