Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Gazimağusa Belediyesi ile Tabipler Birliği “Çocuk Dostu Restoranlar Projesi”nde iş birliği içinde olacak

Published

on

Gazimağusa Belediyesi (GMB) ile Kıbrıs Türk Tabipler Birliği arasında, Birlik tarafından yürütülen “Çocuk Dostu Restoranlar Projesi” konusunda iş birliği protokolü imzalandı.

Gazimağusa Belediyesi’nde imzalanan iş birliği protokolüne Gazimağusa Belediye Başkanı Süleyman Uluçay ile Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Dt. Ahmet Özant imza koyarken projenin çalışmalarına katkıda bulunan Dr. Erdem Beyoğlu da hazır bulundu.

Belediye’den verilen bilgiye göre, KTTB’nin yürüttüğü Çocuk Dostu Restoranlar Projesi’nde Gazimağusa Belediyesi, restoranların çocuk dostu olarak hizmet vermesi hakkında bilgilendirici ve belirlenen kriterleri denetleyici mekanizma olarak iş birliği sağlayacak.

KTTB’nin ülkenin saygın kuruluşlarından birisi olduğunu ifade eden GMB Başkanı Süleyman Uluçay, imzalanan iş birliği protokolüyle şehirde çocukların daha iyi hizmet alması için yürütülen çalışmalara katkı koymaktan mutluluk duyduğunu kaydetti. Başkan Uluçay, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği ile daha geniş kapsamlı iş birliklerine devam edileceğini vurguladı.

Dr. Erdem Beyoğlu da Kıbrıs Türk Tabipler Birliği tarafından geliştirilen Çocuk Dostu Restoran Projesi için GMB ile bir araya gelmekten mutlu olduğunu ifade etti. Proje ile amaçlananın çocukların daha rahat, daha huzurlu yemek yiyebilecekleri restoranları ön plana çıkarmak olduğunu ifade eden Beyoğlu, belirlenen kriterlere uyan restoranların GMB iş birliği ile KTTB tarafından ödüllendirileceğini belirtti.

Yürütülen proje hakkında da bilgi veren Dr. Beyoğlu, son yıllarda çocuklu ailelerin restoranlardan beklentilerinde farklılaşma gözlemlenmesi üzerine Çocuk Dostu Restoran Projesi’nin geliştirildiğini ve proje kapsamında belirlenen kriterlere uyan restoranlara Kıbrıs Türk Tabipler Birliği tarafından “Çocuk Dostu Restoran Belgesi” verileceğini ifade etti.

Projenin üç ay içinde tamamlanmasının hedeflendiğini kaydeden Dr. Beyoğlu, iş birliği protokolü imzalayan belediyelerle yürütülen çalışmalar sayesinde çocuk dostu hizmet sağlayacak restoranların kriterler hakkında bilgilendirilmesinin ardından belediyeler tarafından denetlenerek söz konusu Çocuk Dostu Restoran Belgesi’ne sahip olabileceğini kaydetti.

Dr. Beyoğlu, yıl sonuna kadar yürütülen çalışmaların tamamlanması ile Çocuk Dostu Restoran olma özelliğine sahip restoranların oluşturulan web sitesi ile ilan edileceğini de sözlerine ekledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Şanlıurfalı Kıbrıs gazisi, görev verilse Ada’ya koşa koşa gitmeye hazır

Published

on

By

Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 71 yaşındaki Şanlıurfalı gazi Hasan Aslan, kahramanlık günlerini unutamadığı Ada’ya yeniden görev verilse gitmeye hazır.

Şanlıurfa’da ikamet eden Aslan, 1974 yılında Kıbrıs’ta vatani görevinin bitimine bir ay kala Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından barış ve huzuru tesis etmek amacıyla ilki 20 Temmuz 1974’te başlayan harekata katıldı.

Şanlıurfa Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanlığı görevini de 30 yıldır sürdüren Aslan, Kıbrıs’ta geçen kahramanlık günlerini AA muhabirine anlattı.

Evli ve 6 çocuk babası Aslan, harekat bitene kadar Ada’da kaldığını söyledi.

– 650 kişi 3 bin 500 kişiye karşı durdu

Kıbrıs’a barışı getiren birliklerin içerisinde görev yapmanın onurunu yaşadığını ifade eden Aslan, şunları kaydetti:

“Kıbrıs gazileriyle gurur duyuyorum. O arkadaşlarımız, o günkü imkansızlıklara rağmen adeta her biri isimsiz kahramandı. 20 Temmuz sabahı harekat başladığında karada sadece 650 askerimiz vardı. Karşımızda ise tanklarla, toplarla, ağır silahlarla donatılmış 3 bin 500 kişilik bir Rum birliği vardı. Benim bulunduğum bölükte sadece 128 askerle bir alaya karşı direndik. Bizim uçaklara İncirlik’te bomba yükleniyordu fakat yakıt yoktu. Mersin Rafinerisi’nden yakıt ikmali yapılıp Kıbrıs’a hareket edilecekti. O günler çok zorluydu.”

– “Paraşütle mevzime inen askerle hemşehri çıktık”

Kıbrıs’taki günlerini unutamadığını anlatan Aslan, şöyle devam etti:

“Her yıl 20 Temmuz’da o şanlı sabahı hatırlıyorum. Şafakla birlikte Türk uçakları üzerimizden geçerek keşif yaptı. Arkasından Rumlar üzerimize yağmur gibi kurşun yağdırdı. Silahsız, cephanesiz kaldık ama iman gücüyle direndik. Sabah denizden ve karadan bomba yağdırıldı, havadan da Beşparmak Dağları bombalandı. Saat 10.00’da hava indirme birlikleri mevzilerimize atladı. Bir arkadaş paraşütle benim mevzime indi. O anda tanıştık, adı Mehmet Güneş, memleketi de tesadüfen Şanlıurfa, hatta benim köyümün yan köyündendi. İkimiz de çok sevindik. Üzerimize mermiler yağıyordu ama biz birbirimize sarıldık. Türkiye’deki durumu sordum, ‘Herkes kenetlendi, elindekini avucundakini askere vermeye çalışıyor.’ dedi. O arkadaşı 15.00’te Ercan Havalimanı’na götürdüler, ne yazık ki orada şehit oldu.”

– Göreve hazır

Aslan, zaman zaman da kentteki okullara giderek Kıbrıs’taki kahramanlık anılarını gelecek kuşaklara anlattığını söyledi.

Kıbrıs için tekrar göreve hazır olduğunu belirten Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çağırırlarsa bu yaşta koşa koşa yine giderim. Ben Şanlıurfalıyım, Kıbrıs’ı Şanlıurfa’dan daha iyi biliyorum. Arkadaşlarımı Ada’ya götürdüğümde onlara rehberlik ediyorum. Bazen orada doğan askerler bile bana soruyor. İki saat boyunca notsuz şekilde adayı anlatıyorum. Hem eski hem yeni isimleriyle tüm mekanları biliyorum. Biz orada gerçek Kıbrıs halkının hak sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdik. Altın harflerle tarih yazdık. Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ne mutlu ki bizim de bu çorbada bir tutam tuzumuz oldu, bununla bir ömür gurur duyuyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye tarafından 51 yıl önce yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın Ada’ya barış, huzur ve güven getirdiğini vurgulayarak, “(Rumlar) Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yılı ve 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Tatar, o dönemde Yunanistan’da idarede olan cuntanın, Kıbrıs’ı kendilerine bağlayarak “Büyük Yunanistan” kurma, Doğu Akdeniz’i Yunan gölü yapma hayalleriyle Rumları kışkırttığına işaret ederek, “Kıbrıs’ta asıl işgalci olan Yunanistan’dır. 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’ın komutan ve askerleri o dönemin Devlet Başkanı III. Makarios’a darbe düzenledi. Düşünebiliyor musunuz? Bir sonraki adım Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması ve Ada’daki Türklerin tamamen imha edilmesiydi.” diye konuştu.

Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’nı yapmasını 1963’ten 1974’e kadar 11 sene beklediklerini dile getiren Tatar, harekat öncesinde Kıbrıs Türk halkının oldukça zorlu süreç geçirdiğini söyledi.

Tatar, Kıbrıs’ta Rumların Türklere yönelik saldırıları ve katliamlarının Birleşmiş Milletler (BM) ile İngilizler tarafından sadece seyredildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bizi acımasızca toplu mezarlara koyacaklardı. Zaten Kıbrıs Türkleri 1963’te soykırımdan geçti, 1974’te de soykırım olacaktı. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Bazıları abarttığımı düşünebilir fakat gerçek bu ki, Türkiye’nin gelmediği bir ihtimalde tümümüzü birkaç gecede toplu mezarlara koyacaklardı. O zaman böyle iletişim de yoktu. Anında olan şeylerin fotoğrafları dünyaya bugün olduğu gibi yayılmıyordu. O gün katledilsek bizler öldükten 3 gün sonra duyardı dünya. 1963’te çok insanımızı kaybettik dünya duymadan. BM sonradan geldi, İngilizler de iyi bir garantör değildi. Kıbrıs Türklerinin acımasızca katledilişini İngilizler üslerinden sessizce seyrettiler.”

Tatar, 19 Temmuz 1974’te kendileri için belirsizliğin, 20 Temmuz 1974’te Mehmetçiğin Kıbrıs’a çıkarma yaparak mücahitlerle buluşmasıyla yerini sevince bıraktığını anlatarak, 51 yıl önce yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın Ada’ya barış, huzur ve güven getirdiğini söyledi.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türkü’nün yeniden doğuşu olduğunu dile getiren Tatar, bugün KKTC’nin Mavi Vatan’da geleceğe emin ve istikrarlı adımlarla yürüdüğünü kaydetti.

– “İngilizlerin nüfus siyaseti, Kıbrıs’ı Rumlaştırmaya çalıştı”

Tatar, 1878 yılından itibaren İngilizlerin Ada’ya Yunanistan’dan ve başka ülkelerden Rumların gelişini teşvik ettiğine dikkati çekerek, “İngilizlerin nüfus siyaseti, Kıbrıs’ı Rumlaştırmaya çalıştı. Kıbrıs’tan Türkler göçerken Karadeniz’den Pontuslular bile buraya getirildi. Kıbrıs’ı Yunanlılar, Girit ve Rodos’tan sonra 13. ada olarak görüyorlardı. Bu nedenle nüfus stratejisi izleyerek Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak istiyorlardı.” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türklerinin, Barış Harekatı ile Mehmetçik Ada’ya gelene kadar kadını ve erkeğiyle direniş ruhu içinde mücadele ettiğini vurgulayan Tatar, Kıbrıs Türkünün direnişiyle “Büyük Yunanistan” idealinin gerçekleşmesini engellediğinin altını çizdi.

– “Ana vatanımız her daim yanımızda”

Kıbrıs Türklerinin bugün artık geleceğe hem güven hem de huzur içinde bakabildiğini dile getiren Tatar, ana vatan Türkiye’nin her daim yanlarında olduğunu söyledi.

Tatar, Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler için hiçbir zaman fedakarlıktan vazgeçmediğini ifade ederek, Anadolu’dan denizin altından borularla Ada’ya getirilen su, Ercan Havalimanı ve gelecekte Türkiye’den kabloyla getirilecek elektrik hizmetinin kendileri için önemli olduğunu anlattı.

Kıbrıs’a her zaman destek veren Türk milletine teşekkür eden Tatar, 20 Temmuz 1974’te şehit olanlara Allah’tan rahmet, gazilere sağlıklı ömür diledi.

Tatar, 51’inci yıl dönümü kutlanan Kıbrıs Barış Harekatı’nın kararını alan dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve emeği geçen diğer devlet adamlarına da rahmet diledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Kıbrıs Barış Harekatı’nın “mücahitleri” Mehmetçiğin Ada’ya çıkışını anlattı

Published

on

By

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada’ya barış getirmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’na “mücahit” olarak katılan Hüseyin Konuralp, Mustafa Ağa ve Mehmet Türkkan, 51 yıllık anılarını paylaştı.

Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak birincisini 20 Temmuz, ikincisini 14 Ağustos 1974’te düzenlediği harekatın üzerinden 51 yıl geçmesine rağmen o dönemi bugün gibi hatırlıyor.

Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Rumlara karşı direnişte yer alan, Mehmetçiğin 20 Temmuz 1974’te Ada’ya çıkışı sonrası birlikte savaşan Kıbrıslı “mücahitler”, o dönem yaşadıkları zorlu süreci AA muhabirine değerlendirdi.

O dönem serbest çalışırken artan Rum saldırıları sebebiyle “mücahit” olan Hüseyin Konuralp, 20 Temmuz 1974’te başkent Lefkoşa’daki Surlariçi bölgesinde Rum mevzilerinin tam karşısında nöbet tutuğunu, harekatın başlamasından yaklaşık 5 gün sonra Mehmetçiğin tanklarla Sarayönü’ne girişine tanıklık ettiğini anlattı.

Lefkoşa’da ilk Türk askerini görünce duygulandığını ifade eden Konuralp, “Biz, yıllarca, aylarca onların gelişini beklemiştik. Onları görünce mutlu olduk ve sevindik.” diye konuştu.

Konuralp, 51 yıl önce 20 Temmuz’da Baf Kapısı civarında nöbet tutarken Türk savaş uçaklarının Kıbrıs semalarında görülmesiyle Rum asker ve polisinin yüzündeki panik ve korkuyu gördüğünü dile getirerek, 1963’ten 1974’e kadar içine düştükleri umutsuzluğun Mehmetçiğin Ada’ya gelmesi ile sevince dönüştüğünü söyledi.

Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde devamlı Türk basınını takip ederek Türkiye’nin müdahalesini beklediklerini kaydeden Konuralp, “O dönemde sık sık radyoda ‘Mersin’den savaş gemileri ayrıldı’ haberleri duyardık. Sonra Türk askeri buraya gelmeyince Rumlar, mevzilerden radyo ve megafonlarla bize ‘Bekledim de gelmedin’ şarkısını dinletirlerdi, moralimiz bozulurdu. Mehmetçik, Kıbrıs’a çıkınca biz de onlara ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısını dinlettik. O anın mutluluğu tarif edilemezdi.” diye konuştu.

– “Direncimiz bittiğinde ölecektik”

Mücahitlerden Mehmet Türkkan da o dönem Kıbrıs’ta yaşayanların her türlü ihtimali göze alarak direniş gösterdiğine dikkati çekerek, “Türk askeri gelmeseydi direnebildiğimiz kadar direnecektik. Direncimiz bittiğinde ölecektik.” ifadelerini kullandı.

Mehmetçiğin 51 yıl önce Kıbrıs’a çıkarma yapmasının Ada’da yaşayan Türk varlığını fiili olarak garanti altına aldığını vurgulayan Türkkan, “Ben siyasetten anlamam. O günlerde gerçekten direniş sergiledik. Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını engelledik. Bugün bile Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa Türkiye’nin garantörlüğü mutlaka olmalıdır. Ana vatanın garantörlüğü olmadan Kıbrıs Türklerinin varlığını devam ettirmesi güç olacak.” diye konuştu.

– “O gün Rum taarruzunu püskürttük”

Mustafa Ağa da 20 Temmuz 1974 sabahı Girne’de Beşparmak Dağları’ndaki Türk mevzilerinde bulunduğunu kaydederek, o anları şöyle anlattı:

“20 Temmuz 1974 sabahı Mehmetçiğin gelişi öncesi helikopter ve tank güzergahlarını ayarlamıştık. Türk askeri, Kıbrıs’a çıkınca Rumlar taarruza kalktı. O gün Rum taarruzunu püskürttük. O sırada Türk askeri gerimizden gelince iki ateş arasında kaldık. Mehmetçik, bizim olduğumuzu görünce ateşi kesti. Bize dinlenmemizi söyleyerek Rumların mevzilerini aldılar.”

Mehmetçikle karşılaşması sırasında duygusal anlar yaşadığını dile getiren Mustafa Ağa, “Türk askeri ile sarıldığımızda gözlerimizden yaşlar geldi.” dedi.

Ağa, 51 yıl önce Türk askerinin Kıbrıs’a harekat yapmaması durumunda Ada’daki varlık mücadelesini kaybetme risklerinin bulunduğuna dikkati çekerek, Kıbrıs Türkü’nün her şeye ve imkansızlığa rağmen “Büyük Yunanistan” ve “Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması” yönündeki hayallerinin önüne set çektiğini sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Trending

Reklam