Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Dokunulmazlığı olmasaydı 6’ncı zanlı Sucuoğlu olurdu!

Başbakan Ersan Saner’in özel hayatını ilgilendiren video olayında beklenen oldu, tutukluluk duruşmasında Faiz Sucuoğlu’nun da adı olaya karıştı…

Published

on

ADA HABER – Şermin Sarro yazdı… ✍

Dokunulmazlığı olmasaydı 6’ncı zanlı Sucuoğlu olurdu! 

Başbakan Ersan Saner’in özel hayatını ilgilendiren video olayında beklenen oldu, tutukluluk duruşmasında Faiz Sucuoğlu’nun adı da olaya karıştı. 

Tutuklu bulunan zanlılardan Pınar Gökmen’in avukatı, UBP Milletvekili Faiz Sucuoğlu ile ilgili çok önemli iddialarda bulundu. 

Bu iddiaların basına düşmesinin ardından Sucuoğlu kendini aklamak adına, alelacele bir tv kanalına bağlanarak açıklama yapma gereği duydu. İtiraf niteliğindeki o açıklama bana göre tam manasıyla fiyaskoydu. 

Aslında konuşmasından ve ses tonundan da panik halinde olduğu gözlemlenen Sucuoğlu,  söyledikleriyle avukatın mahkemedeki iddialarını kabul etmiş oldu.
“Zanlılarla konunun ne olduğunu bilmeden görüştüm, konuyu öğrenince, beni karıştırmayın deyip hesaplarını da ödeyerek mekandan ayrıldım” dedi. 
“Bana ellerinde görüntüler olduğunu söylediler. Beni belaltı çirkin olaylara karıştırmayın deyip, tekliflerini kabul etmedim ve oradan ayrıldım…” 

Aslında bu açıklamayı milletvekili dokunulmazlığı olmayan normal bir vatandaş yapmış olsaydı, polis anında tutuklama gerçekleştirirdi ve olayda 6’ncı zanlı Sucuoğlu olurdu. Neden mi? 

Sen, bu kişiler ile (3 veya 4 kişi olduklarını belirtiyor) bir restoranda davet üzerine görüştüğünü, onların sana ellerinde özel hayata dair gizli görüntüler olduğunu söylediklerini itiraf ediyorsun. 

Peki sen bunu duyduğun an polise suç duyurusunda bulunmayarak yasalar karşısında bu suça zaten ortak olmuş olumuyor musun? 

Dokunulmazlığı olmayan sıradan bir vatandaş olsaydı, bu itirafı yaptıktan sonra, suç ortağı olarak anında tutuklanmaz mıydı? 

Dahası Temmuz ayında gerçekleştiği belirtilen bu görüşmenin üzerinden yaklaşık 4 ay geçiyor, bu sürede sen “çirkin bir tezgah” olduğunu dile getirdiğin bu konuda başbakanı uyarma gereği duymuyorsun. Görüşmeden bir ay sonra görüntülerdeki kadın, sana facebook’tan arkadaşlık daveti gönderiyor ve kabul ediyorsun, zanlılar tespit edilip bu kadın da tutuklanınca alelacele facebook arkadaşlığından kadını çıkarıyorsun (bu benim iddiam değil, Sucuoğlu’nun kendi itirafı)… 

Oysa ki mahkemede, görüntülerdeki kadının avukatı, videonun patlamasının ardından zanlının, Messenger üzerinden Faiz Sucuoğlu’na ulaşıp “nedir bu yaşananlar, polis beni çağırırsa ben her şeyi anlatırım” yazdığını, Sucuoğlu’nun da bu yazışma üzerine zanlıyı Facebook’ta arkadaş listesinden çıkardığını iddia ediyor. 

SUCUOĞLU NEDEN SUSTU? 

Ne tesadüf ki kurultaya tam iki hafta kala bu olay patlak veriyor, sen çıkıp herşeyden bihabermiş gibi açıklama yapıyorsun, görüntülerin kimlerin elinde olduğunu bildiğin halde susmaya devam ediyorsun ve üstüne bir de bakanlık döneminde Özel Kalem’in olan kişinin tutuklanmasını da “Başbakan’ın olayı senin başına yıkma girişimi” olarak nitelendiriyorsun, sanki 4 ay önce bu tezgahtan seni haberdar etmemişler gibi… Sanki hiçbirşey bilmiyormuşsun gibi… 

Doğrusu bu kadarına ancak pes diyebilirim!!! 

Şimdi aklın yolu bir; Faiz bey gerçekten de dediği gibi zanlıların 4 ay önceki tekliflerini reddettiyse, neden tutuklamalar yapıldığı gün kendisine yakınlığıyla bilinen iki kişinin tutuklanmasını, (kendisine karşı yapılmış) bir tezgah olarak nitelendirdi? 

Neden evet bende görüntülerin onlarda olduğundan haberdardım demedi? Neden polisin soruşturmasına yardımcı olmadı? Hatta ve hatta neden tutuklamalar yapılmazdan önce kendisi bilgi sahibi olarak susmayı tercih etti ve polise suç duyurusunda bulunmayı yine düşünmedi?… 

Sucuoğlu diyelim ki gerçekten de olayı tezgahlayan 4 kişinin tekliflerini reddetmiş olsun, yine de bilip susarak bu çirkin tezgaha ortak olmuş olmuyor mu? 
Faiz bey cahil bir insan değil, özel hayatın mahremiyetinin ifşa edilmesinin hapislik gerektiren ciddi bir suç olduğunu bilmeyecek bir kişi değil. 

Peki bugün koltuk uğruna yasalar karşısında çok ciddi bir suça şahit olup susan bir zat (susan diyorum, suç ortağı olabileceği ihtimalini düşünmek bile istemiyorum), Başbakan olduğunda nelere gözyumabilir diye düşünmeden edemiyorsam, bunu bana düşündürenler kendilerini sorgulamalıdırlar… 

PEKİ SEDAT PEKER OLAYI NEDEN ÜSTLENDİ? 

Aslında herkesin kaçırdığı olayın bir başka ve çok önemli yönü de Sedat Peker’in olayı neden üstlendiğidir? 

Sucuoğlu’nun açıklamasından anlaşıldığına göre, eski Özel Kalem Müdürü ve yine Sucuoğlu’na yakınlığı ile bilinen Mağusa İlçe Yönetim Kurulu Üyesi olan kişinin elindeki görüntü, Sucuoğlu’na sunuluyor, Sucuoğlu reddediyor, görüntüler yayılınca da Sedat Peker olayı üstleniyor… 

Birisi bana anlatsın bu durumda mafyayla iş tutan Saner mi oluyor yoksa …??? 

SANER DİRİ DİRİ GÖMÜLECEKTİ!

Sedat Peker’in olayı üstlenmesiyle herkes olayın mafya siyaset hesaplaşması olduğunu zannedecek, olayın kurultay tezgahı olduğu anlaşılmayacaktı. 
  
Herkes Başbakan Saner’i mafyayla iş tutmakla suçlayacaktı, özel hayatıyla suçlayacaktı, üstüne bir de Sedat Peker’in üstlendiği olayı kurultay hesabıyla Sucuoğlu’na yıkmakla suçlanacaktı… 

Veee Saner’i deyim yerindeyse diri diri toprağa gömecektik. 

Sucuoğlu da alnının akıyla kurultayı açık ara farkla alacaktı. 

Değecek miydi? 

Bir insanın hayatıyla bu derece oynamak insanlığa yakışır mı? 

Vicdana sığar mı? Etik değerlere, ahlaka sığar mı?Koltuk için kendi parti arkadaşına böyle bir ihanet edilir mi? Göz göre göre toplumda karalanmasına, aile hayatının altüst olmasına, itibarının lekelenmesine, siyasi hayatının bitmesine hangi vicdan dayanır? Hangi insanlığa sığar? 

Entrika deyip geçmeyin böylesi yüz yılda bir görülür… 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Dinçyürek:Sağlık çalışanlarımız yalnız değildir

Published

on

By

Girne Dr. Akçiçek Devlet Hastanesi’nde bugün yaşanan üzücü bir olay, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet vakalarını yeniden gündeme taşıdı. Görevleri başında fedakârca hizmet veren sağlık personeline yönelik gerçekleştirilen saldırı, kamuoyunda büyük üzüntü ve tepkiye neden oldu.

Konuyla ilişkin bir açıklama yapan Sağlık Bakanı Dr. Hakan Dinçyürek, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek saldırıya uğrayan tüm sağlık çalışanlarına geçmiş olsun dileklerini iletti. Dinçyürek açıklamasında;

“Bugün Girne Dr. Akçiçek Devlet Hastanesi’nde üzücü bir olay meydana gelmiş, sağlık çalışanlarımıza yönelik bir şiddet ve saldırı vakası yaşanmıştır. Görevleri başında fedakârca hizmet veren meslektaşlarımıza ve tüm sağlık emekçilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Sağlık personelimizin güvenliği bizim için en öncelikli konuların başında gelmektedir. Bu olay, sağlık çalışanlarımızın her gün karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikeleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Görevli ekiplerin zamanında müdahalesi sayesinde olayın daha ciddi boyutlara ulaşması engellenmiştir.

Sağlık hizmeti sunan tüm çalışanlarımızın can güvenliğinin sağlanması, çalışma koşullarının güvence altına alınması hayati öneme sahiptir. Yaşanan olayın yakından takipçisi olacağımızı ve şiddetin her türlüsünü kınadığımızı kamuoyunun bilgisine sunmak isterim.” dedi

Devamını Oku

Kıbrıs

Pınarbaşı’nda feci kaza: 1 kiṣi hayatını kaybetti

Published

on

By

Polis Basın Subaylığı’ndan verilen bilgiye göre bugün saat 18.00 sıralarında, Pınarbaşı’nda

15 Kasım Caddesi üzerinde, İbrahim TIMBIL (E-63), yönetimindeki RA 928 plakalı salon araç ile doğu istikametine doğru seyrettiği sırada yolun güney kısmında bulunan ikametgahına dikkatsizse dönüşe geçmesi sonucu o esnada karşı istikametten süratli bir şekilde gelmekte olan Rifat GEZİCİ (E-25) yönetimindeki ZJ 128 plakalı motosikletin önünü tıkaması sonucu çarpışmışlardır. Kaza sonucu ağır şekilde yaralanan ZJ 128 plakalı motosiklet sürücüsü Rifat GEZİCİ kaldırılmış olduğu Lefkoşa Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirmiştir. Kazada yaralanan RA 928 plakalı araç sürücüsü İbrahim TIMBIL’ın ise tedavisine kaldırıldığı Lefkoşa Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde devam ediliyor. Soruşturma devam etmektedir.

Devamını Oku

Kıbrıs

DAÜ Uluslararası Türk Dünyası Turizm Kongresi’ne ev sahipliği yapacak

Published

on

By

 7’nci Uluslararası Türk Dünyası Turizm Kongresi, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) ev sahipliğinde 21-25 Mayıs’ta düzenlenecek.

 Kongre, DAÜ Turizm Fakültesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı’nın katkılarıyla 21-25 Mayıs’ta yer alacak.

DAÜ’den yapılan açıklamaya göre, kongrenin başkanlığını, DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muharrem Tuna üstlenecek. Kongre açılışı 22 Mayıs  Perşembe 10.00’da Mustafa Afşin Ersoy Salonu’nda yapılacak.

 Kongrenin amacının, Türk Dünyası’nda turizm alanındaki akademik işbirliğini daha da pekişmek,  bilimsel araştırmaların paylaşımı için imkan yaratmak olduğu kaydedildi.

 -DAÜ Turizm Fakültesi Binasına Prof. Dr. Mehmet Altınay’ın ismi veriliyor

 Kongre açılış töreninin ardından DAÜ Turizm Fakültesi’ne, fakültede uzun yıllar boyunca üniversiteye ve turizm eğitimine katkı sağlayan Eski Eğitim Bakanlarından ve Milletvekillerinden, DAÜ’de Rektör Yardımcılığı, yüksek okul müdürlüğü ve DAÜ Turizm Fakültesi Dekanı olmak üzere pek çok görev icra eden merhum Prof. Dr. Mehmet Altınay’ın isminin verilmesi vesilesiyle de bir tören yapılacak.

 Açılışın ardından güncel çalışmaların da sunulacağı bilimsel oturumlar başlayacak. Kongreye Türkiye, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Macaristan ve KKTC’den akademisyenler ve araştırmacıların katılacağı belirtildi.

 Katılım sertifikaları, 23 Mayıs Cuma akşamı, Arkın Palm Beach Hotel’de düzenlenecek gala gecesinde verilecek. Kongreyle ilgili 20 Mayıs Salı, 12.00’da DAÜ L’Apprenti Restoran’da basın toplantısı düzenlenecek.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam