Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dr. Nesil Bayraktar:Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az bir kez Koronavirüs olacağız

Published

on

 

 

Omicron, Dünya Sağlık Örgütü’nün listesine giren son Covid-19 varyantı oldu ve neredeyse tüm ülkeleri hızlıca etkisi altına aldı.  Hem aşılı kişileri hem de daha önce Covid-19 geçirenleri hasta edebilen varyant diğerlerine göre daha bulaşıcı.

Omicron’un akciğere etkisi daha az olduğundan öldürücülüğünün de daha düşük olduğu yönünde bilimsel yayınlar var ancak risk grupları hala tehdit altında.

Bu varyantta öksürük geri planda kalırken, boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtileri öne çıkıyor. Aşı hala Covid-19’ndan korunmanın, hastalığın öldürücü etkisini azaltmanın en önemli yolu.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Covid-19 Bilim Kurulu üyesi, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Nesil Bayraktar Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K) Omicron’un belirtilerini, ülkedeki seyrini anlattı, aşılarla, salgınla ilgili soruları yanıtladı.

Bayraktar, “Omicron’un Covid-19’un son varyantı olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Önümüzdeki 1 yıl içinde hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız…”dedi.

Omicron’un diğer varyantlardan genetik analiz olmaksızın ayrılamayacağını ifade eden Nesil Bayraktar, “Ülkede çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılıyor. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı” şeklinde konuştu.

“Sizce daha ne kadar zamanı bu salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine Dr. Bayraktar, “Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil. Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz” dedi.

Aşı konusunda da açıklamalarda bulunan Bayraktar, “Yeni varyantlar düzeyinde bulaşmayı engelleyemeyebiliriz ama bu yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebiliriz. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde korunuyor” şeklinde konuştu.

Salgınla mücadelede tedbirlerin uygulanmasına ve denetimlerin önemine dikkat çeken Bayraktar, “Karar alma, Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak denetim ve uygulanmada sınıfta kaldık. Ocak ayının 2’nci haftası itibarıyla bunun etkilerinin her alanda üzülerek göreceğiz” dedi.

“DİĞER VARYANTLARA GÖRE SEMPTOMLARIN ŞİDDETİ DAHA HAFİF”

Covid-19’un görüldüğü ilk günden bugüne yüzlerce varyantının ortaya çıktığını belirten, “Varyantların tamamının halk sağlığını tehdit etmediğini biliyoruz” şeklinde konuşan Dr. Nesil Bayraktar şöyle devam etti:

“Alfa ve delta varyantları önemli ölçüde hem dünyayı hem de ülkemizi etkisi altına almıştı. Her iki varyantın da başlangıca göre daha fazla bulaştırıcı olduğu ama daha az öldürücü etkiye sahip olduğu istatistiklerle doğrulanmıştır.

Omicron için de durum çok farklı değil. Diğer tüm varyantlara göre daha bulaştırıcı fakat akciğere etkisi daha az olduğu için öldürücülüğünün de daha düşük düzeyde olduğu yönünde yayınlar var.

Boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtisi ön planda, öksürük daha geri planda. Diğer varyantlara göre semptomların şiddeti çok daha hafif ancak semptomlarla varyant ayırımı yapmak ne yazık ki mümkün değil. Genetik analiz dışında ayırım yapma olanağı yok. Ülkemizde çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılmaktadır. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı.”

“DELTA VE OMİCRON TOPLUMDA ÖNEMLİ BULAŞ KAYNAĞI”

Ülkede ve dünyada görülen varyantlarla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar şunları söyledi:

“Belirli coğrafyalarda kendi yerel salgınına yol açan varyantlar bildirilmiştir. Mu varyantı, öldürücülüğü yüksek olarak bildirildi ama kıtalararası yayılma söz konusu olmadı. Su an Delmicron varyantı da konuşuluyor. Delmicronun seyri konusunda uluslararası veri tabanlarını izleyerek öngörüde bulunmaya çalışıyoruz. Alfa varyantı baskın özelliğini Deltanın gelişiyle kaybetti. Şu an Delta ve Omicron toplumda önemli bir bulaş kaynağı olarak ön planda.”

“OMİCRON HEM AŞILI KİŞİLERİ HEM DE DAHA ÖNCE COVİD-19 GEÇİREN KİŞİLERİ HASTA EDEBİLİYOR”

“Omicron’un hem aşılı kişileri hem de daha Önce Covid-19 geçiren kişileri hasta edebildiğini görüyoruz” diyen Dr. Nesil Bayraktar, “Aşı bağışıklığı veya doğal bağışıklık bulaşı engellemede yetersiz mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Her yeni varyant biyolojik sürecin bir parçasıdır. Tüm canlılar gibi virüsler de soyunun devamı için evrimleşir. Aşıların veya doğal bağışıklığın etkisiyle gelişen savunma hücrelerimiz virüsün çoğalmasını ve bulaşmasını engelleyici özelliktedir.

Biyolojik sürecin gereği olarak da virüs savunma hücrelerinden kaçabilecek, çoğalabilecek evrim sürecini başlatmaktadır. Bu evrimin yöntemi de mutasyonlar olup kalıcı mutasyonlar sonucu oluşan varyantlardır. Buradaki temel yanılgı Covid-19’un aşı bağışıklığından kaçabilen tek virüsmüş gibi algılanmasıdır. Tüm virüsler özellikle solunum yolu virüsleri düzenli mutasyonlar geçirerek aşılardan ve bağışıklık sisteminden kaçma yeteneğine sahiptir. Bu nedenle yıllık yapılan grip aşılarının içeriği bu mutasyonlara uygun şekilde düzenlenmektedir.”

“AŞILI KİŞİLER VİRÜSÜN TÜM VARYANTLARINA KARŞI BELLİ DÜZEYDE KORUYUCU ETKİYE SAHİP”

Aşıların hâlihazırda dolaşımda olan virüslere göre içerik oluşturularak üretildiğini belirten Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“Aşılanma süreci içerisinde virüs pandemik düzeyde yayılım gösterirken mutasyonlarla bağışıklık sisteminden kaçma eğiliminde olan evrim sürecini yaşar. Ancak bu şu demek değildir: Aşı hiçbir şekilde korumaz. Aslında tam tersinin olduğu rakamlarla açıktır. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde koruyucu etkiye sahiptir. Bulaşmayı yeni varyantlar düzeyinde engelleyemeyebiliriz fakat yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebilir, hastaneden yatacak ciddiyette hastalık geçirilmesinin önüne geçebilecek bir savunma oluşturabiliriz.”

“DÜZENLİ AŞILANARAK COVİD 19’UN SEBEP OLABİLECEĞİ ÖLÜMLERİ VE KALICI HASARA NEDEN OLABİLECEK CİDDİ HASTALIK GELİŞİMİNİN ÖNÜNE GEÇMEK ZORUNDAYIZ”

“Düzenli aşılanarak Covid -19’un sebep olabileceği ölümleri ve kalıcı hasara neden olabilecek ciddi hastalık gelişiminin önüne geçmek zorundayız” diyen Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“En önemli veri kaynağı yoğun bakımda yatan hastalarımızdır. Burada yatan hastaların neredeyse yüzde 80-90’ı ya aşısız ya da aşı takvimini tamamlamamış kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla aşı karşıtları 2 yılda 150 kişiye ulaşan ölümleri aşı ile ilişkilendirmeye çalışırken rakamlar ortaya koydu ki aşısız olanlarda ölüm oranı başı çekmektedir.”

“PANDEMİ KONTROL ALTINA ALINANA KADAR DA AŞI TEKRARLARININ YAPILMASINA İHTİYAÇ DUYULACAĞI AŞİKAR…”

4’üncü doz aşılardan sonra 5’inci dozların da gündeme geldiğinin hatırlatılması, kaç doza daha aşı yapılacağının sorulması üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Gelişmiş ülkelerin Erişkin Aşı takvimleri yaklaşık 20 yıldır aktif şekilde uygulanmaktadır. Hepatit B aşısı ardışık 3 dozdan sonra 5-10 yılda bir ömür boyu yapılmaktadır. Kızamık aşıları benzer şekilde. Grip aşısı her yıl tekrarlanır… Zatürre ve menenjit aşıları benzer şekilde tekrarı olan aşılardır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Pandemi kontrol altına alınana kadar da aşı tekrarlarının yapılmasına ihtiyaç duyulacağı aşikardır. Burada yaşanılan sıkıntı aşı içeriklerinin çok yeni olması yönünde yapılan yorumlardır. Oysa mRNA aşıları yıllardır çalışılmakta olan ve Zika virüsünde kullanılmış aşılardır. Aşı karşıtlarının oluşturduğu lobiler bazı ülkelerde bilimden uzak komplo teorileriyle beslenmiş söylemlerle ne yazık ki toplum sağlığını olduğundan çok daha zor bir duruma sokmaktadır.”

“KARARLARIN DENETİMİ VE UYGULANMASI KONUSUNDA TOPLUM VE DEVLET OLARAK SINIFTA KALDIK…”

Yüze yüze eğitimin ve yaklaşan erken genel seçimin bulaşın artmasında rolünün olup olmayacağıyla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Her şeyden önce yüz yüze eğitimin devam etmesi yönünde ısrarcı olmak zorundayız. Eğitimdeki açık bu şartlarda bile kapanması son derece zor bir hal almış durumda. Pandemi ile birlikte eğitimde fırsat eşitliğinin tamamen ortadan kalktığı günlerden geçiyoruz. Tüm tedbirler tam anlamıyla alınmadan öncelikli olarak eğitimin durdurulmasını dile getirmek bu uçurumu daha da derinleştirmekten ileriye götürmeyecek.

Seçim gezileri maskesiz yapılırken, mesafe kurallarının hiçe sayıldığı fotoğraflar çekilip yayınlanırken, yılbaşı kutlamalarının denetimden yoksun ortamlarda kural tanımaz şekilde gerçekleştiği belgelenmişken eğitimin durdurulmasını öncelemek kolaycılıktan başka bir şey değildir. Ocak ayının 2’nci haftası itibari ile tüm bu saydıklarımızın sonuçlarını ne yazık eğitim dahil her alanda üzülerek yaşayacağız. Karar alma ve Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak bu kararların denetimi ve uygulanmasının takibi konusunda toplum ve devlet olarak sınıfta kaldık.”

“ÖNÜMÜZDEKİ 1 YIL İÇERİNDE TOPLUM OLARAK HEPİMİZ EN AZ 1 KEZ COVİD -19 OLACAĞIZ”

“Herkes Covid-19 geçirecek” yönünde söylemler olduğunun belirtilmesi üzerine Bayraktar, “Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız, buna katılıyorum” dedi.

Salgının Omicron ile tamamlanacağı, sürü bağışıklığı sağlanacağı yönünde de görüşler belirtildiğinin ifade edilmesi üzerine Dr. Nesil Bayraktar, “Bunun son varyant olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Pandeminin sonunu aşı veya doğal bağışıklığın yaygınlığı belirleyecek” şeklinde konuştu.

“RİSK GRUPLARI HALA DİKKATLİ OLMALI”

Omicronun diğer varyantlara göre öldürücü seyretmediğini, ciddi hastalık geliştirme potansiyelinin düşük olduğunu ancak risk gruplarının hala dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, aşı olmanın, hatırlatma dozlarının zamanında yapılmasının öneminin altını bir kez daha çizdi.

Bayraktar, “Covid-19 geçirdim, Omicron’a yakalanmam” yaklaşımının sorulması üzerine, “Covid-19 geçirdikten 1 ay sonra Omicron geçirmek mümkün…” dedi.

“NE KADAR DAHA ZAMANI SALGININ GÖLGESİNDE GEÇİRECEĞİZ…”

“Sizce daha ne kadar zamanı salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine ise Dr. Bayraktar şunları söyledi:

“Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz.”

“TEDBİRLERİN ARTIRILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM… UMARIM DENETİMLERİ DE YAPABİLİRİZ”

Kıbrıs’ın Güneyinde önlemlerin artırılacağı yönünde açıklamalar olduğunun hatırlatılması üzerine Bayraktar, konunun KKTC Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin de gündeminde olduğunu, tedbirlerin artırılacağını düşündüğünü belirterek, “Umarım denetimleri de yapabiliriz” dedi.

“BÖYLE BİR ORTAMDA SALGINDAN KORUNMA MOTİVASYONU ELBETTE AZALACAK”

İnsanların salgının ciddiyetini farkında olduğunu ancak ekonomik sıkıntıların derinleştiği bir dönemden de geçildiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“İnsanların seçim yapmak zorunda kalıyor. Sağlık-açlık ikilemiyle baş başa bırakılmış durumdalar. Böyle bir ortamda salgından korunma motivasyonu elbette ki giderek azalacaktır. Temaslıların çalışmadan evde kalmasının maddi açığını kapatamazken, hasta bireyin temaslılarını dürüstçe söylemesini beklemek bu dönem için mümkün değildir.  Diğer taraftan bulaşın yaygın olduğu eğlence ortamlarının toplum sağlığını pervasızca riske atmasının bir yaptırımı yokken pandemi ciddiyetinden söz etmek anlamsız.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI YORGUN…”

Yaklaşık iki yıldır devam eden salgın nedeniyle sağlık çalışanlarının yorgun olduğunu da belirten Dr. Bayraktar, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Sağlık çalışanları temaslı olsa da çalıştırılacak, nöbetlerini az personelle tamamlayacak, düzenli ödenek almayacak, bulaşırsa neredeyse suçlanacak ve dahası her gün aynı motivasyon ve performansla hizmet vermeyi sürdürecek… Üstelik bunu 2 yıldır devam ettirecek. Evet, sağlık çalışanları yorgundur…”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Vatikan’da papalık seçimi: İkinci günde oylama başladı

Published

on

By

Katolik Kilisesi’nin yeni papasını belirlemek üzere dün ilk turu yapılan ve bir sonuç çıkmayan seçimin ikinci günündeki oylamalar bu sabah başladı.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da hayatını kaybetmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nin 267’nci Papası’nı belirleyecek seçim sürecinde ikinci güne girildi.

Katolik Kilisesi’nin yaşı 80’in altındaki 133 kardinali, yerel saatle 09.15’te (TSİ 10.15) Sistine Şapeli’ne girerek, seçim için dış dünyayla bağlarını kesti.

Kardinaller, Papa seçilene dek sabah 2, öğleden sonra da 2 olmak üzere bugün toplam 4 oylama yapacak.

Oylama turlarından birinde, yeni papanın seçilmesi halinde Sistine Şapeli’nin bacasından beyaz duman yükselecek ve bunu takip eden 1 saat içinde yeni papa, Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasından dünyaya takdim edilecek.

Papa seçilemediği durumda ise şapelin bacasından dün olduğu gibi siyah duman yükselecek. Papa’nın seçilememesi halinde bugün için 2 kez duman işareti verilmesi öngörülüyor.

Devamını Oku

Dünya

Vatikan’da papalık seçimi: İkinci ve üçüncü tur oylamada papa seçilemedi

Published

on

By

Katolik Kilisesi’nin yeni papasını seçmek için dün akşam başlayan ve bu sabah devam eden Konklav’da yapılan ikinci ve üçüncü tur oylamalarda da papa seçilemedi ve Sistine Şapeli’nin bacasından bir kez daha siyah duman yükseldi.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da vefat etmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nin 267’nci Papasını belirlemek için bu sabah 2. ve 3. tur oylama yapıldı.

Hristiyan ruhban sınıfında Papa’dan sonra gelen en üst düzey din adamı olan kardinaller, sabah saatlerinde bir kez daha Sistine Şapeli’ne girdi ve iki oylama birden yaptı.

Her iki oylamadan da 3’te 2 çoğunluğu yani en az 89 oy alan bir kardinal çıkmayınca, papa seçilemedi ve Sistine Şapeli’nin bacasından dün olduğu gibi yine siyah duman yükseldi.

Katolik Kilisesi’nin yaşı 80’in altında olan 133 kardinali, bugün öğleden sonra 2 oturum daha yapacak. Bu oylamaların sonuçları da bu akşam saatlerinde yine Sistine Şapeli’nin bacasından çıkacak dumanla duyurulacak.

Siyah duman çıkarsa, oylamalarda papa seçilemediği, beyaz duman çıkarsa papa seçildiği anlamına gelecek.

Bu arada, yaşı 80’in üzerinde olduğu için Sistine Şapeli’ndeki Konklav’a katılamayan Kardinaller Meclisi Dekanı Kardinal Giovanni Battista Re, Pompei kentinde yaptığı açıklamada, devam eden Konklav’da kısa sürede papa seçilebileceğine işaret ederek, “Bu akşam Roma’ya döndüğümde beyaz dumanı çoktan bulmuş olmayı umuyorum.” dedi.

Devamını Oku

Dünya

Türkiye, NATO Uluslararası Askeri Karargahı’nda direktör seviyesinde temsil ediliyor

Published

on

By

Türkiye MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, “NATO’nun kritik öneme sahip ‘İş Birliği ile Güvenlik Direktörü’ görevine, bir Türk generali seçilmiştir. Böylece, NATO tarihinde ilk defa ülkemiz, Brüksel’deki NATO Uluslararası Askeri Karargahı’nda direktör seviyesinde temsil edilecektir” dedi.

Türkiye MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İnsani Yardım Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuştu.

Aktürk, Bakanlığın tüm birlik ve kurumlarının milli güvenliği ve çıkarları güçlü şekilde muhafaza etmeye, bölgesel ve küresel güvenlik ile istikrara yönelik önemli ve belirleyici katkılar sunmaya devam ettiğini söyledi.

TSK’nın terör örgütünü bitirme noktasına getirdiğini, bekaya yönelen tüm tehdit ve tehlikelere karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulayan Aktürk, şunları kaydetti:

“Devam eden operasyon, arama tarama faaliyetleri ve sınır güvenliği kapsamında son bir haftada, Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 3 PKK’lı terörist teslim olmuş, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde tespit edilen teröristlere ait mağaralarda çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirilerek kullanılamaz hale getirilmiştir. Bu vesileyle, 3 Mayıs’ta Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan kahraman silah arkadaşımız İstihkam Uzman Çavuş Önder Özen’e bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır diliyoruz. Aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizin kıymetli anneleri başta olmak üzere sevgi ve fedakarlık timsali tüm annelerimizin Anneler Günü’nü şimdiden kutluyoruz.”

Tuğamiral Aktürk, hudutlarda ise 4’ü terör örgütü mensubu olmak üzere 175 şahsın yakalandığını, 1893 şahsın engellendiğini belirterek, “Böylelikle 1 Ocak itibarıyla sınırlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 1841, engellenen kişi sayısı da 29 bin 657 olmuştur. Diğer yandan Suriye harekat alanlarında 8 Ocak’tan bu yana sürdürülen tünel imha faaliyetleri kapsamında bugüne kadar Tel Rıfat bölgesinde yaklaşık 96, Menbiç bölgesinde ise 104 kilometre uzunluğundaki tüneller imha edilmiştir.” diye konuştu.

– Eğitim ve tatbikat faaliyetleri

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, halihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve görevlerinin yanı sıra personelinin niteliklerini çağın şartlarına ve harbin değişen doğasına en uygun şekilde geliştirmek için eğitim faaliyetlerine aralıksız devam ettiğini vurgulayan Aktürk, bu kapsamda gerçekleştirilen tatbikatlara ilişkin bilgi verdi.

Tuğamiral Aktürk, şu bilgileri paylaştı:

“Çok tehditli ortamda karar verme yeteneklerinin geliştirilmesi, müşterek çalışabilirlik usullerinin denenmesi amacıyla Karadeniz, Marmara, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de 6-17 Mayıs tarihleri arasında icra edilen DENİZKURDU-II tatbikatında, Deniz Kuvvetlerimizin yanı sıra Kara ve Hava Kuvvetlerimiz ile Sahil Güvenlik Komutanlığından müteşekkil toplam 120 gemi, 7 insansız deniz aracı (İDA) ve 85 hava aracı yer almaktadır. Tatbikata ayrıca İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Türk Kızılayı da iştirak etmektedir. Fiili silah eğitimleri ve ATMACA ve SM-1 güdümlü mermi atışlarının 10 Mayıs’ta icra edileceği DENİZKURDU-II tatbikatının Seçkin Gözlemci Günü faaliyetleri 15 Mayıs’ta Antalya’da gerçekleştirilecektir.”

İzmir’de 5-16 Mayıs tarihleri arasında, EFES-2025 Bilgisayar Destekli Komuta Yeri, Ankara’da Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Doğal Afetler Arama Kurtarma, Edirne’de Trakya-2025, İstanbul’da Avrasya Barışı tatbikatlarının düzenlendiğini belirten Aktürk, şöyle devam etti:

“21 Nisan-31 Mayıs dönem aralığında ise Birleşik Arap Emirlikleri’nde Desert Flag, yerinden katılım ile Steadfast Cobalt, Gürcistan’da NATO-Gürcistan Krize Müdahale Harekatı, Almanya ve Birleşik Krallık’ta Formidable Shield, İtalya’da Mediterranean Strike, yerinden katılım ile Locked Shields, İspanya’da Spanish Minex tatbikatlarına katılım sağlanmaktadır. Ayrıca, Katar’da 9-16 Mayıs tarihleri arasında Katar Özel Kuvvet NATO Sertifikasyon, Konya’da 12-23 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası Anadolu Ankası, Kayseri’de 12-30 Mayıs tarihleri arasında Erciyes Hava İndirme tatbikatlarının icra edilmesi planlanmaktadır.”

Aktürk, ayrıca NATO Müttefik Hava Komutanlığınca Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında, 14 Mayıs’ta Romanya hava sahasında düzenlenecek eğitimlere 2 adet F-16 ve tanker uçak ile katılım sağlanmasının planlandığını söyledi.

NATO Uzay Mükemmeliyet Merkezi tarafından Fransa’da düzenlenen “1’inci Uzay Konferansı”na Hava Kuvvetleri Uzay Komutanlığınca katılım sağlandığını belirten Aktürk, “Diğer yandan Mehteran Birlik Komutanlığımızca 15-19 Mayıs tarihleri arasında 42’nci Geleneksel New York Türk Günü Yürüyüşü ve Festivali kapsamında konser ve tören faaliyetleri icra edilecektir.” dedi.

– İkili ilişkiler ve bölgesel barışa katkılar

Tuğamiral Aktürk, TSK’nın, milli ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini başarıyla sürdürdüğünü, uluslararası misyonlar ve ikili ilişkiler kapsamında da çalışmalarına devam ettiğini söyledi.

Kosova Barış Gücü (KFOR) Komutanlığı görevini Ekim 2023-2024 döneminde başarıyla yerine getiren Türkiye’nin, Ekim 2025’ten itibaren yine 1 yıl süreyle söz konusu görevi ikinci kez üstleneceğini belirten Aktürk, şunları anlattı:

“NATO ve Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliği için, geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de önemli ve belirleyici katkılarda bulunan ülkemiz, komutasını devralacağı görevi daha önce olduğu gibi NATO ve Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak, uluslararası sorumluluğun gerektirdiği tam bir tarafsızlık ve şeffaflık ile yerine getirecektir. Öte yandan, NATO’nun kritik öneme sahip ‘İş Birliği ile Güvenlik Direktörü’ görevine, bir Türk generali seçilmiştir. Böylece, NATO tarihinde ilk defa ülkemiz, Brüksel’deki NATO Uluslararası Askeri Karargahı’nda direktör seviyesinde temsil edilecektir. Personelimizin bu kritik role seçilmesi, Türkiye’nin NATO’daki etkin rolünün ve İttifakın güvenlik ve istikrarına olan katkısının önemli bir göstergesidir. Ülkemiz, NATO’nun güçlü ve güvenilir bir müttefiki olarak, İttifakın barış ve güvenliğe olan katkılarını sürdürmeye devam edecektir.”

Devamını Oku

Trending

Reklam