Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Filistinli anne 6 yıl sonra çocuklarına kavuştu

İsrail tarafından 2015’te tutuklandığında en küçüğü 8 aylık olan 7 evladını geride bırakan Filistinli Nesrin Ebu Kumeyl, 6 yıl sonra çocuklarına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.

Published

on

İsrail hapishanesinden pazar günü serbest bırakılan ancak ailesinin yaşadığı Gazze’ye geçişine dün izin verilen Ebu Kumeyl, 6 yıldır uzak kaldığı ailesine kavuştu.

Filistinli kadın Gazze’de tebrik için kurulan kabul çadırında çocukları ile birlikte kendisini ziyaret edenleri karşıladı.

Ebu Kumeyl, henüz 8 aylıkken ayrılmak zorunda kaldığı 7 yaşındaki oğlu Ahmed’e ise ayrı ilgi gösterdi.

“Hala çocuklarıma kavuştuğuma inanamıyorum”

Ebu Kumeyl, 6 yıllık ayrılıktan sonra çocuklarıyla ilk gecesinde hissettiklerini şöyle anlattı:

“Odalarındayken uyumadım, çocuklarımla evimde miyim diye rüya görüp görmediğimi anlamaya çalıştım. Hala çocuklarıma kavuştuğuma inanamıyorum. Her saniye onları kontrol ediyor ve kalabalığa rağmen yanımda olmalarını istiyorum.”

İsrail’in Gazze’ye gelişini 3 gün geciktirdiğini söyleyen Ebu Kumeyl, “Bu sırada çocuklarımla telefonla konuşmak o anlık acımı hafifletti.” dedi.

“Çocuklarıma hasretimden her gün binlerce kez öldüm”

Ebu Kumeyl, bir annenin çocuklarından bu kadar uzun süre ayrı kalmasının çok zor olduğunu belirterek, “Hapishanede çocuklarıma hasretimden her gün binlerce kez öldüm. Bir annenin neşesi, çocukları gözünün önünde büyürken onları izlemek ve gelişimlerinin her aşamasını takip etmektir.” diye konuştu.

Çocuklarıyla ilk sabahını erken kalkarak değerlendirmeye çalıştığını aktaran Filistinli anne, şöyle devam etti:

“Yorgunluk ve halsizliğe rağmen yeniden doğmuş gibiyim. Sabah saatlerinden itibaren çocuklarımı izledim. Kahvaltıyı erken yaptık ve bu hayatımın en güzel kahvaltısıydı. Etrafımdaki herkes 6 yıllık bir üzüntüden sonra gülüyordu.”

Kardeşlerinin “küçük annesi” oldu

Annesi hapisteyken kardeşleriyle ilgilenen 17 yaşındaki Amira, 6 yıllık dönemde kardeşlerinin “küçük annesi” olduğunu ve onlarla özel bir ilişki kurduğunu ifade etti.

“Annem tutuklandığında henüz 11 yaşındaydım. Benim yaşımdaki bir kız için, emzirme, sağlık takibi gibi annenin yapacağı şeylere ihtiyacı olan bir bebeğe bakmaya çalışmak çok yorucuydu.” diyen Amira, bu süreci babası ve kardeşlerinin yardımı ile yürüttüğünü belirtti.

Filistinli genç, “Yaşadığım tüm yoksunluk ve kayıp anlarını telafi etmek için her zaman annemi bekledim.” diye konuştu.

Gazze’ye gelin geldi, Hayfa ziyaretinde gözaltına alındı

Hayfa kenti doğumlu Filistinli Ebu Kumeyl, Gazze’ye gelin olarak geldikten sonra burada yaşamaya başladı.

Ebu Kumeyl, 18 Ekim 2015’te Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı’ndan geçerken İsrail güçlerince gözaltına alındı.

İsrail makamları, Filistinli kadını “ailesini ziyaret ettiği 2014 yılında casusluk amacıyla Hayfa Limanı’nın fotoğraflarını çektiği” gibi birtakım suçlamalarla 6 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Ebu Kumeyl’in Firas, Faris, Amira, Melek, Dalya, Nadin, Ahmed adlı 7 çocuğu bulunuyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İsrail, bir kez daha Sana Havalimanını bombaladı

Published

on

By

İsrail ordusuna ait savaş uçaklarının bir kez daha Yemen’in başkenti Sana’da yer alan havalimanını bombaladığı bildirildi.

Savunma Bakanı Yisrael Katz yaptığı yazılı açıklamada, İsrail uçaklarının Sana Havalimanına hava saldırısı düzenlediğini belirtti.

Katz, saldırıda Sana Havalimanında “İran destekli Husilerin kullandığı son uçağın da imha edildiğini” iddia etti.

Açıklamada Katz, Yemen’de limanların da hedef alınmaya devam edileceği tehdidinde bulundu.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, 7 Mayıs’ta Sana Havalimanı dahil olmak üzere Yemen’de birçok noktaya hava saldırısı düzenlemişti.

Yolcu uçaklarının da hedef alındığı saldırılar sonrası ağır hasar oluşan Sana Havalimanında uçuşlara 17 Mayıs’a kadar ara verilmişti.

TAK/BRT

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan’ın bağımsızlığının 107. yılı

Published

on

By

“Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez…” Azerbaycan’da 28 Mayıs 1918’de ilan edilen bağımsızlığın 107. yılı kutlanıyor.

Azerbaycan’ın bağımsızlığı, 28 Mayıs 1918’de Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te, Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası tarafından ilan edildi.

Milli Şura’nın kabul ettiği “İstiklal Bildirisi”nde, ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu belirtildi.

Tarih sahnesinde var olduğu 23 aylık kısa sürede ekonomi, eğitim, din ve vicdan özgürlüğü alanında reformlar yapılan, tüm yurttaşlara eşit haklar, kadınlara seçme hakkı tanıyan Azerbaycan, “Müslüman doğunun ilk demokratik cumhuriyeti” olarak kabul ediliyor.

Azerbaycanlılar, bağımsızlığın hemen ardından geçici hükümet oluşturdu. Hükümet, Bakü Ermeni ve Bolşevik çetelerinin işgali altında olduğu için bir süre ülkenin ikinci büyük kenti Gence’de faaliyet gösterdi.

Bakü’nün Fatihi: Nuri Paşa
Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan Osmanlı devleti oldu. İki devlet arasında 4 Haziran 1918’de anlaşma imzalandı. Bu kapsamda dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa, kardeşi Nuri Paşa (Killigil) komutasında bir ordu kurarak Azerbaycan’a yardım gönderdi.

“Kafkas İslam Ordusu” ismi verilen ordu, 15 Eylül 1918’de Bakü’yü kurtardı ve hükümet buraya taşındı. Kafkas İslam Ordusu, Bakü’nün kurtuluşu için yaptığı savaşlarda 1130 şehit verdi.

Azerbaycan’da kısa sürede ekonomi, eğitim, din ve vicdan özgürlüğü alanında reformlar yapılarak ülke tarihinde ilklere imza atıldı. Irk, din, mezhep ve cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm yurttaşlara eşit haklar tanındı.

Türk dili, devlet dili olarak ilan edildi
Azerbaycan, Müslüman doğuda kadınlara seçme hakkı tanıyan ilk ülke oldu. Ülkenin kendi para birimi ve posta pulları tedavüle girdi, Devlet Bankası ve Bakü Devlet Üniversitesi kuruldu.

Dış tehditlere karşı 26 Haziran’da Azerbaycan kendi ordusunu kurdu ve bu ordunun oluşumunda Osmanlı subayları önemli rol oynadı.

Hükümetin 27 Haziran 1918’de aldığı kararla, Türk dili, devlet dili olarak ilan edildi. Daha önce çoğunda Rusça eğitim yapılan ortaokullarda, Türkçe eğitim yapılması zorunlu kılındı.

7 Aralık 1918’de 120 sandalyelik parlamento faaliyete başladı. Ülkedeki tüm siyasi parti ve etnik grupların temsil edildiği parlamento, faaliyet gösterdiği 17 ay süresince 230 yasa tasarısını kabul etti.

Azerbaycan’ın kurucusu kabul edilen “Mehmet Emin Resulzade”
Azerbaycan Cumhuriyeti, 28 Nisan 1920’de Sovyet ordusunun ülkeyi işgaliyle son buldu.

Hükümet yöneticileri ve aydınların çoğu ülkeyi terk etti fakat hepsi Azerbaycan davasını hayatlarının sonuna kadar yaşattı.

Azerbaycan’ın kurucusu olarak kabul edilen Mehmet Emin Resulzade, yaşamının son dönemlerini Türkiye’de geçirdi. 1949’da Ankara’da Azerbaycan Kültür Derneğini kurdu, kitaplar yazıp, konferanslar düzenleyerek ülkesinin durumunu anlatmayı sürdürdü.

Resulzade’nin, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleri, yıllar sonra tüm Azerbaycanlılar için slogan haline geldi.

Azerbaycan, Sovyetlerin dağılmasının ardından tekrar bağımsızlığını ilan etti.

Bağımsızlık bildirgesinde, ülkenin, 1918-20 döneminde faaliyet gösteren Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varisi kabul edildiği belirtildi.

Devamını Oku

Dünya

Fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

Published

on

By

Fanatik Yahudiler, İsrail polisi korumasında işgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.

Filsitin resmi ajansı WAFA’nın haberine göre, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde, özellikle Mescid-i Aksa’nın kapılarında yüzlerce İsrail polis konuşlandırıldı. Eski Şehir’in ve Mescid-i Aksa’nın girişlerinde askeri önlemler artırıldı ve ibadet etmek isteyen Filistinlilerin girişine kısıtlamalar getirildi.

Daha sonra onlarca fanatik Yahudi, gruplar halinde Mescid-i Aksa’ya girerek, avlularında provokatif turlar düzenledi ve İsrail güçlerinin koruması altında ayinler gerçekleştirdi.

– Mescid-i Aksa baskınları

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

İsrailliler, 2003’ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail’in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabet Mescid-i Aksa’ya giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

İsrailliler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu’s Sahra’nın yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, “Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu” iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa’da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği” tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Aksa’ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüeller icra etmeleri sıkça kameralara yansıyor

Devamını Oku

Trending

Reklam