Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

G20 öncesi Roma’da ‘Covid-19 Sonrası Küresel Yönetişim’ paneli

İletişim Başkanlığı’nca G20 Liderler Zirvesi öncesi Roma’da düzenlenen panelde, salgın sonrası yeni dünya düzeninde Türkiye’nin küresel yönetişime yaklaşımı ele alındı.

Published

on

İletişim Başkanlığı tarafından, G20 Liderler Zirvesi’nin yapılacağı İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen “Covid-19 Sonrası Küresel Yönetişim: Daha Eşit, Adil, Dayanıklı ve Sürdürülebilir Bir Dünya için Türkiye’nin Vizyonu” başlıklı panelde, Birleşmiş Milletler (BM) reformunun gerekliliğinin öne çıktığı vurgulandı.

Yunus Emre Enstitüsü Roma Türk Kültür Merkezi’nde düzenlenen, TRT World’den Melinda Nucifora’nın moderatörlüğünü yaptığı panelde, uluslararası ilişkiler ve Türk siyaseti konusunda uzman İtalyan bilim insanı, Politika ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CeSPI) Türkiye Gözlemevi Bilimsel Direktörü Valeria Giannotta, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever, SETA Washington DC Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi İtalya ülke danışmanı Gino Costa, konuşma yaptı.

Türkiye’nin önerileri ele alındı

G20 Liderler Zirvesi öncesinde düzenlenen panelde, Covid-19 salgını sonrası ortaya çıkan yeni dünya düzeninde Türkiye’nin küresel yönetişime yaklaşımı, G20 ve BM’nin rolü ile BM reformuna ilişkin Türkiye’nin önerileri ele alındı.

Giannotta, halihazırdaki çok taraflı sistemin etkisiz olduğunun kanıtlandığını belirterek, “Covid-19 sonrası dönem sadece kişisel bazda değil, aynı zamanda uluslararası kuruluşların da organizasyon yapısını yeniden düşünmeye sevk etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi ‘Dünya 5’ten büyük’ olduğu için BM gibi kuruluşlarda reform yapılması gerekiyor.” dedi.

Bugün Avrupa Birliği (AB) içinde de özellikle Covid-19 ile birlikte bazı zayıflıkların öne çıktığına işaret eden Giannotta, “İtalya, Covid-19’dan en çok ve ilk etkilenen ülkeydi. Korkunç şekilde yalnız kaldık. Pandemi sırasında AB içindeki uyum ve dayanışma eksikliği nedeniyle İtalya çok acı çekti. O dönemde yani Nisan 2020’de Türkiye, İtalya’ya önemli miktarda yardım gönderdi. Bu, İtalya ve Türkiye’nin nasıl kardeş iki ülke olduğunu gösteriyor.” diye konuştu.

“Covid-19, uluslararası düzenin aslında son derece zayıf olduğunu gösterdi”

Prof. Oktay Tanrısever de İletişim Başkanlığının belirlediği panel başlığının son derece önemli olduğunu ifade ederek, “Uluslararası toplum, büyük sınamalarla karşı karşıya kaldı. Bu nedenle küresel yönetişimin temel esaslarını yeniden düşünmeliyiz. Covid-19, uluslararası düzenin aslında son derece zayıf olduğunu gösterdi.” yorumunu yaptı.

Roma’da bir araya gelecek G20 ülkelerinin bu konuyu ciddiyetle ele alması gerektiğini dile getiren Tanrısever, “Çünkü bu ülkelerin bu sorunlara çözüm bulmada, daha fazla sorumlulukları ve aynı zamanda kapasiteleri var. Türkiye olarak biz yaptık. Küresel yönetişimin merkezine insanı koymalıyız.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın da söz konusu başlıkla tam da G20 Zirvesi öncesi bu panelin doğru bir zamanda yapıldığına işaret ederek, küresel yönetişim bakımından oldukça zor bir dönemden geçtiklerinin altını çizdi.

Yalçın, uluslararası sistemlerin nasıl bir dönüşümden geçeceğine dair henüz bir tanımlamaya gidilmediğini belirterek, “BM gibi bazı önemli uluslararası kuruluşları yeniden düzenlemeliyiz. Ancak bu zor bir iş.” dedi. Yalçın, BM’de reform konusunun 90’larda da çok defa konuşulduğunu ancak bugünlerde insanların bunları konuşmaktan kaçındığını, her ülkenin de kendi işine baktığını dile getirdi.

“Uluslararası kuruluşlarda bu sorunlara herhangi bir çözüm yok”

Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat da uluslararası kuruluşların reforme edilmesi fikrinin düşünsel bir çalışmanın sonucu olmadığını, bunun, coğrafyanın Türkiye’ye dayattığı bir gereklilik olduğunu söyledi.

Kanat, “Türkiye’nin coğrafyasına baktığınızda uluslararası sistemin başarısız olduğunu görebilirsiniz. Örneğin 10 yıldır devam eden Suriye’deki çatışmada bir çözüm yok. Uluslararası kuruluşların da bu konuda bir niyeti yok. Aynı şekilde de Irak’ta 20 yıldır iç savaş söz konusu. İran’da nükleer problem var. Azerbaycan ile Ermenistan arasında da Karabağ sorunu vardı. Minsk grubu 30 yıl boyunca bu sorunu çözemedi. Gürcistan’ın bir bölümü işgal altında. Şimdi de Ukrayna’nın bir kısmı işgal altında. Uluslararası kuruluşlarda bu sorunlara herhangi bir çözüm yok.” ifadelerini kullandı.

Avrupa’nın göç kriziyle uğraştığına dikkati çeken Kanat, “Türkiye, pek çok kez uluslararası destek ve küresel çapta yük paylaşımı talep etti. Türkiye’nin reformu bu kadar istemesinin bir nedeni de coğrafi olarak, bu başarısız uluslararası sistemin ortasında yer almasıdır ki, bunun sonuçlarını da her gün yaşıyor.” şeklinde konuştu.

Gino Costa da Covid-19 salgını dolayısıyla uluslararası ticaretin ve tedarik zincirlerinin etkilendiğini, buna karşın Türkiye’nin coğrafi olarak iyi bir konumda olduğunu ve bunu da ekonomik büyümesine yansıttığını söyledi. 

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Mescid-i Aksa’da on binlerce Müslüman Kurban Bayramı namazını kıldı

Published

on

By

Binlerce Müslümanlar, Kurban bayramı namazını kılmak için Müslümanların ilk kıblesi olan Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa’ya akın etti.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan açıklamaya göre, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’da 80 bin kişi bayram namazı kıldı.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün uzak mahalleleri ile İsrail’e bağlı Filistin kentlerinden Mescid-i Aksa’ya gelmek isteyen Filistinliler, Harem-i Şerif’in içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesine çıkan yollarda araçlarıyla uzun kuyruklar oluşturdu.

Bayram namazı öncesi Mescid-i Aksa’nın kapılarında bulunan İsrail polisleri, Filistinlilere kimlik kontrolü yaptı, bazılarının girişine izin vermedi.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ve teşrik tekbirleriyle bayram namazına kadar Mescid-i Aksa’da bekleyen on binlerce Müslüman, namazdan sonra okunan bayram hutbesini dinledi.

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh Yusuf Ebu Suneyne tarafından okunan bayram hutbesinde, İsrail’in Gazze Şeridi’nde neden olduğu insanlık felaketine dikkat çekildi.

– Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor

Ürdün, 1994’te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs’teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

2013’te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün’e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa’yı ziyaret eden Yahudiler, 2003’ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail’in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri baskın olarak tanımlıyor.

Tel Aviv yönetimi, Mescid-i Aksa’da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği” tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin, İsrail polisi korumasında Harem-i Şerif’e düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.

Mescid-i Aksa’da İsrail polisinin Müslümanlara yönelik kısıtlamaları 7 Ekim 2023’ten beri devam ediyor.

 

Devamını Oku

Dünya

Dünyada plastik atıkların 2060’ta 1 milyar tona ulaşacağı öngörülüyor

Published

on

By

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 2060’ta yıllık plastik atığın üç kat artarak 1 milyar tona ulaşacağının öngörüldüğünü belirterek, küresel kriz haline gelen bu kirliliğe son vermenin mecburiyet olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla AA muhabirine, plastiğin çevre ve sağlık sorunlarına etkisini değerlendirdi.

Bu maddenin günlük yaşamda ve endüstride geniş kullanım alanına sahip olduğunu ancak doğru yönetilmediği takdirde ciddi çevre ve sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Karaosmanoğlu, “Plastikler hafiflik, dayanıklılık ve hijyen avantajlarıyla yaşamı kolaylaştırıyor ancak atık haline geldiklerinde, doğada çözünmeden yıllarca kalabiliyor.” dedi.

– “Atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız”

Plastiği “gömülü enerji” olarak niteleyen Karaosmanoğlu, “Plastiğin hammaddesi olan petrol ve doğal gaz da bu atıklarda gizli. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için atık plastik bir çöp değil, potansiyel bir yerli kaynaktır.” ifadelerini kullandı.

Karaosmanoğlu, şunları kaydetti:

“1950’den bu yana dünya genelinde 9,3 milyar ton plastik üretildi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün (OECD) verilerine göre, bugüne kadar bunun 7 milyar tonu atık oldu. OECD, mevcut tüketim ve üretim eğilimleri değişmezse, 2060 yılında plastik atıkların yıllık 1 milyar tona çıkacağını bildiriyor. Bugünkünün neredeyse üç katı. Bunun için şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bireyler ve iş dünyası olarak seferberlik yapmalıyız. Kesinlikle her yerde tek kullanımlık plastik miktarını azaltmalıyız. Bu bir mecburiyet. Plastikleri kullanmalıyız, yaşamımız için gerekli ama kesinlikle atık plastiklerin milli ham madde olmasını sağlamalıyız. Azaltmak birinci müdahale olacak.”

– “Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız”

Prof. Dr. Karaosmanoğlu, mikroplastiklerin deniz buzundan Everest Dağı’na, Mariana Çukuru’ndan sofralara kadar ulaştığını, bu kirliliğin ekosisteme ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Plastik kirliliğini önlemenin yüksek maliyetli bir süreç olmadığını dile getiren Karaosmanoğlu, çözümün döngüsel ekonomi yaklaşımıyla mümkün olduğunun altını çizdi.

UNEP’in plastik yaşam döngüsünün doğru yönetimiyle 2040’a kadar 4,5 trilyon dolarlık sosyal ve çevresel maliyetin önüne geçilebileceği tespitine dikkati çeken Karaosmanoğlu, “Bu nedenle plastik atıkların ayrı toplanması, atıkların iş dünyasına kazandırılması ve geri dönüşüm sürecine girmesi hayati önem taşıyor. Uluslararası iş birliği ve yasal bağlayıcılığı olan küresel anlaşmalar bu sürecin temel taşı olmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Çevre Günü’nde “Plastik kirliliğini birlikte yenebiliriz” çağrısını yineleyen Karaosmanoğlu, “Tek kullanımlık plastik tüketimini azaltmak, atıkları ayrıştırarak geri dönüşüme kazandırmak, sadece çevreye değil, ekonomiye de katkıdır. Plastik kirliliği küresel bir kriz ama çözüm de elimizde. Gelecek nesiller için harekete geçmek zorundayız. Birey olarak da sorumluluğumuz büyük.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Yunanistan’ın yeni Güney Kıbrıs büyükelçisi

Published

on

By

Yunanistan’ın Güney Kıbrıs büyükelçisinin değişeceği belirtildi.

Fileleftheros internet sayfasındaki habere göre, Yunanistan’ın yeni Güney Kıbrıs büyükelçisi Konstantinos Kollias olacak.

Kollias, Güney Kıbrıs’taki görev süresi dolan şimdiki Yunan Büyükelçi Yoanni Papameletiu’nun yerine atanacak.

Kollias, şu anda ise Viyana’daki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nda (AGİT) Yunanistan’ın Daimi Temsilcisi olarak görev yapıyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam