Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Elektrik Kurumu Müdürü Erdoğan: Elektrik fiyatına en az yüzde 30’luk artış gerek

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek) Genel Müdürü Gürcan Erdoğan, elektrikte acilen fiyat düzenlemesine gidilerek en az yüzde 30’luk bir artış yapılması gerektiğini; bu yöndeki taleplerini ilgili bakanlık üzerinden Bakanlar Kurulu’na göndereceklerini söy

Published

on

Elektrik Kurumu Müdürü Erdoğan: Elektrik fiyatına en az yüzde 30’luk artış gerek

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek) Genel Müdürü Gürcan Erdoğan, elektrikte acilen fiyat düzenlemesine gidilerek en az yüzde 30’luk bir artış yapılması gerektiğini; bu yöndeki taleplerini ilgili bakanlık üzerinden Bakanlar Kurulu’na göndereceklerini söyledi.

Bu artışın mali çıkmazda olan kurumun bundan sonra zarar etmemesini sağlayacağını ifade eden Erdoğan, bu miktarın ne kadarının halka yansıtılacağı, ne kadarının devlet tarafından üstlenileceği konusunda ise yetkililerin çalışma yapması gerektiğini kaydetti.

Eroğan saat 13:00’de Kıb-Tek toplantı salonunda, bazı Kıb-Tek yetkililerinin de katılımıyla basın toplantısı düzenledi.

Geçmişte, Bakanlar Kurulu’ndan kurumun kar etmeyeceği şekilde idamesini sağlayacak bir fiyat güncellenmesinin her ay yapılmasını öngören bir nizamname geçtiğini, ancak 2019 yılı Nisan ayından bu yana elektrikte fiyat düzenlemesine gidilmediğini, bunun yasalara aykırı olduğunu kaydeden Erdoğan,  bu düzenleme yapılmayarak kurumun  mali yönden içinden çıkılmaz bir noktaya getirildiğini söyledi.

Yatırım ve santrallerin bakım onarımı konusunda sıkıntılar yaşandığını, Aksa’ya 3-4 aydır ödeme yapılamadığını kaydeden Erdoğan,  “Yılbaşında 1 milyar 900 milyon TL’lik yatırım ön görmemize rağmen, 8 ayda  yaptığımız yatırım 11 milyon TL, bu ne yatırım yapıyoruz ne de mevcutları idame ettiriyoruz demektir. Bu elektrik arzında ciddi sıkıntılara neden olmaya başlamıştır, kesintiler kaçınılmazdır”  diye konuştu.
Bakanlar Kurulu’na ilgili bakanlık vasıtasıyla yaptıkları jeneratörlerin bakım ve idamesinin üretici firmadan hizmet alarak yapılması yönündeki önerilerinin bir türlü kabul edilmediğini savunan Erdoğan, şu anda üretim santrallerinin bazılarının çalışmadığını, bazılarının ise bakımsızlıktan nerdeyse durma noktasına geldiğini anlattı.

Yaz aylarında geçen yıl  günlük pikin pandemiden dolayı 200 megavat civarında olduğunu, şu anda pikin, pandemi öncesini de geçerek 340 megavata ulaştığını kaydeden Erdoğan, santrallerinin üretim noktasının tamamen dolduğunu, şu anda Rum tarafından günlük 20 megavat elektrik aldıklarını ve bunun maliyeti ciddi oranda artırdığını  söyledi.

Gerekli yatırımların yapılamaması ve fiyatların düzenlenememesi neticesinde kurumun ciddi bir finans açığı bulunduğunu, borçlarının 500 milyona ulaştığını dile getiren Erdoğan, şu bilgileri verdi:
“2019 yılında son yapılan düzenleme ile elektrik fiyatı 97.83 kuruş kuruş idi, o dönemde dolar 5.6 TL idi, satış fiyatımız 17.63 dolardı, bugünkü rakamlarla 148 kuruşa tekabül ederdi, bugün geldiğimiz noktada dolar 8.40, yakıtın tonu 300 dolarlardan 460 dolara çıkmasına rağmen fiyat düzenlemesi yapılmadığı için kurum aylık 40 miyon TL yıllık da 480 milyon TL zarara uğramaktadır”.

Bunun sürdürülebilir bir yapı olmadığını, kurumun bu saatten sonra bu şekilde çalışmasının mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, zammın nizamnameye uygun olarak tekrar her ay yapılmasının önünün siyasiler tarafından açılması gerektiğini kaydetti.

Yıllık 1 milyon 450 milyon kilovat saat satışları olduğunu, bunun pandemi öncesinde 1.8 milyar olduğunu açıklayan Erdoğan, pandemi sonrasında bunun daha da artacağını belirtti.
Erdoğan, gerekli bakımların yapılması, iletim hatları ile dağıtım sisteminin  yenilenmesi, teknolojiye ayak uydurup maliyetleri aşağıya çekmeleri, yatırım yaparak santrallerde kullanılan yakıt modeli değiştirilerek üretim maliyetlerinin aşağıya çekilmesi gerektiğini anlattı.

3-5 yıl sonra fuel oile erişmenin de mümkün olmayacağını ifade eden Erdoğan, “Dolayısıyla doğru zamanda doğru yatırımları yapmazsak üretimden tamamen kopmuş olacağız. Gaza geçmek için en az 150-200 milyon Euro’luk yatırım yapmamız gerekir, ancak böyle bir yatırım yapacak durumumuz yok” diye konuştu.
2024 yılında Aksa’nın sözleşmesinin sona ereceğini de hatırlatan Erdoğan, bugünkü açıklarını kapatamadıklarını, 2024’deki Aksa’dan dolayı oluşacak 140 megavatı da  tamamlamak durumunda kalacaklarını ve bugünkü yapıyla bunun mümkün olmadığını dile getirdi.

Erdoğan, acilen fiyat düzenlemesine gidilerek en az yüzde 30’luk  bir artış yapılması gerektiğini kaydetti ve bu artışın bundan sonra zarar edilmemesini sağlayacağını, bu miktarın ne kadarının halka yansıtılacağı, ne kadarının devlet tarafından üstlenileceği konusunda ise yetkililerin çalışma yapması gerektiğini, bu yöndeki taleplerini bakanlık üzerinden bakanlar kuruluna göndereceklerini söyledi. Erdoğan çıkacak olan neticeye göre uygulamalara başlayacaklarını da belirtti.

Yaptıkları çalışmada vatandaşlara yüzde 20’lik bir artış yapılmasını öngördüklerini kaydeden Erdoğan bu durumda, 97.83 olan elektrik fiyatının 1.84’e tekabül edeceğini, yüzde 20’nin üzerinde kalan kısmının ise Maliye Bakanlığı üzerinden devlet dairelerinin tüketimine aktarılmasıyla ilgili önerileri de bulunduğunu, bu durumda Maliye’ye yıl sonuna kadar 34 milyon TL’lik bir ek külfet geleceğini dile getirdi.

Bugün itibarıyla yapılacak fiyat artışının bundan sonraki zararları karşılayacağını kaydeden Erdoğan, geçmişteki yıllık 500 milyon civarındaki zararın telafisinin nasıl olacağının bundan sonra değerlendirileceğini söyledi.
Akaryakıt alımı ile ilgili ihale açtıklarını  ancak son 3 ihalenin teklif yüksekliği, eksik evrak gibi nedenlerden dolayı  iptal edildiğini kaydeden Erdoğan, ülkeyi elektriksiz bırakmamak için Türkiye elektrik kurumu altında bir kuruluş olan TPK ‘dan Bakanlar Kurulu Kararları doğrultusunda alım yaptıklarını söyledi.

Günlük 1000 ton yakıt harcandığını ve yaklaşık 10 günlük bir yakıt stoku kaldığını da ifade eden Erdoğan, TPK’dan bedeli 150 milyon TL civarında olan 36 bin ton yakıt alımına, bankalardan borçlanarak  gideceklerini söyledi.

Bugünlerde elektrik tüketiminin çok yüksek olduğunu da kaydeden Erdoğan, yüksek tüketimin, fiyatların artışıyla birlikte faturalara yansıyacağını belirtti,  vatandaşların elektriği dikkatli kullanması önerisinde bulundu ve faturaların 2 katı gelebileceği uyarısını yaptı.

Alınan akaryakıtın kriterlere uygun olmadığı yönünde yapıldığını söylediği spekülasyonlara da yanıt veren Erdoğan, bütün gerekli analizleri yaptırdıklarını ve kriterlere uygun olunduğunu söyledi.

Erdoğan bacalardan çıkan dumanın yakıtın kalitesizliğinden kaynaklanmadığını, filtreler olmamasından ve daha fazla üretim için sistemi çok eski olan ve ömrünü aşan termik santrallerin de tam kapasite çalıştırılmasından kaynaklandığını, bunu önleme imkanlarının şu an olmadığını anlattı.

Erdoğan bir soru üzerine fiyat  dilimlerinin de şu şekilde olacağını açıkladı:
“Yaz dönemi çoklu tarifede 9:00-18:00 saatleri arasında 1.2908 olan fiyat yüzde 20 artışla 1.5504’e
18:00-23:00 saatleri arasında 0.9873 olan fiyat 1.1848’e; 23:00-09:00 saatleri arasında 0.65 olan fiyat 0.78’e çıkacak”.

İlgili Bakan’ın göreve gelirken elektrik fiyatlarının ucuzlayacağını söylediğinin hatırlatılması, borçların toplanamadığının belirtilmesi ve alım gücü düşen  halka yapılacak zamlarla haksızlık yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine ise Kıb-Tek Genel Müdürü Gürcan  Erdoğan, kendileri göreve geldiklerinde 950 milyon olan alacağın şu an 655 milyon TL olduğunu kaydetti ve bir düşüş olduğunu tahsilatın arttığını kaydetti.
Yapılacak olanın bir zam değil fiyat düzenlemesi olduğunu kaydeden Erdoğan elektrik arzının sağlanması, üretim ve maliyet istikrarı için bu düzenlemenin gerekli olduğunu vurguladı.

Doğal gaza geçilmesi ile ilgili bir soru üzerineyse Erdoğan doğal gaza geçilebilmesi için 150-200 milyon Euro’luk bir yatırım gerektiğini, proje çalışmasının yüzde 90’ının tamamlandığını, bu para bulunduğunda doğal gaza geçilebileceğini anlattı.

Erdoğan şu an doğal gaz ile fuel oil fiyatlarının nerdeyse aynı olduğunu ve gaza geçildiğinde ucuzlama olmayacağını da söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

KTÖS:Disiplin tüzüğü değişikliğiyle, okullarda başörtüsü kullanımına ilişkin yeni bir düzenleme getirilmesi kabul edilemez

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Milli Eğitim Bakanlığı’nın disiplin tüzüğü değişikliğiyle, okullarda başörtüsü kullanımına ilişkin yeni bir düzenleme getirmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, bunun hukuksuz bir süreçle yapıldığı, laiklik ilkesine aykırı olduğu ve çocuk hakları açısından sorun yarattığı görüşünü ifade etti.

Değişikliğin derhal geri çekilmesini isteyen KTÖS; “Eğer Eğitim Bakanlığı bu tavrını sürdürürse, eğitim sendikaları ile birlikte her türlü hukuki ve sendikal mücadeleyi başlatacağımızı kamuoyuna duyururuz” dedi.

-“Eğitim hukukun üstünlüğü, laiklik ve bilimsel ilkeler temelinde şekillendirilmeli”

KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş yazılı açıklamasında, eğitimin hukukun üstünlüğü, laiklik ve bilimsel ilkeler temelinde şekillendirilmesi gereken bir kamusal hizmet olduğunu vurguladı. Maviş, ancak Eğitim Bakanlığı’nın düzenlemeyi “hukuku ve demokratik süreçleri yok sayarak yaptığını ve bunun yöntemiyle de kabul edilemez olduğunu” belirtti.

-“Eğitim sistemi Teknik Kurul ve Yüksek Danışma Kurulu’nun gözetiminde yönetilmek zorundadır”

Ülkedeki eğitim sisteminin, Öğretmenler Yasası uyarınca kurulan Teknik Kurul ve Yüksek Danışma Kurulu’nun gözetiminde yönetilmek zorunda olduğunu belirten Maviş, “Eğitimle ilgili tüm yasa, tüzük ve yönetmelik değişiklikleri, Teknik Kurul’un onayından geçmelidir. Bakanlık, eğitim politikalarını keyfi bir şekilde belirleyemez” dedi. Maviş, değişikliğin sendikalar ve diğer eğitim paydaşlarının görüşü alınmadan yapıldığına da dikkat çekerek değişikliğin geçersiz olduğunu savundu.

-“Laiklik ilkesine aykırı”

Düzenlemenin laiklik ilkesine aykırı olduğunu kaydeden Maviş, “Anayasa’nın 1. maddesi açıktır. Devletin dini yoktur, laik bir cumhuriyettir. Devletin laik yapısı, eğitim sisteminde hiçbir dini yönlendirmenin veya dini sembollerin kurumsal düzeyde teşvik edilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Okullar, bireysel dini inançlara mesafeli olmalıdır ve devlet eliyle yapılan düzenlemeler de eğitimi dini referanslarla yönetme riskini doğurmamalıdır” ifadelerini kullandı.

-“Çocuk hakları açısından da sorunlu”

Disiplin tüzüğü değişikliğini “çocuk hakları açısından da sorunlu” olarak değerlendiren Maviş, şunları kaydetti:

“Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, çocukların özgür iradeleri ile karar alabilmeleri sağlanmalıdır.
Bu düzenleme, çocukları dini kimlikler üzerinden bir ayrışmaya sürükleyebilecek, toplumsal baskıları artırabilecek bir nitelik taşımaktadır. Bireysel özgürlüklerle ilgili kararlar, pedagojik, bilimsel ve çocuk haklarına dayalı bir çerçevede ele alınmalıdır. Bu düzenleme çocukların özgür iradesine dayalı bir hak değil, onların erken yaşta belirli kalıplara zorlanmasının önünü açabilecek bir karar olarak görülmelidir.”

“Olgunluk çağına gelmiş her çocuğun ve öğretmenin inanç veya kılık kıyafet özgürlüğünü savunacağımız gibi öğrencilerin ve öğretmenlerin yaşam tarzına müdahale edilmesine, eğitimde dini veya ideolojik yönlendirmeye karşı birlik ve bütünlük içinde mücadele edeceğiz” diyen Maviş, tarafsızlık ve yansızlık ilkesinin olmazsa olmazları olduğunu kaydetti.

-“Toplumsal değerler ve yasalar…”

Toplumsal değerlerinin ve yasaların din ve vicdan özgürlüğünü dikkate aldığını, hoşgörü çerçevesinde kişilerin inanç ve ibadetlerini yerine getirmesini fırsat tanıdığını vurgulayan Maviş, “Farklı kültürlerden gelen öğrencilerimiz dil, din, ırk, siyasal düşünce, felsefi inanç ve mezhep ayırımı yapmadan ve taraf tutmadan eğitim sistemi içerisinde okullarda eşitlenmektedirler. Öğretmenlerimiz bu eşitliği bozmayacak ve kapsayıcı bir tavırla sorumluluklarını yerine getireceklerdir. Bu noktada öğretmenlerimizin yansızlık ödevine bağlı olarak görevini ifa edeceğine güvenimiz tamdır” dedi.

Bu tür tartışmaların ülkeyi bölme, kaosa sürükleme, cepheleştirme, vatandaşları ötekileştirme ve ayrımcılığa maruz bırakma riski taşıdığının dikkate alınması gerektiğini kaydeden Maviş, bu tartışmaların dini ekonomik ve siyasi bir örgütlenme aracı olarak kullanılmasına müsaade etmeyeceklerini kaydetti.

-“Işığımız Atatürk’tür…”

“Işığımız Atatürk’tür” vurgusu yapan Maviş, “Okullar bizimdir, neferi öğretmendir, ışığımız Atatürk’tür. Son sözü öğretmen söyleyecek. Hiçbir kural veya tüzük öğretmenin yansızlık ödevinden üstün değildir. Hiçbir talep çocuklar arasında ayrımcılık veya ayrıcalık yaratamaz, meşru değildir” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Long Beach bölgesinde yarın trafik kontrollü bir şekilde sağlanacak

Published

on

By

İskele Long Beach bölgesinde yarın aydınlatma direği tamiratı ve ot temizliği yapılacağından trafiğin kontrollü bir şekilde sağlanacağı kaydedildi.

Karayolları Dairesi tarafından yapılan açıklamada, bu güzergahı kullanacak sürücülerin can ve mal güvenliği açısından dikkatli ve yavaş seyretmeleri, trafik işaret ve işaretçilerine uymaları istendi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Seracılar Birliği Başkanı Veli Bayır, sebze ekim takvimi ve Seracılar Birliği’nin sorunları ile ilgili BRT’ye bilgi verdi

Published

on

By

Sebze ekimi yaparken mevsim şartlarını göz önünde bulundurmak, bitkilerin verimli olması açısından önem taşıyor.

BRT ekibinin hangi sebzenin ne zaman ekilebileceği konusunda yaptığı araştırmaya göre; Mart ve Nisan ayları, domates, biber, patlıcan, fasulye, salatalık, kabak, havuç, lahana gibi sebzelerin ekiminin yapılması için en ideal dönem..

Soğuk hava şartlarına dayanıklı olan sebzelerin başında ise roka, tere, dereotu ve sarımsak geliyor.. Bu sebzelerin ekimi Ocak ve Şubat aylarında tercih ediliyor.

Seracılar Birliği Başkanı Veli Bayır, sebze ekim takvimi ve Seracılar Birliği’nin sorunları ile ilgili BRT’ye bilgi verdi.
Sera yetiştiriciliğinin 20 Ağustos tarihinde başlayıp Eylül, Ekim, Kasım aylarına kadar sürebileceğini belirten Bayır, ekimlerin Haziran ayında son bulduğunu söyledi.

Açığa ekimlerin 15 Mart’ta başlayıp Eylül Ekim aylarına kadar devam edebileceğini kaydeden Bayır, özellikle Mart ayında pek çok ürünün ekilebileceğini dile getirdi.

Veli Bayır şu anda biber, domates, kavun, börülce, gibi ürünlerin yanısıra her türlü meyve ağacının dikim işleminin de yapılabileceğini belirtti.

Seracılar Birliği’nin sorunlarını da dile getiren Bayır, Birlik Binasına ihtiyaç olduğunu belirtti ve yetkililerden bu konuda destek istedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam