Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dışişleri Bakanlığı bütçesi oy çokluğuyla onaylandı

Published

on

 

Dışişleri Bakanlığı bütçesi, 145 milyon 802 bin 300 TL olarak Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla onaylandı.

Dışişleri Bakanlığı bütçesine ilişkin ilk konuşmayı Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay yaptı.

Bütçe görüşmelerinin son günündeki konuşmaların uzadığını kaydeden Özersay, Dışişleri Bakanı’na bir soru yöneltmekle yetineceğini kaydetti.

Özersay, “Son 1 yıl içinde Kıbrıs sorununa ilişkin, AB konusunda ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşımına ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan uluslararası temaslar yeteri midir?” sorusunu yöneltti.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Erkut Şahali de kürsüde ilk olarak “Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’nın Kıbrıs sorununa ilişkin takındığı tavır, kullandığı dil ve yaklaşımla Türkçe harici dil kullanma ihtiyacı ortadan kalktı. Artık dünyanın anladığı dil konuşulmuyor. Dünyanın anladığı dil kullanılmıyor. Dışişleri bakanlığı bu anlamda saha dışı kalmıştır ve yeni yaklaşımla sesini dünyada duyurma ihtimali yoktur” eleştirisinde bulundu.

“Sayın Dışişleri Bakanı yaptıkları temaslarla ilgili hangi konuda kimi, ne kadar ikna etti?” sorusunu yönelten Şahali, Bakan’ın rutin New York ziyareti dışında bir teması olmadığını da ifade etti.

1977 Denktaş-Makarios Doruk anlaşmalarıyla iki bölgeli, iki toplumlu federasyonun parametre olarak kabul edildiğini söyleyen Şahali, “Federasyon modelinin bugün hakir bulunmasını kınıyoruz” dedi.

“Kıbrıslı Türkler elbette Türkiye ile birlikte hareket etme zorunluluğu vardır. Zira Türkiye garantör ve müttefik bir ülkedir” diyen Şahali, bununla birlikte “ayrılıkçılığın, bölünmüşlüğün ve vazgeçmenin tercih edilmesi kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu.

Kamuoyunda “bu kadar temsilciliğe ne kadar gerek var?” sorusunun sorulduğunu, bunu yanlış bulduğunu kaydeden Şahali, “Kıbrıslı Türkler dünyanın her yerinde olmalıdır. Ama sırf temsilcilik bulunmasıyla yetinilmemelidir. Bu temsilciler dünyanın anladığı bir dil kullanmalıdır. 1975 yılında ilerici bir tutumla belirlenen fikrin, federasyon modelinin sımsıkı arkasında durulmalıdır” diyerek sözlerini noktaladı.

Halkın Partisi Milletvekili Erek Çağatay da, Dışişleri Bakanlığının zaman kaybetmeden devlet politikası haline getirilecek Kıbrıs konusu ve bunun dışındaki halkın haklarını koruyacak varlığını ortaya koyacak politikaların gerekliliğine değindi.

Çağatay, Dışişleri Bakanlığının diplomasi atak yaparak, Kıbrıs Türk halkının her alanda sesini duyuracak adımlar atması gerektiğini ifade etti.

Personel ihtiyacı varken münhal açılan 3 yeni meslek memuru alımının iptal edilmesi, terfilerin yapılamaması gibi sorunları anlatan Çağatay, bakanlıkta enerji üzerine bir birim oluşturulması, Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili çalışmaların ileriye götürülmesi gerekliliğine işaret etti.

Dışişleri Bakanlığı bütçesinin yetersizliğine işaret eden ve hükümetin dış politikaya gereken önemi vermediğini ifade eden Çağatay, dış politikada daha etkin rol alınması gerektiğini söyledi.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de, dış temsilciliklere ayrılan kaynağın büyük bir kaynak olduğunu, dolayısıyla beklentinin de yüksek olduğunu ifade ederek, dış temsilciliklerde turizm, ticaret, yüksek eğitim gibi konularda daha etkili olabileceğini kaydetti.

Şahiner, bakanlığın ve Cumhurbaşkanlığının Kıbrıs politikasına katılmadıklarını ve desteklemediklerini ifade ederek, hükümet ve Cumhurbaşkanlığının Türkiye yarın ne derse onu görüşeceğini söyledi.

Şahiner, federal temelde çözüm görüşmelerinin değiştirilemeyeceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, eleştiri ve görüşleri yanıtlamak üzere Meclis kürsüsüne geldi.

Egemen eşitliğin ve devletin statüsünü savunmanın bu kadar çok eleştirilmesini anlayamadığını belirten Ertuğruloğlu, “O halde arkamızdaki duvarsa yazan ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesi de kaldırılsın” dedi.

Ertuğruloğlu, bakanlığının işlevi olmadığı yorumlarını asla kabul etmediğini ifade etti.

“Kıbrıs konusuna nasıl bakacaksanız bakın, kendi döneminizde kendi görüşlerinize sahip arkadaşların art arda Dışişleri Bakanlığı makamında oturduğunu ve görev yaptığını hatırlatırım. Sizin görüşlerinizden cumhurbaşkanlarının da geldiğini hatırlatırım. Sanki dünya Kıbrıs Türk halkının önüne kırmızı halı serdi, verici oldu, kazandık da kazandık da şimdi egemen eşitlik ve eşit siyasi statü talep ettiğimizde dünya bizi yalnızlığa itecek” diyen Ertuğruloğlu, “toplumlar arası görüşme sürecinde kesin bir eşitlik vardır” söylemini de eleştirdi.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bu nedenlerle 53 yıl sürdürülen müzakere süreçlerinin başarısız olduğunu kaydederek Kıbrıslı Rumların BM ve AB sandalyesinde oturduğu sürece Kıbrıslı Türklerle anlaşmaya yanaşmadığını söyledi.

Rumların devlet, Kıbrıslı Türkleri onların toplumu gibi muamele gördüğü sürece asla anlaşma olmayacağını belirten Tahsin Ertuğruloğlu, Rumlar BM ve AB üyesi olarak yollarına devam ederken onların altına sığınmayacaklarını kaydetti.

Ertuğruloğlu, “İşte hellim konusunu gördük. AB bizim medet umacağımız bir örgüt değildir, Kıbrıs sorununda taraftır. Rumları da üye almıştır ve AB tek bir üyenin bile onay veremeyeceği bir kararı alamaz. İşte son örneği, hellim konusu…” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bakanlığın faaliyetleriyle ilgili kitapçığa değinerek istenen birçok bilginin bulunabileceğini belirtti.

Doğu Akdeniz’le ilgili okuduğu bir kitaptan alıntılar yapan Ertuğruloğlu, bölgede alınan kararlarda söz sahibi olmaları gerektiğini ancak güçlerinin sınırlı olduğunu, ancak Türkiye ile birlikte hareket edilirse bir şey yapılabileceğinin de bilinmesi gerektiğini söyledi.

“Nasıl biz bu coğrafyada aktör değilsek, Rum da aktör değildir. Nasıl bir coğrafyada olduğumuzu, tehditleri görerek hareket edelim” diyen Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 30-40 yıl önce savunduğu egemen devlet ve egemen halk statüsünün savunulduğu bugünkü politikadan memnun olduğunu ifade etti.

Ertuğruloğlu, İngiltere’nin niye 186 numaralı BM Güvenlik Konseyi kararını kabul ettiğini sorarak, Kıbrıs’a en büyük haksızlığı BM’nin ve Güvenlik Konseyi’nin yaptığını, bugün gelinen politikanın da bu haksızlığı ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu kaydetti. Adada bir değil iki devlet ve iki halk olduğunu ortaya koyan yeni politikanın eleştirilmesini kabul etmediğini söyleyen Bakan Ertuğruloğlu, dış siyasette temel sıkıntının Rum devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dünyada kabul görmesi olduğunu belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Crans Montana’da sürecin çökmesiyle olay bitmiştir” diyerek nihayet doğru siyasete, egemen eşitliğe ve eşit egemen devlet siyasetine gelindiğini söyledi.

Yurt dışı temaslarının yetersiz olduğunu ama bunun sorumlusunun da Kıbrıs Türk halkı olmadığını kaydeden Ertuğruloğlu, basına yansımayan birçok temasları olduğunu, çünkü Rum tarafının hemen harekete geçip temas içindeki ülkeleri “işgal altındaki bölge, BM kararları” diyerek engellemeye çalıştığını anlattı. Pandemi döneminde Zoom platformu üzerinden de görüşmeler yaptıklarını belirten Ertuğruloğlu, “Bizim için temel, inancımız hareket noktamız egemen eşitliktir, eşit egemen devlettir ve anavatanla birlikteliğimizdir. Bundan geri adım atacak değiliz” dedi.

Tanınma sıkıntısı olan bir bakanlığın bütçesinin genel bütçede yüzde 1.15’lik payı olmasının üzücü olduğunu, dış temsilciliklerin daha aktif olması için daha çok eleman ve maddi kaynak gerektiğini kaydeden Ertuğruloğlu, bazı dairelerde münhal açabilmek için yetki istediklerini bildirdi.

CTP Milletvekili Erkut Şahali yeniden söz alarak bazı eleştirilerde bulununca Bakan Ertuğruloğlu da yeniden kürsüye çıktı.  Ertuğruloğlu, federasyon saplantısından çıkılmasını istedi; “Egemenliğe bu kadar sadıksanız şimdiki politikayı niye eleştiriyorsunuz?” diye sordu.

Konuşmaların tamamlanmasının ardından Dışişleri Bakanlığı bütçesi de oy çokluğuyla kabul edildi; ardından Maliye Bakanlığı ve gelirler bütçesi ele alınmaya başlandı

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Brent petrolün varili 62,57 dolardan işlem görüyor

Published

on

By

Brent petrolün varili, uluslararası piyasalarda 62,57 dolardan işlem görüyor.

Dün 64,77 dolara kadar yükselen Brent petrolün varil fiyatı, günü 63 dolar seviyesinde tamamladı. Brent petrolün varil fiyatı, bugün saat 09.28 itibarıyla kapanışa göre yaklaşık yüzde 0,68 azalarak 62,57 dolar oldu. Aynı saatte Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 59,48 dolardan alıcı buldu.

Fiyatlardaki düşüşte, dünyanın iki büyük petrol tüketicisi arasındaki ticaret savaşının yol açtığı talep endişeleri ve piyasalarda artan arz fazlası beklentileri etkili oldu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da birçok ticaret ortağından ithal edilen ürünlere ek vergi uygulayacağını açıklamasının ardından düşüşe geçen petrol fiyatları, Çin’den gelen misilleme adımının ardından 9 Nisan’da son dört yılın en düşük seviyesini test etti.

Son haftalarda müzakere sürecine dair atılan karşılıklı adımlar piyasalarda sınırlı bir iyimserlik yaratsa da sık değişen tarife söylemleri, ekonomik aktivitenin uzun vadede yavaşlama eğilimine gireceğine yönelik endişeleri ortadan kaldırmadı.

Talep görünümündeki olumsuzlukların arz fazlası endişeleriyle birleşmesi, petrol fiyatlarını Kasım 2021’den bu yana en sert aylık düşüşe yönlendirdi. Brent ve WTI ham petrolün varil fiyatlarında yüzde 16’yı aşan bir değer kaybı yaşanıyor.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu üyesi 8 ülkenin üretim artışına devam edeceği beklentisi piyasalardaki arz fazlalığı endişelerini besliyor. Suudi Arabistan, Rusya, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Kazakistan, Cezayir ve Umman’dan oluşan 8 ülkenin, üretim miktarını belirlemek üzere 5 Mayıs’ta toplanması planlanıyor.

Rusya-Ukrayna ateşkes görüşmeleri ve ABD ile İran arasında yürütülen nükleer müzakerelerin jeopolitik gerilimleri azaltması da fiyatlardaki seyirde etkili oluyor.

Öte yandan, Amerikan Petrol Enstitüsü (API), ABD’de ham petrol stoklarının geçen hafta önceki haftaya göre 3 milyon 760 bin varil arttığını bildirdi. Söz konusu artış, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde talep endişelerini besleyerek fiyatları aşağı yönlü destekledi.

ABD Enerji Enformasyon İdaresinin (EIA) gün içerisinde resmi stok verilerini açıklaması bekleniyor.

Brent petrolde teknik olarak 70,67 doların direnç, 60,11 doların ise destek olarak izlenebileceği belirtiliyor.

Devamını Oku

Dünya

Cumhurbaşkanı Tatar Azerbaycan’dan bir heyeti kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Antropoloji Enstitüsü İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gafar Cabiyev ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Azerbaycan-Kıbrıs Dostluk Cemiyeti’nin daveti üzerine ülkeye gelen heyete, Azerbaycan-Kıbrıs Dostluk Cemiyeti Başkanı Orhan Hasanoğlu eşlik etti.

-Tatar: “Hepimiz Türk soyundan geliyoruz”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kabulden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Türkiye Cumhuriyeti’nin Azerbaycan ile olan yakınlığını büyük bir memnuniyetle gördüğünü ifade ederek, “Bir millet üç devletiz. Hepimiz Türk soyundan geliyoruz” dedi. Milli birlik ve birlikte hareket etmenin önemine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Azerbaycan’ın kardeş devlet olduğunu vurguladı ve Doğu Akdeniz’de bir Türk devleti olan KKTC’ye gösterdikleri yakınlık ve desteğin yadsınamaz bir gerçek olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in KKTC’nin tanıtılması adına gösterdiği destek ve özverinin de altını çizerek, bu çabanın Kıbrıs Türk halkı için kıymetli bir adım olduğunu vurguladı. Azerbaycan ile KKTC arasındaki tarihi ve gönül bağlarının çok derin olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, aynı milletin evlatları olarak, Azerbaycan halkıyla da her türlü faaliyetlerin artmasının kendilerini memnun etmekte olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Tatar, “Aynı milletin aynı soydan gelen evlatları olarak biz aynı dili, dini, kültürü ve gönül birliğini paylaşıyoruz, biz Azerbaycan halkının gerçek gardaşlarıyız. Bu vesile ile bütün Azerbaycan halkına en içten hürmetlerimi ve selamlarımı sunuyorum.” diyerek sözlerine son verdi.

Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Antropoloji Enstitüsü İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanını Prof. Dr. Gafar Cabiyev ise, ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek, yapılan çalışmalar ve yürütülen projeler hakkında bilgi aktarımında bulundu.

Devamını Oku

Dünya

İspanya ve Portekiz elektrik kesintisinin nedenini arıyor

Published

on

By

İspanya ve Portekiz’de yaşanan elektrik kesintisi sonucu milyonlarca insanın temel ihtiyaçlara erişim sağlayamaması, durumun neden kaynaklandığı yönünde soruları gündeme taşırken, kesintinin yenilenebilir enerjinin aşırı kullanımı, ani yük artışı, siber saldırı veya sistem yönetim sıkıntısı kaynaklı olabileceği görüşleri öne çıkıyor.

İspanya ve Portekiz’de dün öğle saatlerinde başlayan ve İber Yarımadası genelinde yaşayan 60 milyon kişinin hayatını bugün sabah saatlerine kadar durma noktasına getiren büyük çaplı bir elektrik kesintisi yaşandı.

Kesintinin yayılmasın ardından İspanya ve Portekiz’de hayat akışında ciddi aksaklıklar baş gösterdi. İşletmeler faaliyetini durdururken, binalarda asansörler çalışmadı. Tren ve metro hatlarına ilave olarak trafik ışık sistemlerinin de durmasıyla ulaşımda sıkıntılar oluştu, hava limanlarında seferler iptal edildi.

İspanya ve Portekiz’i geniş ölçüde etkileyen ve Fransa’nın belirli bölgelerinde sorunlar ortaya çıkaran kesinti nedeniyle milyonlarca insan temel ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum kaldı ve büyük kentler karanlığa gömüldü.

Avrupa’da en son 2003 yılında İtalya’da 12 saat süren ve 56 milyon insanı etkileyen geniş bir kesinti yaşanmıştı. Bu kesinti İsviçre’den İtalya’ya elektrik sağlayan yüksek gerilim hattına bir ağacın düşmesinden kaynaklanmıştı.

Öte yandan, her iki ülkedeki yetkililer de elektrik sistemindeki sıkıntının sebebi konusunda bir varsayımda bulunmamayı tercih ediyor.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, ülkenin öğle saatlerinde 5 saniye içinde 15 gigavat elektrik üretiminin aniden kaybolduğunu, bunun da ulusal talebin yüzde 60’ına denk geldiğini söyledi.

Kesintinin uzun sürebileceği konusunda uyarıda bulunan Sanchez, böyle bir durumun daha önce hiç yaşanmadığına dikkati çekti.

Sanchez, uzmanların henüz kesintinin nedenini belirleyemediklerini, olası her nedenin araştırıldığını ifade etti.

– Siber saldırı belirtisi yok

Portekiz Başbakanı Luis Montenegro da elektrik kesintisinin arkasında bir siber saldırı olduğuna dair hiçbir işaret olmadığını açıkladı.

Elektrik kesintisinin nedeninin henüz bilinmediğini aktaran Montenegro, durumun Portekiz’den kaynaklanmadığına dikkati çekti. Portekiz’de kesintilerin giderilmesi dün gece saatlerini buldu.

Avrupa’da 36 ülkeden 40 elektrik iletim sistemi operatörünü temsil eden Brüksel merkezli dernek Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörleri Ağı (ENTSO-E), İspanya ve Portekiz’in güç sistemlerindeki olaya ilişkin, “En büyük öncelik güç sisteminin restorasyonudur.” ifadesini kullandı.

Şebeke entegrasyonunu ve enerji arz güvenliğini artırmak, elektrik üretim, iletim ve dağıtım verimliliğini yükseltmek amacıyla faaliyet gösteren ENTSO-E, “Olay, İspanya ve Portekiz’in elektrik sisteminde kesintiye neden oldu. Fransa’nın İspanya sınırına yakın bazı bölgeleri de durumdan çok sınırlı bir süre için etkilendi.” değerlendirmesinde bulundu.

ENTSO-E, elektrik sisteminin voltajını geri yüklemek için belirlenmiş prosedürler ve protokollerin etkinleştirildiğine dikkati çekerek, İspanya ve Portekiz iletim sistemi operatörlerinin yeniden kurma süreci hakkında sürekli bilgi sağladığını bildirdi.

– Kesinti hakkında

Dün öğle saatlerinde İspanya elektrik şebekesinde yaşanan dalgalanma sonucunda ülkenin Fransa ile olan elektrik bağlantısı tamamen koptu, İber Yarımadası ile Avrupa kıta şebekesi arasında bağlantı kesildi. Avrupa sisteminden desteği kaybeden İspanya elektrik sistemi ile Portekiz elektrik sistemi hızla çöktü.

Öte yandan, İspanya ve Portekiz’in elektriklerin kesilmesine ve milyonlarca insanın temel modern ihtiyaçlara erişimin kopmasına tam olarak neyin sebep olduğunu belirlemek için çalışmalar devam ediyor.

Şebeke operatörlerinin elektrik sistemini tekrar çalışır hale getirmek için teknik olarak çok karmaşık bir süreci takip etmeleri gerekiyor.

AB Komisyonu, enerji arz güvenliğini artırmak için uzun zamandır, İspanya ve Portekiz gibi üye ülkelerin Avrupa ile elektrik bağlantısının kuvvetlendirilmesi tavsiyesinde bulunuyor.

– Siber saldırı ihtimali

Söz konusu kesintisinin başlangıçta bir siber saldırıdan kaynaklandığı yönünde endişeler olmuştu. İspanya, özellikle Gazze’de yaşananlar konusunda Avrupa’da en duyarlı ülkeler arasında yer alıyor. İsrail’in Gazze’de devam eden saldırılarına İspanya devamlı tepki gösteriyor. İspanya, Rusya ile savaşan Ukrayna’ya da ciddi destek veriyor. Belirgin siyasi duruşun İspanya’yı siber saldırılar için önemli bir hedef haline getirdi görüşü yer alıyor.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki yüksek payının da kesintide bir etkisi olabileceği iddiaları bulunuyor.

AA muhabirinin elektrik veri platformu ElectricityMaps’dan derlediği bilgilere göre, İspanya kesintinin hemen öncesinde elektriğinin yüzde 60,2’sini güneşten, yüzde 10,6’sını rüzgardan, yüzde 10,1’ini hidroelektrik santrallerinden sağladı. Ülkede bulunan nükleer rektörler elektrik üretiminin yüzde 9,7’sini, doğal gaz santralleri de yüzde 6,8’ini gerçekleştirdi. Geriye kalan elektrik üretimi ise diğer kaynaklardan karşılandı.

Böylece, İspanya kesinti öncesinde elektriğinin yüzde 80’inden fazlasını yenilenebilir kaynaklardan üretti. Söz konusu yüksek yenilenebilir kaynak kullanımının bu dalgalanmada etkisi olduğu yönünde görüşler yer alıyor.

Uzmanlar geçmişte, rüzgar ve güneş enerjisinin hızla yaygınlaşmasının özellikle eski şebekelerde büyük baskı yaptığına işaret ediyordu.

– Atmosferik olaylar

Bazı uzmanlar kesintinin bölgede yaşanana atmosferik titreşimlerden kaynaklanmış olabileceği görüşünü taşıyor. Atmosferik titreşimlerin elektrik hatlarını olumsuz etkileyen ve sistemler arasında senkronizasyon arızalarına neden olduğu yönünde iddialar yer alıyor.

İspanya şebekesinde yaşanan sistemsel bir sorunun veya bir üretim tesisindeki aksaklığın tüm sistem üzerinde zincirleme etkiye neden olmuş olması da olasılıklar arasında sıralanıyor.

AB Komisyonu daha önce, elektrik şebekesinin tam entegre olabilmesi ve etkin faaliyet gösterebilmesi için eylem planını hazırlamıştı.

AB elektrik şebekesinin daha verimli çalışması, elektrik ağının tamamen entegre olması ve altyapı modernizasyonu için şebekeye yatırımlar gerektiğine dikkat çekilen planda, AB ülkelerindeki elektrik şebekesinin sınır ötesi iletim kapasitesinin 2030’a kadar iki kat artırılması için 584 milyar avroluk yatırım gerekeceği belirtilmişti.

Yaşanan büyük çaplı elektrik kesintisinin sebebinin belirlenmesi ile birlikte Avrupa’nın şebeke alanında atması gereken adımlar daha belirgin hale gelecek.

– “Bundan alınacak derslere bakacağız”

AB Komisyonunun Baş Sözcüsü Paula Pinho, Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında, “Yaşanan kesinti eşi benzeri görülmemiş bir büyüklükteydi. Dolayısıyla, bundan alınacak derslere bakacağız.” dedi.

Avrupa sistem operatörlerinin, İspanya ve Portekiz ulusal sistem operatörleri ile yakın çalıştıklarına işaret eden Pinho, kesintinin nedenleri ve ne kadar hazırlıklı olunduğu konusunda çok yakından gözlemlediklerini anlattı.

Pinho, olayla ilgili doğru ve uygun bir değerlendirme yaparak sonuçlar çıkarılmasının zaman alacağını ancak gerekli bütün adımları atacaklarını vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam