Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Edebiyatın kurmaca karakterleri gerçek mahkemelerde yargılandı

Sovyetler Birliği döneminde, Azerbaycan’daki edebi metinlerde yer alan karakterler için “gerçek” mahkemeler kuruldu. Bu mahkemelerde kimi karakterler suçlu bulunurken kimileri ise beraat etti. Azerbaycan’daki edebi mahkemeleri haberimizde anlatt

Published

on

1917 Bolşevik devriminden sonra kurulan Sovyetler Birliği’nde, Lenin ve Stalin döneminde büyük baskılar, sürgünler, kıyım ve ölümler yaşandı. 1920 yılının yazından, 1921 yılının başına kadar geçen sürede, sadece Azerbaycan’da yaklaşık 50 bin insan katledildi.

Bolşevikler, sadece insanları katletmedi; Rus dili dışındaki dillerle kaleme alınmış, kendilerinin okuyup anlayamadıkları, Arap, Fars ve Türk dilinde yazılmış, özellikle milli kimliklerin önemli kaynakları durumundaki kitap ve el yazmalarını da yok etti.

Sovyet yöneticileri özellikle Kafkasya ve Türkistan’daki Türk halklarının epik şiirlerini, destanlarını hedef aldı. Bu anlamdaki saldırıların Azerbaycan’daki hedefi ise Dede Korkut’tu. Rusça ve Azerbaycan Türkçesiyle basılmış olan Dede Korkut hikayeleri toplatılarak yok edildi.

Edebi mahkeme ne demek?

Sovyetler Birliği’ndeki ideolojik uygulamaların en ilginç olaylarından biri ise edebi eserlerdeki karakterlerin “edebi mahkeme” adı verilen özel mahkemelerde yargılanmasıydı. Mahkeme, bir mahkeme başkanı, genellikle iki üye hakim, bir katip, bir veya iki savcı ve savunmacılardan oluşuyordu.

Edebi mahkemeler, duyurular yapıldıktan sonra oyunun oynanmasının ardından seyircinin önünde yapılırdı. Bu mahkemelerde yargılanan karakter ya da karakterlerin bazıları suçlu bulunur ve edebi sahadan çıkarılırdı, bazıları ise beraat ederdi.

Edebi mahkemelerle ilgili çalışmalar

Azerbaycan’da ilk defa Prof. Dr. Cəlal Qasımov, Ədəbi Məhkəmələr adlı eserinde Sovyetler Birliği Dönemi’ndeki “edebi mahkemeleri” gazete ilanlarıyla birlikte kaleme aldı.

Türkiye’de ise Prof. Dr. Ahmet Buran, “Sovyetler Birliği Dönemi’nde Edebi Mahkemeler” isimli bir makale yayımladı.

Azerbaycan’da edebi mahkemeler

Yazarın, yayıncının ya da gerçek kişilerin değil, edebi eserlerdeki karakterlerin yargılandığı edebi mahkemeler, genellikle şehrin en büyük ve en görkemli salonlarında, daha önce yapılan çeşitli duyuru ve davetlerle salonlara çağrılan kalabalık bir izleyici kitlesi önünde yapılırdı.

Bu mahkemelerde, daha çok roman hikaye, piyes vb. edebi eserlerde geçen ve belirli toplumsal değerleri temsil eden karakterler yargılanırdı. Mahkeme gerçekte var olmayan, edebi eserin kurmaca dünyasındaki tipi/tipleri yargıladığı için, o karakterleri temsil eden bir kişi veya kişiler suçlu sandalyesine oturtulurdu.

Bazı karakterler suçlu bazıları suçsuz bulundu

Mahkeme, bir mahkeme başkanı, genellikle iki üye hakim, bir katip, bir veya iki savcı ve savunmacılardan oluşurdu. İddia makamı, önceden çalışarak hazırladığı ve suçlamalarına esas teşkil eden iddiaları gündeme getirir mahkemenin her bir üyesi ve savunmacılar sorumluluklarının gereğini yapar; söylemek istediklerini dile getirir, savunmalarını yaparlardı.

Tiyatro içinde tiyatro gibi süren bu mahkemeler yapılırken, eserin yazarı yaşıyorsa o da mahkemede hazır bulundurulurdu. Bazen mahkeme günlerce sürerdi. Yargılamanın sonunda mutlaka bir karar verilirdi. Bu mahkemelerde yargılanan karakterlerin bir bölümü sonuç itibarıyla suçsuz bulunur, beraat ederlerdi.

Büyük bir bölümü ise, suçlu bulunur, “burjuva-milliyetçi, kapitalist” düşüncelerin ürünü ve temsilcisi olarak kabul edilip, aşağılanır ve edebi sahadan çıkarılırlardı.

Yargılanan ilk karakter: Gültekin

Azerbaycan’da edebi mahkemede yargılanan ilk karakter, C. Cabbarlı’nın Aydın piyesinin kadın kahramanı Gültekin oldu.

Gültekin hakkındaki suçlama şöyle:

1. Aydın gibi saadet ve istirahatı sadece kendi emeğiyle kazanan çalışkan bir genç öğrencinin eşi olduğunu dikkate almamış, babasının evinde aldığı “burjuvazist ruh ve terbiyeyi” değiştirmedi.

2. Haysiyet ve şerefini koruyamamış; Dövlet Bey’in kucağına atılmış, onun bunun alçakça arzu ve isteklerini yerine getirerek kadınlık onurunu aşağılamış, zayıf iradeli olduğundan düştüğü çirkeften çıkamadı.

3. Henüz Aydın’dan ayrılmamış iken gönlünü Dövlet Bey’e kaptırmış, onu sevmek suçunu işledi.

4. Eski burjuvazi ruhunu değiştirmediği için elbise ve ziynet düşkünü oldu.

5. Böyle bir ahlaka sahip olduğu için Aydın’ın felaketine sebep oldu.

Gültekin’in beraat etmesine karar verildi

Uzun görüşme ve tartışmalardan sonra edebi mahkeme şu karara vardı:

1. Kapitalizm toplumunda, küçük burjuva ve işe yaramaz aydın kitlesi içinde kadınların hukuku ve kişiliği, başka kişilerin elinde kalıyor. Çünkü iktisadi bakımdan kadın bütünüyle erkeğe bağımlıdır. Aile reisi olan kişinin karşısında aciz bir halde kalması, eski geleneklerin ve genellikle burjuva toplumunun ona verdiği ailevi ve hukuksuz statünün bir sonucu.

2. Kendisinin ve eşinin gerekli maddi ihtiyaçlarını temin etmekten aciz, basit bir kişilik olan Aydın’ın acizliği, ailesini felaketten kurtarmak isteyen Gültekin’i Dövlet Bey’e teslim olmaya mecbur etti. Böyle bir “ mecburi ihanet” yüzünden eski aile ilişkileri temelinden sarsılmış ve aile dağıldı.

3. Burjuva toplumu içinde her gün gördüğümüz benzer durumlar erkek ile kadın arasındaki geleneksel aile ilişkilerini doğal olarak bozmakta ve bu olaylar sürekli görülüyor.

4. Mahkeme heyeti yukarıda belirtilen üç maddedeki sosyal esaslarla Gültekin’e isnat edilen suçlamaları reddediyor. Mahkeme heyeti Gültekin’e isnat edilen suçlamaları kapitalist 260 7’inci Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu toplumun bir kabahati olarak görüyor ve Gültekin’in bütünüyle beraat etmesini kararlaştırıyor.

Şeyh Senan’ın yargılanması

Hüseyin Cavid’in Şeyh Senan adlı eserinin sahneleneceği ve yargılanacağı da 30 Kasım 1924 tarihli Komunist gazetesinde ilan edildi. Daha sonra da 11 Aralık 1924 günü sahnelenen piyes geniş bir izleyici kitlesine izlettirildikten sonra aşağıda adları ve görevleri belirtilen mahkeme heyeti tarafından Marksist felsefe, anlayış ve ahlak açısından yargılandı.

Şeyh Senan ile ilgili edebi mahkemenin üyeleri ve görevleri “Yeni Yol” gazetesinin 15 Aralık 1924 tarihli sayısında şöyle belirtildi:

Mahkeme Başkanı: Hebib Cebiyev

Üyeler: Esgerov, Hudadov

Katip: Akif

Savcı: Seferelibeyov, Cefer Cabbarzade

Savunmacılar: Yusifov, Helil İbrahim, Şeyh Senan-Hüseyin Sadig, Zehra-Dostu Hanım

Şeyh Senan’ın özeti

Mahkeme heyetinin Şeyh Senan ile ilgili suçlamalarına esas olan olaylar şöyle özetlendi:

“Şeyh Senan, eğitim almak üzere küçük yaşta Arabistan’a gider ve orada bulunduğu yıllarda Şeyh Kebir’in kızı Zehra’ya aşık olur. Seyh Senan, Zehra’ya eğitimi bittikten sonra birlikte döneceklerine dair söz verir ancak bir süre sonra İslam’ı yaymak üzere seyahate çıkar ve bu seyahat sırasında Gürcistan’da Gürcü Platon’un kızı Humar’a bağlanır. Bu yeni aşk için bütün düşünce ve inançlarından vazgeçen Şeyh Senan her şeyini Humar’a feda eder. Humar’ı alabilmek için keşişin, “şarab içmesi, boynuna haç takması ve Ku’an’ı yakması” tekliflerini kabul edip iki yıl boyunca domuz çobanlığı yapar ve nihayet Humar’ı da felakete düşürür.”

Şeyh Senan hakkındaki suçlamalar

Mahkeme heyeti yukarıdaki olaylar bağlamında Hüseyin Cavid’in Şeyh Senan adlı eserinde yer alan Şeyh Senan karakerini de şöyle suçladı:

1. Duygularının, şehvet ve arzularının esiri 2. İradesi zayıf 3. Sebatsız 4. Yalancı 5. Zehra ve Humar’ın felaketine sebep oldu.

Şeyh Senan hakkındaki karar, 16 Ocak 1925 tarihli Komunist gazetesinde, “Şeyh Senan Hakkında Edebi-İçtimai Mahkeme Kararı” başlığıyla duyuruldu ve mahkemenin dokuz maddelik kararı yayımlandı.

Bu kararın dokuzuncu maddesi ise şöyle:

“Görülen davanın sonucunda ortaya konan yukarıdaki maddelere göre, “içtimai-edebi” mahkeme Şeyh Senan’ın mevcut toplumsal terbiye bakımından toplum içinde yaramaz, olumsuz bir karakter olduğuna, yalnız kendini düşünen, hayal uçurumlarına layık bir karakter olduğuna karar verdi.”

[Şeyh Senan’ın mahkeme kararı | Prof. Dr. Cəlal Qasımov, Ədəbi Məhkəmələr sayfa: 188 ]

Yargılanan başka karakterler de var

Sadece bu iki eser değil pek çok eserdeki karakterler yargılandı: 25 Aralık 1924 tarihinde yine Hüseyin Cavid’in “ Şeyda” piyesindeki Gara Musa karakteri; 27 Nisan 1928 tarihinde C. Cabbarlı’nın “ Od Gelini”ndeki “Almaz” ve başka bir tarihte de, “Ölüler” adlı eserdeki “İskender” karakterleri.

“Eserler sanat değerlerinden ziyade ideolojik boyutlarıyla değerlendirildi”

Prof. Dr. Ahmet Buran eserlerin yargılanma sebebini şu sözlerle ifade ediyor:

“Toplumun tarihi ve kültürel değerlerini işleyen, sınıf mücadelesine ters, toplumu yönlendirici etkisi olan ve yeni sistemin öngördüğü ideolojik anlayışa aykırı görülen sanat eserleri, eserlerde yer alan karakterler ve tezleri bağlamında yargılanarak bir çeşit “edebi eleştiri”ye tabi tutuldu. Marksist eleştiride, eserin sanat ve estetik boyutu öncelikli olmadığı için de bu mahkemelerde yargılanan eserler, sanat değerlerinden ziyade ideolojik boyutlarıyla değerlendirildi ve daha çok da bu yönleriyle yargılandı, eleştirildi.”

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam