Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Dünya rekor sıcaklıkları yaşıyor: Durum daha da kötüleşecek

Published

on

Dünya genelinde ısı artışı rekor seviyelere ulaşırken, iklim krizinin etkileri de giderek daha yıkıcı hale geliyor. Aşırı hava olayları, kuraklık ve çölleşme nedeniyle milyonlarca insan yerinden ediliyor.

2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlamayı amaçlıyordu.

Ancak 2024 yılında dünya ortalama sıcaklığı şimdiden 1,6 santigrat dereceye ulaştı. Bilim insanları, yüzyılın sonuna kadar bu artışın 3,1 santigrat dereceyi bulabileceğini öngörüyor.

Donald Trump, ikinci kez ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekerken, petrol ve gaz üretimini artırmak için fosil yakıt projelerine destek veriyor. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ise iklim değişikliğini “sosyalist bir yalan” olarak nitelendiriyor.

Birleşmiş Milletler’e göre, ülkelerin yüzde 95’i 2035’e yönelik yeni iklim hedeflerini belirleme konusunda belirlenen süreyi kaçırdı.

ABD iklim yardımlarını kesiyor
ABD, Biden döneminde BM çatısı altındaki Yeşil İklim Fonu’na 1 milyar dolar katkıda bulunmuştu. Ancak Trump yönetimi bu fon için verilen 4 milyar dolarlık taahhütten geri adım attı.

ABD yardımlarının kesilmesi, dünyanın dört bir yanındaki çevre projelerini olumsuz etkiliyor. Kolombiya’da Amazon ormanlarını korumaya yönelik 70 milyon dolarlık bir proje iptal edilirken, Endonezya’daki Borneo Orangutan Koruma Vakfı da 50 bin dolarlık desteğini kaybetti. Kenya ve Endonezya’daki nesli tükenme tehlikesi altındaki hayvanları koruma projeleri de risk altında.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) bütçesinde büyük kesintilere gidilirken, en az 880 çalışanın işten çıkarılması planlanıyor.

2024: İklim felaketleriyle dolu bir yıl
2024 yılında Batı Afrika ve Güney Asya’daki seller binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Güney Amerika’da yaygın kuraklık yaşanırken, dünya genelinde 41 gün boyunca tehlikeli seviyede sıcak hava kaydedildi.

Sudan’da şiddetli bir sıcak dalgası nedeniyle öğrenciler bayılınca okullar iki hafta süreyle kapatıldı. Amazon Havzası’nda şidetli kuraklık nedeniyle bölgede kayıtlara geçen en düşük su seviyeleri görüldü.

BM verilerine göre, Afrika’da 2023 yılından bu yana 159 aşırı hava olayı yaşandı ve bu olaylar 28 binden fazla ölümle sonuçlandı.

İklim göçmenleri artıyor
2023 yılında doğal afetler nedeniyle 26,4 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu sayı, savaş ve şiddet nedeniyle yerinden edilen insan sayısından daha fazla. Doğal afetler nedeniyle göç edenlerin büyük bölümü Sahra Altı Afrika ve Doğu Asya Pasifik bölgelerinde yoğunlaşıyor.

Somali’de 2023 yılında kuraklık ve sellerin ardı ardına gelmesi nedeniyle 2 milyondan fazla insan yerinden edildi. Kenya ve Etiyopya’da da benzer şekilde 1,2 milyon insan göç etmek zorunda kaldı.

Gezegenin geleceği ne olacak?
2025’in ilk aylarında dahi şiddetli iklim olayları yüzlerce milyar dolarlık zararın ortaya çıkmasına neden oldu. Kaliforniya’da çıkan yangınlar, iklim değişikliğini inceleyen uzmanlar tarafından, “oldukça sık rastlanan ve şiddetli hale gelen bir felaket” olarak tanımlandı.

2050 projeksiyonlarına göre, doğu Brezilya’da yağış miktarı 287 milimetre azalacakken, Grönland’da 369 milimetre artacak.

Birleşmiş Milletler, 2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu hedeflerine ulaşmak için ülkelerin çok daha hızlı harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor.

Uzmanlara göre, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yüksek emisyonlu G20 ülkelerinin liderlik etmesi gerekiyor. Aksi halde, iklim krizinin etkileri daha da yíkıcı hale gelebilir.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Çin’de korkutan varyant

Published

on

By

Bilim insanları, Çin’de keşfedilen tehlikeli yeni koronavirüsün yeni bir pandemiye yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Amerikalı araştırmacılar, yeni tip coronavirüsün, insanlarda enfeksiyona ve salgınlara yol açabilecek seviyeye ulaşmasına yalnızca “küçük bir mutasyon” uzaklıkta olduğunu söylüyor.

Endişeleri artıran bir diğer unsur ise, bu patojenin MERS virüsüne genetik olarak oldukça yakın olması.

Bulgular, virüsün sivri proteinine yapılacak küçük bir değişikliğin, virüsün insanların boğazında, ağzında ve burnunda bulunan insan ACE2 hücrelerine bağlanmasını sağlayabileceğini ortaya koyuyor.

Hastalık şimdilik sadece yarasalar arasında yayılıyor; ancak uzmanlar Çin’deki düzenlenmemiş yaban hayatı ticaretinin yayılma riskini artırdığından endişe ediyor.

Devamını Oku

Dünya

Mescid-i Aksa’da on binlerce Müslüman Kurban Bayramı namazını kıldı

Published

on

By

Binlerce Müslümanlar, Kurban bayramı namazını kılmak için Müslümanların ilk kıblesi olan Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa’ya akın etti.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan açıklamaya göre, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’da 80 bin kişi bayram namazı kıldı.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün uzak mahalleleri ile İsrail’e bağlı Filistin kentlerinden Mescid-i Aksa’ya gelmek isteyen Filistinliler, Harem-i Şerif’in içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesine çıkan yollarda araçlarıyla uzun kuyruklar oluşturdu.

Bayram namazı öncesi Mescid-i Aksa’nın kapılarında bulunan İsrail polisleri, Filistinlilere kimlik kontrolü yaptı, bazılarının girişine izin vermedi.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ve teşrik tekbirleriyle bayram namazına kadar Mescid-i Aksa’da bekleyen on binlerce Müslüman, namazdan sonra okunan bayram hutbesini dinledi.

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh Yusuf Ebu Suneyne tarafından okunan bayram hutbesinde, İsrail’in Gazze Şeridi’nde neden olduğu insanlık felaketine dikkat çekildi.

– Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor

Ürdün, 1994’te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs’teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

2013’te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün’e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa’yı ziyaret eden Yahudiler, 2003’ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail’in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri baskın olarak tanımlıyor.

Tel Aviv yönetimi, Mescid-i Aksa’da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği” tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Harem-i Şerif’e düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.

Mescid-i Aksa’da İsrail polisinin Müslümanlara yönelik kısıtlamaları 7 Ekim 2023’ten beri devam ediyor.

 

Devamını Oku

Dünya

Dünyada plastik atıkların 2060’ta 1 milyar tona ulaşacağı öngörülüyor

Published

on

By

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 2060’ta yıllık plastik atığın üç kat artarak 1 milyar tona ulaşacağının öngörüldüğünü belirterek, küresel kriz haline gelen bu kirliliğe son vermenin mecburiyet olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla AA muhabirine, plastiğin çevre ve sağlık sorunlarına etkisini değerlendirdi.

Bu maddenin günlük yaşamda ve endüstride geniş kullanım alanına sahip olduğunu ancak doğru yönetilmediği takdirde ciddi çevre ve sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Karaosmanoğlu, “Plastikler hafiflik, dayanıklılık ve hijyen avantajlarıyla yaşamı kolaylaştırıyor ancak atık haline geldiklerinde, doğada çözünmeden yıllarca kalabiliyor.” dedi.

– “Atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız”

Plastiği “gömülü enerji” olarak niteleyen Karaosmanoğlu, “Plastiğin hammaddesi olan petrol ve doğal gaz da bu atıklarda gizli. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için atık plastik bir çöp değil, potansiyel bir yerli kaynaktır.” ifadelerini kullandı.

Karaosmanoğlu, şunları kaydetti:

“1950’den bu yana dünya genelinde 9,3 milyar ton plastik üretildi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) verilerine göre, bugüne kadar bunun 7 milyar tonu atık oldu. OECD, mevcut tüketim ve üretim eğilimleri değişmezse, 2060 yılında plastik atıkların yıllık 1 milyar tona çıkacağını bildiriyor. Bugünkünün neredeyse üç katı. Bunun için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bireyler ve iş dünyası olarak seferberlik yapmalıyız. Kesinlikle her yerde tek kullanımlık plastik miktarını azaltmalıyız. Bu bir mecburiyet. Plastikleri kullanmalıyız, yaşamımız için gerekli ama kesinlikle atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız. Azaltmak birinci müdahale olacak.”

– “Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız”

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, mikroplastiklerin deniz buzundan Everest Dağı’na, Mariana Çukuru’ndan sofralara kadar ulaştığını, bu kirliliğin ekosisteme ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Plastik kirliliğini önlemenin yüksek maliyetli bir süreç olmadığını dile getiren Karaosmanoğlu, çözümün döngüsel ekonomi yaklaşımıyla mümkün olduğunun altını çizdi.

UNEP’in plastik yaşam döngüsünün doğru yönetimiyle 2040’a kadar 4,5 trilyon dolarlık sosyal ve çevresel maliyetin önüne geçilebileceği tespitine dikkati çeken Karaosmanoğlu, “Bu nedenle plastik atıkların ayrı toplanması, atıkların iş dünyasına kazandırılması ve geri dönüşüm sürecine girmesi hayati önem taşıyor. Uluslararası iş birliği ve yasal bağlayıcılığı olan küresel anlaşmalar bu sürecin temel taşı olmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Çevre Günü’nde “Plastik kirliliğini birlikte yenebiliriz” çağrısını yineleyen Karaosmanoğlu, “Tek kullanımlık plastik tüketimini azaltmak, atıkları ayrıştırarak geri dönüşüme kazandırmak, sadece çevreye değil, ekonomiye de katkıdır. Plastik kirliliği küresel bir kriz ama çözüm de elimizde. Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız. Birey olarak da sorumluluğumuz büyük.” diye konuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam