Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

ESPA Başkanı Boyacı: Daha yaşanabilir bir ülke yaratma idealiyle hareket ediyoruz

Published

on

 

KKTC’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı koymak amacıyla oluşturulan düşünce kuruluşu Ekonomi ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi (ESPA), ilk basın toplantısını bugün gerçekleştirdi. Toplantıda, ESPA’nın kuruluş amaçları, hedefleri ve ne tür çalışmalar yapacağı kamuoyuyla paylaşıldı.

Başkan Mete Boyacı, kurucular adına yaptığı açılış konuşmasında, düşünce kuruluşunun manifestosunu anlattı.  Boyacı, temel prensiplerinin şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık gibi iyi yönetişim ilkeleri olduğunu vurguladı. Daha yaşanabilir bir ülke yaratma idealine bağlılıkla hareket ettiklerini belirten Boyacı, toplumun tüm kesimleriyle diyalog kurmak isteyen, bağımsız, tarafsız ve çözüm odaklı bir yapıya sahip olduklarının altını çizdi.

“Ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) iyi yönetilmemektedir” diyen Mete Boyacı, “Bu durum, her geçen gün siyaset kurumuna güveni erozyona uğratmakta ve toplumu umutsuzluğa sevk etmektedir. Hükümet ise yapısallaşmış sorunlara kalıcı çözümler üretmeye çalışmak yerine, şahsi menfaatleri ve günü kurtarma çabası içinde görünmektedir” ifadelerini kullandı.

Uzun zamandır, genel olarak sivil toplum ve iş insanlarının da üzerine düşen toplumsal görevleri yeterince yerine getirmediğini belirten Mete Boyacı, “Dolayısıyla, bu durumun oluşmasında bizlerin de sorumluluğu olduğunu kabul ediyoruz. Bu bilinçle, iş insanları olarak bizler bir inisiyatif almaya karar verdik. Şu anda içinde bulunulan durum bir kader değildir. Dolayısıyla, birtakım köklü reformların uygulanması şartıyla ülkemizin, hepimiz için daha yaşanabilir; sosyal adaletin ve toplumsal refahın hüküm sürdüğü bir yer olabileceği kanaatindeyiz” şeklinde konuştu.

Mete Boyacı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, kapsayıcılık ve hukukun üstünlüğü gibi iyi yönetişim ilkelerinin esas olduğu bir devlet yapısının, ülkedeki belirsizlik ve istikrarsızlığı giderebileceğine inanıyoruz. Bu tür bir yapının, KKTC’nin sürdürülebilir bir kalkınma eksenine girmesini sağlayacağına dair inancımız tamdır. Sınırlı kaynaklarımızın doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı, rekabete dayalı serbest piyasa mekanizmasının gerçek anlamda çalıştığı bir düzen mümkündür. Liyakate dayalı, etkin ve parti siyasetinden arındırılmış bir bürokrasi ile güçlü bir denetim mekanizması oluşturulabilir. Verginin tabana yayıldığı ve vergi adaletinin sağlandığı bu tür bir yapıda, kamusal hizmetlerin iyileştirilmesi ve fiziksel altyapı yatırımları için gerekli mali kaynakların ortaya çıkması mümkündür. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, makroekonomik göstergeler ülkemizde böyle bir potansiyelin var olduğuna işaret etmektedir. Yetişmiş insan gücümüz de bu potansiyeli açığa çıkarabilecek niteliktedir.”

Böyle bir idari yapının oluşturulabilmesi için tüm kesimlerin bir araya gelip katkı koyacağı toplumsal bir uzlaşıya ihtiyaç olduğunu düşündüklerini ifade eden Mete Boyacı, “Bizler, ülke şartlarına uygun politika önerilerinin oluşturulması ve bunların hayata geçirilebilmesi için faaliyet gösterilmesi noktasında önemli bir boşluk olduğu tespitinde bulunduk ve bu boşluğu doldurmak adına ortak hareket etme kararı aldık” dedi.

Mete Boyacı, “Bu doğrultuda, ekonomi ve iyi yönetişim odaklı bir düşünce kuruluşu olan ESPA (Ekonomi ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi)’nın kuruluş sürecini tamamlamış bulunuyoruz” diyerek, kamu yararını gözeten ve kâr amacı gütmeyen bir kurum olan ESPA’nın, faaliyetlerini tarafsız bir biçimde, çok sesliliğe ve toplumun çeşitli kesimlerinin katılımına olanak sağlayacak şekilde yürüteceğini vurguladı.

“Ülkemizin her yanını sarmış olan sorunlar kısa sürede çözülebilecek türden olmaktan çok uzaktır” ifadelerini kullanan Mete Boyacı, “Köklü reformların yapılması zorunlu olan böyle bir süreçte, taşların yerinden oynaması ve pek çok toplumsal kesimin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Hiçbir dönüşüm/değişim fedakârlık yapılmadan gerçekleştirilemez. Elbette, uzun vadeli istikrar ve refah için kısa vadede fedakârlıkta bulunması gereken kesimlere, parçası olduğumuz iş dünyası da dahildir” şeklinde konuştu.

Mete Boyacı, benzer kaygıları taşıyan ve ifade ettiği ilkeleri paylaşan tüm kesimleri kendileriyle istişarede bulunmaya ve iş birliği yapmaya da davet etti.

Toplantı, hazır bulunan kurucuların katılımıyla gerçekleştirilen soru-cevap bölümüyle sona erdi.

ESPA’nın kurucu üyeleri olarak Candan Avunduk, Mete Boyacı, Hasan Dörtgazi, A. Kaan Kaner, Serhan Kombos, Selen Necat-Gürkan, Ahmet Noyan, Müsteyde Onbaşı-Ruhi, Bertan Özberkman, Yağmur Özyalçın, Mehmet Saydam, Vargın Varer ve Engin Yeşilada yer aldı.

ESPA’nın ilk genel kurulunda, yönetim kuruluna “Candan Avunduk, Mete Boyacı (Başkan), A. Kaan Kaner, Serhan Kombos, Müsteyde Onbaşı-Ruhi, Yağmur Özyalçın (yedek üye)” seçildi.

Denetleme Kurulu ise Mehmet Saydam, Engin Yeşilada ve Bertan Özberkman’dan (yedek üye) oluşturuldu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Sibel Tatar, BRTK ev sahipliğindeki “Kırmızı” adlı karma sergiyi ziyaret etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) ev sahipliğindeki “Kırmızı” adlı karma sergiyi ziyaret etti.

Yoğun talep üzerine 31 Ocak Cuma gününe kadar uzatılan sergide, 25 sanatçının, kırmızı rengin dinamizminden ilham alarak oluşturduğu eserler yer alıyor.

Sergi küratörü Ayhatun Ateşin, ziyarette, Sibel Tatar’a, eserler hakkında bilgi verdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar da, sergiyi gezme fırsatı bulduğu için duyduğu memnuniyet dile getirdi.

Sergiden övgüyle bahseden Sibel Tatar, serginin ziyaret edilmesi gerektiğini söyledi.

Sergide sanatçıların verdiği mesajların önemine işaret eden Sibel Tatar, eserlerin kalitesinden bahsetti.

Sibel Tatar, sergiyi iyiki ziyaret etmişim. Mevhibe & Mustafa Başman Vakfına böyle kaliteli bir sergiye sponsor oldukları için, BRTK’ya da ev sahipliği için teşekkür ediyorum. Sergide, birçok genç sanatçıyı da tanıma fırsatı buldum. Seramikten resme birçok kıymetlli eserin yer aldığı sergide, tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Serim: “Denktaş, sadece bir lider değil çok yönlü bir değer olarak tarih sahnesinde öne çıktı”

Published

on

By

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) tarafından “Doğumunun 101. Yılında Rauf R. Denktaş Panel ve Fotoğraf Sergisi” düzenlendi.

ASBÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Konferans Salonu’nda, T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği himayesinde ve Yunus Emre Enstitüsü ortaklığıyla gerçekleşen etkinliğe Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, ASBÜ akademik ve idari kadrosu öğrenciler ve davetliler katıldı.

Konuşmalar ile başlayan etkinlikte daha sonra Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim panelistler, Prof. Dr. Ata Atun, Dr. Zeki Akçam ve Av. Murat Özad’a teşekkür belgesi takdim etti.

-Serim: “Denktaş, sadece bir lider değil çok yönlü bir değer olarak tarih sahnesinde öne çıktı”

Etkinlikte ilk sözü alan, T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, Rauf Raif Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmak, bağımsızlığını ve özgürlüğünü güvence altına almak için ömrünü adadığı davasıyla özdeşleşmiş bir lider olduğunu vurguladı.

“Unutulmaz devlet adamı Mücahit Rauf Denktaş Kıbrıs Türk halkının içinden geçtiği en zor zamanlarda kararlılığı, cesareti, mücadele azmi ve ileri görüşlülüğüyle halkına umut olmuş ve öncülük etmiştir.” diyen Serim, Denktaş’ın, hukukçu, diplomat, fikir adamı, öğretmen ve sanatçı kimlikleriyle sadece bir lider değil, çok yönlü bir değer olarak tarih sahnesinde öne çıktığını belirtti.

Denktaş’ın, tüm Türk dünyası için bir ilham kaynağı olduğunu ifade eden Serim, inancından ve davasından asla taviz vermeyen, Denktaş’ın son nefesine kadar Kıbrıslı Türklerinin hak ve menfaatlerini korumak için çaba gösterdiğini söyledi.

Serim, Denktaş’ın, Kıbrıs Türklerinin, gördükleri zulme, baskılara ve zorluklara boyun eğmeden, varoluş mücadelesini başarıyla sürdürebilmeleri ve bu uğurda ihtiyaç duydukları inancın tahkimi için ağır ama tarihi bir rol üstlendiğini kaydetti. “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti işte bu haklı ve ısrarlı çabalar neticesinde kurulabilmiştir ve Kıbrıs Türk halkı bugün ay yıldızlı bayraklarının gölgesinde huzur ve barış içerisinde yaşamaktadırlar.” diyen Serim, bağımsızlık, özgürlük ve birlik ideallerine sıkı sıkıya sarılarak gelecek nesillerin bu mirası daha güçlü şekilde özümsemesini sağlamanın elzem olduğunu vurguladı.

Denktaş’ın en büyük hayalinin halkının bir azınlık olarak görülmemesi, eşit statüye sahip, özgür ve refah içerisinde yaşayan bir millet olarak varlığını sürdürmesi olduğunu vurgulayan Serim, Denktaş’ın, mücadelesi boyunca Türkiye Cumhuriyeti’ne daima güvendiğini ve haksız çıkmadığını hatırlattı.

Serim, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ihtiyaç duyduğu her alanda, her an, her mecrada ve her şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olacağını vurguladı.

-Tatar: “İki devletli çözüm, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın da savunduğu yaklaşımdı”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da etkinlikte yaptığı konuşmada, kendilerinin savunduğu iki devletli çözüm yaklaşımının, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın da savunduğu çözüm yöntemi olduğunu dile getirdi.

Federasyon temelli görüşmelerin başarısız olduğunu kaydeden Tatar, Denktaş’ın devletten asla vazgeçilmemesi gerektiğini vurguladığına işaret etti.

67 yıl önce Kıbrıs Türk halkının sömürge yönetimine başkaldırışının yıldönümü olduğunu kaydeden Tatar, o günlerde de Kıbrıs’ta iki halk olduğunun dünyaya haykırıldığını dile getirdi.

Millî mücadele yıllarına ve Kıbrıslı Türkler’in yaşadıklarına değinen Tatar, o günlerde Denktaş’ın bir lider olarak ortaya çıktığını dile getirdi. Köyden köye gitmenin bile tehlikeli olduğu zamanlardan geçildiğini ve bugün hala bulunamamış kayıplar olduğunu belirten Tatar, o günlerden bugünlere Denktaş’ın liderliğiyle gelindiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün bayrağı Denktaş’a bıraktığını, 1974 Barış Harekâtı ile Denktaş’ın Türkiye’nin de tanıdığı bir lider haline geldiğini kaydetti. Denktaş’ın hayatının acılarla ve fedakârlıklarla dolu olduğunu ifade eden Tatar, Denktaş’ın mücahitlik yıllarına da değindi

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın, halkının yanında olmak için gecenin karanlığında sandala binerek adaya gelmeye çalışarak, ölüm de dahil her şeyi göze aldığına işaret ettiğini belirten Tatar, sonraki yıllarda Denktaş’ın bir hukukçu ve bir müzakereci olarak mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti.

Tatar, Kıbrıslı Rumlar’ın Kıbrıslı Türkleri azınlık olarak gördüğünü ancak yüzyıllarca süren Osmanlı egemenliğinin unutulduğunu dile getirdi. Denktaş’ın Kıbrıs Türk mücadele tarihinin en önemli kahramanlarından olduğunu ifade eden Tatar, Kıbrıslı Türkleri ezip bir azınlık haline getirmek isteyenlere asla geçit vermediğini söyledi. Tatar, bugün gelinen noktada, eskiden Denktaş’a muhalefet edenlerin dahi “Denktaş haklıydı” dediğini kaydetti.

2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın bir süre önce bir Rum gazetesine verdiği demece değinerek, eleştirilerde bulunan Tatar, kendilerinden farklı siyaset güdenlerin dönemlerinde de anlaşmaya ulaşılamadığına işaret etti. “Bu zihniyetler, Türkiye Cumhuriyeti garantisinden vazgeçmeye razı” diyerek eleştiren Tatar, kendilerinin onurlu bir siyaset yürüttüklerini dile getirdi.

Muhalefetin barış için mücadele ettiğini söylediğini ancak barışın zaten 1974’te geldiğini kaydeden Tatar, başka çıkarımlar elde etmek için egemenlikten vazgeçmemek gerektiğini dile getirdi. Tatar bir anlaşma olacaksa KKTC’nin mutlaka bu anlaşmanın parçası olması gerektiğini vurguladı.

Tek egemenlik tek kimlik olması durumunda Kıbrıslı Türklerin milli kimliğinin tehdit altına gireceğini belirten Tatar, kendisinin bu görüşlerinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da ifade edildiğini kaydetti. Tatar, bu gerçekleri en kısa sürede muhalefetin de anlaması temennisinde bulundu. “Bizim siyasetimiz milli siyasettir” diyen Tatar, bu siyasetlerini de Türkiye ile iş birliği halinde yürüttüklerini kaydetti.

Bölgedeki gelişmelere de işaret eden Tatar, iki devletli çözümün kaçınılmaz hale geldiğini belirtti.

Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Etkinlik, serginin gezilmesiyle son buldu.

Devamını Oku

Kıbrıs

2024, 49 yılın en sıcak yılı oldu

Published

on

By

2024’ün en sıcak günü 16 Haziran’da 46,8 derece ile Türkeli’nde, en soğuk günü ise 29 Şubat’ta -0,2 derece ile Lefkoşa’da kaydedildi. 2024 yılı ayrıca, 1975 – 2024 yıllarını kapsayan 49 yıllık periyotta kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.

Meteoroloji Dairesi, 2024 yılının en sıcak ve soğuk gününü; en yüksek ve en düşük deniz suyu sıcaklığını; en fazla yağışını ve en hızlı rüzgarını paylaştı.

Buna göre, en yüksek deniz suyu sıcaklığı 31.5 dereceyle 20-21 Temmuz günlerinde Gemikonağı’nda; en düşük deniz suyu sıcaklığı ise 15.8 dereceyle 2 Nisan’da Girne’de saptandı.

2024 yılında en çok yağışı metrekareye 179,4 kg ile 30 Ocak’ta Geçitkale aldı. En hızlı rüzgar ise saatte 171 km olarak 24 Kasım’da Serdarlı’da ölçüldü.

Devamını Oku

Trending

Reklam