Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Dijital dünyada çocukların korunması.. İlk adım yasal düzenleme ve danışma sistemleri

Published

on

Toplumsal yaşamda önemli değişimler yaratan dijital dünyanın çocuk ve gençlere sosyal, fiziksel ve psikolojik açıdan olumsuz etkilerini çok yönlü değerlendirip, ülkede sürdürülebilir bir politika oluşturulması amacıyla Cumhuriyet Meclisi’nde çalışma başlatıldı.

Tüm vekillerin desteğiyle kurulan Dijital Dünyada Çocuk Haklarına İlişkin Geçici ve Özel (Ad-Hoc) Komitesi, yasal düzenlemelerin yapılması ve danışma sistemlerinin kurulmasının yanı sıra teknolojiyi öğrenme temelli, beceri odaklı, olumlu tutum davranışlarını geliştirme yönünde müfredat hazırlamayı amaçlıyor.

Dijital Dünyada Çocuk Haklarına İlişkin Geçici ve Özel (Ad-Hoc) Komitesi Başkanı Hasan Küçük, Haziran’ın ilk haftası bitirmeyi hedefledikleri komite raporunda yasal düzenlemeler, müfredat bacağı ve güvenilir danışma hatları konusunda bir çalışmanın ortaya çıkacağını söyledi. Bu bağlamda tüm paydaşların ana çerçeve üzerinde fikirlerini aldıklarını ifade eden Küçük, Millî Eğitim Bakanlığı, Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, Evrensel Çocuk Hakları Derneği, KKTC Bilişim Derneği, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, KKTC Telsim ve Kuzey Kıbrıs Turkcell’den temsilcilerle de bir araya gelerek, hareket ettiklerini vurguladı.

Hasan Küçük, çoğu zaman sanal ve gerçek dünya arasına sıkışan çocuklarını içinden geçtikleri teknoloji tünelinin yarattığı sonuçları hakkında farkındalıkları olmadığına işaret ederek, hedeflerinin bu konuya dair yasaların hazırlanması, ailelerin başvurabileceği sanal zorbalık danışma hattının kurulması, bağımlılıkla mücadele konusunda siber zorbalıkla alakalı bir mücadele komisyonunun oluşturulması ve ülkenin sanal zorbalık karnesinin çıkartılması olduğunu belirtti.  

Dijital Dünyada Çocuk Haklarına İlişkin Oluşturulan Geçici ve Özel (Ad-Hoc) Komite Başkanı, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Girne Milletvekili Hasan Küçük komitenin kuruluş süreci ve çalışmaları hakkında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) bilgi verdi.

-“Ülkede sürdürülebilir bir politika oluşturulması önemli”

İnternetin 30 yıldan uzun bir süredir dünya genelinde kullanıldığını ifade eden Küçük, dijital dünyanın çocuk ve gençleri sosyal, fiziksel ve psikolojik açıdan etkilediğini, dolayısıyla bu etkilerin çok yönlü değerlendirilip ülkede sürdürülebilir bir politika oluşturulmasının önemli olduğunu söyledi.

Küçük, bir eylem planı oluşturmak ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla 24 Haziran 2024’te ‘Dijital Dünyada Çocuk Hakları’ konusunda Cumhuriyet Meclisi’nde bir konuşma yaptığını ve tüm vekillerin desteğiyle Dijital Dünyada Çocuk Haklarına İlişkin Geçici ve Özel (Ad-Hoc) Komite’nin kurulduğunu dile getirdi.  

Çocukların ve gençlerin güvenilir kaynaklardan yaşlarına uygun ve onları toplumsal olarak güçlendirecek dijital içeriklere ulaşmalarının önemli olduğunu söyleyen Küçük, kurulan komitenin bunları sağlamak amacıyla çalışma başlattığını kaydetti.  

– “Diğer ülkelerin uygulamalarını inceledik”

Komite çalışmalarında farklı kurum ve kuruluşlardan görüş alarak ilerlemenin önemli olduğunu aktaran Küçük, Millî Eğitim Bakanlığı, Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, Evrensel Çocuk Hakları Derneği, KKTC Bilişim Derneği, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, KKTC Telsim ve Kuzey Kıbrıs Turkcell’den temsilcilerle de bir araya gelerek, hareket ettiklerini aktardı.

Küçük, ayrıca çalışmaların ve yasaların devlet kurumlarından üniversitelere, derneklerden polise, hukukçulardan medyaya kadar tüm sosyal paydaşların fikirleri alınarak hazırlanacağını çünkü amaçlarının yasayı ve çalışmayı halkın sahiplenmesini sağlamak olduğunu dile getirdi.

Çalışmaların dünyadaki uygulamalarla paralellik taşıması için bu konuya dair diğer ülkelerin uygulamalarını incelediklerini de belirten Küçük, “Birleşmiş Milletler (BM) çocuk hakları komitesi dijital dünyada çocuklara ve gençlere nasıl davranılması gerektiğine dair 28 ülkede ortak kavram belgesi hazırladı. Bu belge 168 ülke tarafından destekleniyor.” dedi.

Söz konusu ortak kavram belgesinin her ülkenin kendi yerel kaynaklarına ve özel koşullarına göre hazırlandığına da dikkat çeken Küçük, bu nedenle komite çalışmalarında ülkenin kendi özel kavram belgesini yani politikasını belirleme yönünde uğraş verdiklerini aktardı. 

-“Çocuklar değerler eğitiminden uzaklaştılar”

Hasan Küçük, KKTC’de çocukların özellikle değerler eğitiminden uzaklaştıklarını dile getirerek, “Çocuklarımız olumlu tutum ve değerlerini geliştirecek duyusal okuryazarlığını yeteri kadar geliştiremiyor.” dedi.  

Çocukların dersleri öğrendiklerini ancak bu içerikleri yeteri kadar içselleştiremediklerini işaret eden Küçük, öğrenme alanının bilişsel, duyuşsal ve psikomotor olmak üzere üç çeşit olduğunu bilişsel alanda dersin akademik anlamda öğrenildiğini, duyuşsal alanda öğrenilen tutumun kullanıldığını ve psikomotor alanda ise öğrenilenlerin fizyolojik gelişimde adapte edilme becerisi olduğunu söyledi.

-“Çocuk hakları offline olamaz”

Hasan Küçük, çocuk ve gençlere dair bu çalışmaları çok önemsediklerini kaydederek, “Çocuk haklarını offline olamaz. Ben bunu şiar edindim. Çünkü her çocuk benim için değerlidir.” dedi.

Küçük, sanal zorbalık ile akran zorbalığının birbiri içine geçmiş konular olmalarına rağmen aslında her iki şiddetin birbirinden farklı olduğunu belirterek, sanal zorbalıkta kişilerin gerçek kimliklerini açık etmeden farklı kimlik örüntüleriyle dijital platformlarda zorbalık yaptıklarını, akran zorbalığında ise kimliğin belli olduğunun altını çizdi.

Konuşmasında, akran zorbalığını üç boyutta değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Küçük, bunları zorbalığı yapan, zorbalığa maruz kalan ve zorbalığa seyirci kalan olarak sıraladı.  

-“Her 10 öğrenciden 3’ü zorbalığa maruz kalıyor”

Hasan Küçük, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) raporuna göre, OECD ülkelerinde zorbalık içeren davranışların herhangi birine uğrayan öğrenci sayısı ortalamasının yüzde 20, Türkiye Cumhuriyeti’nde ise bu oranın yüzde 27 olduğunu ifade etti.

Küçük, şöyle devam etti:

“Kendi ekibimle yaptığım çalışmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu oran yüzde 25 dolaylarındadır. Yani ülkede her 10 öğrenciden 2,5-3 öğrenci zorbalığa maruz kalıyor. Bu istatistik verileri çok ciddi. Danimarka 1998 yılında zorbalığın yüzde 40’dan fazla olduğu tespit edilmiş. 10 yıllık sistematik izleme ve müdahaleler sonucunda bu oran 2018 yılında yüzde 5’in altına indi.”

Birçok araştırmanın çocukluğunda akran zorbalığına maruz kalan ya da seyirci olanların ileriki yıllarda özgüven sorunu yaşadıklarını gösterdiğini söylen Küçük, bu çocukların daha sonra gerçek kimliklerini gizleyerek, farklı kimlik örüntüleriyle zorbalık yapabildiklerini ayrıca bu kişilerin sadece dijital platformlarda sanal zorbalık yapmadıklarını aynı zamanda örneğin trafikte kurallara uymama ya da trafik kazası gibi farklı suçlarda bulunabildiklerini de aktardı. 

Dünya Polis Örgütü’nün suça teşkil eden kişilerinin sosyal yaşamı analiz sonuçlarının bu tezi desteklediğini dile getiren Küçük, ülkedeki suç unsurları arasından gelişigüzel (random) seçilen vakaların da aynı şekilde paralellik gösterdiğini kaydetti.  Hasan Küçük, “Ülkemizde zorbalığa uğrayan kişiler özgüven sorunu yaşıyor, bu kişilerin yaşadıkları psikolojik travmalarının etkisiyle trafik kazalarında artış olduğu söylenebilir.” dedi.

-“Olumlu tutum davranış geliştirmeye yönelik müfredat”

Çocukların içinden geçtiği teknoloji tünelinin yarattığı sonuçları hakkında farkındalıkları olmadığını da aktaran Küçük, çocukların çoğu zaman sanal ve gerçek dünya arasına sıkıştıklarını ifade etti.

Küçük, komitenin amaçlarından birinin de teknolojiyi öğrenme temelli, beceri odaklı ve olumlu tutum davranışları geliştirme yönünde müfredat hazırlamak olduğunu belirtti.

Ders müfredatlarının düzenlenmesi aşamasında özellikle değerler eğitimi üzerinde duracaklarını işaret eden Küçük, bu sorunu teknolojiyi kullanarak çözeceklerinin altını çizdi. Çocukların dijital platformları kullanarak bilgi edindiklerini kabul etmek gerektiğini vurgulayan Küçük, ülkede geçen hafta düzenlenen Teknofest’i hatırlatarak, gençlerin orada sergilediği başarılı projeleri anımsattı.   

Küçük, tüm bu çalışmaların sadece eğitimcilerle yapılamayacağını da söyleyerek, “Aile, okul ve çevre bizim en önemli kaynağımızdır. Bizim çocuklarımızın aile, okul, çevre üçgeni içerisinde özellikle değerler eğitimi açısından tutum ve davranışını geliştirecek her türlü çalışmaya öncelik vermemiz gerekiyor.” ifadesini kullandı.

-“Roblox, Türkiye’de yasak” 

Dijital platformda gençlerin oynadığı Roblox oyununu örnek olarak veren Küçük, “Roblox diye bir oyun var. Bu oyun Türkiye’de belli yasalarla yasaklandı. Dünyada 17-18 ülkede daha yasaklandı. Ama bizim ülkemizde yasaklanmadı.” dedi. 

Hasan Küçük, oyunun, ülkede yasal mevzuat olmaması nedeniyle yasaklanmadığına işaret etti.

-“Telefonlar birer dijital emzik”

Konuşmasında tüm bu düzenlenmelerin sadece yasaklamalarla olamayacağına da dikkat çeken Küçük, ailelerin doğru yönlendirmelerinin bu noktada gerekli olduğunu kaydetti.

Küçük telefonların dijital birer emzik olduklarına inandığını ve ailelerin de onları susturucu olarak kullandıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Çocuklar zaten oyun kültüründen uzaklaştı. Kaç tane çocuğumuz pirili, lingiri oynuyor? Bu arada, çocukların ille de sokaklarda oynamasına gerek yok. Dijital ortamda da oyun oynasınlar. Ama kültürel etkileşimle oynasınlar. İşte biz burada Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK), Telsim ve Türkcell’le görüşüyoruz. Bu kuruluşlara çocukların dijital sosyalleşmelerini sağlamaları yönünde sorumluluk vereceğiz.”

Küçük, müfredattaki öğrenme çıktılarını dikkate alarak çocuklara yönelik dijital ortamlarda program, tanıtım ya da uygulama yapılabileceğini söyleyerek, “Mesela Kıbrıs yemekleri hakkında bir uygulama olabilir. İlkokuldaki çocuk toplamayı, çarpmayı, bölmeyi biliyor. Çocukların yaşlarına, sınıflarına göre dijital programlar hazırlanabilir. Çocukların dijital ortamdaki sürelerini bu tür alanlarda geçirmeleri sağlanabilir.” dedi.

Dijital platformlarda hazırlanacak bu programların çocukların ilgi alanları çerçevesinde çeşitlendirilerek oluşturulacağını kaydeden Küçük, söz konusu uygulamaların çocukların öğrenmesi gereken kültürel konular yanı sıra değerler eğitimini de kapsayacağını ifade etti.

Hasan Küçük, çocukların kendilerini ifade etme özgürlüklerinin kısıtlanmaması gerektiğini de vurgulayarak, “Çocuk kendini ifade edemediği zaman özgürlüğü sanal dünyada bulur. Ama çocuk sanal dünyayla gerçek dünya arasında sıkıştığında, maalesef kendini yalnızlaşmaya iter. O yalnızlıkta siber zorbalığa maruz kalabilir.” şeklinde konuştu.

-“Haziran’ın ilk haftası komite raporunu bitirmeyi hedefliyoruz”

Hasan Küçük, mayıs ayı bitmeden komitenin hazırladığı raporu Genel Kurul’a sunmak istediğini belirterek, “Yani Haziran’ın ilk haftası komite raporunu bitirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

Raporda konu hakkındaki yasal düzenlemeler, müfredat bacağı ve güvenilir danışma hatları konusunda bir çalışmanın ortaya çıkacağını söyleyen Küçük, bu bağlamda tüm paydaşların ana çerçeve üzerinde fikirlerini aldıklarını ifade etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar görev süresi hedeflerini ve kazanımlarını paylaştı: “Halkın iradesi bize cesaret veriyor”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, görevindeki 5 yılını düzenlediği basın toplantısı ile değerlendirdi…

Lefkoşa Grand Pasha Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, 4 yıl 8 ay önce Kıbrıs Türk halkı tarafından 5. Cumhurbaşkanı olarak seçildiğini anımsattı, görev süresi boyunca hiç kimseyi ayırmadan, sorunların çözümü için elinden gelen bütün gayreti gösterdiğini belirtti.

Tatar “Cumhurbaşkanlığı görevime başlarken temel hedeflerim şunlardı; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini güçlendirmek, Halkımızın refah ve güven içinde yaşamasını sağlayabilmek, Türkiye ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmek ve adamızda kalıcı bir barış için egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü irademize kararlılıkla sahip çıkmaktı. Memnuniyetle belirtmek isterim ki, aradan geçen 4 yıl 8 ayda, bu hedeflerimizin tamamında çok önemli ilerlemeler kaydettik.” Dedi

Anavatan Türkiye’nin de tam desteğini alan iki devletli çözüm vizyonunu ortaya koyduklarını anımsatan Tatar, bugün Kıbrıs’ta karşılaşılan en büyük gerçeğin, Kıbrıs Türk Halkı’nın 62 yıldır maruz bırakıldığı abluka ve izolasyonun devam etmesi olduğunu vurguladı.

“Bu sessiz insanlık suçu, yıllardır açık bir biçimde uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları ihlaline rağmen sürmektedir.” Diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının engellenen haklarının yeniden tesis edilmesinin öncelikli gündemleri olduğunu belirtti.


1968'den bu yana iki taraf arasında yürütülen resmi ve gayrı resmi müzakerelerin sonuçlarının ortada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı, “Karşımızda, halkımızın haklarını gasp etmiş ve her fırsatta müzakere masasını deviren, hırsı kibrini aşmış bir muhatap var” dedi.

Bu kadar çabaya rağmen neden hala bir uzlaşıya varılamadığını soran Tatar, “Artık üzerine titrememiz gereken şey, geleceğe güvenle bakabilen, onurlu bir halkı temsil eden kendi devletimizdir” dedi.

Tek taleplerinin egemen eşitlik, eşit uluslararası statü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını göz ardı ederek tasarladığı düzende, eşitliğe yer olmadığını söyledi.

“Bugün, uluslararası hukukla uyumlu mülkiyet rejimimiz kapsamındaki taşınmaz mallara sahip çıkan, tasarrufta bulunan insanlarımızın peşlerine düşüyor, sınır kapılarında pusu kuruyorlar” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkına verilen hangi sözün tutulduğunu, hangi vaadin gerçekleştirildiğini sordu.

Kıbrıs Türk halkının güvenlik garantisinin de ortadan kaldırmak istendiğini belirten Cumhurbaşkanı sözlerini söyle sürdürdü;

“Kıbrıs Adası’nın çevresinde ve bölgemizde yaşanan son gelişmeler, güvenliğin ne kadar hayati ve vazgeçilmez olduğunu açıkça göstermektedir. Rum tarafının “sıfır asker, sıfır garanti” ısrarı, masum bir talep değil, bizi savunmasız bırakmayı ve bu yolla tüm adayı kendi kontrolüne almayı hedefleyen stratejik bir adımdır.”

Rum liderliğinin, yabancı güçleri adaya davet ederek yalnızca sorumsuz bir tavır sergilemediğini, aynı zamanda Kıbrıs’ı ciddi bir güvenlik riskiyle de karşı karşıya bıraktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk’ü için Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi, müdahale hakkı ve adadaki askeri mevcudiyetinin vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Tatar “milli davanın” anlamını yitirmiş içi boş müzakere sloganları değil, Kıbrıs Türkünün ve devletin özgür, bağımsız ve refah içinde gelişimini sağlamak, geleceğe ve vatana sahip çıkmak olduğunu kaydetti.

Göreve geldikleri günden itibaren kararlı bir duruş sergilediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı 2021’de BM Genel Sekreteri Guterres’le gerçekleştirdikleri zirvede, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlarının şahitliğinde Rum lidere vizyonlarını en net şekilde ifade ettiklerini söyledi.

“Ortak zemin bulunmadan, geçmişi tekrar ederek, çökmüş, tüketilmiş zeminde müzakereye oturmanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini açıkça belirttik” diyen Tatar BM Genel Sekreteri’nin toplantının ardından ortak bir zemin olmadığını uluslararası topluma teyit etmesinin kendileri için dönüm noktası olduğunu kaydetti.

Rum tarafına yönlendirilen işbirliği önerileri hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Tatar, adadaki tüm halkların yararına yönelik tüm önerilerin Rumlar tarafından reddedildiğini anlattı.

Mart ayında, Cenevre’de gerçekleşen görüşmelerde yine ortak bir müzakere zemini bulunamadığını anımsatan Cumhurbaşkanı bunun üzerine her iki tarafın da yararına olacak biçimde, temel konularda birlikte çalışabilecek “Kıbrıs İş Birliği Konseyi” kurulmasını ve on iki başlık içeren bir iş birliği önerisinde daha bulunduklarını söyledi.

Kıbrıs İş Birliği Konseyi önerimizin reddedilmesine rağmen, iki taraf arasında dört yeni geçiş kapısının açılması, mayınların temizlenmesi, gençlik teknik komitesi kurulması, mezarlıkların restorasyonu ile iklim değişikliğinin olası etkileri ve ara bölgede güneş enerji santralinin kurulmasına ilişkin altı başlık üzerinde anlaşmaya varıldı. Ancak her iki halkın da öncelikli beklentisi ve ihtiyacı olan yeni geçiş kapıları konusunda hala istediğimiz ilerleme maalesef sağlanamamıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin meşru bir iç hukuk yolu olarak teyit ettiği Taşınmaz Mal Komisyonuna rağmen Rum tarafının iş insanlarına yönelik başlattığı saldırgan tutumun da uzlaşma ve çözüm arzusunu baltalayan başka bir sorun olarak ortaya çıktığını belirten Tatar çözümden, barıştan ve müzakereden kaçan tarafın belli olduğunu söyledi.

Tatar Rum tarafının zihniyet değişmedikçe, iki taraf arasında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir barışın gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını vurguladı.

Anavatan Türkiye ile sevgi, saygı, kardeşlik bağları içinde ortak tarihi ve milli değerlere dayalı ilişkileri güçlendirmenin en önemli görevlerimden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı “Türkiye’siz bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nefes alamaz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmadan, Türkiye Mavi Vatan’da ve Doğu Akdeniz’de eksik kalır.” Dedi. ??? 29. dakika

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin her alanda KKTC’ye olan desteklerini anımsattı.

Uluslararası diplomasi yolunda yeni bir atılım dönemi başlattıklarını da kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu dönemin en önemli kazanımı, hiç kuşku yok ki KKTC’nin Türk Devletler Teşkilatı’na Gözlemci Üye olarak kabul edilmesidir” dedi.

Tatar “Özbekistan’ın tarihi Semerkant şehrinde, 11 Kasım 2022 tarihinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı, Devlet Başkanları Zirvesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmi adıyla gözlemci üye kabul edilmesi, Kıbrıs konusunda belirlediğimiz yeni siyasetimiz için de bir dönüm noktası olmuştur…/… Bugün KKTC’nin bütün kamu kurumları, STK’ları, bu kardeş ülkelerle her anlamda düne göre daha çok görüşmekte ve daha çok bir araya gelmektedir.” Dedi.

Yeni iki devlet vizyonuyla başlayan uluslararası diplomasi ve ilişki kurma girişimlerinin yaygınlaşarak devam ettiğini kaydeden Tatar, Gambiya’dan Avusturalya’ya kadar çeşitli ülkelere gerçekleştirdiği ziyaretleri ve görüşmeleri hakkında bilgi verdi.

Tatar konuşmasında Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Kayıp Şahıslar Komitesi, Milli Arşivler ve Araştırma Dairesi ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına da yer vererek, kendi döneminde bu kurumların yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi verdi.

Eşi Sibel Tatar’ın koordinasyonunda ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde hayata geçirilen projelere de değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki Cumhurbaşkanlığımızın toplumsal faydaya dönük sosyal proje ve çalışmalarında bu dönemde büyük bir çeşitlilik ve gelişme yaşanmıştır.” Dedi.

Konuşmasının sonunda Kıbrıs’ta iki ayrı ve egemen devletin varlığının, tarihsel bir gerçeklik ve bir olgu olarak uluslararası toplumun gözleri önünde olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı;

“Şu bir gerçektir ki iki devletli çözüm zemini, Kıbrıs’ın iki yakasına da barış, huzur, refah ve güvenlik getirecek tek zemindir. İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğini, gerçekçilikten kopmuş sözde hayallerle değil, yaşadığımız dünyanın somut gerçekliklerini dikkate alarak halkımızın iradesiyle ve halkımızın sağduyusuyla hep birlikte kuracağız. Halkımızın, onurlu geleceği yolunda koyduğu iradenin sorumluluğu bize cesaret vermektedir. Bu yoldan ne pahasına olursa olsun ayrılmayacağız”.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Sayıştay Komitesi Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Sayıştay raporunu onayladı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Sayıştay Komitesi, “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu” onaylayarak Genel Kurula sevk etti.

Cumhuriyet Meclisi’nden verilen bilgiye göre, Sayıştay Komitesi, 11.00’da Komite Başkanı CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay Başkanlığında toplandı.

Toplantıda “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporu” ve “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu” ele alındı.

Toplantıda “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 143/2024 Numaralı Elektronik Sayaç Alımı İhalesine İlişkin Sayıştay Denetim Raporu’nun” genel görüşmesine başlandı. Raporla ilgili çalışmalara bir sonraki toplantıda devam edilecek.

Komite toplantısına davetli olarak, Sayıştay Başkanlığı, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları (EL-SEN)’nden yetkililer katıldı.

Komite daha sonra “Orman Arazilerinin Kiralanması Konulu Verimlilik, Etkinlik ve Tutumluluk (VET) Sayıştay Denetim Raporunu ” ele alarak raporu oybirliğiyle onayladı ve Genel Kurul’a sevk etti.

Toplantıya davetli olarak Sayıştay Başkanlığı ve Orman Dairesi’nden yetkililer katılarak konu ile ilgili görüşlerini sundu.

Toplantıya Komite üyelerinden UBP Milletvekili Fırtına Karanfil ve CTP Milletvekili Sami Özuslu yanında UBP Milletvekili Hasan Taçoy, CTP Milletvekili Salahi Şahiner ve CTP Milletvekili Devrim Barçın da katıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

KTEZO yarın mezuniyet töreni ile işsizlere yönelik mesleki tanıtım stantlarının yer alacağı bir sergi düzenliyor

Published

on

By

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), yarın mezuniyet töreni ile işsizlere yönelik mesleki tanıtım stantlarının yer alacağı bir sergi düzenliyor.

KTEZO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre sergi saat 18.00; mezuniyet töreni ise saat 19.30’da Taner Akcan Çıraklık ve Yetişkin Eğitim Merkezinde yer alacak.

Ağırlıkla otomotiv alanı olmak üzere çeşitli mesleklerde 145 çırak ve 46 yetişkin düzenlenecek olan törenle mezuniyet belgelerini alacak.

Düzenlenecek sergide ise klima, tesisat, mobilya, torna, elektrik, metal, otomotiv gibi mesleklerin tanıtılacağı stantlar kurulacak.

İş arayanlar yanında meslek değiştirmek, bölüm tercihi yapmak isteyen herkes stantları gezebilecek; iş tercihi yapıp, başvuruda bulunabilecek. En kısa sürede de işyerlerine dağıtımları yapılarak istihdamları gerçekleştirilecek.

KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga kendi işini göremeyen toplumları bekleyecek olanın sadece kaos olduğunu kaydederek “Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar ve 15 yıllık deneyimin bize gösterdiği, istenmesi halinde sorunların rahatça aşılabileceği ve üretken bir toplum yapısının yaratılması için hiçbir engelin olmadığıdır.” dedi.

Tulga; dayanışma ve el birliğinin artık tercih olmaktan çıktığını ve zorunlu hale geldiğini de sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam