Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Hafter’in savaş suçlarına karışan milisleri yok ediliyor

Libya’nın doğusundaki güçlerin lideri Halife Hafter’in savaş suçlarına karışan milisleri bir bir ortadan kaldırılıyor. Suikastların sorumlusunun ise yaklaşan seçim sürecinde bu milisleri kendisine yük olarak gören Hafter olduğu iddia ediliyor.

Published

on

Libya’nın Bingazi kenti geçtiğimiz günlerde önemli bir suikast haberiyle sarsıldı.

Öldürülen kişi Hafter’in 4 Nisan 2019’da başkent Trablus’u ele geçirmek için başlattığı saldırılarda önemli roller üstlenen Muhammed el-Kani’ydi.

Libya medya organlarının aktardığı bilgiye göre, hükümet güçleri tarafından aranan Kani, Bingazi’nin Buatni bölgesinde öldürüldü.

Febrayer televizyon kanalı, Kani’nin Halife Hafter milislerince öldürüldüğünü iddia ederken, ayrıntılı bilgiye yer vermedi.

Gazeteci Mahmud el-Misrati ise sosyal medya sitesi Facebook’taki hesabından yaptığı paylaşımda, Kani’nin Bingazi’deki evine düzenlenen baskına direnirken öldürüldüğünü aktardı.

Toplu mezarlar, Kani milisleri ve kabilesi

Libya’da diktatörlüğe ulaşmak isteyen Hafter’in müttefiki Kaniyat milisleri, El-Kani ailesinden Abdurrahim el-Kani tarafından 5 kardeşiyle birlikte Terhune kentinde özel bir milis gücü olarak kurulmuştu.

Kaniyat milisleri, 2015’ten Mayıs 2020’ye kadar Trablus’a 60 kilometre uzaklıktaki Terhune’yi kontrol etti. 40 bin nüfuslu ilçe işgal altındayken 14 ay boyunca Hafter’in Trablus’a saldırılarını başlattığı askeri üs olarak kullanıldı.

Terhune’yi savaş alanına çeviren milisler, kontrol noktalarında insanları arabalarından keyfi olarak çıkardı ve ilçe sakinlerinden bir daha asla haber alınamadı.

Libyalılar Terhune’de işlenen insanlık dışı vahşetin sorumlusunun Kani milisleri olduğunu ifade ediyor.

Terhune kentindeki çok sayıda toplu mezarın da sorumlusu Kaniyat milisleri ve örgütün lideri Muhammed el-Kani, 25 Kasım 2020’de ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım listesine alındı.

Libya ordusunun, Hafter milislerinin Trablus’a yönelik saldırılarında harekât ve ikmal merkezi olarak kullandığı Terhune’yi Haziran 2020’de kurtarmasının ardından Libya makamları, şehirde ve çevresinde çok sayıdaki toplu mezarda 125’in üzerinde cesede ulaştı.

Mahmud el-Verfelli de ortadan kaldırıldı

Trablus önlerinde yaşadıkları hezimetin ardından ülkenin doğusuna çekilen milisler, kendi içlerinde çatışmaya başladı.

9. Tugay, Terhune’den kaçtıktan sonra yerleştiği Sirte ve Bingazi’de de taşkınlıklar yaparak, sıcak çatışmalara neden oldu. Bunun üzerine Kaniler’in komutasındaki 9. Tugay ülkenin güneyine sevk edildi.

Öte yandan Terhune’deki toplu mezarlardan sorumlu Muhammed el-Kani, Hafter’in ortadan kaldırdığı ilk milis değildi.

Libya’da savaş suçları işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında yakalama kararı bulunan, Halife Hafter’e bağlı milis komutanı Mahmud el-Verfelli de geçen mart ayında Bingazi’de bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Suikast “içeriden bir iş” olarak görülüyor

Verfelli suikasti, Hafter kontrolündeki Bingazi’de son dönemde yaşanan siyasi, güvenlik ve kabile temelli sorunlar silsilesinin bir halkasını oluşturuyor. Libya basını ve kamuoyunda çok sayıda yorumcu ve siyasi analist Verfelli suikastinin “içeriden bir iş” olduğu yorumunda bulunuyor.

Zira Verfelli, askeri olarak Bingazi’de üstlendiği önemli rollere rağmen aynı zamanda tartışmaların odağında bir isim olarak biliniyor ve kentin önde gelen kabilesi Avagir ile arasında husumet bulunuyordu.

Sosyal medyada dolaşan bir iddiaya göre de Verfelli’ye suikast düzenlenen aracın olay yerinden ayrılmasının ardından, Hafter’in oğlu Saddam Hafter’in liderlik ettiği Tarık Bin Ziyad birliğinin karargâhına girerken görüldü.

Verfelli’ye suikast emrinin yalnızca Racme’den (Halife Hafter’in Bingazi’deki karargah merkezi) verilebileceğini savunan görüşe göre Hafter, doğu bölgesinde (Sirenayka) son yıllarda meydana gelen suikast ve infazlara karşı yükselen yerel kabile tepkilerini ve tüm muhalif sesleri bastırmak istemiş olabilir.

Buna göre Hafter, Mahmud Verfelli’nin ölümüyle saflarındaki önde gelen isimlerinden birini kaybetse de, işlediği katliamlar ve savaş suçlarıyla uluslararası toplum ve Sirenaykalı kabilelere karşı başını ağrıtan büyük bir yükten kurtuldu.

Yargısız infazları ile ünlü “Hafter’in kasabı”

Verfelli, 2016 yılından bu yana düzinelerce savaş esirini ulu orta infaz ettiği, sosyal medyaya yansıtılan görüntülerle ünlendi.

Verfelli ayrıca, işlediği yargısız infazlar nedeniyle Libya kamuoyunda “Hafter’in kasabı” olarak anılırken, 2017’de UCM tarafından savaş suçlusu ilan edildi ve İnterpol’ün arananlar listesine girdi. UCM, Verfelli hakkında “savaş suçu işlediği, Bingazi’nin farklı bölgelerinde 33 kişiyi öldürdüğü ve 6 kişiyi yargısız infaz ettiği” gerekçesiyle 15 Ağustos 2017’de yakalama emri çıkardı.

Avrupa Birliği de Eylül 2020’de Libya’da insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle 3 oluşum ile Verfelli ve diğer bir kişiyi yaptırım listesine aldı.

Ek olarak, ABD Hazine Bakanlığı Aralık 2019’da Verfelli’yi “ağır insan hakları ihlalleri” nedeniyle yaptırım listesine dahil etti.

Uluslararası baskıların ardından Hafter’in bir süre gözlerden uzak tuttuğu Verfelli, darbeci liderin Nisan 2019’da başkent Trablus’u ele geçirmek için başlattığı ve 14 ay süren saldırılarda yeniden ortaya çıktı.

Bu dönemde Hafter tarafından binbaşı rütbesinden yarbaylığa yükseltildi ve Beni Velid (Trablus’un 180 kilometre güneydoğusu) ve Terhune (Trablus’un 90 kilometre güneydoğusu) kentleri arasında milislerin ikmal yollarını güvence altına almakla görevlendirildi.

Hafter, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde meşru Trablus merkezli hükümete karşı açtığı savaşta Verfelli’yi, ülkenin batısındaki en büyük kabilelerden Beni Velid kentindeki “Verfelle” kabilesini milislerine destek vermeleri yolunda ikna etmesi için kullandı.

Ancak Verfelli, Beni Velid’in ileri gelenleri ve yetkililerinin tarafsız kalma konusunda ısrar etmeleri üzerine bu görevinde başarısız oldu.

Verfelli, Libya’nın batı bölgesinde sayı ve silahlanma açısından en güçlü tugaylara sahip Misrata şehrini (Trablus’un 200 kilometre doğusu) ele geçirmek için kendisine bağlı unsurları harekete geçirdi.

Ancak Hafter milislerinin, Türkiye’nin desteklediği Libya ordu güçleri karşısında Haziran 2020 başında yenilerek Sirte (Trablus’un 450 kilometre doğusunda) ve Cufra (Trablus’un 650 kilometre güneydoğusunda) bölgelerine çekilmeleriyle Verfelli’nin bu girişimi de başarısız oldu.

Sirte Harp Okulu mezunu olan Verfelli, aşırıcı silahlı grupların oluşturduğu “Bingazi Devrimciler Şura Meclisi” ittifakına karşı Bingazi’yi ele geçirmek için yapılan birkaç şiddetli savaşa katılarak Hafter milisleri arasında ün kazanmıştı.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam