Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dr. Nesil Bayraktar:Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az bir kez Koronavirüs olacağız

Published

on

 

 

Omicron, Dünya Sağlık Örgütü’nün listesine giren son Covid-19 varyantı oldu ve neredeyse tüm ülkeleri hızlıca etkisi altına aldı.  Hem aşılı kişileri hem de daha önce Covid-19 geçirenleri hasta edebilen varyant diğerlerine göre daha bulaşıcı.

Omicron’un akciğere etkisi daha az olduğundan öldürücülüğünün de daha düşük olduğu yönünde bilimsel yayınlar var ancak risk grupları hala tehdit altında.

Bu varyantta öksürük geri planda kalırken, boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtileri öne çıkıyor. Aşı hala Covid-19’ndan korunmanın, hastalığın öldürücü etkisini azaltmanın en önemli yolu.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Covid-19 Bilim Kurulu üyesi, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Nesil Bayraktar Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K) Omicron’un belirtilerini, ülkedeki seyrini anlattı, aşılarla, salgınla ilgili soruları yanıtladı.

Bayraktar, “Omicron’un Covid-19’un son varyantı olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Önümüzdeki 1 yıl içinde hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız…”dedi.

Omicron’un diğer varyantlardan genetik analiz olmaksızın ayrılamayacağını ifade eden Nesil Bayraktar, “Ülkede çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılıyor. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı” şeklinde konuştu.

“Sizce daha ne kadar zamanı bu salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine Dr. Bayraktar, “Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil. Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz” dedi.

Aşı konusunda da açıklamalarda bulunan Bayraktar, “Yeni varyantlar düzeyinde bulaşmayı engelleyemeyebiliriz ama bu yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebiliriz. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde korunuyor” şeklinde konuştu.

Salgınla mücadelede tedbirlerin uygulanmasına ve denetimlerin önemine dikkat çeken Bayraktar, “Karar alma, Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak denetim ve uygulanmada sınıfta kaldık. Ocak ayının 2’nci haftası itibarıyla bunun etkilerinin her alanda üzülerek göreceğiz” dedi.

“DİĞER VARYANTLARA GÖRE SEMPTOMLARIN ŞİDDETİ DAHA HAFİF”

Covid-19’un görüldüğü ilk günden bugüne yüzlerce varyantının ortaya çıktığını belirten, “Varyantların tamamının halk sağlığını tehdit etmediğini biliyoruz” şeklinde konuşan Dr. Nesil Bayraktar şöyle devam etti:

“Alfa ve delta varyantları önemli ölçüde hem dünyayı hem de ülkemizi etkisi altına almıştı. Her iki varyantın da başlangıca göre daha fazla bulaştırıcı olduğu ama daha az öldürücü etkiye sahip olduğu istatistiklerle doğrulanmıştır.

Omicron için de durum çok farklı değil. Diğer tüm varyantlara göre daha bulaştırıcı fakat akciğere etkisi daha az olduğu için öldürücülüğünün de daha düşük düzeyde olduğu yönünde yayınlar var.

Boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtisi ön planda, öksürük daha geri planda. Diğer varyantlara göre semptomların şiddeti çok daha hafif ancak semptomlarla varyant ayırımı yapmak ne yazık ki mümkün değil. Genetik analiz dışında ayırım yapma olanağı yok. Ülkemizde çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılmaktadır. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı.”

“DELTA VE OMİCRON TOPLUMDA ÖNEMLİ BULAŞ KAYNAĞI”

Ülkede ve dünyada görülen varyantlarla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar şunları söyledi:

“Belirli coğrafyalarda kendi yerel salgınına yol açan varyantlar bildirilmiştir. Mu varyantı, öldürücülüğü yüksek olarak bildirildi ama kıtalararası yayılma söz konusu olmadı. Su an Delmicron varyantı da konuşuluyor. Delmicronun seyri konusunda uluslararası veri tabanlarını izleyerek öngörüde bulunmaya çalışıyoruz. Alfa varyantı baskın özelliğini Deltanın gelişiyle kaybetti. Şu an Delta ve Omicron toplumda önemli bir bulaş kaynağı olarak ön planda.”

“OMİCRON HEM AŞILI KİŞİLERİ HEM DE DAHA ÖNCE COVİD-19 GEÇİREN KİŞİLERİ HASTA EDEBİLİYOR”

“Omicron’un hem aşılı kişileri hem de daha Önce Covid-19 geçiren kişileri hasta edebildiğini görüyoruz” diyen Dr. Nesil Bayraktar, “Aşı bağışıklığı veya doğal bağışıklık bulaşı engellemede yetersiz mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Her yeni varyant biyolojik sürecin bir parçasıdır. Tüm canlılar gibi virüsler de soyunun devamı için evrimleşir. Aşıların veya doğal bağışıklığın etkisiyle gelişen savunma hücrelerimiz virüsün çoğalmasını ve bulaşmasını engelleyici özelliktedir.

Biyolojik sürecin gereği olarak da virüs savunma hücrelerinden kaçabilecek, çoğalabilecek evrim sürecini başlatmaktadır. Bu evrimin yöntemi de mutasyonlar olup kalıcı mutasyonlar sonucu oluşan varyantlardır. Buradaki temel yanılgı Covid-19’un aşı bağışıklığından kaçabilen tek virüsmüş gibi algılanmasıdır. Tüm virüsler özellikle solunum yolu virüsleri düzenli mutasyonlar geçirerek aşılardan ve bağışıklık sisteminden kaçma yeteneğine sahiptir. Bu nedenle yıllık yapılan grip aşılarının içeriği bu mutasyonlara uygun şekilde düzenlenmektedir.”

“AŞILI KİŞİLER VİRÜSÜN TÜM VARYANTLARINA KARŞI BELLİ DÜZEYDE KORUYUCU ETKİYE SAHİP”

Aşıların hâlihazırda dolaşımda olan virüslere göre içerik oluşturularak üretildiğini belirten Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“Aşılanma süreci içerisinde virüs pandemik düzeyde yayılım gösterirken mutasyonlarla bağışıklık sisteminden kaçma eğiliminde olan evrim sürecini yaşar. Ancak bu şu demek değildir: Aşı hiçbir şekilde korumaz. Aslında tam tersinin olduğu rakamlarla açıktır. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde koruyucu etkiye sahiptir. Bulaşmayı yeni varyantlar düzeyinde engelleyemeyebiliriz fakat yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebilir, hastaneden yatacak ciddiyette hastalık geçirilmesinin önüne geçebilecek bir savunma oluşturabiliriz.”

“DÜZENLİ AŞILANARAK COVİD 19’UN SEBEP OLABİLECEĞİ ÖLÜMLERİ VE KALICI HASARA NEDEN OLABİLECEK CİDDİ HASTALIK GELİŞİMİNİN ÖNÜNE GEÇMEK ZORUNDAYIZ”

“Düzenli aşılanarak Covid -19’un sebep olabileceği ölümleri ve kalıcı hasara neden olabilecek ciddi hastalık gelişiminin önüne geçmek zorundayız” diyen Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“En önemli veri kaynağı yoğun bakımda yatan hastalarımızdır. Burada yatan hastaların neredeyse yüzde 80-90’ı ya aşısız ya da aşı takvimini tamamlamamış kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla aşı karşıtları 2 yılda 150 kişiye ulaşan ölümleri aşı ile ilişkilendirmeye çalışırken rakamlar ortaya koydu ki aşısız olanlarda ölüm oranı başı çekmektedir.”

“PANDEMİ KONTROL ALTINA ALINANA KADAR DA AŞI TEKRARLARININ YAPILMASINA İHTİYAÇ DUYULACAĞI AŞİKAR…”

4’üncü doz aşılardan sonra 5’inci dozların da gündeme geldiğinin hatırlatılması, kaç doza daha aşı yapılacağının sorulması üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Gelişmiş ülkelerin Erişkin Aşı takvimleri yaklaşık 20 yıldır aktif şekilde uygulanmaktadır. Hepatit B aşısı ardışık 3 dozdan sonra 5-10 yılda bir ömür boyu yapılmaktadır. Kızamık aşıları benzer şekilde. Grip aşısı her yıl tekrarlanır… Zatürre ve menenjit aşıları benzer şekilde tekrarı olan aşılardır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Pandemi kontrol altına alınana kadar da aşı tekrarlarının yapılmasına ihtiyaç duyulacağı aşikardır. Burada yaşanılan sıkıntı aşı içeriklerinin çok yeni olması yönünde yapılan yorumlardır. Oysa mRNA aşıları yıllardır çalışılmakta olan ve Zika virüsünde kullanılmış aşılardır. Aşı karşıtlarının oluşturduğu lobiler bazı ülkelerde bilimden uzak komplo teorileriyle beslenmiş söylemlerle ne yazık ki toplum sağlığını olduğundan çok daha zor bir duruma sokmaktadır.”

“KARARLARIN DENETİMİ VE UYGULANMASI KONUSUNDA TOPLUM VE DEVLET OLARAK SINIFTA KALDIK…”

Yüze yüze eğitimin ve yaklaşan erken genel seçimin bulaşın artmasında rolünün olup olmayacağıyla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Her şeyden önce yüz yüze eğitimin devam etmesi yönünde ısrarcı olmak zorundayız. Eğitimdeki açık bu şartlarda bile kapanması son derece zor bir hal almış durumda. Pandemi ile birlikte eğitimde fırsat eşitliğinin tamamen ortadan kalktığı günlerden geçiyoruz. Tüm tedbirler tam anlamıyla alınmadan öncelikli olarak eğitimin durdurulmasını dile getirmek bu uçurumu daha da derinleştirmekten ileriye götürmeyecek.

Seçim gezileri maskesiz yapılırken, mesafe kurallarının hiçe sayıldığı fotoğraflar çekilip yayınlanırken, yılbaşı kutlamalarının denetimden yoksun ortamlarda kural tanımaz şekilde gerçekleştiği belgelenmişken eğitimin durdurulmasını öncelemek kolaycılıktan başka bir şey değildir. Ocak ayının 2’nci haftası itibari ile tüm bu saydıklarımızın sonuçlarını ne yazık eğitim dahil her alanda üzülerek yaşayacağız. Karar alma ve Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak bu kararların denetimi ve uygulanmasının takibi konusunda toplum ve devlet olarak sınıfta kaldık.”

“ÖNÜMÜZDEKİ 1 YIL İÇERİNDE TOPLUM OLARAK HEPİMİZ EN AZ 1 KEZ COVİD -19 OLACAĞIZ”

“Herkes Covid-19 geçirecek” yönünde söylemler olduğunun belirtilmesi üzerine Bayraktar, “Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız, buna katılıyorum” dedi.

Salgının Omicron ile tamamlanacağı, sürü bağışıklığı sağlanacağı yönünde de görüşler belirtildiğinin ifade edilmesi üzerine Dr. Nesil Bayraktar, “Bunun son varyant olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Pandeminin sonunu aşı veya doğal bağışıklığın yaygınlığı belirleyecek” şeklinde konuştu.

“RİSK GRUPLARI HALA DİKKATLİ OLMALI”

Omicronun diğer varyantlara göre öldürücü seyretmediğini, ciddi hastalık geliştirme potansiyelinin düşük olduğunu ancak risk gruplarının hala dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, aşı olmanın, hatırlatma dozlarının zamanında yapılmasının öneminin altını bir kez daha çizdi.

Bayraktar, “Covid-19 geçirdim, Omicron’a yakalanmam” yaklaşımının sorulması üzerine, “Covid-19 geçirdikten 1 ay sonra Omicron geçirmek mümkün…” dedi.

“NE KADAR DAHA ZAMANI SALGININ GÖLGESİNDE GEÇİRECEĞİZ…”

“Sizce daha ne kadar zamanı salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine ise Dr. Bayraktar şunları söyledi:

“Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz.”

“TEDBİRLERİN ARTIRILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM… UMARIM DENETİMLERİ DE YAPABİLİRİZ”

Kıbrıs’ın Güneyinde önlemlerin artırılacağı yönünde açıklamalar olduğunun hatırlatılması üzerine Bayraktar, konunun KKTC Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin de gündeminde olduğunu, tedbirlerin artırılacağını düşündüğünü belirterek, “Umarım denetimleri de yapabiliriz” dedi.

“BÖYLE BİR ORTAMDA SALGINDAN KORUNMA MOTİVASYONU ELBETTE AZALACAK”

İnsanların salgının ciddiyetini farkında olduğunu ancak ekonomik sıkıntıların derinleştiği bir dönemden de geçildiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“İnsanların seçim yapmak zorunda kalıyor. Sağlık-açlık ikilemiyle baş başa bırakılmış durumdalar. Böyle bir ortamda salgından korunma motivasyonu elbette ki giderek azalacaktır. Temaslıların çalışmadan evde kalmasının maddi açığını kapatamazken, hasta bireyin temaslılarını dürüstçe söylemesini beklemek bu dönem için mümkün değildir.  Diğer taraftan bulaşın yaygın olduğu eğlence ortamlarının toplum sağlığını pervasızca riske atmasının bir yaptırımı yokken pandemi ciddiyetinden söz etmek anlamsız.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI YORGUN…”

Yaklaşık iki yıldır devam eden salgın nedeniyle sağlık çalışanlarının yorgun olduğunu da belirten Dr. Bayraktar, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Sağlık çalışanları temaslı olsa da çalıştırılacak, nöbetlerini az personelle tamamlayacak, düzenli ödenek almayacak, bulaşırsa neredeyse suçlanacak ve dahası her gün aynı motivasyon ve performansla hizmet vermeyi sürdürecek… Üstelik bunu 2 yıldır devam ettirecek. Evet, sağlık çalışanları yorgundur…”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Delta uçağında şiddetli türbülans: 25 kişi hastaneye kaldırıldı

Published

on

By

ABD merkezli Delta Havayolları’na ait Amsterdam seferi yapan bir yolcu uçağı, şiddetli türbülans nedeniyle rotasını değiştirerek Minneapolis’e acil iniş yaptı. Delta’dan yapılan açıklamada, uçuşun ardından 25 kişinin hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

Salt Lake City’den Hollanda’nın başkenti Amsterdam’a giden DL56 sefer sayılı uçuş, Çarşamba günü yerel saatle 19.45 sıralarında Minneapolis–Saint Paul Uluslararası Havalimanı’na yönlendirildi. Delta, Airbus A330-900 tipi uçağın “önemli düzeyde türbülansa maruz kaldığını” ve bu nedenle acil iniş yaptığını duyurdu.

Uçak Minneapolis’e güvenli şekilde iniş yaptıktan sonra, havalimanı itfaiyesi ve acil sağlık ekipleri uçağa yönlendirilerek yolculara ve mürettebata müdahale etti. Delta’nın açıklamasında, “Varışta tıbbi ekipler, yolcu ve kabin ekibini değerlendirdi. 25 kişi hastaneye sevk edilerek tedavi altına alındı,” denildi. Şirket, acil durum ekiplerine desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Delta, olay sonrası yolcularla birebir ilgilendiğini ve ihtiyaçlarını karşılamak için ‘Delta Care Team’ adlı özel bir ekibin görevlendirildiğini bildirdi. Ancak uçakta kaç yolcu ve mürettebatın bulunduğuna dair bilgi verilmedi.

Airbus’ın resmi verilerine göre A330-900 tipi uçaklar azami 465 yolcu taşıma kapasitesine sahip.

Benzer bir olay mart ayında da yaşanmış, Missouri’den Houston’a gitmekte olan bir United Express uçağı türbülansa girerek Waco, Texas’a acil iniş yapmış ve beş yolcu hafif yaralanmıştı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere’de yeni araçlara alkol kilidi ve kara kutu zorunluluğu gündemde

Published

on

By

İngiltere’de İşçi Partisi hükümeti, Avrupa Birliği’nin Genel Güvenlik Yönetmeliği 2 (GSR2) ile uyumlu yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyor. Plana göre ülkede satılacak yeni araçlara alkol kilidi (alcolock) ve kara kutu (event data recorder) gibi güvenlik sistemlerinin entegre edilmesi zorunlu hale gelebilir.

Bu karar, Brexit sonrası İngiltere’nin Avrupa düzenlemelerinden bağımsızlaşma sürecini tersine çevirdiği gerekçesiyle muhalefet ve bazı gazeteler tarafından sert şekilde eleştiriliyor.

Alcolock ve kara kutu nedir?
Alkol kilidi (Alcolock): Sürücünün yasal alkol limitini aşıp aşmadığını ölçer. Limitin üzerindeyse araç çalışmaz.

Kara kutu: Çarpışma öncesi hız, frenleme gibi verileri kaydeder.

GSR2 kapsamındaki diğer yenilikler: Sürücü uykululuğu uyarıları, çarpışma önleyici sistemler ve şerit takip desteği.

Hükümet: Ekonomik ve güvenlik açısından mantıklı
İngiltere Ulaştırma Bakanlığı, otomobil üreticileri ve sektörel kuruluşlarla görüşmeler yaptığını doğruladı. Bakanlık, Avrupa ile farklı güvenlik standartlarının hem maliyetleri artıracağını hem de Kuzey İrlanda gibi bölgelerde çift standart yaratacağını belirtti.

İşçi Partili yetkililer, uyum sürecinin “ideolojik değil ekonomik ve pratik gerekçelere” dayandığını savunuyor.

Muhalefet: Bu bir gizli AB dönüşü
Brexit yanlısı bazı milletvekilleri ve medya organları, bu düzenlemeyi “gizli AB dönüşü” olarak nitelendiriyor. Muhalefete göre hükümet, güvenlik gerekçesiyle halktan habersiz şekilde yeniden AB kurallarına teslim oluyor.

Bazı yorumcular, bu hamlenin siyasi sembolizmle maskelenmiş bir entegrasyon çabası olduğunu öne sürüyor.

Otomobil üreticileri destekliyor
Üretici firmalar ve ihracatçılar ise standartların uyumlu olmasının maliyetleri düşürdüğünü ve Avrupa pazarına girişte kolaylık sağladığını belirtiyor.

Fakat teknolojinin maliyeti, doğrudan araç fiyatlarına yansıyabileceği için tüketici tarafında endişeler var.

Mayıs 2025’te yapılan bir ankette: katılımcıların yüzde 53’ü, mahkeme kararıyla alcolock takılmasını destekliyor.

Bu gruptakilerin yüzde 56’sı ise yalnızca tekrarlayan değil, tüm alkollü sürücüler için zorunlu hale gelmesini istiyor.

2013–2024 arasında İngiltere ve Galler’de 27.000’den fazla tekrar eden alkollü araç kullanımı vakası kaydedildi. Trafik güvenliği savunucuları, bu teknolojinin caydırıcı olabileceğini savunuyor.

Yeni bir standart mı doğuyor?
Eğer düzenleme hayata geçerse, İngiltere’de satılan tüm yeni araçlar:

Yasal alkol sınırı üzerinde araç çalıştırılamayan sistemlerle,

Çarpışma öncesi verileri kaydeden cihazlarla,

Sürücü yardım sistemleriyle donatılmış olacak.

Bu gelişme, yol güvenliğini artırma potansiyeli taşırken aynı zamanda Brexit sonrası İngiltere’nin düzenleyici bağımsızlığı tartışmasını yeniden alevlendiriyor.

Devamını Oku

Dünya

Portekiz ve İspanya orman yangınlarıyla mücadele ediyor

Published

on

By

Portekiz ve İspanya’nın yüksek sıcaklık ve şiddetli rüzgarların neden olduğu çok sayıda orman yangınıyla mücadelesi sürüyor.

Portekiz’in kuzey ve orta bölgelerinde çok sayıda orman yangını devam ederken ülke, yüksek alarm durumuna geçti.

El Confidencial gazetesinin haberine göre, Ulusal Sivil Koruma Kurumu, 132 bildirimle bu yılın en yüksek yangın alarmı sayısına ulaşıldığını açıkladı.

Yaklaşık 2 bin 700 itfaiye personeli, 29 hava aracının da desteğiyle yangınları kontrol altına almaya çalışıyor.

Yangınlar nedeniyle bazı bölgelerde tahliyeler yapıldı ve yaralanmalar meydana geldi. Aralarında 14 itfaiye personelinin de bulunduğu 20 kişi, ekiplerce tedavi edildi.

En ciddi yangınlar Arouca, Penafiel, Ponte de Lima, Penamacor ve Ponte da Barca bölgelerinde çıktı. Yetkililer, daha önce kontrol altına alınan bazı yangınların yüksek sıcaklık ve şiddetli rüzgarlar nedeniyle yeniden alevlendiğini bildirdi.

Portekiz Başbakanı Luis Montenegro, Ulusal Sivil Koruma Kurumu merkezinde yaptığı açıklamada, “Zor bir dönemden geçiyoruz ancak müdahale sistemimizin tamamı olabildiğince hızlı devreye girecek şekilde çalışıyor.” diye konuştu.

Portekiz Deniz ve Atmosfer Enstitüsü (IPMA), ülkenin genelinde yangın çıkma riskinin “en yüksek” veya “çok yüksek” seviyede olduğunu bildirdi.

Portekiz Orman Enstitüsünün paylaştığı geçici verilere göre, ülkede ocak ayından itibaren 22 bin hektardan fazla alan yandı.

Hava sıcaklığının bu hafta 40 dereceye ulaşmasının beklendiği İspanya’da da yetkililer, yangın riski konusunda uyarıda bulundu.

İspanya’nın Avila kentinin güneyindeki Cuevas del Valle’de dün çıkan yangınla ilgili Castilla y Leon bölge yönetimi, rüzgarın, yangının her iki kanadını yeniden alevlendirdiğini ve kontrol altına alma çabalarını zorlaştırdığını bildirdi.

Bu sabah itibarıyla söz konusu yangına ekiplerin 161 asker ve 59 araçla müdahalesi sürüyor. Yangının yayılmasını izlemek ve müdahaleyi yönlendirmek amacıyla havadan destek de sağlanıyor.

Caceres bölgesinde çıkan yangında ise birçok köyden yaklaşık 200 kişi tahliye edilirken yangının söndürülme çalışmalarında 180 kişi görev yapıyor.

Bu arada, Lleida şehrine bağlı Fulleda köyündeki orman yangını ise yaklaşık 13,5 hektarlık alanı yaktıktan sonra dün gece kontrol altına alındı.

Devamını Oku

Trending

Reklam