Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Göç Yönetimi Merkezi açıldı

Published

on

İçişleri Bakanlığı, Göç Yönetimi Merkezi (Düzensiz Göçle Mücadele) bugün düzenlenen törenle açıldı. Törende, Göç Yönetim Merkezi’nde görev yapacak 6 mobil araç teslim alındı.

Açılış sonrası KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında “Güvenlik İş Birliği Anlaşması” imzalandı.

Başbakan Ünal Üstel’in katılımıyla imzalanan anlaşmaya, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz ile Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya imza koydu.

İçişleri Bakanlığı karşısında yer alan Göç Yönetimi Merkezi’nin açılış törenine, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bakanlar, milletvekilleri, diğer yetkililer katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, TC İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Göç Yönetimi Merkezi ve mobil araçların gerekli denetimleri yapacağını, ülkede huzur ve güvenliğin güvence altına alınacağını söyledi.

Başbakan Ünal Üstel, merkezin ülkenin huzuru ve güvenliği için büyük önem taşıdığını belirtti.

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, bugün, ülkenin güvenliğini, kamu düzenini ve toplumsal huzurunu koruma yolunda attıkları önemli bir adımın gururunu yaşadıklarını kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da, amaçlarının, düzenli yollarla KKTC’ye gelen yabancıların kayıt altına alınmasına ve sınır güvenliğine aktif destek vermek olduğunu dile getirdi.

-Oğuz: “Tarihi bir adım”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kurulan “Düzensiz Göçle Mücadele Merkezi”nin, Türkiye Cumhuriyeti ile yürütülen güçlü iş birliği ve ortak vizyon doğrultusunda hayata geçirildiğini ifade eden Oğuz, merkezin, sadece fiziksel bir yapıdan ibaret olmadığını, aynı zamanda devletin kararlılığını, kurumsal kapasitesini ve vatandaşına olan sorumluluğunu yansıtan stratejik bir adım olduğunu vurguladı.

Oğuz, şöyle devam etti:

“Bu merkez, Stratejik Eylem Planı çerçevesinde düzensiz göçle etkin mücadele, suça karışan veya kamu düzenini tehdit eden yabancıların tespiti ve sınır dışı işlemleri, kriminal biyometrik veri alımı ile suç şüphesi taşıyan kişilerin daha hızlı ve güvenli şekilde analiz edilmesi, geri gönderme işlemlerinin Türkiye Cumhuriyeti ile tam eşgüdüm içerisinde gerçekleştirilmesi gibi çok önemli görevleri üstlenecektir.

Bu kapsamda, ülkemizde ilk kez uygulanacak olan kriminal biyometrik veri alımı sayesinde, özellikle çalışma izni, öğrenci izni ya da ikamet izni ile ülkemizde bulunan yabancıların kayıt altına alınması daha sistematik ve güvenli hâle gelecektir.”

Üniversitelerde eğitim gören üçüncü ülke vatandaşlarından, çalışma izinli ve izin öncesi süreçte bulunan yabancılara kadar tüm bireylerin kayıtlılık sürecinin tek merkezden yönetileceğini belirten Oğuz, sistemin, kamu kaynaklarının etkin kullanımına katkı sağlayacağı gibi, devlete olan mali ve idari yükün azalmasına da olanak tanıyacağını kaydetti.

Oğuz, “Merkezimizin hayata geçmesi sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti Göç İdaresi Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Daire Başkanlığı ve diğer değerli kurumlarımız tarafından sağlanan teknik destek, altyapı, cihaz ve eğitim katkıları için teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.

Merkezde görev yapacak personelin, göç yönetimi, düzensiz göçle mücadele ve seyahat belgesi sahteciliği tespiti gibi hayati konularda gerekli eğitimlerini tamamladığını ve bugün itibarıyla göreve hazır olduğunu dile getiren Oğuz, halkın huzuru, devletin güvenliği ve göç yönetiminin çağdaş normlara uygun şekilde yürütülmesi amacıyla atılan adımın ülkeye hayırlı olmasını temenni etti.

Merkezin kurulmasına katkı sağlayan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve bu süreçte emeği geçen tüm kurum ve personele teşekkür eden Oğuz, Düzensiz Göçle Mücadele Merkezi’nin ülkeye, halka ve ülkenin geleceğine hayırlı ve uğurlu olmasını temenni etti.

Bu tarihi adımın atılmasında katkı sağlayan başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya teşekkür eden Oğuz, “Samimi destekleri, iş birliği ve güçlü iradeleri için şükranlarımı sunuyorum” dedi.

-Yerlikaya: “Sınır güvenliğine aktif destek vereceğiz”

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da, KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti olarak her zaman bir ve birlikte olduklarını söyledi.

Barışın, özgürlüğün, mücadelenin adı KKTC’de bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade eden Yerlikaya, KKTC ile her zaman birlikte hareket ettiklerini ve göç konusunda da birlikte hareket edeceklerine işaret etti.

Göç eden insanların “küresel bir ordu” ve tüm ülkelerin, insanlığın sorunu olduğunu ifade eden Yerlikaya, Türkiye olarak bunu derinden yaşadıklarını kaydetti.

Yerlikaya, KKTC’nin huzuru ve güveni için göç konusunda stratejik bir yönetimin büyük önem taşıdığına işaret ederek, Türkiye’nin göçü başarıyla yöneten bir ülke haline geldiğini belirtti.

Ali Yerlikaya, göç ile ilgili her adımı hukuka göre, insanlık ve kamu düzeni önceliği ile sistemli adımlar atarak yönettiklerini ve başarılı olduklarını söyleyerek, başarıyı elde ederken, yakalanan başarıyı da sürdürmenin önemli olduğuna dikkat çekti.

Türkiye’nin göç ile ilgili uygulamalarını anlatan ve uluslararası işbirliklerine verdikleri öneme işaret eden Yerlikaya, KKTC’de de benzer bir modelin hayata geçirilmesine destek verdiklerini kaydetti.

Eğitimden, altyapıya göç yönetimi sürecinin her aşamasında KKTC’ye destek vereceklerini söyleyen Yerlikaya, amaçlarının, düzenli yollarla KKTC’ye gelen yabancıların kayıt altına alınmasına destek verilmesi yanında sınır güvenliğine aktif destek vermek olduğunu da belirtti.

Bu merkezin, göçle mücadelede dönüm noktası olduğuna vurgu yapan Yerlikaya, merkezin KKTC’ye güç katacağını söyledi.

Merkez ile KKTC’ye çağdaş bir göç sistemi kazandırılacağını ifade eden Yerlikaya, göç ile mücadelede etkili, hızlı mücadele yürütüleceğini, düzensiz göçle mücadelenin ileriye taşınacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın haklı davayı savunduğunu ve KKTC’yi geleceğe taşıyacak adımları attığını belirten Yerlikaya, Tatar’ın güçlü duruşunun, en büyük güvenceleri olduğunu söyledi.

KKTC’nin huzuru ve güvenliğinin, Türkiye’nin huzuru ve güvenliği olduğunu belirten Yerlikaya, “Güçlü işbirliğimiz sürecek” dedi.

KKTC’nin Göç Yönetimi Eylem Planı çerçevesinde hizmet içi eğitimler verildiğini, merkezin kurulduğunu, sınır kapılarında parmak izi sisteminin kullanıldığını, yasal düzenlemeler yapıldığını ifade eden Yerlikaya, mobil göç noktası uygulamalarının da göçe karşı mücadelede önemli rol oynadığını kaydetti.

Yerlikaya, Türkiye’deki başarının burada da elde edileceğine inanç belirterek, 6 adet aracın da hizmete alınmasıyla, göç yönetiminin en üst noktaya ulaşacağına vurgu yaptı.

Etkin çalışmalarla KKTC’nin göç hedefi veya göçte transit olma durumundan çıkacağını belirten Yerlikaya, KKTC’nin yanında sarsılmaz şeklide olmaya devam edeceklerini kaydetti ve destek veren herkese teşekkür etti.

-Üstel: “Huzuru ve güvenlik için büyük önem taşıyor”

Başbakan Ünal Üstel de, Yerlikaya’ya teşekkür ederek, bugün olağanüstü bir duruma şahitlik ettiklerini, hükümet olarak halka ne söz verdilerse yerine getirdiklerini söyledi.

Ülkeye, istikrar başta olmak üzere reformlar, yarım kalan projeler ve Türkiye ile işbirliği içerisinde dünyadaki çağdaş uygulamaları kazandırdıklarını ifade eden Üstel, Göç Yönetimi Merkezi’nin ülkenin ve halkın huzuru ve güvenliği için büyük önem taşıdığını vurguladı.

Üstel, bu merkezin iç huzur için de büyük önem taşıdığını söyleyerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne destekten dolayı teşekkür etti.

Rum tarafından KKTC’ye yönelik her alanda saldırılar, işkenceler olduğunu söyleyen Üstel, KKTC olarak bu saldırılara karşı güçlü bir şekilde mücadele verdiklerini, halkın güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar attıklarını belirtti.

Rum yönetiminden gelebilecek saldırılara karşı sınırları kontrol altına alacaklarını ifade eden Üstel, hükümet olarak iç güvenliği sağlamak için öğrenciler başta olmak üzere ülkeye gelenleri kayıt altına aldıklarını, kontrollerin yapıldığını anlattı.

-“7 bin kişi sınır dışı edildi”

Üstel, bu çalışmalar sonucunda 7 bin kişinin sınır dışı edildiğini ifade ederek, ülke kanunlarına aykırı davrananlar olursa bu adımları atmaya devam edeceklerini kaydetti.

Öğrenci, turist, çalışma izinlilerin kayıt altına alındığını, gezici araçların da kontrollere dahil olacağını kaydeden Üstel, ülke insanının huzuru ve güvenliğinin tamamen sağlanacağını belirtti.

Başbakan Üstel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya teşekkür etti, “Hayırlı olsun” dedi.

-Tatar: “Bu yatırımlar geleceğe, güvenliğe yatırımlardır”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, anlamlı ve önemli bir açılış olduğunu belirterek, Göç Yönetimi Merkezi ile mobil araçların gerekli denetimleri her yerde yapacağını, ülkede huzur ve güvenliğin güvence altına alınacağını kaydetti.

Yatırımların yanı sıra tecrübe ve bilginin de önemli olduğuna işaret eden Tatar, KKTC’yi geliştirecek işbirliklerinin önemli olduğunu belirtti.

Yerlikaya’ya desteklerinden dolayı teşekkür eden Tatar, merkezin, Kıbrıs Türk halkının varlığı, mücadelesi ve güvenliği için çok önemli olduğunu, KKTC’nin ekonomik gelişimi için de önem taşıdığını söyledi.

Sınır güvenliğinin önemine vurgu yapan Tatar, ülkeyi korumanın önemli olduğunu çünkü KKTC’nin her geçen gün büyüdüğünü, turist, öğrenci ve çalışanların ülkeye geldiğini, bu çerçevede bazı istenmeyen olayların da yaşandığını belirtti.

“Bu çerçevede bu yatırımlar geleceğe, güvenliğe yatırımlardır” diyen Tatar, göçlere de değindi ve Kıbrıs Türk halkının da göçler yaşadığını ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin göç ile mücadelesine de değinen Tatar, Türkiye’nin tecrübesini KKTC ile paylaşmasının önemine işaret etti, ülkedeki güvenliği, huzuru bozacak olanlara karşı tedbirler almak için merkezin büyük önem taşıdığını belirtti.

Son dönemde Güney’den yapılan bazı saldırıların, kendilerini yollarından çıkarmayacağına işaret eden Tatar, burada devlet ve halk olduğunu, güçlü bir şekilde uluslararası hukuka da saygı göstererek bugünlere geldiklerini ifade etti. Tatar, bu saldırıları kınadı ve Rumların zihniyetinin, Kıbrıs’ta geleceğe katkısının olmadığını vurguladı.

KKTC’de kamu düzeni ve bir devlet anlayışı, uluslararası hukuk temelinde demokrasi olduğunu söyleyen Tatar, bunun Rum tarafına söylenmesi gerektiğini, KKTC’nin başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatı ile ilişkileri bulunduğunu kaydetti.

Tanınmada sıkıntı olabileceğini ama izolasyonlara karşı direnen ciddi anlamda kurumsal kapasite oluşturan KKTC’nin bu kadar haksızlığı hak etmediğini belirten Tatar, KKTC’nin bekası ve geleceği için çok önemli adımlar atıldığını vurguladı.

Konuşmaların ardından mobil araçlar incelendi, merkezin açılış kurdelesi kesildi ve bina gezildi.

-Türkiye İçişleri Bakanı Yerlikaya, Dursun Oğuz’u ziyaret etti

Öte yandan açılış töreni öncesi Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İçişleri Bakanı Dursun Oğuz’u ziyaret etti.

İçişleri Bakanlığına giden Yerlikaya’yı KKTC ve bakanlıkta ağırlamaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Oğuz, KKTC’de ilk kez Göç Yönetimi Merkezi’nin Türkiye Cumhuriyeti sayesinde kazandırıldığına işaret etti.

Oğuz, merkezin, yasal düzenlemeleri, altyapısı, araç gereçleriyle amacına uygun kullanılmasının önemine vurgu yaptı.

Halkın, ülkenin huzuru güveni açısından merkezin ve işbirliğinin önemine dikkat çeken Oğuz, Yerlikaya’ya verdiği destekten dolayı teşekkür etti.

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Yerlikaya da, misafirperverliğe teşekkür ederek, bugün hem Göç Yönetimi Merkezi açılışı hem de Güvenlik İşbirliği Anlaşması için KKTC’de olduklarını söyledi.

Türkiye ile KKTC’nin mazisi ile geleceğinin bir olduğunu ifade eden Yerlikaya, KKTC halkının güvenlik ve huzuru için her zaman KKTC’nin yanında olacaklarını kaydetti.

Göçün tüm ülkeleri etkilediğini ama Türkiye’nin bu konudaki mücadelesinin diğer ülkelere model olduğunu işaret eden Yerlikaya, düzenli göç ve düzensiz göç ile hukuktan aldıkları güç ile insan hakları temelinde, kamu düzeni ve güvenliği içinde mücadele verdiklerini kaydetti.

Göçte çekim gücü olmaktan çıkmak istediklerini, düzensiz göç konusundaki mücadele gibi düzenli göç, turizm, eğitim, çalışma hayatı gibi konularda da çekim merkezi olduklarını ifade eden Yerlikaya, KKTC ile de bu noktada her türlü paylaşıma hazır olduklarını vurguladı.

Yerlikaya, bu çerçevede Göç Yönetimi Merkezi’nde yapılması gereken ne varsa yapılacağını belirterek, merkezin hayırlı olmasını temenni etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

SOS Çocukköyü Derneği: “Çocukların güvenli, sevgi dolu çevrede büyümesi temel bir hak”

Published

on

By

SOS Çocukköyü Derneği, 1 Haziran Dünya Çocuk Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Çocukların güvenli, sevgi dolu ve destekleyici bir çevrede büyümesinin temel bir hak olduğuna inanıyoruz” denildi.

Dernek mesajında, 1 Haziran Dünya Çocuk Günü’nde çocukların haklarını, ihtiyaçlarını ve seslerini bir kez daha hatırlamanın önemine vurgu yaptı.

Mesajda, “Ülkemizde çocukların karşı karşıya kaldığı pek çok yapısal sorun hâlâ çözüm bekliyor. İhmal ve istismar tehlikesi, ekonomik zorluklar, psikolojik destek hizmetlerine yetersiz erişim ve korunmaya ihtiyacı olan çocuklar için güçlü bir sosyal hizmet ağı eksikliği, çocukların gelişim hakkını tehdit ediyor” denildi.

Her çocuğun sevgiyle büyümeyi, güvende olmayı hak ettiği belirtilen mesajda, “Her çocuk potansiyelini gerçekleştirebileceği bir ortamda yaşamayı hak eder.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Taçoy:Rum tarafının niyeti Kıbrıs Türk halkını azınlığa düşürmek

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Hasan Taçoy, Rum tarafının tek niyetinin üniter bir yapıda Kıbrıs Türk halkını azınlık durumuna düşürmek olduğunu söyledi.

Taçoy,katıldığı programda gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Taçoy, her müzakerenin mutlaka bir sonuç çıkarması gerektiğini ifade ederken, Kıbrıs konusunda bugüne kadar hiçbir müzakere sürecinin sonuç getirmediğini ve hep sonuçsuz kaldığını kaydetti.

Kıbrıs Türk tarafının bir sonuç ve bir anlaşma istediğinin çok net olduğunun altını çizen Taçoy, federasyon dahil her çözüm modelinde mutlaka en az iki devlete ihtiyaç olduğuna işaret etti.

-“Bir devletle bir toplum arasında anlaşma olmaz… Eşit statü gerekir”

“Bir devletle bir toplum arasında anlaşma olmaz” diyen Taçoy, bir anlaşma için her iki tarafın da adı ve şekli ne olursa olsun mutlaka eşit statüde olması gerektiğini vurguladı.

Hasan Taçoy, Rum tarafının tek niyetinin üniter bir yapıda Kıbrıs Türk halkını azınlık durumuna düşürmek olduğunu söyledi.

Bir yandan “Güven Yaratıcı Önlemler” adı altında görüşmeler yapan Rum hükümetinin diğer yandan Kıbrıs Türkleri ve onlarla iş yapan kişiler için tutuklama emirleri yayınladığına dikkat çeken Taçoy, “Güven kime, neyi artırıyoruz” diye sordu.

Taçoy, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demopulos davasında “Mülkün üzerinde ya da içerisinde yaşayanın da hakkı vardır” yönünde kararı bulunduğunu anımsatarak, mahkemenin böylelikle Kıbrıs’taki mülkiyet sorununun çözüm yolunu da göstermiş olduğunu ifade etti.

-“Amaçları 500 milyon sterlini aşkın ödeme yapan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu işlevsiz bırakmak”

Güney Kıbrıs’ın tek hedefinin bu durumu ortadan kaldırmak için Taşınmaz Mal Komisyonu’nu işlevsiz bırakmak olduğunu ifade eden Taçoy, komisyonun bugüne kadar kuzeyde mal bırakmış Rumlara 500 milyon sterlini aşan bir ödeme yaptığını ve çalışmalarına halen aktif bir şekilde devam ettiğini belirtti.

Hasan Taçoy, Rum hükümetinin hukuğu siyasete alet ederek konuyu siyasileştirmeye çalıştığına işaret ederek, “maalesef Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hukuku siyasete malzeme ederek konuyu daha farklı bir noktaya çekmek istiyor” dedi.

Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Kıbrıs’taki mülkiyet sorununda tek “yerli” çözüm aracı olduğunun altını çizen Taçoy, Kuzey Kıbrıs’taki hukuksal yapının varlığının geçmişte imzalanmış bazı anlaşma ve uygulamalar ile kabul edilmiş olduğunu söyledi.

Taçoy, Rum hükümetine 2006 yılında yapılmış bir yasanın neden bugün aniden uygulamaya konulduğunun sorulması gerektiğini dile getirerek, “Bu durum işin siyasi değil hukuki boyutu bulunduğunu gösterir ve siyasi boyutu olan bir durumu ancak siyasetle çözebilirsiniz” dedi.

Kıbrıs’taki iki liderin bu konuyu görüşmek üzere bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Taçoy, bu yöndeki şartların doğru belirlenmesi koşuluyla bir müzakere masası kurulabileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın tutuklamaların durdurulması ve tutukluların serbest bırakılması şartının doğru olduğunun altını çizen Taçoy, ancak Rum lider Hristodulidis’in olumsuz tavrının mütekabiliyet durumu doğurduğunu belirtti.

-“Türk tarafının tavrı ‘kaçma’ değil ‘mütekabiliyet’…”

Hasan Taçoy, Türk tarafının tavrının bir “kaçma” değil “mütekabiliyet” olduğunu vurgulayarak, “Beklentimiz Rum tarafının insanlara yapmış olduğu zulmü davranıştan vazgeçmesi ve bu işin siyaseten çözülmesi için gelip oturup bunu kabullenmesidir” dedi.

Kıbrıs’ta varılacak bir çözüm konusunda halen kesin olan tek noktanın “iki kesimlilik” olduğunu anımsatan Taçoy, tutuklamalarla birlikte yaşanmaya başlayan sorunun çözümü için iki siyasi liderin oturup siyasi bir çözüm bulması gerektiğini anlattı.

Taçoy, “Bu noktada tek vücut olmamız ve gerek sivil toplum örgütleri gerekse siyasi partiler, herkesin aynı dili konuşması lâzımdır” dedi.

-“Lobi faaliyetleri artmalı…”

Kıbrıs Türk tarafının lobi faaliyetlerini artırması ve diğer ülkelerin farkındalığını yükseltmesi gerektiğini de söyleyen Taçoy, ilk hedefin konunun müzakeresi öncesinde tutuklamaları sona erdirmek olduğunu kaydetti.

Taçoy, “Güney’in tavrı Kuzey’deki seçimi etkileyecek bir tavır mıdır sorusunun yanıtını siyaseten vermeliyiz. Ancak şu an bunu tartışmanın zemini yoktur” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

TÜRKPA Birinci Türk Kadın Parlamenterler Zirvesi sona erdi

Published

on

By

Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) Birinci Türk Kadın Parlamenterler Zirvesi sona erdi. “Eğitim, Kültür ve Girişimcilik” temasıyla gerçekleştirilen zirve sonrasında ortak basın toplantısı düzenlendi.

Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, basın toplantısında, Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili ve TÜRKPA Kadın Parlamenterler Grubu Başkanı Tamam Jafarova, TBMM Ankara Milletvekili ve TÜRKPA Kadın Grubu 3. Dönem Başkanı Zeynep Yıldız, KKTC-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay ile TÜRKPA Genel Sekreteri Mehmet Süreyya Er konuşma yaptı. Toplantıda Cumhuriyet Meclisi Genel Sekreteri Seral Fırat da hazır bulundu.

– Özdenefe: “Deneyim paylaşımı ve iş birliğinin güçlendirilmesi için önemli fırsatlar sağlandı”

Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, basın toplantısında yaptığı konuşmada, Türk Dünyası Kadın Parlamenterler Zirvesi kapsamında Azerbaycan, Bulgaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Moldova, Özbekistan ve Türkiye’den katılımcılarla bir araya geldiklerini belirtti.

Zirvede, eğitim, kültürel liderlik ve dijital dönüşüm konularına odaklanıldığını dile getiren Özdenefe, deneyim paylaşımı ve iş birliğinin güçlendirilmesi için önemli fırsatlar sağlandığını ifade etti. Özdenefe, dayanışma ruhuyla geleceğe daha güçlü adımlarla ilerleyeceklerine vurgu yaptı.

– Yıldız: “Zirvenin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlenmesi tarihi bir adım”

TÜRKPA Kadın Grubu 3. Dönem Başkanı Zeynep Yıldız da Türk Dünyası Kadın Parlamenterler Zirvesi’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlenmesini tarihi bir adım olarak değerlendirdi.

TÜRKPA’nın kurumsal kimliğinin giderek güçlendiğini belirten Yıldız, zirvenin daha önce gerçekleştirilen TÜRKPA toplantısında alınan karar doğrultusunda yapıldığını söyledi.

KKTC’nin ev sahipliği konusunda başarı gösterdiğini ifade eden Yıldız, zirvede Türk kadınlarının temsil gücünün bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.

Yıldız, KKTC’de yapılan bu zirvenin bağımsızlık mücadelesinde önemli rol oynayan Kıbrıs Türk kadınlarına yakışır bir organizasyon olduğunu belirtti.

– Er: “KKTC bu birlikteliğin ayrılmaz bir parçasıdır”

TÜRKPA Genel Sekreteri Mehmet Süreyya Er de Bakü’deki genel kurul çerçevesinde şekillenen Türk Dünyası Kadın Parlamenterler Zirvesi’nin başarılı şekilde tamamlandığını belirtti.

Er, zirvenin Azerbaycan Milli Meclisi’nin dönem başkanlığında düzenlenmesinin önemine vurgu yaparak, Azerbaycan’ın Türk dünyasına verdiği desteğin altını çizdi.

Türkiye ve Azerbaycan’ın “iki devlet, bir millet” anlayışıyla Türk dünyasının tüm çalışmalarına katkı sunduğunu ifade eden Er, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Bizim tek bir ailemiz vardır, o da Türk dünyasıdır” sözünü bu birlikteliğin temel şiarı olarak gördüklerini söyledi.

KKTC’nin 2022’de Türk Devletleri Teşkilatı Semerkant Zirvesi’nde gözlemci üye olmasının ardından, TÜRKPA’ya da katılım sağlamasının Türk dünyasına önemli katkı sunduğunu vurgulayan Er, KKTC’nin bu birlikteliğin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti.

– Canaltay: “Zirvede alınan fikirler gelecekte yeni projelere yön verecek”

KKTC-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay da zirvede eğitim, dijitalleşme ve kültürel iş birliği konularının ele alındığını dile getirdi.

Türk dünyasının kadın temsilcileriyle yıllardır süren bir kucaklaşmanın gerçekleştiğini belirten Canaltay, zirvede görüşülen fikirlerin gelecekte yeni projelere yön vereceğini söyledi.

Canaltay, kadınlar arasındaki dayanışmanın Türk dünyasının birlik ruhunu daha da pekiştirdiğini vurgulayarak, KKTC’nin bu kardeşliğe büyük ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

– Jafarova: “Zirve, kadınlarla ilgili yasa çalışmalarına katkı sağlayacak”

Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili ve TÜRKPA Kadın Parlamenterler Grubu Başkanı Tamam Jafarova da konuşmasında, KKTC’de düzenlenen Türk Dünyası Kadın Parlamenterler Zirvesi’nin tarihi bir gelişme olduğunu belirtti.

Jafarova, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan KKTC’de gerçekleştirilen zirvenin, kadın parlamenterlerin yanı sıra akademisyenler, kültür temsilcileri ve girişimcileri de bir araya getirerek diyalog ortamı oluşturduğunu söyledi.

Kadınların toplumdaki rolü ve geleceğe yönelik beklentiler üzerine yapılan görüş alışverişinin, parlamentoda kadınlarla ilgili yasa çalışmalarına katkı sağlayacağınıdile getiren Jafarova, zirvede alınan kararların Türk kadınlarının gelecek vizyonuna yön vereceğini belirtti.

Jafarova, bu tür organizasyonların devam edeceğini vurgulayarak, zirvenin başarılı şekilde gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam