Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

FETÖ firarisi Akın İpek’e AİHM’den ret

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çatı davasının firari sanığı, eski Koza Holding’in yöneticisi Hamdi Akın İpek’in başvurusunu kabul edilemez buldu.

Published

on

Akın İpek, AİHM’e başvurarak, şirketlerine kayyum atanması nedeniyle mülkiyet hakkının, medya şirketlerinin kapatılmasıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini öne sürdü. İpek ayrıca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma ve kayyum atanmasına yönelik yaptığı basın açıklamasında, kendisini suçlu gösterdiğini, bu nedenle de masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etti.

Başvuruyu incelemeye alan AİHM, Türkiye’den hükümet görüşü istedi. Hükümet adına görüş, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığınca gönderildi.

AİHM, hükümet görüşündeki bilgi ve belgeleri de dikkate alarak İpek’in başvurusunu, açıkça dayanaktan yoksun olduğu ve iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçeleriyle kabul edilemez buldu.

Kayyum ataması

Kayyum atamasına yönelik iddialara ilişkin AİHM, İpek’in bu konuyla ilgili şikayetlerini derece mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürebildiğini ve bu şikayetlerin mahkemeler tarafından titizlikle incelendiğini belirtti.

Başvuranın şirketlerine kayyum atanmasına dair kararın teknik raporlara dayanılarak, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verildiğinin ifade edildiği AİHM kararında, ilk kayyumların mahkemeler tarafından yeterliliklerine göre seçildiği ve daha sonra bu görevin, şirket yönetiminde uzmanlığa ve deneyime sahip, kamuya açık niteliği nedeniyle yükümlülüğünün doğması halinde iflas riski taşımayan, başvuru sahibine bir garanti sağlayan, kamu kurumu olan TMSF’ye verildiği aktarıldı.

AİHM kararında, kayyumun işlemlerine yönelik olarak İpek’in karşı dava açma gibi yeterli güvencelere sahip olduğu da kaydedildi.

Ayrıca AİHM, başvuru yapıldığı tarihte yaklaşık 3 yıl olan tedbir süresini ise davanın karmaşıklığını, tedbirin hedeflediği amacı, başvurana sağlanan güvenceleri dikkate alarak makul buldu.

Başvurucu İpek’in, herhangi bir zamanda adli makamlardan tedbirin kaldırılmasını talep edebileceği belirtilen AİHM kararında, gerektiğinde de tedbirin süresinin aşırı olması veya diğer faktörlerin ortaya çıkması durumunda tedbirin kaldırılması konusunda Anayasa Mahkemesi’ne de başvuru yapılabileceğine işaret edildi.

Kararda, bu nedenlerle mülkiyet hakkı kapsamındaki şikayetlerin açıkça dayanaktan yoksun olduğu belirtildi.

Medya şirketlerinin kapatılması

İpek’in medya şirketlerine kayyum atanması, bunların uydu sisteminde yayın hayatına devam edememesi ve sonrasında olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılmaları nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini öne sürdüğü şikayetlerde ise AİHM, medya şirketlerine kayyum atanması ile söz konusu tedbirin doğrudan medya şirketlerini hedef almadığını vurguladı.

Kararda, şirketlerin uydu yayınından kaldırılmasına ilişkin şikayetlerin Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürülmediğine dikkat çekildi.

Şirketlerin KHK ile kapatılmasıyla ilgili ise Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na ve sonrasında idari mahkemelere başvuruda bulunulmadığı tespitine yer veren AİHM, başvuranın bu iddialar yönünden iç hukuk yollarını tüketmediği sonucuna ulaştı.

Masumiyet karinesi yönünden iddialar

İpek’in, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma hakkındaki basın açıklaması ile kendisini suçlu gösterdiğini ileri sürerek masumiyet karinesinin ihlal edildiği şeklinde ileri sürdüğü iddialar yönünden ise AİHM, basın açıklamasının raporlardaki sonuçlardan alıntı yaptığı, yapılan açıklamanın doğrudan bir isim belirtmediği, başvuranı suçlu duruma düşürmediği kanaatine vardı.

AİHM kararında, açıklamanın kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçladığı vurgulanarak, söz konusu şikayetin de açıkça dayanaktan yoksun olduğu kaydedildi.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İsrail, bir kez daha Sana Havalimanını bombaladı

Published

on

By

İsrail ordusuna ait savaş uçaklarının bir kez daha Yemen’in başkenti Sana’da yer alan havalimanını bombaladığı bildirildi.

Savunma Bakanı Yisrael Katz yaptığı yazılı açıklamada, İsrail uçaklarının Sana Havalimanına hava saldırısı düzenlediğini belirtti.

Katz, saldırıda Sana Havalimanında “İran destekli Husilerin kullandığı son uçağın da imha edildiğini” iddia etti.

Açıklamada Katz, Yemen’de limanların da hedef alınmaya devam edileceği tehdidinde bulundu.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, 7 Mayıs’ta Sana Havalimanı dahil olmak üzere Yemen’de birçok noktaya hava saldırısı düzenlemişti.

Yolcu uçaklarının da hedef alındığı saldırılar sonrası ağır hasar oluşan Sana Havalimanında uçuşlara 17 Mayıs’a kadar ara verilmişti.

TAK/BRT

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan’ın bağımsızlığının 107. yılı

Published

on

By

“Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez…” Azerbaycan’da 28 Mayıs 1918’de ilan edilen bağımsızlığın 107. yılı kutlanıyor.

Azerbaycan’ın bağımsızlığı, 28 Mayıs 1918’de Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te, Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası tarafından ilan edildi.

Milli Şura’nın kabul ettiği “İstiklal Bildirisi”nde, ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu belirtildi.

Tarih sahnesinde var olduğu 23 aylık kısa sürede ekonomi, eğitim, din ve vicdan özgürlüğü alanında reformlar yapılan, tüm yurttaşlara eşit haklar, kadınlara seçme hakkı tanıyan Azerbaycan, “Müslüman doğunun ilk demokratik cumhuriyeti” olarak kabul ediliyor.

Azerbaycanlılar, bağımsızlığın hemen ardından geçici hükümet oluşturdu. Hükümet, Bakü Ermeni ve Bolşevik çetelerinin işgali altında olduğu için bir süre ülkenin ikinci büyük kenti Gence’de faaliyet gösterdi.

Bakü’nün Fatihi: Nuri Paşa
Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan Osmanlı devleti oldu. İki devlet arasında 4 Haziran 1918’de anlaşma imzalandı. Bu kapsamda dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa, kardeşi Nuri Paşa (Killigil) komutasında bir ordu kurarak Azerbaycan’a yardım gönderdi.

“Kafkas İslam Ordusu” ismi verilen ordu, 15 Eylül 1918’de Bakü’yü kurtardı ve hükümet buraya taşındı. Kafkas İslam Ordusu, Bakü’nün kurtuluşu için yaptığı savaşlarda 1130 şehit verdi.

Azerbaycan’da kısa sürede ekonomi, eğitim, din ve vicdan özgürlüğü alanında reformlar yapılarak ülke tarihinde ilklere imza atıldı. Irk, din, mezhep ve cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm yurttaşlara eşit haklar tanındı.

Türk dili, devlet dili olarak ilan edildi
Azerbaycan, Müslüman doğuda kadınlara seçme hakkı tanıyan ilk ülke oldu. Ülkenin kendi para birimi ve posta pulları tedavüle girdi, Devlet Bankası ve Bakü Devlet Üniversitesi kuruldu.

Dış tehditlere karşı 26 Haziran’da Azerbaycan kendi ordusunu kurdu ve bu ordunun oluşumunda Osmanlı subayları önemli rol oynadı.

Hükümetin 27 Haziran 1918’de aldığı kararla, Türk dili, devlet dili olarak ilan edildi. Daha önce çoğunda Rusça eğitim yapılan ortaokullarda, Türkçe eğitim yapılması zorunlu kılındı.

7 Aralık 1918’de 120 sandalyelik parlamento faaliyete başladı. Ülkedeki tüm siyasi parti ve etnik grupların temsil edildiği parlamento, faaliyet gösterdiği 17 ay süresince 230 yasa tasarısını kabul etti.

Azerbaycan’ın kurucusu kabul edilen “Mehmet Emin Resulzade”
Azerbaycan Cumhuriyeti, 28 Nisan 1920’de Sovyet ordusunun ülkeyi işgaliyle son buldu.

Hükümet yöneticileri ve aydınların çoğu ülkeyi terk etti fakat hepsi Azerbaycan davasını hayatlarının sonuna kadar yaşattı.

Azerbaycan’ın kurucusu olarak kabul edilen Mehmet Emin Resulzade, yaşamının son dönemlerini Türkiye’de geçirdi. 1949’da Ankara’da Azerbaycan Kültür Derneğini kurdu, kitaplar yazıp, konferanslar düzenleyerek ülkesinin durumunu anlatmayı sürdürdü.

Resulzade’nin, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleri, yıllar sonra tüm Azerbaycanlılar için slogan haline geldi.

Azerbaycan, Sovyetlerin dağılmasının ardından tekrar bağımsızlığını ilan etti.

Bağımsızlık bildirgesinde, ülkenin, 1918-20 döneminde faaliyet gösteren Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varisi kabul edildiği belirtildi.

Devamını Oku

Dünya

Fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

Published

on

By

Fanatik Yahudiler, İsrail polisi korumasında işgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.

Filsitin resmi ajansı WAFA’nın haberine göre, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde, özellikle Mescid-i Aksa’nın kapılarında yüzlerce İsrail polis konuşlandırıldı. Eski Şehir’in ve Mescid-i Aksa’nın girişlerinde askeri önlemler artırıldı ve ibadet etmek isteyen Filistinlilerin girişine kısıtlamalar getirildi.

Daha sonra onlarca fanatik Yahudi, gruplar halinde Mescid-i Aksa’ya girerek, avlularında provokatif turlar düzenledi ve İsrail güçlerinin koruması altında ayinler gerçekleştirdi.

– Mescid-i Aksa baskınları

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

İsrailliler, 2003’ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail’in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabet Mescid-i Aksa’ya giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

İsrailliler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu’s Sahra’nın yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, “Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu” iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa’da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği” tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Aksa’ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüeller icra etmeleri sıkça kameralara yansıyor

Devamını Oku

Trending

Reklam