Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda güncel konuşmalar sürüyor…Taçoy:Türkiye ile parayı kullanma anlaşması imzalamak gerekiyor

Published

on

Türkiye ile parayı kullanma anlaşması imzalamak gerektiğini vurgulayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, hayat pahalılığı ve enflasyonun kontrol altında tutulabilmesi için Maastricht Kriterleri gibi bir anlaşmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.

 

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda güncel konuşmalar sırasında   Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy konuşmalara yanıt vermek üzere kürsüye çıktı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, tartışmanın boyutunun farklı olması gerektiğini söyleyerek, önceki hükümet dönemlerinde Türkiye ile enflasyonu denk tutabilmek için hane halkı gelirlerinden olan uçak bileti, kira, ulaşım gibi kalemleri de takibe aldıklarını, hayat pahalılığının 2020’de Türkiye’ye göre 0,1 puan aşağıda olduğunu tespit ettiklerini dile getirdi.

Hane halkı gelirleri hesaplanırken de-facto ve de-jure nüfusun ayrıştırılmadığını dile getiren Taçoy, öğrenci ve işçi sayısının öğrenci sayısına göre yüksek olduğunu, bunun da göz önüne alınması gerektiğini kaydetti.

Taçoy yurt dışında da hesaplamaların bu şekilde yapıldığını anlattı. Türkiye’yle olan fiyat farkına değinen Taçoy Türkiye’de düşük gelirlinin daha ucuza mal bulmasının mümkün olduğunu ancak KKTC’de durumun böyle olmadığını, her noktada fiyatların benzer olduğunu söyledi.

“Kendi kendimize kural koymamız gerektiği doğrudur. Türkiye ile parayı kullanma anlaşması imzalamak gerekir” diyen Taçoy, hayat pahalılığı ve enflasyonun kontrol altında tutulabilmesi için Maastricht Kriterleri gibi bir anlaşmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Yapılacak her artışın sonraki dönemde başka artışlara neden olacağının unutulmaması gerektiğini dile getiren Taçoy, son yıllara ait hesapların en kısa sürede Meclis’e geleceğini ancak bu rakamlar gelmeden önceki dönemdeki yetkililerin onayından geçmesi gerektiğini söyledi.

 

Daha sonra CTP Girne Milletvekili Fikri Toros “Euro endeksli muhasebe ve mali varlık yapılarına dönüşüm” başlıklı konuşma yaptı.

TL kullanımı nedeniyle tedavülde olan paranın değeri ve faizi konusunda KKTC’nin kontrolü olamadığını, sadece mali politikaların uygulanabildiğini, bunun tek enstrümanının da bütçe yasaları olduğunu kaydetti.

Aşırı enflasyon kaynaklı krizlere rağmen TL kullanımının bir siyasi tercih olarak kalmaya devam ettiğini söyleyen Toros, değeri sürekli dalgalanan bir para birimi kullanırken sürdürülebilir bir makroekonomik hedeflere ulaşılamayacağını anlattı.

Dar ve sabit gelirli emekçilerin işletmelerle birlikte ekonomik koşulların kötüleşmesini çaresizce izlediğini belirten Toros, hükümetlerin günü birlik palyatif tedbirler alarak esas sorunu daha kronik hale getirdiğini anlattı.

KKTC’nin AB toprağı olan ancak müktesebatı askıda olan bir ülke olduğunu dile getiren Toros, Euro’ya geçiş şartlarına işaret etti, olası bir çözüm halinde bu şartların nasıl yerine getirileceğinin merak konusu olduğunu belirtti.

Böyle bir durumda KKTC için istisnalar yapılması gerekeceğini ifade eden Toros, böylesi bir durumda atılması gereken adımlara işaret etti, bunlarının tümünün kapsamlı hazırlık isteyen adımlar olduğunu söyledi.

Bu noktada teknik ön hazırlıkların kararlılıkla yürütülmesi gerektiğini anlatan Toros, siyasilerin bu kapsamda gereken adımları atması gerekliliğini ifade etti.

Türkiye’deki kur korumalı mevduat uygulamasına işaret eden Toros, Euro endeksli muhasebe ve mali varlık yapılarının gündeme gelmesinin elzem olduğunu kaydetti.

En azından kamu açığı konusunda Maastricht Kriterlerinin yerine getirilmesinin önemine işaret eden Toros, Euro’ya geçiş konusunda planlı bir geçiş sürecinin reformsal anlamında yararına değindi.

“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Ercan Havalimanı ve Mağusa Limanı’na uyguladığı yaptırımlara işaret eden Toros, bunun dış ticaret ve turizm sektörüne yaptığı zarara değindi.

Bu bağlamda, Mağusa Limanı, kapalı Maraş ve Ercan Havalimanı’nıyla ilgili düzenlemeleri de içeren, basında da yer alan, güven yaratıcı önlem paketine dair Kıbrıs Rum liderliğinin samimi ve kararlı bir istişareye hazır olduğunu temenni ettiğini kaydetti.

Toros böyle bir paketin hayata geçmesinin turizm ve ticaret sektörüne ciddi yarar sağlayacağını anlattı, bu konunun acilen ele alınması gerektiğini söyledi.

Öte yandan bunların kapsamlı çözümü hiçbir şekilde ikame etmemesi gerektiğini de dile getiren Toros, hükümete palyatif tedbirler yerine, gerçek sorununun köküne inme çağrısı yaptı.

 

Sağlık Bakanı Ali Pilli de yanıt vermek üzere kürsüye çıktı. Dile getirilen sıkıntıların çözülmesi için hem hükümet hem muhalefetin öneriler yaptığını anlatan Pilli öte yandan sorunların bir türlü önüne geçilemediğini anlattı.

Sorunların çözümü aşamasında hükümet kadar muhalefete de görev düştüğünü söyleyen Pilli, birlik beraberlik içinde, tartışmalar da yapılsa, sorunların giderilmesi için çözüm yaratılması gerektiğini belirtti.

Pilli’nin konuşmasının bitmesiyle yerinden söz alan CTP Milletvekili Doğuş Derya, konuşma konularıyla ilgili bakanların Meclis’te bulunmadığını söyleyerek, denetim gününde böyle bir tablo olmasını eleştirdi.

Pilli’nin konuşmasına yanıt vermek için kürsüye çıkan CTP Milletvekili Fikri Toros, CTP olarak muhalefetin sorumluluğunu yerine getirmediğinin ima edilmesinin kendisini üzdüğünü belirtti.

Toros CTP olarak sorunlara sundukları çözüm önerilerinden örnekler verdi.

TL kullanıldığı müddetçe enflasyonu durdurmak için Euro kullanımının tartışılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Toros, başka bir ülkenin parası kullanıldığı müddetçe, yaşanacak enflasyonun çarpan etkisiyle ithal edilmesinden başka bir şeyin mümkün olmadığını kaydetti.

Toros, içinde olunan koşullarda Euro endeksli bir düzene geçmenin yegane çözüm olduğunu söyledi.

 

Ardından CTP Lefkoşa Milletvekili Ürün Solyalı, “Ekonomide ve demokraside kontrolsüz fakirleşme” başlıklı konuşma yaptı.

Solyalı, günlük hayatın her anında, pahalılık ve fakirleşmenin konuşulduğunu kaydetti.

Toplumun büyük bir yüzdesinin açlık sınırına yakın şekilde yaşadığını söyleyen Solyalı, çoğu kişinin büyük bir sihirbazlıkla ayın sonunu getirdiğini ifade etti, “bu çığlığın yetkililer tarafından duyulmadığını” belirtti.

Hükümeti dar kesimliye dair hiçbir adım atmamakla suçlayan Solyalı, dünyanın diğer ülkelerinin de pandemi ve savaş nedeniyle ekonomik sorun yaşadığını ancak sosyal devletlerin kendi gelirlerinden feragat ettiğini, sosyal politikalar geliştirdiğini ancak KKTC’de durumun böyle olmadığını kaydetti.

Ülkedeki fakirleşmenin rakamlara yansıdığını kaydeden Solyalı, artan fiyatlara işaret ederek, dar gelirlinin yalnız bırakıldığını anlattı.

Yaşanan durumla ilgili hükümet tarafından bir çözüm önerisi sunulmadığını ifade eden Solyalı, yaşananların intiharlar ve sosyal patlamalar getireceğini kaydetti.

Bu hafta insanların sokaklara yaşam mücadelesine tutunabilmek için tutunacağını ifade eden Solyalı, hükümete “ne cevap vereceğinizi umarım düşünmüşsünüzdür” dedi.

“Alkol zammına ne bahane bulabilirsiniz” diye soran Solyalı, bu konudaki çekincenin Başbakan tarafından da ifade edildiğini söyledi, bu zammın başka sektörlere de yansıyacağını kaydetti, bu zammın geri çekilmesinin çok önemli olduğunu belirtti.

Solyalı bunun kültüre saldırı olarak da değerlendirilebileceğini kaydetti.

İthalatta kur uygulaması tüzüğünün Bakanlar Kuruluna kur sabitleme yetkisi tanıdığını, böylece devletin kendi gelirlerinden feragat ederek ucuzluk sağlayabileceğini anlattı.

Krizden en çok etkilenenlerin kadınlar ve gençler olduğunu, bu konuda hükümetten henüz bir açıklama duymadıklarını belirten Solyalı, bu konuda atılacak adımları beklediklerini kaydetti.

İthalat ve ihracatın savaştan etkileneceğinin aşikar olduğunu dile getiren Solyalı bu konuda ne gibi adımlar atılacağına dair de herhangi bir açıklama duymadığını söyledi.

FİF’in doğru zeminde kullanılması konusunda CTP Milletvekili Devrim Barçın’ın konuşmasına işaret eden Solyalı, bu konuda Barçın’ın açıklamalarına katıldığını anlattı.

“Dar gelirli hayat şansı bulmayı bekliyor ve hükümetten de bunları bekliyor” diyen Solyalı, “demokrasi anlamında da fakirleşme” olduğunu öne sürdü.

Cumhurbaşkanlığı ve hükümet tarafından gazetecilere yapılan baskılara işaret eden Solyalı, “Bunlar demokrasimizi fakirleştiren, tahammülsüzlüğü bizlere dikte ettiren şeyler” dedi bunlara tahammül etmeyeceklerini dile getirdi.

Daha sonra HP Genel Başkanı Kudret Özersay, “Zamların ve fakirleşmenin mantıksızlığı” başlıklı konuşma yaptı.

Maliye gelirlerini artıracağını düşünerek hükümetin birtakım adımlar attığını ancak bu adımlar nedeniyle gelirlerde daralma yaşanacağının anlatıldığını söyleyen Özersay, Meclis’in denetim görevinin hiçe sayıldığını ifade etti.

Konu başlıkları yazıldığında ilgili bakanların kendileriyle ilgili konuları görme şansı olduğunu, ilgili bakanın Meclis’te olmasının denetim görevinin yerine getirilmesi açısından önemli olduğunu anlattı.

Polis teşkilatındaki, görev riski ödeneği ve emeklilikle ilgili mağduriyetlerin giderilmesi için konunun komitelere getirilmesi ve çözülmesi için HP olarak her türlü desteği vereceklerini dile getiren Özersay, öte yandan kamunun başka kesimlerde yaşanan benzer sorunlar olduğunu kaydetti.

Özersay altıncı barem üzerinden emekli olan sosyal sigorta emeklilerinin asgari ücretten az emeklilik aldığını, sosyal yardım maaşı alanların ise açlık sınırı altında maaş aldığını söyleyerek polis teşkilatının sorunlarını çözerken bunların da çözülmesi gerektiğini anlattı.

GKK ve Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığındaki görev riski ödeneklerinin de gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Özersay, farklı barem altından polis çavuşu olarak istihdam edilenlerin de maaş farkı yaşadığını kaydetti.

Benzer adaletsizliklerden örnek veren Özersay, adaletsizlikleri bir bütün olarak ele almak gerektiğini söyledi.

Belediyeler reformu bağlamında son günlerde seslerin yükseldiğini ancak içeriğin de ele alınması gerektiğini dile getiren Özersay, reform ilk açıkladığında Çamlıbel bucağında da belediye olacakmış gibi bir atıf yapıldığını ancak tasarının bölgedeki köyleri Lapta’ya bağlama yönünde olduğunu dile getirdi.

15 civarında bölge muhtarının Başbakan Sucuoğlu’ndan randevu beklediğini anlatan Özersay hükümetten bu insanları dinlemesini istedi.

Konunun, bölgede nüfusun ne kadar olduğu, askeri birliklerdeki askerlerin de bu rakama eklenip eklenmemesi gerektiği, dağın bir tarafın tarım bir tarafının turizm merkezli olduğunun göze alınarak ele alınması gerektiğini söyleyen Özersay, konunun sağlıklı şekilde masaya yatırılması gerektiğini anlattı.

Belediyelerin yetkilerinin artırılacağı, böylece gelirlerinin de artacağının söylendiğini ancak yapılacak değişimle gelirin ne kadar artacağının ve hizmetin nasıl götürüleceğinin ortaya konabilmesi gerektiğini kaydetti.

Eğer haziranda bu adım atılacaksa, herkesin üzerinde uzlaştığı belediyelerin ilk adımda ele alınması, bazı belediyelerin de seçim sonrasına bırakılmasının yararlı olabileceğini söyleyen Özersay konuyla ilgili ortak bir komite kurulursa HP’nin elinden geleni yapacağını ancak Anayasa’ya aykırı adım atılmasına destek vermeyeceklerini belirtti.

Yerinden söz alan UBP Milletvekili Özdemir Berova, bazı adımların atılması sonucu polis kadrolarında yaşanabilecek azalmaya işaret etti.

Çamlıbel bucağının ihmal edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirten Berova, Çamlıbel’de hizmet binası olabileceğini, buna yeni birleştirilmiş belediyelerin, belediye meclislerinde karar vereceğini söyledi.

Özersay ise böyle pratik bir konunun tasarıda yer almamasını eleştirerek, kendisinin muhtarların sorunlarını dile getirdiğini bunu da muhtarların Başbakan’la görüşemedikleri için yaptığını söyledi.

Özersay’ın saydığı mağduriyetlerin gündeme getirilip getirilmeyeceğini sorması üzerine Berova ilgili mali kaynak bulunursa konunun çözülmesi için adım atılacağını belirtti.

Halkın alım gücünün ciddi şekilde düştüğünü dile getiren Özersay özellikle sosyal sigorta emeklilerinin maaşının asgari ücretin altına düşmesi hakkında adım atılmasının elzem olduğunu vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

43 derece dolaylarında seyreden yüksek hava sıcaklığı çarşambaya kadar sürecek

Published

on

By

Kıbrıs’ta bugün hava sıcaklığının iç kesimlerde 43, dağlık bölgelerde ise 34 dereceye ulaşması bekleniyor. Sıcakların Çarşamba gününe kadar devam etmesi öngörülüyor.

11.00-17.00 saatleri arasında turuncu hava durumu uyarısında bulunan Güney Kıbrıs Meteoroloji Dairesi, mevsimsel alçak basınç ve sıcak hava kütlesinin etkisiyle bölge genelinde olağanüstü yüksek sıcaklıklar yaşandığına dikkati çekti.

“Sigmalive.com” sitesinde yer alan habere göre, sıcaklıklar iç kesimlerde yaklaşık 43 dereceye; güney, doğu ve kuzey kıyılarında yaklaşık 37 dereceye, batı kıyılarında ve yüksek dağlık bölgelerde ise yaklaşık 34 dereceye ulaşacak. Adanın doğu yarısında rüzgarlar sabah saatlerinde kuzeydoğudan güneydoğuya doğru, diğer bölgelerde ise güneybatıdan kuzeybatıya doğru esecek.

Pazartesiden Çarşambaya kadar hava çoğunlukla açık, ancak özellikle sıcak olmaya devam edecek. Çarşamba gününe kadar sıcaklıklarda önemli bir değişiklik beklenmiyor, mevsim normallerinin oldukça üzerinde seyredecek.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Beyaz Saray’daki 3’lü zirveyi değerlendirdi

Published

on

By

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Beyaz Saray’da paraflanan barış anlaşmasının bölgeye barış getireceğini belirterek, “Ama Ermenistan’ın yapması gerekenler var. Ermenistan anayasasında Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları nedeniyle bugün barış anlaşması imzalanmadı. Ermenistan anayasası değiştirildiğinde anlaşma istenilen zaman imzalanabilir.” dedi.

Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Beyaz Saray’da gerçekleşen 3’lü zirvenin ardından Azerbaycan basınına açıklamalarda bulundu.

2. Karabağ Savaşı sonrasında Ermenistan’a barış önerisinde bulunduklarını ve müzakerelerin başladığını bildiren Aliyev, anlaşma metni üzerine mutabakat sağlandığını belirtti.

Aliyev, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki mutabakatı “Güney Kafkasya için tarihi olay” şeklinde nitelendirerek, “Bugün Beyaz Saray’da paraflanan barış anlaşması bölgeye barış getirecektir ama Ermenistan’ın yapması gerekenler var. Ermenistan anayasasında Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları nedeniyle bugün barış anlaşması imzalanmadı. Ermenistan anayasası değiştirildiğinde anlaşma istenilen zaman imzalanabilir.” diye konuştu.

Anlaşma metninin ABD Başkanının tanıklığı ile paraflanmasının önemini vurgulayan Aliyev, “Ermenistan tarafı, anayasadan Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarının çıkarılacağını beyan ediyor. Aksi takdirde, bu her şeyden önce ABD’ye saygısızlık olacaktır. Anayasalarını ne zaman değiştirecekleri kendi iç işleridir. Buna karışamayız. Ancak ne kadar erken olursa o kadar iyi olur. Çünkü bence zaman kaybetmeye gerek yok. Madem ki Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşmasını parafladı, resmi şekilde imzalamaları da uzun sürmemeli.” dedi.

Aliyev, Azerbaycan’ın ana karası ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında Ermenistan üzerinden ulaşım bağlantısının sağlanması yönünde elde edilen mutabakata da değinerek, “Azerbaycan’dan Azerbaycan’a (Nahçıvan) engelsiz bağlantı sağlanmalıdır. Demiryolunun yanı sıra buradan enerji hatları ve fiber optik hatlar da geçecektir. Yine diğer enerji altyapıları konusunda da ciddi şekilde düşünüyoruz. Azerbaycan’ın ve Hazar kıyısındaki komşularının enerji kaynaklarını buradan sevk etmek mümkün olacaktır.” bilgisini paylaştı.

Devamını Oku

Dünya

İspanya’da Kurtuba Cami-Katedrali’nde çıkan yangın söndürüldü

Published

on

By

İspanya’nın güneyindeki Endülüs bölgesinde bulunan tarihi Kurtuba Cami-Katedrali’nde çıkan yangın söndürüldü.

İspanyol basınına açıklama yapan Kurtuba Cami-Katedrali, Katedral Bölümü Sözcüsü Juan Jose Jimenez, dün yerel saatle 21.15’te çıkan yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Jimenez, yangının Kurtuba Cami-Katedralinin doğusunda 16. ve 17. yüzyıllardan kalma şapellerle dolu olan bölümde, rutin olarak kullanılan temizlik makinesi ve sandalyelerin bulunduğu “Almanzor” adlı kısımda çıktığını söyledi.

Yangının çıkış nedeninin henüz bilinmediğini aktaran Jimenez, alevlerin çıkar çıkmaz tarihi Cami-Katedralin koruma planı kapsamında hemen üç itfaiye ekibinin müdahale ettiğini, kısa sürede bunun beşe çıkarıldığını aktardı.

Diğer yandan Kurtuba yerel yönetim yetkilileri, cami-katedralin içinde çıkan yangına, çevredekilerin uyarısı sonucu itfaiyenin müdahale ettiği belirtti.

Yangının çıkış nedeninin henüz belirlenemediği, söndürme çalışmalarına 5 itfaiye aracı ve 1 vincin katıldığı ifade edildi.

İspanya devlet televizyonu RTVE, yangının çıkış sebebiyle ilgili ilk hipotezin, temizlik makinelerinin şarjı ile bağlantılı, elektrikteki kısa devre olduğunun tahmin edildiğini aktardı.

-“Bir felaketten söz edemeyiz”

Diğer yandan Kurtuba Cami-Katedralini ziyaret eden Kurtuba Belediye Başkanı Jose Maria Bellido, “Bir felaketten söz edemeyiz. Zarar olacaktır ve Dünya Mirası bir yapı olması dolayısıyla bu korkunçtur. Ancak yapı sağlam.” dedi.

Kurtuba Cami-Katedralinde inşasından bu yana üçüncü kez yangın çıktı.

Tarihi ibadet yerinde ilk 29 Mayıs 1910’da elektrik hatlarında, son olarak da 5 Temmuz 2001’de aşırı sıcaklardan arşiv bölümünde yangınlar çıkmıştı.

-Kurtuba Cami-Katedrali

Endülüs dini mimarisinin en tanınmış ve en büyük binası olan Kurtuba Ulu Camisi’nin yapımına 786’da Birinci Abdurrahman zamanında başlanmıştı.

Zaman içerisinde çeşitli ekler ve değişikliklerle büyütülen ve içerisinde 100’den fazla mermer sütun bulunan cami, kentin 1236 yılında Kastilya Krallığı’nın eline geçmesinin ardından katedrale dönüştürülmüştü.

Zaman içinde tahrip edilen ve içine kilise inşa edilen yapının minaresinin büyük bölümü yıkılarak kilisenin çan kulesi yapılmıştı.

UNESCO tarafından 1984 yılında Dünya Kültür Mirası listesine giren ve Kurtuba Cami-Katedrali olarak adlandırılan bu önemli eser, bir yandan anıt statüsüyle turistik alan olarak kullanılıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam