Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Fransa’dan İngiltere’ye göçmen tepkisi: Hiçbir şantajı kabul etmeyeceğiz

İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel’in, göçmen taşıyan tekneleri geri itmesi için sınır gücüne yetki vermesi, Fransa’da ağır eleştirilerin hedefi oldu. Fransız yetkililer, “hiçbir şantaja boyun eğmeyeceğiz” dedi.

Published

on

İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, Sınır Gücü yetkililerine göçmenleri denizde taşıyan tekneleri İngiltere’ye ulaşmalarını engellemek için geri çevirme yetkisi verdi.

Ayrıca İngiltere basınında, göçmenlerin durdurulması konusunda Fransa’nın daha iyi sonuçlar üretmeye başlamaması halinde gemileri durdurmaya yardımcı olmak için söz verdiği 53 milyon sterlinlik parayı alıkoyabileceğine dair haberler yer aldı.

Karar Fransa’da çok sert tepkiyle karşılandı.

“Mali şantajı kabul etmeyeceğiz”

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkelerin denizcilik yasasını çiğneyen herhangi bir uygulamayı veya herhangi bir “mali şantajı ” kabul etmeyeceklerini söyledi.

Darmanin’in diplomatik danışmanı Nicolas Pillerel ise, İngiltere’nin göçmen politikasının Akdeniz ve Ege’de toplu ölümlere yol açan bir “insan trajedisi” yaratma riski taşıdığını söyledi.

“Teknelere denizde eşlik etmek yerine yolunu kesmek son derece tehlikelidir ve bu trajediye yol açabilir. Bu, kanalın diğer denizlerde olduğu gibi insan trajedi tiyatrosu haline gelme riski taşıyor.”

Ne olmuştu?

Geçtiğimiz yıl balıkçıların avlanması konusunda karşı karşıya gelen İngiltere ve Fransa, bu kez göçmen krizi nedeniyle gerginlik yaşıyor.

İki ülke arasında gerilimi yükselten adım, İngiltere İçişleri Bakanlığından geldi.

İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, Sınır Gücü yetkililerine göçmenleri denizde taşıyan tekneleri İngiltere’ye ulaşmalarını engellemek için geri çevirme yetkisi verdi.

Patel, ve Fransız mevkidaşı geçişleri durdurmak için alınacak önlemler için biraraya geldi ancak herhangi bir yeni önlem üzerinde anlaşma sağlanamadı.

İngiliz Kanalı’ndaki göçmenlere ne oluyor?

İngiltere ulusal sularında göçmen bulunursa, büyük olasılıkla bir İngiliz limanına getiriliyor.

Eğer uluslararası sulardalarsa, İngiltere onları nereye götüreceklerine karar vermek için Fransız makamlarıyla birlikte çalışıyor.

Her ülkenin arama kurtarma bölgeleri bulunuyor.

Dublin III adlı bir AB yasası, sığınmacıların girdikleri kanıtlanan ilk üye devlete geri gönderilmelerine izin veriyor, ancak İngiltere, artık bu düzenlemenin bir parçası değil ve bunun yerine yeni bir plan üzerinde anlaşmaya varmadı.

Manş Denizi’ndeki diğer kriz: Avlanma

İngiltere ile Fransa’yı karşı karşıya getiren bir diğer konu da avlanma olmuştu.

Brexit sonrası İngiltere ile Fransa arasında alevlenen balıkçılık krizi Manş Denizi’nde protestolara yol açmıştı.

İngiltere sularında avlanmak için ruhsatlarının geç verilmesine tepki gösteren Fransız balıkçılar, İngiltere’den balık taşıyan kamyonları engellemişti.

 

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Trump’ın “ele geçirme” tehditlerinin hedefindeki Grönland seçime gidiyor

Published

on

By

Grönland, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ada’nın “kontrolünü ele geçirmeye” yönelik ısrarlı açıklamalarının ardından tırmanan jeopolitik gerilimlerin ortasında yarın genel seçime gidiyor.

Dünyanın en büyük adası Grönland, iklim krizinin etkisiyle buzların erimesi ve yeni ticaret yollarının açılması nedeniyle giderek daha önemli hale gelen Arktik bölgesinde merkezi konuma sahip.

Zengin yer altı rezervleri bulunan Grönland’ın, hem ABD’ye yakınlığı hem de kilit deniz yolları üzerindeki konumu, Washington için özellikle Rusya ve Çin ile artan rekabet bağlamında “stratejik avantaj” olarak görülüyor.

Trump, 23 Aralık’ta Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland’ın ABD’nin kontrolünde olması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek, Ada’nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip bulunmanın “mutlak zorunluluk” olduğunu savundu.

Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede ise Grönland’ın “satılık olmadığını” vurguladı.

Trump, ABD Kongresinde 5 Mart’ta yaptığı konuşmada “Grönland’a ulusal güvenlik ve hatta uluslararası güvenlik için ihtiyacımız var. Sanırım öyle ya da böyle bunu elde edeceğiz. Bunu elde edip sizi güvende tutacağız.” ifadelerini kullandı.

Bunun ardından Egede, “Biz Amerikalı ya da Danimarkalı olmak istemiyoruz, biz Grönlandlıyız. Amerikalıların ve liderlerinin bunu anlaması gerekiyor.” dedi.

– Trump, Grönland’ı neden istiyor?

Grönland’a ilgisini gizlemeyen ABD, özellikle Soğuk Savaş döneminde Ada’ya önemli yatırımlar yaptı ve Thule Hava Üssü’nü kurarak bölgedeki varlığını güçlendirdi.

Üssün stratejik konumu, ABD’nin Kuzey Kutbu’ndaki ve Atlantik’teki faaliyetleri izlemesine olanak tanıyarak ulusal güvenliğini sağlamasına yardımcı oluyor.

Askeri kaygıların ötesinde, Grönland’ın mineraller, nadir toprak metalleri ve petrol rezervleri de dahil doğal kaynaklar açısından zengin olması da Ada’yı ABD için çekici kılıyor.

Ada’daki kaynakların elektronik, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlarda kullanılanlar başta olmak üzere ileri teknolojiler için gerekli mineraller olması dikkati çekiyor.

Grönland, önemli uranyum, altın, çinko ve diğer kritik malzeme rezervlerine sahipken ABD ise nadir toprak mineralleri konusunda Çin’e bağımlılığını azaltmak istiyor.

Trump, göreve geldiği ilk dönemde de Danimarka’dan Ada’yı satın alma isteğini dile getirmiş ancak 2019’da yaptığı bu teklifi Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “saçma” olarak nitelendirerek reddetmişti.

– Seçim manzarası

Yarın yapılacak seçim, Grönland’ın 31 sandalyeli parlamentosu Inatsisartut’un yapısını belirleyecek.

Seçimin, mevcut Başbakan Egede’nin liderliğindeki Inuit Ataqatigiit (Halk Topluluğu) Partisi ile bağımsızlık yanlısı Erik Jensen liderliğindeki Siumut Partisi arasında geçmesi bekleniyor.

Son anketler, Inuit Ataqatigiit’in yüzde 31 ile önde olduğunu, Siumut’un ise yüzde 21,9 ile ikinci sırada yer aldığını gösteriyor.

Seçimde yer alan diğer partiler ise bağımsızlık yanlısı Naleraq, Danimarka sınırları içinde ekonomik kalkınmayı önceleyen Demokratlar ve Danimarka ile birliği destekleyen Atassut.

– Bağımsızlık çağrıları

2 milyon kilometrekareden fazla alanı kaplayan Ada, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Danimarka’yı işgali sırasında ABD’nin koruması altına girdi ve 1945’te Danimarka’ya iade edildi.

Danimarka, 1979’da Grönland’a kendi kendini yönetme hakkı verdi, 2009’da ise özerklik genişletilerek Ada, iç işlerinde bağımsız hale geldi.

Grönland, kendi yönetim organlarını oluştursa da Danimarka, Ada’nın dış politika ve savunma konularında söz hakkını sürdürmeye devam etti.

Bağımsızlık çağrıları on yıllardır Ada’nın gündeminde yer alırken genel seçimin ardından Danimarka’dan bağımsızlık için bir referandum düzenlenmesi de gündemde.

Hem yeniden seçilmesi beklenen Egede hem de seçimlere katılan partilerin çoğunluğu, Grönland’ın bağımsızlığını kazanmasını önceliyor.

Ancak ekonomik ve savunma temelli endişeler, Grönland’ın “kendi kendine yetebilme” konusunda soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Öyle ki Grönland’ın ekonomisi büyük ölçüde balıkçılığa ve Danimarka’dan gelen ekonomik yardımlara dayanıyor ve Ada’nın güvenliği yine Kopenhag tarafından sağlanıyor.

Ada, zengin mineral ve hidrokarbon kaynaklarına sahip olsa da çevresel kaygılar nedeniyle yeni petrol arama ve uranyum madenciliğinin yasaklanması, ekonomik kalkınmayı engelliyor.

Devamını Oku

Dünya

ABD’de kızamık salgını 12 eyalete yayıldı

Published

on

By

ABD’nin özellikle Texas ve New Mexico eyaletlerinde etkili olan kızamığın son haftalarda artış göstererek 12 eyalete yayıldığı, ülke genelinde tespit edilen toplam vaka sayısının 222’yi bulduğu belirtildi.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), ülkedeki kızamık salgınıyla ilgili açıklama yaptı.

CDC’nin resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, ülke genelinde çoğu çocuk olmak üzere toplam 222 vakanın tespit edildiği, Texas ve New Mexico eyaletleri başta olmak üzere Alaska, California, Florida, Georgia, Kentucky, New Jersey, New York, Pensilvanya, Rhode Island ve Washington eyaletlerinde de kızamık vakalarına rastlandığı kaydedildi.

7 Mart itibarıyla Texas 198 kızamık vakasıyla söz konusu 12 eyalet içinde açık ara ilk sırada, New Mexico 10 vakayla ikinci sırada yer aldı.

Açıklamada, Texas’ta bir çocuğun, New Mexico’da da bir yetişkinin kızamık nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilerek salgının yayılmaya devam ettiği ve gelecek günlerde vaka sayılarında artış yaşanabileceği uyarısı yapıldı.

Ülkede ilkbahar ve yaz seyahat sezonunun yaklaşıldığına işaret edilen açıklamada, bu çerçevede kızamık hastalığının aşılama yoluyla yayılmasını önlemede kamu sağlığı görevlilerinin oynadığı önemli role işaret edildi.

ABD Sağlık Bakanı Robert Kennedy, göreve geldikten sonra ilk açıklamasını, Başkan Donald Trump’ın düzenlediği kabine toplantısında, ülkede tekrar baş gösteren kızamık salgını konusunda yapmıştı. Texas’ta kızamık aşısı olmayan bir çocuğun hayatını kaybetmesine ilişkin soruya Kennedy, “Bu, olağan dışı bir durum değil, her yıl kızamık salgınları yaşıyoruz.” yanıtını vermişti.

Ülkede 2000 yılından bu yana görülmeyen kızamıktan bir çocuğun ölmesini “olağan” olarak değerlendiren Bakan Kennedy, salgını “önemsiz” göstermeye çalışmakla eleştirilmişti.

Devamını Oku

Dünya

Arjantin’de sel: Can kaybı 16’ya yükseldi

Published

on

By

Arjantin’de şiddetli yağışların yol açtığı sellerde hayatını kaybedenlerin sayısı 16’ya yükseldi.

Buenos Aires eyalet polisinden yapılan açıklamada, selin vurduğu liman kenti Bahia Blanca’da can kaybının yükseldiği bildirildi.

Açıklamada, sellerde yaşamını yitirenlerin sayısının 16’ya çıktığı, arama kurtarma çalışmalarının aralıksız devam ettiği aktarıldı.

Ev ve iş yerlerinin sular altında kaldığı Bahia Blanca’da ,elektriklerin halen kesik olduğu ve suların çekilmesinin beklendiği bilgisi paylaşıldı.

Güvenlik Bakanı Patricia Bullrich ve Savunma Bakanı Luis Petri, sel felaketinin yaşandığı Bahia Blanca’da incelemelerde bulundu.

Yerel basına göre, Bahia Blanca kentinde tahliye edilenlerin sayısı 900’ü aştı.

Devamını Oku

Trending

Reklam