Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Evkaf Yazışmaları Fonu” Cumhurbaşkanı Tatar tarafından açıldı… Kıbrıs Türklerinin yüz elli yıllık sosyal yaşamına ışık tutuyor

Published

on

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin, “Evkaf Yazışmaları Fonu” açılışı bugün Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Konferans Salonu’nda yapıldı.

Kıbrıs Türklerinin yüz elli yıllık sosyal yaşamına ışık tutan Evkaf Yazışmaları Fonu, uzun yıllar süren yoğun uğraşlar sonucunda derleme, ayıklama, tasnif, dokümantasyon ve dijitalleşme işlemleri tamamlanarak, araştırmacıların hizmetine sunuldu.

Açılışa Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, TC Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, TC Cumhurbaşkanlığı Kütüphaneler Daire Başkanı Ayhan Tuğlu, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter, diğer yetkililer ve davetliler katıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açılışta yaptığı konuşmada, Evkaf Yazışmaları Fonu’nun, fevkalade önemli bir çalışma olduğunu belirterek, emeği geçenleri kutladı ve büyük bir titizlik, çalışma ve gayret ortaya konduğunu dile getirdi. Tatar, kendisine çalışmalarında büyük katkıları olan Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin ilk müdürü Mustafa Haşim Altan’ı da selamladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin uzun yıllar planı ve programı yapıldıktan sonra 1971 yılında Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın öncülüğünde kurulduğunu ifade etti.

Osmanlı arşivleri ve bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu arşivlerin dünyada ilk 3’ün içerisinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Biz kendimizi elbette Türkiye’nin bu anlamda bir parçası olarak görüyoruz” dedi. Tatar, TC ve KKTC’nin, dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olduğunu ifade etti.

Evkaf Yazışmaları Fonu çalışmalarını yapan kişileri selamlayan Tatar, araştırmacı-yazar ve edebiyatçı Harid Fedai’nin, büyük katkılarına dikkat çekerek, Kıbrıs Türkü’nün kendi bağrından çıkardığı çok değerli edebiyatçıların ve yazarların, milletin arşivlerine evraklar kazandırdığını söyledi.

Aynı zamanda yeğeni olan Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’e seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, kendilerinin Hürremzade Mehmed Hakkı Efendi’nin torunları olduklarını dile getirdi. Akademisyen Dr. İbrahim Türk’ün üniversitesinde aldığı görevle Hürremzade Mehmed Hakkı Efendi’nin, yaptığı çalışmaları araştırdığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, müftülük makamının ortadan kalkmasıyla Hürremzade Mehmed Hakkı Efendi’nin, İngiliz Sömürge Yönetimi’nde, Fetva Emini olarak yaptığı çalışmalar ve uyguladığı fetvaların, Türkiye’ye bağlı, milliyetçi ve vatansever çalışmaların, Kıbrıslı Türklerin nasıl dik durmaya çalıştığını gösterdiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Şu anda da muazzam bir bilgi taarruzu altındayız. Bütün bu bilgiyi arşivleyip, özümseyip geleceğe taşımak da bizlerin görevidir” diyerek, bugünün bilgi akışını da dijitalleşme dünyasında ileriye taşımanın önemini belirtti.

1960 Kuruluş Anlaşmalarıyla Kıbrıs Türklerinin en az Rumlar kadar müktesep egemenlik haklarına sahip olduğunu ve bütün bunların arşivlerde yer aldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, bugünün siyasetinin, Kıbrıslı Türklerinin egemenlik hakkını ileriye taşıdığını ve bir anlaşma olacaksa iki egemen eşit devletin iş birliği ile olabileceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Mavi Vatan’daki yeni siyaseti ve gelişen konjonktürle bütün meselelerin yeni milli siyasetle sürdürüldüğünü dile getirdi.

Arşivin çok önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin çalışmalarına çok önem verdiklerini söyledi. Bilgi akışını düzenleyip, geleceğe taşımanın herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Teşkilat Yasası’nı tekrar güncelleyip, Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’ni daha donanımlı hale getirmenin önemini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Evkaf Yazışmaları Fonu çalışmasında emeği geçenlere, Vakıflar İdaresi’ne ve Türkiye Cumhuriyeti’nden sağlanan katkılara teşekkür ederek, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sevgi, saygı ve hürmetlerini ifade etti.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre ise konuşmasında, Kıbrıs Türk tarihini bilmek için mutlaka vakıfların yazışmalarına bakmak, vakıfların tarihini iyi öğrenmek gerektiğini belirterek, “Çünkü tarihi bilmezsen tarih yeniden tekerrür eder ve başınıza da büyük felaketler gelebilir” dedi.

Osmanlı adadan çekildikten 96 yıl sonra anavatan Türkiye ve kahraman Türk ordusuna yeniden kavuştuklarını dile getiren Töre, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fetih ederken çok şehit verildiğini ifade etti. Töre, daha sonra Kıbrıs adasının geçici olarak İngilizlere bırakıldığını anlattı.

İngilizlerin Kıbrıs adasını Rumların lehine olacak şekilde yönetmeye başladığını dile getiren Meclis Başkanı Töre, o dönemlerde vakıfların Kıbrıs’ta git gide kaybolmaya başladığını söyledi.

Bugün Maraş’ın üzerinde oturduğu arazilerin Vakıf malı olduğunu kaydeden Töre, “Ama üzerine Rumlar kondular, binalar inşa ettiler ve kendilerinindir diye ifade ediyorlar. Büyük bir mücadele var…” şeklinde konuştu.

Bu nedenle arşivlerin iyice geliştirilmesi ve halka açılması gerektiğini ifade eden Meclis Başkanı Töre, bilimsel çalışma yapanlara teknik donanım sağlanması gerekliliğine dikkat çekti. Meclis Başkanı Töre, müzakere masasına oturulduğunda Rum tarafının ilk söylediği şeyin “toprak” olduğuna dikkat çekti.

“Bizim atalarımız Rum Ortodokslara çok geniş ibadet özgürlükleri verdiler” diyen Töre, ancak karşı tarafın aynı şekilde davranmadığını kaydetti. Geçen yıl Rum tarafında kilisenin papazlarının silah eğitimi aldığına değinen Töre, “Onların papazları, din adamları Helenizm’in peşindedirler. Megalo ideanın peşindedirler. Kıbrıs’ı da Girit yapmanın, 12 adalardan sonra 13’üncü ada yapma peşindedirler. Kıbrıs’ı da bir Batı Trakya yapma peşindedirler” şeklinde konuştu.

Buna karşın tarih kitaplarında Kıbrıs Türk tarihinin veya Türk tarihinin neredeyse çıkarılmaya kalkışıldığı, zayıflatıldığı eleştirisinde bulunan Töre, “Modernleşiyormuşuz, tarihten bahsedersek ırkçılık, milliyetçilik, Türkçülük olurmuş” dedi.

Tarihe ve millete sahip çıkacaklarını vurgulayan Meclis Başkanı Töre, “Tarihimizi ve milletimizi daima bileceğiz ve bunları arşivleyeceğiz. Arşivledikten sonra da akademik olarak bunları yerleştirdikten sonra halkımıza öğreteceğiz” diye konuştu.

“Kıbrıslıymışlar milleti, ecdadı inkar ediyorlar” diyen Töre, bunların doğru şeyler olmadığını söyledi. Meclis Başkanı Töre, “Kim demiş bu topraklarda bizim hakkımız yok, tuttuğumuz bayrak belli, uğruna can verdiğimiz vatan belli…” diyerek, sözlerini tamamladı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ise, arşivciliğin, Türkiye’de ve KKTC’de hep bir yükseliş trendinde olduğunu ifade ederek, bunun birden olmadığını, Türk milletinin tarih boyunca arşivcilik konusunda büyük zorluklar yaşadığını kaydetti. Ünal, bugün düşünülen, tartışılan birçok konunun geçmişte mutlaka ele alındığını belirtti.

“Biz kendi tarihimizi değil dünya tarihini, olayları acaba kendi kaynaklarımızdan ne kadar değerlendiriyoruz?” diye soran Ünal, bunun değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Topluma ulaşmanın başka bir mesele olduğunu dile getiren Ünal, akademik olarak sorulması gereken sorunun bu olduğunu ifade etti.

Türkiye’de 2018 yılından bu yana 30 milyonun üzerindeki evrakı aldıklarını ve bunları okuyup, tasnif ettiklerini belirten Ünal, daha çok yol alınacağını söyledi.

Prof. Dr. Uğur Ünal, ele ele vererek, gençlere tarihi belgelerin ulaştırmanın yolunu bulmak gerektiğini vurguladı.

Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter ise, “Müthiş bir çalışma, müthiş bir başlangıç” diyerek, eserin ortaya çıkmasında emeği geçenleri tebrik etti.

Gençlerin tarihini çok iyi bilmesi gerektiğini dile getiren Benter, “Bizim gurur duyacağımız bir tarihimiz var ve bunu bilmiyoruz” diyerek, okullarda hala tarihin yeteri kadar, iyi bir şekilde öğretilemediğini ifade etti.

Osmanlı döneminde Müslüman olmayanlara inançlarına göre eğitim, ticaret hürriyeti verildiğini anlatan İbrahim Benter, “Bizim atalarımız buraya vakıf medeniyetini, iyilik medeniyetini getirdi. Sen bir yeri sömürmek istersen vakıf mı kurarsın?” diye sordu.

“450 sene önce bizim nenelerimiz iyilik medeniyetinin öncüleri oldular” diyen Benter, bunun örnek alınması ve tarihin çocuklara öğretilmesi gerektiğini belirtti.

Her yapılan çalışmanın İngilizce ve diğer dillere çevrilerek, dünyaya gönderilmesi gerektiğini ifade eden Benter, çalışmaların artarak, devam etmesini diledi.

Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Müdürü Ejdan Sadrazam ise, Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin 52. kuruluş yıl dönümünü kutlarken, Evkaf Yazışmaları Fonu’nu hizmete açabilmenin de haklı gururunu yaşadıklarını söyledi.

Arşivin, ister devlete, isterse bir kuruma veya şahsa ait olsun en özlü ifade ile hafıza demek olduğunu dile getiren Sadrazam, “Kurumsal veya toplumsal hafızayı istenilen anda ve kayıplara uğramadan kullanabilmenin tek yolu ise arşivciliktir. Bu nedenle bir ülkenin sosyal gelişmişlik düzeyi arşivciliğinin gelişmişlik düzeyi ile ölçülebilir” dedi.

Ülkede arşivciliğin yasal olarak düzenleyici ve yol gösterici kurumunun, 1971 yılında temelleri atılan Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi olduğuna işaret eden Sadrazam, Evkaf İdaresi’nin, 1797 gibi oldukça eski tarihlere uzanan ve 7 binden fazla belge içeriği ile Kıbrıs’ta, hacimce en büyük Osmanlıca yazışmalardan biri olan Fonu’nu, çağdaş bilimsel ilkeler doğrultusunda derleme, ayıklama, tasnif, dokümantasyon ve dijitalleşme süreçlerinden geçirip araştırmacıların hizmetine sunabilecekleri aşamaya getirdiklerini kaydetti.

Bu çalışmanın çok uzun yıllar sürdüğünü ve her aşamada pek çok kişinin görev aldığını ifade eden Sadrazam, Evkaf Yazışmaları Fonu’nun, bugüne ulaşmasının her aşamasında, TC Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın maddi, teknik ve manevi destekleri olduğunu belirtti.

Araştırmacılar ve halkın, Evkaf Yazışmaları Fonu’ndan daha kolay yararlanabilmesini sağlamak ve uluslararası alanda farkındalığını artırmak için Vakıflar İdaresi ile iş birliği içerisinde ileri düzey yeni bir proje başlattıklarını ifade eden Sadrazam, proje çerçevesinde alanında yetkin bir uzman görevlendirildiğini ve bilgiye ulaşımı kolaylaştıracak Evkaf Yazışmaları Fonu Dizin Çalışmasına başlandığını kaydetti.

-“Vakıf Terimleri Sözlüğü hazırlanacak”

Dizin çalışması kapsamında, tüm dünyada yapılacak vakıf araştırmaları için büyük önem taşıyacak bir de yerel Vakıf Terimleri Sözlüğü hazırlanacağını açıklayan Sadrazam, “Kıbrıs Türkleri olarak bir kez daha varlığımızı ve yarattığımız kültürün gelişkinliğini, bu kez belgeler ışığında tüm dünyaya ilan etme olanağına kavuşmuş olacağız” şeklinde konuştu.

Ejdan Sadrazam, “Kıbrıs Türk varlığını korumak ancak bize emanet edilen hafızamızı korumak ve kullanmakla mümkündür” dedi.

Açılışta, Koordinatör Sinan Çuluk ve Prof. Dr. Celal Erdönmez, “Evkaf Yazışmaları Fonu” ile ilgili sunum yaptı. Sunumlarda, fonun, tarihçiler tarafından değerlendirilip, bilimsel yayınlar haline getirildiği zaman “işe yarar” hale dönüşeceğine vurgu yapıldı.

Fonun, Kıbrıs Türk Vakıflar Tarihi külliyatının ortaya çıkmasına katkısının olacağı da ifade edildi.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından onur, teşvik ve teşekkür plaketleri takdim edildi.

-Sergi 10 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek

Daha sonra Evkaf Yazışmaları Fonu’nun açılışı yapılarak, hazırlanan sergi gezildi. Evkaf Yazışmaları Fonu Sergisi, 10 Ekim’e kadar mesai saatleri içerisinde ziyaret edilebilecek.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi ve LAÇ belediyelerinden eş zamanlı plaj temizliği

Published

on

By

Karadeniz Kültür Derneği, Yeniboğaziçi Belediyesi ve Lapta Alsancak Çamlıbel (LAÇ) Belediyesi iş birliğiyle çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla eş zamanlı bir plaj temizliği etkinliği yaptı. 

Karadeniz Kültür Derneğinden verilen bilgiye göre gönüllüler ile belediye ekiplerinin katıldığı etkinlikte bu sabah eş zamanlı olarak iki farklı bölgede  Yeniboğaziçi Belediyesi Plajı ve LAÇ Belediyesine bağlı plajların temizliği yapıldı.

Etkinlikte konuşan Temiz Kumsallar Komitesi Sözcüsü Emin Yazıcı, bugünkü temizlik kampanyasıyla farkındalık oluşturmak istediklerini  belirterek, “Amacımız, gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak ve bu konuda sürdürülebilir projeler üretmek” dedi.

Halkın bu tür etkinliklere destek vermesinin çevre bilincinin gelişmesi açısından önemli olduğuna da dikkat çeken Yazıcı, “Temiz bir dünya, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu projemize ortak olan LAÇ Belediyesi, Yeniboğaziçi Belediyesi, Cittaslow ekibi, sosyal gençlik derneğine ve Karadeniz Kültür Derneği yönetimine, üyelerine ve katkı sağlayan tüm duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ederiz.” dedi.

 

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

KKTC’deki öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği yaban mersininin Zonguldak’ta üreticisi oldu

Published

on

By

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde yaşayan psikolog Selçuk Kaymak, öğrencilik yıllarında tadından etkilendiği tıbbi ve aromatik bitkilerden yaban mersini (mavi yemiş) yetiştirmeye başladı.

Kentte bir kurumda psikolog olarak görev yapan 31 yaşındaki Kaymak, KKTC’de üniversite eğitimi aldığı yıllarda ilk kez yediği yaban mersininin tadını beğendi.

Çocukluk yıllarından bu yana doğa ve toprakla iç içe büyüyen Kaymak, zaman içerisinde eğitimini tamamlayıp mesleğini eline almasının ardından belirli zamanlarda şehir stresinden uzak kalmak, toprak ve hayvancılıkla uğraşan ailesine katkı sağlamak amacıyla yaban mersini yetiştirmeye karar verdi.

Araştırmalar yapan Kaymak, bu meyveyi yetiştirmek için Litvanya’dan özel olarak toprak, İstanbul’dan da fidanları getirtti. Babasına ait iki dönümlük bahçede üretime başlayan Kaymak, ilk hasadını geçen yıl yaptı.

İşten kalan zamanlarını bahçede geçiren ve bahçeye gelenlere mahsulü doğrudan toplama imkanı da sunan Kaymak, gayretiyle gençlere örnek olmayı hedefliyor.

– “Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum”

Selçuk Kaymak, AA muhabirine, köyde doğup büyüdüğünü, doğaya ve toprağa karşı her zaman ilgisinin olduğunu söyledi.

Yaban mersinini ilk kez KKTC’de tükettiğini ve tadını beğendiğini aktaran Kaymak, daha sonraları bununla ilgili araştırmalar yaptığını, mesleğini eline aldıktan sonra da babasının bahçesinde bu işi yapmaya karar verdiğini anlattı.

Kaymak, iki dönümlük arazide çalışmalara başladığını belirterek, “Bin fidanım var. Yaklaşık 2,5 yıldır bu işi tamamen doğal, kendi imkanlarımla, otomasyon sistemim olmadan yapmaya çalışıyorum. Bu yıl ikinci kez hasat ediyorum. Severek yapıp bu işte olmaya çalışıyorum.” dedi.

Toprakla uğraşmayı sevdiğini dile getiren Kaymak, şöyle devam etti:

“Bu işi yapabilir miyim diye düşündüm. Büyük emekler sonucunda bahçeyi kurdum. Bahçeyi kurarken de ailem ve yakınlarımdan destek aldım. Yaban mersini içerisinde zaten bin adet, ‘hobi amaçlı üretim’ olarak geçer çünkü genelde büyük bahçelerde 20-25 bin fidan bulunur. Kesinlikle ticari amaç gütmüyorum. Aileme kazancı oluyor. Benimki hobi, zaman geçirme. Doğayla, toprakla buluşarak kendimi deşarj etme yöntemi olarak bu bahçeyi kullanıyorum. Mesleki olarak söylersem, benim terapi yöntemim. Doğa bizi gerçekten tamir ediyor. Buna her zaman inanırım.”

Kaymak, yaban mersininin, içerdiği yüksek antioksidan, vitamin ve mineral değerleri sayesinde faydalı olduğunu aktardı.

Yaban mersininin özel besleme ve bakım koşulları olduğunu, özel toprak istediğini anlatan Kaymak, meyvenin bakımıyla sabırla ve özenle ilgilendiğini dile getirdi.

Kaymak, bir işi gerçekleştirmek için istekli olmanın önemine işaret ederek, “Bir şeyi yapabilme gücü insanların içinde varsa kesinlikle bırakmasınlar çünkü ben bunu hissettim ve isteyerek başladım. Fidanlarımı İstanbul’dan getirtip evimin önüne koyduğumda, ‘Bunlar ne?’ diye söylenenler muhakkak olmuştur. Bu hale gelebileceğine kimse inanmamıştır ama ben inanıyordum.” ifadelerini kullandı.

İnanmanın başarmanın yarısı olduğunu vurgulayan Kaymak, “Bu işin severek yapılması gerekiyor. Sadece ticari amaçla bu işi yapacaklarsa yapmasınlar. Bahçemdeki her fidanı tanıyorum. Onların ne durumda olduğunu takip etmeye çalışıyorum.” diye konuştu.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar, Melbourne’daki 20 Temmuz etkinliğine canlı bağlantı ile katıldı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avustralya’nın Melbourne kentinde North Cyprus Turkish Community of Victoria (Viktorya Kuzey Kıbrıs Türk Cemiyeti) ve bu derneğin Yaşlılar Kolu tarafından düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenine canlı bağlantı ile katılarak Kıbrıs Türk toplumuna seslendi.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre etkinlikte, Cumhurbaşkanı Tatar’ın mesajı, salonda bulunan konuklar tarafından ilgiyle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Tatar, mesajında, Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin önemine vurgu yaparak, Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümünü gururla andıklarını belirtti. Törende katılımcılara, “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nız kutlu olsun” mesajı iletildi.

Törene, Melbourne KKTC Fahri Temsilcisi Hasan Sayar, Türkiye Cumhuriyeti Melbourne Başkonsolosu Doğan Ferhat Işık, geçmişte Melbourne Başkonsolosluğu ve Lefkoşa Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevlerinde bulunan Mehmet Seyit Apak, North Cyprus Turkish Community of Victoria Başkanı  Lütfiye Ali, Yaşlılar Kolu Başkanı Emel Hüseyin, Viktorya Kıbrıs Türk Gaziler Derneği Başkanı Hüseyin Sonuç, Cumhurbaşkanlığı Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Komitesi Avustralya üyesi ve Kıbrıs Türk Profesyoneller Odası Başkanı Nevin Hüseyin, iş insanları Yüksel Kemal ve Soner Hüseyin, Kıbrıs Türk asıllı futbolcu Aziz Behic’in babası Yaşar Behic, ve cemiyet mensuplarından Numan Atılgan Turan da katıldı.

Törenin devamında, “geçmişin acı dolu hatıraları paylaşıldı” belirtilen açıklamada, “Mücahitler, esaret ve zulümle geçen yıllardaki yaşanmışlıklarını anlatarak duygu dolu anlar yaşattı. Emel Hüseyin’in kendi yazdığı ‘Karaoğlan’ adlı şiiri okuması ise büyük beğeni topladı” denildi.

Etkinlik, Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümüne özel hazırlanan pastanın kesilmesi ve ikramlarla sona erdi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam