Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dr. Nesil Bayraktar:Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az bir kez Koronavirüs olacağız

Published

on

 

 

Omicron, Dünya Sağlık Örgütü’nün listesine giren son Covid-19 varyantı oldu ve neredeyse tüm ülkeleri hızlıca etkisi altına aldı.  Hem aşılı kişileri hem de daha önce Covid-19 geçirenleri hasta edebilen varyant diğerlerine göre daha bulaşıcı.

Omicron’un akciğere etkisi daha az olduğundan öldürücülüğünün de daha düşük olduğu yönünde bilimsel yayınlar var ancak risk grupları hala tehdit altında.

Bu varyantta öksürük geri planda kalırken, boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtileri öne çıkıyor. Aşı hala Covid-19’ndan korunmanın, hastalığın öldürücü etkisini azaltmanın en önemli yolu.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Covid-19 Bilim Kurulu üyesi, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Nesil Bayraktar Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K) Omicron’un belirtilerini, ülkedeki seyrini anlattı, aşılarla, salgınla ilgili soruları yanıtladı.

Bayraktar, “Omicron’un Covid-19’un son varyantı olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Önümüzdeki 1 yıl içinde hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız…”dedi.

Omicron’un diğer varyantlardan genetik analiz olmaksızın ayrılamayacağını ifade eden Nesil Bayraktar, “Ülkede çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılıyor. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı” şeklinde konuştu.

“Sizce daha ne kadar zamanı bu salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine Dr. Bayraktar, “Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil. Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz” dedi.

Aşı konusunda da açıklamalarda bulunan Bayraktar, “Yeni varyantlar düzeyinde bulaşmayı engelleyemeyebiliriz ama bu yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebiliriz. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde korunuyor” şeklinde konuştu.

Salgınla mücadelede tedbirlerin uygulanmasına ve denetimlerin önemine dikkat çeken Bayraktar, “Karar alma, Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak denetim ve uygulanmada sınıfta kaldık. Ocak ayının 2’nci haftası itibarıyla bunun etkilerinin her alanda üzülerek göreceğiz” dedi.

“DİĞER VARYANTLARA GÖRE SEMPTOMLARIN ŞİDDETİ DAHA HAFİF”

Covid-19’un görüldüğü ilk günden bugüne yüzlerce varyantının ortaya çıktığını belirten, “Varyantların tamamının halk sağlığını tehdit etmediğini biliyoruz” şeklinde konuşan Dr. Nesil Bayraktar şöyle devam etti:

“Alfa ve delta varyantları önemli ölçüde hem dünyayı hem de ülkemizi etkisi altına almıştı. Her iki varyantın da başlangıca göre daha fazla bulaştırıcı olduğu ama daha az öldürücü etkiye sahip olduğu istatistiklerle doğrulanmıştır.

Omicron için de durum çok farklı değil. Diğer tüm varyantlara göre daha bulaştırıcı fakat akciğere etkisi daha az olduğu için öldürücülüğünün de daha düşük düzeyde olduğu yönünde yayınlar var.

Boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı hissi, burun tıkanıklığı ve ateş belirtisi ön planda, öksürük daha geri planda. Diğer varyantlara göre semptomların şiddeti çok daha hafif ancak semptomlarla varyant ayırımı yapmak ne yazık ki mümkün değil. Genetik analiz dışında ayırım yapma olanağı yok. Ülkemizde çeşitli özel laboratuvarlarda ve Devlet Laboratuvarı’nda kısıtlı olmakla beraber varyant analizi yapılmaktadır. Şu an için ülkedeki baskın varyant Omicron gibi görünüyor ama henüz resmi bir açıklama yapılmadı.”

“DELTA VE OMİCRON TOPLUMDA ÖNEMLİ BULAŞ KAYNAĞI”

Ülkede ve dünyada görülen varyantlarla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar şunları söyledi:

“Belirli coğrafyalarda kendi yerel salgınına yol açan varyantlar bildirilmiştir. Mu varyantı, öldürücülüğü yüksek olarak bildirildi ama kıtalararası yayılma söz konusu olmadı. Su an Delmicron varyantı da konuşuluyor. Delmicronun seyri konusunda uluslararası veri tabanlarını izleyerek öngörüde bulunmaya çalışıyoruz. Alfa varyantı baskın özelliğini Deltanın gelişiyle kaybetti. Şu an Delta ve Omicron toplumda önemli bir bulaş kaynağı olarak ön planda.”

“OMİCRON HEM AŞILI KİŞİLERİ HEM DE DAHA ÖNCE COVİD-19 GEÇİREN KİŞİLERİ HASTA EDEBİLİYOR”

“Omicron’un hem aşılı kişileri hem de daha Önce Covid-19 geçiren kişileri hasta edebildiğini görüyoruz” diyen Dr. Nesil Bayraktar, “Aşı bağışıklığı veya doğal bağışıklık bulaşı engellemede yetersiz mi?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Her yeni varyant biyolojik sürecin bir parçasıdır. Tüm canlılar gibi virüsler de soyunun devamı için evrimleşir. Aşıların veya doğal bağışıklığın etkisiyle gelişen savunma hücrelerimiz virüsün çoğalmasını ve bulaşmasını engelleyici özelliktedir.

Biyolojik sürecin gereği olarak da virüs savunma hücrelerinden kaçabilecek, çoğalabilecek evrim sürecini başlatmaktadır. Bu evrimin yöntemi de mutasyonlar olup kalıcı mutasyonlar sonucu oluşan varyantlardır. Buradaki temel yanılgı Covid-19’un aşı bağışıklığından kaçabilen tek virüsmüş gibi algılanmasıdır. Tüm virüsler özellikle solunum yolu virüsleri düzenli mutasyonlar geçirerek aşılardan ve bağışıklık sisteminden kaçma yeteneğine sahiptir. Bu nedenle yıllık yapılan grip aşılarının içeriği bu mutasyonlara uygun şekilde düzenlenmektedir.”

“AŞILI KİŞİLER VİRÜSÜN TÜM VARYANTLARINA KARŞI BELLİ DÜZEYDE KORUYUCU ETKİYE SAHİP”

Aşıların hâlihazırda dolaşımda olan virüslere göre içerik oluşturularak üretildiğini belirten Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“Aşılanma süreci içerisinde virüs pandemik düzeyde yayılım gösterirken mutasyonlarla bağışıklık sisteminden kaçma eğiliminde olan evrim sürecini yaşar. Ancak bu şu demek değildir: Aşı hiçbir şekilde korumaz. Aslında tam tersinin olduğu rakamlarla açıktır. Aşılı kişiler virüsün tüm varyantlarına karşı belli düzeyde koruyucu etkiye sahiptir. Bulaşmayı yeni varyantlar düzeyinde engelleyemeyebiliriz fakat yeni varyantların öldürücü etkisini en aza indirebilir, hastaneden yatacak ciddiyette hastalık geçirilmesinin önüne geçebilecek bir savunma oluşturabiliriz.”

“DÜZENLİ AŞILANARAK COVİD 19’UN SEBEP OLABİLECEĞİ ÖLÜMLERİ VE KALICI HASARA NEDEN OLABİLECEK CİDDİ HASTALIK GELİŞİMİNİN ÖNÜNE GEÇMEK ZORUNDAYIZ”

“Düzenli aşılanarak Covid -19’un sebep olabileceği ölümleri ve kalıcı hasara neden olabilecek ciddi hastalık gelişiminin önüne geçmek zorundayız” diyen Dr. Nesil Bayraktar, şöyle devam etti:

“En önemli veri kaynağı yoğun bakımda yatan hastalarımızdır. Burada yatan hastaların neredeyse yüzde 80-90’ı ya aşısız ya da aşı takvimini tamamlamamış kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla aşı karşıtları 2 yılda 150 kişiye ulaşan ölümleri aşı ile ilişkilendirmeye çalışırken rakamlar ortaya koydu ki aşısız olanlarda ölüm oranı başı çekmektedir.”

“PANDEMİ KONTROL ALTINA ALINANA KADAR DA AŞI TEKRARLARININ YAPILMASINA İHTİYAÇ DUYULACAĞI AŞİKAR…”

4’üncü doz aşılardan sonra 5’inci dozların da gündeme geldiğinin hatırlatılması, kaç doza daha aşı yapılacağının sorulması üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Gelişmiş ülkelerin Erişkin Aşı takvimleri yaklaşık 20 yıldır aktif şekilde uygulanmaktadır. Hepatit B aşısı ardışık 3 dozdan sonra 5-10 yılda bir ömür boyu yapılmaktadır. Kızamık aşıları benzer şekilde. Grip aşısı her yıl tekrarlanır… Zatürre ve menenjit aşıları benzer şekilde tekrarı olan aşılardır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Pandemi kontrol altına alınana kadar da aşı tekrarlarının yapılmasına ihtiyaç duyulacağı aşikardır. Burada yaşanılan sıkıntı aşı içeriklerinin çok yeni olması yönünde yapılan yorumlardır. Oysa mRNA aşıları yıllardır çalışılmakta olan ve Zika virüsünde kullanılmış aşılardır. Aşı karşıtlarının oluşturduğu lobiler bazı ülkelerde bilimden uzak komplo teorileriyle beslenmiş söylemlerle ne yazık ki toplum sağlığını olduğundan çok daha zor bir duruma sokmaktadır.”

“KARARLARIN DENETİMİ VE UYGULANMASI KONUSUNDA TOPLUM VE DEVLET OLARAK SINIFTA KALDIK…”

Yüze yüze eğitimin ve yaklaşan erken genel seçimin bulaşın artmasında rolünün olup olmayacağıyla ilgili soru üzerine Dr. Nesil Bayraktar, şunları söyledi:

“Her şeyden önce yüz yüze eğitimin devam etmesi yönünde ısrarcı olmak zorundayız. Eğitimdeki açık bu şartlarda bile kapanması son derece zor bir hal almış durumda. Pandemi ile birlikte eğitimde fırsat eşitliğinin tamamen ortadan kalktığı günlerden geçiyoruz. Tüm tedbirler tam anlamıyla alınmadan öncelikli olarak eğitimin durdurulmasını dile getirmek bu uçurumu daha da derinleştirmekten ileriye götürmeyecek.

Seçim gezileri maskesiz yapılırken, mesafe kurallarının hiçe sayıldığı fotoğraflar çekilip yayınlanırken, yılbaşı kutlamalarının denetimden yoksun ortamlarda kural tanımaz şekilde gerçekleştiği belgelenmişken eğitimin durdurulmasını öncelemek kolaycılıktan başka bir şey değildir. Ocak ayının 2’nci haftası itibari ile tüm bu saydıklarımızın sonuçlarını ne yazık eğitim dahil her alanda üzülerek yaşayacağız. Karar alma ve Resmi Gazetede yayınlama konusunda son derece başarılı olabiliriz ancak bu kararların denetimi ve uygulanmasının takibi konusunda toplum ve devlet olarak sınıfta kaldık.”

“ÖNÜMÜZDEKİ 1 YIL İÇERİNDE TOPLUM OLARAK HEPİMİZ EN AZ 1 KEZ COVİD -19 OLACAĞIZ”

“Herkes Covid-19 geçirecek” yönünde söylemler olduğunun belirtilmesi üzerine Bayraktar, “Önümüzdeki 1 yıl içerinde toplum olarak hepimiz en az 1 kez Covid -19 olacağız, buna katılıyorum” dedi.

Salgının Omicron ile tamamlanacağı, sürü bağışıklığı sağlanacağı yönünde de görüşler belirtildiğinin ifade edilmesi üzerine Dr. Nesil Bayraktar, “Bunun son varyant olacağını düşünmüyorum ancak sürü bağışıklığı için en ideal varyant olabilir. Pandeminin sonunu aşı veya doğal bağışıklığın yaygınlığı belirleyecek” şeklinde konuştu.

“RİSK GRUPLARI HALA DİKKATLİ OLMALI”

Omicronun diğer varyantlara göre öldürücü seyretmediğini, ciddi hastalık geliştirme potansiyelinin düşük olduğunu ancak risk gruplarının hala dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, aşı olmanın, hatırlatma dozlarının zamanında yapılmasının öneminin altını bir kez daha çizdi.

Bayraktar, “Covid-19 geçirdim, Omicron’a yakalanmam” yaklaşımının sorulması üzerine, “Covid-19 geçirdikten 1 ay sonra Omicron geçirmek mümkün…” dedi.

“NE KADAR DAHA ZAMANI SALGININ GÖLGESİNDE GEÇİRECEĞİZ…”

“Sizce daha ne kadar zamanı salgının gölgesinde geçireceğiz?” sorusu üzerine ise Dr. Bayraktar şunları söyledi:

“Doğal bağışıklık ve aşılanma yeterince yaygınlaşana kadar salgının kontrolünü sağlamak mümkün değil Umarım Omicron süreciyle bunu başarabiliriz.”

“TEDBİRLERİN ARTIRILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM… UMARIM DENETİMLERİ DE YAPABİLİRİZ”

Kıbrıs’ın Güneyinde önlemlerin artırılacağı yönünde açıklamalar olduğunun hatırlatılması üzerine Bayraktar, konunun KKTC Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin de gündeminde olduğunu, tedbirlerin artırılacağını düşündüğünü belirterek, “Umarım denetimleri de yapabiliriz” dedi.

“BÖYLE BİR ORTAMDA SALGINDAN KORUNMA MOTİVASYONU ELBETTE AZALACAK”

İnsanların salgının ciddiyetini farkında olduğunu ancak ekonomik sıkıntıların derinleştiği bir dönemden de geçildiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“İnsanların seçim yapmak zorunda kalıyor. Sağlık-açlık ikilemiyle baş başa bırakılmış durumdalar. Böyle bir ortamda salgından korunma motivasyonu elbette ki giderek azalacaktır. Temaslıların çalışmadan evde kalmasının maddi açığını kapatamazken, hasta bireyin temaslılarını dürüstçe söylemesini beklemek bu dönem için mümkün değildir.  Diğer taraftan bulaşın yaygın olduğu eğlence ortamlarının toplum sağlığını pervasızca riske atmasının bir yaptırımı yokken pandemi ciddiyetinden söz etmek anlamsız.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARI YORGUN…”

Yaklaşık iki yıldır devam eden salgın nedeniyle sağlık çalışanlarının yorgun olduğunu da belirten Dr. Bayraktar, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Sağlık çalışanları temaslı olsa da çalıştırılacak, nöbetlerini az personelle tamamlayacak, düzenli ödenek almayacak, bulaşırsa neredeyse suçlanacak ve dahası her gün aynı motivasyon ve performansla hizmet vermeyi sürdürecek… Üstelik bunu 2 yıldır devam ettirecek. Evet, sağlık çalışanları yorgundur…”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Yarın, 6 gezegen gökyüzünde “defile” yapacak

Published

on

By

Satürn, Venüs, Neptün, Uranüs, Jüpiter ve Mars’ın aynı hat üzerinde dizilmesiyle gökyüzünde yarın adeta bir “gezegen defilesi” yaşanacak.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolgahan Kılıçoğlu, AA muhabirine, 6 gezegenin aynı hatta bir araya gelmesinin az rastlanan bir olay olduğunu belirtti.

Güneş sisteminde 8 gezegen olduğuna ve gezegenlerin güneşin etrafındaki tur sürelerinin farklı olduğuna dikkati çeken Kılıçoğlu, “Uranüs’ün güneşin etrafında 1 tur atması neredeyse bir insan ömrü kadar sürüyor. Bazı dönemler güneşe uzak olan gezegenler tesadüf eseri yörüngelerinde aynı bölgede bulunabiliyor. Bunların aynı yerde bulunmaları bizim için çok önemli çünkü bunun olma ihtimali genelde düşük. Şu anda böyle bir dönemdeyiz.” diye konuştu.

Kılıçoğlu, güneşe uzak 4 gezegen olan Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün gruplandığını, şu sıralarda Venüs ve Mars’ın da bu gruba katıldığını bildirerek, şunları kaydetti:

“Bu olaya ‘gezegen defilesi’ veya ‘gezegen geçidi’ deniliyor. Astrofotoğrafçılar ve gökyüzü gözlemcileri için çok heyecanlı bir olay. Eğer bir teleskop varsa tek gecede 6 gezegeni gözleme şansına erişiyorsunuz. Bu yaşadığımız çok sıradan bir olay değil. Yaklaşık 30 yıl önce, 1995-1999 yılları arasında yine bu uzak gezegenler güneş sisteminde şimdikine benzer şekilde yakın bir bölgede konumlanmışlardı. Bulunduğumuz senelerde böyle olayları birkaç defa daha yaşama şansımız var. Özellikle 2027’ye geldiğimizde Jüpiter bu gruptan ayrılmaya başlayacak ve tekrar dolanarak Satürn’e yetişmesi için 10 yıl beklemek gerekecek. Aynı zamanda bu grupta Uranüs ve Neptün’ü gözlemek istiyorsak bu iki gezegenin bir araya gelmesi 170 yıl sürüyor. Dolayısıyla bir süre Uranüs bu gruptan ayrılmaya başladıktan sonra tekrar Neptün’le buluşması için baya beklemek gerekecek. Neredeyse 2150 yılının sonrasına denk geliyor.”

– “Fazla uzağa gitmeye gerek yok”

Gözlem için en uygun zamanın güneş battıktan sonra yaklaşık 19.00-19.30 saatleri olduğunu aktaran Kılıçoğlu, gözlemcilerin çıplak gözle veya teleskopla ilk önce Satürn ve Venüs’ü gözlemelerinin iyi olacağını çünkü batı ufkuna en yakın oldukları için ilk bu gezegenlerin batacağını ifade etti.

Gezegenlerin gözlenmesi için mümkün olduğunca şehir ışıklarından uzak olmak gerektiğine işaret eden Kılıçoğlu, “Ancak gezegenler çok parlak olduğu için sadece hedef gezegenleri görmek ise çok fazla uzağa da gitmeye gerek yok. Yıldızlarla birlikte görünmesi için karanlık bölgeler tercih edilebilir.” dedi.

Öte yandan, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenleri teleskop olmadan çıplak gözle görülebiliyor.

Devamını Oku

Dünya

Los Angeles’ta çıkan Hughes yangını 4 bin hektardan fazla alana yayıldı

Published

on

By

ABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinde yangınlarla mücadele devam ederken Castaic Gölü çevresinde gece saatlerinde çıkan yeni yangın, 4 bin hektardan daha fazla bir alanı kapladı.

California Orman ve Yangından Koruma Departmanının (CAL FIRE) internet sitesindeki bilgilere göre, Castaic Gölü çevresinde çıkan Hughes yangını, kısa sürede geniş bir alana yayıldı.

4 bin hektardan fazla alanı kaplayan yangında, bölgedeki 30 binden fazla kişi için tahliye emri çıkarılırken, 20 binden fazla kişi için ise tahliye uyarısı yapıldı.

Uyarılarda yangının hayati tehlike yarattığı belirtilirken, bazı alanların halkın erişimine kapatıldığı duyuruldu.

Los Angeles’ta iki haftadan uzun süre önce 6 ayrı bölgede başlayan yangınlardan Palisades bölgesindekinin, bugün itibarıyla yüzde 70’inin, Eaton’dakinin ise yüzde 95’inin kontrol altına alındığı kaydedildi.

Yangına ilişkin açıklama yapan itfaiye yetkilisi Anthony Marrone, rüzgarların yangının ilk çıktığındaki kadar kuvvetli olmadığının altını çizerek, “Şu anda bulunduğumuz durum, çok daha farklı.” ifadesini kullandı.

– Yangının yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi

NBC Los Angeles’a göre itfaiye yetkilileri, hızla yayılan ve 4 bin hektardan fazla alanı kaplayan Hughes yangınıyla mücadelede “üstünlüğü ele geçirdiklerini” söyledi.

Yetkililer, şiddetli rüzgarlar etkili olmadan yangın müdahale uçaklarının bölgeye su bıraktığını aktardı.

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, yangınla mücadele için bölgeye takviye yapıldığını bildirdi.

CAL FIRE’a göre, yangının henüz yüzde 14’ü kontrol altına alınabildi.

ABD Başkanı Donald Trump, 19 Ocak’ta yaptığı açıklamada, Beyaz Saray’a döndükten sonra yapacağı ilk ziyaretin 24 Ocak’ta yangınların etkilediği Güney California’yı kapsayacağını belirtmişti.

– Los Angeles yangınları

Los Angeles’ta 7 Ocak’ta sabah saatlerinde Pacific Palisades bölgesinde başlayan, Eaton, Hurst, Sunset, Woodley bölgeleri başta olmak üzere hızla çevreye yayılan orman yangınlarında bugüne kadar en az 28 kişi yaşamını yitirdi.

Binlerce dönüm alanın kül olmasına yol açan yangınların neden olduğu toplam hasar ve ekonomik kaybın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Devamını Oku

Dünya

Çin’in “Yapay Güneşi” füzyon rekoru kırdı: 17 dakikadan fazla plazma süresi

Published

on

By

Çin’in Deneysel Gelişmiş Süperiletken Tokamak (EAST) reaktörü, 1.066 saniye boyunca yüksek hapsolmuş plazma durumunu koruyarak yeni bir dünya rekoru kırdı. 20 Ocak’ta elde edilen bu başarı, temiz ve sınırsız enerji kaynağı olarak füzyon gücünü geliştirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

EAST projesinin nihai hedefi, Güneş’in nükleer füzyon sürecini taklit ederek insanlığa tükenmez ve temiz bir enerji kaynağı sunmak. Aynı zamanda bu teknoloji, Güneş Sistemi’nin ötesine yapılacak keşifler için de kritik bir rol oynayabilir.

Dünya genelinde bilim insanları, bu iddialı hedefe ulaşmak için 70 yılı aşkın süredir çalışmalar yürütüyor. Ancak bir nükleer füzyon cihazından elektrik üretmek, bazı büyük zorlukların aşılmasını gerektiriyor. Bunlar arasında 100 milyon santigrat derecenin üzerindeki sıcaklıklara ulaşmak, kararlı ve uzun süreli çalışmayı sağlamak ve füzyon sürecini hassas şekilde kontrol edebilmek bulunuyor.

Rekor Getiren Teknolojik Gelişmeler
Hefei Fizik Bilimleri Enstitüsü (HFIPS) Plazma Fiziği Enstitüsü (ASIPP) tarafından yönetilen EAST projesi, daha önce 2023’te 403 saniyelik füzyon rekorunu kırmıştı. Ancak yeni rekor, bu süreyi üç kattan fazla aşarak füzyon araştırmalarında büyük bir sıçrama gerçekleştirdi.

ASIPP Direktörü ve HFIPS Başkan Yardımcısı Song Yuntao, “Bir füzyon cihazının, sürekli enerji üretimi için binlerce saniye boyunca kararlı ve verimli çalışması gerekiyor. Bu yeni rekor, işlevsel bir füzyon reaktörü inşa etme hedefimize doğru büyük bir adımdır” dedi.

EAST’in Fizik ve Deneysel Operasyonlar Bölümü Başkanı Gong Xianzu, önceki deneylerden bu yana cihazın birçok sisteminde iyileştirmeler yapıldığını belirtti. Özellikle, yaklaşık 70.000 ev tipi mikrodalga fırına eşdeğer güçte çalışan ısıtma sistemi, yeni güncellemelerle güç çıkışını iki katına çıkarırken kararlılığını ve sürekliliğini korudu.

Uluslararası Füzyon Araştırmalarına Destek
2006 yılında kurulan EAST, Çinli ve uluslararası bilim insanlarının füzyonla ilgili deneyler yapabileceği açık bir test platformu olarak hizmet veriyor.

Çin, 2006 yılında Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) programına yedinci üye olarak katıldı. Anlaşma kapsamında Çin, ITER’in inşası ve işletiminde yaklaşık %9’luk bir paya sahip ve ASIPP, bu projedeki ana Çin kurumu olarak görev yapıyor.

Güney Fransa’da inşa edilen ITER, tamamlandığında dünyanın en büyük manyetik hapsolmuş plazma fiziği deneyi ve en büyük deneysel tokamak füzyon reaktörü olacak.

Son yıllarda EAST, ITER ve gelecekteki Çin Füzyon Mühendisliği Test Reaktörü (CFETR) gibi projeler için kritik öneme sahip olan yüksek hapsetme modunda önemli ilerlemeler kaydetti. Bu başarılar, küresel füzyon reaktörlerinin geliştirilmesine değerli bilimsel veriler sunuyor.

EAST’in bulunduğu Hefei, Anhui Eyaleti’nde, füzyon enerjisinin geliştirilmesi ve uygulanmasını hızlandırmak amacıyla yeni nesil deneysel füzyon araştırma tesisleri inşa ediliyor.

ASIPP Direktörü Song Yuntao, “EAST aracılığıyla uluslararası iş birliğini genişletmeyi ve füzyon enerjisini insanlık için pratik bir güç kaynağına dönüştürmeyi umuyoruz” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam