Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu:Bir ülkenin büyükelçisinin Garanti Antlaşması’nı sorgulaması kabul edilemezdir

Published

on

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “bir ülkenin büyükelçisinin Garanti Antlaşması’nı sorgulamasının kabul edilemez” olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için Garanti Anlaşması’ndan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Ertuğruloğlu, yazılı açıklamasında, “Birleşik Krallığın GKRY’de akredite Yüksek Komiseri İrfan Sıddık’ın, 27 Haziran’da, Çatalköy’de Olive Tree Otel’de, KKTC’de ikamet eden İngiliz toplumu üyeleriyle yaptığı söyleşide kullandığı ifadelere yönelik diplomatik eleştirilerini” kamuoyu ile paylaştı.

“Dünyada kan dökülmesi pahasına halen çözülmeyen birçok ihtilafın ortaya çıkmasının baş mimarı olan bir ülkenin büyükelçisinin Garanti Antlaşması’nı sorgulamasının kabul edilemez olduğunu” belirten Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

“Binlerce kilometre uzaklıktaki bir Ada’da üs bulunduran ve bu üslerden menfaatleri için operasyon düzenleyen bir ülkenin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki temsilcisi Sıddiq’in, bu üslerin statüsünü korumak için Rum tarafının Kıbrıs konusundaki pozisyonunu desteklediği açıktır. Adı geçen Büyükelçi diplomatik nezaket kurallarını hiçe sayarak Rum tarafının sözcülüğünü yapmaktadır.

1963-74 yılında Kıbrıs Türk Halkına uygulanan soykırıma eşdeğer Rum zulmü ile 1974 yılında Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için yapılan darbeye Garanti Anlaşmasına rağmen sessiz kalmayı tercih eden bir ülkenin Garanti Anlaşması’nı sorgulamasını dikkate almaya layık olduğunu düşünmüyorum. Kıbrıs Türk Halkının güvenliği için Garanti Anlaşmasından vazgeçmeyeceğimizi bilmeleri gerekmektedir.

Aynı Büyükelçi ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenliğinin tanınmadığını’ söylemektedir.

Her şeyden evvel bir Devletin egemenliği tanınsın veya tanınmasın, vardır ve bütünlüğü ile bağımsızlığını koruma, yasa yapma, uygun gördüğü şekilde kendini yönetme hakkı bulunmaktadır. Siddiq’in, Devletlerin Hak ve Görevlerinin temel unsuru olan bu normu bildiğinden eminim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demokratik, laik ve güçler ayırımını gözeten bir Cumhuriyettir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devlet olma ön şartlarına ve kıstaslarına malik bir Devlettir. Devletimizin meşruiyeti, Kıbrıs Türk Halkının her bir bireyinin özgür insanlar olarak yaşama arzusunda saklıdır.

‘İki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon paradigması’ ile 50 yıl yürütülen görüşmeler Rum tarafının reddetmesiyle sonuçsuz kalmıştır ve bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını, egemenliğinin tanınmasını Kıbrıs politikasının ana hedefi yapmıştır. Siddiq’in engellemeye çalıştığı bu çünkü bu politikanın başarıya ulaşacağını görebiliyor. Bu gerçeği gören Siddiq Kıbrıs Türk Halkının malik olduğu egemenliği ‘birleşik federal bir devlet’ çatısı altında kullanabileceğini söylemesi dikkate alınacak bir görüş değildir. Kıbrıs Türk Halkı egemenliğini nasıl kullanacağını biliyor, bir başkasının bunu bize söylemesine veya dikte etmesine lüzum yoktur. İskoçya’ya ayrılma hakkını referandum düzenlenmesine müsaade ederek kullanmasının yolunu açan İngiltere’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki temsilcisinin federasyon tezini empoze etmek suretiyle Kıbrıs Türk Halkının özgür iradesine karışmamasına özen göstermesi gerekir.

2008 – 2017 arasında devam eden ve Crans Montana’da sonuçsuz kaldığı teyit edilen süreç için de bizzat İngiliz yetkililer o sürecin son deneme olacağını söylüyorlardı. Şimdi yine aynı boş retoriği Siddiq tedavüle koymaya çalışıyor. Ada’da son bir deneme yapılarak başarıya ulaşabilme olasılığını Ada’daki statükonun bekçisi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi liderinin Kıbrıs konusuna ilişkin sözlerine bağlaması ise olsa olsa naifliktir.

Siddiq’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin iki Devletli önerisini de yanlış anladığı açıktır. Bizim çözüm önerimiz esasta sadece ortaya koyduğumuz modelin değil Ada’da var olan olgunun kabul edilmesidir ve bu gerçek er veya geç kabul edilecektir.”

Ertuğruloğlu, Sıddiq’in uçuşlarla ilgili tehdit içeren sözlerinin ise, Kıbrıs Türk halkının haklarını koruma veya Devletine sahip çıkma karalılığını etkilemediğini ifade ederek, “İngiltere’nin Kıbrıs Türk Halkının gelişme hakkını engellemekle kalmayıp uçuşlara koyduğu yapay kısıtlamalarla izolasyona maruz bırakmak ve bu suretle Kıbrıs Türk Halkını geçmişin bir parçası olan federasyon modeline razı etmeye çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.

Dünyada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden nüfus olarak çok daha küçük Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler olduğunu da hatırlatan Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

“Bu nedenle Siddiq’in anlaşma olması ne nihayetinde nüfusu büyüyerek sözde ‘Birleşik Kıbrıs’ın daha etkin olacağını ileri sürmesini çok basit bir argüman olarak görüyorum.

‘Birleşik Kıbrıs’ olasılığının ortadan kalkması halinde Avrupa Birliği üyeliğinin de ortadan kalkacağını söylemesi de gerçeklerden kopuk olduğunu gösteriyor. Her şeyden evvel ‘Birleşik Kıbrıs’ diye bir olasılık zaten yoktur. Bunu geçmiş müzakere süreçleri ispat etmiştir. Türkiye’nin üyeliği gerçekleşmeden ve Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin üye olduğu Avrupa Birliği’ne Kıbrıs Türk Halkının dahil olması asimilasyonu anlamına gelmektedir.

Avrupa Birliği üyeliğinden büyük bir gürültü ile ayrılan bir ülkenin temsilcisinin bu konudaki sözleri ise ironiktir.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Ombudsman, Hasan Eratal’ın başvurusunu soruşturarak raporladı

Published

on

By

Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) İlkan Varol, Hasan Eratal’ın başvurusuna ilişkin hazırladığı raporda, Hasan Eratal’ın dilekçesine geç yanıt verilmesinin İyi İdare Yasası’na aykırı olduğunu belirtti.

Hasan Eratal, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin tasfiyesine ilişkin çıkarılan Yasa Gücünde Kararname sonrasında, direktörü olduğu Armos Port Management and Trading Ltd.’in KKTC limanlarında faaliyet gösterebilmesi için Başbakanlık ve Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na yaptığı başvurulara yanıt alamadığını iddia ederek, konunun soruşturulması talebiyle Ombudsman’a başvurmuştu.

Ombudsman İlkan Varol’un yayımladığı raporda, Başbakanlığın söz konusu dilekçeyi üç ay gecikmeyle, ilgili bakanlığa ilettiği ve bu durumun, İyi İdare Yasası’nın “beş iş günü içinde yetkili makama iletilmesi” hükmüne aykırı olduğu ifade edildi. Raporda ayrıca, dilekçe sahibine yazılı bilgilendirme yapılmadığı da tespit edildi.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın Eratal’ın dilekçesine yalnızca sözlü yanıt verdiğini belirten Varol, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin tasfiye sürecinin sürdüğünü ve Armos Port Management’in mevcut yasa gereği liman hizmetleri için yetkilendirilemeyeceğini ifade etti.

Varol, tasfiye süreci devam ettiğinden liman hizmetlerinin hâlen şirket bünyesindeki yasal üyeler tarafından yürütülmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını; ancak limanlardaki hizmetlerin ihale ya da özelleştirme yoluyla yürütülmesinin mevcut mevzuata uygun olmadığını vurguladı.

Merkezi İhale Komisyonu tarafından açılan iki farklı ihalenin hukuki görüş doğrultusunda iptal edildiğini aktaran Varol, limanların işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin girişimlerin 24/2012 sayılı Özelleştirme Yasası kapsamında yürütülmesine rağmen, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Şirketi’nin bu yasa kapsamına girmediğini kaydetti.

Varol, dilekçeye zamanında yanıt verilmemesinin yasalara aykırı olduğunu; öte yandan, Eratal’ın limanlarda yetkilendirilme talebinin mevcut hukuki zemine dayanmadığını ifade etti. Raporda ayrıca, sürecin gereğinden fazla uzadığına işaret edilerek, liman hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için Limanlar Dairesi Yasası’nda değişikliğe gidilmesi veya yeni bir yasal düzenleme yapılmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tabipler Birliği:Sağlıkta köklü reforma ihtiyaç var

Published

on

By

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ceyhun Dalkan, sağlık sisteminin pansumana değil, köklü reforma ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Dalkan, sağlıkta kalıcı, adil ve etkin bir düzen isteniyorsa ülkedeki birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendiren, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini temel alan bir yapıya yönelmek zorunda olunduğunu aksi takdirde açılışı yapılan her binanın, atılan her yeni adımın sağlıkta kısa vadeli çözümler sunacağını savundu.

Yazılı açıklamasında sağlık sistemiyle ilgili değerlendirme ve önerilerde bulunan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ceyhun Dalkan, Maraş’daki sağlık merkezinin hizmete girmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

Dalkan, bölgede artan sağlık hizmeti ihtiyacına yanıt verme adına atılan bu adımın yereldeki erişimi artırma potansiyeli taşıdığını söyledi.

Ülkedeki birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmenin yolunun, sadece bazı sağlık ocaklarını veya merkezlerini büyütmek ya da yenilemek olmadığını vurgulayan Dalkan, yapılması gerekenin sağlıkta parça parça iyileştirmeler değil, bütünlüklü ve sürdürülebilir düzenlemeler olduğunu ifade etti.

Aile hekimliği temelli, güçlü bir birinci basamak sisteme işaret eden Ceyhun Dalkan, bu sistemin hem sağlığa erişimi artıracağını hem de ikinci ve üçüncü basamak hastanelerdeki hasta yükünü azaltacağını kaydetti.

Etkili basamak hekimliği modeline de dikkat çeken Dalkan, bu model sayesinde toplum temelli tarama ve kontrol programlarının devreye sokulabileceğini ifade etti.

Mevcut sağlık sisteminin koruyucu hizmetlerden yoksun olduğunu savunan Dalkan, sağlık planlamasının, tüm tarafların katılımıyla, şeffaf, veriye dayalı ve kamusal yararı gözeten bir yaklaşımla yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı.

Ceyhun Dalkan, Genel Sağlık Sigortası sisteminin basmak hekimliği modeline entegre şekilde planlaması gerektiğini de kaydetti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Memur-Sen’den 1 Ağustos mesajı…

Published

on

By

Memur-Sen, 1 Ağustos, Kıbrıs’ın fethinin 454’üncü, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın 67’nci ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın 49’uncu kuruluş yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Memur-Sen Genel Sekreteri Mehmet Mutlu mesajında Kıbrıs’a Türk mührünün vurulduğu üç tarihi günün yıldönümünü kutlamanın onur ve gururunu yaşadıklarını vurguladı.

Varoluş savaşında, canlarını feda eden tüm şehitleri saygı ve rahmetle, gazileri ise minnet ve şükranla anan Mutlu halkın Toplumsal Direniş Bayramını kutladı.Mutlu mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Kıbrıs Türk halkı olarak üç tarihi günü bir arada kutlamanın bahtiyarlığını yaşamaktayız. EOKA Tedhiş Örgütünün ENOSİS hedefine karşı, savunma amacıyla kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı 11 yıl boyunca kahramanca direnmiş barış harekatlarının zaferle sonuçlanmasıyla misyonunu Güvenlik Kuvvetlerine devretmiştir. KKTC Devleti’nin iç ve dış güvenliğinden sorumlu, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımız, her türlü modern silah ve araç gerece sahip, en güvenli kurumumuzdur.”

Devamını Oku

Trending

Reklam