Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Evrensel Hasta Hakları Derneği, Yaşlı Bakım Evlerindeki Bulaş ve Ölümlerin nedenini sordu

Published

on

Evrensel Hasta Hakları Derneği, Sağlık Bakanlığı ve tüm yetkili kurumlardan Sınırüstü Bakım Evi ile Kalkanlı Yaşam Evi’nde yaşanan ihmal ve istismarla ilgili açıklama talep etti.

Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Emete İmge, Sınırüstü Bakım Evi’nde hasta haklarının ihlal edildiğini ve vahim koşullarda yaşadıklarını savunduğu hastalar ile Kalkanlı Yaşam Evi’ndeki Covid-19 bulaşıyla ilgili araştırma yapılması talebiyle Sağlık Bakanlığı’na mektup verdi ve bakanlık önünde basın açıklaması yaptı.

Evrensel Hasta Hakları Derneği’ne, Alzaymer Derneği destek verdi.

Açıklama sırasında “Saraydan değil yaşlı bakım evlerinden haber ver”, “Kral çıplak… Hikaye tutmadı ahali yutmadı” yazılı pankartlar taşındı.

“YASAL BOŞLUKLAR VAR, YILLARDIR SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRİLEMEDİ”

İmge basına yaptığı açıklamada, huzur evlerinin Sağlık ve Çalışma bakanlıklarına bağlı olduğunu ve buradan kaynaklanan yasal boşluklar sebebiyle yıllardır yaşanan sorunlara çözüm getirilemediğini kaydetti.

Huzur evlerinde gerekli denetimin yapılmadığını kaydeden İmge, Kalkanlı ve Sınırüstü’ndeki yaşlı bakım evlerinden farklı ihmal ve istismar duyumları olduğunu bildirdi.

“UYUZ SALGINI BAŞLADI… BİNA KAPATILMALI”

Sınırüstü’ndeki bakım evinde uyuz salgınının başladığını ve orada belediyenin ilaçlama dışında hiçbir şey yapmadığı konusunda bilgi aldıklarını ifade eden İmge, bu binanın Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından kapatılması gerektiği yönünde rapor bulunduğunu dile getirdi ve bu binanın tahliye edilerek fiziki ve idari yönetim koşulları oluşana kadar kapatılması gerektiğini belirtti.

Sağlık Bakanlığı’ndan derhal konunun araştırılarak çare bulmasını talep eden İmge, konunu takipçisi olacaklarını kaydetti.

SÖNMEZ

Alzeymet Derneği Başkanı İzlem Sönmez de konuşmasında, Sınırüstü’nde iki alzaymer hastası olduğunu fakat sadece alzaymer değil tüm bakıma ihtiyacı olan hastalara sağlıklı koşulların yaratılması gerektiğini kaydetti.

Ödenen vergilerin nerelere harcandığının sorgulanması gerektiğini dile getiren Sönmez, yaşanan bu olaylara duyarsız kalan yönetimi kınadı.

MEKTUP

Evrensel Hasta Hakları Derneği tarafından Sağlık Bakanlığı’na verilen mektupta, Kalkanlı Yaşam Evi’nde pandeminin başından beri koruyucu tedbirlerin alınmadığı savunularak eleştirilerde bulunuldu.
Yenidüzen gazetesinde yayımlanan haberlere atıfta bulunulan dernek mektubunda, yasal zemin eksikliği ve denetimsizlikten yakınıldı.

“Yaşanan ihmaller devletin bakmakla yükümlü olduğu hasta gruplarının yaşam hakkını ihlal eder duruma gelmesi takdir edersiniz ki, toplumda sağlık sistemine olan güveni derinden sarsmaktadır” denilen mektupta, Kalkanlı Yaşam Evi, Altın Kalpler Yaşlı Bakım Evi ve Sınırüstü Bakım Evi’nde pandemi, uyuz salgını ve hemşire yetersizliği gibi konulara değinilerek derneğin bunları yakından takip ettiği kaydedildi.
Sağlık Bakanlığı’na verilen mektupta şu ifadeler de yer aldı:
“Evrensel Hasta Hakları Derneği olarak pandeminin başından bu yana gerek devlete bağlı merkezler, gerekse de özel bakımevleri ile düzenli olarak temas kurmuş, orada yaşanan sıkıntıları kamuoyuyla paylaşarak gündeme getirmeye çalışmıştık. Pandemi mücadelesinde iki yıl geride kalmışken, özellikle risk grubundaki yaşlıların toplu yaşam alanlarında en iyi ve güvenli şekilde bakım almaları ile ilgili bir yöntem ve kaynak çoktan oluşturulmalıydı kanaatindeyiz.

Unutulmamalıdır ki, KKTC’de yaşayan her birey sağlığa erişim konusunda eşit haklara sahiptir. Devlet pandemi sürecinde toplum sağlığını korumak maksadıyla, bakımın hangi sektörde verildiğine bakılmaksızın, eşit koşulları tüm yaşlı bireyler için sağlamak zorundadır.

Buradan hareketle öncelikle Bakanlığınızın ve tüm yetkili kurumların bir an önce hem Kalkanlı Yaşam Evi’nde yaşanan bulaş ve ölümlerin nedenini, hem de diğer toplu yaşam alanlarıyla ilgili acil önlem olarak neyi planladığını toplumla paylaşmanızı talep eder, saygılarımızı arz ederiz.”

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Dünyada plastik atıkların 2060’ta 1 milyar tona ulaşacağı öngörülüyor

Published

on

By

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 2060’ta yıllık plastik atığın üç kat artarak 1 milyar tona ulaşacağının öngörüldüğünü belirterek, küresel kriz haline gelen bu kirliliğe son vermenin mecburiyet olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla AA muhabirine, plastiğin çevre ve sağlık sorunlarına etkisini değerlendirdi.

Bu maddenin günlük yaşamda ve endüstride geniş kullanım alanına sahip olduğunu ancak doğru yönetilmediği takdirde ciddi çevre ve sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Karaosmanoğlu, “Plastikler hafiflik, dayanıklılık ve hijyen avantajlarıyla yaşamı kolaylaştırıyor ancak atık haline geldiklerinde, doğada çözünmeden yıllarca kalabiliyor.” dedi.

– “Atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız”

Plastiği “gömülü enerji” olarak niteleyen Karaosmanoğlu, “Plastiğin hammaddesi olan petrol ve doğal gaz da bu atıklarda gizli. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için atık plastik bir çöp değil, potansiyel bir yerli kaynaktır.” ifadelerini kullandı.

Karaosmanoğlu, şunları kaydetti:

“1950’den bu yana dünya genelinde 9,3 milyar ton plastik üretildi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) verilerine göre, bugüne kadar bunun 7 milyar tonu atık oldu. OECD, mevcut tüketim ve üretim eğilimleri değişmezse, 2060 yılında plastik atıkların yıllık 1 milyar tona çıkacağını bildiriyor. Bugünkünün neredeyse üç katı. Bunun için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bireyler ve iş dünyası olarak seferberlik yapmalıyız. Kesinlikle her yerde tek kullanımlık plastik miktarını azaltmalıyız. Bu bir mecburiyet. Plastikleri kullanmalıyız, yaşamımız için gerekli ama kesinlikle atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız. Azaltmak birinci müdahale olacak.”

– “Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız”

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, mikroplastiklerin deniz buzundan Everest Dağı’na, Mariana Çukuru’ndan sofralara kadar ulaştığını, bu kirliliğin ekosisteme ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Plastik kirliliğini önlemenin yüksek maliyetli bir süreç olmadığını dile getiren Karaosmanoğlu, çözümün döngüsel ekonomi yaklaşımıyla mümkün olduğunun altını çizdi.

UNEP’in plastik yaşam döngüsünün doğru yönetimiyle 2040’a kadar 4,5 trilyon dolarlık sosyal ve çevresel maliyetin önüne geçilebileceği tespitine dikkati çeken Karaosmanoğlu, “Bu nedenle plastik atıkların ayrı toplanması, atıkların iş dünyasına kazandırılması ve geri dönüşüm sürecine girmesi hayati önem taşıyor. Uluslararası iş birliği ve yasal bağlayıcılığı olan küresel anlaşmalar bu sürecin temel taşı olmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Çevre Günü’nde “Plastik kirliliğini birlikte yenebiliriz” çağrısını yineleyen Karaosmanoğlu, “Tek kullanımlık plastik tüketimini azaltmak, atıkları ayrıştırarak geri dönüşüme kazandırmak, sadece çevreye değil, ekonomiye de katkıdır. Plastik kirliliği küresel bir kriz ama çözüm de elimizde. Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız. Birey olarak da sorumluluğumuz büyük.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Yunanistan’ın yeni Güney Kıbrıs büyükelçisi

Published

on

By

Yunanistan’ın Güney Kıbrıs büyükelçisinin değişeceği belirtildi.

Fileleftheros internet sayfasındaki habere göre, Yunanistan’ın yeni Güney Kıbrıs büyükelçisi Konstantinos Kollias olacak.

Kollias, Güney Kıbrıs’taki görev süresi dolan şimdiki Yunan Büyükelçi Yoanni Papameletiu’nun yerine atanacak.

Kollias, şu anda ise Viyana’daki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nda (AGİT) Yunanistan’ın Daimi Temsilcisi olarak görev yapıyor.

Devamını Oku

Dünya

İran lideri Hamaney, uranyum zenginleştirmenin durdurulmasını içeren ABD teklifini reddetti

Published

on

By

İran lideri Ali Hamaney, ABD’nin İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını da içeren teklifini reddetti.

Hamaney, İran devriminin kurucusu Ruhullah Humeyni’nin ölümünün 36. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törende, ABD ile nükleer müzakere süreci, bölgesel ve uluslararası konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını içeren nükleer anlaşma teklifini, “ulusal bağımsızlığa” yönelik bir tehdit olarak nitelendiren Hamaney, “Nükleer meselede ABD’nin sunduğu plan, ‘biz yapabiliriz’ anlayışına yüzde yüz karşıdır. Ulusal bağımsızlık demek, bir ülkenin ABD ve benzeri ülkelerden gelecek yeşil ya da kırmızı ışığı beklememesi demektir.” ifadesini kullandı.

Ülkesi için “nükleer endüstrinin” önemine değinen Hamaney, konuşmasına şöyle devam etti:

“İran, büyük çabalar sonucunda nükleer yakıt çevrimini tamamlamayı başardı. Nükleer endüstri sadece enerji amaçlı değildir. Nükleer endüstri bir ana endüstridir. Nükleer endüstriden çok sayıda bilimsel alan etkilenmektedir. Uranyum zenginleştirme nükleer meselenin anahtarıdır. Amerikalıların temel söylemi, nükleer teknolojiye sahip olmamamızdır. Radyofarmasötiklerde (nükleer teknolojiyle üretilen ilaç) ve diğer nükleer tabanlı bilimlerde ‘bize ihtiyaç duyun’ diyorlar. ABD’nin kaba ve kibirli liderleri bunu istiyor. ABD’nin saçmalıklarına cevabımız açıktır. Bu konuda hiçbir halt yapamazlar.”

İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırıma dair de konuşan Hamaney, “Bugünkü İslam ülkelerinin Filistin meselesiyle ilgili yapabileceği çok şey var. Bugün tarafsızlık zamanı veya sessiz kalma günü değil. Siyonist rejime herhangi bir şekilde destek veren alnında ebedi bir utanç kalacağından emin olabilir.” diye konuştu.

Hamaney, ABD’nin de İsrail’e verdiği destek nedeniyle Gazze’de işlenen suçların ortağı olduğunu ve Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması gerektiğini söyledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam