Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, önerilerini kamuoyu ile paylaştı

Published

on

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, “Seçimler, seçimler sonucunda oluşacak olan Meclis’i, dünyada olduğu gibi mücadelenin çok önemli bir parçası olarak görmeli ve çürümüşlükten kurtulmak için önümüze gelen bu fırsatı değerlendirmeliyiz” çağrısında bulundu.

“Devlet kurumlarının zaman içinde içi boşaltıldı veya elden çıkarıldı. Böylece devlet düzenleyici, denetleyici fonksiyonlarını yerine getiremez oldu” diyen Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, yaptığı yazılı açıklamada, havaalanı, havayolları gibi kurumların “kaşla göz arasında bitirilirken”, elektrik kurumu, telekomünikasyon dairesi gibi toplumsal değerlerin “geleceği belirsizliğe” itildiğini, üretimi doğrudan etkileyen TÜK, Cypfruvex; altyapıyla ilgili olan su, karayolları gibi kurumların da “neredeyse bitme noktasına” getirildiğini ileri sürdü.

“Kısacası ülkede kalitesizlik, standart dışılık, kuralsızlık, sorumsuzluk başını alıp giderken her şeyin sayılarla ölçüldüğü, yağma ve ganimetin itibar gördüğü bir çürümüşlük ortaya çıktı” diyen Tulga, “Bu sorunları çözmek ancak ve ancak samimi, dürüst bir yüzleşme süreci ile mümkün olabilir” dedi.

Ayrıca Tulga, açıklamasında, Oda’nın “tavrını belirleyecek” olan somut önerilerini de kamuoyu ile paylaştı. Oda’nın önerileri şöyle:
“• Ülkemizde mülksüzleşme haciz tehdidinden dolayı hiç bu kadar yoğun derecede yaşanmadı. Başta dövizle borçlananlar olmak üzere tüm borçluların ödeme yeteneğini yeniden kazanmaları için çözümler üretilmelidir.
• Salgın ve TL değer kaybı ile birlikte tüm gücü tükenen özel sektör çalışanları, esnaf ve zanaatkarlar, mikro-küçük işletmeler için bütçeden kaynak ayrılmalıdır. Yarattığımız ve bize ait olan kaynakların etkin ve adaletli kullanımı bu olanağı yaratacaktır.
• Salgın ve TL değer kaybının yarattığı acıları yaşamadan yeterince hissetmek ne kadar olasıdır, tartışılır… Ancak devletin aynı zamanda bu ülkenin üretici gücü olan bu insanları, bugüne kadar görmezlikten gelmesi, büyük bir toplumsal yaranın oluşmasına neden oldu. Büyümeye devam eden bu yaraların kapatılması için üreten, katma değer yaratan, bütçenin kaynağı olan bu insanlarla dayanışma içinde olmak, yeni dönemde oluşacak olan hükümetin en büyük sorumluluğu olacaktır.
• Kendi işini yapmayan veya yapamayan toplumların geleceği olamaz. 1980 yılından bugüne uygulanan politikalardan dolayı artan bir şekilde tüm ihtiyaçlar, dışardan gelen insan gücü ile giderilmiştir. Bu politikaların artık sonu geldi. Hayat standartlarının gerilemesi, alım gücünün tükenmesi, dolayısı ile yoksullaşma dışardan gelen insan akışını durdurmuştur. Gençlerin üniversitelere olan akışı eğitimle planlanmalı, gençleri mesleki eğitime yönlendirmek için gereken her şey yapılmalıdır.
• Küçük ölçekli işletmelerle ne depolama, ne standartlar ne de devamlılık sağlanamaz. Ayrıca bu yapıyla maliyetlerin daha yüksek olması kaçınılmazdır. Ülkemizin temel üretici gücü olan küçük işletmelerin devamlılığı için kooperatifler çatısı altında birleşmeleri, ivedi olarak sağlanmalıdır. Ülkede planlama ve ihracat olanağının ve katma değer artışının sağlanması, toplumun üretici kılınması ancak bu yolla mümkündür.
• Yeşil Hat Tüzüğünün kapsamının genişletilerek işlenmiş gıda ürünlerinin ihracatı ve pazarlanması için gereken her şey yapılmalıdır.
• İmar planları inşaatların çoğalmasına değil, üretimin ve yaşam kalitesinin arttırılmasına odaklanmalıdır. Çevrenin, doğanın, sahillerin, toprağın bir karışına dahi ihtiyacımız vardır. İmar planları bu felsefe ile yeniden ele alınmalıdır.
• Üretimin can damarı olan sanayi bölgeleri ivedi olarak belediyelerle işbirliği içinde özerk yönetimlere kavuşturulmalı, siyasi rant alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
• Bu çürümüşlük içinde eğitim kurumları ve sağlık sistemleri çökertilmiş ve yoksul ailelerin hizmet alamamaları yanında bir o kadar daha yoksullaşmalarına neden olmuştur. Eğitim kurumları ve sağlık sistemi bu çerçevede yeniden ele alınmalıdır.”

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Baf’ta 15 yaşındaki erkek çocuk ölü bulundu

Published

on

By

Baf’ta bugün 15 yaşındaki bir erkek çocuğu ölü bulundu. 

Ceset, Baf’a bağlı Holetria köyünde mezarlık ile köy merkezi arasındaki bölgede tespit edildi.

Cesedin yakınında bir motosikletle, terk edilmiş van araç saptandı.

Rum basınında yer alan haberlere göre, olay yerinde iki aracın bulunması, bir trafik kazası olasılığını güçlendiriyor. Polis, suç ihtimali de dahil tüm olasılıkları araştırıyor 

Ölen çocuğun yerel bir sakin olduğu tespit edildi. 

Devamını Oku

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam