Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Emekli Orgeneral Mendi konuştu: Benden sadece araç desteği istediler!

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ağabeyi Atilla Peker’in, Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin savcılığa verdiği dilekçede ismi geçen emekli Orgeneral Galip Mendi, SÖZCÜ TV canlı yayınında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Published

on

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ağabeyi Atilla Peker’in, Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin savcılığa verdiği dilekçede ismi geçen emekli Orgeneral Galip Mendi, SÖZCÜ TV canlı yayınında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Sedat Peker’in iddiaları sonrası savcılık harekete geçti. Kutlu Adalı cinayeti için soruşturma başlatıldı. Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş, 25 yıl sonra raftan inen dosyayla ilgili yeni gelişmeleri eski Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi ve Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’le canlı yayında değerlendirdi.

Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak Sedat Peker’in abisi Atilla Peker’in “Kıbrıs’a indik, ismini hatırlamadığım bir otele yerleştik. Sonra aynı gün Kıbrıs’ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı’na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi ile tanıştım. Yardımcısı Enver Tosun Yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken Uzi marka silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını bana öğretti” ifadesi gündeme bomba gibi düşmüştü.

Dönemin Sivil Savunma Teşkilat Başkanı emekli orgeneral Galip Mendi, katıldığı Sözcü TV canlı yayınında hakkındaki iddialara ilişkin şunları söyledi:

BENDEN SADECE ARAÇ DESTEĞİ İSTEDİLER

– 1996 yılında bu olay meydana geldi benim de tayinim Ankara’ya çıkmıştı. Bu olaydan, cinayetten önce St. Barnabas Kilisesi olayından bahsediyorduk. O dönemki Barış Kuvvetleri Komutanı Hasan Kundakçı’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin savunmasıyla beraber bu PKK faaliyetlerine de büyük yoğunluklar verdiğini hatırlıyorum. Hatta bu kapsamda “Siz de bir bilgi alırsanız iletin” derdi.

– Sonuç itibariyle St. Barnabas Kilisesi’nde PKK’nın bir silah gömdüğüne veya depoladığına dair bir ihbar aldı, Barış Kuvvetleri ve buraya askeri bir operasyon düzenliyor. Bu askeri operasyonda tamamen unsurlar asker. Aralarında belki sivil giysili de olabilir onu bilmiyorum. Benden sadece araç desteği istediler. Bu tabi barış kuvvetlerimizin yaptığı PKK’ya yönelik bir operasyon olduğu için ben bu aracı görevlendirdim tabi. Neticede bu operasyonları yapıyorlar ne bulduklarını inanın ben de bilmiyorum.

TÜRKİYE KARŞITI OLAN BİR GRUP BUNU ALEVLENDİRDİ

– Ertesi gün oranın bekçisi askeri araç belli olduğu için plakasını almıyor, ancak sivil olduğu için bizim Sivil Savunma’nın (Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı) aracının plakasını alıyor ve polise veriyor, dolayısıyla basına yansıyor. Kutlu Bey (Kutlu Adalı) birkaç defa “Sivil Savunma’nın aracı orada niye var? Sivil Savunma bu baskını yaptı mı?” gibi yazılar yazdı.

– İfade de verdim o zaman, “Bunun Sivil Savunma’yla bir alakası yok, Barış Kuvvetleri’nin PKK terör örgütünün faaliyetlerine yönelik operasyonu” dedim. Ama tabi önyargılı ve Türkiye karşıtı olan bir grup bunu alevlendirdi. Bahsettiğim olay üzerine Kutlu Bey birkaç yazı yazdı, yani Barnabas olayı eşittir Sivil Savunma gibi.

– Kesinlikle böyle bir şey yok, hatta sanki ben tehdit etmişim gibi bir şey de var. Öyle bir şey yok, kesinlikle ben Kutlu Bey’le hiçbir görüşme yapmadım. Sadece sorumlu şube müdürüne “Kutlu Bey’i ara; bu operasyonun Sivil Savunma’yla hiçbir alakası yok, ilgisi yok. Barış Kuvvetleri’ne verdiğimiz araç desteği var sadece” dedim. Kendisi bunu iletti. Kutlu Bey cinayete kurban gittikten sonra da hemen oklar Sivil Savunma’ya çevrildi. Özellikle Türkiye karşıtı gruplar, yerel gazeteler bunu alevlendirdiler.

 OLAYLA İLGİLİ KAMERA KAYDI VEYA BENZER BİR OLAY YOK

Canlı yayına katılan Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk ise şunları söyledi:

– Daha önce Kıbrıs Barış Harekatı döneminde bazı kıymet eşyalarının ve benzeri şeylerin orada eskiden gömüldüğü yönünde de iddialar var. İki iddia var; bir silah deniliyor, bir de altın, pırlanta vb. eşyanın olduğu yönünde. O dönemde, 6 Temmuz 1996’da Kutlu Adalı orada öldürülüyor Uzi marka silahla. Şimdi Uzi deyince de akla hemen Türkiye’de kayıp silahlar konusu geliyor. Sanıyorum altı tane Uzi marka silahın kaybolduğu biliniyor.

– İsrail’den alınmıştı bu silahlar. Ertaç Tinar aracılığıyla Kıbrıslı bir işadamı idi. Onun aracılığıyla alınan bu silahlar PKK’nın başı Abdullah Öcalan’a suikast düzenlenmesi amacıyla planlanan ve o amaçla alınan silahlar olduğunu hatırlatalım. Şimdi Uzi silahın kullanılması hemen akla şunu getiriyor, “A bakın Türkiye’de bu silahlar kayıptı, dolayısıyla bu silahlarla Kutlu Adalı öldürüldü.” Kutlu Adalı’nın bir özelliği de birtakım devlet içindeki yasadışı oluşumları yazılarında gündeme getirmesiydi. Öldürüldüğü zaman da sadece Uzi silahla olduğu bilgisi var. Bunun dışında hiçbir tanık yok, olayla ilgili kamera kaydı veya benzer bir olay yok.

TÜRK MAFYASININ ORTAK GİRİŞİMİYLE GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ İDDİASI

– Dolayısıyla bu olay o zamandan beri faili meçhul gibi bir şey olarak kaldı. Fakat bölgedeki gelişmeler veya oradaki yaşanan süreçler bunların Türkiye tarafından yapıldığı, Türk güvenlik görevlileri ya da Türk mafyasının ortak girişimiyle gerçekleştirildiği yönünde iddialar var. Buna karşılık konuyla o dönemdeki görevli askerlerin ve o dönemde görevli bazı komutanların aradan yıllar geçtikten sonra yani 2003 yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne verdiği bir ifade var. Bu ifade de cinayetin ağırlıklı olarak Yunanistan ve Rum istihbaratı ve mafyası tarafından belki de Türk mafyasına işletildiği yolunda genel bir kanaat var. Dolayısıyla bu olayın aydınlatılması gerekiyor. Bu olayın aydınlatılması için de konu gündeme geldi.

ALİ NİHAT ÖZEYRANLI’NIN İNTİHARI

Saygı Öztürk, kamuoyunun belkide hiç duymadığı bir olayı da yayında açıkladı:

– Olay, Tuğgenaral İsmail Koçman döneminde meydana gelmişti. İsmail Koçman’dan sonra Hasan Peker Günal bu göreve geldi. Hasan Peker Günal’ın arkasından Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen üçüncü kişi Ali Nihat Özeyranlı’ydı. Ali Nihat Özeyranlı da tabii ki diğer komutanlar gibi araştırmalar yaptı. Bu olayın aydınlatılması için bir takım çabalar gösterdi.

– Ama Türkiye’ye döndükten sonra bir orduevinde intihar etti. Şimdi bu da ister istemez acaba bu olayla ilgili tehditler mi aldı gibi birtakım soru işaretlerine de neden olabilir diye zannediyorum. Dolayısıyla Ali Nihat Özeyranlı’nın Kıbrıs’ta görevi tamamladıktan sonra Türkiye’ye geldikten sonra intiharı da konunun üzerine durulması gerektiğini eklemek istiyorum. dedi.

KAYBEDEN KİM? KAZANAN KİM?

– Askerlerin genel kanısı da şöyle, bu olayda kazançlı çıkan kim? Yunanistan ve Rum kesimi oldu. Kaybeden kim? Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oldu. Neden? Orada hırsızlıkların, yolsuzlukların üzerine giden değerli bir meslektaşımızın öldürülmesinde Türkiye’nin parmağı olduğu iddia ediliyor.

– O günlerde bu konu hep iddia olarak konuşuldu ama Sedat Peker’in yaptığı açıklamalarda bu olayla ilgili olarak Korkut Eken’i ve aynı şekilde Sedat Peker’in ağabeyi Atilla Peker’i gösterdiği anlaşıldı. Bununla ilgili olarak konu adliyeye intikal ettirildi. Atilla Peker ifadesi alınmak üzere İstanbul Anadolu Adliyesi’ne polis kontrolünde götürüldü.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Milli Arşiv ile Avrupa Liderlik Üniversitesi arasında iş birliği protokolü…

Published

on

By

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi ile Avrupa Liderlik Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı.

Arşivcilik alanında bilgi ve deneyim paylaşımının güçlendirilmesini hedefleyen protokol kapsamında elektronik tez arşivinin oluşturulması, ortak bellek çalışmaları yapılması ve tarih bilincini geliştirmeye yönelik akademik etkinliklerin düzenlenmesi planlanıyor.

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nden verilen bilgiye göre, protokole Daire adına Müdür Ejdan Sadrazam, Avrupa Liderlik Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Mehmet Hasgüler imza koydu.

Daire Müdürü Sadrazam, imza töreninde yaptığı konuşmada “Bu iş birliğiyle hem akademik üretkenliğin artacağına hem de toplumsal hafızamızın daha sağlam temellere oturacağına inanıyoruz. Geçmişin izlerini geleceğe taşımak bizler için bir sorumluluk olduğu kadar, bir onurdur. Avrupa Liderlik Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz bu protokol, yalnızca arşivcilik alanında değil, kültürel mirasımızı sahiplenme ve bilimsel paylaşımı artırma yolunda da güçlü bir adımdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Muhalefet milletvekilleri Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nı eleştiriyor

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, yaklaşık 6 saatten beri Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı görüşülüyor.

Muhalefet milletvekillerinin eleştirdiği yasa tasarısıyla ilgili yeniden söz alan CTP milletvekili Fikri Toros, “Bu yasa tasarısı Genel Kurul’da oylanmak için yeterince olgunlaşmadı” dedi.

Endişelerin kara para aklamaya uzanan küresel boyutta tartışıldığını ifade eden Toros, dile getirdikleri kaygının hükümetin özellikle son 1 yıldaki icraatlarıyla ilgili olduğunu söyleyerek, “Hataların tekerrür etmesini engellemeliyiz” diye konuştu.

Bu düzenlemenin kara paraya yansımasının ön görülmesi, istişare ve bilgi paylaşımı yapılması gerektiğini dile getiren Toros, CTP’nin “yapıcı ve yol gösterici bir muhalefet anlayışı sergilediğini” söyledi.

-Kürşat

Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile ilgili söz alan CTP milletvekili Fide Kürşat, hükümeti “Meclis’e tutarsız yasalar getirmekle” suçladı.

Ülkenin “kumarhane cennetine dönüşmesi için tasarının Meclis’e alelacele getirildiğini” savunan Kürşat, halkın gündeminin hükümetindekinden farklı olduğunu söyledi.

Bu yasa tasarısının şans oyunu salonlarına sınırlama getirme konusunu gündemden kaldırıldığını ifade eden Fide Kürşat, Kıbrıs Türk halkının artık “kumarhanelere komşu olacağını” söyledi.

Alın teriyle geçinen, ekmeğini namusuyla kazanan Kıbrıs Türk halkının kumarhane turizmi ve kara parayla anılacağını savunan Fide Kürşat, Maliye’nin kasasının bol olduğunu, artık buralardan gelen kaynaklara göz dikildiğini savundu.

Kürşat, sabahtan beri “kara paranın Maliye’nin çamaşır makinesinde nasıl yıkanıp ekonomiye nasıl kazandırılacağının” konuşulduğunu söyleyerek, tasarının bu haliyle Meclis’ten geçirilmemesiyle ilgili çağrı yaptı.

-Özdenefe

CTP milletvekili Fazilet Özdenefe de Genel Kurul’da söz alarak, meselenin sadece Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı olmadığını kaydederek, bunun Kıbrıslı Türkleri “yoksullaştırma, olanı da tüketme örneği” olduğunu savundu.

Hükümeti, “Çekirge sürüsü gibisiniz, doymuyorsunuz” ifadeleriyle eleştiren Özdenefe, yasa tasarısının sınırlandırmayla ilgili gaileyi ortadan kaldırdığını söyledi.

2009’dan beri 30 civarında olan gazino sayısının yasanın yürürlüğe girmesiyle kısa sürede ikiye katlanacağını savunarak, bu konuda nasıl bir çalışma yapıldığını soran Fazilet Özdenefe, Turizm Bakanı’nın bu konuda hiçbir açıklama yapmadığını da söyledi.

“Kıbrıs Türk halkı bu yasa geçince ne kazanacak?” diye soran Özdenefe, hükümete mensup kimseden bununla ilgili açıklama duymadığını savundu.

Kıbrıslı Türklerin kumarla ilgili kayıpları olduğunu kaydeden Fazilet Özdenefe, mahkemelere gelen davalara bakılmasını istedi.

Meclis’teki komitelerin işleyişini de eleştiren Özdenefe, komite başkanlarının “ansızdan ve baskılarla” gündem belirlediğini savunarak, “Meclis’te 2013’ten bu yana ilk kez bu kadar gayri ciddi bir yapıya tanık oluyorum. Meclis’in çalışması da kötücül bir yapıya dönüştü” iddiasında bulundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’na nisap olmaması nedeniyle 10 dakika ara verildi

Published

on

By

Sans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın görüşüldüğü Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’na nisap olmaması nedeniyle 10 dakika ara verildi.

Milletvekillerinin konuşmaların ardından, rapor ve tasarının bütünü üzerindeki görüşmeler tamamlandı ancak nisap olmadığından yasa tasarısının madde madde görüşülmesine geçilemedi.

-Özuslu

CTP Milletvekili Sami Özuslu, Genel Kurul’da yeniden söz alarak, Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nı eleştirdi.

Yasa tasarısının Meclis’ten geçirilmesiyle geri dönüşü olmayan bir sürece girileceğini dile getiren Özuslu, bu düzenlemenin yükseköğretimi de etkileyeceğini savundu.

“Hani yükseköğretim göz bebeğimizdi, ya kumarhane ülkesi olacağız ya da öğrenci ülkesi…” diyen Sami Özuslu, bunun nasıl mümkün olacağıyla ilgili soruyu yapay zekaya (ChatGPT) da sorduğunu söyleyerek yanıtı kürsüden okudu.

Özuslu, üniversite öğrencilerinin kumar oynamasının önünün açıldığını savunarak, eğitim ve turizm bakanlarından açıklama beklediğini belirtti.

Bu yasa tasarısının referanduma götürülmesini öneren Özuslu, “Bu halk, her tarafa kumarhane açılmasına, nefes mesafesine kumarhane açılmasına ‘evet’ mi diyecek?” ifadelerini kullandı.

Özuslu, milletvekilliği de yapan Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’nın kumar bağımlığıyla ilgili çalışmalarına da işaret etti.

Bu yasaya harcanan enerjinin Disiplin Tüzüğü, bedeli askerlik, emeklilik gibi çözüm bekleyen konularda harcanması gerektiğini söyleyen Özuslu, tasarının topluma “hiçbir getirisi olmayacağını” savundu.

-Hamzaoğulları,

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları, Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı üzerine söz aldı.

Taksicilerin yaşayacağı sorunlara işaret eden Hamzaoğulları, hiçbir taksi durağının kumarhanelerdeki “güzel arabalarla baş edemeyeceğini” söyledi.

Kara para aklama metoduyla rekabetin daha da “imkansız hale geleceğini” söyleyen Hamzaoğulları, “Göz göre göre insanları ezmeyin” dedi.

Hamzaoğulları, otel sahiplerinin Karpaz bölgesinde arsalar aldığını söyleyerek, birçok insanın kumarhaneye gittiğini duyduğunu belirtti.

Maliye Bakanı Özdemir Berova’nın açıklaması hakkında sosyal medyadan yazılan yorumları okuyan Hamzaoğulları, kumar bağımlılığının, uyuşturucu bağımlılığı kadar kötü bir şey olduğunun, kumar bağımlılığı nedeniyle yüzlerce ailenin dağıldığının yazıldığın söyledi.

Hamzaoğulları, “Siz bu konuyla ilgili doğru işler yapmıyorsunuz” dedi.

-Akansoy

CTP Milletvekili Asım Akansoy da, yasa tasarısının, “kamu vicdanını yaraladığını” söyledi.

Başbakan Ünal Üstel’in, “KKTC’yi Orta Doğunun en güvenli ülkesi yapacağız” açıklamasına işaret eden Akansoy, Kıbrıs’ın tarihi boyunca Avrupa’nın bir parçası olarak değerlendirildiğini söyledi.

Hükümetin yasa tasarısını komiteye çekmesi gerektiğini dile getiren Akansoy, hükümetin “ateşe benzin dökme” niyetinde olduğunu savundu.

Yapılan eleştirilerin dikkate alınması ve ortak akılla sorunlara çözüm üretilmesi gerektiğini kaydeden Akansoy, neden bu düzenlemeye gidildiğini ve bu düzenlemeden kimlerin yararlanacağını sordu.

“İhtiyacın ne olduğu tanımlanmalı” diyen Akansoy, atılan adımların orta vadeli plan ve kalkınma planına uygun olması gerektiğini söyledi. “Oldubittiyle tasarının geçirilmek istendiğini” savunan Akansoy, yasayla ilgili düzenlemede AB normlarının dikkate alınması gerektiğini kaydetti.

Ekonomik sorunların olduğu, dövizin “alıp başını gittiğini” dile getiren Akansoy, “Atılacak adım toplumda daha büyük yaralara sebebiyet verecektir. Hükümeti aklıselime davet ediyorum” dedi.

Toplumda değişim ihtiyacı olduğunu dile getiren Akansoy, yasa tasarısının baskı sonucu getirildiğine inanç belirterek, yasayla ilgili beklentilerin, amaçların ortaya konmasını istedi.

-Şahiner

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de yeniden söz alarak, yasa tasarısı hakkında komitede yaşananları anlattı, “Komite odasının duvarlarının dili olsa da konuşsaydı” dedi.

Komitede, “Bir okula 100 metre mesafede kumarhane mi olur?” diye sorguladıklarında, davetlilerden gelen cevabın, “O zaman okul da yapılmasın” şeklinde olduğunu söyleyen Şahiner, “Taleplere karşı emir eri gibi davranan bir komite vardı, Meclis’te” diye konuştu.

Maliyenin, borçlanmadan “iğne iplik alamadığını” savunan Şahiner, yasa tasarısıyla beş yıl sonra ülkede 100 tane kumarhaneli otel olacağını ifade etti.

Şahiner, sosyal medyanın “çalkalandığını” savunarak, bu konunun “kamuoyu vicdanında reddedildiğini” söyledi.

Şahiner, 2 Haziran tarihinin “kara bir tarih olarak” tarihte yerini alacağını savunan Şahiner, yasa tasarısının geçmesi durumunda “geri dönüşün zor olacağını” söyledi.

-Solyalı

CTP Milletvekili Ürün Solyalı da, ailelerin kumar bağımlılığı nedeniyle yıkıldığını ifade ederek, büyük şirketlerin, yabancı sermayenin “karına kar ekleme motivasyonuyla” yasa tasarısının savunulduğunu belirtti.

Üç-dört yıl önce yapılan bir röportajı aktaran Solyalı, kumarın belli bir noktadan sonra hırsa dönüştüğünü söyleyerek, röportajdaki, “Ben çocuğumun geleceğini kumar masasında bıraktım” ifadesine dikkat çekti.

“Siz Kıbrıslı Türkleri siyaseten yok etmenin peşindesiniz” diyen Solyalı, organize suç, kara para akışı denetlenmeden açılımın “tehlikeli bir alan” yarattığını ifade etti.

Bakanlara eleştirilerde bulunan Solyalı, “Çok büyük bir risk alıyorsunuz… Bunu anlamak mümkün değil” dedi. Yasa tasarısının geri çekilmesini isteyen Ürün Solyalı, KKTC vatandaşlarının, öğrencilerin, okulların kumarhanelerden uzak tutulması çağrısı yaptı.

“Vicdanınıza ve aklınıza sesleniyoruz” diyen Solyalı, denetlenebilir paranın yaratılmasını istedi.

Kurgulanan sistemin organize suçun büyümesini ve kara paranın aklanmasını kolaylaştırdığını söyleyen Ürün Solyalı, “ülkeyi sorgulanır hale getirilmesini kabul etmelerinin mümkün olmadığını” dile getirdi.

Kumarhane açılımının nasıl bir fayda sağlayacağını soran Solyalı, “Ne vicdan var, ne akıl var” dedi.

Konuşmaların ardından rapor ve tasarının bütünü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Yasa tasarısının madde madde görüşülmesine nisap yetersizliği nedeniyle geçilemedi. Toplantıya 10 dakika ara verildi.

Devamını Oku

Trending

Reklam