Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Fas seçimlerinde sekizinci sıraya gerileyen PJD’yi neler bekliyor?

Fas’ta geçen hafta yapılan seçimlere koalisyonun büyük ortağı olarak giren Adalet ve Kalkınma Partisinin (PJD) sadece 13 sandalye elde ederek 8. sıraya düşmesi partinin geleceğiyle ilgili tartışmaları beraberinde getirdi.

Published

on

Fas’ta 8 Eylül’de gerçekleşen genel seçimleri 395 sandalyeli Temsilciler Meclisine 102 milletvekili göndermeyi başaran Milli Bağımsızlar Birliği kazandı.

Asalet ve Çağdaşlık Partisi 86 milletvekili çıkararak ikinci, İstiklal Partisi ise 81 sandalyeyle üçüncü oldu. Meclise 35 milletvekili gönderen Sosyalist Birlik Partisi dördüncü, 29 milletvekili çıkaran Halk Hareketi beşinci, 21 sandalye kazanan İlerleme ve Sosyalizm Partisi altıncı sıraya yerleşti.

Anayasal Birlik Partisi 18 sandalyeyle yedinci sırada yer alırken, iki dönemdir koalisyon hükümetlerine liderlik eden ve 2016 seçimlerinde 125 milletvekili çıkaran PJD 13 sandalye ile sekizinci sıraya geriledi.

Büyük oy kaybeden PJD’nin Genel Sekreteri Sadeddin el-Osmani ve parti yönetimi, sorumluluğu üstlenerek istifa etti. Öncesinde eski Genel Sekreter Abdulilah Benkiran da bu adımı atması için Osmani’ye çağrıda bulunmuştu.

“(Osmani’nin istifası) Gerçek bir demokrasi örneği”

PJD’deki oy kaybını ve partide yaşanması muhtemel gelişmeleri değerlendiren Birinci Hasan Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Abdulhafiz el-Yunusi, Osmani’nin istifasının iki türlü yorumlanabileceğini söyledi.

Yunusi, “Fas siyasetinde yeni bir davranış biçimiyle karşı karşıyayız. O da, parti liderinin seçimleri kaybettiğinde istifa etmesi şeklinde atılan bu adım. Bu gerçek bir demokrasi örneğidir. Burada seçimleri kaybeden bir liderin sorumluluk alması durumu vardır.” dedi.

İstifanın sorumluluktan kaçma şeklinde de değerlendirilebileceğini ancak kendisinin buna katılmadığını belirten Osmani, PJD’nin demokratik bir parti olduğunu ispatlayan bir tutum içine girdiğini ifade etti.

“En iyi senaryo, Benkiran’ın Genel Sekreterliğe geri dönmesi”

Partinin yaşadığı bu düşüşün Osmani ve yönetim kadrosuyla anlaşmazlık yaşayan eski Genel Sekreter Abdulilah Benkiran’ın geride durmasından kaynaklandığı yorumları da yapılıyor.

PJD’nin seçimlerde yaşadığı düşüş nedeniyle uzun bir süre kendine gelemeyeceğini öngören Yunusi, “Parti için düşünülebilecek en iyi senaryo, Benkiran’ın Genel Sekreterlik görevine geri dönmesidir.” ifadesini kullandı.

Yunusi, bir diğer senaryonun ise “mevcut parti yönetiminin tamamen değişmesi ve yeni isimlerin gelmesi” olduğunu belirterek, “Bu durumda eski liderlerin olduğu ancak ikinci nesil liderlerin de güçlü bir şekilde yer alacağı bir geçiş sürecinin önünde bulabiliriz kendimizi.” diye konuştu.

“Geçiş sürecinde partinin başında bizzat Benkiran’ın olması gerekiyor”

Siyasi analist Muhammed Ebu Dun da Benkiran’ın PJD için önemini vurgulayarak, “Parti için en iyi seçenek olan Benkiran, 2011 ve 2016 genel seçimleri ile 2015’teki belediye seçimlerinde büyük başarı elde etti. Benkiran, Adalet ve Kalkınma Partisine ilham veren kişi olabilir.” dedi.

Ancak Benkiran’ın halef araması gerektiğini belirten Ebu Dun, partinin kurumsal bir yapı olması nedeniyle tek kişiye dayanamayacağını ve alternatif kişilerin varlığını gerektirdiğini dile getirdi.

“Geçiş sürecinde partinin başında bizzat Benkiran’ın olması gerekiyor, başkasının değil.” diyen Ebu Dun, başarıya ve çözüm arayışına odaklı bir ideolojiye sahip modern parti inşa etmek gerektiğini kaydetti.

Parti yorgun

PJD’nin 2011 yılında güçlü bir şekilde yola çıktığını, ancak iki dönem iktidarın ardından 2021 seçimlerine yorgun bir şekilde girdiğini söyleyen Ebu Dun, partinin kendi iç durumundan etkilendiğini ve vatandaşları ikna etmek için büyük bir başarı yakalamadan seçime gittiğini dile getirdi.

Son seçimdeki oy kaybının seçmen tabanında önemli ve benzeri görülmemiş bir aşınmanın işareti olduğunu kaydeden Ebu Dun, parti genel sekreterinin istifasını sunmasını, “demokratik bir davranış” şeklinde değerlendirdi.

Ebu Dun, PJD’nin Fas siyasetinin temel bileşenlerinden olduğunu belirterek, “Adalet ve Kalkınma Partisinin Fas’ta her zaman bir geleceği vardır.” ifadesini kullandı.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu toplantısı yarın Washington’da düzenlenecek

Published

on

By

Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu toplantısının yarın ABD’nin Washington kentinde düzenlenmesi planlanıyor.

TC Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre toplantı, Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ile ABD’li mevkidaşı Christopher Landau’nun eş başkanlıklarında kurumlar arası formatta gerçekleştirilecek.

Toplantıda, Türkiye ve ABD’nin Suriye politikalarındaki önceliklerinin üzerinde durulması, Suriye’de güvenlik ve istikrarın tesis edilmesine dönük işbirliği imkanlarının ele alınması öngörülüyor.

DEAŞ’la ve diğer terör örgütleriyle mücadelenin toplantının gündeminde yer alacak konuların başında gelmesi beklenirken, bu çerçevede, Türkiye tarafından son dönemde DEAŞ’la mücadele bağlamında Suriye yönetimine verilen destek ve öncülük edilen bölgesel çabalar ele alınacak.

Toplantıda, Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplar kapsamında işbirliği imkanlarının değerlendirilmesi, ayrıca ABD tarafının, Suriye’deki askeri birliklerinin konsolidasyonuna ilişkin yürütülen süreç hakkında bilgi vermesi bekleniyor.

ABD ile Suriye arasında liderler düzeyinde doğrudan angajmanın başlatılmasının ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını açıklamasının hemen ardından tertiplenmesi açısından toplantı büyük önem taşıyor.

Bu çerçevede, toplantıda Suriye’ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılması bağlamında izlenecek süreç ve takvimin de ele alınması planlanıyor.

Türkiye Bakan Yardımcısı Yılmaz’ın, görüşmeler kapsamında, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması suretiyle, Suriye’de güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla siyasi ve ekonomik konular ile güvenlik alanında ABD’yle çok boyutlu eş güdüme verdiği önemi vurgulaması bekleniyor.

Yılmaz’ın, Suriye’nin içinden geçmekte olduğu tarihi sürecin, ülkenin tüm terör unsurlarından arındırılmasıyla sonuçlanması yönünde Türkiye’nin beklentisini paylaşması öngörülüyor.

Devamını Oku

Dünya

Portekiz’de sağ ittifak seçimleri kazandı, aşırı sağ yükseldi, sol parti çöktü

Published

on

By

Portekiz’de yapılan erken genel seçimin resmi olmayan sonuçlarına göre mevcut durumda azınlık hükümeti ile iktidarda olan iki sağ partinin ittifakından oluşan Demokratik İttifak (AD) birinci parti çıktı.

İçişleri Bakanlığının yüzde 98’i açılan sandıklara göre verdiği sonuçlarda AD, 14 ay önce yapılan son seçimlere kıyasla yüzde 28,85 olan oy oranını yüzde 32’ye kadar çıkardı.

Portekiz’de 230 sandalyeli Meclis’te tek başına iktidara gelecek çoğunluğu (116) yakalayamayan AD’nin son seçimlerde 80 olan milletvekili sayısını 90’ın üzerine çıkarması bekleniyor.

Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve Hristiyan Demokratların (PP-CDS) ittifakından oluşan AD’ye liderlik eden, PSD’nin Genel Başkanı ve görevdeki Başbakan Luis Montenegro’nun gelecek günlerde Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa’dan hükümeti kurma görevini alması ve ilk seçenek olarak yine bir azınlık hükümeti kurmayı denemesi öngörülüyor.

Montenegro’nun aile şirketiyle bağlantılı yolsuzluk iddialarından Meclis’te 11 Mart’ta güvenoyu alamayan hükümetin düşmesiyle erken seçime gidilirken, Portekizlilerin buna rağmen sağcı lidere desteğini artırdığı görüldü.

– Sol çöktü, aşırı sağ yükseldi

Portekiz’deki seçimlerin öne çıkan diğer başlıkları ise sol görüşlü Sosyalist Parti’nin (PS) düşüşe devam etmesi ve PS’ye çok yakın oy oranı alarak, iktidar alternatifleri arasına girmeye başlayan aşırı sağcı Chega’nın yükselişini sürdürmesi oldu.

Ülkede 2015-2022 arasında iktidarda olan, son 1,5 yıldır Pedro Nuno Santos’un liderliğini yaptığı PS, büyük bir çöküş yaşadı.

PS’nin son seçimlerde yüzde 28 oy oranı yüzde 23’e gerilerken, 78 olan milletvekili sayısı da 50-55 aralığına kadar düştü.

Şu anda Avrupa Birliği Konseyi Başkanı olan Antonio Costa’nın liderliği zamanında PS, 2022’deki seçimlerde 120 milletvekili çıkarmıştı.

– Aşırı sağcı Chega lideri Ventura: “Chega, Portekiz’de 50 yıllık iki partili sistemi öldürdü”

Portekiz’de 48 yıl süren diktatörlük döneminin sona erdiği 25 Nisan 1974’teki Karanfil Devrimi’nin ardından ülke demokrasi tarihinde ilk kez, aşırı sağcı bir siyasi parti ülkeyi yönetmeye aday bir siyasi güç haline geldi.

Sadece 6 yıllık bir siyasi geçmişi olan Chega, 2024’te büyük bir yükselişe geçerek yüzde 18’e çıkardığı oy oranını bu seçimlerde daha da artırdı.

Chega, yüzde 22-23 aralığında oy alırken, teknik eşitlik yakaladığı PS’ye çok yakın oranda yer aldı.

“Sistemi değiştirdik. Chega bugün Portekiz’de 50 yıllık iki partili sistemi öldürdü. Tarihi zafer elde ettik.” diyen aşırı sağcı Chega’nın lideri Andre Ventura, Portekiz’de “istikrarlı ve saygın bir hükümet için mücadele edeceğini” söyledi.

Chega ile PS arasındaki milletvekili sayısının birbirine çok yakın çıkması beklenirken, yurt dışından gelen oylar da dikkate alındığında PS’nin Chega’dan 1-2 daha fazla milletvekili çıkarma olasılığı halen bulunuyor.

AD’nin lideri ve Başbakan Luis Montenegro’nun aile şirketiyle bağlantılı olarak hakkında çıkan yolsuzluk iddialarından Meclis’te güvenoyu alamaması sonucu 11 Mart’ta hükümetin düşmesi sonucu erken seçim kararı alınmıştı.

Portekiz, Bulgaristan’ın ardından son 10 yılda en fazla genel seçime giden ikinci Avrupa Birliği (AB) ülkesi olarak dikkati çekiyor.

Portekizlilerin çözüm bekleyen öncelikli sorunları, diğer AB ülkelerine oranla düşük asgari ücret ve emekli maaşları, konut krizi ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerdeki eksikliklerin yarattığı sosyal zorluklar olarak sıralanıyor.

Devamını Oku

Dünya

Polonya’da seçmenler, cumhurbaşkanı belirlemek için sandığa gitti

Published

on

By

Polonya’nın yeni cumhurbaşkanını belirlemek üzere yapılan seçimlerin ilk turunda, yaklaşık 29 milyon kayıtlı seçmen için oy verme süreci başladı.

Polonya’da Başbakan Donald Tusk hükümeti ile muhalefet arasında, özellikle Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, yargı reformları, kürtaj yasaları ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi konularda yaşanan çekişmelerin gölgesinde geçen seçimin ilk turu için sandıklar açıldı.

Seçmenler, ülkeyi 5 yıl temsil edecek yeni cumhurbaşkanının belirleneceği seçiminin ilk turu için sandıklara gitti.

Seçimlerin, ülkenin AB ile ilişkilerinden iç politikalar, yargı reformları ve sosyal politikalara kadar pek çok konuda belirleyici olacağı değerlendiriliyor.

Polonya’da yaklaşık 29 milyon kayıtlı seçmen bulunuyor.

Anketlere göre seçimin, iktidarın adayı ve aynı zamanda Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile muhalefetin adayı tarihçi Karol Nawrocki arasında geçmesi öngörülüyor.

Yerel saatle 07.00’de başlayan oy verme işlemi, 21.00’de sona erecek. Resmi olmayan ilk sonuçlarının bu gece açıklanması bekleniyor.

İlk turda adaylardan hiçbirinin yüzde 50 barajını geçememesi durumunda en çok oy alan iki isim, 1 Haziran’da yapılacak ikinci turda yarışacak.

Devamını Oku

Trending

Reklam