Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Gençlik ve Gelecek: Dijital Dönüşüm ve Beta Çağına Giriş Kongresi” başladı

Published

on

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğrenci Gelişim ve Kariyer Akademisi ile Kıbrıs Türk Öğrenci Birliği işbirliğinde düzenlenen “Gençlik ve Gelecek: Dijital Dönüşüm ve Beta Çağına Giriş Kongresi” başladı.

Anadolu Üniversitesi Lefkoşa Kampüsü, Açık Öğretim Fakültesi Konferans Salonu’nda saat 10.30’da düzenlenen törenle başlayan kongre yarın da devam edecek.

Kongrenin açılışına, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, HP Genel Başkanı Kudret Özersay, bazı milletvekilleri, bürokratlar ve öğrenciler katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kongre’nin açılış konuşmalarını sırasıyla Kıbrıs Türk Öğrenci Birliği Eş Başkanı Doğuş Ertoprak, İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkeleri Rektörü Prof. Dr. Burçkin Dal, TC MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Fethi Fahri Kaya ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptı.

Kıbrıs Türk Öğrenci Birliği Eş Başkanı Doğuş Ertoprak, birliklerinin kuruluş aşamasını anlatarak “ülkemiz için neler yapabiliriz” den yola çıktıklarını vurguladı.

Pandemi sonrasında 30-40 ile başladıkları oluşumlarının bugün 700 civarı üyesi olan bir birlik haline getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Ertoprak, bundan sonra da ülkelerine ve gelecek nesillere faydalı olabilmek için çalışacaklarını belirtti.

İTÜ-KKTC Eğitim Araştırma Yerleşkeleri Rektörü Prof. Dr. Burçkin Dal ise, bu kongrenin kendisine güzel bir hoş geldin hediyesi olduğunu söyleyerek, kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.

Dijital dönüşümün ve teknolojinin tüm toplumların yeniden yapılanmasına sebep olduğunu belirten Dal, pandeminin dijitalleşme sürecini, bilgi ve paylaşımı hızlandırdığına işaret etti.

Dal, dijital dönüşümü yönetmenin en önemli bacağının gençler olduğunu ve bu nedenle de eğitimin her seviyesindeki kurumların bu dönüşümde çok önemli roller üstlendiğini kaydetti.

Yeni nesil üniversitelerde sadece eğitimin değil, girişimcilik, ARGE ve analitik konularının önem kazandığına değinen Dal, kültürel dinamiklerin de medyayla beraber gençlerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye getirileceğini vurguladı.

TC MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Fethi Fahri Kaya ise, konuşmasına 2 yıl önce yaşanan depremde hayatını kaybedenleri yad ederek başladı.

Eskişehirli bir edebiyat öğretmeni olduğunu belirten Kaya, müdürlük yaptığı yıllardan anılarını aktararak, o dönemden bugünlere çocukların ve gençlerin bakış açısının nasıl değiştiğini dile getirdi.

Kaya, güçlü bir millet olmak için bu dönüşümü kaçırmamak gerektiğini, 20 yıl sonra söz sahibi olacak gençlerin kültürel değerleri kaybetmeden geleceğe emin adımlarla yürüyeceğine inandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da gençlerle bir araya gelmekten her zaman mutlu olduğunu  kaydetti ve “Bugün de içimde oluşan pırıltılarla keşke yine gençlik çağımda olsam diye düşündüm” dedi.

Kendi gençlik yıllarında bilgisayar bile olmadığını hatırlatan Tatar, “oysa şimdiki gençler dünyayı avucunda taşıyor” diye konuştu.

Tatar, şimdiki gençlerin geleceklerini belirleme şansı olduğunu, ülkenin maruz kaldığı izolasyonların bile engel olamayacağı, tüm dünyanın sahip olduğu fırsatlara ulaşabildiğini, eğitim, dil ve becerileriyle kimseden geri kalmadıklarını söyledi.

Ülkenin, turizm, tarım ve eğitim sektöründeki başarılarının teknoloji firmalarının arge çalışmalarıyla daha da iyi noktalara geleceğini kaydeden Tatar, geleceğe hazırlanan gençlerden KKTC’yi sevmelerini ve kültürel değerlere önem vermelerini beklediğini belirtti.

-“Gençlerin dış güçlerin saldırılarına boyun eğmeyen, KKTC’ye ulaşmanın kolay olmadığını bilincinde yetişmesi…”

Tatar, gençlerin dış güçlerin saldırılarına boyun eğmeyen, azimle bunlara direnen, bağımsız bir devlete, KKTC’ye, refah dolu bir yaşama ulaşmanın kolay olmadığını bilincinde yetişmesini de temenni etti.

Kişisel ilerleme için herkesin fedakarlık yapması gerektiğini ancak, gençlerin tecrübe eksiklikleri nedeniyle manipülasyona ve kandırılmaya çok uygun olduğunu ifade eden Tatar, gençlerden “Devleti bir arada tutan büyük siyaseti” unutmamalarını istedi.

Dünyanın küresel anlamda çok yakınlaştığını kaydeden Tatar,  bir süredir online çalışan gençlerin ülkelerine döndüğünü görmekten mutluluk duyduğunu söyledi.

1-4 Mayıs’ta düzenlenecek Teknofest’in ülke tanıtımı için de iş fırsatları için de harikalar yaratacağını belirten Tatar, sosyal ilişkilerin, sözünün eri olmanın ve gençlikte atılacak tohumların gelecek üzerindeki etkilerine örnekler verdi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam