Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Dışişleri Bakanlığı, Ankara’daki Büyükelçilik çalışanlarının grev oylamasına gidecekleri iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtti

Published

on

Dışişleri Bakanlığı,  Ankara’daki KKTC Büyükelçiliği’nde mahalli statüde görev yapan bazı çalışanların grev oylamasına gideceklerine yönelik haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bazı medya kuruluşlarınca yapılan haberlerde, gerçek dışı iddialara yer verilerek Ankara’daki KKTC Büyükelçiliğimizde mahalli statüde görev yapan bazı çalışanlarımızın grev oylamasına gidecekleri belirtilmiştir” denildi.

Açıklamada, haberde iddia edildiği gibi, Büyükelçiliğin hiçbir zaman sendikalaşmayı engelleyici bir tutum sergilemediği belirtilerek, tam aksine işveren vekili konumunda olması sebebiyle işçi sendikasına üye olamayan çalışanların bu niteliğini ortadan kaldırıp onların sendikaya üye olmasına destek verdiği, sendikalaşmanın en temel hak olduğunu her durumda ifade ettiği kaydedildi.

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Tez-Koop İş Sendikası’nın yetkili sendika olduğunun Büyükelçiliğimize bildirilmesinden çok önce başlatılan, çalışanlarımızın hayat pahalılığından kaynaklanan mağduriyetlerini gidermek amaçlı maaş düzenlemesi sonuçlandırılmış ve bu bağlamda, 2024 yılı itibarıyla üç gruba ayrılan çalışanlarımızın maaşlarına Euro bazında yüzde 40, yüzde 35 ve yüzde 30 oranlarında zam yapıldı.

Bunun ötesinde, Türkiye’de mahalli statüde çalışanlarımızla yapılan iş sözleşmelerinde, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu Madde 27 uyarınca çalışma şartlarına ilişkin her konuda Türkiye hukukunun mu KKTC hukukunun mu seçildiği açıkça belirlenmiştir. Buna göre, euro üzerinden ücret almakta olan çalışanlara, ayrıca 13. maaş ikramiyesi ödenmekte, haftalık çalışma süreleri, 4857 sayılı Türk İş Kanunu’ndaki 45 saatten farklı olarak KKTC İş Yasası uyarınca 40 saat olarak uygulanmakta, Cumartesi ve Pazar günleri hafta tatili olarak uygulanmakta, yıllık izinleri hem KKTC hukukundan hem de Türk hukukundan daha fazla olacak şekilde 10 yıla kadar 20 iş günü, 10 yıldan fazla çalışanlarda 30 iş günü olarak uygulanmakta, sadece iş sözleşmesinin sona ermesi bakımından 4857 sayılı Türk İş Kanunu esas alınmaktadır.

Görüldüğü üzere, Büyükelçiliğimiz çalışanları, iş hukukuna ilişkin birçok konuda KKTC mevzuatına tabi şekilde ve Türk İş Kanunu’ndan çok daha ayrıcalıklı haklarla ve şartlarda çalıştırılmaktadır. Personelimize 2024 yılında anlamlı oranda maaş zammı yapılmasına rağmen ‘insan onuruna yakışır çalıştırılmadıkları ve bu amaçla sendikalaştıkları ve sendikalaşma nedeniyle istifaya zorlandıkları’ gibi gerçek dışı iddialarda bulunulmaktadır. Sendikanın ekonomik ve sosyal şartların çok üzerinde, Euro bazında yüzde 90 zam talebi gibi kabul edilmesi mümkün olmayan talebine olumlu cevap verilmemesi nedeniyle, konu çarpıtılarak kamuoyu yanıltılmaya çalışılmıştır.”

Büyükelçiliğin çalışanlarını istifaya zorladığına ilişkin iddiaların asılsız olduğu kaydedilen açıklamada, “Böyle bir iddiası bulunanların bunu medya kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yanıltıcı şekilde duyurmasından ziyade dava açmak suretiyle hakkını arayabileceği bilinmelidir. Bırakın delili, emaresi dahi bulunmayan kişilerin bu şekilde gerçek dışı beyanlarda bulunarak KKTC Büyükelçiliği’nin fahiş ücret zammı taleplerine olumlu cevap vermesini beklemek ise sendikal faaliyet değil, aksine tazminat sorumluluğu doğuran ve kişilik haklarını ihlal eden hukuk dışı davranışlar ve demeçlerdir” denildi.

Bakanlık açıklamasında yayını yapanlar gibi yaptıranların da sorumluluğu bulunduğu,  Büyükelçiliğin bu hususta yasal yollara başvurma hakkının mahfuz olduğu kaydedildi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Baṣbakan Üstel:Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, yaptığı yazılı açıklamayla Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine ve günümüzde ifade özgürlüğü üzerinden yapılan bazı yayınlara ilişkin önemli mesajlar verdi. Üstel, ifade özgürlüğünün kişilik haklarına saldırı anlamına gelmediğini vurguladı.

Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs adasını vatan yapma sürecinde canı pahasına mücadele verdiğini belirten Başbakan Üstel, Rumların ENOSİS hedefinin çok öncesinde bile Kıbrıs Türklerinin hedef alındığını hatırlattı. İnsan haklarının zayıflatılmakla kalmayıp yok edilmeye çalışıldığını ifade etti.

Üstel, “Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin hedeflerinden biriydi. TMT’nin askeri görevini Güvenlik Kuvvetleri devralırken, UBP siyasi anlamda bu mücadelenin bayrağını taşımaya devam etmiştir” dedi.

“Basın özgürdür ancak… yalan ve hakaret düşünce özgürlüğü değildir”

KKTC’de basının özgür olduğunu vurgulayan Üstel, gazeteci olmayanların dahi yayın yapmasını sabırla izlediklerini ancak bu durumu kötüye kullanan bazı kişi veya yayınlara karşı hoşgörünün sınırları olduğunu ifade etti.

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, toplum değerlerine yönelik hakaret içerikli yayınlar da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez,” diyen Üstel, özellikle merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı hedef alan yayınları hukuk devleti çerçevesinde takip ettiklerini söyledi.

“Toplumsal barış korunmalıdır”

Üstel açıklamasında, Denktaş’ın fikirlerinin halen yaşamakta olduğunu ve Türklük dünyasında yüksek itibara sahip olduğunu belirtti. Aynı düşüncelerin Dr. Fazıl Küçük ve diğer mücadele önderleri için de geçerli olduğunu söyledi.

“Toplumsal barışı yüksek bir duyarlılıkla korumak zorundayız” diyen Başbakan, ifade özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin net tavır alması gerektiğinin altını çizdi.

Açıklamasının sonunda Üstel, özgürlüğü istismar eden yayınlara karşı hoşgörünün benzer davranışları cesaretlendirdiğini belirterek, “Yılan gibidir; bir gün bugün seyredenleri de sokar. Kimse ‘Beni sokmayan yılan bin yaşasın’ diyemez” ifadelerini kullandı.

Dilerseniz bu haberi kısa bir sosyal medya duyurusu veya manşet formatına da çevirebilirim.

Devamını Oku

Kıbrıs

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi ve LAÇ belediyelerinden eş zamanlı plaj temizliği

Published

on

By

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi Belediyesi ve Lapta Alsancak Çamlıbel (LAÇ) Belediyesi iş birliğiyle çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla eş zamanlı bir plaj temizliği etkinliği yaptı. 

Karadeniz Kültür Derneğinden verilen bilgiye göre gönüllüler ile belediye ekiplerinin katıldığı etkinlikte bu sabah eş zamanlı olarak iki farklı bölgede  Yeniboğaziçi Belediyesi Plajı ve LAÇ Belediyesine bağlı plajların temizliği yapıldı.

Etkinlikte konuşan Temiz Kumsallar Komitesi Sözcüsü Emin Yazıcı, bugünkü temizlik kampanyasıyla farkındalık oluşturmak istediklerini  belirterek, “Amacımız, gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak ve bu konuda sürdürülebilir projeler üretmek” dedi.

Halkın bu tür etkinliklere destek vermesinin çevre bilincinin gelişmesi açısından önemli olduğuna da dikkat çeken Yazıcı, “Temiz bir dünya, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu projemize ortak olan LAÇ Belediyesi, Yeniboğaziçi Belediyesi, Cittaslow ekibi, sosyal gençlik derneğine ve Karadeniz Kültür Derneği yönetimine, üyelerine ve katkı sağlayan tüm duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ederiz.” dedi.

 

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

KKTC’deki öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği yaban mersininin Zonguldak’ta üreticisi oldu

Published

on

By

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde yaşayan psikolog Selçuk Kaymak, öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği tıbbi ve aromatik bitkilerden yaban mersini (mavi yemiş) yetiştirmeye başladı.

Kentte bir kurumda psikolog olarak görev yapan 31 yaşındaki Kaymak, KKTC’de üniversite eğitimi aldığı yıllarda ilk kez yediği yaban mersininin tadını beğendi.

Çocukluk yıllarından bu yana doğa ve toprakla iç içe büyüyen Kaymak, zaman içerisinde eğitimini tamamlayıp mesleğini eline almasının ardından belirli zamanlarda şehir stresinden uzak kalmak, toprak ve hayvancılıkla uğraşan ailesine katkı sağlamak amacıyla yaban mersini yetiştirmeye karar verdi.

Araştırmalar yapan Kaymak, bu meyveyi yetiştirmek için Litvanya’dan özel olarak toprak, İstanbul’dan da fidanları getirtti. Babasına ait iki dönümlük bahçede üretime başlayan Kaymak, ilk hasadını geçen yıl yaptı.

İşten kalan zamanlarını bahçede geçiren ve bahçeye gelenlere mahsulü doğrudan toplama imkanı da sunan Kaymak, gayretiyle gençlere örnek olmayı hedefliyor.

– “Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum”

Selçuk Kaymak, AA muhabirine, köyde doğup büyüdüğünü, doğaya ve toprağa karşı her zaman ilgisinin olduğunu söyledi.

Yaban mersinini ilk kez KKTC’de tükettiğini ve tadını beğendiğini aktaran Kaymak, daha sonraları bununla ilgili araştırmalar yaptığını, mesleğini eline aldıktan sonra da babasının bahçesinde bu işi yapmaya karar verdiğini anlattı.

Kaymak, iki dönümlük arazide çalışmalara başladığını belirterek, “Bin fidanım var. Yaklaşık 2,5 yıldır bu işi tamamen doğal, kendi imkanlarımla, otomasyon sistemim olmadan yapmaya çalışıyorum. Bu yıl ikinci kez hasat ediyorum. Severek yapıp bu işte olmaya çalışıyorum.” dedi.

Toprakla uğraşmayı sevdiğini dile getiren Kaymak, şöyle devam etti:

“Bu işi yapabilir miyim diye düşündüm. Büyük emekler sonucunda bahçeyi kurdum. Bahçeyi kurarken de ailem ve yakınlarımdan destek aldım. Yaban mersini içerisinde zaten bin adet, ‘hobi amaçlı üretim’ olarak geçer çünkü genelde büyük bahçelerde 20-25 bin fidan bulunur. Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum. Aileme kazancı oluyor. Benimki hobi, zaman geçirme. Doğayla, toprakla buluşarak kendimi deşarj etme yöntemi olarak bu bahçeyi kullanıyorum. Mesleki olarak söylersem, benim terapi yöntemim. Doğa bizi gerçekten tamir ediyor. Buna her zaman inanırım.”

Kaymak, yaban mersininin, içerdiği yüksek antioksidan, vitamin ve mineral değerleri sayesinde faydalı olduğunu aktardı.

Yaban mersininin özel besleme ve bakım koşulları olduğunu, özel toprak istediğini anlatan Kaymak, meyvenin bakımıyla sabırla ve özenle ilgilendiğini dile getirdi.

Kaymak, bir işi gerçekleştirmek için istekli olmanın önemine işaret ederek, “Bir şeyi yapabilme gücü insanların içinde varsa kesinlikle bırakmasınlar çünkü ben bunu hissettim ve isteyerek başladım. Fidanlarımı İstanbul’dan getirtip evimin önüne koyduğumda, ‘Bunlar ne?’ diye söylenenler muhakkak olmuştur. Bu hale gelebileceğine kimse inanmamıştır ama ben inanıyordum.” ifadelerini kullandı.

İnanmanın başarmanın yarısı olduğunu vurgulayan Kaymak, “Bu işin severek yapılması gerekiyor. Sadece ticari amaçla bu işi yapacaklarsa yapmasınlar. Bahçemdeki her fidanı tanıyorum. Onların ne durumda olduğunu takip etmeye çalışıyorum.” diye konuştu.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam